25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ‘Trump, Filistin’i ziyaret edebilir’ Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın dünkü konuğu Almanya Cumhurbaşkanı FrankWalter Steinmeier’di. Görüşmenin ardından basına konuşan Abbas’ın, geçen hafta Beyaz Saray’da buluştuğu ABD Başkanı Donald Trump’ın “yakında” Filistin topraklarını ziyaret etmesinin beklendiği” yönündeki ifade leri dikkat çekti. Söz konusu ziyaret için 23 Mayıs’ı gösterdi. Abbas ayrıca İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmeye hazır olduğunu da belirtti. Washington yönetimi, Trump’ın göreve gelmesinin ardından ilk yurtdışı gezilerinin Suudi Arabistan, Vatikan ve İsrail olacağını duyurmuştu. Trump’ın 22 Mayıs’ta İsrail’i ziyaret etmesinin planlandığı belirtiliyor. Çarşamba 10 Mayıs 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Kuzeyle diyaloğa oy 13 Suriye’de pek çok bölge enkaza dönüştü. SuriyeÜrdün sınırında gerilim Suriye krizine ilişkin Astana’da varılan “çatışmasızlık bölgeleri” mutabakatına ilişkin tartışmalar sürerken Ürdün sınırında gerilimin artması dikkat çekiyor. Suriye uçaklarının dün sabaha karşı Ürdün sınırı boyunca muhaliflerin mevzilerini bombaladığı haberleri gündeme düştü. Suriye’nin güney sınırında, Irak’a da komşu bölgede Özgür Suriye Ordusu’nun etkin olduğu belirtiliyor. Bu adımın Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in önceki gün yaptığı açıklamada “çatışmasızlık bölgeleri” mutabakatı nedeniyle Suriye’de uluslararası bir askeri gücün konuşlanmasının kabul edilmeyeceğini söylemesi, Ürdün güçlerinin Şam ile işbirliği içinde olmadan ülkeye girmeleri durumunda bunun bir saldırı olarak niteleneceğini vurgulamasının ardından geldiğine işaret ediliyor. Kimi Arap basınında da Suriye ordu yetkililerinin, ABD ve Ürdün güçlerinin sınırdaki yığınağını artırdığını söylediği öne sürüldü. Bölge basınında Ürdün’ün ABD ve Britanya’yla birlikte Suriye’nin güneyinde “güvenli bölge” oluşturmak için hazırlık yaptığına dair haberlere bir süredir yer veriliyordu. IŞİD vahşeti IŞİD’in Suriye’de kaçırdığı, Rus istihbarat yetkilisi olduğunu söylediği bir kişinin başını keserek katlettiğini gösteren video görüntüsü yayımlandı. Videonun gerçekliği bağımsız kaynaklarca doğrulanmazken Rusya kaçırılan, öldürülen bir askerinin olmadığını duyurdu. Türkiye’nin ‘Arap savaşçı planı’ ABD’de yayımlanan Wall Street Journal gazetesi, Türkiye’nin Suriye’de Rakka operasyonuna katılmak için binlerce Suriyeli Arap savaşçısını birleştirdiğini iddia etti. Gazeteye konuşan ABD’li komutanlar, Türkiye’nin bu adımı, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ana bileşenini oluşturan YPG’nin operasyona katılmasını engellemek için attığını savundu. Türkiye’nin birleştirdiği iddia edilen Arap savaşçıların Rakka operasyonunda rol oynamasının beklenmediği savunuldu. Kızıl Meydan’da gövde gösterisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’nı yenerek II. Dünya Savaşı’na son vermesinin 72. yıldönümünü törenlerinde yaptığı konuşmada “Avrupa ve tüm dünyanın özgürlüğü bizim babalarımız ve dedelerimiz sayesinde kazanıldı. Hiçbir zaman, Rusya halkını köleleştirecek hiçbir güç olmadı” dedi. Moskova’daki Kızıl Meydan’da Rus Ordusu gövde gösterisi yaparken “Ölümsüz Alay” yürüyüşünde de halk Nazilere karşı savaşta ölenleri andı. Esad’dan mesaj Rusya’nın Suriye’deki hava üssü Hmeymim’deki törene Suriye Devlet Başkanı Esad da mesaj gönderdi. “Savaşa katılanlar, özgürlük, adalet uğruna milyonlarca kayıp verdi. Bugünse torunları, dedelerinin yolundan ilerleyerek teröristlerle mücadele ediyor” dedi. Yolsuzluk skandallarıyla çalkalanan Güney Kore’de devlet başkanlığı seçimlerinin galibi Pyongyang’la yakınlaşma yanlısı Moon oldu Ülkenin ilk kadın Devlet Başkanı Park GeunHye’nin göre savunucusu olarak sivrildi. Gençlik arkadaşı, liberal cumhurbaşkanı Roh MooHyun’un danışma vinden alınmasına, yargıla nı olan Moon, 2009’da Roh’un bir nıp hapse girmesine yol açan yolsuzluk skandalıyla intiharının siyasi nüfuz ve yolsuzluk ardından aktif siyasete atıldı, yol skandalının ardından aylar suzluk karşıtı söylemleriyle dik dır siyasi belirsizlik yaşayan kat çekti. Moon’u devlet başkan Güney Kore dün sandık ba lığana taşıyan da muhafazakâr şına gitti. 13 adayın yarıştığı cepheden Park’ı ve ülkenin bü devlet başkanlığı seçiminde yük şirketi Samsung’un veliahtı ipi göğüsleyen isim ise De nı parmaklıklar ardına gönderen mokratik Parti adayı Moon yolsuzluk skandalı oldu. JaeIn oldu. Kuzey Kore’nin tartışmalı nükleer faaliyet ABD füze sistemine karşı lerine yönelik kriz sürerken Moon, Seul’ün Pyongyang’la Moon, ilk sonuçların ardından destekçileriyle kutlama yaptı. Moon, ülkesinin Kuzey Kore geriliminde daha aktif bir diploma yakınlaşmasının çözüme kat “Zaferimiz, rejim değişikliği isteyenlerin tik rol üstlenmesini savunuyor ve kı sağlayacağı görüşüyle biliniyor. özleminden doğdu” diye konuştu. ABD’nin ülke topraklarına THAAD ha Park ailesiyle mücadele Kuzey Koreli bir göçmenin oğlu olan va savunma sistemi yerleştirmesine kar64 yaşındaki Moon, hukuk fakültesinde şı çıkıyor. Samsung, Hyundai gibi büyük 42.5 milyon seçmenin bulunduğu ülke ki öğrenciliği sırasında halefi Park Geun aile şirketlerinin devletle ilişkilerinin de katılım yüzde 80’in üzerinde gerçekle hye’nin babası diktatör Park Chung gözden geçirilmesini isteyen Moon, daha şirken resmi olmayan sonuçlara göre yüz hee’ye karşı mücadele ederken tutuklan fazla yeni iş yaratılması için kamu yatı de 41.4 oy alan liberal demokrat Moon, mış ve okuldan atılmıştı. Bir hukuk mü rımları yapılmasını savunuyor. en yakın rakibi muhafazakâr Hong Joon cadelesinin ardından okuldan mezun Öte yandan ABD’li ve Kuzey Kore Pyo’ya fark attı. Moon’u, “Pyongyang yan olup avukat olmayı başaran Moon özel li yetkililerin son haftalarda Kore Yarı lısı solcu” olmakla suçlayan Hong Joon likle baskıya uğrayan öğrencilerin ve madası konusunda gerginleşen ilişkile Pyo yüzde 23.3’te kaldı. Moon, parti genel emek sömürüsüne maruz kalan işçilerin ri görüşmek üzere Norveç’in başkenti merkezinde seçim zaferini ilan ederken, davalarına bakan ünlü bir insan hakları Oslo’da bir araya geleceği iddia edildi. Vçeant1e1ı6şzmyüaaerlalalarlıd’daa Protestocular dün de meydanlardaydı. Güvenlik güçleriyle çatışmalar yaşandı. Şdiidndmeiytor Venezüella’da Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun ülkedeki siyasi krize çözüm olarak önerdiği Kurucu Meclis için ilk komisyon toplantısı önceki gün yapılırken toplantıyı boykot eden sağcı muhalefet ise sokaklardaydı. Başkent Caracas’ta 17 partinin katıldığı toplantıyı sağ partilerin oluşturduğu muhalefet koalisyonu Demokratik Birlik Masası (MUD) bileşenleri protesto etti. Toplantıda konuşan Komisyon Başkanı Eğitim Bakanı Elías Jaua, “Barış ve ülkemiz için diyalog çağrımız sürüyor, MUD’un sözcülerine toplantılar boyunca bu kapı açık tutulacak” dedi. MUD liderleri ise “Biz kurucu meclis istemiyoruz, başkanlık seçimi istiyoruz” diyerek taraftarlarını ülke genelinde sokağa çağırdı. Muhalif gös tericilerle polis arasında önceki gün çıkan çatışmalarda 116 kişi yaralandı. Nisan ortasından bu yana sağ muhalefetin Maduro yönetimini protesto eylemlerinde çıkan şiddet olaylarında yaşamını yiti Ahok’a hapis cezası Endonezya’nın başkenti Cakarta’nın Hıristiyan Valisi Basuki Tjahaja rerek Müslümanlara gayrimüslimlere oy vermeme çağrısı yapmakla eleştirmişti. Purnama, “İslama hakaret etmek” suçlamasıyla yargılandığı davada iki yıl ha ‘Aşırı İslamcılar güçlendi’ pis cezasına çarptırıldı. Ahok lakaplı Pur Bu sözleri aşırıcı cephede tepkilere yol nama hakkında mahkemenin, savcıların açmış, sözlerinin “dine hakaret” olduğu “nefret konuşması” suçlamasından erte öne sürülmüş, yargılanması için kitlesel lemeli bir yıl hapis cezası talebinden da eylemlere başlanılmıştı. Ardından konu ha ağır bir karara imza atması tartışma yargıya taşınmış, Purnama suçlu olduğu yaratırken valinin des nu reddetse de sözleri tekçileri ve karşıtları için özür dilemişti. meydanlara döküldü. Hapis kararına İn Radikal İslamcı cephe san Hakları İzleme Purnama hakkında da Örgütü’nden tepki gel ha ağır ceza verilmesi di. Bu adımın ülkede çağrısı yaparken des azınlıklara yönelik bü tekçileri de serbest bı yük bir geri gidiş ol rakılmasını istedi. duğu vurgulandı. Ki Cezaevine götürü mi yorumda da karar len Purnama’nın sa la birlikte ülkede aşı vunma ekibi kara rı İslamcıların güçlen rı temyize götürecek diğine işaret edildi. lerini duyurdu. Hı ASEAN İnsan Hakları ristiyan ve etnik ola Purnama yanlıları karara tepkili. Parlamenterler Birliği rak Çin kökenli olan Başkanı Charles San Purnama’nın göreve başlaması çoğu tiago da, “Karar Endonezya’nın açık, hoş Müslüman nüfuslu Endonezya’nın di görülü, sosyal çeşitlilik anlamında gele ni toleransı konusunda bir test olarak ceğine ilişkin kaygılar doğuruyor” dedi. görülüyordu. Sürmekte olan davası Purnama’nın ge Purnama geçen yıl ikinci dönem için çen ay yapılan seçimi kaybetmesinde et yürüttüğü seçim kampanyası sırasında kili olmuştu. Seçimi gelecek kasımda gö yaptığı bir konuşmada Müslüman din li reve gelmek üzere muhafazakâr Müslü derlerini Kuran’daki bir ayete referans ve man cephenin adayı kazanmıştı. renlerin sayısı 37’ye yükselmişti. Bu arada geçen hafta hastaneye kaldırıldığı iddialarının merkezindeki muhalif liderlerden Leopoldo Lopez’in sağlık durumunun iyi olduğu netleşti. “Terörizm” iddiasıyla 2014’ten beri cezaevinde tutulan sağcı liderle görüşen eşi Lilian Tintori, Lopez’in durumunun iyi olduğunu ve halkı protestolara devam etmeye çağırdığını söyledi. Öte yandan muhalefete yakın bir sivil toplum kuruluşu, nisan ayı başından beri gösterilerde gözaltına alınan 75 kişinin askeri mahkemelere çıkarıldığını ve 50’sinin bu mahkemeler tarafından tutuklandığını açıklayarak sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının insan haklarına aykırı olduğunu vurguladı. FLYNN DEPREMİ SÜRÜYOR Beyaz Saray, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın, halefi Donald Trump’ı, Rusya’yla bağlantıları tartışılan Michael Flynn’i ulusal güvenlik danışmanı olarak atamaması konusunda uyardığını doğruladı. Obama yönetiminden bir dizi yetkilinin önceki gün eski başkanın uyarısını dillendirmesi üzerine günlük basın toplantısında açıklama yapan Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer, “Obama’nın, Flynn’in pek de hayranı olmadığını ilan ettiği doğrudur” dedi. Ancak eski başkana, “Eğer Obama, Flynn hakkında gerçekten kaygılıysa, onun güvenlik iznini neden iptal etmedi, hatta yeniden onayladı? Obama yönetimi neden Flynn’nin Rusya’ya gidip bir ücret karşılığı konuşma yapmasına izin verdi?” gibi sorular yöneltti. ‘KAYBETSEM DE BIRAKMAM’ Britanya’da İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, 8 Haziran’da yapılacak genel seçimler için kampanyasını başlattı. Anketlerde Muhafazakâr Parti’nin gerisinde yer alan partisinin seçimi kaybetmesi halinde görevi bırakıp bırakmayacağı sorulan Jeremy Corbyn, “Sonuç ne olursa olsun görevi bırakmayacağım” dedi. İşçi Partisi kaynaklarına yakın Guardian gazetesinde ise Corbyn’in yüzde 30 civarında oy alması halinde koltuğunu koruyabileceği ancak geleneksel işçi sınıfı tabanını kaybetmekte olan partinin 8 Haziran’da bu oranı tutturmasının zor olduğu yorumu yapıldı. Macron’lu dünya Fransa’da malum hâsıl oldu. Devrim’in özgürlük, eşitlik ve kardeşlik idealleri ile Aydınlanma’ya asıl gücünü veren ülkesinde hanidir ‘liberal özgürlük’ hüküm sürmekteyken; ‘aniden’ siyaseti zehirlemeye başlamış ‘popülizm’ virüsünün şaha kaldırdığı reaksiyoner aşırı sağa ‘dur’ denildi. Öyle söyleniyor... Fransız ve AB elitlerinin ‘kurulu düzen siyasetinin dışından’ diye diye allayıp pulladığı ‘altın çocuk’, 39 yaşındaki genç ve dinamik ‘küreselleşmeci’ Emmanuel Macron sayesinde... Gerçi Macron, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda reaksiyoner sağcı Ulusal Cephe’nin kadın lideri Marine Le Pen karşısında karizmayı biraz çizdirdi. Jaques Chirac’ın 15 sene önce ‘baba Le Pen’e karşı sergilediği birleştiriciliğine yaklaşamadı, lakin olsun, sorun değil. Neticede Avrupa ‘şimdilik’ kurtuldu. Bir sonraki sefere kadar… HHH Macron, Le Pen’in bileğini yüzde 34’e 66 ile büktü. Haklı olarak aşırı sağa prim vermezken neyse ki eli ‘liberal çocuğa’ da gitmeyen Fransız solunun temsilcisi Jean Luc Melenchon’un ‘beyaz oy’ stratejisinin katkısıyla yüzde 1012’leri bulan oranda boş oy, yüzde 25’in sandığa yüz çevirmesiyle birleşti (47 milyon seçmenden 12 milyonu) ve son 60 yılın en düşük temsiliyetine ulaşıldı. O yüzde 66’nın da yüzde 43’ü zaten Macron’a seçilsin diye değil, Le Pen seçilmesin diye oy attı. Neoliberal programının yüzü suyu hürmetine oy verenlerin oranı yüzde 16’yı geçmedi. Hakiki oy oranı toplasanız yüzde 42. Hasılı, Fransız müesses nizamı son dönemin trendy ifadesiyle ‘antipopülist’ yutturmacasıyla cilaladığı Macron’u ahali ‘yemedi’. Yarı başkanlık sisteminin bulunduğu ülkede Macron’un hükümet edebilmesi için kilit artık 1118 Haziran’daki parlamento seçimleri. HHH Kendini tanımlarken “Ne sağdanım ne soldan” demiş olan Macron, şimdi Rotschild destekli ‘Yürüyüş hareketini’ (En Marche) partileştirecek; ‘Cumhuriyetçi muhafazakâr sağ’ ve kendinden menkul ‘Sosyalist Parti’ başta olmak üzere ‘sağdan soldan’ merkez tesis edecek. Fransa koşullarında Le Pen’in aldığı yüzde 34 oranını parlamentoya yansıtması pek kolay görünmezken, Macron beş sene daha düzenin devamını sağlayacak. Fakat ülkesinin sorunlarına deva olabileceği pek şüpheli. İşsizlik yüzde 10’u, gençlik kesiminde yüzde 23’ü bulmuşken, entegrasyon sorununun bitmediği geniş göçmen nüfusa, sığınmacı sorunu ve terörizm tehdidi eklenmişken; Macron büyük şirketlerin vergilerini düşürmek, işçi hakları ve iş güvenliğini azaltmak, sağlık ve eğitim harcamalarını kısmak, yerel hükümetlerin bütçelerinde kesintilerle en az 120 bin memuru işten çıkartmayı öngören programı ile Fransızlara ne sunacak? HHH Asıl mesele elbette Fransa’da bitmiyor. Mesele ‘Avrupa projesinde’. Mesele düzenin halkalarının etrafında sonsuza dek sürüklenmenin imkânı ihtimali bulunmayan bir girdaba dönüşmesinde. Macron, reforme edilmiş bir AB’den, vatandaşlarla yeni demokratik sözleşmeden söz ediyor. En başta böyle bir AB yok. Avrupalılar sosyal adalete dayalı ‘federal Avrupa’ fikrini gömeli çok oldu. Dolayısıyla Macron’a düşen, bir mucize vuku bulmazsa, eylülde Almanya’da dördüncü kez seçilecek olan Angela Merkel’in ‘dizinin dibinde’ oturup Fransa’yı ‘çok uluslu şirketler Avrupa’sının sac ayağı olarak tutmak olacak. Bu hal ve gidişatta partisini merkez sağa çekmek için uğraşan, programını işçi sınıfını da kapsayıcı ‘sol görünümle’ cilalamış reaksiyoner sağcı Le Pen’in beş sene sonraki sarmaldan hakiki bir güç olarak çıkması işten bile değil. Başka Avrupa ülkelerindeki benzerleriyle birlikte… Zira 21. yüzyılda neofaşizm tehdidinin müsebbibi dünyanın dört yanında neokolonyal savaşları körükleyen neoliberal düzenden başkası değil. ‘Liberal demokrasinin lüksüne’ alışmış ‘sınırsız sorumsuz liberallerin’ aksine, devayı hastalığın dışında aramak lazım. O da dünya çapında hakiki solun toparlanıp, müesses nizama karşı insanı önceleyen örgütlü bir siyasi mücadele yürütmesinden geçiyor. Bir Alman askeri daha tutuklandı Almanya’da kendisine Suriyeli mülteci süsü vererek terör saldırısı yapma hazırlığındayken tutuklanan üsteğmen Franco A. skandalında bir asker daha tutuklandı. 27 yaşındaki Maximillian T. soruşturma kapsamında tutuklanan 3. kişi oldu. İki asker ve bir öğrenciden oluşan ekibin göçmen haklarını savunan sol eğilimli politikacılara saldırı hazırlığında olduğu ve saldırıyı İslamcı militanlar yapmış gibi göstermeyi planladıkları sanılıyor. Şüphelilerin olası hedefler listesinde eski Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ve eski Adalet Bakanı Heiko Maas’ın da bulunduğu iddia ediliyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle