06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 12 Mayıs 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ SOMA’YA DAVET ‘301+’ FOTOĞRAF SERGİSİ Akdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf Bölümü Başkanı Doç. Uğur Günay Yavuz’un çektiği fotoğraflardan oluşan “301+” isimli Fotoğraf Sergisi, maden kazasının üçüncü yıldönümünde İstanbul, Beşiktaş Fulya Sanat Merkezi’nde bugün saat 18.30’da açılacak. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis’te beyaz, sarı ve siyah renklerdeki madenci baretleri ile basın toplantısı düzenledi. 13 Mayıs Cumartesi’nin Soma’da yaşanan büyük acının, dünyanın sayılı, Türkiye’nin en büyük iş kazasında 301 madencinin hayatını kaybedişinin 3. yılı olduğunu söyledi. Soma’da 13 Mayıs günü yapacakları faaliyetleri anlatan Özel, saat 14.30’da Türkiye Kömür İşletmeleri’nin önünde, tüm Türkiye’den gelecek kişilerle buluşacaklarını belirterek, herkesi davet etti. Soma’daki facianın yaşandığı saat 15.05’te de Madenci Anıtı’nın önünde olacaklarını belirten Özel, daha sonra Soma şehitlerinin aileleri ile düzenleyecekleri mitingde, Soma’da 3 yıldır yaşananları bir kez daha haykıracaklarını anlattı. l ANKARA / Cumhuriyet Türkiye’ye 3 koşul Kılıçdaroğlu’nu ziyaret eden AP heyeti, Türkiye’nin üyeliğine destek için ‘Cumhurbaşkanının hâkim atama, parlamentoyu feshetme ve kararname yetkisinden vazgeçmesi gerektiğini’ vurguladı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosu Sosyalist ve Demokratlar Gru bu Başkanı Gianni Pittella ile görüştü. Pittella’nın Türkiye’ye Avrupa Birliği (AB) üyeliğine destek için üç koşul sun duğu öğrenildi. Söz ko nusu üç koşul, “Cumhur başkanının hâkim atama sından, Cumhurbaşkanı na tanınan parlamento yu feshetme yetkisinden İKLİM ÖNGEL ve anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanına tanı nan kararname yetkisin den vazgeçilmeli” şeklinde sıralandı. ‘Destekledik ama...’ Edinilen bilgiye göre toplantıda, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’de ilan edilen OHAL’in Türkiye’yi farklı bir noktaya taşıdığının altı çizildi. Bugüne kadar Türkiye’yi Avrupa Birliği (AB) üyeliğine ilişkin desteklediklerini dile getiren Pittella, referandum ile kabul edilen anayasa değişikliği sonrası koşulların değiştiğini kaydetti. Kabul edilen anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanına tanınan yetkilerin demokrasi ile bağdaşmadığını vurgulayan Pittella, Türkiye’nin AB üyeleği için üç koşul sıraladı. Pittella koşulları şöyle anlattı: “Bir; Cumhurbaşkanının hâkim atamasından vazgeçilmesi gerekiyor. Bu Görüşmeye Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Şafak Pavey ve Selina Doğan katıldı. nun demokrasi ile bağdaşır bir yanı yok. İki; cumhurbaşkanına tanınan Parlamentoyu feshetme yetkisinin kaldırılması gerek. Üç; ülke KHK’lerle yönetiliyor. Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanına tanınan kararname yetkisinden vazgeçilmeli. Bu şartlarımız yerine getirildiği takdirde Türkiye’ye destek vermeye devam edeceğiz.” Görüşmede idam tartışmaları da gündeme geldi. Pittella, idam konusunun kırmızı çizgi olduğunu belirterek, yaşanan tartışmalardan duyulan rahatsızlığı dile getirdi. ‘İlişkiler kesilmesin’ Kılıçdaroğlu da Pittella’nın saydığı üç şarta karşılık, “Yapılan anayasa değişikliğinin antidemokratik oduğunu biz de kabul ediyoruz. Venedik Komisyonu raporunda da bunlar sıralanıyor. Dile getirdiğiniz üç konuda biz de hassasiyet gösteriyoruz, eleştiriyoruz. Ancak Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin kesilmesi doğru değil. Bu nedenle destek vermeyi sürdürün. Ancak AB ile görüşmeler devam eder, müzakereler sürerse ülkede normalleşme sağlanır” dedi. Gazeteciler tutuklu Görüşmede 150’nin üzerinde gazetecinin tutuklu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Tutuklamalar o kadar çok ki, hapishaneler doldu, 75 tane yeni hapishane açılması gündeme geldi. Ülke olarak bir an önce OHAL’in sona ermesi ve normalleşmemiz gerekiyor” diye konuştu. l ANKARA ‘Müzakerelerin askıya alınmasını talep edebiliriz’ AP Sosyalistler ve Demokratlar Grubu Başkanı Gianni Pitella ve beraberindeki heyet dün HDP’yi TBMM’de ziyaret etti. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Mardin Milletvekili Mithat Sancar’la görüşen heyet daha sonra ortak basın toplantısı düzenledi. HDP’li Kerestecioğlu, Pitella ve beraberindeki heyete, tutuklu bulunan Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş, parti üyeliği düşürülen Figen Yüksekdağ ve milletvekillerine ilişkin bilgi verdiklerini söyledi. Pitella ise konuşmasında Demirtaş’tan “Yoldaşım” diye söz ederken, “Medeni bir ülkede bu durum kabul edilemez” diye konuştu. ‘Tercih Erdoğan’ın’ Pitella, hükümetin kriterleri uygulamaması halinde müzakerelerin askıya alınmasını talep edeceklerini açıkladı. Pitella, “Biz, aslında Türkiye’nin AB’ye katılımını ilk ve en çok destekleyen grubuz. Biz, bu perspektifi açık tutmak arzusundayız. Şu çok açıktır ki eğer Erdoğan demokratik olmayan bu yoldan dönmezse ve insan haklarıyla ilgili sorunlar çözülmezse müzakerelerin askıya alınmasını talep etmek zorunda kalacağız. Dolayısıyla burada aslında seçim Erdoğan’a kalmıştır” dedi. l ANKARA CHP’DE DİL DEĞİŞTİ Artık ‘AK Partili Tayyip Bey’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa referandumunun kabul edilmesinin ardından partisine üye olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitabını değiştirdi. Erdoğan’ın parti üyeliğinden önce “Sayın Cumhurbaşkanı” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın partiye üye olduğu 2 Mayıs Salı gününden sonra “Ak Partili Tayyip Bey” ifadesini kullanmaya başladı. ‘Ölçü parti bağıdır’ CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, cumhurbaşkanının “tarafsız” olması gerektiğinin altını çizerek, Erdoğan’ın parti üyeliğine daha çok önem verdiğini gösterdiğini kaydetti. 21 Mayıs’ta da Erdoğan’ın Genel Başkan olması için AKP’nin olağanüstü kurultay düzenlediğine dikkat çeken Tezcan, şöyle konuştu: “Partili bir cumhurbaşkanının tarafsız olamayacağını başından beri söyledik. Protokoldeki nezaket üslubumuzu, dilimizi de buna göre belirleriz. Parti üyesi olduğunda, bir parti üyesine gösterilen nezaket ve protokolle muamele edeceğiz. 21 Mayıs’tan sonra da bir genel başkana gösterilen nezaket ve protokolle hareket edeceğiz. Hepimizdeki değişikliğin nedeni budur. Ölçü parti bağına göre tarif edilecek.” l ANKARA/Cumhuriyet ABD’yle ilk temas ABD’nin YPG’yi silahlandırma kararının ardından Başbakan Yıldırım ile ABD Savunma Bakanı Mattis, Londra’da görüştü Washington yönetiminin, gelecek hafta Cumhurbaşkanı Tay yip Erdoğan’ın ziyareti öncesinde, Türkiye’nin açık muhalefetine karşın Suriye’de ittifakta olduğu YPG güçleri ni ağır silahlandırma kararı almasının ardından iki ülke arasında en üst dü zey görüşme dün Başbakan Binali Yıl dırım ile ABD Savunma Bakanı James Mattis arasında gerçekleşti. Londra’da Somali Konferansına ka James Mattis Binali Yıldırım tılan Yıldırım ile Mattis dün bir araya geldi. Yaklaşık 30 dakika süren görüşmenin andından Mattis’ten, Türkiye’nin PKK ile mücadelesine güçlü destek vurgusu geldi. “Türkiye’nin PKK’ya iliş Mattis’le görüşen Yıldırım, dün Britanya Başbakanı Therasa May ile de bir araya geldi. Görüşmede ikili ilişkiler, terörle mücadele, Brexit süreci ve iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı. Therasa May kin kaygılarına yüzde yüz katılıyoruz. NATO müttefikimiz olarak Türkiye’nin, ERDOĞAN’DAN ABD’YE UYARI: PKK ile savaşını destekliyoruz” dedi. DEAŞ ile mücadele YPG ile olmazYıldırım ile görüşmelerini “dürüst, açık ve yardımcı” olarak nitelendiren ABD’li bakan Ankara’nın YPG’ye verilen silahların sonunda PKK’nin eline geçeceği kaygısına da atıfla, “Biz PKK’ya silah vermedik, asla da vermeyeceğiz” ifa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi ziyaret için Türkiye’de bulunan Sierra Leone Cumhurbaşkanı Ernest Bai Koroma ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki görüşme sonrası basın aynıdır. Hangi gerekçeyle olursa olsun DEAŞ terör örgütüyle mücadele, bir başka terör örgütüyle yürütülmemelidir. Böyle bir adım Suriye’nin ve bölgenin geleceğini tehlikeye sokacaktır. Geçmişte desini kullandı. Yıldırım, Londra’da BM toplantısı düzenledi. Erdoğan’a, ABD’nin atılan yanlış adımların Suriye’yi getirdiği Genel Sekreteri Antonio Guterres ile de YPG’ye IŞİD’in elinde bulunan Rakka’ya durum ortadadır” diye konuştu. bir görüşme gerçekleştirdi. ‘YPG yanlış seçim’ Savunma Bakanı Fikri Işık, İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon ile telefonda görüştü. Görüşmede Fallon, Suriye’de Rakka operasyonunun YPG düzenlenecek operasyon için vereceği silahlarla ilgili sorular soruldu. 1617 Mayıs’ta ABD’yi ziyaret edecek olan Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile bu konuyu görüşeceğini ifade etti. Erdoğan “Bu harekât, DEAŞ [IŞİD] ile mücadele için bir başka terör örgütüne muhtaç olunmadığını bütün dünyaya ispat etmiştir. DEAŞ Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta ABD Başkanı Trump tarafından Beyaz Saray’da ağırlanacağını açıkladı. Spicer, yaptığı yazılı açıklamada “Görüşmede iki lider, ikili ilişkilerin nasıl daha da güçlendirileceğini ve terörizmin her türüne karşı koymada işbirliğimizin nasıl derin ile yürütülmesinin ‘yanlış olacağını’ terörüyle mücadelede tavrımız bugün de leştirileceğini ele alacak” dedi. ifade etti. l Dış Haberler haber 5 Fransız seçimleri ve demokrasi krizi Son Amerikan seçimlerini neden Trump’ın kazandığı veya Avrupa’da aşırı sağın neden yükselişte olduğunu anlamak için en iyi yol bu ülkelerdeki “liberal basın”ı izlemek. Küresel liberal seçkinlerin sesi olan basın o denli kavrayışsız, o denli yanlı, o denli kibirli ve dolayısı ile o denli “itici”ki, nasıl kolaylıkla aşırı sağa veya sola, ama mutlaka uç bir yerlere savrulunabileceğini kolaylıkla anlayabilirsiniz. Yok, bu uçlara savrulanlar liberal ana akım okuru falan değil, dolayısı ile savruluşlarının nedeni de basın değil, sadece ana akım küresel liberal seçkinlerin iyi bir özeti gibi. ABD’de, o denli Trump’ın rakibi Hilary Clinton’ın tüm rezaletlerini aklama yarışı, hırslı bir statüko kadınını kadın hakları şampiyonu olarak badanalama çabası içindeydiler ki, izlemeye değerdi. Son Fransız seçimlerinde de benzer bir tablo sergilendi; zaten aşırı sağın, geçmişi lekeli bir siyasal partisinin lideri Marine Le Pen çizgisine karşı kampanya zaten kolaydı, iki turlu seçim dolayısı ile Le Pen’in kazanma şansı yok gibiydi, ama yine de abartmadan duramadılar. AB’nin, küresel sermayenin, sadece Fransız değil, tüm Batı ana medyasının desteği yetmedi, aşırı bir Macron parlatma stratejisi işledi. Neoliberal ekonomi politiğin, sol siyasetten sağa geçişin geç kalmış ama hâlâ işe yaradığı düşünülen savunucusu, iyi yetişmiş, zeki ve hırslı bir gençten “politik efsane” üretmeye girişildi. Sıra dışı evliliğine sözümüz yok, Allah mesut etsin, biz “acaba işin içinde sanıldığından çok hesap kitap mı var” diye sormuyoruz, yeter ki, olsa olsa geçkin kadınların hayal dünyasını süsleyebilecek şekilde, “yüzyılın aşkı” , diye siyasal malzeme olmasaydı. Televizyondan yayımlanan son başkanlık tartışması boyunca saldırgan, yetersiz, muvazanesiz tavrı bile “ezdi, geçti” diye lanse edilmese belki daha az göze çarpabilirdi. O kadar parlatıldı ki, Cezayirli yazar Boualem Sansal’ın dediği gibi, sonunda kendi hakkında söylenenlere o da inanmaya başlamış görünüyor. Ama asıl önemlisi; Fransa’da yaşananın tüm Batı demokrasilerinde yaşanan krizlerden biri olması ve bazılarının iddia ettiği gibi Macron’un sonunda, yüzde altmış beşi tutturması ile bu krizin aşılmış olmadığı. Sol siyasetin bıraktığı boşluğu Macron gibiler dolduracaksa (ki dolduramayacağını hep birlikte göreceğiz) hiç doldurmasın, dahası bu boşluğu onun gibiler dolduramayacağı için sağ, milliyetçi, hatta ırkçı sağ akımların yükselişi hız kesse de devam edecek. Asıl sorun bu. Küresel liberal seçkinler ve günün sonunda gönülsüzce de olsa, sağ aşırılığa karşı onlara razı olan sol liberal ve demokratlar, günü kurtardığına sevinmek ve bildikleri yoldan gitmeye devam etmeyi seçtiği sürece, demokrasi krizi bitmeyecek, büyüyecek. Varlığından, İngilizce tercümesi henüz piyasaya çıkan romanı “The End of Eddy” dolayısı ile haberdar olduğum genç bir yazar Edouard Louis, pek çok bilindik ama kulak asılmayan gerçeği çok çarpıcı biçimde ifade ediyor, Fransa’da aşırı sağın yükselişini pek çok uzmanından daha etkili biçimde resmediyor. Lois, Fransa’nın ücra, yoksul, homofobik bir köşesinde doğup büyümüş eşcinsel bir genç; romanını yayımlatmak için başvurduğu ilk yayınevi tarafından, “çizdiğiniz yoksulluk tablosu Fransa için inandırıcı değil” gerekçesi ile reddedilmiş. Seçimden birkaç gün önce New York Times’da, “Babam neden Le Pen’e oy veriyor” başlıklı bir yazısı yayımlandı, yok ilk bakışta çağrıştırdığı türde bir klişe değil. Gerçi, yazısını yayımlayanlar, babasının neden Le Pen’ e oy verdiğini hiç anlamamış, hâlâ Macron güzellemesi, “Avrupa’nın aydınlık yüzü” , “geçmiş değil, gelecek kazandı” edebiyatı yapıyor. Oysa, tam tersine, gelecek hakkında fikir sahibi olmak için, işe liberal ana akımda yazılıp çizilenlere, parlatılıp cilalananlara kuşku ile bakmakla başlamak lazım. Pek çoğunuzun, “Bize ne Fransa ve dahi Batı’daki demokrasi krizinden, biz kendi acıklı halimize bakalım” demeyeceğinizi biliyorum. Ama yine de hatırlatmış olayım, küresel demokrasi krizi aslında yekpare bir mesele. Demokratik siyasetin iflasını sevinçle karşılayıp, “Bakın Batı’da da çöküyor” diye sevinenler de çok heveslenmesin bu küresel krizden kârlı çıkma hayalleri boş. Büyükelçi Karlov’un son isteğini eşi açıkladı 2016 yılının Aralık ayında uğradığı suikast sonucu öldürülen Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un en büyük arzusunu eşi açıkladı. Sputnik’in haberine göre; yerel basına konuşan Karlov’un eşi Marina Karlova konuyla ilgili duygularını şöyle aktardı: “Karlov’un, Klintsi ile bir Türk kentinin kardeş şehir yapılması gibi bir büyük arzusu vardı. Bu onun son arzularından biriydi. Bu konuyu görüşüyorduk onunla. Her seferinde şunu söylüyordu: Türkiye ile Bryansk bölgesi arasında ekonomik ilişkiler düzelsin. Klintsi kenti de herhangi bir Türk kentiyle kardeş şehir olsun. Ölümünden yaklaşık 2 hafta önce bu arzusunu dile getirdi. Bu onun son arzusuydu ve bunu gerçekleştirmemiz gerek.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle