04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 19 Nisan 2017 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 7 İçerdekiler ve dışardakiler ayrımı üzerine Herhangi bir dönem için geçerli bir durum saptaması olarak “içerde olmaklık”, haksızlık, adaletsizlik, duyarsızlık gibi edilgen unsurların yarattığı mağduriyet dolu bir olumsuzluktur. En masum ve en sade gündelik yaşam hareketliliğinden alıkonulmuşluktur. Bu durum, ruhsal ve fiziksel yorgunlukları birlikte yaratan bir gündelik yaşam baskısı ve geleceğe dönük kuşkularla dolu bir umutsuzluk girdabıdır. Okumuş etmiş insanların içerdeliğini düşünürken, aydın yurttaşlara özgü müzik dinleme, kitap okuma, bir şeyler yazıp çizme etkinliklerinden yoksun olmanın, pek bir mağduriyet yarattığını da göz önünde tutmalıyız. İçerdeki Cumhuriyetçi dostlardan, tanıdıklarımın ve de bir ölçüde meraklarını kestirebildiklerimin, aydınca, insani ilgi ve meraklarının tatmin edilemiyor oluşu kafamı sıkça meşgul ediyor. Hakan Kara, bilgisayarla uğraşırken; Turhan Günay, okurken ya da bir şeyler çizerken, arka fonda müzik dinlemeyi mutlaka özlemişlerdir. Daha az tanıdığım dostlardan Güray’ın, Akın’ın, Kadri’nin rahatça bir şeyler okuyabilmenin ve yazabilmenin keyfini yaşayamamakta olduklarını kestiriyorum. Biraz fantezi gibi gözükse bile bu seçkin insanların beyinsel ve psikolojik tatmin duygusunu yaşayamamaları da mutlak bir mağduriyettir. ‘Dışarda olmak’ Öte yandan, dışarda olup da farklı toplumsal ve psikolojik zorlamaların oluşturduğu sıkıntıları yaşamakta olanlar da, içinde bulundukları ortamdan mutluluk ve zevk alıyor olmaktan çok uzaktır. Ama yine de “içerde olmak”tan çok farklıdır. İçerdelikle dışardalık kavramlarıyla ilgili bu genel saptamalar, içinde bulun duğumuz garip ve talihsiz dönemde yeni anlamlar ve boyutlar kazanıyor. Dışarda olanların da sıkıntı, rahatsızlık, yakın ve uzak gelecekle ilgili kuşkuları, kendilerini ciddi şekilde tehdit eden bir ürküntülü belirsizlik atmosferi yaratıyor. Bu sıkıntıyı ve ürküntüyü içinde yaşayanlar, kendi aralarında konuşurken bazen “içeriye mektuplar” metin dizisinin bir benzeri olarak “dışarıya mektuplar” gibi bir yazı grubunun da oluşturulmasının pek uzak olmadığını düşünebiliyor. Bu söylenenler, elbette biraz abartılı bir düşünce yapısının ürünü gibi gözükebilir. Hatta, muhtemelen, öyledir de. Ama içeriden dışarıya ve dışarıdan içeriye, namuslu, vicdanlı, akıllı yurtseverlerin, birbirlerine iletmesi gereken ana mesajın umutsuzluğa düşmemek olduğunu ana fikir olarak hep akılda tutmalıyız. İçerdekilerin, yakında dışarda bizimle birlikte olacağını düşünmeliyiz. Dışardakilerin de, en azından fiziksel hareket serbestliği kazanmış bu yeni katılımcılarla birlikte toplu olarak dışarının sorunlarını çözmeye gayret edeceklerini hesaplamalıyız. Büyük Ozan’ın politik sloganlara ilham ve kaynak oluşturmuş, “Bu cennet, bu cehennem bizim” kavramındaki cenneti çok fazla yaşayamamış insan kümelerine dahil olanlar, günün birinde cehennemin yanı sıra, bu cenneti de insanların bir miktar yaşamalarına yardımcı olacak biçimde düşünsel ve psikolojik hazırlığa girmelidirler. İçinde bulunduğumuz dönemin, belki biraz fazla uzamış olmakla birlikte, kaçınılmaz bir geçicilik niteliği taşıdığını da hep akılda tutmalıyız. İnsani koşullar Bu toplum ve bu ülke çok badireler atlattı. Çok insanlar, hem de toplumun üstün insan gücü tarifine girebilecek iyi yetişmiş yurtseverler, hapislere girdi çıktı. Nice prangalar, eskidi ve parçalandı. Yenilerinin de, egemen güçlerin bütün zorlamalarına karşı insan, toplum ve ülke sevgisinin birleştiriciliği ile içerisiyle ve dışarısıyla, ülkedeki bütün iklimlerin daha insani koşullarda yaşanabilirliğinin sağlanması mümkün olabilir. Mümkün olacaktır. 171 gündür özgürlüğünden yoksun... delilsiz iddianame kabul edildi İlk duruşma Basın Bayramı’nda Mahkeme, Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin yargılanacağı davada 24 Temmuz’a tarih verdi CANAN COŞKUN Gazetemizin yayın politikasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklu bulunan yazar, avukat, çizer, muhabir ve yöneticilerimiz ile haber ve köşe yazılarının konu edildiği iddianame İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkeme duruşma günü olarak 24 25 2627 Temmuz tarihini belirledi. Mahkeme tahliye taleplerine ilişkin tensip tutanağını henüz oluşturmadı. İlk duruşma 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nda yapılacak. 156 gün sonra Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri yazarlar Hikmet Çetinkaya, Hakan Kara, çizer Musa Kart, avukatlar Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Okur Temsilcisi, yazar Güray Öz, matbaa sorumlusu Önder Çelik ile muhabirimiz Ahmet Şık, Mali İşler Müdürü Bülent Yener, Muhasebe Müdürü Günseli Özaltay hakkında tutuklamaların gerçekleşmesinden 156 gün sonra iddianame hazırlamıştı. Soruşturmayı başlatan FETÖ davası sanığı Murat İnam’ın imzasının yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzalamıştı. Iper’e tutuklama Gazetemiz çalışanı Yavuz Yakışkan adli kontrol şartıyla serbest CANAN COŞKUN Gazetemiz çalışanları Yavuz Yakışkan 14, Emre İper ise 12 gün gö zaltında tutulduk tan sonra dün Çağlayan’daki İstan İper bul Adliyesi’ne sevk edildi. Savcı, İper’e yöneltilen ByLock kullanıcısı olduğu na ilişkin iddia ile ilgili bilirkişi ince Yakışkan lemesi talebine karşın 3 satırlık Kaçakçılık ve Organize Suçlar la Mücadele Daire Başkanlığı’nın (KOM) bilgi notuyla İper’i tu tuklanması istemiyle mahkeme ye sevk etti. Yakışkan’ın ise ad li kontrol şartıyla serbest bırakıl masını talep etti. Gazetemizin 20 yıllık ulaştırma görevlisi Yavuz Yakışkan ve 13 yıllık muhasebe çalışanımız Em 3 satırlık KOM bilgisi Yargıç Ömer Harun Özbek de kararında, KOM Daire Başkanlığı’nın 3 satırlık bilgi notuna atıf yaparak İper’in ByLock kullanıcısı olduğunu iddia etti. Yargıç Özbek ayrıca siyasiler ve yazarlar tarafından “Pelikan darbesi” olarak nitelenen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yaşanan gerginlik sonucunda Davutoğlu’nun başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı görevlerini bırakması ile sonuçlanan süreçle ilgili Twitter paylaşımını gerekçe göstererek İper’in kuvvetli suç şüphesi altında olduğunu ileri sürdü. re İper’in ifadeleri önceki gün İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde alınmıştı. Yakışkan, 4 Nisan, İper ise 6 Nisan’dan bu yana Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutuluyordu. Çalışanlarımıza yöneltilen suçlama ile ilgili avukatlarımıza bilgi verilmemiş, dosya hakkında gizlilik kararı alınmıştı. Soruşturmayı gazetemiz tutuklu yönetici ve yazarları hakkındaki iddianameyi hazırlayan savcılardan Ya semin Baba yürütüyor. Emre İper’e, Emniyet’te hak kında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir soruşturmada ByLock kullanıcısı olduğu yönünde tespit bulunduğu söylenmişti. İper, İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliği’ndeki sorgusunda, bu iddia ile ilgili, “Cumhuriyet gazetesi iddianamesini okuduğum sırada ismimin baş harflerinin kısaltılarak cep telefonu numaramın bir kısmının belirtildiğini görünce arkadaşım olan avu kat Tora Pekin’e giderek durumu anlattım. Cep telefonumun imajı alındı. Ertesi gün savcılığa başvuracakken o gece evime baskın yapıldı” dedi. Avukatı Tora Pekin ise, İper’in cep telefonunun imajının alındığını belirterek, “Savcılıkça da el konulan cep telefonu gözaltına alındığı tarihten bugüne kadar incelettirilerek bir rapor aldırılabilirdi. Ancak bu yapılmadı” dedi. İper’in avukatı Abbas Yalçın da, ByLock iddiasının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016 yılında başlatılan bir soruşturmasına dayandırıldığını aktararak, “Bu soruşturma kapsamında bugüne kadar müvekkilin ifadesine başvurulmamıştır. ByLock iddiasıyla ilgili olarak cep telefonuna el konulduğundan karartılacak bir delil yoktur. Cep telefonu incelenerek gerçeğin ortaya çıkarılmasını ve serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi. l İSTANBUL İstanbul Cumhuriyet Başsav Gazetecilik faaliyetlerinin suç cılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve yazarı Orhan Erinç, İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Yayın Danışmanı, yazar Kadri olarak olarak yer aldığı iddianamenin neredeyse tamamını haber ve Twitter paylaşımları oluşturmuştu. Savcılık, yazar ve yöneticilerimizin, “Silahlı terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme, hizmet nedeniyle güveni kötü Yasağa protestoCEZAEVLERİNDEKİ Tutuklu ve hükümlülere gazeteMİZ verilmiyor Gürsel, Kitap Eki Genel Yayın ye kullanma” suçlarından ceza Yönetmeni Turhan Günay, ya landırılmalarını talep etmişti. zarı Aydın Engin, Cumhuriyet l İSTANBUL CNN INTERNATIONAL tutuklu çizerimiz Musa Kart’ı haber yaptı DİLEK ŞEN FETÖ SORUŞTURMASI ÜÇ GENCE DAVA Cumhuriyet, Adalet Bakanlığı’nın kararıyla ce Muratoğlu Laiklik zaevlerinde yasaklanırken, gazetemize ulaşan tutuklu ve tutuklu yine tahliye bildirisi’ne yakınlarının şikâyetleri sürüyor. Cumhuriyet’e telefonla ulaşan bir edilmedi 3 YIL istemi hükümlü yakını, İzmir Şakran Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlü Fethullah Gülen ile çekilen fo toğrafta ceketinin ilikli olması nede Muratoğlu niyle 5 aydır tutuk lu bulunan Doğan Holding Anka ra Temsilcisi Barbaros Muratoğlu, savcının ikinci kez tahliye istemi ne rağmen tahliye edilmedi. Dava 16 Mayıs’a ertelendi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen du ruşmaya Silivri Cezaevi’nde tu tuklu Muratoğlu katıldı. Hürriyet okur temsilcisi Faruk Bildirici de Muratoğlu’na destekte için duruş ma salonunda yer aldı. Duruşma da Muratoğlu’nun tutukluluğuna neden olan ifadenin sahibi, başka suçtan tutuklu avukat Ramazan Aykış tanık olarak dinlendi. Aykış “Geriye dönük gözlemlerime da yanarak verdiğim ifadeler kesin hüküm gibi geçmiş. Benim 45 yıl lık sürede gördüklerim gözleme niteliğindeki hadiselerdir” dedi. l CANAN COŞKUN / İSTANBUL Reina’ya yeni yıl gecesi düzenlenen IŞİD saldırısının ardından Okmeydanı’nda bir kahvehanede yaptıkları konuşmayla ilgili tutuklanan Halkevleri üyeleri Hamit Dışkaya ve Ayşegül Başar ile 2 firari şüpheli hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme” suçundan 3’er yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu’nca hazırlanan iddianamede, Ayşegül Başar, Hamit Dışkaya, Ergin Çavik ve Himmetcan Çeliker şüpheli sıfatıyla yer alırken, bir kişi de ihbar eden sıfatıyla yer aldı. İddianamede, soruşturmanın 1 Ocak 2017’de V.K. isimli şahsın Twitter hesabından bildirim üzerine başlatıldığı belirtilerek, sosyal medyada dolaşan bir video kaydında üç erkek ile bir kadının kahve içerisinde bulunduğu ve burada yaptıkları konuşma içeriğine yer verildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Demokrasi savaşında ABD’nin CNN kanalı, gazetemiz çizeri Musa Kart’ı haber yaptı. Darbe girişiminin ardından Türkiye’de çoğu Erdoğan hükümetinin muhalifi olan 40 binden fazla kişinin tutuklandığı, bunlardan birinin de dünyaca ünlü karikatürist Musa Kart olduğu hatırlatıldı. Haberde, “Basın özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü bir karikatüristi hapse attıracak kadar küçümsemeyi hayal edebiliyor musunuz? NATO üyesi, ABD müttefiki Türkiye’de bu, insanların hayal etmek durumunda oldukları bir şey değil” ifadeleri kullanıldı. yükümüz arttı’ Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha fazla güç, politikalarını eleştirmeye cesaret eden muhaliflere ise daha az özgürlükle yeni bir döneme girdiği kaydedilirken aktivist, akademisyen, sanatçı ve gazetecilerin işinden olduğu ya da tutuklandığına, kaderlerinin ise her zamankinden daha belirsiz olduğuna dikkat çekildi. Haberde, Kart’ın ailesinin referandumun ardından CNN’e yaptığı açıklama da aktarıldı. Açıklamada, “Bundan sonra bütün güç, tüm antidemokratik uygulamalardan da sorumlu olacak bir kişinin ellerinde. Sonuç olarak demokrasi mücadelesinde yükümüz arttı diyebiliriz” ifadeleri kullanıldı. l Dış Haberler lere Cumhuriyet gazetesi verilmediğini belirterek, “Oturma eylemi yaparak gazete ve dergi verilmemesini protesto ettik” dedi. KHK ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nden avukat Fatma Demirel, Cumhuriyet gazetesinin tutuklulara verilmediğini doğrulayarak “10 Nisan’da son görüşümü yapmıştım. Tutsaklar o gün Cumhuriyet’in verilmediğini söylemişti. O günden bu yana gazete verilmiyor” ifadelerini kullandı. Demirel, Şakran Cezaevi’nde kalan erkek tutukluların bir bölümüne de gazetenin verilmediğini aktardı. Demirel, cezaevi yönetiminin, “Kuranıkerim ve ders kitapları dışında hiçbir kitabın giremeyeceğini” belirten yazıyı astığını da belirterek “Dışarıdan hiçbir kitap zaten bir süredir verilmiyor” dedi. Adana F Tipi Kapalı Cezaevi’nde gazetemize faksla ulaşan tutuklu Deniz Özdemir de her perşembe sabahı dilekçe vererek ga zeteyi haftalık olarak talep edip İtalyan gazeteci AÇLIK GREVİNDE alabildiğini ancak geçen haftadan itibaren verilmediğini iletti. Özdemir, “Gazetenin verilmeme sebebini öğrenmek istediğimde so Gabriele Del Grande Hatay yakınlarında 9 Nisan’da gözaltına alınan İtalyan gazeteci ve belgeselci Gabriele Del Grande, haklarının kısıtlanmasını protesto etmek için açlık grevine başladığını açıkladı. Sınır dışı edilmek üzere geçen hafta Antak ya’daki Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edilen del Grande hâlâ gözaltında tutuluyor. Ailesiyle görüşmesine ilk kez dün izin verilen İtalyan gazeteci, durumunun iyi olduğunu ancak şahsi eşyalarına el koyulduğunu, avukatı ya da bir başkasıyla görüşmesine izin verilmediğini, hakkında bir suçlamada da bulunulmadığını söyleyerek dün akşamdan itibaren açlık grevine başladığını açıkladı. İtalyan basınında yer alan haberlere göre Gabriele del Grande, dün eşini arayarak şunları söyledi: “Tecritte tutuluyorum. Belgele rim kurallara uygun, ancak bir avukat tayin etmeme izin verilmedi, bu gözaltının ne zaman sona ereceği konusunda bilgi de verilmedi.” l Haber Merkezi rumlular bayiden cezaevine getirilmediğini söylüyorlar” ifadelerini kullandı. Adana Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı Tugay Bek, 13 Nisan’da görüştüğü beş tutuklunun da Cumhuriyet gazetesini alamadıklarını söylediğini belirterek “Keyfi bir şekilde gazetenin verilmediğini söylediler” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle