04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 21 Nisan 2017 12 ‘Meferandum!’ Değerli dostlar, “AKP” iktidarı, “çocukmocuk” tekerlemesinde olduğu gibi. “Referandum”u da, “Meferandum”a dönüştürdü. Bu işleme, sanırım “Hukuk”tan başladılar; bu kavram ilkin “Guguk”a dönüştürüldü, şimdi de “Mukuk”a. Bunun için, “Hukuk”un temeli olan “Adalet”i, “Madalet” yaptılar; böylece bu kavramın dayanağı “Eşitlik” de oldu mu “Meşitlik”? “Utanma” mı, “15 yıldır”, “Mutanma” olarak görevde... “Tesettür”ü de, “Mesettür” yapmadılar mı? Ne diyordu bu konuda, Suriye’nin ünlü yazarı “Adonis El Akra”: “Mütedeyyin gibi örtün, ama her boyutuyla dünyaya dönük yaşa; bu ‘İslamiyeti bir biçim’ sorununa indirger!”. Böylece bu durum “İslamiyeti” de ister istemez “Mislamiyet”e dönüştürmez mi? Peki, ya “Demokrasi”... Bu kavram, istenilen durakta inilip binilen “tramvay” ile eşleştirilerek, “Memokrasi”ye dönüştürülmedi mi? “Demokrasi”nin, tramvaylaştırıldığı ülkede, “Cumhurbaşkanı” yerine “Mumhurbaşkanı” olması gerekmez mi? Daha uygun olmaz mı? “Yalan dolan” sıradaydı, “2002” yılında yalan; kuyruğu “dolan”dan kurtarılıp iyice “kullanım”a sokuldu... “M” ile başlayanlara gelince, yalnız “M”leri düşürüldü; böylece, “Millet”in yüzde ellisi oldu “illet”... Ne var ki, “Maskaralık” direndi; haklı olarak “gerek yok” dedi; o günden bu güne neredeyse, “15 yıldır” görevde... Böylece yola devam edildi, “Kurumlar” da “Murumlaştı”; son olarak da “16 Nisan” günü “Müksek Meçim Murumu” (MMM) oluşuverdi, dolaysiyle “Başkanı” da, “Maşkan”a dönüştü; “Mühürsüz oylar da geçerlidir!” dedi; üstelik tüm sandıkların oyları henüz daha “sayılıp, teslim” edilmeden. Eh, haklı; “MMM”ye yakışan da bu; ne dersiniz? İnsan artık bir ülkenin, hele kendi ülkesinin, tam bir “Çadır Tiyatrosu”na dönüşebileceğini değil görmek, “düşünmek” bile istemiyor. Gerek oylama sırasında, gerek öncesinde yaşananlarla, “TC Devleti”nin, “demokrasi”den en denli uzak olduğu bir kez daha görüldü, öyle ki, demokrasiyi yalnızca “seçim”den “ibaret” olarak saymanın da gerisine düştüğü, anında, “canlıcanlı” tüm dünyaya sunuldu... Ve değerli dostlar, dertleşmeyi sürdürelim diyorum; eğer bir insan, “namus ve şerefi” üzerine “yemin” ederek verdiği “söz”ü tutmuyor, göz göre göre çiğniyorsa, o “kişi” ülkesi halkının tümünün oylarıyla seçilse bile, ancak “Mumhurbaskanı” our, “Cumhurbaşkanı” değil. Ne dersiniz? Ayrıca şuna da değinmek gerek; “Demokrasi”nin, “Aydınlanma Çağı”nın “Akıl Çağı”nın, bir ürünü olduğu bilinir; bu çağda “bilim” artık “kilim (!)” değildir; “din”in de içinde olduğu her konu, “aklın” önderliğinde ele alınmaktadır, öyle ki, bu doğrultuda, el atılmayan alan kalmamıştır. İşte bir örnek, “1789”lu yıllarının, “Paris Devrimleri” adlı gazetesinden: “Basın özgürlüğü”nü kısıtlayan koşul, kemer kayışı gibidir. İstendiğince sıkılır, istendiğince gevşetilir. Yönetimde kalmak isteyenler bunu hep kullanacaklardır!” (*) Ve “eğitim”de “dinsel” olmaktan tümüyle çıkarılır; “evrensel ve ulusal” nitelik kazanır... Ayrıca, “ilkokul” çağındaki çocuklara, “din eğitimi” verilmesinin “uygun olmadığı” kabul edilir... “Demokrasi”ye, işte böyle geçildi. Kurallara uyulduğu sürece de kesintiye uğramıyor... Değerli dostlar, alanlarda buluşalım! (*) M. Velidedeoğlu, “Ortaçağ’dan Laikliğe Varış”, Cumhuriyet, 3.3.1990. 03 06 22 SONUÇLARI 24 33 37 6 BİLEN: 1 milyon 507 bin 648 TL (Devretti) 5 BİLEN: 9 bin 980’er TL 4 BİLEN: 163’er TL 3 BİLEN: 13’er TL 21 Nisan 2017 SAYI: 33434 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.34 04.23 04.50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.09 13.10 16.54 05.55 12.54 16.38 06.20 13.17 16.59 Akşam 19.57 19.40 20.01 Yatsı 21.25 21.06 21.24 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Referandum sonuçlandı. Şaibeli bir sandık savaşımında “evet” çok az farkla da olsa önde çıktı. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı ortada; hukukun ayaklar altına alındığı bu ortamda başka bir karar beklenmiyordu zaten. Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruların da olumlu çıkacağını pek sanmıyorum. Dilerim yanılırım… Bu süreçler ilerlerken, biz işimize bakalım derim. Önümüzde Kasım 2019 seçimlerine kadar iki uzun yıl var. Bu iki yılda birçok şey değişebilir/değiştirilebilir. HHH İstanbul, Ankara, İzmir gibi Türkiye’nin en büyük kentlerinde “hayır” oylarının “evet”e baskın çıkması önemlidir, umut vericidir. İstanbul’u ele alacak olursak burada “evet” oylarının çoğunlukta olduğu ilçeler şunlardır: Arnavutköy, Bahçelievler, Bağcılar, Başakşehir, Bayrampaşa, Beykoz, Beyoğlu, Çekmeköy, Esenler, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kâğıthane, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Sultangazi, Şile, Tuzla, Ümraniye ve Zeytinburnu. Bu ilçelerdeki toplam seçmen sayısı 5 milyon 750 bin 468’dir. “Evet” oylarının toplamı ise 2 mil Umudumuzu yitirmeyelim yon 826 bin 203’tür. Bu açıdan değerlendirildiğinde “evet” oyu verenlerin toplamı % 49.1’dir. Buna göre bu ilçelerde 2 milyon 924 bin 265 seçmen ya “hayır” oyu vermiş ya da çeşitli nedenlerden ötürü oy kullanmamıştır. % 50.9’luk bu oran iki yıllık titiz bir çalışmayla yükseltilebilir. Benzer durumlar Ankara ve İzmir için de geçerlidir. Her üç büyük kentte de “evet” oyu kullanan seç menlerin büyük çoğunluğu kırsaldan kentlere görece yakın zamanlarda göçmüş, henüz kentlileşme sürecini yaşayan bireylerdir. Yukarıda da değinildiği gibi bu kesimlere yönelik çalışmalar sayıca büyük bu potansiyelin önemli bir bölümünü “hayır”a kazandırabilir. HHH Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri el ele, omuz omuza vererek ülkemizin ve toplumumuzun makus talihini iyiye, olumluya dönüştürebilirler. İşimiz zordur fakat aydınlık bir geleceğe açılan yol engellerle döşenmiş olsa da son çözümlemede kapalı değildir. Biz güçlüyüz, gücümüzün bilincinde olur, gereklerini yerine getirmeyi becerebilirsek aşamayacağımız engel yoktur. Karanlığa karşı mücadele hiç kuşkusuz sağlam bir irade, kararlılık gerektirir. Ensemizi karartmayalım, umutlarımızı yitirmeyelim, uzun erimli bir mücadele için azimle yola çıkalım. Eğer somut sorunları doğru irdeleyebilir, somut öneriler üretebilirsek başarıyı yakalayamamak için ortada bir neden kalmayacaktır. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Hayır, en büyük umut RIZA TÜRMEN Eski AİHM yargıcı ve CHP milletvekili Halkoylamasından yüzde 3’ten az bir farkla “evet” çıktı. YSK’nin 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümler Yasası’nın açık hükümlerini hiçe sayarak damgasız oy pusulalarını geçerli kabul etmesinin doğurduğu inanması güç bir hukuksuzluk halkoylamasını şaibeli bir hale getirdi. Bu konuda başlatılan hukuk sürecinin sonucunu beklemek gerekir. Bu konu bir yana bırakılsa bile, çıkan sonucun hiç de etik olmayan bir kampanya sonunda elde edildiğini unutmamak gerekir. Bütün baskılara, sindirmelere, OHAL koşullarına, HDP başkanları ve milletvekillerinin cezaevinde olmasına, rekabet kurallarına uymayan son derece eşitsiz bir kampanyaya karşın, Türkiye’nin yarısının, tüm gücün tek bir adamın elinde toplandığı, etkili bir denetimin olmadığı, üstelik bu tek adamın aynı zamanda bir parti başkanı olduğu bir sistemi istemediği ortaya çıktı. İleri otoriterleşmeye gider O zaman bu Türk usulü başkanlık sistemi toplumun yarısına dayatılan, toplumun yarısının yabancılaştığı bir sistem olacak. Anayasa değişikliği, önceden konuşulup danışılıp bir toplumsal rıza oluşturulmadan dayatıldığı için, bundan böyle de bu sistem üzerinde bir toplumsal mutabakat sağlanamaz. Tersine, tek adamın yasama ve yargı üzerindeki egemenliğinin, keyfi bir yönetim biçiminin, devletin partileşmesinin, iç ve dış düşmanlar yaratılarak örtülmeye çalışılan toplumsal ve ekonomik sıkıntıların, temel hak ve özgürlükler üzerindeki baskıların, toplumun “hayır” diyen yarısının itirazları ve direnmesi ile karşılaşması beklenmeli. Böyle bir toplumsal itiraz ve direnme, oluşan yeni hegemonyanın şiddete dayanan daha ileri bir otoriterleşmeye, hatta bir diktatörlüğe doğru kaymasına yol açabilir. Demokrasi blokunun başarısı 16 Nisan halkoylamasıyla Türkiye yeni bir döneme girdi. Bu yeni dönemin oyuncuları, bir yandan anayasa değişikliklerine dayanan yeni siyasal hegemonya, öte yandan “hayır” kampanyasını yürüten, bileşenleri değişik ideolojilere sahip olsa da, demokrasinin ortak değerleri çerçevesinde birleşen bir halk hareketi. Dev KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Halkoylamasındaki yüzde 2.5’lik oy farkı, Türkiye yönetiminin radikal bir biçimde değiştirilmesi için yeterli bir meşruiyet sağlamıyor. Dev posterlerde ya da ekranlarda görülmeyen, bir dip hareketi niteliği taşıyan bu halk hareketi Hayır, Türkiye’nin en büyük umudu Hayır kampanyasının dinamiğinin önümüzdeki yeni dönemde de sürdürülmesi ve örgütlü biçimde mücadele önemli. posterlerde ya da ekranlarda görülmeyen, bir dip hareketi niteliği taşıyan bu halk hareketi, Türkiye’nin en büyük umudu. Bütün baskılara karşın sandıktan yüzde 50’e yakın “hayır” oyu çıkmışsa, bu başarının en büyük sahibi “hayır” kampanyasını yürüten bu demokrasi bloku. Yüzde 50 hayır oranı Türkiye’nin her yanında kurulan “Hayır” Meclisleriyle, sosyal medya ile, milyonlarca insanın özverili çabalarıyla yürütülen neşeli, cesaretli, cıvıl cıvıl bir kampanyanın sonucu. Bu kampanyaya emek veren herkese yürekten teşekkür borcumuz var. Safları sıklaştırmalı Bu dinamiğin önümüzdeki yeni dönemde de sürdürülmesi önemli. Bu dönemde demokrasi blokuna çok iş düşecek. Bir yandan yeni hegemonyanın baskılarına, demokrasiyle bağdaşmayan keyfi davranışlarına örgütlü bir biçimde [email protected] [email protected] karşı koyarken, öte yanda çatışmaya değil uzlaşmaya dayanan yeni bir demokratik Türkiye’nin mümkün olduğunu, böyle bir seçeneğin bulunduğunu topluma göstermek gerekiyor. Demokrasi platformunun her iki yükümlülüğü de üstlenecek cesareti ve entelektüel kapasitesi olduğunu hayır kampanyasında gördük. Şimdi safları sıklaştırmaya, daha iyi bir örgütlenmeye gereksinim var. Gerçek anayasa gerek Halkoylaması sonrasında Türkiye’de bölünmüşlüğün ortadan kaldırılması, bir toplumsal uzlaşı sağlanması isteniyorsa, üzerinde durulması gereken konu yeni bir anayasa. Gerek Meclis’in 24. dönem anayasa uzlaşma komisyonu çalışmalarında, gerek bu dönem yapılan toplantılarda yeni bir anayasa yapılmasının önündeki en büyük engel AKP’nin başkanlık önerisiydi. 16 Nisan halkoylamasıyla bu engel kalktı. Ancak kabul edilen anayasa değişiklikleri, yeni bir anayasa değil. Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesiyle sınırlı. Oysa Türkiye’nin 12 Eylül anayasası yerine geçecek yeni bir demokratik anayasaya gereksinimi var. Meşruiyeti yok Yeni bir anayasa için siyasal partiler arasındaki görüşmelerin, sivil toplumun da katılmasıyla, yeniden başlaması, 16 Nisan halkoylamasıyla iyice belirginleşen toplumsal gerginliğin tırmanmasını önleyecek, toplumsal uzlaşı sağlanması yolunda yeni bir fırsat doğuracak. Halkoylamasındaki yüzde 2.5’lik oy farkı, Türkiye yönetiminin radikal bir biçimde değiştirilmesi için yeterli bir meşruiyet sağlamıyor. Yüzde 2.5’lik oy farkına dayanarak tek adam yönetimine geçilmesinin toplumda doğuracağı sıkıntılar açık. Bir yarısının öbür yarısıyla kavga ettiği, çatışma içinde yaşayan bir Türkiye yerine herkesin kendi farklılığını koruyarak barış içinde, birlikte yaşayabileceği bir Türkiye istiyorsak, bunun yolu katılımcı ve uzlaşmacı yeni bir anayasadan geçiyor. Yeni bir anayasa görüşmeleri, 16 Nisan’da kabul edilen anayasa değişikliklerinin yeniden ele alınarak sistemin sivri yanlarının yumuşatılmasına ve üzerinde bir uzlaşı sağlanmasına da yol açabilir. AKP kavşak noktasında Türkiye’nin böyle bir yola girmesi, içinde bulunduğu demokratik ülkeler topluluğu ile ilişkilerinin düzelmesini, dış politikada içine düştüğü yalnızlıktan kurtulmasını kolaylaştırır. AKP iktidarı bir kavşak noktasında. Ya çatışmacı siyasetini sürdürecek ya da toplumsal uzlaşı sağlamak için yeni bir arayış içine girecek. AKP hangi yolu seçerse seçsin, “hayır” kampanyasıyla oluşan halk hareketi, yeni bir güç merkezi olarak siyasetin önde gelen aktörü olacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle