25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘Fidandan Sofraya Zeytin’ sergisi 6 Mayıs’ta açılacak NotreDame de Sion ve SaintMichel Fransız Lisesi Sürdürülebilir Yaşam / Çevre Kulüplerinin öğrencileri permakültür projeleri kapsamındaki çalışmaları iki fotoğrafçı, Alberto Modiano ve Haşmet Demirbil tarafından siyahbeyaz olarak fotoğraflandı. Bu fotoğraflar “Fidandan Sofraya Zeytin” sergisinde izleyiciyle buluşacak. Sergi, 6 Mayıs Cumartesi günü saat 18.00’de açılacak. “Fidandan Sofraya Zeytin” sergisin de ilk kez Anadolu topraklarında ıslah edilmiş, çağlar boyunca mitolojiden tektanrılı dinlere kadar barışın, bolluğun, ölümsüzlüğün, yeniden doğuşun ve zaferin simgesi zeytinin öyküsüne tanık olacaksınız. Perşembe 4 Mayıs 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Yeni telif yasası hazırKültür ve Turizm Bakanlığı yıllardır beklenen Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Değişiklik Taslağı’nı açıkladı Kültür ve Turizm Bakanlığı, yıllardır üzerinde çalıştığı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Değişiklik Taslağı’nı açıkladı. Taslak “korsanla mücadelede” önemli yaptırımlar getiriyor. Korsan dağıtıma “anında müdahale” getirilirken, Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezleri kuruluyor. Bu merkezler, dijital ortamda korsan çoğaltım ve dağıtım yapanların internet erişim hızını anında düşürecek ve sitelere erişimi engelleyecek. Merkezlerin başında da bir savcı yer alacak. Bu merkezlere herhangi bir hak ihlali tespit eden eser sahibi başvuru yapabilecek. Merkez de başvuru üzerine korsan çoğaltma yapan kişiyi önce iki kez uyaracak, eyleminden vazgeçmediği takdirde ceza uygulayacak. Eğer ihlal üçüncü kez tekrarlanırsa, anında internet erişim hızı düşürülecek. Korsan dağıtım yapan internet sitelerine de erişim engellenecek. öYzeeşlidlçüazmenmleamğedurlarına Taslak, sinema alanında yıllardan bu yana tartışma konusu haline gelen “Yeşilçam” filmleriyle ilgili düzenlemelere Taslak “korsanla mücadelede” önemli yaptırımlar getiriyor. Korsan dağıtıma “anında müdahale” getirilirken, Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezleri kuruluyor. Bu merkezler, dijital ortamda korsan çoğaltım ve dağıtım yapanların internet erişim hızını anında düşürecek ve sitelere erişimi engelleyecek. Merkezlerin başında da bir savcı yer alacak. de yer veriyor. Korsan bir şe me yükümlülüğü getirildi. Sine kilde, internet, televizyon gi ma sanatçılarının uygun bedel ta bi çeşitli yayın mecraların lep hakkından vazgeçilemeyeceği da kullanılan her sinema ese veya bu hakkın devredilemeyece ri için, o eser sahibinin senar ği düzenlendi. yo yazarı, yönetmeni, oyuncusu gibi hak sahiplerine telif ücreti ödenecek. Bakanlık SELDA GÜNEYSU sHaaybıelarcleark‘eser’ yetkilileri bu hükümle “Kölelik sözleş Taslak, gazetecilerin telif haklarını mesinin sona ereceğini” savunurken, da içeriyor. Yapılan haber ve yorumlar, film yapım sözleşmesinde aksi belir bir “hususiyet” taşıyorsa, artık bir kül tilmedikçe yayın, yeniden iletim ve in tür sanat eseri olarak değerlendirecek ternet üzerinden erişime sunma hak ve bu taslağa tabi olacak. İzin alma ları otomatik olarak yapımcıya dev dan özel haberi kullanacak redilmiş sayılacak. Filmin ilk vizyo olan kişiler, gerekirse te na girmesinden üç yıl geçtikten son lif bedeli ödemek zorun ra filmi yayımlayan kuruluşlar, yeni da kalabilecek. Gazete den ileten platformlar ile internet üze ci ihlalle ilgili maddi ve rinden erişime sunanlara bedel öde manevi tazminat davası Garbage’dan Türkiye çağrısı da açabilecek. Düzenlemeyle, kütüphanelerin ödünç verecekleri kitaplar için hak sahiplerinden yazılı izin alma zorunluluğu kaldırıldı. Zorunlu eğitime tabi okul kütüphaneleri haricindeki kütüphanelere, ödünç verme faaliyeti karşılığında bedel ödeme yükümlülüğü getirildi. Fotokopi yoluyla sipariş üzerine kısmi çoğaltım için de yazılı izin alma zorunluluğu kaldırıldı. Çoğaltma hizmetini ücret karşılığı gerçekleştiren veya ücret karşılığı olmasa dahi ekonomik menfaat sağlamak suretiyle yaygın şekilde çoğaltma hizmeti verenlere bedel ödeme yükümlülüğü getirildi. Hak sahibine ulaşılamayan eserlerin kamu kurum ve kuruluşları tarafından kamu yararı amacıyla kullanımına imkânı da tanındı. Eserlerin, engelliler tarafından kullanılmasına ilişkin serbestinin kapsamı internet üzerinden iletimi ve uluslararası değişimi de kapsayacak şekilde genişletildi. Engelliler lehine çoğaltım yapacak kuruluşun Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yetki lendirilmesi öngörüldü. Dünyaca ünlü rock grubu Garbage dün, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, sosyal medya üzerinden bir fotoğraf yayımlayarak Türkiye için bir çağrıda bulundu. Grubun İskoçyalı solisti Shirley Manson’ın elinde “Türkiye medyasına özgürlük” yazan bir kâğıtla verdi ği poz sosyal medyada kısa sürede yayıldı ve çok sayıda olumlu/olumsuz yorumla karşılandı. Fotoğrafı Instagram’da Garbage’ın resmi hesabından yayımlayan grup altına şunları da yazdı: “İfade özgürlüğünü koruyun. Özgür medyayı koruyun. Gazetecileri yargılanmaktan koruyun.” ‘Koloni’ ya da Kıbrıs’ın acı tarihi Gürcan Keltek, DokuFest’te Balkan Sineması Yeni Yetenek Ödülü’nü kazanan filmi ‘Koloni’de, Kıbrıs’taki tampon bölgenin 1974’ten beri el değmemiş bölümlerinde çekimler yapıyor ve buradaki toplu mezarlarla ilgili kazıları görüntülüyor. Yönetmen Gürcan Keltek’in Kosova’da düzenlenen belgesel ve kısa film festivali DokuFest’te Balkan Sineması Yeni Yetenek Ödülü’nü kazanan filmi ‘Ko loni’ özel bir gösterimle izleyiciyle buluşuyor. Kıbrıs’taki tampon bölgenin 1974’ten beri el değmemiş bölümlerinde çekimler yapan ve buradaki toplu mezarlarla ilgili kazıları görüntüleyen Keltek bir süre önce BantMag ile yaptığı söyleşide filmini şöyle anlatıyor: “Çektiğimiz yerlerin özünde birer suç mahalli olması bendeki anlamını tamamen değiştirdi. Açılmamış toplu mezarların olduğu yerlerde kuyularda on yıllardır kayıp insanlar yatıyor. Orası ölüler kolonisi, hafızamızda kapatmadığımız açık bir alan, unutulmayı ya da affedilmeyi bekleyen.” Ankara’daki Müze Evliyagil’de saat 19.00’daki gösterimin ardından Gürcan Keltek, Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölüm Başkanı Ahmet Gürata’nın sorularını yanıtlayacak. “Koloni” mayıs ayı boyunca her perşembe ve cumartesi günleri gün boyu ücretsiz olarak da izlenebilecek. Pop ve rock şarkılarını yorumlayan vokalkontrbas ikilisi Le Bang Bang ise 24 Mayıs Çarşamba günü konser verecek. Bu sergiye park edebilirsiniz Vokalin ustaları geliyor... ‘Artists Parked / Sanatçılar Park Etti Sergisi’, 10 Mayıs 10 Haziran 2017 tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak. Tasarım Parkı’nın farklı disiplinleri ve yaratıcı kimlikleri bir araya getirmek amacıyla başlattığı sanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Artists Parked / Sanatçılar Park Etti Sergisi’, 10 Mayıs 10 Haziran 2017 tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak. Bu sene yedinci yılını geride bırakan Tasarım Parkı’nın, ‘tasarım’ bayrağından ilham alan, daha çok sanat/ yaratıcılık/tasarım ekse ninde bir seçkinin yapıldığı sergisinde yer alan dokuz sanatçı; enstalasyondan, duvar heykellerine, cam ayakkabılardan, aynalara, resim ve heykel dışında farklı disiplinlerden örneklerle Yoğurtçu Parkı’nın baharla taze Tamar Arapoğlu’nun çalışması. lenen yeşilliğine karşı izleyiciye çeşitli yaratıcı fikirler su nacak. Sergide yer alacak sanatçılar ise şöyle: Arden Oluk, Begüm Yıldırım, Cem Onat, Fifi Letters, Ioka Dana, Nesren Jake, Neşe Çoğal, Rizal Ismed, Tamar Arapoğlu, Tan Taşpolatoğlu. Akbank Sanat Çağdaş Vokal Günleri bu yıl 1030 Mayıs tarihleri arasında dördüncü kez düzenlenecek. Son yılların en başarılı caz vokalistlerinden olan Sarah Lancman’ın ünlü piyanist Giovanni Mirabassi eşliğinde 10 Mayıs Çarşamba günü vereceği konser ile başlayacak olan Akbank Sanat Çağdaş Vokal Günleri kapsamında, mezzo soprano Ekin Bezirganoğlu ve piyanist Senem Zeynep Ercan’ın oluşturduğu İstanbulied 16 Mayıs Salı günü, ünlü pop ve rock şarkılarını sıra dışı düzenlemelerle yorumlayan vo kalkontrbas ikilisi Le Bang Bang ise 24 Mayıs Çarşamba günü sahne alacak. Akbank Sanat Çağdaş Vokal Günleri, Türkiye’nin barbershop tarzı ilk vokal kuarteti olarak bu alanda öncülüğü üstlenen Barbershop İstanbul’un 30 Mayıs Salı günü gerçekleştireceği konser ile sona erecek. Etkinlik kapsamında ayrıca Prof. Georg Grün, 13 Mayıs Cumartesi günü romantik dönem müziğiyle ilgili bir ustalık sınıfı düzenleyecek. YILMAZ GÜNEY’İN UNUTULMAZ FİLMİ FESTİVALİN KLASİKLER BÖLÜMÜNDE Cannes’da ‘Yol’ da gösterilecek Yılmaz Güney ve Şerif Gören imzalı “Yol” bu yılki Cannes Film Festivali’nde izleyiciyle buluşacak. 70. yılında büyük ölçüde Cannes’ın tarihini yansıtması planlanan Klasikler bölümünde gösterilecek olan “Yol” hatırlanacağı üzere 1982 yılında Costa Gavras’ın “Missing Kayıp” filmiyle beraber Altın Palimiye’yi paylaşmıştı. Cannes Klasikler bölümünde gösterilecek 24 film arasında “La Salaire du Peur Dehşet Yolcuları” (Henri Georges Clouzot), “Körhinta” (Zoltan Fabri), “Blowup Cinayeti Gördüm” (Michelangelo Antonioni), “Ai No Korida Duygu İmparatorluğu” (Nagisa Oshima), “All That Jazz” (Bob Fosse) ve “Narayama Bushiko Narayama Türküsü” (Shohei Imamura) gibi yapımlar da var. Bizim sınıfın hayalleri Bu yıl yoklamada eksiklerimiz vardı. Çoktular. Yoğundular. Aklımızdaydılar. Kalbimizdeydier. Dilimizdeydiler. Hülya, yok. Deniz, yok. Öznur, yok. İlgün, yok. Nazan, yok. Tülay, yok. Aysel, yok. Nergis, yok. Mümessilimiz Elvin, yok. İlhan, yok. Tülin, yok. Şua, yok. Nermin, yok. Ve çok yakınlarda bu gezinin hemen öncesinde yitirdiğimiz, hepimizin içine koca bir ah yerleştiren Lale’miz, yok. Yoklar… Sınıf gezisindeydim. Bizim sınıf, yani İzmir Amerikan Kız Koleji 1964 mezunları… Öğrenmek için girdiğimiz, hizmet etmek için çıktığımız okulumuz o zaman sadece kızlar içindi. 48 kişi mezun olmuştuk, içimizden on dördü sonsuzluğa göçmüştü... Oran bu kadar yüksek olunca, ne yapıp yapıp mutlak senede birkaç gün buluşma kararında ısrarcıydık… Üstelik bu kez buluşmayı ülkenin en muhteşem doğasında gerçekleştirdik. Batı Toroslar’ın kuzey yamaçları… Akdağ eteklerinde orman içinde kurulmuş Sagalassos Lodge oteldeyiz. 1250 m. yüksekte. Başucumuz yüksek dağlar, Burdur, Isparta, Göller Bölgesi, ayak ucumuz Ağlasun ilçesi ve uçsuz bucaksız ovalar ve yine dağlar… Her yanımız sular, sular, akarsular, dereler… Havamız, gül kokusu, çam kokusu… Yanı başımız açan baharlar, uçuşan kelebekler, yuvaya dönen kırlangıçlar… Sagalassos… Bir mucize… Ve ne yazık ki, ülkemizden çok Fransızların ve Belçikalıların tanıdığı bir mucize. Dünyanın kaçıncı harikası bilmiyorum ama kendi başına ayrı bir yazı hak eden bir değer. Uygarlıkların geçit töreni. Akdeniz’in en iyi korunmuş antik kentlerin biri. (Sagalassos ve çevresini sizlerle paylaşmam için pazarı bekleyin…) Dönelim sınıf toplantımıza: Geleceğe Dair On yaşından beri birlikte büyümüş insanlar bir araya gelince ne yaptıysa yine onları yaptık. Birlikte güldük, ağladık, anıları tazeledik, tartıştık, yılları sıçraya sıçraya atladık. Kâh çocuklaştık, kâh bilgiçlik tasladık, ukalalaştık, “Biz Türk kızıyız/ Yiğit kızlarız/ İstikbal için / Ümit kızıyız” diye okul marşımızı bile söyledik. Yöreyi, gölleri, Antik kenti gezip “İyi ki buradayız”, “İyi ki birlikteyiz” diye şükrettik. Ama en çok, en çok, Türkiye’yi konuştuk. Çocuklarımız, torunlarımız için hayallerimizdeki Türkiye’yi. Ve o Türkiye için ne yapmamız gerektiğini: İşte bir demet düş, bir demet rüya, bir demet yöntem… Şakayla karışık bir demet Cennet ve bir demet Cehennem: Özetliyorum: Evrensel değerlerin özümsendiği barış, huzur ve refah içinde gelişmiş bir Türkiye düşlüyorum. Bunun için başta zihniyet değişikliği ve çağa uygun bir eğitim sistemi… Öğrenme heyecanı duyulabilen bir sistem.. Herkesin özgür olduğu, kimsenin korkmadığı, herkese düşman olmayan bir Türkiye… (Eyvah! Ölme eşeğim ölme diyecekken, başkası atıldı) Umutsuz değilim. Biz bu ülkeyi en zor koşullarda kurduk. Kurucu değerlere “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışına dönerek, kadınerkek eşitliğini sağlayayarak, eğitim düzeyini yükselterek yeniden gerçekleştirebiliriz… Şimdiki tüm parti liderlerini atıp yepyeni gençlere yer açacağız. Cehaleti yüceltmeyen gençlere… Eğitimli gençler bu ülkenin lokomotifi olursa, o çocuklar bizi geleceğe taşıyabiir… Umutsuz değilim, bir gün Erdoğan’ın silkinip kendine geleceğine inanıyorum… (Aramızda demokrasi var, her görüşe yer var.) Ben de umutsuz değilim. Ağır diktatörlüğün antitezi elbet gelecek. Ben en çok birlikte kurulacak barışa güveniyorum. Ben karamsarım ama tarihimize baktıkça, Kurtuluş Savaşı’nı düşündükçe bunu aşacağımıza inanıyorum. Bu arada sivil toplum kuruluşlarına ve sosyal medyaya çok iş düşüyor. Daha durun ekonomi çöküp dibe vuracağız sonra güzel şeyler olacak. Dibe vurmadan çıkış yok. (Hapisteki gazeteciler, baskıları, yasakları düşünüp daha ne kadar dibe vurulur ki diyecekken bir başkası aldı.) Yargıya herkesin güvenebileceği bir adalet sistemi sağlanmadan hiçbir adım atılamaz. Önce adaleti kurmak gerek. İçinizde adalete güvenen var mı? (Yarın oy birliğiyle YÖK diye geldi.) Sahaya, tüm aşırılıklardan uzak duracak yeni, genç politikacıların çıkması kaçınılmaz. Umudu yitirmeden, demokrasiye inananların birlikte hareket etmeleri, enerjik biçimde çözüm üretmeye yönelmeleri çıkış yolumuz olacaktır… İşte bir sınıf gezisi daha böyle geçti… Biraz düşler, biraz gerçekler… Toprağa basarak, bulutların üzerinde uçarak… Sevgili Ahmet İsvan’ın haberini uzaklarda aldım. Aklın, bilginin, birikimin, sağduyunun, sevgi ve saygının temsilcisi Ahmet isvan sevgilisi reha İsvan’a kavuştu. Işık içinde artık dinlenebilir. Tüm yakınlarına, sevenlerine sabırlar diliyorum. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle