23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 7 Haziran 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Susanlar beni üzüyor’ Davutoğlu kendisi hakkındaki eleştirilere ve saldırılara sonunda isyan etti Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, kendisi hakkındaki eleştirilere ve saldırılara yanıt verdi. Davutoğlu, “Susanlar beni üzüyor. Mehmet Görmez Hocay’ı da, Hakan Fidan’ı, Abudllah Gül’e de, hepsine yönelik şeylerde bizi üzen trollerin saldırmaları değil. FETÖ irtibatlı saldırılar, lobilerin saldırları değil, bunları zaten doğal görüyorsunuz” dedi. Eski Başbakan Davutoğlu, Konya’da Kanal 42 televizyonunda önceki akşam canlı yayında, kendisi ile ilgili sert eleştirilere sert yanıtlar verdi. Kendisine yönelik sosyal medya saldırılarının “FETÖ taktiği” olduğunu belirten Davutoğlu, ‘itibar suikastı’ yöntemlerinin partide ‘virüs’ gibi yayıldığını, bunun da AKP’nin değerlerine zarar verdiğini, yapılan işin ‘bereketi’ni kaçırdığını söyledi. Davutoğlu, “Bu bir kültürdür. Birileri damarlarda akan virüsü, muhalif gördüğü kişilerin zaafa uğrattığı düşüncesiyle mazur görebilir. Ama bir sonraki aşamada o virüs o beden den, başka bedene geçer” dedi. Pelikan dosyası yayınları ile il gili olarak da Davutoğlu, “Kimse sahiplenmiyor, çünkü onu yazanlar bile gayri ahlaki iş yaptıklarını biliyorlar. Kimin yazdığını, hangi yalıda yazıldığını herkes biliyor. Kendi vicdanıyla barışık olan birisi gizli hesap açmaz” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, “15 Temmuz öyle şartlar getirdi ki en alçak, en adi iftiraları rahatlıkla yapabildiler. Ben hep eleştiriye yakın durdum. Eleştirmek kıymet vermektir. Siyasi mücadele içinde olan bir insanın bırakabileceği en büyük makam neyse onu bıraktım. Konya’yı temsil etmek dışın da bir siyasi makamım yok. Ama bilsinler ki ben bu zihniyeti savunmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı. “Stratejik Derinlik yalnışsa, o ölçede bir kitap yaz. Yeni bir politika koy, kutsal metin değil” diyen Davutoğlu, kimsenin hatasız olmadığını, kendisinin hata yapmış olabileceğini dile getirdi. Davutoğlu’nun “Bilelim ki şeytanın defterinde adı olmayanın rahmanın defterinde de adı olmaz. İnsanlar düşmanları ile bilinir. Hedef alınmaktan korkarak yaşayacaksak, bu hayat bize haram olsun. Hedef alınmaktan korkmam. Cevap vermeye tenezzül etmediğimiz için cevap ver miyoruz” ifadeleri dikkat çekti. Trollere kızmadığını belirten Davutoğlu, “Susanlar beni üzüyor. Mehmet Görmez Hocay’ı da, Hakan Fidan’ı, Abudllah Gül’e de, hepsine yönelik şeylerde bizi üzen trollerin saldırmaları değil. FETÖ irtibatlı saldırılar, lobilerin saldırları değil, bunları zaten doğal göryorusunuz. Küsmek aslında karşı tarafa değer vermektir, tartışmak bile değer verdiğinizi gösterir. Küsmeyi unuttuk. Susanlar doğallaşıyor” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet ‘Biraz konuştum zehrini kusuyor dediler’ Referandum kampanyası döneminde Konya’nın yerel bir gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısında, Davutoğlu’nun neden susuyorsunuz sorusuna verdiği yanıt ile ilgili olarak, “Odanın duvarlarında Mevlana’dan bir dörtlük yankılanıyor; ‘Kahrı var’ dediler… Biraz söyledim, ‘Zehri’ var dediler… Sustum, kahrından susuyor dediler; biraz konuştum, zehrini kusuyor dediler. “Ümmet, Millet, Devlet…” diyor ve tekrar susuyor… ifadeleri yer almıştı. ‘Kim sızdırdı’ kıyımı Torpille atadığı eşi istifa etmek zorunda kalınca 11 personeli sürgün etti! Denizli Üniversitesi İslami İlimler Enstitüsü’ne eşi Derya Bağ’ı sekreter olarak atayan Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ, eşi istifa etmek zorunda kalınca atama kararının yer aldığı resmi yazıya ulaşma olasılığı olan 11 kişiyi sürdürdü. Bağ, asaleten göreve atandıktan kısa bir süre sonra Bereketli İmam Hatip Ortaokulu’nda öğretmen olarak görev yapan eşi Derya Bağ’ı, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan naklen atama ile kuruluş çalışmaları süren İslami İlimler Enstitüsü’ne enstitü sekreteri olarak atamış, atamanın basında yer almasının ardından yaptığı atamayı savunmuş ve eşini ‘yetkin olduğu için söz konusu göreve atadığını’ söylemişti. Atamanın kamuoyunda ve sosyal medyada yoğun tepkiyle karşılanması üzerine YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç atama Rektör Prof. Hüseyin Bağ eşini sekreter olarak atamıştı. nın iptalini istemiş ve dün Derya Bağ, atandığı görevden ve memuriyetten istifa etmek zorunda kalmıştı. Yaşanan geliş melerin ardından Rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın imzasıyla atama kararının yer aldığı resmi yazıya ulaşma olasılığı olan birimlerin yöneticileri sürüldü. Pamukkale Üniversitesi Genel Sekreteri Tamer Ceylan, Genel Sekreter Yardımcısı Sevcan Kuran, Genel Sekreterlik’te görevli bir memur, Personel Daire Başkan Vekili Nevzat Adak, Basın ve Halkla İlişkiler Birimi Sorumlusu Derya Yüksel ve birimdeki diğer 6 personel ile birlikte toplam 11 kişi görevlerinden alındı. Genel Sekreterliğe Doç.Dr. Mehmet Ali Sarı, Genel Sekreter Yardımcılığı’na ve Personel Başkanlığı’na Yalçın Şenay getirildi. Görevden alınan Genel Sekreter Tamer Ceylan, Genel Sekreter Yardımcısı Sevcan Kuran ve birimde görevli memur hakkında da Rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağ tarafından idari soruşturma başlatıldığı öğrenildi. Rektör Bağ’ın Pamukkale Teknokent’ten ayda 9 bin 500 lira ücret aldığı da ileri sürüldü. l Denizli/DHA Yüksek’in coenzaansdıı DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek hakkında “örgüt üyesi olmak” suçundan Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 8 yıl 9 aylık hapis cezası, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da onandı. Kararda, yerel mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir yasaya aykırılık olmadığı, delillerde ve yapılan işlemlerde herhangi bir eksikliğinin olmadığı, yerel mahkemenin ispat bakımından yaptığı değerlendirmelerin de yerinde olduğu kaydedildi. Yüksek’in avukatları, Yargıtay’a itiraz edeceklerini belirtti. l DİYARBAKIR/ Cumhuriyet Aydoğan’a 10 ay hapis cezası Milletvekilliği düşürülen ve daha önce 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezası verilen HDP Milletvekili Nursel Aydoğan hakkında Mersin’de açılan davanın karar duruşması görüldü. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt propagandası yapmak” suçundan açılan davada duruşmaya katılmayan Aydoğan’ın son savunması alınamadı. Aydoğan’ın avukatı Ali Bozan, müvekkilinin yaptığı konuşmanın düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini talep ederek, beraatını istedi. Mahkeme, Aydoğan’ın konuşmasının “suçun işleniş şekli” ile suç sayıldığını belirterek, Aydoğan’a 10 ay hapis cezası verdi. ILO’dan kötü haber Türkiye sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle komisyonda görüşülecek MUSTAFA ÇAKIR Türkİş’in mi, MemurSen’in mi katılacağı konusu uzun süre tartışma konusu olan Uluslararası Çalışma Konferansı Cenevre’de devam ederken, kötü haber geldi. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “İşçi Temsilcileri Sözleşmesi’ni” ihlal ettiği gerekçesiyle komisyonda görüşülecek. ILO’nun 106. Çalışma Konferansı Cenevre’de sürüyor. Bu yıl konferansta Türkiye’deki çalışanları önce en fazla üyeye sahip konfederasyon olarak MemurSen’in temsil etmesi kararlaştırılmış, ancak sonra diğer konfederasyonların büyük bölümünün tepki göstermesi üzerine dönüşümlü tem sile geçilmişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın kararı sonrasında bu yıl Cenevre’de Türkiye’deki çalışanları eskiden olduğu gibi yine Türkİş temsil ediyor. Konferansa Türkiye’deki diğer işçi ve memur konfederasyonları da katılıyor. Gelecek yıl ise en fazla üyeye sahip kamu çalışanları konfederasyonu Cenevre’de Türkiye’deki çalışanları temsil edecek. 106. Uluslararası Çalışma Konferansı Cenevre’de devam ederken Türkiye’nin ILO sözleşmelerini ihlal eden ülkelerin gündeme alındığı Uluslararası Standartların Uygulanması Komitesi’nde görüşülmesi kararlaştırıldı. Çalışma yaşamındaki eksiklikleri nedeniyle komisyon günde mine alınan ülkeler listesi, sendikacılar tarafından “kara liste” olarak ifade ediliyor. Türkiye bu yıl, 135 No’lu İşçi Temsilcileri Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle komisyonda ele alınacak. Türkiye’nin 1992 yılında kabul ettiği bu sözleşme, işletmelerdeki işçi temsilcilerini, işten çıkarma dahil zarar görebilecekleri durumlara karşı korumayı amaçlıyor. Sözleşme, işletmelerdeki işçi temsilcilerinin görevlerini hızlı ve etkili biçimde yapmalarına olanak verecek uygun kolaylıklar sağlanmasını öngörüyor. Türkiye’nin bu sözleşmeyi ihlal ettiği savunuluyor. Türkiye, 135 No’lu sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle, komisyonda 9 Haziran’da görüşülecek. 168 dosya Meclis’te Son bir ay içinde gelen 75 fezleke ile birlikte Meclis’teki dokunulmazlık fezlekesi sayısı 168’e ulaştı. Dosyalardan 37’si HDP, 14’ü CHP milletvekillerine yöneltilen suç iddiaları ile ilgili, biri de AKP’li Şaban Dişli’ye ait. Önceki gün Meclis’e 45 yeni dokunulmazlık fezlekesi ulaştırıldı. Böylece dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin 20 Mayıs 2016 tarihli anayasa değişikliğinin ardından sıfırlanan dokunulmazlık sayısı 168’e yükseldi. 2 Mayıs’ta 20, 17 Mayıs’ta 10 fezleke daha Meclis’e gönderilmişti. Böylece son bir ayda 75 dokunulmazlık fezlekesi Meclis’e ulaştırılmış oldu. 75 dosyadaan 37’si HDP, 14’ü CHP, 1’i de bağımsız milletvekilini ilgilendiriyor. 75 dosyadan 1 tanesi sadece AKP milletvekili ile ilgili o da kardeşi 15 Temmuz davalarında yargılanan Şaban Dişli. Bugüne kadar 2 milletvekilinin vekilliği düşürüldü. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Diyarbakır milletvekili Nursel Aydoğan’ın vekillikleri haklarındaki yargı kararlarının kesinleşmesinin ardından düşürüldü. Sadece Diyarbakır’da aralarında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu HDP’li milletvekilleri hakkında son 11 ayda çeşitli suçlardan 121 terör fezlekesi hazırlandı. Fezlekeler, TBMM Başkanlığı’na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Son bir ayda 75 fezlekenin Meclis’e ulaştırılmış olması dikkat çekti. Ancak edinilen bilgiye göre, dokunulmazlıkların kaldırılması için Meclis’in rutin süreci işletilecek. Fezlekeler, sevk edildikleri TBMM Anayasa ile Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin raporunu TBMM Genel Kurulu’na sunuyor. Milletvekillerine dağıtılan rapor, genel kurulda okunarak görüşülüyor. l ANKARA/Cumhuriyet haber 5 Bahçeli’den ‘vatandaşlıktan çıkarma’ kararına tepki ‘Acele etmek erken ve mantıklı değil’ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Almanya’nın İncirlik Üssü’nden çekilme kararını “Durduğunuz kabahat, hepinize uğurlar olsun” sözleriyle değerlendirirken, “vatandaşlıktan çıkarma” kararını da “mantıklı bulmadı.” Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Türkiye ziyaretine ilişkin olarak, Alman parlamenterlerin İncirlik Hava Üssü’nü ziyaret etmeleri isteğinin “iyi niyetli olmadığını” belirtti. Almanya’nın bir yanda sığınma talebinde bulunan FETÖ’cülere destek ve himaye vermesinin, diğer yanda da PKK’ye kol kanat germesinin “iki ülke arasındaki ilişkileri geren açık bir ihlal ve meydan okuma hali” olduğunu ifade eden Bahçeli, Gabriel’in açıklamalarını “eften püften ve suya sabuna dokunmaya” şeklinde nitelendirerek, “tereddütlere yeni bir boyut kazandırdığını” ifade etti. ‘Sözde gazeteci...’ Bahçeli, Almanya’nın Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteci Deniz Yücel’e olan desteğine ilişkin de “Bu gerçekler ortadayken, Almanya’nın damgalı hainleri görmeyip, hukuk karşısında hesap veren sözde bir gazeteciyi mesele yapması kabul edilir şey değildir” dedi. Katar’a uygulanan siyasi ve diplomatik ambargoların ABD’den bağımsız ve İran’la da bağlantısız olduğunu düşünmenin “safça bir bakış olacağını” söyleyen Bahçeli, Türkiye’nin devreye girip, kriz düğümünü çözme konusunda yapıcı katkılar sunmasında yarar olduğunu vurguladı. FETÖ lideri Gülen’in de aralarında bulunduğu 130 kişinin 3 ay içinde Türkiye’ye gelmemeleri durumunda vatandaşlıktan çıkarılacağına yönelik kararı da anımsatan Bahçeli, “Bu hainleri vatandaşlıktan çıkarma konusunda acele etmek hem erken hem de mantıklı değildir. Çünkü 15 Temmuz’un diyeti alınmalı, ihanetlerinin bedeli kesinlikle ödetilmelidir” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet HDP’li serpil Kemalbay: Esas amaç Gülen iade edilmesin HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, vatandaşlıktan çıkarma uygulamasıyla esas amaçlananın Fethullah Gülen’in iadesini engellemek olduğunu belirterek, “Bu torbanın içine milletvekillerimiz Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer’in de ismi eklendi. Hukukta hiçbir yeri olmayan bu taktik halkların iradesini yok saymaktır. Esas amaç Gülen’in iadesine engel olmaya bir kılıf uydurmaktır” diye konuştu. HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, HDP’nin 2 yıl önce AKP’nin tek başına iktidar olmasını engellediğini kaydetti. Seçimlerin bu nedenle yenilendiğine işaret eden Kemalbay, HDP’nin iktidarı korkuttuğunu ifade etti. Kemalbay, çözüm sürecinin bitmesinin ardından 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbe girişimini fırsata çevirdiğine işaret etti. Kemalbay, olağanüstü hal döneminde yargının siyasal iktidar tarafından esir alındığı nı dile getirdi. Kemalbay, “15 Temmuz’a nasıl karşı çıktıysak, şu anki Saray vesayetine de karşı çıktığımızı ifade etmek istiyorum” diye konuştu. AKP’nin eski ortaklarının konuşmasından korktuğunu söyleyen Kemalbay, “Açıkça görülüyor ki Gülen’in gelmemesi için daha önce gündeme getirdikleri idam meselesini bir şekilde ortadan kaldırdılar. Şimdi onun yerine vatandaşlıktan çıkarmayı gündeme getiriyorlar. Gülen’in iadesini aslında istemediklerini ilk olarak Demirtaş, ‘Gülen iade edilip konuşursa devlet diye bir şey kalmayabilir’ diye söylemişti” diye konuştu. HDP milletvekillerinin rehin alındığını kaydeden Kemalbay, milletvekillerinin tutuklu yargılanamayacağı yönündeki Anayasa Mahkemesi kararına karşın vekillerin tutukluluğunun sürdüğünü kaydetti. Kemalbay, “Tutuklu olan 11 vekilimiz, 5 PM üyemiz , 86 belediye eşbaşkanımız, 2 MYK üyemiz var. Toplamda 5 bin 500 arkadaşımız rehin alınmış durumda” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle