20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 22 Mart 2017 2 [email protected] Korkmayın üstüne gidin Uçak, böcek, karanlık ya da kapalı yerde kalma fobisi... Hemen hemen herkes bir şeylerden korkar. Fobiler, uzman yardımıyla kolayca aşılabilir Kalabalık önünde konuşmak veya yeni biri ile iletişim kurmaktan korkmak, uçağa bindiğiniz de ya da kapalı alanda kaldığınızda kal binizde çarpıntı, terleme, baş dönmesi, mide bulantısı, ölecekmiş hissi korkula rımızı yani fobileri oluşturuyor. Uzman lar, kaygılı insanların daha fazla korku larının olduğunu belirte rek “Kaygılar tedavi edil dikçe korkular da azalır. Fobilerinizin üzerine gi din ve bir uzmandan yar SİBEL BAHÇETEPE dım alın” dediler. Psikiyatrist Prof. Dr. Öz gür Öner, korku ve kay gı ilişkisine dikkat çekerek “Bu iki du rum birbiriyle ilişkili ama farklı şeyler dir. Korku kısa süreli bir durum. Kaygı ise daha uzun süreli ve sebebini iyi tarif edemediğiniz bir şeydir” dedi. Kaygılılarda korku artar “Kaygılı insanlarda korku olma ihtimali artar” diyen Öner, fobilerin tedavisinin kaygıya göre daha kolay olduğunu kaydetti. Öner, şöyle devam etti: “Korku ve kaygıya eşlik eden davranışa kaçınma deniliyor. Korktuğumuz şeyden kaçarız. Bu da hızla pekişir. Örneğin uçaktan korkan kişi uçağa binmez ve binmemek için elinden geleni yapar. Binmediğinizde korkunuz olmadığı için bu sizi rahatlatır. Sosyal fobi gibi durumlarda ise kişi karşısındaki ile konuştuğu zaman ‘rezil olacağım’, ‘beni beğenmeyecek’, ‘yerin dibine gireceğim’ gibi düşüncelere kapılır. Ve içine Kaygıdepresyon arasındaki bağ Kaygı bozukluğunun ise en sık beraber olduğu durumun depresyon olduğunu anımsatan Prof. Özgür Öner, tedavi edilme diği zaman ise alkol, uyuşturu cu gibi madde bağımlılığına yat kınlığı olan kişilerin bu alışkanlık ları edinebileceğini anlattı. Öner “Kaygının esas sebebi, yetersizlik ve belirsizlik duygusudur. Kişi ne zaman kendini yetersiz hisseder se, başa çıkamayacağını düşü nürse o zaman kaygılı hisseder” dedi. Sürekli eleştiren ve hiç Bazı fobiler, kişilerin sosyal ve iş hayatında önemli sorunlara, aksaklıklara yol açıyor. bir şeyden memnun olmayan annebaba modeli ile çocuğuna her kapandıkça, kimse ile konuşmadıkça, davranıştan kaçındıkça bu kez de ‘zaten ne kadar berbat biri olduğumu biliyordum’ düşüncesi iyice pekişir. O zaman kaçınmayı ve korkuyu engellemenin üzerinde durmalıyız. Korkuyu engellemek için korkan kişinin, korktuğu anda nasıl tepki verdiğine bakarak ona göre tedavi uygulanır. Örneğin, korktuğu anda kalp çarpıntısı, terleme gibi reaksiyonlar varsa onu engellemeye yönelik ilaç tedavisi veririz. İkinci ihtimal duyguyu azaltacak bir ilaçtır. Üçüncü ihtimal de davranış üzerinden, yani kaçınmayı engellemektir. ” Her yaşta farklı fobilerin görüldüğü nü kaydeden Öner, “11,5 yaş arası çocuklar genellikle tanımadığı, yabancı kişilerden korkar. Daha sonra fiziksel olarak zarar görme, karanlıktan korkma, kaçırılma, anne babadan ayrı kalma gibi korkular başlar. Okul çocuklarında hastalık, başarısızlık korkusu ve sosyal fobiler görülmeye başlar. Ergenlik ve genç yetişkinlerde en çok sosyal fobiler görülür. Sosyal fobiler içinde performans kaygısı (test başarısı, topluluk önünde konuşma, yeni biriyle tanışma gibi) gelir. 3540 yaşlarında ise daha çok yaygın anksiyete (kaygı) başlar” dedi. Prof. şeyi veren annebaba modelinin kaygı bozukluğuna yol açabileceğini kaydeden Öner, “Çocukluktan itibaren çocuğa sorumluluk yüklemek önemli. Her yaşın kendine göre kaygısı var, bununla baş edebilmek için beceri kazanmak gerek. Kaygı, normal duygu olduğu için her kay gılandığında ‘ben şimdi ne yapacağım’ dişe düşünmemek gerek. Unutulmamalı ki kaygı depresyona, depresyonda kaygıya yol açabiliyor. İkisi kardeş gibi ilerler” de Öner ğerlendirmesini yaptı. Bir annenin gözyaşları LÖSEV aileleri buluştu Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV), Türkiye’nin farklı illerinden aileleri Konya’da bir araya getirdi. 1819 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen “Aile Kucaklaşması” etkinliğinde aileler ve lösemili çocuklar, hem eğitimlere katıldı, hem de eğlenceli vakit geçirdi. Etkinlikte filmler izleyen ve oyunlar oynayan çocuklar, hastalık sürecinde yaşadıkları sıkıntıları unutarak moral topladı. LÖSEV Yöne tim Kurulu Başkanı ve Çocuk Onkoloji, Hematoloji Uzmanı Dr. Üstün Ezer, lösemi ve kanserin ülkemizde hızla arttığına dikkat çekti. Ezer “Her yıl yaklaşık 180 bin kişi lösemi ve kansere yakalanmaktadır. Bu artıştaki en önemli etken çevremizdeki kanserojenlerdir. Tüketimini arttıran kimyasallara ciddi kısıtlamalar ve denetimler getirilmeli, halkımız bilinçlendirilmelidir” diye konuştu. HAYATIN DOĞAL AKIŞI 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası 22 Mart Dünya Su Günü kutlu olsun. SMA hastası 6.5 aylık çocuğunu 3 aydır kucağına alamayan anne yardım istedi Sakarya’da, 10 binde bir görülen SMA hastalığına yakalanan 6.5 aylık oğlunu 3 aydır kucağına alamayan anne, 561 bin dolar tutan ilaçlar için gözyaşları içinde yardım istedi. Anne ve baba, çaresiz şekilde yoğun bakım ünitesinin kapısında nöbet tutuyor. Sakarya’nın Adapazarı ilçesinde yaşayan Metin ve Neziha Çapkın çiftinin bebeği Eymen, Spinal Musküler Atrofi (Gevşek Bebek Sendromu) hastalığına yakalandı. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Yoğun bakım bölümünde yatan bebek, solunum cihazına bağlı yaşıyor. Anne Neziha Çapkın, oğlunu bir an önce kucağına almak istediğini belirterek, “Ben üç aydır oğlumu kucağıma alamıyorum. Annelik çok başka bir şey. Yavrumu kucağıma almak, yavruma kavuşmak istiyorum” dedi. Baba Metin Çapkın ise hastalığa yakalanan çocukların yatağa bağımlı olarak yaşamak durumunda kaldığını ve solunum yetmezliğinden hayatlarını kaybettiklerini anımsatarak, şöyle devam etti: “SMA hastası çocuklarımıza belirli oranda bir ömür biçiliyordu ama artık ilacı çıktı. Amerika’da bir firma tarafından geliştirilip üretilen bir ilaç ve fiyat olarak çok pahalı. Bizim bunu alacak durumumuz yok, gerekli her şeyi yapmamıza rağmen bir türlü sesimizi duyuramadık. Bir enjeksiyon fiyatı 140 bin 265 dolar. Dört kutu ilaca onay çıktı ama dört kutu ilaç 561 bin dolar yapıyor. Yetkililere sesleniyoruz inşallah sesimizi duyarlar.” l SAKARYA/İHA 21 MART Dünya Down Sendromlular Günü ‘eEğrkiteimn döönneemmli’ Uzmanlar, down sendromlu çocukların erken dönem eğitimlerinin hayata uyumunu kolaylaştırdığına dikkat çekiyor. 21 Mart Dünya Down Sendromlular Günü’nde konuşan Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Öğretim Görevlisi Shahram Mohseni, down sendromunun genetik bir farklılık ve bir kromozom anomalisi olduğunu anımsatıyor. Erken dönem eğitimin önemini vurgulayan Mohseni, şöyle devam ediyor: “Erken dönemde eğitim, bu çocukların zekâ düzeylerinde ve becerilerinde gelişmeleri getiriyor. Böylelikle yaşam becerileri artarak normal bir hayat sürecek seviyeye ulaşıyorlar. Down Sendromlu çocukların günlük yaşamını sürdürebilmeleri ve bağımsızlığını geliştirmeye yardımcı olmak amacıyla ergoterapi uygulamalarından yararlanılıyor. Ergoterapide oyun ve sanat yöntemleri kullanılarak çocuğun yaşam kalitesini geliştirecek motor, bilişsel ve işlevsel yaşam becerilerinin edinilmesine yardımcı olunuyor.” MANGAL SEVERLERE UYARI Et ile ateş arasındaki mesafe 15 cm olmalı Türk Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreter Prof. Dr. Ömer Alabaz, mangal sevenleri uyararak “Kolon kanserinin oluşmasında hayvansal yağların tüketiminin etkili olduğu araştırmalar sonucu saptandı. İsli, dumanlı, fazla kömürleşmiş döner veya mangal etlerinden uzak durulmalı. Mangal alışkanlığı olanlar mangal ile et arasında 15 cm olmasına ve etin mangalda fazla kalarak kanserojen madde oluşturmamasına dikkat etmeli” dedi. Kolorektal Kanser Farkındalık ayı nedeni ile açıklama yapan Alabaz, dünya çapında her yıl yaklaşık bir milyon kişiye kolorektal (kalın bağırsak) tanısı konulduğunu, 500 bin hastanın bu hastalıktan yaşamını yitirdiğini anımsattı. Hastalığın erken tanı ile önlenebilir ve tedavi edilebilir olduğunu söyleyen Alabaz, karın ağrısı, halsizlik, kansızlık, kabızlık, ishal gibi belirtileri nedeniyle sıklıkla başka hastalıklarla karıştırıldığını anlattı. Yaşam tarzı değişiklikleri Gerekli yaşam tarzı değişiklikleri kolorektal kanseri riskini yüzde 5060 oranında azaltıldığını kaydeden Alabaz, şöyle devam etti: “Özellikle kırmızı et ne çok yanmış, ne de az pişmiş olmalıdır. Mangal alışkanlığı olanlar çok dikkat et melidir. Mangal ile et arasında 15 cm olmalı ve etin mangalda fazla kalması kanserojen madde oluşmasını sağladığı için dikkat edilmelidir.” sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: ZARİFE SELÇUK Adı masum ama kendi tehlikeli Açıklanamayan eklem ağrıları, deride ve özellikle de güneş gören alanlarda kızarıklıklar, ateş, kilo kay bı gibi belirtiler “Lupus” yani “Kelebek Hastalığı”nın habercisi olabilir. Hastalık, bağışıklık sisteminin vücut dokularına zarar vermesiyle ortaya çıkıyor ve büyük oranda doğurganlık çağındaki kadınlar da görülüyor. Uzmanlar, kelebek hastası kadınlar için gebeliğin yüksek risk taşı dığını belirterek “Bu hastaların do ğum kontrolü de büyük önem kazanıyor” diyorlar. Kelebek Tek bir rahatsızlığı anlat hastalığı, mayan lupus, başlıca 6 hastalığı ifade ediyor. Bunların içinde en büyük kısmı “kelebek hastalığı” olarak da bili gebeleri tehdit ediyor nen sistemik lupus eritematozus (SLE) oluşturuyor. Lupus olgularının yüzde 70’i bu tanıyı alıyor. Nedeni bilinmiyor İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy, SLE’nin böbrek, akciğer, beyin, kalp, kemik iliği gibi birçok organı etkileyebilen önemli bir hastalık olduğunu söylüyor. Soy, kelebek hastası kadınlar için gebeliğin yüksek risk taşıdığını kaydederek “Hastaların uzun süreli güneşten kaçınmaları, düzenli bir hayat sürmeleri, enfeksiyonlara karşı önlem almaları, düzenli beslenmeleri, kimyasal içerikli gıdalardan uzak durmaları ve aşırı stresten kaçınmaları önerilir” diye konuştu. 3 boyutlu yazıcıyla kanser ameliyatı Prof. Yeşim Erbil: Riskli ameliyatlarda avantaj sağladı Ortopedi ve estetik ameliyatlarda kullanılan 3 boyutlu yazıcılar Türkiye’de de kanser cerrahisinde kullanılmaya başlandı. Endokrin cerrahı Prof. Dr. Yeşim Erbil, Türkiye’de tiroid kanseri olan bir kadın hastayı gerçek ölçülerinde oluşturulmuş 3 boyutlu bir modeli ile ameliyat etti. Prof. Erbil bu sayede ameliyat yerini daha kolay bulabildiklerini, riskli ameliyatlarda büyük avantaj sağladığını belirtti. 3 boyutlu yazıcının tıp sektöründe başka alanlarda kullanılmaya başlandığını anımsatan Erbil, endokrin cerrahisinde ilk kez kullandıklarını anlattı. 3 boyutlu yazıcıdan alınan modeli gösteren Erbil, şöyle devam etti: “Bu 3 boyutlu yazıcıdan ilk defa çıkmış bir modelleme. Hastanın boyun bölümü ve tiroid kanserli bir hasta. Modelde kırmızı ile işaretlenmiş yerler damar bölümleri. Mavi ile işaretlenmiş yer tümörün olduğu yer. Arka tarafta da hastanın lenflerine sıçrama yani metastazları gösteriyor. 3 boyutlu Prof. Erbil, 3 yazıcıdan çıktı almadan ön boyutlu model ce hastaya tomografi çeki örneğini gösterdi. liyor. Daha sonra 3 boyutlu kitleyi hayal edebilmemiz için ilaçlı tomografiden o görüntüler yazıcıya yüklenerek maket bölümü çıkartılıyor Bu tamamen kadın bir hastanın modeli. Bunun etrafına kasları ve deriyi koyduğunuz zaman birebir hastanın ebatlarında görünüm elde ediliyor. Elimizde 3 boyutlu çıktı olduğunda karşılaşacağımız metastazların nerede olduğunu daha iyi belirleyebiliyoruz. “ Erbil, İstanbul Tıp Fakültesi’nde bu konuda hizmet verilebildiğini de kaydetti. l DHA Anestezide ölüm riski Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin, anestezinin sebep olduğu hasta ölümlerinin az olduğunu belirterek, “Son 10 yılda anestezi nedeniyle ölüm riski, 100 binde 1 oranındadır” dedi. Hasta güvenliğinin ilk olarak ameliyathanede başladığını anımsatan Bilgin “Her yıl dünyada 230 milyon hastaya cerrahi girişim için anestezi uygulanıyor. Anestezinin sebep olduğu hasta ölümleri oldukça az. Ölümler az olmasına karşın sanki her anestezi uygulamasında ölüm ya da kalıcı hasar riski kaçınılmaz gibi bir yanlış algı var” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle