20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Mart 2017 haber 2 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Kadınların ‘hali’ Büyükşehir Belediyesi çalışanı iki kadın, Antalya Hali giriş ve çıkış kapısına sürgün edildi. Sürgüne taciz de eklendi Referandum mesajlı düğün davetiyesi Eski CHP İl Başkanı Barkan Kalınomuz, 15 Nisan’daki düğün töreni davetiyesinde referanduma gönderme yaparak ‘Aşkımız için evet dedik, ülkemiz için hayır diyeceğiz’ yazısına yer verdi. l AYDIN / DHA TEKİRDAĞ ‘Hayır’ duasına çıkıyorlar Tekirdağ Süleymanpaşa’da kadınlar, bölge milletvekillerinden ev kadınlarına, sanatçılardan ilçe sivil toplum kuruluşlarına dek geniş bir katılımla sokağa çıkıyor, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde zulme, baskıya, şiddete “Hayır” diyor. Tekirdağ Süleymanpaşa Kadın Platformu önderliğinde Anneler Derneği’nden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Türk Eğitim Sen’den Türk Kadınlar Birliği’ne Tekirdağ sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, siyasi parti temsilcileri ve her yaştan bölge kadınlarının bir araya geleceği etkinlikte kadınlar demokratik taleplerini seslendirecek. Tekirdağ Süleymanpaşa Sahil Dolgu Alanı’nda bugün 15.00’te başlayacak mitingde, kadınlar hep birlikte aydınlık bir gelecek dileğiyle “Şiddete Hayır”, “Zulme Hayır”, “Baskıya Hayır”, “Kadın Cinayetlerine Hayır” diyecek ve daha aydınlık bir ülke için ‘Hayır duası’ edecekler. l Haber Merkezi Antalya Büyükşehir Belediyesi çalışanı, TümBel Sen yönetim kurulu üyesi iki kadın memur, Antalya Hali giriş ve çıkış kapısına sürgün edildi. Çalışırken yaşadıkları sıkıntıları anlatmak için Zabıta Dairesi Başkanı Muharrem Kavurgacı ile görüşmeye gittiler. Bir kamyon şoförünün işi bittiği halde, giriş kapısına kafasını uzatarak ‘mal var mı mal’ diyerek seslendiğini, tacize varan benzer olaylarla her gün karşılaştıklarını anlattılar. ‘Taciz’ sözüne sinirlenen Kavurgacı, “Taciz her yerde, otobüste de, sokakta da, metroda da var. Siz bunları bahane ederek çalışmak istemiyorsunuz” diyerek kadın memurları suçladı. Kadınlar, “kadın erkek aynı tuvaleti kullandıklarını” söyleyince, şöyle karşılık verdi: “Ne yapayım yani... Sizde o zaman gidin cami tuvaletine yapın.” İçlerinden biri “Sizin de kızınız var” deyince, “Kızımı karıştırma bu işe...” diye bağırarak kadınları odasından kovdu. Gelin görün... Tüm Bel Sen Antalya Şubesi üyeleri 2 Mart’ta hal önünde bir araya gelerek, Kavurgacı’yı Tacizi protesto eden kadınlar, Menderes Türel’i 8 Mart’ta Antalya Hali’ne çağırdı. protesto ettiler. Açıklamada, “Biz de buradan Sayın Türel’e sesleniyoruz. 8 Mart günü Antalya Hali çıkış kapısına gelin ve burada görev yapan kadın arkadaşların neler yaşadıklarını bir görün ve vicdanınız elverirse bir de fotoğraf çektirin. Antalya Büyükşehir Belediyesi yöneticileri kadın çalışanlarını korumak ve kollamak yerine, her türlü taciz ve saldırıya müsait bir ortamda çalıştırmayı bir ‘meziyet’ olarak görmekteler” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘VASFINA UYGUN BİR İŞ’ Antalya Büyükşehir hafta önce Toptancı Hali’nde çalışmaya Belediyesi ise iddiayı başlamıştır ve kişi yalanladı. Belediyenin kendi vasıflarına açıklamasında, uygun bir işte “Antalya Toptancı görevlendirilmiştir” Hali’nde çalışan 83 personelin 13’ü TÜREL ifadesi kullanıldı. Açıklamada, Başkan kadındır ve sadece bir Menderes Türel’e 30 Kasım kadın çalışandan böyle bir 2016 tarihinde “Kadın iddia gelmiştir. İddia sahibi Dostu İşyeri” ödülü verildiği kadın çalışan sadece 3 anımsatıldı. Diyarbakır’da kutlamaya izin MAHMUT ORAL Diyarbakır Valiliği önceki gün OHAL gerekçesiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliğine izin verilmeyeceğini duyurmuştu. TJA (Özgür Kadın Hareketi) dün DBP Diyarbakır İl Başkanlığı binasında açıklama yaparak karara tepki gösterdi. Dünyanın her yanında kutlanan 8 Mart’ın Diyarbakır Valiliği’nce gerekçe ne olursa olsun yasaklanmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Ceylan, “8 Mart dünya kadın mira sıdır. Bu nedenle en görkemli şekilde kutlamaya kararlıyız. Kararın düzeltilmesi için yetkililer ile görüşmelerimiz devam ediyor. Karar ne olursa olsun tüm kadınları 8 Mart’ı alanlarda kutlamaya çağırıyoruz” diye konuştu. Bu açıklamadan kısa süre sonra Valilikle yapılan görüşmeler sonuç verdi. Valilik, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerine izin verdi. Diyarbakır’da kadınlar, 8 Mart’ta 11.00’de İstasyon Meydanı’nda miting yapacak. l DİYARBAKIR ‘Topuk’ maratonu Kuram / İktisat Siyaset Korkut Boratav emperyalizm, sosyalizm ve türkiye Korkut Boratav Dünyadan Türkiye’ye, İktisattan Siyasete Antalya’da ‘Yüksek Topuk Koşusu’nda 26 kadın, yüksekliği 7, genişliği 1.5 santimetre topuklu ayakkabılarıyla 100 metrelik parkurda kıyasıya yarıştı. En az 7 santimetre yüksekliğinde, 1.5 santimetre genişlikteki topuklu ayakkabılarıyla 100 metrelik parkurda düzenlenen yarışa, 5’i yerleşik yabancı 26 kadın katıldı. Yarış öncesi koşuya ısınma hareketleri yaparak hazırlanan kadınlar, parkurda düşme mek için ayakkabılarını bantlayarak önlem aldı. Koşuya hazırlanan kadınlara, eşleri ve çocuklarının da yardım ettiği gözlendi. Yarışa hazırlananlardan 67 yaşındaki Leman Erzurum ise genç yarışçılar arasında heyecanıyla ilgi odağı oldu. Yarışmayı birinci tamamlayarak 2 bin liralık ödülün sahibi olan Ezgi Erdem, “Parkur çok uzundu, heyecanlıydı, zordu ama önde bitirdiğim için mutluyum” dedi. l DHA www.yordamkitap.com EMEL ANNE Ali İsmail’İN HAYALLERİ İçin koşacak Gezi Direnişi şırasında 2 Haziran 2013’te Eskişehir’de polisler ve eli sopalı siviller tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, Ali İsmail’in hayallerinin yaşatılması için kurulan ALİKEV’e destek vermek için bugün Runatolia maratonunda koşacak. Ali İsmail’in ağabeyi Avukat Gürkan Korkmaz, sosyal medya hesabından “Runatolia maratonunda koşuyoruz, Düş Elçileri’nin projelerine destek veriyoruz” mesajını paylaştı. Öğrenilmiş çaresizlik 2 İnsanın önceki yaşamlarından ve deneyimlerinden kaynaklanan başarısızlık duygusunun, buna dayalı olarak “Ne yaparsam yapayım, koşulları değiştiremem” inancının, bireylerin ve toplumların gelişmelerini engelleyen en önemli ögelerden biri olduğunu cuma günkü yazımda belirtmiştim. Diktatörler, halklarına “çaresizliği”, “Ne yaparsanız yapın, benden kurtulamazsınız, ben iktidardayım” inancını, sürekli olarak uyguladıkları zulümle “öğretirler”. Üstelik bir süre sonra, insanları öylesine terbiye ederler yani koşullandırırlar ki, zulümle topluma kabul ettirdikleri davranış biçimi, o zulme gerek kalmadan, yönettikleri toplumun “Geleneği”, “Göreneği”, “Ahlakı”, “İnancı” olur: Sadece tek bir aileden geldiği, babasının oğlu olduğu için kral, imparator, şah, padişah yapılan, bazen geri zekâlı bile olan birine, tüm bir toplumun itaat etmesinin başka bir açıklaması var mıdır? HHH Bireyi köleleştiren diktatöryal zulmün, toplumun “Gelenek”, “Görenek”, “Ahlak” ve “İnanç” ilkelerini nasıl oluşturduğunu maymunlarla yapılan bir deney çok iyi açıklar: 1. Bir kafese 5 maymun ve tepesinde muzlar bulunan bir merdiven yerleştirilir. 2. Bir maymun merdivenin tepesindeki muzlara ulaşmaya çalışınca, öteki maymunlar soğuk suyla sırılsıklam ıslatılarak cezalandırılır. 3. Bir süre sonra, bir maymun merdivene tırmanmaya yeltendiğinde diğerleri artık ıslatılmaya gerek olmadan, cezalandırılacaklarını bildikleri için, o maymunu engellemeye, dövmeye başlar. 4. Bunun üzerine doğal olarak, muzlar ne kadar cezbedici olsa da hiçbir maymun merdivene tırmanmaya cesaret edemez. Şimdi deneyin en can alıcı yerine, “öğrenilmiş çaresizliğin” “eğitimle aktarılmasına” geliyoruz: 5. Daha sonra bir maymun kafesten alınır ve yerine, eski deneyimi yaşamamış olan yeni bir maymun bırakılır. Bu yeni maymunun yaptığı ilk şey de muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur. Ama bu kez de, daha ıslatılmadan, ıslatılacaklarını öğrendikleri, bildikleri için diğerleri onu hemen döverler. Birkaç kez dövüldükten sonra yeni maymun da nedenini bilmemesine rağmen merdivene tırmanmaktan vazgeçer. 6. Bir süre sonra, deneyin birinci kısmında ıslatılmayı öğrenmiş olan ikinci bir maymun da yeni bir maymunla değiştirilir ve o yeni maymun da muzlara erişmeye çalıştıkça, ıslatılma olmadan dayak yemeye başlar ve merdivene çıkmamayı öğrenir. İlginç olan nokta, ıslatılmayı bilen ve dışarı çıkarılan ilk maymunun yerine getirilen ilk yeni maymun da, ıslatılma olayından habersiz olmasına karşın, ikinci yeni maymunu dövenler arasında yer alır. İlk deneye katılmış ve ıslatılmayı öğrenmiş olan üçüncü ve dördüncü maymunlar da kafesten çıkarılıp yerlerine yeni maymunlar konduğunda sonuçlar aynı olur. En sonunda ıslatılmayı bilen son, yani beşinci maymun da kafesten çıkarılıp yerine yenisi yerleştirilir ve sonuç değişmez. 7. Sonuç olarak daha önce soğuk suyla hiç ıslatılmamış, cezalandırılmamış olmalarına rağmen, merdivene tırmanmaya çalışan maymunu döven 5 adet maymun ortaya çıkar. HHH Cuma günkü ve bugünkü yazılarımdaki “öğrenilmiş çaresizlik” deneylerini, Giardono Bruno’dan başlayarak, doğru bildiklerini, gerçekleri topluma aktarmaktan vazgeçmeyen, din, bilim, sanat, edebiyat insanlarına ve elbette çağdaş dünyanın dürüst, kendilerine saygı duyan ve bu nedenle de cezalandırılan medya mensuplarına adıyorum. HHH Anlayabildiğim kadar, haklarında henüz iddianame bile hazırlanmadan hapiste çürütülen: Cumhuriyet Gazetesi’nden Hakan Kara, Musa Kart, Önder Çelik, Turhan Günay, Güray Öz, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku, Ahmet Şık ve onlar gibi daha pek insan... “Öğrenilmiş çaresizliğe” ve bunun “eğitim yoluyla aktarılarak, toplumsal bir kural olmasına” ısrarla karşı çıkıyor, “Hakkın, Hukukun, Adaletin, Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerinin, Demokrasinin” uygulanmasını bekleyerek çile dolduruyorlar. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle