20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Alman Maliye Bakanlığı’nda patlayıcı paniği Almanya’da polisin Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin makamında içinde patlayıcı karışımı bulunan şüpheli bir paket bulduğu açıklandı. ABD’li mevkidaşı Steven Mnuchin’i ağırlaması öncesi Schaeuble’nin adresine gönderilen paketin açılıp patlaması halinde ağır yaralanmalara yol açmak üzere tasarlandığı belirtildi. ABD’de iki Rus ajana Yahoo’ya siber saldırı davası ABD Adalet Bakanlığı, 2014’te 500 milyon Yahoo kullanıcısının hesabının çalınmasıyla ilgili Rus güvenlik servisi FSB’nin iki ajanı ile onların kiraladığı iki hacker hakkında iddianame hazırladı. Bu, Rus devlet görevlileri hakkında ABD’de açılan ilk siber dava. Suçlamalar arasında elektronik dolandırıcılık, ticari sır hırsızlığı ve ekonomik casusluk da bulunuyor. Perşembe 16 Mart 2017 [email protected] TASARIM: ZARİFE SELÇUK Rutte’nin Türkiye [email protected] 7 kumarı tuttu Wilders aB’nin küçük devi Tarihi ticari başarılara dayanan, Avrupa Birliği’nin kurucularından ve Avro Bölgesi’nin en büyük ekonomilerinden biri olan Hollanda “küçük dev” lakabıyla anılıyor. 17. yüzyıldan beri dünya ticaretine hükmeden, gemilerle dünyanın dört bucağıyla alışveriş yapan, borsanın öncüsü olan, sömürgeciye de dönüşen Hollanda, lale soğanı ticaretinin kontrolden çıktığı Lale Çılgınlığı’nın 1630’lardaki doruk noktasında piyasanın aniden çökmesiyle tarihteki ilk spekülatif balonu da patlatmıştı. 17 milyonluk nüfusuna rağmen Philips, Unilever, Shell gibi devleriyle ekonomisi en gelişmiş 17. ülke, AB’nin 6. büyük ekonomisi olan Hollanda, Almanya, Türkiye gibi ülkelerin en önemli ticaret partnerlerinden. 697 milyar Avro’luk GSYİH ile 40 bin 900 Avro’yu bulan kişi başına gelir, Almanya’nın 37 bin 900 Avro’sunu bile geçiyor. Türkiye ile kriz dünkü seçimde Hollanda Başbakanı Rutte’ye yaradı. İktidardaki VVD beklenenden iyi birincilik, aşırı sağcı Wilders beklenenden kötü ikincilik aldı Avrupa’da sandık sezonunun açılışını yapan Hollanda, dün Türkiye krizinin gölgesinde genel seçime gitti. İslamı yasaklama ve AB’den çıkma yanlısı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders’in seçim öncesi birincilik eğilimi, geçen hafta Türkiye krizinin kopmasıyla sekteye uğradı. Türk hükümetinin yapmak istediği referandum mitinglerine seçim öncesi engelleme getiren, uçuş yasağı, zorla sınırdışı uygulayan Başbakan Mark Rutte, “ırkçı, faşist, Nazi, Srebrenica katliamcısı” gibi suçlamalar karşısında geri adım atmamasının ardından, dünkü seçimi kazandı. Bu sonuç sıradaki Fransa ve Almanya seçimleri açısından da önemli. Üç parti ikinci geldi 150 milletvekilli parlamentoda sandık başı anketlerine göre Rutte’nin liberal eğilimli Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) 31 vekillik kazandı. VVD 40 vekillikten geri düşse de son anketlerin 20’lerdeki vekillik beklentisini aştı. Özgürlük Partisi 12’den 19 vekile çıktı, ama beklenende kötü ikincilik aldı. Üstelik Hıristiyan Demokrat Parti (CDA) ve Demokrasi Partisi (D66) de 19 vekil le ikinciliği paylaşır gözüktü. Dolayısıyla Wilders’in oy atarken yaptığı “Sonuç ne olursa olsun cin şişeye geri dönmeyecek. Bu vatansever devrim er geç kalıcı olacak” açıklaması şimdilik tutmadı. Türk adaylar da yarıştı “Yanlış popülizmin domino etkisini durdurmak için bu bir fırsat” çağrısı karşılık bulan Rutte, Wilders ile içerden ya da dışardan her türlü koalisyon ortaklığını red 12.9 milyon seçmenin bir kısmı sandık başına kadar bisikletle gidip oy kullandı. dediyor. Hollanda en demokratik nispi seçim sistemine sahip. Bu yüzden hiçbir parti tek başına iktidara gelemiyor, hep koalisyon kuruluyor. Dün Türkiye kökenlilerin kurduğu partilerle farklı partilerden 27 Türkiye kökenli aday da yarıştı. Rutte 7. yılda Şam’da katliam Trump’ın ilk ziyaretçilerinden biri Suudi Kralı’nın oğlu Muhammed oldu. Trump Suudi veliahtını ağırladı ABD Başkanı Donald Trump’ın önceki gün Beyaz Saray’da Suudi Arabistan’ın 2. Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı Muhammed Bin Selman’ı ağırlaması, Suudi tarafında “tarihi dönüm noktası” olarak değerlendirildi. Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner’in de katıldığı görüşmede ABDSuudi yatırımları, İran’la husumet, Suriye ve Yemen savaşları ele alındı. Prens Salman ABD’ye Müslüman giriş yasağı uygulayan Trump’tan “Müslüman dostu” diye söz ederken adı açıklanmayan bir başdanışmanı da “Bu görüşme, pek çok konuda anlaşmazlıklarla dolu bir dönem yaşamış iki ülkenin ilişkileri açısından tarihi bir dönüm noktası” dedi. Beyaz Saray kaynaklarına göre, Trump da Körfez’deki müttefikleriyle Suriye’de güvenli bölgeler yaratmaktan Filistin sorununun çözümüne dek pek çok konuda işbirliği umudu ifade etti. Obama döneminde ABDSuudi ilişkileri hiç olmadığı kadar gerilmişti. Vergi bilgileri medyaya sızdı ABD Başkanı Donald Trump’ın bütün çağrılara karşın bugüne kadar açıklamayı reddettiği vergi beyanlarının bir bölümü medyaya sızdırıldı. Pulitzer ödüllü gazeteci David Cay Johnston’ın haber yaptığı Trump’ın vergi beyannameleri MSNBC’de Rachel Maddow’un programında yayımlandı: Trump, 2005’te152 milyon dolardan fazla gelir beyan edip 38 milyon dolar gelir vergisi ödemiş. Yüzde 24’lük bir orana denk gelen 38 milyon dolar vergi, ABD vatandaşlarının ödediği ortalama oranın üzerinde, ancak yüksek gelirli vergi mükelleflerinin yüzde 27.4’lük ortalamasının altında. Belgelerin Johnston’a eposta yoluyla gönderilmesi, bizzat Trump tarafından vergi ödemediği suçlamalarını yatıştırmak için sızdırıldığı spekülasyonuna yol açtı. Beyaz Saray belgelerin gerçek olduğunu kabul ederken Trump “Benim vergi beyannamelerimin daha önce adı duyulmamış bir gazeteciye postalandığına inanan var mı? YALAN HABER!” diye tweet’ledi. Öte yandan Trump’ın eski senatör Dan Coats’u Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’ne getirmesi Senato’da ezici çoğunlukla onaylandı. Coats ABD’nin eski Almanya büyükelçilerinden. Suriye’deki çatışmalar 7. yılına girerken Şam’da biri Adalet Sarayı’na yönelik iki bombalı saldırı düzenlendi. Onlarca kişi öldü ve yaralandı Suriye’ye siyasi çözüm için Rusya, İran, Türkiye garantörlüğünde düzenlenen Astana görüşmelerinin 3. turu bu kez ilerleme kaydedilmeden sona ererken savaş da 7. yılına girdi. Suriye’de 15 Mart 2011’de başlayan savaş 6. yılını doldururken başkent Şam 5 gün içinde 2. kez çifte patlamayla sarsıldı. İlk patlama, merkezdeki Hamidiye mahallesinde yer alan Adalet Sarayı’nı vurdu. Avukatlar, yargıçlar ve sivillerden oluşan bir kalabalığın bulunduğu adliyeye polisin girmesini engellemeye çalıştığı canlı bomba koşarak üzerindeki patlayıcıları infilak ettirdi: En az 32 kişi öldü, 100 kişi yaralandı. meydana geldi. 3 canlı bombanın peşinde 2. patlama birkaç saat sonra, Adalet Sarayı’na 2 km uzaktaki Rabveh bölgesinde gerçekleşti. Bir canlı bomba, üzerindeki patlayıcıları bir restoranda infilak ettirdi. Resmi haber ajansı SANA, çok sayıda ölü ve yaralı olduğunu bildirdi. ama sayı açıklamadı. Rus Sputnik’e konuşan yerel bir kaynak, adliye saldırısının ardından emniyet güçlerinin üç canlı bombanın peşine düştüğünü, an cak bunlardan birinin restorana girmeyi başararak saldırıyı gerçekleştirdiğini öne sürdü. AFP’ye konuşan bir avukat, “Adliyede çok korktuk, çünkü patlama sesi çok yüksekti. Kanlı bir sahneydi” dedi. Bir başka görgü tanığı canlı bombanın tekbir getirerek kendini havaya uçurduğunu söyledi. Irak’ta da çifte saldırı Dün ayrıca Irak’ın başkenti Bağdat’ta düzenlenen bombalı saldırıdan en az 18 ölü, 22 yaralı, Tıkrit’teki bombalı saldırıdan en az 7 ölü, 40 yaralı haberi geldi. ‘Mınbiç’te Ruslarla göz temasındayız’ Kamışlı’da 15 kadın, 7 erkek modelle düzenlenen defilede Kürt giysileri tanıtıldı. SDG’YE 1000 ABD ASKERİ DAHA Suriye’de 500’den fazla Özel Kuvvet askeri, 250 Rangers komandosu ve 200 deniz piyadesi bulunan ABD ordusunun 1000 asker daha göndermeyi planladığı ileri sürüldü. Washington Post, Trump yönetiminin henüz onaylamadığı askeri planlara göre deniz piyadeleri ve hava indirme birliklerinden gönde rilecek 1000 ilave asker, YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) destek verecek. Bu arada Suriyeli Kürtlerin Rojava bölgesindeki Kamışlı kentinde “Kürt Milli Kıyafet Günü” ilan edilen 10 Mart’ta düzenlenen defilenin görüntüleri yayımlandı. Amaç, Kürt giysilerini dünyaya tanıtmak. IŞİD karşıtı koalisyonun ABD’li sözcüsü Albay John Dorrian, TSKÖSO’nun saldırması üzerine ABD, Rusya, Suriye hükümet güçlerinin “korumaya” aldığı Mınbiç’te ABD ile Rus askerlerinin göz teması kurup kurmadığı sorusunu “Evet” diye yanıtladı. “Birbirlerinin hareketlerini gözlemliyorlar. Birbirlerini görüyorlar. Ama konuşmuyorlar, birlikte takılmıyorlar” diyen Dorrian, Suriye Demokratik Güçleri’nin Rakka’yı tecrit operasyonu yürüten kolunun yüzde 75’nin Araplardan oluştuğunu savundu. Peşmergeye rol yok Ancak Rakka’nın kurtarılmasına Kürt savaşçıların “bir düzeyde” dahil olmasını beklediğini söyleyen ABD’li albay, Ankara’nın müttefiki Irak Kürt yönetiminin desteklediği Roj peşmergelerinin Rakka’ya katılmasına kapıyı kapattı. “Suriye’de partner güç olarak Roj peşmergelerini kullanma planımız yok. Onlar koalisyon güçleri tarafından eğitilmedi” dedi. S400’de fiyat pazarlığı Asnoop’a ‘hapis cezası’ BD’li rapçi Snoop Dogg’un Trump’ı oynayan karakteri palyaço kılığına sokup başına oyuncak silah doğrultmasıyla çok konuşulan “Lavender” isimli video klibiyle ilgili tartışmalara bizzat Trump da katıldı. Trump, “Kariyeri düşüşte olan Snoop Dogg, Başkan Obama’ya silah doğrultarak ateşlemiş olsaydı kopacak yaygarayı hayal edebiliyor musunuz? Hapis cezası!” mesajını paylaştı. Rusya’nın İzvestiya gazetesi Türkiye’ye S400 füze savunma sistemi satma pazarlığında fiyatın konuşulduğu aşamaya gelindiğini yazdı. PutinErdoğan görüşmesinde S400 satışının ele alındığını İzvestiya’ya doğrulayan Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, “Türkiye ilgili. Rusya açık. Görüşmeler devam edecek” dedi. Savunma Bakanı Fikri Işık “İlerleme var, ama imza noktasında değiliz” diye konuştu. İmza gerçekleşirse iki ülke arasında bu denli büyük ilk kontrat olacak. Strateji Analizi Merkezi Başkanı Ruslan Puhov, “Çok güçlü siyasi girişim, ABD ve NATO’ya güçlü bir sinyal olur” dedi. İran’ın rehine krizi gibi... Hollanda konsolosluğunun gönderine tekbir sesleriyle “Türk bayrağı”nın çekilmesi anlarını izlediğimde ilk aklıma gelen, İran’daki rehine krizi oldu. İran’da Şah’ın devrilmesinin ardından, 1979’un aralık ayındaki “rejim değişikliği referandumu” arifesinde İslamcı militanlar ABD elçiliğine girip “tekbir” sesleriyle büyükelçilik mensuplarını rehin almış ve Batı ile ilişkileri mayınlayan bu krizi olabildiğince uzun zaman dilimine yayarak istedikleri tüm rejim değişikliklerini gerçekleştirmişlerdi. Humeyni’nin “rejim değişikliği” emelleri için kriz öyle yararlı olmuştu ki, devrim lideri, bunalımın tarihi dönemeçteki mahiyetini; “(Şah’ın devrilmesinden sonra) bir ikinci devrim oldu” diyerek betimlemişti. Şimdi tıpkı birilerinin Avrupa ile krize dönüşen “Hollanda bunalımını” bize, “ikinci 15 Temmuz zaferi” olarak takdim etmesi gibi... Kritik zamanlamayla tetiklenen “diplomatik krizi” İran devriminin lideri de “Allah’ın lütfu” saymış, “Bu girişim bize çok faydalı oldu” demişti: “Böylelikle saflar sıkılaştı. Muhalifler artık bize karşı harekete geçmeye cüret edemez. Anayasa referandumunu zorlukla karşılaşmadan oylayabilir, hemen cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerini yaparız!” ‘İçimizdeki Amerikalılar’ İran’ın uluslararası dengelerdeki yerini değiştiren ve dünya çapında iz bırakan Tahran’ın rehine krizi 4 Kasım 1979’da patlak verdi. Krizin en sıcak günlerinde, bir ay sonra tam, 3 Aralık’ta İslamcı yeni anayasa oylamaya sunuldu. “Şeytan ABD” çığlıkları içinde, İran’ı molla güdümünde “teokratik devlete” dönüştüren anayasa ezici çoğunlukla onaylandı. “Teokratik anayasaya ‘hayır’ demenin” “içimizdeki Amerikalılar” kontenjanından seri biçimde “ABD muhipliği”, “kâfirlik”le eş tutulduğu ortamda mantık susturuldu. Eleştirilerin önü kesildi... Humeyni “dış düşman” retoriğiyle, devrim niteliğindeki tüm büyük değişikliklerin tartışılmasını engelledi. Bir taşla birkaç kuş vuran dinci lider, ılımlılar ve de Şah’ın yıkılışını ilk aşamada desteklemekle beraber.. anayasa değişikliğini istemeyen solu baskı altına alarak böylece bertaraf etti. Ayetullah, krizden öyle yarar sağladı ki, (ABD’ye giden Şah’ın ölümüyle) sorunun ortadan kalkması bile gerilimi sonlandırmadı. Rejimin konsolidasyonunu içeren tüm süreç boyunca, Tahran konuyu köpürttükçe köpürttü. “Humeyni mutlak kontrolü sağlayana, İslamcı rejimin tüm kurumlarını oturtana dek rehinelerinizi geri alamazsınız” mesajını Washington’a ileten rejim yandaşları, diplomatları 444 gün tutsak tuttu. Yurtdışında tıpkı TürkiyeHollanda arasındaki krizin Hollanda seçimleri üzerindeki tayin edici etki yaratması gibi, “rehine krizi” de ABD’de Carter’ın seçimleri kaybetmesine yol açtı. Dünyayı yeni bir “neoliberal devrime” sürükleyen, bu nedenle bir “yol ayrımı” sayılan Reagan yönetiminin işbaşına gelmesini sağladı. Açık Türkiye, kapalı İran farkı Bunlar İran’ın, aradan geçen 38 yılda hâlâ ödemekte olduğu ağır bedellerle gerçekleşti. İran’ın yüksek olan itibarı ve prestiji, bu krizle onarılmayan yaralar aldı. Zengin petrol kaynaklarına rağmen, İran hâlâ kurtulamadığı ekonomik yaptırımların uygulandığı bir ülke oldu. Uluslararası yalnızlığa sürüklendi. İran’ın bütün bu zaaflarından yararlanan ve bu vesileyle ABD’nin desteğini arkasına alan Saddam Hüseyin, “rehine krizinin orta yerinde” tam, 1980 yılında İran’a savaş açtı. Ekonomik badireyle birlikte sekiz yıl süren savaşta yarım milyonu aşkın İranlıyla Iraklı öldü. O günün İran’ı ile bugünün Türkiye’si arasındaki en büyük fark; bizim ’70’ler İran’ına nazaran dünyaya açık bir ülke olmamızdır. Buna rağmen Humeyni’nin oyunları, burada söker mi göreceğiz. Dileriz Türkiye’nin tarihi referandum oylamasını ipotek altına almak bunca kolay olmaz. Dileriz ana muhalefet, İran’da olduğu denli kolay baskılanmaz ve susturulmaz. Yerim kalmadığı için fazlasını yazamayacağım. Dün Birgün’de bu bağlamda Fatih Yaşlı’nın kaleme aldığı “Ana muhalefete naçizane bir uyarı” yazısını okumakta sayısız yarar var. Brezilya’da yolsuzluk soruşturması çığ gibi Brezilya Cumhuriyet Başsavcısı Rodrigo Janot dün Yüksek Mahkeme’ye başvurarak Odebrecht mühendislik şirketinin yönetiminin devlete ait petrol şirketi Petrobras’tan ihaleler almak için rüşvet vermesiyle ilgili 83 kişi hakkında daha soruşturma açılmasını istedi. Kongre’den hem iktidar hem muhalefet üyeleri, hükümetten isimler, hatta 5 bakanın bulunduğu listede Devlet Başkanı Temer’in olmadığı söyleniyor. C MY B nilgun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle