20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Mart 2017 haber 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ECE KURTULUŞ Deniz Yücel tecritte tutuluyor Gazeteci haber olursa... Bugünkü Tırmık’a “aforizma” terimini 140 karakterlik Twitter mesajı sanan derin kültürlü zatlar için 74 karakterlik bir meslek aforizması ile başlayalım. Mesleğimizin bilgeleri söylemiş: Eğer gazetecinin kendisi haber olduysa orada bir yanlışlık var demektir... Bu bilge söz, gazetecinin kendini öne çıkarmasını, haberi gölgelemesini eleştirmek için söylenmiş. Gel gör ki bu ülkede epeydir gazetecilerin kendileri haber olmakta ve bu yanlışın sorumluları gazeteciler değil. Cumhuriyet’in 11 çalışanının gazetecilik, sadece gazetecilik yaptıkları için tutuklanmaları elbette haberdir. Bir ülkede gizli servisin yurtdışına silah ve cephane yollaması ve bunu “Silah değil insani yardım malzemesi” yalanı ile örtbas etmeye kalkışması elbette haberdir. Bunu haberleştirip halka ileten gazeteciler “casusluk yapıyor” gibi gülünç ve ayıp suçlamalarla tutuklanmaz, tersine ödüllendirilir. Bunun tam tersi yapılmışsa bu elbette bir haberdir... Bir ülkede mesleklerini yaptıkları için 155 gazeteci tutuklanmışsa bu elbette haberdir. Bu ülkede yüzlerce ve yüzlerce gazeteci hakkında kapalı kapılar ardında olup bitenleri halka haber verdikleri için soruşturma açılmış ve ağır hapis cezaları istenmekteyse bu durumun kendisi elbette haberdir... Kendisi haber olan ancak bu yanlışın sorumlusu kendisi olmayan gazeteciler kervanına genç bir meslektaşım da katıldı: Die Welt gazetesinin Türkiye temsilcisi Deniz Yücel. Kendisi şimdi Silivri’de devlet konuğu olarak ikamet etmekte ve cigara üstüne cigara yakıp 15 adımlık dört yanı beton duvar, tepesi telörgü bir avluda volta atmakta. Genç bir meslektaşımdır ve şimdi meslek deneyimlerine bir yenisini ekliyor. İyi gazeteciydi. Çıkınca daha iyi bir gazeteci olacak... O yüzden onun için çok da üzülmüyorum. HHH Gelelim bu ülkenin cumhurbaşkanına... Kendini yargıç yerine koyup, hoşuna gitmeyen, AKP medyasındaki gazetecilerden farklı olarak mesleğin ak adına karalar sürmeyen gazetecilere öfkeleniyor, kinleniyor; “Bunu onun yanına koymam” gibi bir hukuk devletinin başkanının değil ancak bir mahalle kabadayısının ağzından çıkabilecek cümleler kuruyor. En son Deniz Yücel için konuştu. Bir cümlesini alıntılıyorum: “Yok bilmem Die Welt’in buradaki bir temsilcisi içeri alınmış. Bundan dolayı değil. Bu kişi PKK’nin bir temsilcisi olarak...” Deniz Yücel’in nasıl olup da PKK’nin temsilcisi olduğunu anlamadım. Ama “bağımsız ve tarafsız” yargı erkimizin seçkin temsilcisi sulh ceza yargıcı cevabı bulmuş. Tutuklama gerekçesinde açıkça belirtmiş: “PKK silahlı terör örgütünün elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil’de röportaj yaptığı...” Eee, n’olmuş? Bu ülkede en az 10 gazeteci sayarım. Hepsi de Kandil’de PKK yönetim kademesinden birileriyle söyleşi yapmış, sorular sormuş, cevaplar almış ve yayımlamıştır. İsim isim sayıp o arkadaşlarımın başlarını belaya sokmayayım. Ben kendim de Kandil’de bir başka PKK’li Murat Karayılan’la söyleşi yaptım Bu durumda ben “PKK temsilcisi” mi oluyorum yani? Güldürmeyin beni. 1980’de içsavaşın en şiddetli günlerinde Afganistan’da Sovyet Kızılordu askerleri ile söyleşi yaptım. Erdoğan’ın dizi dibinde fotoğraf çektirdiği mücahit lideri Hikmetyar’ın karargâhında, hem mücahitlerle hem onları eğiten Amerikalı subaylarla söyleşi yaptım. Bu durumda ben Rus casusu mu oluyorum, yoksa CIA destekli Afgan mücahidi mi? Güldürmeyin beni dedim a... HHH Bilinsin, bizler kendimiz haber olmak istemiyoruz. Sadece haber vermek, olup biteni halka duyurmak istiyoruz. Bizleri ha bire haber yapan kendimiz değiliz. Üstelik sadece haber öznesi yapmakla yetinmiyor hapse de tıkıyorlar. Yuf yani... 2 gazeteci daha gözaltına alındı Kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan Azadiya Welat Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ramazan Ölçen, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Bağcılar Mahallesi’nde bulunan evine yapılan baskında gözaltına alındı. Gözaltına alınma gerekçesi öğrenilemeyen Ölçen, İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Adıyaman’da ise gazeteci Hacı Yusuf Topaloğlu haber takip ederken gözaltına alındı. Topaloğlu’nun Kahta ilçesindeki evin de polis tarafından arama yapıldığı belirtildi. l Yurt Haberleri CHP’li Şafak Pavey’in Silivri Cezaevi’nde görüştüğü Deniz Yücel, koğuşunda tek başına kaldığını söyledi CHP Milletvekili Şafak Pavey, Silivri Cezaevi’nde tutulan gazetecileri zi cel, görüşe gelirken ellerinde mesaj olup olmadığının dahi kontrol edildiğini aktararak, yaret etti. Pavey, görüştüğü Die “RedHack’ten gözaltına alındım, Welt Türkiye Temsilcisi Deniz FETÖ’den nezarethanede tutul Yücel’in tek kişilik hücrede tecrit altında tutulduğunu söyledi. CANAN COŞKUN dum, PKK propagandasından cezaevine gönderildim. Bu mesa Die Welt Türkiye Temsilcisi De jı Almanca el yazımla yazmak is niz Yücel, 15 Şubat’ta hakkında yaka terdim ama izin verilmedi. Zaten bura Mizah da oylanacak CHP’li Pavey, gazetemizi lama kararı olduğunu öğrendikten son ya gelirken ‘mesajım var mı’ diye elle susturma amaç ra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne git rime bile bakıldı. Dış dünya ile haber lı soruşturma kap miş, ardından 14 gün gözaltında tutul leşmem engellendiği gibi burada da tec samında tutuklu muştu. İktidara yakın Sabah gazetesi ritteyim. Koğuşumda yalnız kalıyorum. bulunan çizerimiz nin RedHack ile ilişkilendirdiği soruş 4X4 bir yerde, 6 metre yükseklikteki Musa Kart’ı da zi turma kapsamında 27 Şubat günü sav duvarlar arasındayım. Gökyüzünü bile yaret etti. Kart, cılığa sevk edilmiş, savcılıkta daha ön tellerin arasından görüyorum. Ama yi yolladığı mesaj ce yaptığı haberler soru olarak yöneltil ne de keyfim, sağlığım yerinde. Mektup mişti. Yücel’in hemen hemen her soru yollamayı henüz denemedik ama gön da, “Gazetecileri betona gömme nun çeviri hatası içerdiğini söylemesine rağmen tutuklama istemiyle sevk edildiği İstanbul 9. Sulh Ceza Yargıcı Mustafa Çakar, Yücel’i Almanca dilindeki haber deren olursa çok sevinirim. Elime geçer mi bilmiyorum. Hele de Almanca geçer mi hiç bilmiyorum. Ama gönderenlere şimdiden çok teşekkür ederim. Bu Küçük Prens morali ye çalışan siyasiler Almanya’ya ‘Bu ne biçim demokrasi’ diye sesleniyor. Öyle anlaşılıyor ki mizah yapma ve karikatür çizme leri ile örgüt propagandası yaptığı, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla tutuklamıştı. Yücel’in tutuklanmasına Almanya’dan Başbakan düzeyinde kınama mesajları gelmişti. Pavey’in görüştüğü Deniz Yü na sevineceğimi bildirmek isterim. Geçmezse de çıkınca hepsini tek tek okuyacağım. Ne benim halimin, ne de saçmalıklarını bile çok sevdiğim bu ülkenin halinin hep böyle kalacağına inanmıyorum” mesajını iletti. Yücel’in kız arkadaşı Dilek Mayatürk, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tu tulduğu sırada Yücel’e moral olması için avukatları ile Küçük Prens kitabını yolladı. Yücel, emniyette moralini yüksek tutabil mek amacıyla kitaba notlar aldı yetkisi de 16 Nisan’da oylanacak. Anayasa değişikliği ile tek elde toplanmak isteniyor. Benim de bir elim var. Bu değişikliğe Silivri’den ‘Hayır’ diyorum” ifadelerini kullandı. Kıyım hız kesmiyorMersin Üniversitesi’nde barış bildirisini imzalayan 2 akademisyenin daha işine son verildi Mersin Üniversitesi’nde Barış İçin Akademisyelerin “Bu Suça Ortak Olmayaca ğız Bildirisi’ne imza atan akademisyen lerden Yrd. Doç. Dr. Tolga Tören ve Yrd. Doç. Dr. Hakan Mertcan’ın sözleşmesi ni uzatmayarak işine son verdi. Rektörlük kararına gerekçe olarak bildiri hak kında İstanbul Cumhuri yet Başsavcılığı’nca açı lan soruşturmayı gösterdi. ABİDİN YAĞMUR Hakan Mertcan’ın bir sosyal medya paylaşımı do layısıyla yargılandığı de vam eden dava da işten atılma gerekçe leri arasında gösterildi. Üniversitede bil diriye imza attıktan sonra işten çıkarılan akademisyenlerin sayısı 13’e yükseldi. Bu Suça Ortak Olmayacağız Bildirisi’ne imza atmalarının ardından haklarında davalar açıldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Hakan Mertcan, “Ben, Selim Çakmak lı, Esin Gülsen ve Mustafa Şener, sosyal medya paylaşımlarından dolayı ‘Basın yoluyla terörü övme’ iddiasıyla yargılanı yoruz. 21 yıla kadar hapis cezası istemiy le yargılandığımız davanın dördüncü du ruşması 7 Mart’ta görülecek. Hakkımız da 3 soruşturma vardı. Biri ‘devlet büyü ğüne hakaret’ iddiasıyla açılmıştı, o so ruşturmada Adalet Bakanlığı izin verme di. Cumhurbaşkanlığı’na hakaret dava sında ben, Mustafa Şener ve Selim Çak maklı beraat ettik. Bir tek basın üzerin den terör propagandası yapmak suçlama sıyla açılan dava devam ediyor. Dava so nuçlanmadığı halde rektörlük, görev sü remin uzatılmaması gerekçeleri arasında bu davayı da gösterdi” dedi. Limon satarım Bildiriye imza atmalarının ardından polislerin sosyal medya hesaplarında suç unsuru aradığını kaydeden Mertcan, “Be nim yargılandığım davaya konu olan Fa cebook paylaşımında bir tane yorumum yok. Haber paylaşmışım. O haberler hak kında toplatma yok. Haberi yapanlar hakkında dava yok, ama biz yargılanıyo ruz. Biz yaşamımızın parçası olan değer lerden vazgeçecek değiliz. Gider pazarda limon satarım ama bunlara eyvallah et mem. Ben akademik çalışmalarımı aka deminin soğuk duvarları arasında tutmu yorum. Toplumla paylaşıyorum. Bunla rı yapmasaydım kendi halimde yazıp çiz seydim sorun olmazdı ama siyasi iktida rı eleştiren bir paylaşımsa bu rahatsız ediyor. 2 kitabım var. 2 kitabın editörlü ğünü yaptım. Onlarca makalem var. On larla ilgili dava açılmadı da Facebook’ta paylaştığım haberlerden dolayı dava açıl dı, bu çok komik” dedi. Cezası olmayan suç Yrd. Doç. Dr. Tolga Tören ise “Bu metni imzalamanın cezai bir karşılığı yok. Kimse bu bildiriden dolayı ceza almadı. Üniversite ortada cezası olmayan bir suç yaratmış durumda. Hukuksuz ve keyfi bir uygulama olduğu açık. Hakkımda bunun dışında soruşturma yoktu. Yardımcı doçent atamasının uzatılması için bazı şartlar var. Bu şartları fazlasıyla karşılıyordum. Haftada 24 saat ders anlatıyordum. ERASMUS koordinatörlüğü yapıyordum. Bilimsel çalışmalarıma devam ediyordum. Dolayısıyla MEÜ’nün bu kararı kamuyu zarara uğratıcı nitelikte. Öğrencilerin mağdur olması gibi bir durum söz konusu olacak” dedi. l MERSİN ‘Beyaz sütunların gazetesi’ İtalya’nın saygın gazetelerinden La Repubblica önceki gün yayımlanan sayısında gazetemize geniş yer ayırdı. “Beyaz sütunların gazetesi” başlığıyla yayımlanan Marco Ansaldo imzalı dört sayfalık haberde, gazetemize yönelik operasyonun ardından yaşananlar ve başta Cumhuriyet yazar ve yöneticileri olmak üzere Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin durumu anlatıldı. Haberde, tutuklu yazarlarımızın boş kalan sütunlarına dikkat çekildi. ‘Ahmet Şık’ın absürd davası’ Almanya’da yayımlanan Der Sipegel dergisi, gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ın ‘PKK ve FETÖ propo gandası yaptığı’ iddiasıyla tutuklanmasını “Gazeteci Ahmet Şık’ın absürd davası” başlığıyla haberleştirdi. Haberde, “Türkiyeli araştırmacı gazeteci Ahmet Şık bir zamanlar karanlık Gülen tarikatının faaliyetlerini ifşa etmişti. Şimdi, bu hareke ti üyesi olduğu iddiasıyla yargılanıyor. Bu dava, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye yargısının ne kadar değişken olduğunu ortaya koyuyor” ifadelerine yer verildi. UNESCO Basın Özgürlüğü Ödülü kazanan Şık’ın, “dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın yardımıyla devlet kurumlarına sızan cemaatin, nasıl zenginleştiğini ve rakiplerine nasıl zulmettiğini anlattığı ‘İmam’ın Ordusu’ adlı kitabı nedeniyle 12 ay boyunca cezaevinde kaldığını” anımsatan dergi, altı yıl sonra yeniden demir parmaklıklar ardında olan Şık’ın bu kez Gülen propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklu olduğuna dikkat çekti. Şık’ın ‘İmam’ın Ordusu’ isimli kitabının Gülen hareketine karşı davalarda kanıt olarak kullanıldığına dikkat çekilen haberde, “Fakat hükümet buna rağmen onu Gülen destekçisi olmakla suçluyor” denildi. Silivri Cezaevi’ndeki koşullara da dikkat çekilen haberde, Şık’ın cezaevi kütüphanesi dışındaki kitapları okumasına, birinci derece yakınları ve avukatı dışında kimseyle görüşmesine izin verilmediği belirtildi. l Haber Merkezi ‘Gazeteyi Gazete Yapanlar’ toplantıları Babıâli tam bir aydınlanma yeriydi Türkiye Gazeteciler Cemiye ca gazetemizde, Kemal Özer, Konur Ertop, ti (TGC) KültürSanat Atilla Özkırımlı, Refik Komisyonu’nca tasar Durbaş ve bir yıla ya lanan “Gazeteyi Gaze kın Doğan Hızlan gibi te Yapanlar” üst baş isimlerle devam eden lıklı toplantılar di düzeltmenlik serüveni zisi, gazeteci, yazar ni anlattı. “Babıâli be ve düzeltmen Adnan A. Özyalçıner nim için tam bir aydın Özyalçıner’in konuş lanma yeriydi, halk ile macı olduğu ‘düzeltmenler’ iç içeydi” diyen Özyalçıner, bölümüyle başladı. “Mustafa Baydar ve Vasfi Burhan Felek Konferans Çataloğlu’nun davetiyle girdi Salonu’nda önceki gün dü ğim düzeltme servisi bir an zenlenen toplantıda TGC Baş lamda dil akademisi gibiydi. kanı Turgay Olcayto’nun yap Nadir Nadi anlaşılır bir Türk tığı açılış konuşmasının ar çe istediğinden sadece harf, dından söz alan TGC Kül bilgi hatası düzeltmez dil bir tür Sanat Komisyonu Başka liği de sağlardık, karşılık nı Fahri Aral, basının henüz lı okuma yöntemiyle çalışır “medya” haline gelmediği dö dık. Burhan Felek gibi üslu nemleri ustaların tanıklıkla bu olan fıkra ve Melih Cevdet rıyla geleceğe taşımayı amaç gibi edebiyatçı yazılarına do ladıklarını açıkladı. Gazete kunmazdık. Harf hatalarının miz çizeri Semih Poroy ve şa ‘kalp’ yerine ‘kelp’ gibi kor iryazar Eray Canberk’in yö kunç sonuçları olurdu ama nettiği toplantıda konuşan İnönü dahil anlayışla karşıla Adnan Özyalçıner, 1958 yı nırdı, Cumhurbaşkanı’na ha lında Kim dergisinde başladı karet filan hiç yoktu” diye ko ğı ve ardından 20 yıl boyun nuştu. l Kültür Servisi ‘TV10 susturulamaz’ KHK ile kapatılan TV 10 çalışanları, televizyonlarının açılması talebiyle dün Galatasaray Meydanı’nda 18. kez bir araya geldi. TV 10 yönetici Turabi Kişin, “Biz özel bir ayın içindeyiz. Hızır ayındayız. Darda ve zorda olanların yanına yetişir. Toplum olarak dar ve zor bir zamandan geçiyoruz. Hızır’ın bize yardımcı olmasını diliyorum. Devlet Alevi inancının yaşamasından rahatsız. Alevi toplumun sesine tahammül yok” dedi. “Alevilerin sesi TV10 susturulamaz‘ pankartı açılan eyleme Alevi örgüt leri, köy dernekleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Demokratik Alevi Dernekleri adına konuşan Özgür Bulan, “Devlet Alevilerden vergi alır, askere götürür, ama alevileri yok sayar. Bu Osmanlı’dan beri böyleydi. Hiç kimse bizden devletin Alevisi olmamızı beklemesin. Bu yüzden, TV10’u KHK ile kapattılar. Gerekçe göstermediler. Bu toplumun kiracısı değiliz, kadim halkıyız. Eşit yurttaşlık istiyoruz. Herkesin kardeşçe yaşamasını istiyoruz” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle