20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 4 Mart 2017 haber ‘Kamplaştıramazlar’4 EDİTÖR:ALPERİZBULTASARIM:EMİNEBİLGET Kendine güven! Oyuna güven! Perşembe günü, bir arkadaşım “çok zekice” diye bir not iliştirerek, aşağıdaki iletiyi göndermiş: “Referandumda sana ‘salak mısın?’ diye soracaklar. Sen de ‘evet’ veya ‘hayır’ diyeceksin. Bu kadar basit.” Keşke öyle olsaydı, mesele o kadar kolayca basite irca edilebilseydi, ama değil. İktidar dizginlerini ellerinde tutanlar, 16 Nisan’da sandıktan evet çıkması halinde, 17 Nisan sabahı daha yönetilebilir bir Türkiye’ye uyanmayacaklar. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu devasa sorunların hiçbirini çözmeye yardımcı olmayacak, diktatoryal yetkilerden örülmüş giysi, iktidar hırkasından çok, aslında ateşten bir gömlek olacak. Bir kişiyi bütün diktatoryal yetkilerle donatma önerisine toplumun çoğunluğuyla “hayır” demesi, sorunların aklın doğrultusunda çözülmesi yolunun önünü açacak olması bakımından hayırlı. Yani “hayır”da hayır var. HHH Referandum kampanyası, eşit, adil koşullarda cereyan etmiyor, halkın iradesinin özgürce tecelli etmesini engellemek için her şey yapılıyor. Halk korkutularak sindirilmeye çalışılıyor. Toplum 16 Nisan günü ve ona giden süreçte korku ile imtihanını geçirecek. Korku halkın iradesinin özgürce tecelli etmesinin önündeki engellerin en büyüğü, ama yegânesi değil. Yılgınlık, bezginlik de, diktayı istemeyenlerin sandıktan çıkmalarının önündeki büyük engeller. Türkiye yıllardır içinde yuvarlandığı gerginlik ve baskı ortamından yorgun, bıkkın ve bezgindir. “Böyle gelmiş, böyle gider” diyenler, oylarıyla bir şeyleri değiştirebileceklerine olan inançlarını yitirmeye başlamışlardır. Prof. Özer Sencar’ın başında bulunduğu Metropoll araştırma şirketinin şubat ayı içinde yaptığı çalışma, bu konuda büyük bir tehlikeyi gözler önüne sermektedir. Metropoll araştırmasına göre, Türkiye’de hayır deme eğiliminde olanların en yüksek olduğu yaş dilimi 18 24. Genelde hayır ile evet eğilimlerinin başa baş olmasına karşın, 18 24 yaş arasındaki seçmenlerde “evet” eğilimi yüzde 37.5’e düşerken, “hayır”larda yüzde 43’e yükseliyor. Tam burada bir başka nokta daha dikkati çekiyor: Türkiye’de genel sandığa gitmeme oranı yüzde 18 iken 18 24 yaş diliminde bu oran yüzde 43’e çıkıyor. HHH Türkiye’de, hayır demeye daha eğilimli genç seçmenin sandığa gitmeme oranı düşündürücüdür. Prof. Sencar, bunların sandığa gitmelerinin sağlanması halinde hayırların yükseleceğini söylemektedir. Genç nüfusun, sandığa gitme eğiliminin düşüklüğü, bunların oylarıyla bir şeyleri değiştirebileceklerine fazla inanmamalarından kaynaklanıyor. Oyuyla bir şeyleri değiştireceğine inanmayan gençler, oylarına güvenmiyorlar . Demokraside oyuna güvenmeyen kendine de güvenmiyor demektir. Kendine güvenmeyen gençlerin ülkesinde, demokrasi de olmaz, sürdürülebilir bir kalkınma da... Bu durumda, 16 Nisan oylamasının ve toplumun genel selameti açısından ilk yapılacak şey, gençleri sandığa yönlendirmektir. Burada gittikçe yaygınlaşan, bir yanlış kanaatin de, çok şaşırtıcı bir biçimde demokrasi karşıtlarına yaradığını görmek zorundayız. Bu yaygın yanlış kanaat de şudur: Ne olursa olsun iktidar, sandıkları manipüle ederek hayır çıkmasını engelleyeceğine göre sandığa gitmemiz bir şeye yaramayacaktır. Geçmiş seçimlerde iktidarın hile yaptığı söylentilerine SONAR’ın yöneticisi Hakan Bayrakçı, şu yanıtı vermişti: Araştırmalarımız bunu göstermiyor. Biz, AKP’nin alacağı oyun bu olacağını öngörmüştük, biz de mi hile yapmış olduk? Görülüyor ki seçimde hile yapıyorlar, yine yapıp istedikleri sonucu alacaklar iddiası çok ters sonuçlar vermektedir. Demokrasiden yana olanların, sandıkta hileye kimsenin gücü yetmeyeceği gerçeğini yüksek sesle haykırarak, toplumun kendine ve oyuna güvenini sağlamaları zorunludur. Her şeyden önce kendine güven gelir. Demokraside kendine güven, oyuyla bir şeyleri değiştirebileceğine güvenmektir. Mersin’de ‘hayır’ korkusu sürüyor Mersin’in CHP’li Mezitli Belediyesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesinde de hayır sloganının yer aldığı afişleri belediyeye ait bilboardlara astırdı. Afişlerde Musta fa Kemal Atatürk’ün “Dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir” sözü ve “Kadına şiddete hayır” ifadesi yer aldı. Kısa süre sonra afişlerde “hayır” kelimesinin yer aldığı kısımlar yırtılırken, bazı yerlerde afişler tamamen söküldü. l ABİDİN YAĞMUR/ MERSİN CHP lideri Kılıçdaroğlu, referandum kampanyaları sürecinde AKP’nin toplumu provoke edebileceğine dikkat çekerek, ‘Buna izin vermemeliyiz’ dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bakanlar Bekir Bozdağ ve Nihat Zeybekci’nin konuşmalarını engelleyen Almanya’ya tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Asla ve asla doğru değildir. Hem dünyaya demokrasi dersi verirsiniz hem bir partinin 2 bakanı konuşmak ister siz bu konuşmayı şu veya bu gerekçeyle yasaklarsınız. Asla doğru bulmuyoruz. Herkes düşüncesini özgürce ifade edebilmelidir” dedi. Ataşehir’de dün Sivas dernekleriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, iktidarın kendileriyle kavga etmek istediğini ve bu oyuna gelmeyeceklerini söyleyerek, “Kamplaştırmak istiyor. Hep birlikte buna izin vermemeliyiz. Tam tersine bilgili, birikimli, aklı başında, sakin düşüncelerimizi aktarmalıyız. Onların da düşüncelerini dinlemeliyiz. Farklı düşünebiliriz; ama bir arada yaşıyoruz” ifadesini kullandı. Koalisyonlar döneminde büyümenin daha hızlı olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Söylenen şu; ‘Başkanlık sistemini getiriyoruz. Neden? Türkiye koalisyonlardan çok çekti, koalisyon olmasın.’ Gayet basit şu soruyu soracaksınız; 15 yıldır bu ülkede koalisyon mu var? Yoksa vardı da biz mi farkında değiliz? İyi de 15 yıldır bu ülkede koalisyon yoksa ve sen de bir daha iktidar olacağını düşünüyorsan niye bu başkanlık sistemini getiriyorsun? Hangi gerekçeyle getiriyorsun?” diye konuştu. “Meseleye memleket meselesi olarak bakmazsak uzağa düşeriz. Hep beraber kaybederiz” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Bütün yetkiler bir kişiye verilirse ne olur? Bazen diyorlar ki, çok iyi olur... Peki hata yaparsa ne olur? Birisi kandırırsa ne olur? Söylediğim konu çok önemlidir. Fethullah Gülen terör örgütünün devleti ele geçirmek için 50 yıldır uğraştığını söylüyorlar. ‘Okul kurdu, şunu yaptı, yargıya, devlete yerleşti’ deniliyor. Şimdi bu anayasa değişikliği gerçekleşirse, 3040 yıl beklemenize gerek yok, bir kişiyi kandırırsanız en geç 24 saatte devleti ele geçiriyorsunuz. Çünkü başkana, kararname çıkarma yetkisi veriyoruz. Kim müsteşar olacak? Kim vali olacak? Kim Genelkurmay başkanı olacak? Kim tapu memuru olacak? Hepsini başkan belirliyor. Başkan bir akşam oturacak, kararname listesi hazırlayacak ve bütün atamalar yerine gelmiş olacak. Başkan istediği kişinin, istediği işadamının mal varlığına el koyabilir. İsterse bütün muhtarlıkları kapatabilir.” l İSTANBUL/Cumhuriyetw Etkinlikte Avcılar Belediyesi Binbir Çiçek Kadın Korosu da üzerlerinde 81 ilin futbol takımlarının atkıları ile birlikte 7 bölgeden sevilen türküleri seslendirdi. Türkülere zaman zaman CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve salondakiler de eşlik etti. ‘Anayasa 80 milyonu temsil etmeli’ ALİ AÇAR CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, anayasanın bir parti veya şahsın yasası olmadığını belirterek, “Bu anayasa 80 milyonu savunan bir anayasa olmalıydı. Bir partinin mutfağında hazırlanan anayasayı kabul etmiyoruz. 80 milyon insanı kucaklayan sağcısı, solcusu, dindarı ve ateisti bunu benimsemeliydi. Halka neden evet dediklerini anlatamıyorlar ve ‘hayır’ diyene terörist diyorlar. Ben yurttaşlarım arasında bu kutuplaşmaya izin vermeyeceğim” dedi. CHP İstanbul Genişletilmiş 1. Bölge Toplantısı dün akşam Bostancı Gösteri Merkezi’nde Kılıçdaroğlu, İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları ve binlerce partilinin katılımıyla gerçekleştirildi. Salonu tamamen dolduran CHP’liler sadece Türk bayrakları ile “Hayır” yazılı bayraklar taşıdı. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, bugüne kadar ki kampanyanın parti içine dönük olduğunu, artık sahada olacaklarını söyledi. CHP’nin kampanyayı 3 başlık altında yürüteceğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Parti örgütleri kutuplaştırıcı söylemden uzak duracak. CHP’nin seçim kampanyası olarak yürütülmeyecek, neden hayır dediğimiz sakin ve düzgün şekilde anlatılacak” dedi. Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi televizyonda canlı yayında tartışmaya çağıran Kılıçdaroğlu, “Onlar gelip ‘evet’i savunamazlar çünkü bizim haklı olduğumuzu onlar da biliyor” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, dün ayrıca Anneler Platformu’nun da toplantısına katılarak basına kapalı olarak bir süre görüştü. l İSTANBUL Umut Oran, Sosyalist Enternasyonal’in Başkan Yardımcısı Eski CHP Milletvekili Umut Oran, 153 üye ülkenin bulunduğu Sosyalist Enternasyonal’in Kolombiya’da düzenlediği 25. kongresinde başkan yardımcılığına seçildi. Bugüne kadar sadece Erdal İnönü, Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkan yardımcısı seçildiği Sosyalist Enternasyonal’de Umut Oran partisinde aktif görev almadığı halde bu göreve seçilen ilk CHP’li oldu. Daha önce CHP Genel Başkanı’nın yerine 2 yıl için bu göreve seçilen Oran, bu sefer kongre üyelerinin oyuyla 4 yıl için bu göreve seçilmiş oldu. CHP’nin eski Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan da Sosyalist Enternasyonal Kadın yapı lanmasının başkan yardım cısı seçildi. Kolombiya’nın Baskın Oran Cartagena kentinde düzenlenen kongreye, Kolombiya Devlet Başkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Juan Manuel Santos da katıldı. 52 yılda 220 bin kişinin ölümü ne sebep olan iç savaşın bitirilmesi için FARCKolombiya Devrimci Silahlı Güçleri ile yürüttüğü görüşmeleri geçen eylül ayında Havana’da imzalanan barış anlaşmasıyla sonuca ulaştıran Manuel Carlos, Sosyalist Enternasyonal’i barış süreciyle ilgili bilgilendirdi. Şilili Genel Sekreter Louis Ayala’nın, Güney Afrika temsilcisinin son anda adaylıktan çekilmesi üzerine tek aday olarak yeniden genel sekreter olması da Güney Amerika ülkelerinden gelen delegeler arasında büyük sevinç yarattı. l ANKARA/Cumhuriyet CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AĞBABA’DAN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A TSK YANITI: ‘Selfie’yle güvenlik olmaz’ İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Komutanlar, ‘Kardak’a turistik gezi yapıyor’ diyenlere dava açmalı” sözlerine, “Türkiye’nin güvenliği, itibarı Kardak kayalıklarında ‘selfie’ çektirerek sağlanamaz” diye yanıt verdi. Ağbaba, iktidarın Genelkurmay’a laf söylemeye yetkiliyken muhalefet laf söyleyince bozulduğunu belirterek, Genelkurmay’ın dokunulmaz bir kurum olmadığını kaydetti. Söylenen sözle rin Türkiye’nin çıkarlarını, milli güvenliğini, itibarını ilgilendirdiğini dile getiren Ağbaba, “Türkiye’nin güvenliği, itibarı Kardak kayalıklarında selfie çektirerek sağlanamaz. Türkiye’nin güvenliği kararlı, kimsenin içişlerine karışmayan, kendi topraklarına göz dikildiğinde her türlü müdahaleyi hak gören bir anlayışla sağlanabilir. TSK’nin itibarını, kafa kesen çetelerle, eli kanlı örgütlerle işbirliği yapıp aynı cepheye sürenler düşürüyor. Dava açılacaksa, bunlara dava açılmalı” dedi. TSK’yi eli kanlı çetelerle yan yana ge tirenlerin hesap vereceğini söyleyen Ağbaba, muhataplarının Genelkurmay Başkanı olmadığını söyledi. Genelkurmay Başkanı’nın hiçbir yetkisi olmadığını belirten Ağbaba, “Genelkurmay Başkanı onbaşıyı çavuş yapamıyor. Bizim muhatabamız siyasi iktidardır, TSK’nin komutanını, her gün El Bab’da askerlerimiz şehit olurken Suudi Arabistan’a götürenlerdir” diye konuştu. ‘Korkumuz yok’ Hükümet ve Cumhurbaşkanı’nın yayımlanan bir haber vasıtasıyla yeni bir mağduriyet yaratma peşinde olduğunu belirten Ağbaba, şöyle konuştu: “İktidar ile Genelkurmay arasında sorun var algısını kırmak için muhalefet ile orduyu karşı karşıya getirmenin yollarını arıyor. Bu oyuna düşmeyeceğiz. Kendi mahkemelerinin önünde hesaplaşmaya hazırız. Korkumuz yok. Demirden korksak trene binmeyiz. TSK’nin nasıl itibarsızlaştırıldığını, çete mensuplarıyla nasıl aynı saflarda yer aldığını anlatmaya hazırız. Kendi ordusu tarafından esir edilmiş bir Genelkurmay Başkanı ordusunu yönetemez.” l ANKARA Ülke kültürüne elbise biçti Yeşilay tarafından düzenlenen 4. Zümrüdüanka Ödül Töreni’nde Başbakan Binali Yıldırım, ‘Siyaset’ dalında layık görüldüğü ödülü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sokakta yürüyen bir kişinin kıyafetinden hangi kültüre ait olduğunun anlaşılması gerektiğini savundu. Almanya’nın Türk bakanların konuşmasına izin vermemesine sert tepki gösteren Erdoğan “Ama Cemil Bayık’ı Kandil’den oraya bağlıyorlar, konuşmasını yapıyor. Bunların teröre yardım ve yataklıktan yargılanması gerekiyor” dedi. Erdoğan dün İstanbul’da iki farklı etkinliğe katıldı. ‘3. Milli Kültür Şurası’nın açılışında konuşan Erdoğan, “Öncelikle kültür faaliyetleri adı altında niteliksiz, milli kültürümüze uymayan, kültür hayatımıza katkı sağlamayan etkinlikler konusunda dikkatli olmalıyız. Televizyonun, internetin özellikle de sosyal medyanın kültürümüzü adeta yiyip bitirmesine göz yumamayız” diye konuştu. “Kültürel yabancılaşmaya ve kültür emperyalizmine karşı yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel dille yeniden keşfetmeli, yeniden inşa etmeliyiz” diyen Erdoğan, özetle şunları söyle di: “Eğer bugün İstanbul’un sokaklarında yürüyen bir kişinin kıyafetinden, ayakkabısından, şapkasından, vücut çalımından hangi kültüre mensup olduğunu çıkartamıyorsak, kültürel kuraklığın pençesindeyiz demektir.” ‘Yargılanmalı’ Akşam saatlerinde ise Yeşilay’ın ödül töreninde konuşan Erdoğan tutuklanan Die Welt muhabiri Deniz Yücel ile ilgili olarak, “1 ay bu kişi PKK’nin temsilcisi, Alman ajanı olarak Alman Konsolosluğu’nda saklanmıştır. ‘Bize teslim edin, yargılansın’ dediğimizde, vermediler. Sonra nasıl olduysa verdiler. Yargı görevini yaptı, tutukladı” diye konuştu. Almanya’da şu an binlerce teröristin olduğunu öne süren Erdoğan “Benim Adalet Bakanıma “Otomobil parkına uygun değil” diye izin vermiyorlar. Videokonferansla oradaki meydan mitingine katılacağım, 2 saatte Anayasa Mahkemesi karar alıp engelliyor. Ama Cemil Bayık’ı Kandil’den oraya bağlıyorlar, konuşmasını yapıyor. Bunların teröre yardım ve yataklıktan yargılanması gerekiyor. Olay, bu kadar açık ortadadır” ifadelerini kullandı. “Savaşlar sadece cephede olmaz. Asıl savaş manevi ve toplumsal alanda verilendir” diyen Erdoğan, “Gezi olaylarında olduğu gibi gençlerimize bedava alkol dağıtmaktan geri durmuyorlar. Senaryo aynı senaryo” iddiasında bulundu. ‘Raporu tanımayacağız’ Erdoğan, Venedik Komisyonu raporunu tanımayacaklarını söyledi. Erdoğan şöyle konuştu: “Bu Venedik Komisyonu raporu dediğiniz ne biliyor musunuz? Sadece Avrupa Konseyi’nin bir teknik heyeti bu, grubu, oradan verdiği bilgiyi alıyor o kadar. Yani bunların bir kıymeti harbiyesi yok. İstediğin kadar rapor yaz, senin raporlarını biz tanımıyoruz, tanımayacağız da bunu bil.” l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle