23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 4 Mayıs 2017 2 Türkiye’de yaşayan okul çağındaki 850 bin Suriyeli çocuğun nitelikli eğitime erişiminin artması hem mülteci hem de ev sahibi nüfus için kritik öneme sahip. Bu çocuklardan sadece 496 bin 653’ü okula kayıtlı. Çocuklar arasında işçilik ve küçük yaşta evlilik Barışçokyaygın. eğitimi şart Türkiye’de yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor. Okul ça ğındaki 833 bin 39 Suriyeli çocuktan 496 bin 653’ü oku la kayıtlı. Suriye dışındaki ülkelerden gelmiş 42 bin 221 okul çağında mülteci ve sı ğınmacı çocuk bulunuyor. Mülteci ve göçmen öğren cilerin normallik ve sığın dıkları ül keye aidi yet duygu suna kavu şabilmele ri için barı şı ve kap sayıcılı FAigtaelany ğı vurgulayan bir eğitim alma ları özel likle önemli. Oysa sosyal bil giler öğretim programında ki Türkiye’yi komşularının ve iç güçlerin sürekli tehdidi altında gösteren söylem çok kültürlü bir toplum duygu su oluşturulmasının önünde engel oluşturuyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Türkiyeli, mülteci ve göçmen çocuklar için kap sayıcı eğitim çerçevesi öne ren “Bir Arada Yaşamı ve Geleceği Kapsayıcı Eğitimle İnşa Etmek” başlıklı raporunu kamuoyuyla paylaştı. Türkiye’de yaşayan tüm çocuklar için kapsayıcı eğitim çerçevesinin önerildiği rapora göre, mevcut eğitim programlarının içeriğinin de yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Raporda öne çıkanlar Raporun öne çıkan bulguları ise aşağıdaki gibi özetleniyor: n Türkiye, Ortadoğu’daki Suriyeli mülteci nüfusun yarıdan fazlasına, 2.8 milyonu aşkın Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. n Türkiye’de okul çağında yaklaşık 850 bin Suriyeli çocuk yaşıyor. Bu çocukların Türkiye toplumuna barışçıl entegrasyonunda nitelikli eğitime erişimin artırılması kritik önem taşıyor. n Milli Eğitim Bakanlığı, Suriyeli mültecilerin eğitim sistemine entegrasyonunu sağlamaya dönük sistematik değişiklikler yapma ve politikalar uygulama sürecinde. Ancak Türkiye’de sa yısı gittikçe artan Irak, Afganistan, İran, Somali ve Ortadoğu’nun diğer ülkelerinden gelen göçmen ve sığınmacı da bulunuyor. Kamuoyu, bu ülkelerden gelen çocukların eğitime erişimde sahip olduğu haklar ve karşılaştığı sorunlara ilişkin sınırlı bilgiye sahip. n Barış içinde ve bir arada yaşamanın desteklenmesinde kapsayıcı eğitim kritik önem taşır. Eğitim politikaları, hem mülteci hem de Türkiyeli çocukların tamamının etnik ve sosyoekonomik farklılıklarını göz önüne alan kapsayıcı bir eğitim çerçevesine oturtulmalı. n Rapor, Türkiye’deki bütün öğrencilerin nitelikli eğitim almasını sağlayacak bir “kapsayıcı eğitim” çerçevesi öneriyor ve bu çerçevede, eğitime erişimi artırmaya, öğretim programını ve pedagojiyi iyileştirmeye, eğitim yönetişimini güçlendirmeye yönelik kamu politikası seçeneklerini kısaca özetliyor. n Makro düzeyde uygu lanacak kapsayıcı eğitim politika uygulamalarını, aile ve şirket vakıfları gibi görece daha esnek sivil toplum aktörleri ve özel sektör ku ruluşları da destekleyebilir. Şarkı sözüne de nakŞitadretsltı eği ÇrbtmurpDrrçTmbhğıaeuioLyinoiiimernlaafmimgklçrıövyszeeTnduomlloıdeaüraeınbadldclryoeartrbataii,.ikıuyrkeamknclnabozireekşe‘kyuzma’aeyuakŞttnaınekbğesmueaeaatrgu’amımtidlarrsişelençelşieitakeelişçüeveelsıslrraınpiklillsınuimhekltmnin,aSililiğraeiarizbaıuleikulnıiannlaicinkyeilğkrçynalivgriiüoiasaliiıybdşeeeçtninclrlbtoeıeiüaoan.mmrrıgkaikylbnyeagci3üşbeu,onümiuteakl5ıçetileslrskirkluaiüle.mlğirfceilz6şyaRekeielgae0eooarsiirl’’. vMe oilltioyertiçtier RymryrngegsrltrgsSsüıaaaiuaiıoıoneöimllbeasmsikbmgüsygrsnzo.yitilü.ıekdüeyedıdpçerakrAglokl,lTı,aunçiaattlşeararlooniiaennbüiünebçolişllpnoonemgmlınucbrribristssktigsrolikknlöuaunuinuvgaüaesüişamreiuelrdklsrdenyşlgaereuvnaaudtmlğğbetitiemlarilmbçrorhanolaaeughiiiemkdee’atitruprdöaurlrtrreaölniibaacırsıiitmeüumoklneynnlkösursreıumtoölolynorıeeıliateeömiğçnnkmaipğ’çoltedter,m’rlsohunrıreel.eınrdavirTecıeesutölmdüke.lTvermreevaüiiivtmeiyçniteügçkheçgdlbibrmcbnulimaiedrkeeemüçoaeuiiiddlktibrvraeçarrralmaictregetiunkieelaaeyryelplğaauübggteaymü,rşkue“ykrrikıröıpiıçgğnçanmioaşrr’laoyioğtlivui.genikiekl dava 4 emekçi 92 gündür eylemde SELAHATTİN GÖKATALAY Kanun hükmünde kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edilen KESK üyesi öğretmenler Erdoğan Canpolat, Umut Sertaç Ökdemir, Özkan Karataş ile sağlık emekçisi Cengiz Uğurlu’nun “işimi geri istiyorum” eylemi 91. gününü geride bıraktı. 4 emekçi dün Ankara’da açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek vermek için 1 günlük açlık grevi başlattı. Açlık grevi eylemi öncesi açıklama yapan öğretmen Erdoğan Canpolat, “KHK ile hiçbir gerekçe gösterilmeden ihraç edildik. Hukuksal anlamda bütün girişimlerde bulunduk. Ama en son bildiğiniz gibi KHK ile hukuksal olarak mahkemelerin de önü kapatıldı. Biz 91 gündür direniyoruz. Bu direnişimizin 87. gününde gözaltına alındık. Bu eylemlerdeki tek amacımız, adalet istiyoruz, işimizi istiyoruz ve öğrencilerimizi istiyoruz. Malatya Valiliği’nin, Emniyet güçlerinin keyfi tutumuyla sürekli gözaltına alınıyoruz. Kabahatimiz valinin emirlerine itaat etmemekmiş. Biz aslında adalet istiyoruz, işimizi istiyoruz. Bütün halkımızı da bize destek vermeye çağırıyoruz” dedi. Basın açıklaması yapan KESK üyelerine polisler, eylemin yasal olmadığını söyleyerek, Valilikten izin alınması gerektiğini söyledi. 4 emekçi EğitimSen Şubesi’ne giderek 1 gün sürecek olan açlık grevine başladılar. l MALATYA Rektör İbiş, ihraç edilen akademisyene açtığı tazminat davasında ‘İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız’ sözünü de şikâyet konusu yaptı Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. paylaştığı “Canın mı sıkıldı, beni yeniden ihraç Erkan İbiş, KHK ile ihraç listesine yaz”, “Nazileren edilen Ankara Üniversite rektörü yine Heidegger, si Hukuk Fakültesi öğre bizim bahtımıza da düşü tim üyesi Dr. Cenk Yiğiter hakkında 1000 TL manevi tazminat talepli dava KEMAL GÖKTAŞ düşe İbiş düştü”, “İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız”, “İbişlere ısmar açtı. İbiş, Yiğiter’in sosyal med ladık çay gele çay gele...”, “Ba ya hesaplarından kendisi için zı dostlar bu Erkan İbiş ile bu kullandığı “üniversite katili, sa kadar uğraşma diyor. O kadar rayın ibişi, AKP Siyaset Akade da uğraşmıyorum aslında. Ho misi Hocası, Ak Rektör”gibi ifa bi olarak, derslerimi aksatma delerin yanı sıra İbiş hakkın dan uğraşıyorum” gibi mesaj da ByLock iddialarına ilişkin ha lardan örnekler verildi. Dilek berleri paylaşmasının da kişilik çede Yiğiter’in mahkeme ka haklarını ihlal ettiğini ileri sür rarıyla engellenen bazı payla dü. İbiş’in hakaret olarak gör şımları yeniden paylaştığı da düğü bir diğer ifade ise Yiğit’in ileri sürüldü. kendisine yönelik yaptığı “İki Yiğiter’in kendisini “AKP si miz bir fidanın güller açan dalı yaset akademisi hocası” ola yız” esprisi oldu. rak lanse etmeye çalıştığını oy İbiş’in avukatı Ayşe Ebru Gül sa AKP’ye üye olmadığı gi tekin tarafından açılan davada bi herkese açık olan Siyaset Yiğiter’in sosyal medya aracılı Akademisi’nde de sadece ken ğı ile sürekli sataşarak İbiş’in di uzmanlık konuları olan “rad kişilik haklarına saldırdığı ile yasyon” ve “inovasyon” konula ri sürüldü. Dava dilekçesinde rında konferanslar verdiğini ile Yiğiter’in Twitter hesabından ri süren İbiş, Yiğiter’in ayrıca çeşitli internet sitelerinde yayımlandıktan sonra engellenen ByLock kullandığı iddiasına ilişkin ve gerçek dışı olduğunu savunduğu haberi paylaşmakla da suçladı. Davalının KHK ile ihraç edildiğini belirtilerek KHK’de belirtilen genel ihraç gerekçelerinin tamamına yer verilen dilekçede “Tweet’lerin sıklığı ve içeriği eleştiri sınırını çoktan aşmış taciz boyutuna gelmiştir. Davalı gerçekleri yok saymakta, müvekkil aleyhinde sistemli bir şekilde gerçek olmayan, küçük düşürücü, alaycı, kişilik haklarını ihlal eden paylaşımlarda bulunmakta ve bunları sosyal medya aracılığıyla yaymaktadır. Doğru ve gerçek olmayan bir eyleme, bir olguya dayalı yapılan, küçük düşürücü değer yargısı içeren, her çeşit paylaşım ve düşünce açıklaması hukuka aykırıdır” denildi. Yiğiter ise İbiş’in kendisine ihraç edilmeden önce ve hatta ihraç edildikten sonra toplam Prof. Dr. Erkan İbiş 6 soruşturma açtığını hatırlattı. Cenk Yiğiter, İbiş’in AKP Siyaset Akademisi’nde ders anlatmasını gündeme getirdiği için kınama cezası verilmişti. Yiğiter’in Siyaset Akademisi nedeniyle yaptığı şikâyet ise YÖK Denetleme Kurulu’nun önünde 5 aydır hiçbir işlem yapılmadan bekliyor. l ANKARA Mülkiye’de İnek Bayramı yasaklandı OZAN ÇEPNİ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin (SBF) 157 yıllık tarihinde Türkiye’nin en eski öğrenci şenliği konumundaki İnek Bayramı’na karşı başlatılan provokasyonun ardından rektör Erkan İbiş öğrenci etkinliklerini yasaklama yoluna gitti. SBF mezunlarının oluşturduğu Mülkiyeliler Birliği Başkanı Erdal Eren öğrencilerin kararı dışında bir kararı tanımayacak larını ve yaşananların sistematik bir saldırı olduğunu belirterek “Son karar öğrencilerindir. Biz mezunlar olarak sonuna kadar arkalarındayız. Bu akılla, zekâyla, hicivle yapılan bir gelenek” dedi. Ankara Üniversitesi’nde son günlerde İslamcı grupların “din aşağılanıyor” diyerek başlattığı kampanyanın ardından Rektör Erkan İbiş’in “üniversiteye çok sayıda tehdit telefonu” geldiğini belirterek 231 Mayıs tarihleri arasında üniversitedeki bilim sel etkinlikler dışında yapılacak bütün faaliyetleri yasaklama kararı aldığı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, “Sorumluluk sizin” diyerek topu SBF yönetimine atan İbiş, İnek Bayramı geleneğinin içinde yer alan “imam, cübbe, sarık” kısımlarının çıkarılarak şenliğin gerçekleştirilmesine izin verebileceklerini söyledi. Öğrenciler ise Mülkiye’nin temel geleneklerinden biri olan şenliğin bir bölümünün bile yasaklanmaya çalışılmasının kabul edilmez oldu ğunu belirterek tepki gösterdi. SBF Dekan Vekili Gürdal, öğ rencilerin tepki ve bayramı gerçekleştirme ısrarının ardından, akşam saatlerinde fakültenin yönetim kurulunu olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantının ardından fakültenin resmi sosyal medya hesabından İnek Bayramı’nın rektörlük talimatı ile yapılamayacağı duyuruldu. Yasağın ardından, İnek Bayramı kutlamaları için kampusa getirilen stant ve ses sitemleri geri çevrildi. l ANKARA haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY Hukuk cinayetlerine direnmek Türkiye bugünkü “Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi” denilen ucube rejime, adım adım, bir dizi “Hukuk Cinayeti” işlenerek getirildi. HHH Bu “Hukuk Cinayetler Zinciri”, AKP ile şimdi “Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması”, FETÖ/PDY denilen ama 2013’ten önce “Gülen Cemaati” diye adlandırılıp baş tacı edilmiş olan bir “Cemaat” koalisyonu tarafından işlendi. HHH Bu “Hukuk Cinayetlerine” içte, bütün dinbazlar, İslamcıSünni siyaset yapanlar ve kendilerine “Liberal Solcu”, “Eski Solcu” gibi adlar yakıştıran ama aslında yine kendi deyimleriyle “Kullanışlı Aptallar” olan “Kamuoyu liderleri” destek verdi! AKPCemaat koalisyonu, kendini “Radikal Siyasal İslam Terörü ile Mücadele Modeli” olarak tanıtıp “Ilımlı İslam” ya da “Uyumlu İslam” örneği bir “Demokratik İslam İktidarı” diye pazarlayarak, dış desteği de ABD ve AB’den aldı. HHH İlk “Hukuk Cinayetleri Dalgası”, Birinci Silivri Trajedisi’nde atılan adımlarla gerçekleştirildi: Sahte delillere, yalancı tanıklara dayalı olarak, yasalar yerine Cemaat veya İktidar mensubiyetine göre karar veren, işlem yapan savcılar ve yargıçlar ile onları medyada destekleyen “Kullanışlı Aptallar” ve ayrıca ABD ile AB de, bu “Hukuk Cinayetlerinde” suç ortağıydılar. Ordu, üniversiteler, medya, aydınlar, yazarlar, “Birinci Silivri Hukuk Cinayetleri” ile terörize edildi susturuldu. HHH “Hukuk Cinayetleri zinciri”, 12 Eylül 2010 Halkoylaması ile devam etti: Bir Anayasal Rejimin değiştirilmesi için, üniversitelerin, ordunun, medyanın tasfiyesi elbette yeterli değildi... Yargı da, başta Yüksek Yargı olarak, bütünüyle AKP/Cemaat denetimine sokulmalıydı. 12 Eylül 2010 Halkoylamasıyla, sadece genel idari ve adli yargı değil, Anayasa Mahkemesi de, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da, Yüksek Seçim Kurulu da AKP/Cemaat iktidarının emrine alındı. HHH “Üçüncü Hukuk Cinayetleri Dalgası”, 2013 Gezi Parkı Direnişi ve 1725 Aralık suçlamaları sonunda ortaya çıkan otoriterleşme ve AKPCemaat kavgası ile gerçekleşti. HHH “Dördüncü Hukuk Cinayetleri Dalgası”, 2014 yılında Erdoğan’ın Başbakan olarak istifa etmeden, Cumhurbaşkanlığı seçimine katılımının sağlanması ve onu takip eden AKP/Erdoğan ilişkileri ile işlendi. HHH “Beşinci Hukuk Cinayetleri Dalgası”, 7 Haziran Seçimleri öncesinde başlayan ve 1 Kasım seçimlerinde de devam eden, Tarafsız Cumhurbaşkanı’nın AKP lehine yaptığı seçim propagandaları sırasında ve 7 Haziran seçimi sonrasında hükümetin kurdurulmaması, genel seçimlerin tekrarlanması sürecinde işlendi. HHH Seçmenin yarısının “Hayır” dediği ama sandıktan “Evet” çıkan son Halkoylaması sırasında işlenen “Altıncı ve Son Hukuk Cinayetleri” dalgasının arkasında işte böyle bir süreç yatıyor! “Altıncı ve Son Hukuk Cinayetleri” listesi çok uzun: OHAL baskı koşullarında, KHK’lerle düzenlenen adaletsiz kurallarla, son anda kanuna aykırı olarak YSK tarafından alınan kararlarla, Anayasa Mahkemesi’nin onay verdiği bir süreçten söz ediyoruz! HHH Peki ne yapmalı? Okurlarımın “Teşhis tamam da tedavi nedir?” diye sorduğunu duyar gibiyim: Yanıtım sade, basit ve net: DİRENECEĞİZ! DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİ İÇİN DİRENECEĞİZ... Nasıl mı? ÖRGÜTLENEREK VE EĞİTİM İLE! Siyasal Partiler içinde, Sendikalarla, Sivil Toplum Kuruluşlarıyla, yazarak, çizerek, konuşarak, eğiterek, ifade özgürlüğü bağlamında sahip olduğumuz tüm olanakları kullanarak, yanlışları, adaletsizlikleri, demokrasi karşıtı uygulamaları sürekli olarak anlatarak direneceğiz. HHH EĞİTİM ve ÖRGÜTLENME yoluyla, ifade özgürlüğünün bütün olanaklarından yararlanarak DİRENMEYİ küçümsemeyin: Tarihteki bütün değişimlerin örgütlenme ve eğitim sonunda ortaya çıkan birikimlerin ürünü olduğunu unutmayın! Çocuk Senfoni 3. oldu Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi’nin oluşturduğu “İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası”, Belçika’nın Neerpelt kentinde düzenlenen Avrupa Genç Müzisyenler Festivali’ndeki yarışmada 3. oldu. Tepebaşılı çocuklar, senfoni orkestrası kategorisi E grubunda katıldıkları yarışmada Türk Marşı, Happy Blues, Orkestra için süit Chamambo parçalarını çaldı. Orkestra Şefi Ramazan Albayrak, “Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni Orkestrası olarak asıl amacımız eğlenmekti. Biz, henüz 2 yıldır birlikteyiz ve bizden çok üst düzey orkestralarla aynı ortamda yarışma fırsatı bulduk. Çok iyi bir performans sergiledik ve üçüncü olduk” dedi. l ESKİŞEHİR/ Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle