20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Mart 2017 BERKİN ELVAN, ÖLÜMÜNÜN 3. YILINDA GÖZYAŞLARIYLA ANILDI Vedat ARIK haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 11 YARASI YAŞINDAN BÜYÜK ‘BERKİN’İM ZEHRA ÖZDİLEK Gezi eylemleri sırasında başından gaz fişeği ile vurulan ve 269 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 11 Mart 2014 günü yaşam mücadelesini kaybeden Berkin Elvan, ölümünün 3. yıldönümünde mezarı başında anıldı. Feriköy Mezarlığı’nda gerçekleşen anmaya CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, HDP Milletvekili Garo Paylan, TMOBB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Komisyonu Sekreteri Mücella Yapıcı, Sosyal Haklar Derneği üyesi Avu kat Can Atalay, Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, Dilek Doğan’ın annesi Aysel Doğan, Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Nuri Günay, Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği ve Berkin Elvan’ın ailesi, akrabaları katıldı. Anma töreni saygı duruşuyla başladı. Mezarın üstüne, ‘Gökyüzü çizilmiş resimlere benzerdik. Rüzgârın peşine takılan bir nefes gibiydik’ notu bırakıldı. Anne Gülsüm Elvan oğlunun mezarı başında gözyaşlarına boğuldu. Gülsüm Elvan, “Yavrum daha küçücüktü. Ben seni böyle mi görecektim. Yarın ben seni sınava götürecektim Berkinim. Küçüğüm. Yarası yaşından büyük Berkinim. Arkadaşların yarın sınava girecek, kalk annem. Dayanamıyorum. Arkadaşların Okmeydanı sokaklarında geziyor sen yoksun. Kalk annem, kalk ben dayanamıyorum” diyerek ağladı. 6 Nisan’da Çağlayan’a Baba Sami Elvan ise Türkiye’nin karanlık günlerden geçtiğini belirterek , “Berkin’in haince katledilmesinin hesabını sormak sadece canımız oğlumuzun anısına sahip çıkmak için değil, en alt takinden en üstekine ‘emri ben verdim’ diyen tüm katillerden hesap sorma mücadelesi bu zifiri karanlıktan çıkış için önemlidir. 6 Nisan 2017’de davamızı sahiplenmeye çağırıyoruz. Tetiği çeken ve çektirene hesap sormak için Çağlayan’a bekliyoruz” diye konuştu. TMOBB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Komisyonu Sekreteri Mücella Yapıcı da, “Adalet talebimiz var. Bu iş burada bitmedi. Sorulacak hesabımız var. Çığlık çığlığa adalet istiyoruz. Berkin’in ölmediğini biliyoruz, onun gözleri gibi güzel yarınlar kuracağız” ifadelerini kullandı. ‘Hasta tutuklu Aydın serbest bırakılsın’ İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 259. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek hasta tutuklu Zübeyde Aydın’ın serbest bırakılmasını istedi. Eyleme, şubat ayından beri 7 aylık oğlu Miraz ile Bakırköy Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Gülistan Diken Akbaba’nın ailesi de destek verdi. Akbaba’nın annesi Gülsüm Diken, iktidar tarafından çıkarılan yasalarla katillerin, tecavüzü ve dolandırıcıların serbet bırakıldığını ha tırlatarak “Bu yasalar Miraz bebeklerin anneleri için neden geçerli değil” diye sordu. Basın açıklamasını okuyan Aylin Hacaloğlu, Aydın’ın mide ve omuriliğinden rahatsız olduğunu, sekiz ayrı noktasında oluşan fıtık nedeniyle de sürekli ağrı yaşadığını belirtti. Aydın’ın sol bacağının fıtık nedeniyle gittikçe zayıfladığını ve tüm başvurularına rağmen doktora sevk edilmediğini ifade eden Hacaloğlu, tüm hasta tutukluların serbest bırakılmalarını istedi. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI 68 Kuşağının, devrim ve sosyalizm düşüncesinin ardılı; Deyişlerin, ağıtların ve Anadolu Ozan Geleneğinin çağdaş yorumcusu; Halka ve hakka hizmetin mütevazi yolcusu; haksızlığa isyanın ve ezilenlerin gür sesi; Dersimin yüz akı EMRE SALTIK (Nadi Sarısaltıkoğlu) Hakka yürümüştür. Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil. Ailesinin, sevenlerinin, yoldaşlarının başı sağ olsun. l SARSISAARLISTAIKLTEIĞKİTEİĞMİTVİME KVÜELKTÜÜRLTVÜARKVFAI lKFTIU•NCTUELNİCEEĞLİTİ EİMĞİVTEİMSAVEĞLSIAKĞVLAIKKFI l DEVRASKİMFI D•EDRENRESKİLMERDİ EFREDNEERKALSEYROİ FNEUDElR(HAOSYZOANTUl •OV(HAOCZIKATl•PÜOLVÜAMCÜIKR l NA•ZPİMÜİLYÜEMlÜMRA•ZGNİARZTİMl PİYEERT•EMK AİLZÇGEİRDTER•NPEEKRLETREİKlİLGÇAEZDİ lERBNAEĞKCLILEARRİ • lGAAZNİA•DBOALĞUCYILAAKRAS•I AlNAALDİBOELYUKÖYAYKlAESSIE•NAYLUİRBTEYlKKÖAYĞ•ITHESAENNEYURT l İKİTELL•İ DİKEİRTSEİLMLİDDEERRNSEİKMLEDREİ)RÇNEEMKİLŞEGREİ)ZÇEKEMDİEŞRGNEEZĞEİKlDDEERRNSİEMĞSİPOR • DERSlİMSSEPYOYRİD•CSEMEYAYLİDVACKEFMI AlLMVUANKZFUI R• ÇMEVURNEZUDRERÇNEEVĞRİE DERNEĞİ l•DDEERRSİSMİMAARRAAŞŞTITRIMRMAALALARRDDERENRENĞEĞİ lİ D• EDRESRİMSİMMEMCELCİSLİİGSİİRGİİŞRİMİŞİİMİ Cumartesi Anneleri 624. kez bir araya geldi ‘Kardeşim Ali’yi kime sorayım’ Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nda 624. kez bir araya gelerek 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Ali Kırlangıçlı’nın akıbetini sordu. Eylemde 1994 yılında katledilen Özgür Gündem dağıtımcısı Nazım Babaoğlu da anıldı. Ali Kırlangıçlı’nın ağabeyi İbrahim Kırlangıçlı, “Kardeşime ne yapıldığını bize açıklamak zorundalar. Kardeşim Ali’yi kimlere sorayım, çalmadık kapı kalmadı. İçimizde yaşadığı inancı 24 yıldır var” diyerek “Kardeşim Ali nerede?” diye sordu. l İSTANBUL /Cumhuriyet Berlin’in aradığı IŞİD’li İzmir’de yakalandı Almanya’da, 19 Aralık 2016 tarihinde Berlin’deki noel pazarına TIR’la gerçekleştirilen terör saldırısının faili Tunus uyruklu Anis Amri’nin IŞİD’le bağlantısı saptandı. Bu teröristle bağlantılı olduğu belirlenen Suriye uyruklu M.A.K.’nin ise İzmir’de saklandığı belirlendi. Polis düzenlediği operasyonla M.A.K.’yi, saklandığı otelde yakaladı. Teröristin daha önce IŞİD terör örgütü adına faaliyet yürüttüğü, yurda illegal yollardan giriş yaptığı ve yine illegal yollardan yurtdışına çıkıp Avrupa’da terör eylemi yapacağının değerlendirildiği öğrenildi. l Haber Merkezi Avrupa’yla kriz herkesin işine geliyor... Bu krizde “haklı” olan kimse yok. Ama Avrupa’yla yaşanan dram, herkesin işine geliyor. Ankara, Türk yetkililerin referandum seçim gezilerini iptal eden Avrupa’ya her geçen gün daha sert bir söylemle yüklenerek, sandığa bir ay kala milliyetçi tabanda “Evet” oyunu konsolide etme imkânı buluyor. Almanya’da iptal edilen her salon toplantısı, Hollanda’ya inmeyen her uçak, “Evet” kampanyasını bir tık daha güçlendiriyor. “Vur vur inlesin, Avrupa dinlesin!” sloganları arasında 15 Temmuz’dan bu yana sürekli işlenen “Bütün dünya bize karşı”, “Yedi düvel birleşti bizi yıkmaya çalışıyor” gibi temalar, kamuoyu nezdinde güncellenmiş oluyor. Mevcut kriz, Avrupalılar için de kazançlı! Hollanda’da haftaya, Almanya’da ise sonbaharda seçim var. Her iki ülkede de mülteci ve İslam karşıtı partilerin yükselişi, mevcut iktidarları zorluyor. Tayyip Erdoğan, Avrupa genelinde sevilmeyen bir figür ve Erdoğan’la polemiğe girmek “Bakın biz Türkiye’ye müsamaha göstermiyoruz” demek, sandıkta prim yapıyor. Nereden nereye. 2005 yılında ellerinde “Evet” pankartlarıyla Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye ile tam üyelik müzakere süreci başlatan Avrupa’da bugün herkes Türkiye’den fellik fellik kaçıyor. Birlikte fotoğraf vermemek, ortak zirve yapmamak için ayak diretiyor. “Bak Türkiye’yi durdurduk” tavrıyla seçim kazanmaya çalışıyor. İki tarafın da kabahati olan öyle sorumsuz bir savruluş yaşanıyor ki TürkiyeAvrupa ilişkilerinde, günün birinde seçimler geride kaldığında ve yeniden konuşmak gerektiğinde, “soft landing” (yumuşak iniş) kolay olmayacak. Ankara’nın AB üyelik hayali zaten çoktan bitti. Ama üyelik yerine konması düşünülen ve iki tarafın da hararetle istediği “gümrük birliği güncellemesi” bile zora gidiyor. Bu gidişle Avrupa ile aramızdaki tek bağ, mülteci anlaşması olacak: Al parayı, tut mülteciyi... Avrupa’ya da, Türkiye’ye de iki çift sözüm var. Ey Avrupa! Öncelikle biz Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik ihlalleri eleştirirken, senin hâlâ kâğıt üzerinde de olsa AB adayı olan bir ülkeden siyasetçilerin konuşmasını engellemen olmaz. Ayrıca yeni mi anladın Türkiye’de ağır bir otoriterleşme olduğunu? Ne oldu da bir anda Türkiye’deki insan hakları ihlalleri mesele oldu? 2015 ortasından beri Türkiye’de çok ağır bir süreç yaşanıyor. İnsan hakları ihlallerinin haddi hesabı yok. Onlarca gazeteci cezaevinde. Daha düne kadar bunlara sesini çıkarmadın. Son iki yılda Türkiye kat be kat kötüleşirken sen varaklı koltuklarda mülteci anlaşması peşindeydin. Allah aşkına; şimdi mi uyandın? Bunun Avrupa’daki seçimlerle ilgisi olmadığına kim inanır? Tabii ki Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin Türkiye’deki kutuplaşma ve buhranlı siyasetin kendi ülkelerine ve sokaklarına sirayet etmesini engellemek istemesi anlaşılabilir. Kim ister Türkiye’deki nevrotik siyasi iklimi kendi ülkesine ithal etmeyi? Ama yapılması gereken, ta başından karar alıp ilan etmekti: Burada seçim mitingi yapabilirsin ya da yapamazsın. Ivır kıvır, yok otopark yok, yok yangın merdiveni dar gibi mazeretler sahtekârca ve yanlış. İkinci sözüm hükümete: Hiçbir tutarlılığın yok. Burada en ufak bir siyasi özgürlüğe izin vermiyorsun. Hayırcıları terörist olmakla itham ediyor, eli silahlı adamların hayır vermek isteyenleri tehdit etmesine izin veriyorsun. HDP lideri Selahattin Demirtaş ve “Hayır” kampanyasının yüzü olacak Meral Danış Beştaş’ı cezaevine attın. Medyaya göz açtırmıyor, “Çatlak ses istemiyorum” diye medya patronlarına talimat veriyorsun. Sonra da dönüp Almanya’ya demokrasi dersi veriyorsun. Böyle rekabet mi olur? Amiyane söyleyeyim: Bu kadar baskıyla babam da seçim kazanır. Ama benim babam da bu kadar zulmü içine sindiremeyecek kadar vicdanlı adamdır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle