28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 7 Haziran 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Gööööz... Gööööz... Göztepe!..u yazının başlığı “Kiralık taraftar yuvaya dönüyor” da olabilirdi. Bi Blen biliyor, epeydir Beşiktaş’ta “ki ralık taraftar” olarak yer alıyordum. Ama her defasında da “Ancak bonservisim Göztepe’de” diye ekliyordum. “Hem Göztepeli, hem Beşiktaşlı olsaydın” demeyin; olmazdı. Ben, bugüne dek Göztepeli olup da bir İstanbul takımını da tutan birine rastlamadım. Varsa ya da sonradan böyle berbat âdetler çıktıysa, benim gözümde beş para etmezler. Kimse gücenmesin ama benim çocukluğumda “Hem Karşıyakalıyım hem de Fenerbahçeli” ya da “Altaylıyım ama Beşiktaşı da tutuyorum” diyenler olurdu ve biz Konak’tan Üçkuyular’a uzanan kıyının çocukları bunu anlayamazdık. Mahalleye yeni taşınan memur çocukları arasında bizim zorumuzla Göztepeli olup bir yandan da –mesela Galatasaraylı olduğunu söyleyenler çıkardı. Biz, biz bize kaldığımızda “Yalan söylüyor, Göztepeli filan değil bu” diye homurdanırdık. Öyle ya, bir Göztepeli bir başka takım daha tutar mı, öyle saçmalık olur mu? İşte o yüzden hem Göztepe, hem Beşiktaş olmazdı. İşte o yüzden Beşiktaş’a “kiralık taraftar” kontenjanından yazıldım. Nitekim çArşı tayfasından birkaç tanıdık da bunu, Kazan’da bana bira ısmarlayarak ıslattılar ve kiralık taraftarlığımı da kabul ettiler. Peki niye? Niyesi basit. Benim Göztepe 14 yıl önce top koşturduğu 1. Lig’den düştü ve düşüş mermi hızıyla sürdü. Olacak şey mi, Göztepe amatör kümeye kadar indi. İstanbul’da yaşayan, çalışan bana da tribüne kurulup “Gööööz... Gööööz... Göztepe” diye kükremek hem haram, hem hayal oldu. Ancak bu hasret geçtiğimiz pazar bitti. Bir başka safkan Egeli arkadaşımızı, Mustafa Denizli’yi biraz üzdük ama futbolun kaçınılmaz sonuçları bunlar. Evet, Göztepe olması gereken lige geldi. Benim de kiralık taraftarlığım sona erdi. Sevgili Beşiktaş için bundan sonra yapabileceğim Göztepe Beşiktaş maçlarında stada gitmemekle sınırlı kalacak. Bir de Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında yerim “çArşı” tribünü olacak... HHH Daha şimdiden burada ilan edeyim: Alçakgönüllüyüz. 20172018 futbol mevsiminde şampiyonluk hedeflemiyoruz. Avrupa kupalarından birine katılacak bir sıralamada yerimizi alacağız. Ama ondan sonraki futbol mevsiminde ve mevsimlerinde... Anladınız. Adnan Süvari Hocamızın ve kalede Ali (Artuner) ile başlayıp solaçık Ertan’da (Öznur) biten Türkiye futbol tarihine kazınmış o kadronun ruhu bugün yeniden canlandı. O takımı bugün bile ezbere sayan benim gibi çok kıdemli Göztepelilere ise nemli gözlerle övünmek ve lig başlayınca özellikle İstanbul takımları ile nasıl dalga geçeceğimizi tasarlamak kaldı. HHH Memleketin bunca zorlu sorunu varken, Ortadoğu fokur fokur kaynarken, dünyanın başına Trump gibi biri çökmüşken tutup Tırmık’ı Göztepe’ye ayırmama laf edenler varsa insafları kurusun. 14 yıldır bugünü bekledik biz... Amatör kümeye düştüğümüzde de Göztepeliydik, Süper Lig’e çıktığımız şu günlerde de... Haydi bize katılın: Göööööz... Göööööz... Göztepe!.. l DİHA ÇALIŞANLARI SERBEST Gazetecilere ‘kod adı’ sorgusu Diyarbakır’da 30 Mayıs günü evlerine düzenlenen operasyonla gözaltına alınan kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Güzüpek ve ajansın Kürtçe servisi editörlerinden Mehmet Ali Ertaş, 7 gün sonra dün Emniyet’te ifede verdi. 2 gazeteciye, üye oldukları sivil toplum kuruluşları ve sendikalar, ailelerinden kimsenin terör örgütü bağlantısı nedeniyle tutuklanıp tutuklanmadığı, daha önce gözaltına alınıp alınmadıkları, örgüt içinde herhangi bir kod isimlerinin bulunup bulunmadığı soruldu. Gazetecilerin gözaltına alınmalarına neden olan ihbarda “Kaç gündür buraya değişik değişik insanlar gelmeye başladı. Normalde 3 tane erkek şahıs kalır burada. Bugünlerde gelen şahıslar bana çok şüpheli geliyor. Geçen akşam içeri girerlerken gördüm, ellerinde çuvala benzer bir şeyler vardı. İçinde de büyük silahlardan vardı. Beni görünce tedirgin oldular. Buraya bi baksanız iyi olur, daha başka malzemeler de olabilir” denildiği kaydedildi ve gazetecilere bu konuda ne diyecekleri soruldu. Adliyeye sevk edilen Gözüpek ve Ertaş, savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Gazeteciye 22.5 yıl istendi Öte yandan, DİHA muhabiri Nedim Türfent hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” suçundan 22.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Türfent’in terör örgütü PKK’nın gençlik yapılanması YPS üyeleriyle yaptığı röportajlar örgüt üyeliğine, sosyal medya paylaşımları örgüt propagandasına delil olarak gösterildi. l MAHMUT ORAL / DİYARBAKIR Cumhuriyet davası için AİHM’ye ‘içtüzük değişikliği’ başvurusu ‘Oncelikli görüşün’ Cumhuriyet’in tutuklu yazar ve yöneticileri adına AİHM’ye verilen dilekçede, mahkeme nin değiştirilen içtüzük hükümlerine göre Cumhuriyet başvurusu hakkın da AİHM’nin öncelikli incelemesi ile karar verilmesi istendi. Yazar ve yöneticilerimiz adına avu kat Fikret İlkiz tarafın dan yapılan başvuru da, İstanbul 27. Ağır Ce za Mahkemesi’nin baş vurucuların tutukluluk halleri hakkındaki son KEMAL kararlarına dikkat çekil GÖKTAŞ di. Mahkemenin ilk du ruşma tarihini 24 Tem muz olarak belirlediği hatırlatılan di lekçede, mahkemeye yapılacak tahliye taleplerinin “etkili bir ceza usul işlemi olmaktan çıktığı” vurgulandı. 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tensip kararından önce verilen dilekçeyle tahliye kararı verilmesinin talep edildiği ancak mah kemenin bu dilekçe ile ilgili hiçbir ka rar vermediği belirtildi. Mahkemenin tensip zaptında “sanıkların aleyhine kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı ile toplanacak delil lerin bu şüpheyi güçlendirme olasılı ğı” gerekçesiyle tutukluluğun deva mına karar verildiği anlatıldı. Dilek çede “Olasılıklar ve varsayımlar üze rine kurulu olan ama kanunlara ay kırı” bu kararın AİHM kararları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu vurgulandı. Başvurucuların sağlık raporları da BİR ARADA VE ÖZGÜRCE YAŞAM DİLEĞİYLE CHP milletvekili Musa Çam, gazetemizin tutuklu yazar ve yöneticilerini Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, “Bütün ülke, birbirini ötekileştirmeden, hep beraber bir arada özgürce yaşamanın özlemiyle...” derken; çizerimiz Musa Kart ise “Bize yöneltilen suçlamaların ne kadar haksız, mesnetsiz ve insaf ölçülerinden uzak ve bir o kadar da gülünç olduğunu gösterdi” mesajını paylaştı. Murat Sabuncu: Sokrates savunmasının son kısmında şöyle söyler ‘Artık vakit geldi ben ölmeye siz yaşamaya gidiyor sunuz, hangisinin daha iyi olduğunu tarih yazacak’. 7.5 aydır haksız olarak tutulduğumuz Silivri Cezaevi’nde bize bu iftirayı atanlar ülkede muhalif yazar, akademisyen, aydın bırakmayanlar bu gün kendilerinin kazanmış olduğunu düşünebilirler ama tarih çok da geç olmayan bir zamanda doğruları yazacak. Bütün ülke, birbirini ötekileştirmeden, hep beraber bir arada özgürce yaşamanın özlemiyle... Musa Kart: Gazetemizde yayımlanan dizi, içinde bulunduğumuz trajikomik tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi. Bize yöneltilen suç lamaların ne kadar haksız, mesnetsiz ve insaf ölçülerinden uzak ve bir o kadar da gülünç olduğunu gösterdi. Sevgili arkadaşlarım Kemal, Canan, Alican ve Sinan’a teşekkür ediyorum. Herkesin bildiği ve gazetelerde her gün ilanları çıkan bir seyahat şirketini aramam önüme suç kanıtı olarak konuldu. Bodrum’da üç günlük bir tatil için rezervasyon yapmıştım. Bodrum yerine yedi aydır Silivri’deyim. Ama yine de ‘Darbe girişiminin siyasi ayağı karikatüristmiş’ demedikleri için kendimi şanslı buluyorum. hil 51 sayfadan oluşan 25 Nisan 2017 tarihli dilekçenin de mahkemece reddedildiği ifade edilen başvuruda mahkemenin “Turhan Günay’ın kalp rahatsızlığına ilişkin cezaevinde alınmış hastalık raporunu kabul etmediği ve adli tıp kurumuna sevkinin sağlanarak cezaevi koşullarında kalmasının hayati tehlike yaratıp yaratmayacağı hakkında rapor istenmesine” karar verdiği anlatıldı. Mahkemenin ayrıca Güray Öz, Hakan Kara ve Önder Çelik’in raporlarını ‘tarih bakımından’ kabul etmediği belirtilen başvuruda “Mahkeme, başvurucuların “hayati tehlike” olmadan salıverilmeyeceğini bu kararı ile göstermiş olmakla AİHS’nin 5. maddesini bir kez daha ihlal etmiştir” denildi. AYM uzatıyor Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) de yapılan başvuruları henüz incelemediği ifade edilen başvurada “Anayasa Mahkemesinin iş yoğunluğu gibi bir açıklaması veya dosya sayısının fazlalığı gibi bir mazeret kabul edilemez. Adalet Bakanlığının geç yanıt vermesinin siyasal olarak anlayışla karşılanması gerektiği gibi bir zihniyetin kabul edilebilir hukuki bir yanı yoktur. OHAL hukuku dahi, kişi temel hak ve özgürlüklerin ihlalini hukuka aykırı sayar. Hukuka aykırı davranmanın hiçbir mazereti olamaz” denildi. Adalet Bakanlığı’nın AYM’ye görüş yazısı göndermeden önce Emniyet ve İstanbul Basın Savcılığı’ndan belge istediği belirtilen dilekçede, savcılıktan gelen yanıtta “Soruşturma dosyasında gizlilik kararı bulunduğundan şüpheli ile ilgili olarak suçlamaya esas teşkil eden deliller gönderilmemiştir” denildiğine dikkat çekildi. Savcılığın bu gerekçeyle varsa, “tutuklamayı gerektiren” delilleri Adalet Bakanlığı’na göndermediği ifade edilen dilekçede, bu durumun yargılamayı uzattığı kaydedildi. Dilekçede bu gerekçelerle başvurunun öncelikli olarak görüşülmesine ilişkin karar verilmesi istendi. Hükümet neden sessiz?Cezaevinde gazeteci olmadığını savunan hükümet, konuyla ilgili sorulara yanıt vermiyor Tutuklu gazeteci Mediha Olgun’un oğlu Arda, Annemannesini anlattı: gazetecilik için yaşardı SEYHAN AVŞAR FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınıp 20 gün önce tutuklanan Sözcü Gazetesi İnternet Sitesi Sorumlu Haber Müdürü Mediha Olgun’un oğlu 24 yaşındaki Arda Karaca, gazetemize konuştu. Karaca, annesinin gazeteci olmak için yaşayan biri olduğunu söyleyerek “Mavi Marmara Gemisi’ne binmiş ve olayları yaşamıştı. O olaydan sonra kahraman ilan edilmişti. Annem milyonların koşup karşıladığı bir insanken şimdi bu haldeyiz” diyerek yaşadığı şaşkınlığı anlatıyor. Sözcü gazetesine yönelik soruşturma kapsamında gazetenin İzmir muhabiri Gökmen Ulu, Sözcü.com. tr İnternet Sorumlu Müdürü Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli gözaltına alınmıştı. Olgun “FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla tutuklanmıştı. Olgun’un oğlu Arda Karaca, annesinin gözaltına alınması ve tutuklanmasına giden süreci gazetemize anlattı. Polisler eve geldiğinde çok şaşırdıklarını söyleyen Karaca, “Arama gerekçesine baktık. Marmaris haberinden dolayı olduğunu öğrendik. Rahattık... Annem bin tane davaya girip çıkmış, be raat etmişti. Zaten imzalı haberde şıladı. Annem milyonların koşup sorumlu müdür olmazdı. ‘İfadesi karşıladığı bir insanken şimdi bu alınır bırakılır’ dedik. Bu kez öyle haldeyiz. İnsanlardan ‘biz bu in olmadı. Hâlâ neden tutuklandığını sanı tanıyoruz’ diyerek destek ol bilmiyoruz. Sadece sorumlu mü malarını beklerdim.” dür olduğu için tutuklanması yüz Karaca annesi ile olan ilişkisini lerce emsal davanın hiçe sayılma ise şu sözlerle anlatıyor: sına neden oldu” diyor. “Annem sokağa çıkmayan, ar Gazete bayisi açsın kadaşlarıyla buluşmayan bir insandı. Tüm vaktini benimle ge Annesinin gazeteci ol çirirdi. Bu durumda ol mak için yaşayan bir in ması bana enteresan ge san olduğunu vurgula liyor. Özellikle ‘birileri yan Karaca, “Annem ca ülkeyi mi karıştırıyor?’ nını tehlikeye atar, dur diye düşünüyorum. Her madan koştururdu. Ma gün ortalama iki film iz vi Marmara olayının ar lerdik. Annemle izle dından oturup konuş riz diye izlemediğim ye muştuk. Ondan sonra ni filmleri izlemek iste muhabirliği bıraktı. Du miyorum. Daha önce iz rağanlaştı, kendini tehlikeye atmayı bıraktı. ‘Ar Mediha Olgun lediğim filmleri izleyip duruyorum.” tık koşturmaz. İtilip kakılmaz’ diyordum. Bu olay oldu. ‘Anneannem bilmiyor’ Artık çıktıktan sonra annemden Annesinin tutuklu olduğunu ne isteyebilirim? Bilemiyorum. İlla anneannesinin bilmediğini an gazeteyle ilgili bir şey yapmak isti latan Karaca, “Annem gözaltına yorsa, gazete bayisi açsın” diyor. alınıp tutuklandığında annean ‘Destek beklerdim’ nem kalça kemiğini kırdığı için yoğun bakımdaydı. Annemin Annesinin Mavi Marmara’dan yurtdışında olduğunu söylemiş döndükten sonra ülke çapında bir ler. Kızını yanında göremeyince kahraman olduğunu anımsatan üzülmüş. ‘Torunumu evde yalnız Karaca, şöyle devam ediyor: “İn bırakıp yurtdışına gitti’ diye an sanlar annemi havaalanında kar neme kızıyormuş” diyor. SİNAN TARTANOĞLU Tutuklu gazetecilerin gazeteci olmadıklarını savunan Saray ve hükümet, hangi tutuklu gazetecinin gazeteci değil de “hırsız, çocuk istismarcı olduğu”nu öğrenmek isteyen Basın Konseyi’ne bir aydan uzun süredir yanıt vermedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 22 Mart’ta, tutuklu gazeteciler için “Bakıyorum, hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist. Banka soyanından seçim bürosu yakanlara kadar bunların içinde var” ifadesini kullandı. Hükümet de bu söylemi dilinden düşürmedi. Son olarak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Die Welt gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel’in tutukluluğu için Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e, “gazetecilikle” değil “terörle” ilgili değerlendirmesini yaptı. Basın Konseyi, gazetecilere yönelik tüm bu devlet söylemi karşısında, basından sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a mektup yazdı. Konsey, mektubunda, Kurtulmuş’tan “tutuklu gazeteciler listemizi kontrol edip gerekirse düzeltebilmek için, hırsızlık, çocuk istismarcılığı, teröristlik, banka soygunculuğu, silahlı gasp dahil yapmış olmasına rağmen, gazeteci gösterilenlerin kimliklerini ve tutuklama müzekkerelerini, eğer haklarında dava açılmışsa iddianamelerini ve ceza verilmişse mahkeme kararlarını” istedi. Mektupta Konsey, “Ayrıca ve asıl önemlisi, Konsey’imize başvuran tutuklu gazeteci yakınları, yapılan bu açıklamaların kendilerini çok yaraladığına işaretle, kimlerin hırsız, çocuk istismarcısı, gaspçı, terörist olduğunun açıklanması için yardım ve desteğimizi beklediklerini, aksi halde bu durumu kişilik haklarına saldırı sayarak yasal yollara başvurmak zorunda kalacaklarını bildirmişlerdir” denildi. Konsey, Adalet Bakanlığı’na da benzer bir mektup gönderdi. Ancak hükümetin iki önemli bakanlığı Basın Konseyi’ni bu konuda bilgilendirmekten kaçındı. Edinilen bilgiye göre mektuplara 1 aydan fazla süredir herhangi bir yanıt verilmedi. Kimseyi ilgilendirmez Journo.com.tr’nin haberine göre ise hükümet tutuklu gazetecilerin listesini bile saklıyor. Tutuklu gazetecilerin listesini almak için Başbakanlık İletişim Merkezi’ne yapılan bilgi edinme başvurusuna Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nden verilen yanıtta, “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkında bilgi ve belgeler, bilgi edinme kapsamı dışındadır” ifadeleri kullanıldı. Verilen yanıtta, sadece tutuklu gazetecinin kendisinin bilgi edinme hakkının olduğu belirtildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle