26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 28 Haziran 2017 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Vedat ARIK haber Bakan konuştu, inciler saçtı... İki genç eğitim emekçisi, akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için “gün saydığımız” günlerdeyiz. Onlar açlık grevine “İşimi geri istiyorum” diyerek başlamışlardı. Devletin cevabı pek kestirme oldu. İkisini de tutuklayıp hapse tıktı. Şaşmadık. Ancak hapse tıkma hesabı tutmadı. Ankara Yüksel Caddesi’ndeyken kamuoyunda yaygınlaşan ve yaygın bir destek bulan eylem, mapus damının dört duvarının ardında da sürdü ve destek daha büyüdü. Devletin zor kullanma tekelini kullanma yetkisi taşıyan kurumlardan biri İçişleri Bakanlığı’dır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugünkü İçişleri Bakanı da Süleyman Soylu’dur. Onu AKP iskelesine rampa etmeden önce adı var kendi yok Demokrat Parti’nin genel başkanı olarak tanıdık. O zamanlar partisinin adına uygun laflar etmeye çabalardı. Becerdiği de olurdu. O sularda epey yelken bastı ama ne uzadı, ne kısaldı. Baktı bir cüce partide ekmek yok, gitti demokrasiden nasipsiz Reis’in teknesine tayfa yazıldı. Reis de onu İçişleri Bakanı yaptı. İki eğitim emekçisinin hak arayışları, onca polis zorbalığına rağmen hak aramaktan vazgeçmeyişleri Reis’ine de onu da çok öfkelendiriyor. Nitekim bir süre önce öfkesini kendisine bağlı kamu görevlilerinin katıldığı bir toplantıda dillendirdi. Gözünüzden kaçtıysa birkaç hatırlatmayla hizmet vereyim. Buyrun HHH Soylu bakan konuşmasından Gülmen ve Özakça’dan söz etti: “...OHAL’den sonra 25 kez gözaltına alınmış. Sonra greve başlamışlar. Yiyorlar, içiyorlar, ertesi sabah 9’da oradaki yerlerine gidiyorlar.” OHAL’den sonra 25 kez gözaltına alınmak o iki genç için direnişlerinin haklılığının kanıtı ve övünç vesilesidir; bir İçişleri Bakanı içinse... Bir de akşamları yiyen içen, sabah “terörist eylem” için “işbaşı” yapan o iki genç, acaba bugün neden yürüyemez, konuşamaz, ayakta duramaz, nabızları yavaşlamış, ölüme yürür hale gelmişlerdir? Bir açıklasanız da anlasak... HHH Nuriye Gülmen’den söz ediyor: “.... Ben size Nuriye Gülmen’in kim olduğunu söyleyeyim. DHKPC’nin açık alan yapılanması içinde olduğu gerekçesiyle hakkında arama kararı çıkarılıyor.... Birçok kez yakalandı..... DHKPC’nin memur yapılanması içerisinde yer aldığı bütün raporlarda yazıyor. Bu mu şimdi akademisyen?..” Cevabı önce Nuriye Gülmen verdi. Hem de hapishaneden. Sordu: “Beni DHKP/C terör örgütü üyesi ilan etmişler. Eğer öyleysem, ben nasıl memur oldum, nasıl memuriyetimi bunca yıl sürdürdüm.” Ardından avukat Selçuk Kozağaçlı konuştu: “Nuriye Gülmen ile ilgili örgüt üyeliği iddiasıyla açılan dava 2012 yılındaydı ve beraat ile sonuçlandı...” Anlaşıldı. Bakan için beraat kararının anlamı da yok, geçerliliği de... Birçok kez “yakalandı” iddiasına gelince. Avukat Kozağaçlı açıkladı: “Gülmen ve Özakça için Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nca tutulan adli sicil kaydında tek bir satır yok.” Hımmmm... Ama belki Papua Yeni Gine adli sicilinde vardır. Soylu bakan da bu bilgiyi oradan almıştır. HHH Şimdi sıkı durun ve soylu bakandan bir inci daha aktarıp yazıyı noktalayayım: Konuşmasında Reis’inin izinden gitti ve bizim meslekten çok anlarmış gibi biz gazeteci tayfasına da ders verdi, fırça atıp ayar çekti. Nuriye Gülmen’den söz ediyor: “...Bir zamanlar, 1996 yılındaki Sabancı suikastının firari sanığı Fehriye Erdal’a yaptıkları gibi şirin, güler yüzlü fotoğraflarını basıyorlar.” Buyrun buradan yakın. O genç kadının bunda suçu olmasa gerek? Ölüme yürürken bile gülebilen ve sahiden de yüzü şirin bir genç kadın o. Anlaşılan suç biz gazeteci tayfasında. Tamam. Bundan böyle Nuriye Gülmen haberlerinde onun değil, soylu İçişleri Bakanı’nın fotoğrafını basarız. Tamam mı, oldu mu? Türk: Kandıra’dan yürüyüşe katılacağız Mardin’in eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne katılacağını söyledi. Yürüyüşe, HDP’nin vekilliği düşürülen eski eş genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın kaldığı Kandıra Cezaevi’nin bulunduğu Kandıra’dan katılacaklarını söyleyen Türk, “Yürüyüş desteklenmelidir. Otoriter rejim karşısında ortak bir birlik oluşturmamız gerekir” diye konuştu.. l DİYARBAKIR/DHA Onlar da yürürdüAdalet Yürüyüşü’nün 13. gününde Bolu Dağı geçilirken, yürüyüşe Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren Berkin Elvan ve Ali İsmail Korkmaz’ın anne ve babaları da katıldı. Gezi Direnişi’nde yaşamını yitirenlerin yakınları Kılıçdaroğlu’na katıldı Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Ahmet Atakan ve Berkin Elvan’ın aileleri, CHP lide ri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adalet nö betine katıldı. Kortejde Kılıçdaroğlu ile Ali İs mail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, babası Şahap Korkmaz ve ağa beyi Gürkan Korkmaz; İKLİM ÖNGEL Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, Berkin Elvan’ın babası Sami El van, Ethem Sarısülük’ün kardeşi İkrar Sarısülük ve Gezi’de yaralanan Okan Göçer yürüdü. Çocukları için adalet is teyen aileler şunları söyledi: n Emel Korkmaz: Biz adalet için bu radayız. Adaletin sağlanması, bu ül keye adaletin gelmesi için buradayız. Adalet herkese lazım olacak, sadece bize değil. Biz; 4 yıldır, oğlumun kat ledildiği günden beri adalet sağlan sın diye mücadele ediyoruz, mücade lemize devam edeceğiz. Bu adalet ara yışı bizimle başlamadı, yıllardan beri bu arayış var ve hâlâ sağlanamadı. Bir gün adaletin geleceğini inanıyorum. İnşallah gelecek. Ama başka canların yanmasını istemiyoruz. n Şahap Korkmaz: Ali İsmail bura da olmak isterdi. Hayatta olsaydı ke sinlikle burada olurdu. Çünkü o du yarlıydı ve duramazdı yerinde. Kimse ye bir zararı yoktu. Kendisine saldırıl dığında bile uzaklaşmaya çalışmaktan başka bir şey yapmamıştı. Bugün bu rada Ali İsmail’i temsil ediyorum. Biz adaleti, eşitliği arıyoruz. Ama görü yoruz ki bu iktidar adaletten, eşitlik ten korkuyor. Çünkü ülkeyi bir yalan la yönetiyorlar. Hep baskı ve şiddet ten yanalar. n Emsal Atakan: Yürüyüşte olan herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyo rum. Burada şu ana kadar belki 50 bin kişi yürüdü. Herkes adalet istiyor. As lında bu ülkede milyonlar adalet isti yor ama çoğu insan korkuyor ve se sini çıkaramıyor. Adalet herkese la zım olacak. Ben Hatay’dan geldim. Ge zi şehidi Ahmet Atakan’ın annesiyim. Benim oğlum 4 yıl önce katledildi ve hâlâ benim oğlum için soruşturma bi le açılmazken ben Anneler Günü’nde Semih ve Nuriye’nin sesi olabilmek için başka ölümler yaşanmasın diye o gün sembolik olarak çocuklarımın ya nında olmak istedim. Bana soruştur ma açıldı, Emel Anne’ye soruşturma açıldı. Yazıklar olsun diyorum onla ra. Elbet bir gün adalet bize soruştur ma açanlara da lazım olacak, merak etmesinler. Yargı bir gün onları da ça ğıracak. Çünkü gerçekten bu ülkede adalet yok. Adalet sadece zenginlerin. Şimdiye kadar hep fakir fukaranın ço cukları katledildi. Zengin çocuklara, zengin çocukların ailelerine hiçbir şey olmuyor. Ama bu düzen böyle gitme yecek. Biz yılmayacağız, mücadelemi zi vereceğiz ve sonuna kadar direne ceğiz. Adalet gelecek bu ülkeye. Barış ve huzur olacak. Ben gerçekten o ka dar çok üzülüyorm ki her Allah’ın gü nü gençlerimizin, askerlerimizin, pı rıl pırıl yetiştirdiğimiz evlatlarımızın acı haberleri geliyor. Yeter artık. Artık akan kan dursun diye biz bugün Ada let Yürüyüşü’ndeyiz. n Gülsüm Elvan: Ben dört yıldır adalet arıyorum. Bir türlü bulama dım. Mahkemeler bizi kaale almıyor. Savcılara ‘Adalet ne zaman bizden yana olacak’ diye sordum. Bana ‘Bil miyorum’ dedi. Onlar bilmiyorsa kim bilir? 6 Temmuz’da duruşma var. Oğ lum için yürüyorum. Aynı zamanda şu an KHK ile işinden olan ve hapis hanede açlık grevi yapan Nuriye Gül men ve Semih Özakça için de burada yım. Onlara bir kulak versin yetkili ler, ölüyorlar, duyun. Bizlerin ekono mik olarak bir gücümüz, lüksümüz yok. Kimsenin ekmeği elinden alın masın diye buradayım. ALİ İSMAİL KORKMAZ ANILIYOR Gezi Direnişi’ne destek eylemleri sırasında Eskişehir’de 2 Haziran 2013’te polis ve eli sopalı esnaf tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçiren ve 38 günlük yaşam savaşının ardından 10 Temmuz’da yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, dördüncü ölüm yıl dönümünde anılacak. Ali İsmail’in hayallerini yaşatmak için ailesi tarafından kurulan Ali İsmail Kork maz Vakfı’nın (ALİKEV) Hatay’ın Defne ilçesindeki Sümer Amfi Tiyatro’da 10 Temmuz pazartesi günü saat 20.00’de düzenleyeceği anma etkinliğinde sanatçı Jehan Barbur, Grup Abdal ve ALİKEV Müzik Topluluğu konser verecek. Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, gazetemize yaptığı açıklamada, “Yaşadığımız, katlanması çok zor bir acı. Ali’nin yokluğu ailesi olarak bizi çok üzdü, yıprat tı. Her geçen gün de artıyor. Onun geri gelmeyeceğini anladıkça bu acı artıyor. Ama biz Ali’nin adının, kurduğumuz Ali İsmail Korkmaz Vakfı ile ölümsüzleşmesini sağlamaya çalışıyoruz. Kültür sanat etkinlikleriyle onun anılması için çabalıyoruz. Vakıf, geçen yıl 50 öğrenciye burs verdi. Bu yıl daha da çok öğrenciye ulaşacağız. Ali’yi ve onun hayallerini yaşatmayı sürdüreceğiz” diye konuştu. l DİLEK ŞEN Açlık grevlerinin 1 1 2 . gününde sağlık durumları kritik eşiği aşan Nuriye Gülmen 14, Semih Özakça da 23 kilo kaybetti. Yürüyüşe selamCHP’Lİ ALTIOK VE ÇAKIRÖZER, GÜLMEN VE ÖZAKÇA İLE GÖRÜŞTÜ açlık grevine devam İnsan Haklarından Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok ile Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer açlık grevlerinin 111. gününde sağlık durumları kritik eşiği aşan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı Sincan Cezaevi’nde ziyaret etti. CHP milletvekilleri, Gülmen ve Özakça’nın yaşamlarının tehlikede olduğunu belirterek hükümeti acilen harekete geçmeye çağırdı. Gülmen’in 14, Özakça’nın da 23 kilo kaybettiğini ifade eden Altıok ve Çakırözer, “Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bütün adaletsizlikler için yürüyor. Bizler OHAL baskısı altında ezilen ve KHK’ler eliyle haksız yere sorgusuz soruşturmasız işlerinden edilenler için de yürüyoruz. Kaygılıyız. İki genç insan ölüme yaklaşıyor. Nuriye ve Semih’in kasları eriyor, kalp problemleri de başladı. Yürümekte dahi zorlanıyorlar. Onların bedenleri, kasları ile birlikte insan hakları da her geçen gün daha fazla eriyor” dedi. Çağrılar insani ama... Nuriye Gülmen, “Biz sadece işimizi geri istiyoruz. Bize yapılan katmerli hukuksuzluk. Bizi tutuklayarak haklı sesimizi kısacaklarını düşündüler ancak yanıldılar. Bizim açlık grevimizi sonlandırmamız için yapılan iyi niyetli çağrıların insani olduğunun farkındayız ancak biz kararlıyız, uğradığımız haksızlık telafi edilinceye kadar devam edeceğiz” mesajını verdi. Tişörtüne yastık pamukları doldurarak kendisine boyunluk yaptığını aktaran Gülmen, havalı yatakta yatması gerektiği için cezaevi koşullarından olumsuz etkilendiğini aktararak “Ev Soylu’dan ilana tepki: Neyi imzaladığınızın farkında mısınız? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, cezaevinde açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın işlerine geri alınması çağrısıyla Cumhuriyet’in arasında bulunduğu bazı gazetelerde yayımlanan ve altında 111 aydının imzasının bulunduğu ilana tepki gösterdi. Mahkeme kararı olmadan Gülmen ve Özakça için “örgüt üyesi” diyen Soylu, aydınları polise, hakimlere, savcılara güvenmeyip açlık grevi yapanlara güvenmekle suçladı. Soylu Twitter hesabından “DHKPC üyesi iki terör örgütü üyesine hamilik! Bugün bir takım gazetelerdeki ilan ile ilgili” başlığıyla yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Bugün bir takım gazetelerde DHKPC terör örgütünün talimatlarına eksiksiz uyan, bu örgütün mensupları için gerçekleri saptırarak ilan verenler, başınıza gelen en ufak olayda yardım istediğiniz polisin bilgisine, istihbaratına ve tespitlerine güvenmiyorsunuz, savcılara ve hakimlere de güvenmiyorsunuz ancak terör örgütü üyelerine güveniniz sonsuz. Hepimizin devletini terör örgütü karşısında hareketsiz ve etkisiz hale getirmek, suçlu göstermek için yola çıkanlar, neyin altına imza attığınızın farkında mısınız? Peki terör örgütüne cesaret vermek için bu ilanı yayınlayanlar?” l ANKARA / Cumhuriyet rensel normlara göre açlık grevi yapanların kendi hekimlerini talep etme hakkı var. Ancak bize bu hak tanınmıyor. Cezaevinin doktorunu kabul etmiyoruz. Bizimle kendi doktorlarımız ilgilenmeli” dedi. Semih Özakça ise “Öncelikle Adalet için yürüyenlerin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, milletvekillerinin ve herkesin bayramlarını kutluyorum. OHAL koşullarında haksızlıklara karşı bir şey yapılamaz deniyor ama biz sesimizi duyuruyoruz ve duyurmaya da devam edeceğiz. Açlık grevimizi önce zor kullanarak şiddetle sonlandırmak istediler olmayınca bizi talimatla tutukladılar. Bu şekilde direnişimizi sonlandıracağımızı düşündüler ama ya nıldılar. Biz vicdanlarda kazandık şimdi sırada hukuken de haklı olduğumuz davamızı kazanmak var. Daha önce iki savcı bizi tutuklamazken üçüncüyü getirdiler, sırf bizi tutuklamak için. Daha tutuklama olmadan bizler hakkında karar çıkarıldı. Talimatın nereden geldiği ise belli” ifadelerini kullandı. Skandal gerekçe Özakça CHP’li milletvekillerine cezaevinde kitap sınırlaması oldugunu ifade ederek “Kitap sınırlaması kaldırılsın. Gerekçe olarak bize ‘ya kitapları yakarak şiddet gösterirseniz’ diyorlar. Biz kitap yakmayız. Biz kitap okuruz. Kitaplara da saygılıyız” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle