14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 16 Temmuz 2017 10 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından yapılan darbe girişiminde havalanan savaş uçakları, ulusal egemenliğin vücut bulduğu TBMM’yi bombaladı. Saldırıda Meclis binasında hasar oluştu. haber Yalanını kendi yalanlayana ne denir? Kabul edin ki yazının başlığı pek masum. Hakaret filan içermiyor. Aslında başka bir başlık seçmiştim. Ağdalı bir Osmanlıca ama epey yaygın kullanımı olan halk deyişiydi: Şecaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söyler!.. Genç kuşaklar için çevirisi: Cesur Kıpti yiğitliğini anlatmak isterken suçunu itiraf eder. Korktum, o başlıktan vazgeçtim, yukarıdaki masum başlığı seçtim. Çünkü bu yazı Cumhurumun başkanı Tayyip Erdoğan’dan söz ediyor. Neme gerek. Bir işgüzâr savcı ya da danışman çıkar, tutar “Vay sen bizim saygıdeğer cumhurbaşkanımıza Kıpti dedin” diye hakaret davası filan açarlar. Sonuç: Yukarıdaki başlıkla idare edin lütfen... HHH Darbe girişiminin püskürtülmesinden beş gün sonra, 20 Temmuz 2016’da Türkiye’de üç ay süreyle OHAL ilan edildi. Kararın amacını, gerekçesini Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat açıkladı ve şöyle dedi: “...OHAL ilanının amacı ülkemizde demokrasiye, hukuk devletine, vatandaşlarımızın hak özgürlüklerine yönelik tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları etkin ve hızlı şekilde atabilmektir. Bu kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir...” Yeterince OHAL deneyimi biriktirmiş bencileyen “fesat gazeteci” tayfası bazen açıkça, bazen içlerinden “Ufala da civcivler yesin Reis” diye mırıldandılar.. Demokrasiye, hukuka, özgürlüklere karşı olmayacağı resmen ve bu ülkenin devlet başkanının ağzından açıklanan ve dört gün sonra birinci yılını tamamlayacak olan OHAL’de olup bitenleri sıralamama herhalde ihtiyacınız yoktur. Darbe girişimine fiilen katılmadığı, darbeye kesinlikle karşı çıktığı kanıta ihtiyaç duymayacak kadar açık ve kesin olan on binlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı, kamudaki görevinden ihraç edildi, açlığa mahkum edildi. Darbeciler dışında “OHAL darbesi” yiyenlerin sayısı 150 bini aştı. Hangi birini sayayım ve niye sayayım? Sadece açlık grevlerinde geri dönülmez sınırı aşmış olan iki genç akademisyen, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için soralım. Bu iki gencin darbe girişimi ile uzaktan yakından herhangi bir ilişkisi olduğunu, olabileceğini söyleyecek biri varsa beri gelsin de boyunu görelim... Oysa bir yıl boyunca Cumhurbaşkanı, o konuşmadıysa Başbakanı, o da konuşmadıysa bakanlarından biri OHAL’in asla özgürlüklere, demokrasiye ve hukuka karşı bir önlem olmadığını üç ayda bir tekrarlayıp durdular. Ta ki 13 Temmuz’a kadar. O günden beri “OHAL neden ilan edildi” sorusuna cevap için artık bizcileyin fesat gazetecilere gerek kalmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Yabancı sermayeli yatırımcılar”ın, yani küresel sermayenin ülkemizdeki temsilcilerine seslendi. Aynen aktarıyorum: “OHAL’i biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz. Soruyorum iş dünyanızda herhangi bir sıkıntınız, bir aksamanız var mı? Biz göreve geldiğimizde 15 sene önce Türkiye’de OHAL vardı, ama bütün fabrikalar hep grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri! Ama şimdi böyle bir şey var mı? Tam aksine, şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki, hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Ee bunun için kullanıyoruz biz OHAL’i.” Söz bitti. Küresel sermaye bir başka deyişle global kapitalizmle tam anlamıyla bütünleşmiş bir siyasal İslam modeli ile karşı karşıyayız. Tek kelime eklemeye niyetim yok. Bu açık bir itiraftır. “Sirkatin söylemek”tir. Suçtur... İhmaller neden araştırılmadı? Fethullahçı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesiyle ilgili birçok soru yanıtsız kaldı. 1516 Temmuz 2016’da Fethullahçı Terör Örgütü ta cunda 249 yurttaş şehit olurken, 2 bin 193 kişi de yaralandı. Darbe girişimine karışan asker ve si rafından gerçekleşen darbe villerle ilgili davaların büyük bö girişiminin üzerinden bugün lümü açıldı. Ancak Türkiye tari tam bir yıl geçti. 249 yurtta ALİCAN şın şehit olduğu, 2 bin 193 ULUDAĞ hinin en karanlık gecesinin yaşandığı 15 Temmuz’la ilgili bir kişinin yaralanmasıyla so çok ayrıntı aydınlanamadı. En nuçlanan darbe girişiminin önlenme önemlisi ‘önceden haber alınan darbe siyle ilgili birçok ihmal iddiası araş girişimi neden önlenmedi’ sorusu ol tırılmadı. Darbe gecesi yaşananla du. Eğer darbe girişimine karşı etkili ra ilişkin birçok soru yanıtsız kaldı. tedbirler alınsaydı cuntacılar sokağa 15 Temmuz günü saat 14:30’da dar inemeyecek, savaş uçağı kaldırama be girişimini binbaşı O.K’den öğrenen yacak ve belki de 249 yurttaş bugün MİT’in, ‘darbe olabilir’ bilgisini Cum hayatta olacaktı: hurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Cumhuriyet; 15 Temmuz’a gelen süre Başkanı, emniyet ve savcılıkla paylaş ce ve o gece yaşananlara mercek tuttu: maması, FETÖ’cü kalkışmanın önünü açtı. Sadece MİT Müsteşarı Hakan ‘Karar yok hükmünde’ Fidan’ın kaçırılacağı bilgisi kendisiy 2004 yılında yapılan ve AKP ik le paylaşılan Genelkurmay Başkanı tidarının temsilcilerinin de katıldı Orgeneral Hulusi Akar ise bu kadar ğı Milli Güvenlik Kurulu’nda Bakan ciddi bir ihbarla ilgili üst amiri Baş lar Kurulu’na Fethullah Gülen cemaa bakanı aramamayı tercih etti. Darbe ti ile mücadele edilmesi tavsiyesi ka nin kara kutusu olan Adil Öksüz’ün rarı çıkmıştı. Ancak Bakanlar Kurulu, FETÖ İmamı olduğu bilinmesine kar bu kararı uygulamadı ve cemaatle or şın serbest kalması, sonrasında takip taklık yapmayı tercih etti. Uygulama edilmemesi ve bunda ihmali olanla ma kararı, sonraki yıllarda ortaya çı rın halen görevde tutulması soru işa kınca, eski Başbakan Yardımcısı Yal retlerini beraberinde getirdi. Böylece çın Akdoğan, “Bizim için o karar yok 15 Temmuz darbe girişiminin bastı hükmündeydi, uygulamadık” demişti. rılmasına karşılık, ardından ilan edilen ve ne zaman sona ereceği bilinme Martta yalanlandı yen OHAL nedeniyle birçok anayasal Mart 2016’ya gelindiğinde, yani temel hakkın askıya alındığı bir döne darbe girişiminden 4 ay önce gazete me girildi. ler açıkça ‘darbe olabileceği’ni yaz Türkiye, 15 Temmuz 2016’da siyasi maya başladı. Bunları özellikle ikti iktidarın uzun yıllar ‘ortaklık’ yaptı dara yakın bazı gazeteler de manşet ğı Fethullahçı Terör Örgütü’nün Türk lerine taşıdı. Bizzat Hulusi Akar’ın Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki talimatıyla Genelkurmay Başkan uzantıları eliyle bir darbe girişimine lığı, 31 Mart 2016’da, “Türk Silah sahne oldu. Darbe girişimi; TSK için lı Kuvvetleri’nde disiplin, mutlak ita de darbe karşıtı askerlerin, polislerin at ve tek emir komuta esastır. Hiçbir ve halkın direnmesi sonucu başarısız yasadışı, emirkomuta hiyerarşisi dı lıkla sonuçlandı. 1516 Temmuz tarih şı oluşum ve/veya harekete taviz ve lerinde yaşanan darbe girişimi sonu rilmesi söz konusu değildir. Bambaş Binbaşı O.K’nin MİT’e giderek darbeyi haber vermesinin ardından yaşanan süreçle ilgili ‘ihmal’ iddiaları yeterince araştırılmadı ka saiklerle yapıldığı anlaşılan ve hiçbir hukuki, insani, vicdani ve akli dayanağı olmayan, basın etiğinden ve üslubundan uzak, haddini aşan haber ve yorumları yapanlar hakkında hukuki işlemler başlatılmış ve suç duyurusunda bulunulmuştur” açıklamasını yaptı. ByLock listesi vardı TSK’de FETÖ bağlantılı askerlerin varlığı ve tehlikesini o tarihlerde devlet tüm kurumlarıyla biliyordu. Cemaatin gizli haberleşme ağı ByLock’u ele geçiren MİT, 2016 Haziran ayı sonunda bunu kullanan çok sayıda TSK personelinin ismini Genelkurmay’a bildirdi. MİT’in gönderdiği listedeki kaç kişinin aktif olarak darbe girişimine katıldığı, kaçının Hulusi Akar’ın yakın çevresinde görevli olduğu şimdilik bilinmiyor. Bu listeyi alan Genelkurmay’ın ne işlem yaptığı, bu isimleri pasifize edip etmediği de yine yanıtsız sorulardan... MİT yine Ağustos 2016’da yapılacak YAŞ’a girecek subayların FETÖ ile bağlantısı olup olmadığına ilişkin kapsamlı bir rapor gönderdi. O listede sıkıyönetim direktifinin altında imzası bulunan Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün FETÖ bağlantılı olduğu yazılıydı. Ancak dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler, “Görevine devam et” diyerek Partigöç’ü Karargâh’ta tutmaya devam etti. Darbe gecesi Partigöç, Karargâh sorumlusu olarak görev yaptı. Bir anlamda FETÖ üyesi askerlerin listesi Karargâh’a bildirildi. Benzer şekilde Emniyet İstihbarat da el altından listeyi Genelkurmay’a iletti. İlk operasyon İzmir’de 15 Temmuz öncesi TSK’ye yönelik ilk önemli FETÖ operasyonu İzmir’de Askeri Casusluk kumpas soruşturma sını yürüten savcı Okan Bato’dan geldi. 9 Temmuz günü arasında iki amiralin de olduğu 6 muvazzaf subay hakkında gözaltı kararı çıkardı. Ancak bu askerlerin birçoğu sağlık raporu alarak ifade vermekten kaçtı. Aynı günlerde Okan Bato’nun soruşturma kapsamında 600 askeri şüpheli olarak soruşturduğu, Ağustos 2016’da yapılacak YAŞ toplantısında FETÖ bağlantılı subayların büyük bölümünün ihraç ve emekli edileceği basına yansıdı. Darbenin öne çekilmesinde Bato’nun soruşturmasının etkili olduğu savcılık iddianamelerine girdi. Savcılıktan uyarı Aynı günlerde, yani 15 Temmuz’dan birkaç gün önce Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun, FETÖ/PDY yapılanmasına ilişkin çatı iddianamesini hazırlayarak, mahkemeye gönderdi. Bir numaranın Fethullah Gülen olduğu 73 sanıklı iddianamede, FETÖ’nün “TSK’yi ele geçirdiği, darbe yapabilecek güce ulaştığı” uyarısı yapıldı. Adil Öksüz’ün FETÖ’nün Hava Kuvvetleri İmamı olduğu bilgisinin düşüldüğü iddianamede, cemaatin TSK’de bütün kritik kadroları ele geçirdiği anlatıldı. İddianamede, Balyoz, Ergenekon ve Askeri Casusluk gibi kumpaslarla Atatürkçü subayların tasfiye edildiği, yerlerine FETÖ üyesi askerlerin geldiği vurgusu özellikle yapıldı. Sonuç olarak darbeye giderken gerek savcılık, gerek MİT, gerekse de Emniyet, FETÖ’nün TSK’deki yapılanmasını ve darbe yapabilecek güçte olduğunu açıkça biliyordu. Ancak bu tarihe kadar etkili müdahaleler yapılmadığı için TSK’deki FETÖ yapılanması harekete geçecek rahat ortam buldu. Halkın bilmediği devletin bildiği darbe 15 Temmuz darbe girişiminin ilk işareti, saat 22:00 sıralarında İstanbul’da köprülerin jandarma tarafından kesilmesi oldu. Söz konusu olay önce sosyal medya üzerinden paylaşılırken, televizyonlar bu durumu ancak 22:28’den itibaren son dakika olarak geçmeye başladı. İstanbul’da köprülerin tutulduğu saatlerde Ankara’da F16 uçakları alçak uçuş yapıyordu. Halk, ülkede bir darbe girişimi olduğunu ancak olay başladıktan sonra öğrenebildi. Devlet; MİT eliyle darbenin fiilen başladığı an olan Hulusi Akar’ın derdest edildiği 21:00’dan 6,5 saat önce darbe girişimi olacağını öğrendi. Güvercinlik’te bulunan Kara Havacılık Komutanlığı’nda görev yapan 200066 sicilli Pilot Binbaşı O.K, Akçay Tatil Kampı’nda ailesiyle birlikte tatil ya parken 13 Temmuz günü Tabur Komutanı Binbaşı Deniz Aldemir tarafından arandı. Aldemir, yeni CH 47 helikopterlerinin geldiğini, teslim töreni yapılacağını, Cumhurbaşkanı’nın da katılacağını, bu nedenle Cuma günü yani 15 Temmuz’da görevde olmasını istedi. Bunun üzerine ailesini geri bırakarak cuma günü sabah mesaiye gelen O.K’ye, Yarbay Murat Bolat, “Bu akşam seninle gece uçacağız, hazırlık yaparsın” dedi. O.K. yorgun olduğunu, yoldan geldiğini, uçamayacağını söyledi. Darbe haberini 10.30’da aldı O.K; 10.30’da Binbaşı Deniz Aldemir’in arabasıyla alay komutanına gitmek üzere araca bindi. “Telefonunu kapat” diyen ve radyoyu açan Aldemir, “Ben senin hizmetten olduğunu biliyo rum ama uzatmayacağım, bu gece faaliyetimiz olacak. Mesela ben Cougar helikopteriyle Hakan Fidan’ı alacağım, sen de Murat Bolat’la uçacaksın. Çok kan akacak. Muhtemelen bütün gece uçacağız” dedi. Yani O.K’ye yalnızca Hakan Fidan’ın alınması değil, gece boyunca yapılacak uçuşlardan ve ‘çok kan akmasından’ bahsedildi. Taburdaki herkes normal günmüş gibi mesaiye devam ederken Murat Bolat, akşam 19.00 gibi buluşacaklarını söyledi. Üzerini değiştirerek saat 13.55 gibi izinsiz mesaiyi terk eden O.K, bindiği taksi tarafından Yenimahalle’deki MİT’in kapısında saat 14.20 gibi bırakıldı. Kapıdaki görevliye kimliğini gösteren binbaşı, “TSK içindeki paralelcilerle ilgili bilgi vermek için geldim” dedi. Kapıdaki görevli O.K’nin kimliğini aldı, telefon görüşmesi yaptı ve 14.30 sıralarında içeri giriş yapıldı. Toplantı odasına alınan O.K, gelen iki MİT görevlisine “Bir helikopter Hakan Fidan’ı alacak, diğer helikopterin ne yapacağını bilmiyorum” dedi. Görevliler, “Ne olabilir” diye sordu. O.K, “Büyük bir faaliyet olabilir. Hatta darbe faaliyeti olabilir” karşılığını verdi. İstihbaratçı, “Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne?” diye yeniden sordu. O.K. de “‘Çok kan akacak’ dediklerine göre bu faaliyet iyi niyetli bir faaliyet değil. Hatta YAŞ kararlarında FETÖ’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor, bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabilir” diyerek tabloyu özetledi. l ANKARA Hakan Fidan Hulusi Akar YARIN: MİT DARBEYİ DEĞİL, AKIL SAĞLIĞINI ARAŞTIRDI C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle