02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 1 Temmuz 2017 haber Adalet yoksa özgürlük de yok10 11EDİTÖR:SERKANOZAN Adalet için bedenlerini ortaya koyuyor insanlar Gündeme ‘Sivil itaatsizlik’ eylemleri de girebilir... CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’ne katılan basın meslek örgütleri tutuklu gazeteciler için adalet istedi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüşüyü’nün 16. gününde, Mermilerini sürdüler, insanlar çadırlarından çıktı. Yaşanan kısa süreli gerginliğin ardından ortalık sakinleşti ancak 45 dereceye vuran kavurucu sıcağa silah sıkan kişi yakalanamadı. rağmen toplamda 284 kilometre ta Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın mamlandı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun öncü İKLİM ÖNGEL Konseyi, Basın Enstitüsü, Parlamento Muhabirleri Derneği, Basın İş Sendi lüğündeki Adalet Korteji, 15’inci ge kası, Basın Yayın ve İletişim Emekçile ceyi Hendek girişinde geçirdi. Akşam saatle ri Sendikası, Türkiye Gazeteciler Sendika rinde müzik dinleyerek rahatlayıp dinlenen sı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin de yer katılımcılar, daha sonra çadırlarına çekildi. aldığı kortejde basın açıklaması dağıtıldı. Edinilen bilgiye göre; gece 00.00 civarında “Gazeteciler olarak adalet istiyoruz” denen kamp alanındaki katılımçıların kaldığı kara açıklamada; adaletin olmadığı yerde hukuk vanların arkasında kuru sıkı silah sesi du devletinin, yargının bağımsız olmadığı ülke yuldu. Askerler ‘mevzi’ emriyle sipere yattı. lerde de basın özgürlüğünün olmadığı vur gulandı. Açıklamada “Hukukun üstünlüğüne ve adalete olan inancımızla tutuklu gazeteci meslestaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını ve yargılanmaların hukukun esaslarına göre yapılmasını istiyoruz” denildi. PM hafta başı toplanıyor CHP PM, 3 Temmuz Pazartesi günü ilk kez açık havada toplanacak. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanacak PM, yürüyüşün uzun molasında bir araya gelecek. PM’nin ana gündem maddesi yürüyüş olacak. Yürüyüşün ardından CHP’nin neler yapacağı da masaya yatırılacak. Önceki gün gerçekten zorlu bir Adalet Yürüyüşü’ne tanık olduk. Bunaltıcı sıcak, tempolu 20 km’lik yürüyüşü zorladı. Dün 4 derece daha arttı. Kılıçdaroğlu ile “saray” karavanında sohbet ettik ve kendisine yürüyüşte eşlik ettik. Türkiye’nin dört bir yanından katılım var. Bu, iktidarın giderek sıklaştırdıkları adaletsizlik, keyfilik, hukuksuzluk mengenelerine adım adım sıklaştırmalarına karşı bir topyekun meydan okumadır.. 20 bin kişiye yakın insan bedenlerini ortaya koyarak yürüyorlar. Neden öyle dedim? Çünkü iktidardaki muktedirlerin “lütufları” sayesinde bu yürüyüş gerçekleşiyor. Öyle dediler ya! Bazı duygu ve düşünceleri tamam nefret düzeyinde hissedersiniz, dilinizin ucuna gelir, damarlarınız şişer, öfkenizi dışa vurmak istersiniz, ama bulunduğunuz makam bakımından susarsınız, yüzünüze bir gülümseme maskesi takmasını bilirsiniz. Her ne kadar muhataplarınız bunun gerçek olmadığını bilse de! Ama öyle değil. Şu, “lütfettik de yürüyorsunuz” meselesi ülkenin hangi noktada olduğunun kesin belgesidir. Anayasal ve yasal hiçbir hak yok, bunların hepsi sepete atılmış, kullanmaya kalkarsanız iktidarın lütfuna sığınacaksınız.. Bu sözlerin ardında şu düşünce yatar: Eğer lütfetmezlerse, mesela gönderir, TOMA’sını, özel kuvvetlerini, lastikçelik mermi kuşatılmış silahlı elemanlarını, dağıtır Kılıçdaroğlu’nu, milletvekillerini, yürüyüşe katılanları.. Artık kim öle kim kala! Bu nedenle sayıları ve katılımları durmadan değişen yüzbinlerce kişi, bu tehdite karşı bedenlerini ortaya koyarak ve meydan okuyarak yürüyorlar dedim. HHH Kılıçdaroğlu ve milletvekilleri kararlı. Ok, yaydan çıktı ve Enis’e biçilen uyduruk ceza ile Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin bedenine saplandı. Adalet, hak – hukuk, bağımsız yargı, bunların hepsinin boş laflar olduğu her bir karar ve uygulama ile kanıtlanıyor. CHP ve yüzde 50’lik muhalefet ya var olacak ya da dükkânı kapatıp uzuuun bir tatile çıkacaktı. Kılıçdaroğlu’nun Yürüyüşü müthiş büyük destek aldı. İnsanlar mutlu, sevinçli, güle oynaya yürüyor. Giresunlular, Edirneliler, İzmirliler, tabii İstanbullular ve yerel halktan ve örgütlerden katılımlarla, büyük bir toplum, aslında Türkiye yürüyor... “Hayır”, yürüyor. Referandum ruhu ayakta ve yürüyor. Özetlersek, olay budur. Sivil itaatsizlik Kılıçdaroğlu Merkez Yönetim Kurulu toplantısı bittikten hemen sonra Enis’in mahkumiyet haberinin geldiğini ve MK’ye hemen ikinci toplantıya çağırdıklarını ve ertesi gün yürüyüş kararını aldıklarını anlatıyor bize: “Ertesi sabah kravatlı ve normal pabuçlarıyla gelenler, ilk gün zorluk yaşadılar ama ertesi günü uzun yürüyüş düzeni alındı..” diyor. Maltepe’de en az 12 milyon kişinin katılacağını mitingle yürüyüş sona erecek. Belediyeler harıl harıl çalışıyor. Başkanlar da orada, gördüklerim arasında Kadıköy, Maltepe, Kartal... vardı. Peki sonra? Kılıçdaroğlu: “Devingen değişen bir siyasal gündemdeyiz, eylemlerimizi sürdüreceğiz, duruma göre davranacağız, ama uzun aralar vermeyeceğiz. Şimdi anayasalyasal haklar çerçevesinde eylem yapıyoruz. Örgütle toplanıp bunları konuşup tartışacağız. Bu anayasal yasal eylemleri çeşitli biçimlerde sürdüreceğiz, ama gündemimize “sivil itaatsizlik” çerçevesinde eylemler de girebilir.. hele şu mitingi yapalım..” Yürüyüş kararıyla, CHP yeni bir aşamaya geçti. CHP ile birlikte Türkiye de, muhalefet de tabii ki. 2019 seçimlerine kadar sürecek bir düzene, sürece girildi. CHP’li milletvekilleriyle, yerel ve genel seçim süreçlerini ve yöntemlerini, yüzde 50’yi nasıl çoğaltacaklarını, seçimlerin güvenliğini, adayları, yeni anayasayı ve referandum sonuçlarının iptali meselesini de konuştum.. Artık sonraya... Vedat ARIK Tutuklu gazetecilere selam gönderdi Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleriyle birlikte Adalet Yürüyüşü’ne katılan İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) üyeleri, tutuklanan Sözcü gazetesi İzmir muhabiri Gökmen Ulu’nun cezaevinden yazdığı mektubu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na iletti. Mektubu Kılıçdaroğlu’na veren İGC Başkanı Misket Dikmen, “Umarım bu yürüyüş amacına ulaşır. Adalet herkese lazım. Tüm tutuklu gazetecilerin özgür olduğu bir ülke için biz de yürüyüşe katıldık” dedi. Kılıçdaroğlu da, “Türkiye yarı açık cezaevi. İçeride olmak ile dı şarıda olmak arasında hiçbir fark yok. Bu yürüyüşü onlar için, adalet için yapıyoruz” diyerek, Ulu ve tüm tutuklu gazetecilere selam gönderdi. Ulu, mektubunda “Tek dileğim adalet ve özgürlük. Tutukluluk cezaya dönüştürülmemelidir. Bir an önce adil yargılanmayı bekliyorum. Herkes için adalet arayışıyla umuda doğru yürüyüşe geçen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ve bu barışçıl yürüyüşe destek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Biliyorum ki, Türkiye’de iyilik kazanacak” ifadelerine yer verdi. l YUSUF ÖZKAN / HENDEK Hüseyin Yıldız Vekil kalp spazmı geçirdi Toplamda 16.5 kilometre yürünen 16. günün sonunda 283.5 kilometre geride kaldı. Kavurucu sıcağa dağmen yürüyüşe yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Yürüyüşün başından beri kortejde yer alan milletvetillerinden Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız da fenalaşanlar arasındaydı. Yıldız önce Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kalp spazmı geçirdiği, ancak bilincinin yerinde olduğu bildirilen Yıldız, daha sonra hava ambulansıyla İstanbul’a sevk edildi. Emekçilerden destek KESK, Birleşik Kamu – İş’in destek verdiği yürüyüşte Kristal İş Sendikası da “Cam işçisi geliyor’’ sloganlarıyla katıldı. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, “Bu ülkede otoriterlik üzerine geliştirilen bir rejim ve sisteme karşı eşit, özgür, demokratik laik bir Türkiye ve birlikte yaşam için bu Adalet Yürüyüşü’ne katılıyoruz” dedi. Emniyet Gaffar Okkan’ı örnek almalı CHP Lideri Kılıçdaroğlu, on altıncı güne Diyarbakır’da 24 Ocak 2001 yılında şehit edilen Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın Hendek’teki kabrini ziyaret ederek başladı. Okkan’ın gömütü başında dua okuyan Kılıçdaroğu, kamp alanının bulunduğu Hendek girişine geri dönerek burada Edirne Şehit Aileleri ile birlikte basın açıklaması yaptı. Kılıçdaroğlu, “Terörle mücadelede; halkın desteğini almak, halkla teröristleri ayırmak konusunda Gaffar Okkan’ın verdiği mücadele, izlediği yol ve yöntem gerçekten son derece değerlidir. Tüm emniyet teşkila tının da Gaffar Okkan’ı örnek olarak almasını yürekten isterim’’ dedi. Türkiye’nin terörden çok acı çektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Analar ağlamasın diye zaman zaman söylemlerde bulunduk, zaman zaman şiirler okuduk, türküler yaktık ama terörü önleme konusunda önemli adımlar atamadık. Terörle mücadele konusunda emin olun son derece samimiyiz. Her sefer her ortamda dile getiririm ve derim ki terörle mücadele konusunda bizden ne istiyorsunuz siz, biz terörü istemiyoruz kendi topraklarımızda, kendi topraklarımızda huzuru ve adaleti istiyoruz’’ dedi. Adalet çeşmesi kuruldu Adalet korteji katılımcıları Kadıköy Belediyesi su tankerinin ‘’Adalet çeşmesi’’yle serinledi. Tişörtlerini üstlerinden çıkaran insanlar, ıslak tişörtleri tekrar giydi. Şapkalar ve bez ayakkabılar da suyla ıslatıldıktan sonra giyildi. Bir kere şunu söyleyeyim. Bu adam yürümüyor, adeta koşuyor. Biz 15. günde katıldık yürüyüşe. Sabah 8’de başladık. Arada 3 mola. Akşam 19’da bitirdik. 40 derece sıcak, gölge bile sıcak... Yürümeye başlıyor, 4. adımda terliyorsun. Ama ne gam. Kimse takmıyor sıcağı, teri, yorgunluğu... Çünkü herkes biliyor ki attıkları her adım bu ülke için. Çünkü herkes biliyor ki, 69 yaşındaki bir siyasi parti lideri giderek çoğalan bir kalabalığın en önünde temposunu bir an bile bozmadan yürüyor. Öğle molasında dinlendiği karavanda kısa bir süre ağırlıyor bizi. Son derece mütevazı bir karavan. Bize eşlik eden PM üyesi Canan Kaftancıoğlu’nun söylediğine göre Kılıçdaroğlu karavanda görüntü alınmasını pek istemiyormuş. Minik bir çalışma masası, karşılıklı 2 küçük sandalye, yine iki kişinin sıkışarak oturabileceği dar bir oturma alanı. Paravanla ayrılmış bir alanda, bir yatak... “Nasıl ayaklarınız” diye soruyorum. “Fena değil ama her iki ayakta da en küçük parmaklarımda biraz morarma var” diyor. Oturduğum yerin hemen yanında bir çöp kovası gözüme çarpıyor. Bir batikon kutusunun ambalajı, bir parça pa Bu adam yürümüyor, neredeyse koşuyor... muk ve atılmış bir çorap. Belli ki az önce küçük bir tedavi uygulanmış. Küçük sohbetimizden de bir özet geçeyim: Kemal Kılıçdaroğlu “Yürüyüşe nasıl karar verdiniz” sorumuza “Enis Berberoğlu’nun tutuklanışı son noktaydı belki ama öncesi de var tabii. OHAL sürecinin söz verilmesine karşın sona erdirilmemesi, HDP milletvekillerinin tutuklanması, Meclis Başkanı’nın bu tutuklamalarla ilgili Anayasa hukukçularından görüş alacağını bizzat söylemesine karşın sözünde durmaması ki bu karakter Meclis Başkanı’nın kişiliğine yansıyorsa ciddi sorun var demektir” yanıtını verdi. “Bu yürüyüş bir şeyleri tetikleyecek mi” sorusuna verdiği yanıt ise “Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” oldu. Evet bence de eskisi gibi olmayacak hiçbir şey... Millet ve milletin vekilleri... Milletvekillerinin hemen hepsi yürüyüşte, aramızda. Kimilerinin tırnakları çekilmiş, kimilerinin ayağı su toplamış. Ali Şeker ile yan yana düşüyoruz bir ara, spor ayakkabısı bile giyemiyor, sabo tarzı, arkası açık bir ayakkabı ile hız kesmeden Adalet Yürüyüşü’nde Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın da aralarında bulunduğu CHP kurmaylarıyla bir araya geldik. yürüyor. Otobandayız, yolun sağındaki tek şerit yürüyüşe ayrılmış, diğerinden araçlar geçiyor. Her 10 metrede bir, ya çevik kuvvet ya jandarma da bizlerle aynı tempoda yürüyor. O da hepimiz gibi ter içinde. “Sen ne kadar buradasın” diye soruyorum birine. Ankara’dan beri diyor ve gülümseyerek “Sizi korurken biz de yürümüş oluyoruz” diye ekliyor. Evlerin önünden geçiyoruz. Kimi coşkuyla el sallıyor, desteğini belirtiyor; kimi Rabia işareti yapıyor. Hepsine el sallıyoruz. Bu yürüyen devasa kalabalık öfkenin içinde barınmasına asla izin vermiyor. Sıcaktan ve yorgunluktan adını sormayı unuttuğum 60’larında biri ile yan yana düşüyoruz bir ara. Tişortü, şortu ter ve kir içinde... Elinde Nuriye ve Semih için Adalet pankartı. Ankara’dan beri yürüdüğünü söylüyor. Yakını mısınız soruma verdiği yanıt “Hayır sadece vicdan sahibiyim” oluyor. Gazi Çıracıoğlu da en baştan beri yürüyenlerden, KHK ile 9 ay önce Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden atılmış. “Aleviyim ve zaten 12 yıldır kızaktaydım, sonunda FETÖ’ye örtülü destek vermek suçundan attılar beni” diyor. Kendisi gibi 79 kişi daha atılmış ama tek yürüyen Gazi. Diğerleri korkmuşlar. Yürümek bir eylem. Harekete geçiyorsunuz, birlikte adım atıyor, birlikte terliyorsunuz. Üstelik yürümek için birden fazla nedeniniz var. Durmayın, bir noktasından katılın bu onurlu yürüyüşe... CHP donmadı, taştı‘Bir yürüyüş eyleyelim tevekkeltü Taalallah’ Yıl 1966. Ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil ünlü “Kızılırmak” şiirini yazar. Bunu kitap halinde basmak için kapısını çalmadık yayıne vi bırakmaz. Ancak nafile. Yayınevleri sakıncalı bulurlar Kızılırmak şiirini. O da şiirini bir dergide biraz sansürleyerek yayımlar. Dergide yayımlanmasıyla şiirin etkisi dalga dalga yayılır. Gözü pek bir yayıncı Kızılırmak şii rini kitaplaştırır. Kitap satış rekorları kırar ken Hasan Hüseyin şiir matinelerinin öğrenci forumları nın baş konuğudur. Mİlkinyuasre Ve bir gün kapısı çalınır siyasi polis tarafından. Hızlı bir yargılama sonucun da 142’den üç yıl hapis bir yıl da sürgün cezası alır. Hasan Hüseyin’in “Kızılır mak” şiirinden ceza alması sağ basını pek sevindirir. Ertesi gün manşetlerinde “Kızılırmak dondu” başlığıyla manşet yaparlar haberi. Ancak yüksek yargı, mahkeme kararını bozar. Mahkemece oluşturulan iki bilirkişi heyeti de şiirde bir suç bulamaz. Savcının hapis kararında ısrar etmesine rağmen Hasan Hüseyin beraat eder. Bu kez sol gazeteler nazire yaparcasına haberi şu başlıkla verirler: “Kızılırmak taştı” Yıl 2017. CHP İstanbul Milletve kili “MİT TIR’ları” davasından önce müebbet ardından indirimlerle 25 yıl hapis cezasına çarptırılır. Partisi CHP bu ağır karar karşısında adeta do nar. Nasıl donmasın ki, “MİT TIR’ları”nı haber yapmanın bir suç olup olmadığı bir yana, görün tüleri Enis Berberoğlu’nun verdiğine dair bir kanıt da yoktur ortada. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun baş kanlığında olağanüstü toplanan CHP MYK’si “Adalet Yürüyüşü’ne karar verir. Ankara’dan İstanbul’a doğru yola çıkan Kılıçdaroğlu’na partili, partisiz binlerce kişi eşlik eder yol boyu. CHP bu kez Kı zılırmak gibi bendini yıkıp taşar. 10 binler yürüyor Hendek’ten itibaren eşlik ettiğimiz yürüyüşte Kılıçdaroğlu’na yoldaşlık edenler, Liverpool taraftarlarının “asla yalnız yürümeyeceksin” sloganından Kılıçdaroğlu’na uyarlanmış pankartlar taşıyordu. Gerçekten de Kılıçdaroğlu’nun arkasında on binlerce insan kavurucu sıcağa aldırmadan yürüyordu. Dünya siyaset tarihine geçmiş nice yürüyüş var. Kimi zalimin hışmından canını kurtarmak için yollara düşmüş, kimi zalimin tahtını yerle yeksan etmek için. Kimi de “Adalet” için yola revan olmuş. Kimi yürüyüşlerde yürüyenlerin sayısı yol boyunca katlanarak artmış kimisinde ise yarının da altına inmiş. Türk siyasal tarihinde şehirler arası yürüyüş dendiğinde akla hemen 68 kuşağının 1 Kasım’da Samsun’dan başlatıp 10 Kasım’da Anıtkabir’de sonlanan yürüyüşü ile Zonguldaklı maden işçilerinin Ankara’yı hedefleyip Mengen’de sonlandırdığı yürüyüş geliyor. Oysa ilk yürüyüşü Abdullah Baştürk önderliğinde Çorumlu Belediye işçileri gerçekleştirmişti. İşten çıkarmaları ve işçi ücretlerinin düşürülmesini protesto etmek amacıyla Genelİş üyesi işçiler, çıplak ayakla Çorum’dan başlattıkları yürüyüş 3 Ağustos 1966’da Anıtkabir’de tamamlandı. İşçilerin belediye başkanı hakkında açtığı dava işçilerin lehine sonuçlanmasına karşın belediye başkanı, mahkeme kararlarını uygulamayınca bu kez işçiler 15 Ağustos’ta İstanbul’a doğru yürüyüşe geçer. Bugün Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nü provoke eden, konaklayacağı yere gübre döken Düzce ve Bolu’da Çorumlu Belediye işçilerine geniş katılımlar olmuş. İzmit’te geniş, katılımlı karşılamalarla çoğalan işçilerin yürüyüşü o dönemde büyük yankı uyandırmıştı. Adalet isteyen geliyor Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünde de benzer görüntülere tanık olunuyor. Ankara’dan yola çıkan Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna geçtiği güzergâhlardan katılımlar oluyor. Üstelik bu katılımlar sadece kendi partisinin yandaşları değil, her kesimden “adalet” isteyenler kendiliğinden dahil oluyor korteje. “Efendim yürümekle ne elde edecekler?” diye dudak bükenlerin dönüp bir tarihe bakmalarını öneririz. Gandi’nin “Tuz Yürüyüşü” mesela. İngilizlerin tuz tekelini derinden sarsmakla kalmamış aynı zamanda bağımsızlık mücadelesinin fitilini ateşlemiştir. İran’da 1905 yılında ulema, esnaf ve tüccarların “Adalethane”nin kurulması, devletin halka yönelik zulmüne son verilmesi ve yabancı bürokratların görevden alınması talepleriyle Tahran’dan Rey kentine doğru başlattıkları ve “Küçük Hicret” adı verdikleri yürüyüş Şah Muzafferüddin’in talepleri kabul etmesi üzerine sonlanmıştır. Şah daha sonra verdiği sözden cayınca bu kez ulema, esnaf, öğrenci ve işçilerin de katılımıyla daha büyük bir kitle Kum’a doğru yürümeye başlamıştır (Büyük Hicret). Sadece Adalethane’nin kurulması, yabancı bürokratların işten el çektirilmesi ile değil meşrutiyetin ilan edilmesi ile sonuçlanmıştır. Kimse Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüşün doğuracağı sonuçları önceden kestiremez. Bu yürüyüş Türkiye’de geniş kesimlerin “vicdan” ve “adalet” duygularını harekete geçireceği gibi, son referandumda yüzde 49’luk kitleyi birbirine kenetlemiştir. Dış dünyada uyandırdığı yankı da cabası. Hızlı tempoda yürüyor Kılıçdaroğlu 451 kilometrelik yolu ara vermeden sürdürüyor. Gandi’nin yürüyüşü 400 kilometreydi. Dünya siyasal tarihindeki en uzun yürüyüş bilindiği üzere Mao’nun 370 gün süren 12 bin 500 kilometrelik yürüyüşüydü. Ondan sonraki en uzun yürüyüş ise Molla Mustafa Barzani’nin Mahabat Kürt Cumhuriyeti’nin yıkılmasından sonra İran güçlerinden kaçmak için önce Barzan eyaletine sonra da 1090 km mesafedeki Baku’ya yaptığı yürüyüştür. Bu iki yürüyüşün de ortak özelliği kendi düşmanlarından kaçıp kurtulma amacıyla yapılmasıdır. Dün kavurucu bir sıcak altında yürüdü “adalet” isteyenler. Yürüyüş kortejini beklerken önden gelenlerin tişört ve pantolonları terden üstlerine yapışmıştı. Sanki terlemiş değil de havuza düşmüş gibiydiler. Kılıçdaroğlu’nun yürüme temposu oldukça hızlı. Kendisine yetişmek mümkün değil. Öylesine motive olmuş ki, uzun bir süre yan yana yürümemize rağmen bizi fark etmiyor. Nice sonra “Aa ne zaman geldiniz?” diye soruyor. Yürürken “Maltepe’den sonraki eylem planınız ne?” diye soruyoruz. Kılıçdaroğlu’nun yanıtı, “Gelişen duruma bakıp ona göre yeni bir yol haritası belirleyeceğiz” oluyor. Vedat ARIK ‘Cumhuriyet cumhuriyet olalı böyle bir hukuksuzluk görmedi’ Yürüyüş sırasında sık sık Selda Bağcan’ın “Adaletin bu mu dünya’’ şarkısı ile ilerleyen adalet kortejinin on altıncı gününde Bağcan da korteje katıldı. Bağcan şöyle konuştu: “Türkiye’deki adaletsizlik, hukuksuzluk, bunlara karşı gelmek için CHP’nin önderliğinde yürüyoruz. Bu çok akıllıca bir hareket. Türkiye’de hatta dünyada hiç yapılmayan bir şey. Hak, hukuk adalet diyorum ben de. Cumhuriyet, Cumhuriyet olalı böyle bir hukuksuzluk, böyle bir adaletsizlik görmedi. Buna karşı duruyoruz ve yürüyoruz. Ben de o zaman son çümle adaletin bu mu dünya diyeyim. Sonuç mutlaka olacaktır. İlk anda iktidarı etkilemese bile ya da etkilemiyor görünse bile zaman içinde bu yürüyüşün mutlaka faydasını görceğiz.” Şair Ahmet Telli “Adaletsizliğin yükseldiği yerlerde direnmek ona karşı koymak bir haktır” derken şair Haydar Ergülen de “Sadece sol görüşteki insanların, demokratların değil aynı zamanda İslamcı yazar ve şairlerin de destek vermesi gerekir. Çünkü bu parti meselesi olmaktan çok bir vicdan, adalet meselesidir” dedi. Yürüyüşe katılan Yazar Ahmet Ümit “Artık Türkiye’de insanlar ‘herkes benim kardeşimdir, bu şahane ülkede birlikte yaşamak istiyorum’ diyor. Aynı anayasal haklara sahibiz” dedi. Demokrasiye yürüyoruz Yürüyüşe katılan tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi, “Adalet Yürüyüşü olduğu için buradayım. Benim adaletten aradıklarım; genç yaşta şehit edilen çocuklarımız. Ben o Mehmetçiklerin savaşta hudutlarını koruyan askerler gibi şehit olduklarını değil maktul olduklarını düşünüyorum. Buna bir son verilmesi için adalet olması lazım. Ben ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ sözüne inanıyorum. Bunun böyle devam etmesini istediğim için buradayım. Basının, gazetecilerimizin, milletvekillerinin içeride bulunmasının karşısındayım. Tüm bunlar için buradayım. Tabii eğitim sistemimiz de en başta geliyor, bu cehalet programına son vermek gerektiğine inanıyorum. Bunu yapabilecek olanlar bizleriz. ‘Hayır’ çok daha fazla oy aldı. Anayasa referandumu bizi buraya getirdi ve buradan da demokraksiye götüreceğine inanıyorum” dedi. Barışçı, etkili ve medeni bir yürüyüş Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü iktidar cenahında giderek artan bir rahatsızlık, huzursuzluk ve saldırganlıkla karşılanıyor. Adalet Yürüyüşü sürekli artan bir katılımla İstanbul’a yaklaştıkça, yürüyüşün yeni bir “Gezi kalkışması”, “darbe hazırlığı” olduğu iddiaları bir yandan artarken, diğer yandan yürüyüşe karşı tehditler daha açık biçimde dile getiriliyor. Bu tehditlerin “halkı sokağa dökmeye çağırarak, meşru iktidarı yıpratmaya çalışmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek” suçlamalarıyla ifade edilmeye başlaması anlamlı. İktidar güçleri de biliyorlar ki, Adalet Yürüyüşü’nün esas başarısı, referandumda evet oyu verenlerin en azından bir kısmını etkilemesi, düşünmeye sevk etmesi, vicdanlarına dokunması olacak. Bu nedenle, muktedir ve çevresi, AKP seçmenlerinin sadece iktidarın bilinmesini istediğini ve onun istediği biçimde bilmeleri için oluşturdukları büyük medya gözetimini giderek daha sıkılaştırıyorlar. İçinde Türkiye yönetiminin Suriye iç savaşında savaş suçu işlediği iddiasının yer aldığı bir yazı olduğu gerekçesiyle, Wikipedia’ya ulaşım hâlâ kapalı. Yakında Twitter’a ulaşımın yeniden kapanması belki gündemde olacak. Geçen günlerde bir mahkemenin aldığı, Amerikalı yorumcu Michael Rubin’in hesabının kapatılması kararı, Twitter yönetimine iletilmiş. Twitter yönetimi bu karara uymazsa, ki uymama ihtimali son derece yüksek, Türkiye başka bir mahkeme kararıyla yeniden bu sosyal medya ağına ulaşımı engelleyebilir. Belki de Adalet Yürüyüşü’nün Maltepe’ye yaklaşması sırasında böyle bir karar bu bahaneyle yürürlüğe konabilir. AKP liderinin kendi seçmen topluluğunu bilgilenme tecriti altında tutma politikasında, televizyondan sonra en çok önem verdiği alan sosyal medya. Bütün bu tecrit önlemlerine rağmen, Adalet Yürüyüşü’nün vicdanının sesini dinlemeye devam eden muhafazakâr çevrelerde belli bir etki yarattığı görülüyor. Bu nedenle iktidarın bazı kalemşörleri Maltepe mitingi öncesinde, yürüyüşe veya mitinge katılımın ileride ceza soruşturması konusu olabileceği kanaatini yaymaya çalışıp, bu kesimden olası katılımı caydırmaya çalışıyorlar. Bunun ilk adımı, yürüyüşe katıldıktan sonra iktidar partisi aleyhine yaptığı ağır eleştiriler içeren kısa konuşmasının video kaydı sosyal medyada çok dolaşınca, Şenay Günaydın’ın, “halkı kin ve düşmanlığa teşvik” ettiği gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gözaltına alınması oldu. Yandaş basın, Adalet Yürüyüşü haberleri yerine bu haberi vermeyi tercih ediyor. Durumdan vazife çıkaran başkaları yola gübre döküyor. AKP iktidarı belli ki bir ikilem içinde. Çünkü böyle bir tehdidin, medeniyet yoksunu bu pespaye eylemlerin ve tehditlerin, amaçladığının tersi etki yaratması, adalet ve demokrasi talep eden herkesin Adalet Yürüyüşü’nü çeşitli biçimler altında daha fazla desteklemesine, bu barışçı çığlığa daha fazla katılmasına yol açması da mümkün. Gerçekten de baskı ve zulmün “yeter artık” tepkisini tetiklediği kritik bir noktadayız. Bu yürüyüş CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla harekete geçti ama şimdi Türkiye’de keyfi yönetimin istibdatının mağduru olan herkesin adalet talebini dile getiriyor. Bu aşamada en büyük tehlike, bu barışçı, etkili ve medeni yürüyüşün, dış provokasyon veya başka ne gerekçeyle olursa olsun, bir şiddet sarmalına kapılması ve kendini kendini baltalamasıdır. Adalet Yürüyüşü’nün Maltepe’ye kadar devam edebilmesi kadar, Maltepe’den sonra da gündemde kalmasının ilk koşulu bu değil midir? CHP, iddiaları Meclis gündemine taşıdı Altıok: Telefonlar dinlenerek Erdoğan’a servis mi ediliyor? CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, başta CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile milletvekillleri olmak üzere Adalet Yürüyüşü’ne katılanların telefonlarının dinlenmesi iddialarını Meclis gündemine taşıdı. Altıok, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “İddialar doğru ise yürüyüşümüzün ne kadar da haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkmış olur” görüşüne yer verdi. Altıok, Yıldırım’a “Bu vahim iddialar için iktidar partisinden tatmin edici bir yanıt bekliyoruz, Adalet Yürüyüşü yapan vatan daşları ve CHP Genel Başkanı’nın telefonlarını dinleyip Tayyip Erdoğan’a servis ettiniz mi?” diye sordu. Recep Tayyip Erdoğan’ın, yürüyüş güzergâhındaki tüm telefon görüşmelerini dinlettiği iddiası doğru mudur? Telefon dinlemelerini hangi kurum, hangi yasal dayanağa göre yapmaktadır” diyen Altıok, “Ana muhalefet partisi lideri ve yöneticilerinin dinlenerek, konuşmaların iktidar partisi genel başkanına aktarılması, yasal ve etik midir? Söz konusu iddia çerçevesinde kaç kişinin telefonları dinlenmiştir” diye ekledi. ‘Adalet bu ülkedeki herkese lazım’ CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklu bulunduğu Maltepe Ceza ve İnfaz Kurumları önündeki Adalet Nöbeti dün de devam etti. CHP ilçe teşkilatlarının sırayla tuttuğu nöbeti 15. gününde Ümraniye İlçe Teşkilatı devraldı. Nöbete, CHP Ümraniye İlçe Başkan Vekili Velişan Yerli, Başkan Yardımcısı Yeter Aydoğan, CHP İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Tuba Kırdı ve CHP Adıyaman Gerger İlçe Başkanı Abdurrahman Acar katıldı. CHP Ümraniye İlçe Başkan Vekili Velişan Yerli, “Düşüncelerinden dolayı cezaevinde olanlar var. ‘Adalet’ sadece CHP’ye gerekmiyor, bu ülkede yaşayan herkese lazım. İktidar partisinde olanlarda ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılıyor. Doğrusunu yapıyorlar onlarada ‘Adalet’ lazım olacak” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet Köln’den Düsseldorf’a ‘Adalet Yürüyüşü’ yapıldı Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet Yürüyüşü’ne destek için Almanya’daki CHP’liler Köln’den Düsseldorf’a yürüdü. Hürth’de bulunan Türkiye Başkonsolosluğu’nun önünde başlayarak yaklaşık 11 saat sonra, 45 kilometre mesafedeki Düsseldorf Başkonsolosluğu’nun önünde sona erdi. NRW CHP Birliği Başkanı İbrahim Vural, “Duyarsız kalmamız beklenemez” dedi. l Haber Merkezi Nöbette konuştu, tutuklandı Maçka Parkı’nda yapılan ‘Adalet Nöbeti’nde yaptığı konuşma gerekçe gösterilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla gözaltına alınan Şenay Günaydın hâkim karşısına çıktı. İstanbul 11. Sulh Ceza Hâkimliği, Günaydın’ın, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan tutuklanmasına karar verdi. l DHA C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle