20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 17 Mart 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN OHAL komisyonu yalan oldu! Avrupa’nın OHAL’le ilgili tepkisini önlemek için gündeme getirilen ve kurulacağı söylenen komisyon, KHK’de belirtilen 1 ay koşuluna rağmen halen ortada yok Avrupa’nın OHAL yaptırımlarına ilişkin itirazlarının önünü kesmek için KHK ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun üyeleri, KHK’de belirtilen 1 ay koşuluna karşın hâlâ belirlenmedi. AA’nın sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, atamaların çok kısa süre içinde yapılacağını açıkla dı. Canikli, “16 Nisan’dan önce bu komisyonun faaliyete başlamasını ve müracaatları almasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Canikli ayrıca, yeni OHAL KHK’si üzerinde taslak çalışmanın olduğunu dile getirerek, “İçeriğiyle ilgili bir açıklama yapamayız, ilgili onay süreçleri devam ediyor, şu anda da çalışmasını yaptığımız bir KHK taslak çalışması var” diye konuştu. Canikli, OHAL’in uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin soru üzerine, “OHAL uzatılır mı onu hep birlikte göreceğiz. Şu an itibarıyla uzatılması ya da uzatılmaması noktasında verilmiş net bir karar yok” yanıtını verdi. OHAL’i gerektiren nedenlerin bugün itibarıyla ortadan kalkmadığını dile getiren Canikli, “FETÖ, PKK ve DEAŞ dünyanın en kanlı 3 terör ör gütü... Şu ana kadar yaptığımız işlemlerde, FETÖ bağlantısı ve iltisakı tespit edilenler için işlem tesis edildi, gerekli tedbirler alındı, ihraçlar dahil. Ancak kriptolar herhangi bir noktada iz bırakmamışlar. Bizim tespit kriterlerimiz çerçevesinde herhangi bir işleme takılmıyorlar. Mücadelemiz tavizsiz devam edecek” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Türkiye’yi kaybettin’ Hollanda’da seçimi kazanan Rutte’yi sert sözlerle hedef alan Erdoğan Avrupa Birliği’nin de ‘HaçlıHilal’ mücadelesini başlattığını iddia etti Adapazarı Demokrasi Meydanı’nda toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hollanda’da seçimleri kazanan Başbakan Mark Rutte’ye seslenerek, “Ey Rutte seçimi birinci parti olarak alabilirsin, ama Türkiye gibi bir dostunu kaybettin” dedi. Hollanda’nın İngiltere’de seçim propagandası yaptığını söyleyen Erdoğan, “Şimdi bunlar vizelerin kaldırılması meselesinde söz verdiler, tutmadılar. Şimdi geri kabul diyorlar. Geç onları geç. Sen benim bakanımı Hollanda’ya sokmayacaksın, sen benim Dışişleri Bakanıma uçuş izni vermeyeceksin, benim topraklarım olan başkonsolosluk binasında oraya girmeye fırsat vermeyeceksin, bizden buralara girişi bekleyeceksin. Yok öyle şey. Sen atını, itini benim oradaki Türk vatandaşlarımın üzerine saldın. Bunun bedelini ödeyeceksin. Ey Rutte seçimi birinci parti olarak alabilirsin, ama Türkiye gibi bir dostunu kaybettin. ‘Seçimden sonra başbakanla yemek yiyebiliriz.’ Bizde öyle başbakan yok, geç o işi. Sen kaybettin” diye konuştu. İsim vermeden Die Welt Muhabiri Deniz Yücel üzerinden Almanya’yı eleştiren Erdoğan, “Almanya bu işin başını çekmiştir. Onlarla da bu işi eni ne boyuna konuşacağız. Bir ajan teröristi Alman rezidansında bunlar 1 ay sakladılar. ‘Bizde yargı bağımsızdır’ dedim. Sizin yargınız nasılsa, benim de yargım bağımsızdır, tarafsızdır. Bizden bunları kusura bakma alamazsın. Mahkemeye çıktı ve tutuklandı. Niye bu ajan, terörist neymiş Alman vatandaşıymış. Ne olursa olsun bunlar terör estiriyor. Türkiye’de gizli ajanlık yapıyorsa bedelini ödeyecek” diye konuştu. ‘Haçlıhilal’ mücadelesi Avrupa’nın hızla 2. Dünya Savaşı öncesi günlere yuvarlandığını savunan Erdoğan, “Dünyaya demokrasi dersi verirler, insan hakları, özgürlük dersi verirler öyle mi? Kendi çıkarları olduğunda faşizmi sergilemekten kaçınmazlar. Bunlar yeni nazizmdir. Avrupa Birliği’nin Adalet Divanı bir açıklama yaptı, duydunuz değil mi? İşverenlere isterseniz başörtülü çalışmak isteyenlere müsaade etmeyebilirsiniz. Hani inanç, hani din özgürlüğü? Değerli kardeşlerim bunlar haçlı hilal mücadelesini başlattılar. Başka izahı olamaz. Yaptıkları budur. Avrupa hızla 2. Dünya Savaşı öncesi günlere yuvarlanıyor” dedi. l DHA Meclis tatile kavgayla girdi TBMM’de referandum öncesi son mesai gününde milletvekilleri birbirlerinin üzerine yürüdü. CHP ile MHP arasında başlayan gerilim CHP’li Haydar Akar ile AKP’li Adnan Boynukara’nın sert tartışmasına neden oldu. Referandum öncesi 21 Mart’ta tatile girecek TBMM’nin dünkü son Genel Kurul oturumunda HDP’nin hayır kampanyasını yürütenlere yönelik baskıların araştırılması istemiyle verdiği önerinin görüşmelerinde CHP ile MHP arasında telefon tartışması yaşandı. MHP’li Mehmet Erdoğan, CHP’lilerin anayasa değişiklik paketinin Genel Kurul görüşmeleri devam ederken, MHP’li milletvekillerinin cep telefonları nı sosyal medya üzerinden açıklayarak baskı oluşturduğunu ifade etti. Sataşma gerekçesiyle söz alan CHP’li Mahmut Tanal, milletvekillerinin cep telefon numaralarının millet tarafından bilinmesinin normal olduğunu belirterek, kürsüden kendi cep telefon numarasını söyledi. Tanal, Almanya’yı protesto etmek isteyenlerin öncelikle Alman markalı araçlardan inmesi gerektiğini söyledi. AKP sıralarından laf atılması üzerine Tanal’ın AKP Grup Başkanvekili İlknur İnceöz’ün ABD’de Fethullah Gülen’in yanındayken başını örtmesini gündeme getirmesi gerilimi artırdı. Oturuma verilen 20 dakika arada gerilim daha da arttı. İki grup arasında kar şılıklı sataşmalar sürerken, CHP’li Haydar Akar ile AKP’li Adnan Boynukara arasında tartışma başladı. Akar Genel Kurul salonundan çıktığı sırada Boynukara “Senin ne olduğunu biliyoruz” dedi. Bunun üzerine Akar, “Sen beni nereden bileceksin. Ben senin gibi hırsız mıyım?” diye karşılık verdi. Akar’ın bu ifadesi üzerine bazı AKP’li vekiller hızlı adımlarla CHP sıralarına yöneldi. Bazı AKP’li vekiller ise buna engel olmak istedi. AKP’li Boynukara “Senin kafanı keseceğim” derken, CHP’li Akarda diğer vekiller tarafından dışarı çıkarılmak istendi. CHP’li Akar ve AKP’li Boynukara’nın beraber kulise çıkmasıyla gerilim sona erdi. l ANKARA / Cumhuriyet Alman TV’lerinin gündemi Erdoğan Alman kamu kanallarındaki tartışma progaramlarında her gün gündem ‘Erdoğan Türkiyesi.’ Önceki gece ARD’de Sandra Maischberger’in moderatörlüğündeki programda Avrupa ile Erdoğan Türkiyesi arasındaki kavganın daha nereye kadar tırmanacağı tartışıldı. Savunma Bakanı Ursula von der Leyen “Erdoğran referandum kampanyasında kendi faydasına olacak şekilde bizi provoke etmeye çalışıyor” uyarısı yaptı. Hür Demokrat Parti (FDP) lideri Christian Lindner ise Merkel’in Erdoğan’a yumuşak davrandığını söyledi ve bunu “Şimdi de Erdoğan bizim değerlemizle asla uyuşmayan bir İslami başkanlık diktatörlüğü getirmek için kampanya yapıyor” sözleriyle eleştirdi. Fonda ise Erdoğan’ı üzerine çarpı işareti atılmış şe kilde, bir görsel kullanıldı. Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild, Erdoğan’a karşı sesini yükseltmek isteyen Türkiye kökenlilerin gönderdiği videoları yayımlamaya başladı. AKP’de ‘kararsız’ alarmı AKP ve MHP tabanındaki kararsız kalan seçmenin bu eğiliminin altındaki nedenler kamuoyu anketleriyle araştırılıyor, ‘evet’ oyuna döndürmek için strateji geliştiriliyor EMİNE KAPLAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın alanlara inmesine karşın AKP, kamuoyu anketlerinde AKP ve MHP seçmenindeki kararsızların oranını yüzde ancak 10’lara düşürebildi. Kararsız kesimin oylarının sonucu belirleyeceği hesabı yapan AKP yönetimi, bunun için özel bir çalışma yapıyor. Kamuoyu anketlerinde kararsız kalan seçmenin bu eğilimindeki nedenleri araştırarak kararsızlara yönelik özel bir stra teji geliştirmeyi planlıyor. Referanduma 1 ay gibi bir sü re kalırken AKP, kararsız seçmen oranının düşmesinde beklediği seviyeye henüz ulaşamadı. Referandum sürecinin başladığı ilk günlerde yüzde 25 seviyesinde olan kararsız oranının son anketlerde yüzde 10’lara düşmesine karşın bu yeterli görülmüyor. Partinin anketlerinde kararsızlar dağıtıldıktan sonra ‘evet’ oyları yüzde 53 ile yüzde 58 oranında gidip geliyor. Kararsız seçmenin sandıkta yapacağı tercihe göre sonucu belirleyeceği hesabı yapan AKP yönetimi, özellik le AKP ve MHP tabanındaki kararsızlara yönelik özel bir çalışma yapıyor. Partinin yaptırdığı anketlerde, evet ve hayır oranlarının yanısıra iki partinin tabanındaki kararsız seçmenin bu eğilimindeki nedenler de araştırılıyor. AKP, anket sonuçlarına göre seçmenin kararsız olmasındaki nedenleri belirledikten sonra bu kesimi evet oyuna ikna etmek için strateji ve söylem geliştirecek. AKP yöneticileri, “Kararsızların oranı giderek düşüyor ve daha çok evete kaydıklarını gözlemliyoruz. Ancak bu yeterli değil. Önümüzde 1 aylık süre var. Bu sü re içinde kararsızları evete ikna etmek için çalışmalar yapacağız” görüşünü dile getirdi. AKP, son dönemde muhalefetin milletvekili yaşının 18’e düşürülmesi ve milletvekili sayısının 600’e çıkarılmasını gündeme getirmesinden memnun gözüküyor. AKP yöneticileri, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu iki konuyu yanlış bir şekilde o kadar çok gündeme getirdi ki şimdi bunlar tartışılıyor. Bu iki konu tartışılınca asıl sistem değişikliğine yönelik maddeler geri planda kaldı” değerlendirmesini yaptı. haber 5 18 yaşında seçilme hakkı Referandum ile getirilmeye çalışılan sistem neresinden tutsanız elinizde kaldığı için, ‘evet’ kampanyası, kâh geçmiş mağduriyetleri canlı bir öfkeye dönüştürmeye çalışılıyor, kâh karşı çıkanı ‘terörist’ ilan ediyor, kâh yirmi, yirmi beş yaşındaki genç neslin hayatında hiç tanık olmadığı koalisyon krizlerinden dem vuruyor, kâh popülizmin her türüne müracaat ediyor. Popülizm konularından biri de, seçilme yaşının 18’e indirilmesi. İşin içinde sanki ‘gençlere değer vermek’ varmış gibi durduğu için, en az kurcalanan konulardan biri de bu. Diğer taraftan, öngörülen sistem değişikliğinin onca vahim sonucu arasında, bir iki gence göstermelik seçilme şansı verilmekten başka bir değişikliğe sebep olmayacak bir konu olduğu için de fazla tartışma konusu olmuyor. Oysa, ‘gençlere değer verme’ konusu açılmışken, hiç olmazsa bir iki hatırlatma yapmadan geçmemek lazım. Gençlere değer veren bir siyaset anlayışın göstergesi, bir iki tanesine rütbe vermekten ziyade, bu ülkenin tüm gençlerine, hem ekonomik, hem siyasal manada daha iyi bir gelecek vaadi olabilir. Milyonlarcasının kötü bir eğitime, daha sonra işsizliğe mahkum edildiği bir düzen, yaşı gittikçe küçülen gençlerden bazısına seçilme şansı verse ne olur, vermese ne olur? Dahası, demokrasi, yani hak ve özgürlüklerin giderek daha fazla kısıtlanmasını öngören bir düzen gençlere nasıl bir gelecek vaat ediyor olabilir? Gençlerin siyaset alanında söz sahibi olması, sadece seçilme imkânından mı ibarettir? Üç genç bir araya gelip, bir konuda görüş beyan etse, okuldan atılan hocalarına destek için bile protesto gösterisi yapsa polis gazı yediği, biraz direnirse gözaltına alındığı bir ülkede, seçilme yaşının inip çıkmasının hiçbir anlamı olmadığını bilmiyor muyuz? Gençlerine, yaşamdan ziyade, ‘şehit’ olarak yüceltilme adına ölmenin vaat edildiği bir ülkede yaşıyoruz, daha ne söyleyeyim? Genç veya yaşlı ne fark eder, kimsenin seçmen olarak bile özgür olmadığı, seçimini yapmak konusunda ufkunun kısıtlandığı, siyasal tercihin olmazsa olmaz koşulu olan, haber alma, tartışma, kendini ifade özgürlüğünün alabildiğine baskılandığı bir ülkede, seçilme yaşı düşse ne olur, çık sa ne olur? Bu konunun demokrasi ile alakası olmadığı, birkaç gence seçilme hevesi dışında bir şey vaat etmediği ortada. Zaten öyle bir sistem öneriliyor ki, seçilenler çoğunluk oyunu alan partiden değilse zaten, beş yıl susup oturmak dışında bir hareket alanları olmayacak. Yok, çoğunluğun oyunu alan partiden seçiliyorlarsa da, zaten ister 18, ister 68 yaşında olsunlar, partilerinin cumhurbaşkanı olacak liderinin sözünden çıkma şansları yok. Öyle olacağı için, hangi yaş seçilme sorumluluğu için uygundur tartışmasının da aslında bir anlamı yok. Amcaları, hatta dedeleri yaşındaki adamların nasıl gık diyemediğini biliyor, görüyoruz; gençleri bekleyen de aynı şey olacak. Tabii ki siyasette esas, genç veya yaşlı, kimin hangi fikir dünyasına, hangi gelecek hayaline sahip olduğu. Bu manada, kadın veya erkek olmanın esas alınmasına, bir aldatmaca, göz boyamaca olarak karşı olduğumu kadın kotası tartışması dolayısı ile ifade ettim, kadın düşmanı ilan edildim. Yine de aynı şeyi rahatlıkla gençler için de söyleyebilirim, mesele yaş değil, yani gençlerin daha küçük yaşta Meclis’e girme şansı kazanması, gençlik adına da demokrasi adına da genellenebilir bir kazanım değil, tamamıyla popülist kaygılar ile ortaya atılmış bir mevzu. Son olarak, bence seçilme sorumluğu ile yaş arasında bir ilişki olması gerekip gerekmediği de tartışılmaya değer bir konu. Aman gençler çok kızar diye bu konudan uzak durmak cesaretsizlikten başka bir şey değil. Seçme ve seçilme tabii ki birbirinden farklı konular, değil diyorsanız, o halde talip olunan makam ne fark eder, 18 yaşından itibaren cumhurbaşkanı adayı da olsunlar. Doğrusu ben, eğer konu cidden ve samimiyetle gençliğin siyasete katılımı olsaydı da, 18 yaşın erken olduğunu düşünenlerden olacaktım. ‘Neden gençlere güvenmiyorsunuz’ sorusu popülist demagojiden başka bir şey değil, mesele güven değil, zira ona bakarsanız sizin zihniyetinizdeki yaşlılarınıza da güvenmiyoruz, mevzu o değil. Ayrıca asıl gençleri hafife alan, onları bir ‘elmaşekeri’ olarak tasarladıkları 18 yaşta seçilme vaadi ile geleceklerini karartacak bir sisteme ikna edeceğini sananlar. Vali Yardımcısı da ‘Evet’ toplantısında! Referandum propagandası için çalışmaları sürdüren Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayşe Türkmenoğlu, dün İzmir’de Konya hemşeri dernekleriyle kahvaltıda buluştu. Türkmenoğlu’nun ‘Evet’ propagandası yaptığı toplantıya İzmir Vali Yardımcısı Cemil Özgür Öneği’nin de katılması dikkat çekti. Türkmenoğlu burada yaptığı konuşmada muhalefeti hedef alarak anayasa değişikliğinin ya lan beyanlarla korku salarak anlatıldığını savundu. Türkmenoğlu, “Yeni sistemde yasalar görüşülürken hiçbir şekilde bakanların ya da cumhurbaşkanının müdahale etme yetkisi yok” dedi. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik’in konuşmacı olarak katıldığı “Türkiye İstikrarlı Yürüyor” konulu konferans düzenlendi. Toplantıya Sivas Valisi Davut Gül de katıldı. ATATÜRK HEYKELİ TARTIŞMASI ‘Kırılırsa başımıza çorap örülür diye bekletiyoruz’ Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından 2 yıl önce Ulubey İlçesi Milli Egemenlik Meydanı’nda Kent Meydanı çalışması yapıldı. Meydanın inşaat çalışması sırasında Atatürk heykeli kaldırılarak, meydanın yaklaşık 20 metre arka kısmında bulunan, etrafında çam ağaçları olan yerde kurulan kaide üzerine yerleştirildi. Heykelin çevreden yeterince iyi görünmediğini belirten ve eski yerine konulmasını isteyen CHP, geçen yıl haziran ayında harekete geçti. CHP’li Belediye Meclis üyelerinin başvurusuna rağmen, Büyükşehir Belediye si tarafından heykelin yerinin değiştirilmemesi üzerine, konu bu kez, önceki gün yapılan Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısı’na taşındı. CHP Ulubey İlçe Başkanı Adnan Güzelordu, “Biz Atatürk heykelinin görünür yere getirilmesini istiyoruz” dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Enver Yılmaz ise “Heykel 2.5 ton. Sonra ‘Taşırken bir yeri kırılır, kopar; Atatürk heykelini, taşıdılar, kırdılar diye başımıza olmadık tezgahlar örülebilir. Allah izin verirse halkoylaması sonrası biz onu istenilen noktaya taşımış olacağız” dedi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle