20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 7 Mart 2017 2 [email protected] Sağlığın aynası dişler sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET Tabip Odası’ndan gazetemize ödül İstanbul Tabip Odası’nın (İTO) her yıl 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri kapsamında düzen lediği Basında Sağlık Ödülleri’ni kazananlar belli oldu. Gazetemiz çizerlerinden Kamil Masaracı “İlaç Zamları” konulu karikatürüyle “Karikatür” dalında ödüle layık Kamil Masaracı görüldü. Aslı Erdoğan ve Serdar Küni’ye ödül Diyarbakır Tabip Odası’nın da Tıp Haftası’nda her yıl verdiği, “Ba rış, Dostluk ve De mokrasi” ödülü nü kazananlar açıklandı. Ödül, kapatı Aslı Erdoğan lan Özgür Gündem Gazetesi’nde “Nöbet çi Genel Yayın Yö netmenliği” nede niyle hakkında açı lan soruşturmada bir süre tutuklu ka lan yazar Aslı Er Serdar Küni doğan ile Şırnak’ın Cizre ilçesinde görev yaptığı es nada gözaltına alınıp tutuklanan Dr. Serdar Küni’ye verilecek. DİŞLERimizdeki sorun tüm vücut sağlığımızı etkiler Diş ve diş etlerimizdeki herhangi bir sorun, yalnız estetik ve fonskiyonel so runa yol açmaz, aynı za manda tüm vücudumuzu etkiler. Diş hekimi Tijen SİBEL BAHÇETEPE Secerli Dürer, pek çok id rar yolu enfeksiyonu, diz, boyun ve baş ağrısının dişlerdeki kronik enfeksiyon kaynağından olabileceğini belirterek “Dişler ve çiğneme sistemindeki sorun lar yalnızca o bölgeyi değil bütün vücu du ilgilendirir” diyor. Günlük hayatta, ağrı, sızı veya her hangi bir sorun olmadığı sürece, tüm organlarda olduğu gibi, ağız ve dişlerin gördüğü görevleri, hatta onların varlı ğını bile fark etmeyiz. Diş hekimi Tijen Secerli Dürer, diş, dişetleri ve ağızdaki problemlerin yalnızca estetik ve fonksi yonel problemler olmadığını vurgulaya rak, diş ve dişetlerinde bulunan sinir sel bağlantıların, kan akışı, bağ dokusu tüm vücudu etkileyen merkezi bir rol oynadığını anlatıyor. Bedenin, herhan gi bir hastalık adı verilen semptom gö rülmeye başlamadan önce bir hazırlık ve kendini iyileştirme çabası olduğunu anımsatan Dürer, vücudun kendini iyi leştirme kapasitesini bozan faktörler den birisinin de dişlerdeki kronik enf lamasyon bölgeleri olduğunu söylüyor. ‘Beni iyileştirin’ uyarısı Dürer, şöyle devam ediyor: “Ağızda kistli bir diş düşünün. Yıllarca ağrı yapmayabilir. Fakat bu zararsız olmadığı anlamına gelmez. Vücuda sürekli Diş hekimi Tijen Secerli Dürer, ağız ve diş sağlığı problemlerinin tüm vücut sağlığını ilgilendirdiğini, bu nedenle tedavinin önemli olduğunu söylüyor. ‘Ben hastayım, beni iyileştirin’ uyarısı gönderir. Vücut, kisti iyileştirebilmek için daimi olarak bir enerji sarfiyatı yapar. Gömük dişler, dişeti hastalığı, dişetlerinin üzerine basan eski köprüler, yeterli kemiğe sahip olmayan kötü yapılmış implantlar, hatta bazen çekilmiş dişlerin olduğu bölgelerde röntgende kemiğin içinde görünen koyu bölgeler de kronik enfeksiyon kaynaklarındandır. Pek çok idrar yolu enfeksiyonu, diz ağrısı, boyun ağrısı, baş ağrısı dişlerdeki kronik enfeksiyon kayna ğından olabilir. İlgili diş tedavi edildiğinde veya çekildiğinde aniden düzelme gösterir. Çiğneme sistemine bağlı olarak mekanik gerilmeler de vücudun uzak bölgelerinde ağrılara neden olabilir. Örneğin diş sıkma veya eksik dişler yüzünden tek taraflı çiğneme dolayısıyla çene ekleminde meydana gelen gerilme olduğu bölgede ağrıya neden olmasa bile, boyun, sırt, bel, baş ağrısı gibi daha uzak bölgelerde ağrılara, kulak çınlaması, görme bulanıklığı gibi pek çok şikâyete kaynaklık eder.” Akdeniz diyeti meme kanseri riskini azaltıyor Dünya Kanser Araştırma Enstitüsü’nün araştırmasına göre Akdeniz diyeti, ER negatif tip göğüs kanserine yakalanma riskini yüzde 40 azaltıyor. Araştırmanın başındaki Maastricht Üniversitesi’nden Prof. Piet van den Brandt, 5569 yaş arasındaki 62 bin 573 kadınla gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda yeme alışkanlıkları ile kanser riski arasındaki ilişkinin ortaya koyulduğunu belirtti. Balık, meyveler, sebzeler, fındık, zeytinyağı, tam tahıllı ürünleri içeren Akdeniz diyeti sadece kanser için değil felç ve kalp rahatsızlıkları riskini azaltmak için de öneriliyor. l Dış Haberler Beyaz çay protein deposu Diyetisyen Şeyda Sular, yapılan çalışmalarda çaylar arasında protein açısından en zengininin beyaz çay olduğu, bunun nedenini beyaz çayın hasat edilen kısmının tomurcuk kaynaklı olduğundan düşünüldüğünü söyledi. Sular, beyaz çayın trigliserit seviyesini düşürdüğünü, yağların parçalanmasını hızlandırdığını belirterek “Çaylarda, en yüksek antioksidan değerini beyaz çay taşımaktadır. Kan kolesterol seviyesini beyaz çay, yeşil çaya göre daha hızlı düşürmektedir. Vücut LDL (kötü kolesterol) seviyesini düşürüp, HDL (iyi kolesterol) seviyesini yükseltmektedir” değerlendirmesini yaptı. Yeşilay97yaşında Yeşilay, 97. kuruluş yılını İstanbul Kadıköy Meydanı’nda düzenlediği özel bir etkinlikle kutladı. Bağımlılıklardan uzak durmak ve sağlıklı yaşam için “Sen de söz ver” mesajının vurgulandığı etkinlikte dev bir pasta kesildi. Hafta boyunca, kamuoyunun bağımlılıklara karşı farkındalığının artırılması amacıyla çeşitli aktiviteler yapıldı, tarihi binalar ışıklandırıldı, ünlü isimlerin katılımıyla halka açık sohbetler düzenlendi. ‘Kültür üzerine’: Cehalet kültürü Geçen pazar günü anılar yerine “Öğrenilmiş Çaresizlik” konusunun ikincisini yazdığım için, güncel olaylardan esinlenerek aktardığım anıları bugüne aldım. HHH “Kültür Üzerine” benim kitaplarımdan birinin adı... Daha doğrusu kültür üzerine yazdığım dörtbeş kitaptan ilkinin adı. (“Kültür ve İletişim”, “Demokrasi ve Kültür” “12 Eylül Kültürü” ve benzeri, kültür üzerine yazdığım başka birçok kitap daha var.) Sonradan Hilmi Yavuz da aynı isimle bir kitap yayımladı ama üzerinde durmadım... Sadece hakkımda yalan yanlış dedikodular yapıp, haftalık bir dergide, üstelik babama da dil uzatarak saldırıda bulununca, bu gerçeğe de işaret eden efendice bir göndermede bulundum. (Meraklısı, Google’a veya doğrudan internet sitem www.kongar.org’un arama motoruna girip ne yazmış olduğuma bakabilir: “Hilmi Yavuz Hilmi Yavuz’a karşı.”) Hilmi Yavuz, sonradan, 15 Temmuz kalkışması bağlamında Zaman Gazetesi yazarı olarak Cemaat ilişkisi dolayısıyla gözaltına alındığında buna şiddetle karşı çıktım ve tahliye edilince de bunun doğru bir karar olduğunu vurguladım. HHH “Cehalet Kültürü” konusundaki bir yazıya Hilmi Yavuz üzerinden bu kadar uzun bir giriş yapmamın nedeni, onun canlı bir televizyon programında söylediği “Bir dışımızdaki gerçek vardır bir de kalbimizdeki hakikat” sözlerine gönderme yaparak “Cehalet kültürü” dediğim olguyu açıklamak: Hilmi Yavuz bu sözleriyle, dışımızdaki nesnel, objektif gerçek ile kimliğimizden ve toplumsal koşullanmalarımızdan (dinimiz, milliyetimiz, ideolojimiz gibi) gelen inancımız arasındaki farka işaret ediyordu: Benim vurgulamak istediğim nokta da tam burada: “Dışımızdaki güncel veya tarihsel gerçeklik”, “kalbimizdeki inanca” göre saptırılınca ortaya “Cehalet kültürü” çıkıyor! HHH “Milli kültür” kavramını, “Türklük ve Müslümanlık” üzerinden tanımlayanlar, bu tanımlamayı Türklüğü ve Müslümanlığı yüceltmek için değil, Batı kültürünü reddetmek, hatta ona karşı savaşmak için kullanıyorlar. (Böylece Batı emperyalizminin dayattığı, Müslümanları farklılaştırarak dışlayan, “Uygarlıklar Çatışması” modeline destek vererek tuzağa düştüklerini de fark etmiyorlar.) Güncel ya da tarihsel nesnel, objektif gerçekleri “inançlarına” göre saptırıyor ve toplumu da buna göre eğitiyorlar... Böyle yapılan bir “Cehalet eğitimi” sonunda da yaygın bir “Cehalet kültürü” ortaya çıkıyor. Hiçbir ideolojinin, hiçbir kimliğin tarihin ve güncelin saptırılmış gerçekleri üzerinde yükselemeyeceğini biliyorlar. HHH Bu “Cehalet kültürü” sadece okullarda eğitim yoluyla değil, televizyonlarda açık oturumlar, diziler yoluyla da topluma dayatılmaya başlandı. İki gündür Tayfun Atay’ın kültür ve televizyon dizileri üzerine yazdığı yazılarda vurguladığı gibi, topluma, tarihsel gerçeklere aykırı, yanlış bir kültür aşılanıyor. HHH Aslında bu yazıyı Tayfun Atay’ın bir anısı üzerine yazmaya karar verdim: 5 Mart tarihli yazısına şöyle başlıyordu: “1978’de Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’nde ilk derslerden birinde kültür konusu işlenirken o dönem bu memlekette sosyal antropolojinin önde gelen isimlerinden sayılan hocamızın şu sözlerini dün gibi hatırlıyorum: ‘Kültür evrenseldir diyorlar. Bunu diyenlerin dilleri kopsun!..’ ” Ben de aynı tarihlerde Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Tiyatro Kürsüsü’nde (hani şimdi şu KHK’larla içi boşaltılan kürsüde) “Sanat Sosyolojisi” dersinde şunları anlatıyordum: “Kültür doğanın yarattıklarına ek olarak insanın yarattığı her şeydir. Araçlar, gereçler bölümüne ‘maddi kültür’, inançlar, değerler, kurallar bölümüne ‘manevi kültür’ denir. Kültür ve uygarlık esas olarak aynıdır. Aralarında ancak kapsam farkı vardır; kültür daha dar bir alanı, uygarlık daha geniş insan topluluklarını kapsar. İslam Kültürü ile İslam Uygarlığı da, Batı Kültürü ile Batı Uygarlığı da aynı anlamlara gelir. Bu açıdan Gökalp’ın Medeniyet ve Hars ayrımı doğru değildir.” Meraklısı, bu konuları derinliğine irdelediğim, örneklerle anlattığım “Kültür Üzerine” adlı kitabıma bakabilir. HHH Bir okurumun aktardığına göre Anadolu’daki üniversitelerden birinde bir sosyoloji hocası, dersinde, “Emre Kongar, evrende değişmeyen tek şeyin değişmenin kendisi olduğunu söylüyor. Yanlış. Olur mu hiç öyle şey: Allah’ın nizamı değişmezdir” diyormuş! Kültürün ya da uygarlığın en önemli kaynaklarının din ve milliyetçilik ideolojileri, yani kimlikler olduğu bilinen gerçekler arasındadır. Ama unutmayalım ki, hiçbir dinin ya da milliyetçiliğin, tarihsel ve güncel gerçeklere rağmen, hele hele bunlara karşı yükseldiği görülmemiştir! Zorlamaların milyonlarca insanın hayatına mal olduğu da, reddedilmeye ya da saptırılmaya çalışılan tarihsel gerçekler arasındadır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle