19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Putin’in ‘vatansever hacker’ çıkışı!.. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD gibi Batı ülkelerinin seçimlerine siber müdahale ettikleri iddialarına şu yanıtı verdi: “Rus devletinin işi değil. Vatansever DUNYA hacker’lar Rusya aleyhine konuşanlarla mücadele adına kendi katkılarını yapmış olabilir. Teoride bu mümkün.” ‘Trump soruşturmasına Flynn’in Türkiye ile ilişkisi de dahil’ Trump’ın Rusya ile ilişkilerine dair ABD Adalet Bakanlığı soruşturmasının başına getirilen eski FBI Başkanı Robert Mueller, Türkiye’ye el attı. Reuters’e göre Mueller, Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’in Türkiye ile ilişkilerini soruşturma kapsamına aldı. Flynn’e Fethullah Gülen’i hedef alacak şekilde Türkiye için lobicilik faaliyeti karşılığı 530 bin dolar ödemiş işadamı Ekim Alptekin ve şirketi Inovo’nun tüm belgeleri talep ediliyor. Cumartesi 3 Haziran 2017 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 7 Washington’da çevreciler Trump’ı protesto gösterisi düzenledi. Greenpeace, ABD’nin Berlin Büyükelçiliği binasına Trump’ın siluetini yansıtıp altına “Tam bir ezik, çok Trumpüzücü”yazdı. ipleri kopardı ‘Önce ABD’ diyen Trump’ın iklim anlaşmasından uyarılara kulak tıkayarak çekilmesi BM’den AB’ye, Çin’e kadar küresel tepkilere yol açtı. Karar, ABD ile Avrupa arasında yeni fay hattı yarattı Küresel ısınmayı önlemek amacıyla BM’nin inisiyatifiyle 2015’te Paris’te imzalanan tarihi İklim Anlaşması’ndan çekilme kararını açıklayan ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası infial yaratırken gezegenle birlikte ABD’nin liderliğinin de sonunu getirdiği yorumlarına yol açtı. Trump kararını “önce Amerika” sloganıyla gerekçelendirirken “Paris’i değil, Pittsburgh halkını temsil etmek üzere seçildim” dedi. Avrupa: Yeni anlaşma yok Anlaşmanın “ABD’ye karşı Çin ve Hindistan’a avantaj kazandırdığını” öne süren Trump, ABD’ye 3 trilyon dolarlık GSYİH ve 6.5 milyonluk istihdam kaybı getireceğini iddia etti. “Diğer liderler ve ülkeler artık bize gülemeyecek” diye konuşan Trump, öte yandan “Daha adil şartlar sunan bir anlaşma için müzakerelere” hazır olduklarını ekledi. Almanya, Fransa ve İtalya liderleri ise ortak bildiriyle İklim Anlaşması’nı yürürlüğe geçirmede kararlı olduklarını, yeniden müzakerenin mümkün olmadığını duyurdu. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Trump’a telefonda esef etmesinin ardından şu açıklamayı yaptı: ‘Tabiat anayı koruyacağız’ “Son derece esef verici. Evreni koruyabilmek için bu anlaşmaya ihtiyacımız var. Hiç ama hiçbir şey bizi durduramaz. Gezegenimizin geleceğini umursayan herkese sesleniyorum: Tabiat anayı korumayı başarabilmek için bu yolda birlikte ilerleyelim.” Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da “Dünyaya sırtını döndü” diye çıkış 1PITTSBURGH PARİS YANLISI... 95 ülkenin imzaladığı anlaşmaya sadece Nikaragua daha sıkı çevreci önlemler alınmadığı ve Suriye de 2011’den beri savaşla yaptırım altında olduğu için imza koymamıştı. Türkiye ise anlaşmayı imzaladı ama henüz Meclis’te onaylamadı. Trump’ın “Paris’i değil, Pittsburgh halkını temsil ediyorum” sözleri ise gözleri ABD’nin çelik ve kömür merkezi olarak tanınan kentine çe virdi. Pittsburgh Belediye Başkanı Peduto, Trump’ın kararına karşı çıkarak “Geleceğimiz için anlaşmanın hükümlerinin takipçisi olacağımızı garanti ediyorum” dedi. Peduto’nun başkanlık seçiminde Hillary Clinton’a yüzde 80 oy çıktığını hatırlattığı Pittsburgh, artık fosil yakıttan yeşil enerjiye geçiyor. ABD’deki büyük şehirler de anlaşmadan yana “iklim birliği” kurdu. tığı Trump’ın “Amerika’yı yeniden yüceltelim” sloganını değiştirdi: “Nerede yaşarsak, her kim olursak olalım, hepimiz aynı sorumluluğu paylaşıyoruz: Gezegenimizi yeniden yüceltelim.” İltica çağrısı Macron, iklimi dert edinen ABD’li bilim insanlarını ve diğer ABD’lileri Fransa’ya iltica etmeye çağırdı. Britanya Başbakanı Theresa May de Trump’a hayal kırıklığını iletti. Trump’ın çekilme kararları sayesinde küreselleşmenin ardından ısınmayla mücadelenin şampiyonu olarak dünya liderliğine soyunma fırsatı yakalayan Çin yönetimi “Anlaşmanın arkasındayız” dedi. Çin devlet medyası “bencil, sorumsuz” Trump’ın, ABD’nin dünya liderliğini sakatladığını dile getirdi. Hindistan Başbakanı Narendra Modi de “Ahlaki suç” tepkisini verdi. Putin: Kafaya takmayın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Trump’ı yargılamadığını söylerken dünyaya da “Dont worry, be happy” (Endişelenme, mutlu ol) çağrısı yaptı. Putin Paris anlaşmasının iyi bir belge olduğunu, ama ABD gibi kilit katılımcılar olmadan uygulanamayacağını, ABD ile uzlaşarak değiştirmek için zaman olduğunu dile getirdi. Trump’ın selefi, anlaşmanın mimarlarından Barack Obama ise ‘KÜRESEL EKONOMİYE ZARAR VERİR’ ABD Başkanı Trump’ın kararını ülkenin enerji, sanayi, finans devi şirketleri ve Silikon Vadisi de eleştirirken SpaceX ve Tesla CEO’su Elon Musk ile Disney CEO’su Bob İger de Beyaz Saray’ın danışmanlar kurulundaki görevlerinden istifa etti. Alman sanayici birlikleri, bunun küresel ekonomiye zarar verebileceği ve piyasaları sarsabileceği uyarısı yaptı. Alman mühendislik sektörü birliği VDMA’nın yönetim kurulu başkanı Thilo Brodtmann, Avrupa’nın uzun vadede iklim dostu teknolojilere yaptığı yatırımdan kârlı çıkacağını” savunup “Avrupa ile müttefikleri ve aynı zamanda ABD’deki eyaletler ve şirketler anlaşmadan ayrılmamalı” çağrısı yaptı. Alman DIHK Ticaret Odaları Başkanı Eric Schweitzer ise anlaşmadan çıkma kararının bazı Amerikan şirketlerine kısa vadede avantaj sağlayabileceğini, ABD’nin yarattığı açığı diğer ülkelerin taahhütlerini iki katına çıkararak kapatmaya çalışmanın sonuç vermeyeceğini belirtti. Domino etkisi Enerji Ekonomisi Derneği (EED) Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, iklim değişikliğine karşı uluslararası koalisyonda başı çeken AB’nin özellikle Doğu Avrupalı üyelerinin de Paris Anlaşması’na karşı sessiz tepkileri olduğuna dikkat çekti. Kumbaroğlu, “ABD’nin kararı AB içerisindeki muhalifleri yüreklendirecek ve görüş ayrılıklarını derinleştirebilecek bir gelişme. Bu gelişme karşısında uluslararası toplum bir önlem alınmazsa ve başka çekilmeler gelmeye başlarsa küresel ısınmaya karşı onlarca yıldır yürütülen mücadeleye önemli bir darbe vuracak” dedi. l Ekonomi Servisi ABD’deki şirketlerin yanı sıra eyaletleri de Trump’ın kararına uymamaya çağırdı. “Dünya dönüyor” dediği için Galileo’yu cezalandırmasından 400 yıl sonra Vatikan, “Kömür ve petrole güvenme telkini, dünya yuvarlak değil demeye benziyor. Para hırsının dikte ettiği bir absürtlük” çıkışını yaptı. Üç yıl sonra topraklarına döndü IŞİD’in Ezidilere yönelik vahşetini yaşayanlardan, özgürlüğüne kavuşma sının ardından Ezidi hakları için verdiği mücadeleyle BM İyi Niyet Elçisi seçilen Nadya Murat doğup büyüdüğü köyü nü ziyaret etti. Koço Köyü’nün IŞİD’den geri alınmasıyla güvenlik önlemleri ara sında memleketine giden Nadya, oku lu gezerken deh şet anlarını hatırla yıp gözyaşlarına bo ğuldu. “Yaklaşık 3 yıldır bugünü bek liyordum” dedi. Er Nadya Murat kek kardeşi ile yıllar sonra bir araya ge len Nadya, evinden çıktığında ise elin de annesine ait kıyafetler vardı. Nad ya, 2014’te iki kız kardeşiyle cihatçı larca kaçırılmış, tecavüze uğramış, kö le olarak satılmıştı. Kasım 2014’te bir göçmen kampına kaçmayı başarmış, daha sonra Almanya’ya gitmişti. Anne si IŞİD’in baskını sırasında “köle olarak satılmak için çok yaşlı olduğu” gerek çesiyle öldürülmüştü. Venezüella’da yargıç öldürüldü Venezüella’da sağcı muhalefetin sosyalist Devlet Başkanı Nicolas Maduro karşıtı protestoları sürerken önceki gün de muhalefet liderlerinden Leopoldo Lopez’in hapsedilmesi sürecinde yer alan yargıcın öldürüldüğü haberi geldi. Evine giderken sağcıların barikatıyla karşılaşan yargıç Nelson Moncada’nın (37) vurulduğu ve üzerindeki eşyaların gaspedildiği bildirildi. Kasten hedef seçilip seçilmediği bilinmeyen Moncada’nın ölümüyle protestoların başından beri ölenlerin sayısı 62’ye ulaştı. Bu arada, başkent Caracas’ta bir eve baskın yapan özel harekât polisleri, sağcı bir paramiliter grupla bağlantılı Kolombiyalıların yaşadığı evde bir bazuka, C4 patlayıcı, maske, askeri üniforma ele geçirdi. Polis, Kolombiyalıların Venezüellalı sağcı gençleri askeri eğitimden geçirmeye başladığını duyurdu. Manila’da IŞİD bilmecesi AsyaPasifik ülkesi Filipinler’in güneyinde IŞİD’e biat eden Maute örgütünün militanlarıyla savaş sürerken başkent Manila’da önceki gece bir kumarhane ve otelin bulunduğu yerleşkeye düzenlenen baskında 37 kişi yaşamını yitirdi. Saldırgan da intihar etti. Yetkililer olayın soygun amaçlı ya da psikolojik sorunları olduğu sanılan silahlı bir kişi tarafından gerçekleştiğini, bu kişinin etrafı ateşe vermesi sonucu kurbanların dumandan boğularak yaşamını yitirdiğini savunurken IŞİD eylemi üstlendi. ‘Kendini de ateşe verdi’ Filipin Emniyeti “Teröre dair herhangi bir işaret yok” açıklaması yaptı. Polise göre, İngilizce konuşan, Filipinlilere benzemeyen saldırgan, elinde bir M4 silahı ve bir şişe benzinle kumarhaneyi bastı. Kumar odaları arasında silahıyla dolaştı, ardından bir televizyon ekranına ateş etti. Sonrasında da bir kumar masasını ateşe verdi. Kumar fişlerinin bulun Filipinler’in başkentinde gerçekleşen saldırıda 37 kişi yaşamını yitirdi, 18 kişi yaralandı. Yetkililer, silahlı saldırganın kamera görüntülerini yayımladı. duğu odaya girerek 2.3 milyon dolar değerinde fişi bir sırt çantasına dolduran saldırgan, daha sonra çantayı orada bırakarak üst kattaki otel bölümüne yöneldi. O sırada güvenliğin açtığı ateşle yaralanan saldırgan bir odaya girerek üzerine battaniye aldı, yanındaki şişedeki kalan benzini battaniyeye dökerek kendisini ateşe verdi. Aşağı katta kumarhane masasıyla başlayan yangın ise mekânı duvardan duvara kaplayan halının alev almasıyla büyüdü. 37 kişi dumandan boğularak can verirken 18 kişi de yaralandı. Güneyde IŞİD’le savaş nedeniyle geçen hafta OHAL ilan eden Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duerte’nin sözcüsü, “Bütün belirtiler bunun bir terörist eylem olmadığını, zihinsel rahatsızlığı bulunan bir kişinin eylemi olduğunu gösteriyor” iddiasında bulundu. Cihatçı örgütlerin internetteki faaliyetlerini takip eden SITE istihbarat grubu ise IŞİD’in Filipinler kolunun eylemi üstlendiğini bildirdi. IŞİD’in propaganda organı Amak da saldırıyı üslendi. ABD Başkanı Donald Trump da önceki gün olaydan “terörist saldırı” diye söz etmiş, Filipinler hükümetinin yalanlaması üzerine ABD basınında eleştirilerle karşılanmıştı. Kâbil’de öfke sokakta Afganistan’ın başkenti Kâbil, geçen çarşamba günü gerçekleşen saldırının ardından dün hükümeti protesto gösterilerine sahne oldu. Polisin sert müdahalede bulunduğu eylemde en az 4 kişi hayatını kaybetti, 8 kişi yaralandı. Güvenlik zafiyetinden dolayı Devlet Başkanı Eşref Gani’nin istifasını isteyen, sayıları bini bulan eylemcilerden bazılarının taş atmasına polis, gözyaşartıcı gaz ve tazyikli su ile yanıt verdi. Reuters’in haberine göre yer yer silah sesleri de duyuldu. Yaşamını yitirenler arasında ülkenin önde gelen politikacılarından birinin oğlunun olduğu iddia edildi. Geçen çarşamba Kâbil’de elçiliklerin bulunduğu bölgede meydana gelen bombalı saldırıda 90 kişi yaşamını yitirmişti. [email protected] Bir zamanlar Batı... ‘Covfefe’ düzenine hoş geldiniz... Dünyayı “Twitter”ından yöneten Trump’ın son mesajlardan biri kimsenin çözemediği böyle kendinden menkul bir kelime içeriyordu... Hani bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış var ya. O hesap. ABD Başkanı’nın Paris İklim Antlaşması’nı veto eden son adımı tam böyle delinin kuyuya attığı taşa benziyor. İçerde, eski Exxon Şefi Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’dan “first daughter/baş kerime” Ivanka’ya kadar hatırlı tüm kişilerin telkinlerine; dışta Papa’sından Macron’una, Merkel’ine dek birbirinden etkili liderlerin “yahu etme, yapma” ısrarlarına rağmen kuyuya atılan taşa mani olunamadı... Trump bildiğini yaptı. ABD’deki radikal “iklim değişikliği tezi” karşıtlarının aklına uyarak 190’ı aşkın ulusun altında imzası bulunan Paris Antlaşması’ndan geri çekileceğini ilan etti. Küresel ısınmayı düşürmek ve bu doğrultuda gereken sanayi dönüşümünü sağlamak amacıyla yapılan antlaşmadan çark ederek dünyanın nefretini kazanan Trump, küresel çapta müthiş bir öfke, isyan ve düş kırıklığı yarattı. ‘Pax Americana’nın sonu Bir “bardağı taşıran son damla” olarak görülen ABD Başkanı’nın bu vurdumduymaz “Ben ve biz, bir yana, dünya bir yana” tavrı; süper güç ABD liderliğindeki küresel düzenin adı olan “Pax Americana”nın sounu getirdi. ABDAvrupa arasındaki yaşamsal kader birliğinin başlangıcını simgeleyen 5 Haziran 1947 tarihli “Marshall Planı”nın 70. yılına girerken tam, Atlantik’in iki yakası bölündü. “Amerika Her Şeyin Üstünde/America First” sloganıyla Beyaz Saray’a çıkan Trump’ın mayıs sonundaki Avrupa turnesi gerçekte köprülerin atılmasındaki bir ilk adımdı. Vatikan’da başlayıp, Brüksel’de süren, Sicilya’da G7 zirvesinde sona eren “turne”nin her aşamasında Avrupalı muhataplarıyla uzlaşmaz bir tutuma giren ve “farklı dünyalar”, “doku uyuşmazlığı” görünümü sergileyen ABD Başkanı’nın son olarak savurduğu “Paris Antlaşması” darbesi, ABDAvrupa arasında nicedir çatırdamakta olan ilişkileri kopma noktasına getirdi. Trump, yol ayrımı olarak ifade edilebilecek bu tarihi dönemece girerken Alman Şansölyesi Merkel’le taş taş üzerinde bırakmayan bir kavgaya tutuştu. Önceki “Sağnak”larda anlattığım için ayrıntıya girmeyeceğim. Ancak ABD ekonomisi ile sert biçimde rekabet eden Almanya’nın büyük ticari üstünlüğüne karşın NATO’da bir de maddi yükümlülüklerini üstlenmemesi, Trump’ı Merkel’le hesaplaşma noktasına itti. Kamuoyu önünde kozlarını paylaşan iki liderin açık çekişmesi sonunda Merkel İtalya’daki G7 dönüşünde, “Avrupa’nın artık ABD’ye güvenemeyeceğini” açıkladı. Eski Kıta’nın bundan böyle kendi kaderini eline almaktan başka çaresi kalmadığını dosta düşmana ilan etti. Batı ittifakı böylece Merkel’le Macron’un temsil ettiği Kıta Avrupası ile Trump ve Brexit’çi İngilizler arasında ikiye bölündü. ‘G7’den ‘G sıfır’a Bu büyük bir paradigma değişikliği. Batı ittifakında şimdiye dek hiç bu denli büyük çaplı ve kapsamlı bir kriz yaşanmadı. Taşlar yerine oturana dek birtakım gelgitlere ve gerdan kırmalara tanık olabiliriz ama bildiğimiz, tanıdığımız şekliyle “Batı” sona erdi. ABD’li analist Ian Bremmer bu yüzden geldiğimiz noktayı bir “G7 düzeninden G0 düzenine geçiş” olarak tanımlıyor. Büyük güçler arasında bir anlaşmazlık ve açık zıtlaşma ortamına dönüşen G7 zirvelerinin zemin kaybının yanında BMNATO gibi örgütlerin de etkisizleşmesiyle, jeopolitik dengesizliklerin kaçınılmaz olduğunu söylüyor Bremmer. Büyük güçlerin hiçbirinin doğan ürkütücü jeopolitik boşluğu henüz dolduramadığını belirten ABD’li “thinktank”çi, dünyanın giderek hep daha çok türbülanslı olacağını ifade ediyor. Herkes Bremmer kadar karamsar değil. Çin’in ABD’den boşalan liderlik konumunu hızla sahipleneceğini iddia edenler kadar, AB’nin bu ağır “şok” karşısında MerkelMacron liderliğinde toparlanacağını ileri sürenler var. “Şimdi ne olacak?” senaryoları da gelecek yazıya. Londra’da Corbyn rüzgârı Britanya’da 8 Haziran’da yapılacak erken genel seçimlerde anamuhalefetteki İşçi Partisi gaza bastı. Kamuoyu araştırma şirketi YouGov’un Evening Standard gazetesi için yaptığı son anketine göre, Jeremy Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi, başkent Londra’da rakibi Başbakan Theresa May’in Muhafazakâr Partisi karşısında 17 puan önde. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle