20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] Salı 7 Mart 2017 EDİTÖR: NECDET ÇALIŞKAN Tasarım: BAHADIR AKTAŞ DOLAR 3.7150 0.7 kuruş AVRO 3.9370 0.3 kuruş FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET 11.25 0.02 puan 91.045 1323 puan 993.65 0.66 kuruş ALTIN 24 AYAR 147.30 0.1 kuruş Ryaisrkıseınkdaarnşçınoğkounsuigtolarrtıansız Deprem kuşağında olan ve geçmişte depremin yıkıcı etkilerinin acısını derinden yaşayan Türkiye’de 10 konuttan sadece 4’ünde zorunlu deprem sigortası var Sektörün yükünü kadın omuzluyor Önümüzdeki birkaç gün kadın emeği, kadın istidamı, toplumda ve yaşamda kadının yeri ne odaklanacağız. Malum 8 Mart Dün ya Emekçi Kadınlar Günü... Hal böyle olunca biz de sigorta sektöründeki ka dın istindamına ba kalım dedik. Tür kiye Sigorta Birliği (TSB) verilerini mer cek altına alarak, si gorta şirketlerinde çalışan kadınların oranına ve sayısa OBülcyaüyktaş baktık. TSB’nin bu yılı ocak başına ilişkin verilerine göre, sigorta şirketlerin de doğrudan satış personeli hariç top lam çalışan sayısı 13 bin 555. Söz ko nusu çalışaların 7 bin 188’i kadın geri kalanı erkek. Yani çalışanların yüzde 53 kadın. Aynı şekilde doğrudan satış personel sayısına bakıldığında da top lam 6 bin 97 çalışandan 3820’sinin ka dın olduğu görülüyor. Burada çalışan kadın oranı ise yüzde 62. Her iki alan da da iki yıllık yüksekokul ve üniver site mezunlarındaki ayrıntıların yer aldığı grafikte, kadınların her katego ride daha fazla çalıştığı görülüyor. Avrupa’nın gerisinde Ülkede böyle olmasına karşın, kadın istihdamında Türkiye’nin Avrupa’nın çok gerisinde kaldığı biliniyor. AvivaSA’nın, geçen yılın ekim sonunda, Deloitte’la yaptığı bir araştırmada 1564 yaş arasındaki bireylerin çalışma oranları incelendi. AB nüfusunun yüzde 66’sı, Türkiye nüfusunun yüzde 50’si istihdam ediliyor. Bu oran, erkekler bazında bakıldığında AB’de yüzde 71, Türkiye’de yüzde 70. Ama konu kadınlara gelince aradaki fark bir hayli açılıyor. AB’deki kadınların yüzde 60’ı, Türkiye’deki kadınların ise sadece yüzde 30’u istihdam ediliyor. Niye önemli? Eskiden hayati bir unsur olarak görülmeyen, gerektiğinde kullanılabilecek bir yedek güç olarak algılanan “kadın istihdamı”, her geçen yıl daha fazla ekonominin ana konusu olmaya başlıyor. Çünkü kadın istihdamı arttıkça ve kadınlar ekonomik olarak güçlendikçe; onlar üzerinden, eğitim, kültür, beslenme ve sağlık harcamalarının artmaya başladığı saptanıyor. Başka bir ifadeyle, kadın istihdamının artışı, toplumun yaşam kalitesine net katkıda bulunuyor. Ayrıca iş yaşamının, kadınlara özgü bakış açısına, davranış biçimlerine ve çözüm yaklaşımlarına ihtiyacı olduğu her geçen gün daha fazla dile getiriliyor. Tabii kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmalarının kendi özgürlüklüklerine bire bir yansıdığını, onu güçlü kıldığını, hayatın her alanında tek ve hür mücadele edebileceğini saymıyoruz bile... Deprem kuşağında yer alan ülkede konutların sigortalılık oranı ne yazık ki hâlâ yüzde 50’nin altında. Her deprem sonrası kaleme alınan yazılara ve ilgili kuruluşların açıklama ve çağrılarına karşın zorunlu olmasına karşın, deprem sigortaları istenen boyutta değil. Türkiye’deki konutların yüzde 44’ünde zorunlu deprem sigortası bulunuyor. En yüksek sigortalılık oranı Marmara Bölgesi’nde yakalanırken, sigortalı konut oranı yüzde 54’ü bulan İstanbul, sigortalı konut sayısında da ilk sırada. Deprem kuşağında olan ve geçmişte depremin yıkıcı etkilerinin acısını derinden yaşayan Türkiye’de 10 konuttan sadece 4’ünde zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Türkiye genelinde her yıl 17 Mart’taki Deprem Haftası etkinliklerinde, bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilirken, zorunlu deprem sigortası bulunan konut sayısının yeterli düzeyde olmadığı belirtiliyor. Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) verilerinden derlediği verilere göre, Türkiye’deki konutlarda zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 44 seviyesinde bulunuyor. Marmara ilk sırada Sigortalı konutların bölgelere göre dağılımına bakıldığında en yüksek sigortalılık oranının yüzde 54 ile Marmara Bölgesi’nde olduğu görülüyor. En düşük sigortalılık oranı ise yüzde 31 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde. Marmara Bölgesi’nde sigortalı konut oranı yüzde 54’ü bulan İstanbul, sigortalı konut sayısında da ilk sırada yer alıyor. Bölgede sigortalı konut sayısında İstanbul’u, Bursa, Kocaeli ve Tekirdağ takip ediyor. Sigortalılık oranı Düzce’de yüzde 80, Bolu’da yüzde 74, Yalova’da yüzde 72, Sakarya’da yüzde 66, Çanakkale’de yüzde 59, Bingöl’de yüz de 56, Erzincan ve Kocaeli’nde yüzde 55 seviyesinde bulunuyor. 173 milyon lira ödeme Türkiye’deki en yıkıcı depremlerden 17 Ağustos depreminin yaşandığı 1999 yılında yalnızca 500 bin civarında deprem teminatlı konut bulunduğunu anlatan DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, bugün Türkiye’deki her 10 evden 4’ünün depreme karşı sigortalı olduğunu kaydetti. Halihazırda yürürlükteki poliçe adedi 78 milyona yaklaşmış durumda. Murat Kayacı, kurumun tek bir deprem için 15 milyar liralık ödeme gücü bulunduğunu söyledi DASK’ın kurulduğu günden itibaren 22 bin 151 dosya için yaklaşık 173 milyon lira ödeme yaptığına değinen Kayacı, “Van depreminde hasar gören sigortalı ev sahiplerine toplam 122 milyon liralık ödeme yapıldı. Eğer tüm konutlar sigortalı olsaydı ödenecek toplam sigorta tazminatı çok daha yüksek olurdu. Sigorta alışkanlığının yaygınlaşması, maddi kayıpların telafi edilmesi bakımından vazgeçilmez” dedi. Adıyaman’da 5.5 büyüklünde bir deprem meydanı gelmiş, bu depremin ardından 4.2, 4.4 ve 4.1 büyüklüğünde üç deprem daha olmuştu. Sarsıntı, çevre illerden de hissedilmiş 22 kişinin yaralandığı açıklanmıştı. Generali’de küresel atama Generali Sigorta’nın genel müdürü Mine Ayhan, Generali Grup’un iştiraki olan Paris merkezli Europ Assistance Grubun Yönetim Kurulu üyeliğine atandı Dünya genelinde 44 şirket, 208 ülkede temsilcilik ve 8 bin 200 çalışanıyla 5 kıtada hizmet veren Europ Assistance Grup’un globaldeki yönetim kurulu’na, Türkiye’den Mine Ayhan atandı. 154 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketi Generali Sigorta’nın Genel Mü Mine Ayhan dürlük koltuğunda görev yapan Mine Ayhan, mevcut görevinin yanı sıra, Generali Grubun iştiraki olan Paris merkezli Europ Assistance Grubu Yönetim Kurulu üyeliği’ni de yapacak. Kadınların ekonomik üretim ve şirket yönetimlerinde daha aktif olmaları gerektiğini belirten Mine Ayhan, “Kadınların güçlü ve etkin bir konumda iş hayatında yerini alması ekonomik sürdürülebilirlik için çok önemli. Bu sebeple uluslararası arenada yabancı kadın yöneticilere mentorlük yapmanın yanı sıra Türkiye’de önemli ku rum ve kuruluşların üst yönetimlerinde aktif olarak çalışmalarıma devam ediyorum” dedi. Sektörde, kadın çalışanlara pozitif ayrımcılık tanıyan bir kadın yönetici olarak, grubun bir iştiraki ve sektöründe lider konumda olan Europ Assistance Grup gibi büyük ve köklü bir kurumun globaldeki bir birimine getirilmiş olmasının büyük mutluluk olduğunu belirten Ayhan, böyle bir görevin yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne denk gelmesinin tüm çalışan kadınlar için de umut verici bulduğu dile getirdi. TSEV’den 30 gence yangın sigortası eğitimi Türk Sigorta Eğitim Vakfı, yangın sigortaları ve hasarları konusunda 30 gence eğitim verdi. Yangın hasarlarının çeşitli yönleriyle ele alındığı eğitimi veren Sema Bulutlu, gençlerin meslekleri konusunda hevesli, araştırmaya eğilimli, enerjik ve dinamik insanlar olduğunu belirtti. Eğitim; Muafiyetler ve uygulamaları (Deprem, terör, sel ) Yangın Sigortası Genel Şartları ve Kapsamı Hasar ve Tazminat, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Yangın Sigortalarına ve Uygulamacılara Etkisi, Sigortacılık Kanunu ile İlgili Maddeler, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik, Hasar Suiistimalleri ve Mücadelesi gibi konuları içerdi. Kuruca, iş ilanlarını yayımlarken ilanın diline bile dikkat ettiklerini belirterek, ilanlarda, cinsiyet ayrımcılığına neden olabilecek herhangi bir ifadeye yer vermediklerini belirtti. Kadın yönetici oranı yüzde 64 AvivaSA Üst Yöneticisi (CEO) Fırat Kuruca: “Satış kanalları da dahil olmak üzere, kadın çalışan oranımız yüzde 65; kadın yönetici oranımız ise yüzde 64. Ayrıca, su anda 100’ü aşkın genç girişimcimizin yüzde 60’ı kadın. Bu veriler, kadın dostu şirket olarak tanımlanmamızın en somut göstergeleridir” dedi. İzledikleri kadın istihdamı politikası hakkında açıklamalar yapan AvivaSA CEO’su Kuruca; “Ülkemizin düşük istihdam ve tasarruf oranları bir sorun ama kadın istihdam oranımızın, Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde olması daha acil çözümlenmesi gereken bir sorun. Gerçek değişim, bekleyerek değil her platformda altını çizerek, öncü olarak, alan açarak sağlanabilir. AvivaSA olarak istihdam politikamızda, kadınlara sadece hak değil, fırsat eşitliği de sağlamaya yönelik kurumsal kültüre sahibiz” diye konuştu. Asbestin ölümcül ideolojisi Asbest, bir kükürt değil. Fark edilir bir rengi yok. Asbest bir metangazı da değil. Kokusuz. Renksiz ve kokusuz oluşu, yasal sorumlulukları olduğu halde buna uymayan kişi ve makamlar bakımından, bir manevra ve spekülasyon “avantajı”(!) yaratabilir. Ama bu, asbestin kanserojen bir madde olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Asbestin akciğer kanserine yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Belki, asbeste dayalı kanser vakalarının 510 yıl gibi bir dönemde ortaya çıkması, bu konuda sorumlu makamların “elini” ve manevra alanını genişleten son güçlü faktördür. Nasılsa Ankara’da 350 ton asbest barındıran tarihi Havagazı Binası’nın önlem alınmaksızın yıkılmasının, sağlık üzerindeki sonuçları hemen bugün görülmeyecek. Hiç kimse, bu bina yönetmeliğe aykırı biçimde, karantinaya alınmadan yıkılmaya kalkıldı diye bir hafta içinde kanser olup ölmeyecek değil mi? İşte “Havagazı Fabrikası” olayında sorumluluğu tartışılan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne görevlerini hatırlatan herkesin, Başkan Melih Gökçek tarafından suçlanmasının ardında, asbestin bu “hükmünü hemen icra etmeyen” niteliğinin payı büyük olmalı. HHH Orta vadede Ankara’da kanser vakalarında artış olursa, o zaman dönülüp bugünlere bir bakılacağı unutulmasın. Fakat bu kadar da değil tabii. Havagazı Binası’nın içinde yer alan üç kazandaki boruların izolasyonlarının asbestli oluşu karşısında gerekenlerin yapılmayışının başka sonuçları olmalı. Bu sonuçlara gelmeden önce, “neler yapılmalıydı” diye bir daha anımsatalım. Bir ülkenin başkentinden ve halk sağlığından söz ediyoruz. Ankara Büyükşehir Belediyesi gibi bütün kurum ve işyerlerini bağlayan bir mevzuat metni var. Asbeste maruz kalma sonucunu doğuracak bütün iş ve işyerlerinin uyması zorunlu olan 23 maddelik yönetmelik 25 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış. Adı: “Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” Risk değerlendirmesi nerede? Bu yönetmeliğin 10. maddesi, özellikle önemli. Asbest ölçüm ve numune alma işlemlerinin akredite laboratuvarlarca yapılması gerektiği belirtiliyor. Dahası işe (yani havagazı fabrikası yıkımına) başlamadan önce bir “risk değerlendirmesi” yapılmasının zorunlu olduğunu bize anlatıyor. Kanserojen bir madde olan asbest konusunda bir “sınır değer” var. Çalışma ortamından düzenli alınan numunelerde lif sayımı yapılarak sınır değerlerle karşılaştırılması gerekiyor. “Fazkontrast mikroskopu” denilen özel bir mikroskop türü var ki, ölçüm ve değerlendirmede bu mikroskopun kullanılması gerekiyor. Görüştüğüm uzmanlar, Havagazı Fabrikası içindeki kazanlarda kullanılan asbestin “uçuşabilen asbest” (amphibole asbestos) olduğunu söyledi. Boruların, zaman içinde asbestli olmayan diğer kısımlarına da bulaşmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu, bu nedenle de yıkım öncesi binanın karantinaya alınmış olması gerektiğini vurguladılar. Hekimhukukçu kimlikleri bulunan Ankara milletvekili Murat Emir de yönetmelikteki iş planının yapılıp yapılmadığını soruyor ısrarla. Bu soruya cevap yok. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Olaydan sekiz gün sonra havadan alınmış numune sonuçları” gösterdiğini, bunun da yönetmeliğe uygun davranmak anlamına gelmediğini vurguluyor. Yaşamsal önem taşıyan diğer soru ise şu: Tehlikeli atık sınıfında yer alan molozlara asbest testi yapıldı mı? Molozlar nereye atıldı? Ankara Garı, Ankara Adliyesi, öğrenci yurtları, hastaneler, işyerleri, okullar, günlerdir asbestli hava solurken, toplum sağlığı adına sorulan soruların “ideolojik saplantı” klişesine çarpması ise en “ölümcül” ideolojinin ta kendisi. ‘Enflasyonu dolar çift haneye taşıdı’ Merkez Bankası, gıdada yıllık enflasyondaki yükselişin devam ettiğine, enflasyonda genele yayılan döviz kuru etkilerinin gözlendiğine dikkat çekti. Banka’nın yayımladığı “Şubat Ayı Fiyat Gelişmeleri” raporunda, ‘TL’deki birikimli değer kaybının etkisine’ dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi: “Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 0.81 oranında artmış ve yıllık enflasyon 0.91 puan yükselerek yüzde 10.13 olmuştur. Bu dönemde, gıda yıllık enflasyonundaki yükseliş sürmüş; başta temel mal ve enerji grupları olmak üzere genele yayılan döviz kuru etkileri gözlenmiştir. Şubat ayında geçici vergi indirimlerine karşın temel mal grubu genelinde döviz kuru gelişmelerinin gecikmeli etkileri izlenmiştir.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle