25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 24 Haziran 2017 4 ‘AKP bırakır mı’ sorusu bile yeter... Uzun yıllar Cumhuriyet’te birlikte çalıştığım arkadaşım Orhan Bursalı, ufuk açan yazılarını atlamadan ilgiyle, beğenerek okuduğum bir meslektaş. Perşembe günkü köşesindeki başlığa göz atar atmaz güldüm. Öyle bir başlıktı ki yazının tamamını okuyup, cevabı almadan önce bile salt sorunun kendisiyle çok şeyi zaten kendiliğinden anlatıyordu. Başlık şöyleydi: “AKP kaybederse iktidarı teslim eder mi?” 16 Nisan halkoylamasında meydana gelenlerden sonra daha da bir anlam kazanan bu soruya herkesin vereceği yanıt değişik olabilir. Kimi “bırakır” kimi de “bırakmaz” diyebilir. Ama bu konuda soru işaretinin bütün zihinlerde çengellendiği günümüz Türkiye’sinde izan sahibi olan kimse şunu söyleyemez: Bu da ne biçim soru? Oysa, aynı soruyu, Fransa, Almanya, İngiltere’de daha da kişiselleştirerek, Macron, Merkel veya Theresa May için ortaya atsalar, kamuoyunda oluşacak ortak cevap aynen şu olacaktır: Bu ne biçim soru? Hatta, gazetenin okurları, soruyu ortaya atan kişinin akli melekelerinin yerinde olup olmadığını bile sorgulamaya başlar. Gerçekten Fransa’da bir gazetede “Macron kaybetse iktidarı teslim eder mi” sorusunun sorulabileceğini düşlemek bile mümkün değildir. HHH Bırakın bir yana Macron’u, 1958’de paraşütçülerin gösterileri üzerine asker dayatmasıyla iktidara gelmiş olan, “partiler rejimi”ne alerjisini her fırsatta açıkça dile getirmekten çekinmeyen General De Gaulle için bile böyle bir soru sorulmadı. Kendisi için adeta kupon kumaştan özel biçilmiş giysi durumunda olan 1958 Anayasası’nın 11. maddesinde cumhurbaşkanına parlamentoyu atlayarak, doğrudan halk oyuna başvurma yetkisini alan De Gaulle, bırakın seçim kaybetmeyi, 1969 yılında, katılım konusunda halk oyuna sunduğu teklifin reddedilmesi üzerine, “bu bana güvensizlik ifadesidir” diyerek cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılmıştı. Sistemi ister parlamenter olsun, ister başkanlık bütün demokrasilerin en önemli ortak özelliklerinden biri de iktidar değişiminin tartışmasız ve sorunsuz olması konusunda zihinlerde hiçbir tereddüdün bulunmamasıdır. Başka bir deyişle, bir rejimin gerçekten demokrasi olabilmesi için, yalnızca iktidarın kurallar çerçevesinde sorunsuz el değiştirmesinin yetmeyeceği, ama aynı zamanda bir de kimsede bu konuda en ufak bir tereddüdün bile var olmamasının gerektiğini söylemek mümkündür. Türkiye’de kimsenin, örneğin Ecevit, Demirel için bu soruyu neden sormak gereğini duymadığını ciddi ciddi düşünmek zorundayız. Tek parti yönetiminin de 1950 seçimleri ve ondan önce 1947’de 12 Temmuz beyannamesine kadar uzanan uygulamalarıyla, yalnızca iktidarın, sorunsuz el değiştirmesiyle yetinmeyip aynı zamanda tek parti rejiminden, çok partililiğe de sarsıntısız geçişin sağlamış olduğunu unutmamamız gerekir. HHH Bütün bu kazanımların tersyüz edildiği ve çok partililikten tek parti, hatta tek adama dönüş yapıldığı bir ortamda, bir de üstüne iktidarın sorunsuz el değiştirmesi konusunda tereddütlerin oluştuğu bir dönemde askeri vesayetin kaldırılmış olduğu savının da hiçbir geçerliliği kalmadığı ortadadır. Esas olan vesayetin kalkmasıdır. Önemli olan vasinin giysisinin üniforma ya da sivil elbise olması değil, vesayetin bizatihi kendisi olduğuna göre, hak ve özgürlükler açısından askeri vesayet ile sivil vesayet arasında herhangi bir fark yoktur. Orhan’ın perşembe günkü yazısının sadece başlığında sorduğu soru bile tek başına bütün bu gerçekleri ortaya seriyor. Sorunlar ancak, söz konusu başlıktaki soru anlamsız hale gelince çözülmüş olacaktır. Ne yazık ki şu anda o noktadan uzaktayız ve gittikçe daha da uzaklaşıyoruz. ABD’den SDG’ye övgü dolu sözler ABD Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert, YPG’nin içinde yar aldığı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) IŞİD’e karşı ‘çok iyi iş başardığını’ söyledi. Erbil merkezli Rudaw’ın Washington temsilcisinin sorularını yanıtlayan sözcü, “SDG Rakka’nın kontrolünü geri almak için en etkili güç. Onlarla bu alanda yakın çalışıyoruz ve çok iyi işler başardılar. Ancak bunun ötesinde ben geleceğe dair tahminlerde bulunamayacağım” yorumunu yaptı. Nauert, Washington temsilcisinin ABD’nin eski Suriye büyükelçisi Robert Ford’un “Washington’ın Suriyeli Kürtleri yüzüstü bırakacağı” iddiası üzerine bir soruya ise “Bu yorumlardan haberim yok. Yalnız ABD’nin, ortaklarını destekleyeceğini biliyorum” ifadelerini kullandı. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Tazminat davaları gıyapta görülecek Son çıkarılan KHK’yle darbe ve terör sanıklarının adresi bulunamasa da yargılama yapılacak. Düzenleme ile yüklü miktarda tazminat cezalarının da önü açıldı Hükümet çıkardığı son KHK ile yurtdışında bulunan veya firarda olan darbe ve terör sanıkları hakkında gerçek ve tüzel kişilerle kamu kurumlarına verdikleri za rarlardan ötürü açılan davalarda yokluklarında yargılama yapılarak tazminat ödemeye mahkum edilmelerinin önünü açtı. Buna göre Fethullah SİNAN Gülen başta olmak üzeTARTANOĞLU re yurtdışındaki FETÖ şüphelileri ve diğer terör sanıkları hakkında açılan tazminat davalarında yüklü miktarlarda tazminatlara hükmedilmesinin de önü açıldı. KHK’de ayrıca askerlik ve çalışma hayatı ile ilgili yeni sınırlamalar ve sürpriz düzenlemeler de yer aldı. KHK ile Terörle Mücadele Yasası’nda yapılan değişiklikle, devlete karşı işlenen suçlar ve terör suçları nedeniyle gerçek veya tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının uğradığı zararların tazmini amacıyla açılan davalarda, sanıklara iletilecek tebligat için adres bulunmaması halinde gazete ilanı yeterli olacak. Dava özetinin yayımlanacağı ulusal gazetelerden birinin tirajının 50 bin üzerinde olması koşulu aranacak. Başkaca bir dava tebligatı yapılmayacak. İlanda, adres beyanı veya kendisini avukatla temsil ettirmemesi durumunda sanığa, hükmün yokluğunda verileceği uyarısı yapılacak.  Kayyım atanmış şirketin denetimi bakanda Kayyıma devredilen ve kayyımlık görevinin TMSF tarafından yürütüldüğü şirketlerde, faaliyet döneminin başlangıcından sonraki 4 ay içinde denetçi seçilememesi durumunda şirket yönetim kurulu kendi denetçisinin bakan tarafından belirlenmesini teklif edecek. Bakan da şirketin teklifi üzerine kayyım denetçisini atayacak. Atamayı yapacak olan bakan, TMSF’den sorumlu bakan olacak. Şu anki hükümette atama görevini Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli yürütecek. Bu hükümet için Canikli, bu yetkisini yine TMSF’ye devredebilecek. Şirketlerin tasfiye işlemlerini yürütmek üzere Fon Kurulu tarafından görevlendirilen tasfiye komisyonu da kayyım tarafından yapılan tüm iş ve işlemlerde olduğu gibi OHAL süresince hukuki, idari, mali ve cezai olarak sorumlu tutulamayacak. Tasfiye ile ilgili olarak açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyecek. KHK ile Askeri Ceza Yasası’nın ‘yabancı ülkeye kaçmış sayılmak’ ile ilgili düzenlemesinde değişiklik yapıldı. Buna göre daha önce ‘Herhangi bir nedenle izinli olsa dahi, yabancı ülkeye gitme müsaadesi bulunmaksızın ülke sınırları dışında üç günü geçirenler’ yabancı ülkeye firar suçu işlemiş sayılıyordu. KHK ile yapılan düzenleme ile bu hüküm, ‘İzinli olduğu durumlar hariç ülke sınırları dışında üç günü geçirenler’ olarak değiştirildi. Böylece izinliler hariç yurtdışında üç günden fazla zaman geçirenlerin firari sayılması sağlandı. Böylece 15 Temmuz’dan önce yurtdışında görevli olarak bulunan ancak daha sonra ‘izinli halden çıkmış sayılması’ için yurda dön talimatlarına uymayan askerlerin, ‘yurtdışına çıkış müsaadelerini’ delil olarak göstermelerinin önüne geçilmiş oldu. Bu suç, bir yıldan 5 yıla kadar hapis ile cezalandırılıyor.  Devlete karşı işlenen suçlar ve terör suçları kapsamında, gerçek ve tüzel kişilerin mallarına tedbir konulmasından sonra, takipsizlik kararı verilse bile malvarlıkları üzerindeki tedbir 1 yıl süre ile devam ettiriliyordu. Terörle Mücadele Yasası’nda yapılan değişiklikle bu süre 2 yıla çıkarıldı. Böylece darbe davalarında sanık olanların, ara nanların veya KHK’ler ile idari işlemlere tabi olanların mal varlıkları üzerindeki tedbir süresi takipsizlik kararı olsa bile iki katına çıkarıldı.  ‘Silahsız’ askerlik Askerlik Kanunu’na bir madde eklenerek FETÖ ile iltisaklı kişilerin askerliklerini farklı bir şekilde ‘silahsız’ olarak yapmalarının yolu açıldı. Emekli askeri hukukçuların verdiği bilgiye göre FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı olan kişilere silah, techizat ve mühimmattan uzak bir şekilde askerlikleri yaptırılabilecek. Hukukçular düzenleme ile özellikle polislikten ihraç edilenlerin askerlik hizmetini yaparken risk oluşturmalarının önüne geçilmek istendiğini belirtti.  Bu düzenleme ile ilgili olarak da Milli Savunma Bakanı Işık, “Burada diyelim ki polisler, 10 yıllık görev süresini doldurana kadar bir şekilde askerlikten ayrılırsa, bu kişilerin tekrar askerlik yükümlülüğü geri geliyor. Askerliğini yapmak zorunda. Herhangi bir sebeple askerlikten muafiyet varsa, o sebep ortadan kalkmışsa muafiyet ortadan kalkıyor” yanıtını verdi. Terör örgütleri ile iltisakı ve irtisatı bulunanlar noterlik stajına kabul edilmeyecek, yani noter olamayacak. Terör örgütleri iltisaklı ve irtibatlı sayılanlar arabuluculuk yasasının kapsamının dışında tutulacak ayrıca bilirkişi de olamayacak. l ANKARA Doğayı tahrip tasarısı yeniden Gezi Direnişi’nin ardından rafa kaldırılan tartışmalı ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’ yeniden Meclis’te. Tasarı, koruma alanlarına yapılaşma yolunu açıyor ‘Mattis’in mektubu olumlu’ Milli Savunma Bakanı (MSB) Fikri Işık, ABD Savunma Bakanı James Mattis’in YPG’ye verilen silahlara ilişkin mektubunun olumlu olduğunu, hükümet gündeminde bedelli askerli uygulaması bulunmadığını ve mehmetçiğin yemek ihtiyacının yeni bir uygulamayla karşılanacağını söyledi. Işık, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Işık, Manisa’daki askeri birlikte zehirlenmeyle ilgili olarak tüm ihtimallerin araştırıldığını belirterek, “Böyle bir olay asla ve asla tekrarlanmamalı. Olayı sadece gıda zehirlenmesine yorarsak olayı göz ardı etmiş olabiliriz. Bu noktada her ihtimali araştırıyoruz. Gıda zehirlenmesi, çevresel faktörler... Sağlık Bakanlığı 12 kişilik bir heyet gönderdi. Biz 4 kişilik bir heyet gönderdik, olayı bütün yönlerden araştırıyoruz. EDOK da bölgedeki ekibiyle araştırmalarda bulunuyor” dedi. ABD Savunma Bakanı Mattis, bir mektup göndererek IŞİD ile mücadele sonrası YPG’ye verilen silahların geri alınacağına ilişkin sözreni ‘olumlu’ olarak değerlendiren Işık, “ABD’nin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate aldığını göstermesi açısından önemli bir mektup. Bu bakımdan önemsiyoruz" dedi. l ANKARA/Cumhuriyet 5 kez ‘zehirleme izni’ Asker zehirlenmelerinin yaşandığı Manisa’daki Tugay’ın komutanı Albay Şevki Güvenç görevinden alınarak Ankara Balgat’taki Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’na (EDOK) çekildi. Yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Binbaşı A.A’nın ifadesine ulaşıldı. Odatv’nin haberinde yer alan Binbaşı A.A’nın ifadesinde, “Zehirlenme vakaları ile ilgili olarak ilk zehirlenme vakası olduğunda, üst rütbedeki komutanlarıma durumdan dolayı zehirlenme vakası gereği sözleşmenin feshedilmesi ve ceza işlem için bilgi verdim ve yazı yazdım. Ancak üst rütbeli komutanlar sözleşmede açık madde olarak 5 kez zehirlenme vakası olması durumunda veya yemeklerin kötü çıkması durumunda sözleşmenin feshedilebileceği şeklinde kesin amir hüküm var diye bana söylediler” dediği belirtildi. l Haber Merkezi MİKDAT’TAN KALIN’A SERT YANIT: O bölgelerden yararlandırmayız Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın İdlib’teki çatışmasızlık bölgesine Türk ve Rus askerlerinin gönderilebileceği yönündeki açıklamasına Şam yönetiminden yanıt geldi. Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat, Suriye hükümetinin, “Düşmanlarının ülkenin batısındaki çatışmasızlık bölgelerinden faydalanmasına izin vermeyeceğini” söyledi. Suriye Resmi Haber Ajansı SANA’ya konuşan Mikdat, Astana ve Cenevre’de yapılacak yeni görüşmelere “egemenlik ve birliği koruyacak” şekilde hazır olduklarını ifade etti. ALMAN HÜKÜMETİNDEN TEPKİ: Devlet insanların dini yaşamlarına karışmaz Almanya’da hükümet, Berlin’de yeni açılan, kadın ve erkeklerin birlikte ibadet ettikleri İbni RüşdGoethe Camii’sine yönelik Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eleştirilerini sert bir dille geri çevirdi. Dışişleri sözcüsü Martin Schäfer, “Almanya’da yaşayan insanların, dinlerini özgürce yaşama ve düşüncelerini ifade etme haklarını engellemeyi hedefleyen açıklamalara net şekilde karşı olduklarını” belirtti. “İnsanların dinlerini, nerede, nasıl yaşayacakları devletin işi değildir” diyen Schäfer, anayasal bir hak olan din özgürlüğünü korumak için çabaladıklarını vurguladı. EMİNE KAPLAN AKP hükümetinin, çevre örgütlerinin sert tepkisine neden olan ve Gezi Direnişi’nin ardından rafa kaldırdığı ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’ yeniden TBMM’ye sunuldu. Her alanın tek bir koruma kategorisine alınmasını öngören tasarı, koruma alanlarında savunma, ulaşım, haberleşme ve enerji tesisleri yapılmasına izin verilmesini sağlıyor. Korunan alanlar, kişi ya da şirketlerin talebi üzerine yeniden değerlendirilebilecek. Söz konusu tasarı ile öngörülen bazı şu düzenlemeler şunlar: l Kurumlar arası görev ve yetki karmaşasını önlemek amacıyla her alan tek bir koruma kategorisi adı altında korunacak. l Korunan alanların yeniden değerlendirilmesi söz konusu olabilecek. Yeniden değerlendirme işlemleri bakanlıkça resen veya kişi ya da şirketlerin talebi üzerine başlatılabilecek. Yeniden değerlendirme kararı ile daha önce belirlenmiş ve ilan edilmiş korunan alanların sınırları değiştirilebilecek, kısmen veya tamamen farklı korunan alan kategorisi kapsamına alınabilecek veya koruma kararı kaldırılabilecek. Tesislere izin l Korunan alanlarda bulunan mülkiyeti Hazine’ye ait orman vasfındaki taşınmazlar ile bakanlığa tahsis edilen Hazine taşınmazları üzerinde şahıs ve şirketlere, alanın planlarına uygun olması şartıyla, savunma, ulaşım, haberleşme, su isale hattı, doğalgaz, petrol, enerji iletim hattı, altyapı tesisleri, gölet ve mezarlıklar için bakanlık tarafından izin verilebilecek. İzin süresi 29 yılı geçemeyecek. Ancak süre sonunda bu süre yer, bina, ve tesislerin rayiç değeri üzerinden belirlenen yıllık izin bedeli ile 49 yıla kadar uzatılabilecek. l Korunan alanlardaki turizm amaçlı izinler ise, bu alanların turizm merkezi veya kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde kalan bölümlerinde planlarına uygun olması şartıyla, bakanlık tarafından bildirilen şartlara uyulmak kaydıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ilgili mevzuatına göre verilebilecek. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle