03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 1 Nisan 2017 4 Cumhuriyet’in ‘düşman’ı kimdi? 28Mart günkü “Düşman ve altın vuruş” yazımda Emre Kongar’ın hepimizi, “demokrasi için direnmeye” çağıran manifestosundan bir alıntı yapmıştım. Emre Hoca “Kırmızı Kedi” tarafından yayımlanmış, manifestosunun 20. sayfasında şunları söylüyordu: “Her uluslaşma sürecinde ve her ulusal eylemde ‘ortak düşman’ kavramı ‘olmazsa olmaz’ sosyal psikolojik ve siyasal koşuldur. Eylemin gücü ve dolayısıyla ‘düşman’a karşı alınacak önlemlerin şiddeti doğru orantılıdır. Almanya’da (Naziler döneminde) Yahudiler bu hedefe oturtulmuşlardır.” Bu alıntının ardından faşist ve ırkçı yönetimlerde düşman kavramının yerini ve bu kavramın söz konusu rejimlerin sonunu hazırladığını anlatmaya çalışmıştım. Bir dostum bu yazı üzerine şu soruyu sordu: Cumhuriyet projesi de bir uluslaşma süreci olduğuna göre, onun düşmanı kim ya da kimlerdi? Soru mantıklıydı, üstelik kimilerince yanlış anlaşılmış, saptırılmış Kemalist ulus kavramı ve toplumda yerleşmiş, yanlış algılar yüzünden de mutlaka giderilmesi gereken bir yanılgıya da parmak basmaktaydı. Gerçekten, Cumhuriyet, uluslaşma projesi olduğundan zaman zaman kimilerince, haksız yere ırkçılıkla, şovenizmle suçlanmıştır. HHH Oysa Cumhuriyet’in temelini oluşturan ulus kavramının, ırk, dil ve din birliği üzerine bina edilmiş, objektivist, ırkçı ulusçulukla bir ilgisi yoktur. Kendi ulusunu ve onun temeli olan ırkını başka uluslardan üstün görmeye eğilimli olan ve o duygudan beslenen objektivist, ırk temeline dayalı olan ulusçuluktur. Cumhuriyet’in ulusçuluğu ise, bir arada yaşama ve ortak bir hedefe birlikte yönelme iradesi üzerine bina edilmiş, şovenizm tuzağı karşısında uyanık, sübjektivist ulusçuluktur. Bu iki ulus kavramının birbirlerine karıştırılması, haksız ithamların kaynağını oluşturmuştur. Doğrusu, siyaset sahnesinde “Milliyetçi Cephe” olarak somutlaşmış Türk İslam sentezci tutucu milliyetçilerin ve de ümmetçi akımların yaklaşım ve uygulamaları da bu suçlamaların haklıymış gibi algılanmalarına yol açmıştır. Ama, bunların Cumhuriyet’in temelini oluşturan ulus projesiyle bir ilgisi yoktur. “Düşman”a gelince: Kurtuluş Savaşı sırasında doruğa çıkmış olan uluslaşma sürecinin ilk aşamasında, ortak düşman elde silah cephede dövüşülen işgalcilerdi. Kurtuluş Savaşı’nın kadroları, düşmanın yalnız Yunanistan olmadığının, aynı zamanda onun ardında duran İtilaf devletleri olduğunun farkındaydılar ve global bir emperyalizm algısına sahiptiler. O dönemde düşman, bütün dünyanın mazlum uluslarının ortak düşmanı olan emperyalizmdi. Cumhuriyet’in temelindeki anti emperyalist bilinç net ve keskindi. HHH Ama Cumhuriyet, bir kez işgali ortadan kaldırıp bağımsızlığını kazandıktan sonra, kendi ulus temelini pekiştirmek için, karşısında düşman ülkeler yaratma tuzağına düşmedi. Onun hedefi çağının mümkün olan en ilerisine ulaşmaktı. Bunun için yapılması gereken insanlığın o güne kadar eriştiği tüm kazanımları kucaklayan, bir değerler bütünü oluşturmaktı. Bu ulusal bir kavgaydı ve karşısında başka uluslar değil, ama gerçek düşman olan cehalet vardı. Cumhuriyet’in düşmanı olan uluslar yoktu, ona göre en büyük düşman, ortak ulusal hedef olan çağdaş uygarlığı yakalamanın önündeki en büyük engel olan cehaletti. Cumhuriyetin en büyük savaşı çağdaşlaşma cephesinde verilmekteydi. Bu savaşın zaferleri, hepsi çağıyla uyumu sağlamaya yönelik olan çağdaşlama ve eğitim savaşlarında kazanılmıştı. İşte bu yüzdendir ki, Cumhuriyet’in bütün yaşamı boyunca her cephede savaşmış kurucu komutanı öldüğü zaman bütün ulusların temsilcileri peşinden saygıyla yürümüşlerdi. Bunları söylediğimde dostum sordu: Cumhuriyet o düşmanını yenebildi mi bari? Bu soruya, siz olsaydınız, ne yanıt verirdiniz? ‘Hâkimler ve savcılar beni tehdit ediyor’ MHP’den ihraç edilen Meral Akşener, referandum sürecinde savcılar ve hâkimler tarafından tehdit edildiğini söyledi. Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde konuşan Akşener, “Beni tehdit ediyorlar, ben de onlara diyorum ki, ‘Harami var deyu, korku verirler. Benim ipek yüklü kervanım mı var.’ Elinizden geleni ardınıza koymayın. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” dedi. Akşener şunları söyledi: “Bir referandum kararı alındı, o karar nedeniyle tercihlerimizi bildiriyoruz. Hâkimler mesaj atıyor, ‘Sonra görüşürüz haa’, görüşsek ne olacak? Elinden geleni ardına koyma. Savcılar mesaj atıyor ‘küsmece yok’. Hâkim ve savcının, camide imamın politika yaptığı, benim vergimle maaş alan imam efendim, benim gibiler için ‘kâfir’ diyor. Böyle bir dönem görülmemiştir.” l Haber Merkezi haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Katılım yüksek ‘3 günde9usulsüzlük’ 3 günlük süre içinde usulsüzlük ve yönlendirme ile ilgili 9 tutanak tutulduğunu belirten Bingöl, “Bu 9 tutanak hem sandık kurullarına hem konsolosluklara bildirildi. Bu usulsüzlük fazla! tutanaklarveitirazlarYSK’yede tarafımızca yapıldı” dedi. 1 Kasım Yurtdışında başlayan oy kullanma işlemlerinde 1 Kasım seçimlerinden seçimlerinde 6 usulsüzlüğün tespit edilerek kayda geçirildiğine 3.5 kat fazla kişi oy verdi, ilk 3 günde 9 usulsüzlük tutanağı düzenlendi CHP Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, yurtdışı seçmenin oy verme işlemlerinin ilk üç gününe ilişkin bilgi verdi. Hafta içi olmasına karşın katılımın 1 Kasım seçimlerinin ilk gününe göre 3.5 lerin iyi gitmediğini görüyorlar ki böyle usulsüzlüklere, yanlışlıklara ve ahlaki olmayan yollara başvuruyorlar” dedi.  Yurtdışında 27 Mart Pazartesi günü itibarıyla Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa ve İsviçre’de oy verme cü günler için de söz konusu. İlk üç günde yurtdışında kullanılan oyların toplamı 141 bin. Hafta içi böyle bir katılım olduysa hafta sonu katılım daha da artacaktır” dedi. Katılımın fazla olmasının bazı nedenleri olduğunu söyleyen Bingöl, “İlki; dikkat çeken Bingöl, “Daha işin başındayız ve böylesine fazla sayıda olumsuzluk yaşandı. Arkadaşlarımızın dikkatleri sayesinde bunlar tespit ediliyor. Herhalde işlerin iyi gitmediğini görüyorlar ki böyle usulsüzlüklere, yanlışlıklara ve ahlaki olmayan yollara başvuruyorlar” dedi. kat fazla olduğuna dikkat işlemi başladı. 1 hafta boyunca 2 milyon AKP’nin Hollanda ve Almanya’yla olan çeken Bingöl, artan katılı 972 bin 676 seçmen, 57 ülkedeki 120 gerginlikle ilgili yaşattığı sorunlar. Anla yuma ulaşılmıştı. Eğer bu oy verme oranı mın “hayır”ın lehine oldu temsilcilikte bulunan 3 bin 182 sandıkta şıldı ki bu sorunlar bir amaç için bu ka yüksek çıkıyorsa, bu oran hayırın lehine ğunu kaydetti. 1 Kasım’da oy kullanacak. İlk üç günün rakamlarına dar yüksek düzeye çıkarıldı. Bunu Başba olacaktır” ifadelerini kullandı. toplam usulsüzlükle ilgi ilişkin bilgi veren CHP’li Bingöl, ilk gün kan Binali Yıldırım kendi ağzıyla ‘Mak 3 günde katılımın yalnızca 6 ülkede İKLİM ÖNGEL li 6 tutanak tutulduğunu belirten Bingöl, yalnızca 3 günde 9 tutanak tuttukla den itibaren 1 Kasım seçimlerine kıyasla sat hasıl oldu’ diyerek itiraf etti. Görünen yüzde 4.75 olduğuna dikkat çeken Binbüyük bir yoğunluk yaşandığını kaydetti. o ki yurtdışı oylarında AKP, aradığını bu göl, 1 Kasım seçimlerinde yurtdışında seOy verme işleminin 1 Kasım seçimlerine lamamış” diye konuştu. 7 Haziran ve 1 çime katılımın yüzde 40 oranında ger rını dile getirdi ve “Daha işin başındayız göre ilk gün 3.5 kat fazla olduğunu söy Kasım seçimlerinin oy analizi yapıldığın çekleştiğini söyledi. Bingöl, “14 gün ve böylesine fazla sayıda olumsuzluk ya leyen Bingöl, “Bu oran referanduma katı da yurtdışında sandığa giden seçmenin lük bir oy verme süresi olmasına karşın şandı. Arkadaşlarımızın dikkatleri saye lımın da fazla olduğunu gösteriyor. Aynı çok önemli kısmının AKP seçmeni oldu bu kadar yoğun ilgi, oy verme işleminin sinde bunlar tespit ediliyor. Herhalde iş yüksek oy verme işlemi ikinci ve üçün ğunu dile getiren Bingöl, “Orada bir do yüzde 60’a ulaşacağını gösteriyor” dedi.   Huzur içinde ‘Hayır’ deyin Burdur’da halka seslenen CHP lideri Kılıçdaroğlu “Kendimize şunu soracağız. Bu anayasa değişikliği sanayicinin, esnafın, işsizin derdini çözüyor mu? Çözmüyorsa rahatlıkla hayır oyu kullanın” dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur Sanayi Sitesi’nde esnafla kahvaltıda bir araya geldi. Esnafa seslenen Kılıçdaroğlu, “Kendimize şunu soracağız, ‘Bu anayasa değişikliği hangi derdimizi çözüyor. Sanayicinin, esnafın, işsizin derdini çözüyor mu? Demokrasimizi geliştiriyor mu?’ Bunların hiçbirini yapmıyorsa, hiçbir derdimizi çözmüyorsa rahatlıkla, vicdan huzuru içinde gidin, hayırlı bir iş yapın ve ‘hayır’ oyu kullanın” diye konuştu. “Hayır” oyu kullanılması gerektiğini bütün bu ayrıntılarıyla anlattığını belirten Kılıçdaroğlu, “Ama onlar neden ‘evet’ oyu kullanılması gerektiğini bir türlü anlatamıyorlar. Diyorlar ki ‘çift başlılığı engelleyeceğiz, Türkiye’yi uçuracağız’ yok böyle bir şey. Siz Binali Bey’in ayrı telden çalacağını düşünüyor musunuz? Adamı gerçekten güldürüyorlar. Ya 500 metre öteden Sayın Erdoğan’ı görse önünde 80 düğme olsa 8 saniyede hepsini ilikler. Millete doğruları söylemek lazım” dedi. ‘Bal gibi fesih var’ Burdur’un Bucak ilçesinde, yurttaşlar Kılıçdaroğlu ile selfie çekti. Ardından referandum çalışmalarını Isparta’da sürdüren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Atabey ilçesine bağlı İslamköy’de 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in mezarını ziyaret etti. Bucak ilçesinde vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, “Peki, şimdi hangi gerekçeyle demokrasiden vazgeçiyor, tek BAYBURT’TA CHP’NİN HAYIR OTOBÜSÜNE ENGEL adam rejimini istiyoruz? Diyorlar ki ‘yine milletvekili seçilecek’.Tek başına seçim demokrasi değil. Hitler’de de seçim Referandum çalışmaları sırasında Bayburt’ta bulunan CHP’nin “Hayır” otobüsünün önü AKP ve MHP’ye ait “Evet” araçları tarafından kesildi. AKP ve MHP’ye ait minibüsler CHP otobüsünün hoparlörlerinden yapılan “Hayır” propagandasını engellemek için “Evet” propaganda müziklerinin sesi sonuna kadar açıldı. Seslerin birbirine karıştığı meydan girişinde polisin de güvenlik önlemi aldığı dikkat çekti. Bir süre meydan girişinde bekleyen CHP otobüsü şehre giremeyince geri dönmek zorunda kaldı. Baskıya suç duyurusu Öte yandan CHP Antalya Milletvekili Dr. Niyazi Nefi Kara ve CHP Parti Meclisi Üyesi Yıldırım Kaya, Muş Gazeteciler Cemiyeti’ne ziyarette bulundu. Kara, “Bazı kaymakam ve valilerin özellikle çok baskı yaptığını, devletin değil parti valisi gibi çalıştığını anlatıyor insanlar. Muhtarlara çok baskı yapılıyor. Hatta işte buradan evet çıkmazsa mührünüzü alırız diye tehdit ettiklerini duyduk” dedi. Kaya da baskı yapan kaymakam ve valiler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti. l Haber Merkezi vardı. Suriye’de seçim yapılıyor. Irak, Libya’da tek adam vardı. Şimdi bizi o ülkelere benzetmek istiyorlar” dedi. Fesih yetkisi tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, “Bal gibi fesih var. Görev süresi dolmadan siz bir meclisin görev yapmasını engelleyip tekrar seçime götürürseniz onun adı fesihtir. Açsınlar baksınlar Burhan Kuzu neler söylüyor. Ona da inanmıyorlarsa kendi adalet ba kanlarına sorsunlar? Zaten var olduğu İki seçenek varsa, bu ne? nuonlardabiliyorlar”diyekonuştu. Hayır festivaline DİB, sahadan tecrübe paylaşıyor. Hayırcıların başına gelenler, Evet’in tasviri aslında PINAR ÖĞÜNÇ Örtülü ödenek harcamaları şubat itibarıyla birden yüzde 72 artmış, okul koridorlarından cami duvarlarına Evet pankartları asılmış, bizzat kamu görevlileri Evet propagandası yapmaya başlamış. Mart ayının ilk 20 gününde 17 ulusal kanalda Hayır’a ayrılan 45,5 saat, Evet’e ise 485! Hayır kampanyası için çalışanlar gözaltına alınabiliyor, tutuklanabiliyor, sokakta fiziksel ve psikolojik şiddet görüyor. Toplantı için yer verilmiyor, polis ordusu gözetiminde kampanya yürütüyorlar. Cumhurbaşkanı zaten “terörist” diyor onlar için, “vatan haini” diyor. Haydi önce içerikten konuşmayalım, TC vatandaşlarına bir soru soruluyor, söyle deniyor: Evet mi, hayır mı? Referandum öncesi bu yanıtlardan birine yönelik aleni baskının ardındaki açmazlar, siyaset bilimi terminolojisiyle tarif edilebilir belki. Ama bu tavır aynı zamanda mesela mızıkçı mahalle çocuğunu, açık faul yapıp bir de kendini yere atan futbolcuyu, ailesinin imkânlarıyla ahkâm kesen fabrikatör oğlunu, pişti oynarken bile kural değiştirmeye kalkanı, yenilecek korkusuyla isimşehir’de bile çamura yatanı hatırlatıyor. İki seçenek varsa, bu ne? Hayır kampanyasının başına gelenler, bizatihi Evet’in tasviri aslında. Manidar olansa bu gayrete karşın, yani misal ekranların yüzde 91’inde sadece Evet varken, kimi kamuoyu yoklamalarının Hayır’ı, Evet’le başa baş göstermesi. İmkânlar eşit dağılabilse kimbilir ne olurdu. “Çift başlılık” şeklinde bir sorun olarak sunulanın demokrasinin temel kaidelerinden biri olduğu, denetlenebilirliğin sadece denetlenmeyi istemeyen için istikrar sağlayacağı anlatılabilseydi... Demokrasi İçin Birlik (DİB), dün referanduma iki hafta kala bu eşitsizliği somutlaştıracak kimi rakamları, tecrübeleri paylaştığı bir toplantı yaptı. DİB partilerüstü bir oluşum. Salonda hâlâ tutuklanmamış HDP’liler, CHP’liler, sendikalardan meslek odalarına irili ufaklı birçok örgütlenmeden temsilci vardı. Rıza Türmen, Turgut Kazan, İbrahim Kaboğlu gibi isimler konuştu, ayrıca Hayır Meclisleri tecrübelerini paylaştı. Hayır Meclisi nasıl çalışır? Türkiye sathında kurulan Hayır Meclisi sayısı 200’ü geçiyor. Kimi il, kimi ilçe, kimi mahalle merkezli. Sadece İstanbul’da 53, Ankara’da 47 Hayır Meclisi var. Kürtlerin bu konuda tecrübeleri ayrı. Belli ki Gezi sonrası kimi kalıcılaşan mahalle forumları da bu birlikteliğin çekirdeğinde. Eski gazeteci Evin Doğu, parçası olduğu Şişli Hayır Meclisi’ni anlatıyor. 1980 öncesine denk düşen üniversite yıllarından beri ilk kez “faşizme karşı omuz omuza” olmayı bu kadar net tecrübe ettiğini söylüyor. Kendisi gibi örgütsüz solculardan, örgütlülerden, HDP’lilerden, CHP’lilerden, kendisini Atatürkçü olarak tanımlayanlardan müteşekkil bir meclis bahsettiği. Evet ve Hayır kitlesinin karışık olduğu Şişli’de 6070 kişi bir araya gelmiş, 30 kişi çok aktif, örneğin broşür dağıtımı gibi işlerde sayı çok daha artabiliyor. Hiyerarşi yok, bazı durumlarda hızlı karar almak için niyet beyanıyla katılınan, kimsenin de itiraz etmediği bir Koordinasyon grubu var. Kafelerde de buluşuyor, ofislerde de. Hayır Meclisleri ev ev geziyor, işlek saatlerde sokaklarda, metroda bildiri dağıtıyor, pazar geziyor. Kararsızlara pencere, Hayırcılara umut olmak istiyorlar. Oranlar bu kadar yakınken Hayırcıların çoğunun bir biçimde Evet’in kazanacağına inanması da manidar çünkü. kaymakamlık yasağı İzmir Gündoğdu Alanı’nda bugün gerçekleştirileceği duyurulan “Bir Hayır Festivali: Umudu Kesme Yurdundan” adlı festival, Konak Kaymakamlığı tarafından gerekçe gösterilmeden yasaklandı. Aralarında sendikalar, sivil toplum ve meslek örgütlerinin bulunduğu İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından düzenlenen festivalde, İzmirli sanatçılar sahne alacak, Orhan Alkaya da etkinliğe seslendireceği şiirlerle katkı verecekti. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nden yapılan açıklamada, “Festivale bir gün kala gerçekleştirilen bu yasaklama, öncelikle AKP iktidarının demokrasi anlayışını gözler önüne sererken, OHAL koşullarında gidilecek bir referandumun ne kadar adil olabileceğine ilişkin de güçlü bir kanıt oldu. Hayır diyenlerin müzikle bir araya gelmesinden bile çekinen, korkan iktidar, referandumdan Evet sonucu çıkması halinde demokrasimizin başına neler geleceğinin ipuçlarını daha bugünden vermektedir” denildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle