23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 6 Şubat 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Hayırlı bir iş için ‘Hayır’lı bir iş yapın Kılıçdaroğlu, il ve ilçe başkanlarıyla Ankara’da buluştu. CHP lideri ‘Referandumda ‘Hayır’ı ötekileştirmeden anlatın’ vurgusu yaptı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin il ve ilçe başkanlarını Ankara’da topladı. Kılıçdaroğlu, “Demokrasi oylanacak. Olayı A partisi, B partisi meselesi haline sakın kimse getirmesin. Bu iş parti meselesi değil. Birlikte yaşama meselesi. Vatan, bayrak, demokrasi meselesi. Bu işin sağı, solu yok. Sağcısı, solcusu, Atatürkçüsü, milliyetçisi, ülkücüsü, mütedeyyini, dindar vatandaşı hepimizin sorumluluğu var. Getirilen değişiklik bu ülkenin hayrına değil. Hayırlı, güzel bir sonuç bekliyorsak hayırlı bir iş yapmamız lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin il ve ilçe başkanlarını Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde topladı. “Beni dikkatle dinlemenizi istiyorum, kavgasız, ötekileştirmeden, ezbere değil bilgiye dayalı anlatacaksınız” diyen Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle: l Heyecanı akılla kontrol edeceğiz: Bu referandum, bir siyasi parti seçimi değil. Heyecanınızı anlıyorum, ama heyacanı akılla kontrol edeceğiz. Neyi nasıl söyleyeceğimizi çok iyi kontrol edeceğiz. Yalnız CHP’lilerin değil tüm partilerin, partilere üye olmayanların da sorumluluğu var. Gazetecilerin, yazarların, aydınların, çiftçilerin de sorumluluğu var. Nerede ne konuştuğumuzu, nasıl konuştuğumuzu bileceğiz. l Sigortasız devlet olmaz: Neden, hangi gerekçeyle buna ihtiyaç duyuldu, bunu sokaktaki vatandaşımıza anlatmak zorundayız. ‘Sen evet’ diyorsun ‘ben hayır’ diyorum diye kavga asla olmamalı. Evlere, köylere, kahvelere gideceksiniz. Muhtarlarla görüşeceksiniz. Onlara soracağınız ilk soru; “Cumhurbaşkanı Türkiye’de taraflı mı olmalı, tarafsız mı?” Emin olun yüzde 99’u tarafsız olmalı diyecek. Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı sigortasız bir devlet olmaz. l Düzen bozulacak: Cumhur, 80 milyon vatandaş demektir. Cumhuru temsil eden, 80 milyonu temsil eder. O nedenle arabasın CHP lideri Kılıçdaroğlu partisinin il ve ilçe başkanlarına referandumda izlenecek stratejiyi anlattı. da Türk bayrağı taşır. Başbakan, ana muhalefet lideri, genelkurmay başkanı taşıyamaz. Bu düzen bozulacak. l Bu düzen dikiş tutmaz: Cumhurbaşkanı, bir partinin genel başkanı olarak AYM’nin 15 üyesinin 12’sini atayacak. Böyle bir yetki, herhangi bir partinin genel başkanına verilse, iktidar partisi kıyameti koparmaz mı? Bu düzen dikiş tutmaz. Oradan adalet beklenir mi? Vatandaşlarımıza bunu örneklerle anlatmak zorundasınız. “Yürüyüşler yapacağız...’’ Buradan bir şey çıkmaz. Ev ev gezeceksiniz. Kadınlar, gençler, sizler gezeceksiniz. Muhtarlara, kanaat önderlerine anlatacaksınız. Bu düzenlemeye camiye, kışlaya, adliyeye de siyaseti sokuyorsunuz. Yazıktır günahtır. l Makarayı tersine çevirdik: Fesih yetkisi var. Şunu söyleyin: 1924 anayasası görüşülürken, orada taslakta bir hüküm vardı. Atatürk’ün Meclis’i fesih yetkisi vardı. Büyük bir oy çoğunluğuyla Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i fesih yetkisi kabul edilmiyor. 1924, geldik 2017’ye. Başa döndük. Makarayı tersine çevirdik. ‘Sandıklara sahip çıkın’ Edinilen bilgiye göre; toplantının başında Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, bir sunum yaptı. CHP üyesi bulunduğu halde bazı sandıklardan CHP’ye hiç oy çıkmaması, bazı yerlerde üyelerin sandığa hiç gitmediği, üye olup seçmen olunmamasına ilişkin rakamsal bilgi verdi. Sandık güvenliğinin de konuşulduğu toplantıda sandıklara sahip çıkılması, ıslak imzaya dikkat edilmesi gerektiği kaydedildi. Her bölgeden ilçe başkanının söz aldığı toplantıda Akdeniz’den bir il çe başkanı “Yörük obasında çadır ateşini söndürmeyeceğiz” derken Güneydoğu’dan bir ilçe başkanı, “Biz Kürtler farkındayız, Kürt halkı gerçekleri görüyor. Kurtuluş Savaşı’da Edirne’den Kars’a Türkü Kürdü, Kıbrıs’ta hep birlekte nasıl mücadele ettiysek bu referandumu da öyle kabul ediyoruz. O günlerde nasıl birlikte olduysak bugün de aynısı olacak” dedi. Doğu’dan bir ilçe başkanı ise “Doğu ve Güneydoğu olarak bize güvenin tek bayrak altında yaşayacağız, yüzde 70 hayır çıkacak” diye konuştu. l Amca çocukları başkan yardımcısı: Başkanın kaç yardımcısı olacak bilen yok. Başkan, tüm il başkanlarını başkan yardımcısı tayin edebilir. Amca dayı çocuklarını başkan yardımcısı yapabilir. Eğitim düzeyi önemli değil. Bu olay, bir CHP, MHP, AKP, HDP olayı değildir. Bu olay, bir Türkiye meselesidir. Biz niye diyoruz, “Gezerken, konuşurken, CHP bayrakları taşınmayacak.” Mesele CHP meselesi değil ki. Seçim yapmıyoruz ki. Mesele vatan, demokrasi, bayrak meselesi. l İkna edemeyeceğiniz kimse yok: Devletin yapısını istediği gibi düzenleyecek. Bir sabah “Maliye Bakanlığı işe yaramıyor, kapadım Finans Bakanlığı kurdum, MSB’nı kapadım adı Savaş Bakanlığı olacak...” Her yetkiyi veriyoruz. Emin olun bunları anlattığınız zaman ikna edemeceğiniz kimse yok. l Hayırlı iş yapmamız lazım: Asıl hedef anayasanın ilk 4 maddesi. Bu işin sağı solu yok. Sağcısı, solcusu, Atatürkçüsü, milliyetçisi, ülkücüsü, mütedeyyini, dindar vatandaşı hepimizin sorumluluğu var. Hayırlı, güzel bir sonuç bekliyorsak hayırlı bir iş yapmamız lazım. l ANKARA/Cumhuriyet MHP Konya’da toplanıyor SELDA GÜNEYSU MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin her yıl, yılbaşından sonra Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Merkez Disiplin Kurulu (MDK) ve milletvekilleriyle yaptığı toplantıyı, bu yıl Kızılcahamam yerine “AKP’nin de kalesi” olarak da bilinen Konya’da yapacak olması dikkat çekti. Anayasa görüşmeleri nedeniyle geciken ve Bahçeli’nin başkanlığında, 1012 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilecek toplantının ana gündem maddesini referandum sürecinin oluşturacağı belirtilirken, parti yönetimi toplantının ardından da bütün illeri gezerek, anayasa değişiklik paketini anlatacak; yurttaşların teklife ilişkin sorularını yanıtlayacak. Toplantıda, Bahçeli’nin MYK ve MDK üyeleri ile milletvekillerinin süreçle ilgili izlenecek stratejiye ilişkin görüşlerini de alacağı kaydediliyor. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, Bahçeli, özellikle anayasa değişiklik teklifi ve referandum sürecine ilişkin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından “Türkiye’nin beka sorunuyla karşı karşıya kaldığını” anlatacak. “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin Meclis’teki 367 krizi sonrası ortaya çıktığı ve Cumhurbaşkanı’nın ‘halk tarafından seçildiğini’ öne almasıyla birlikte ortaya ‘fiili bir durum çıktığına’ vurgu yapacağı ifade edilen Bahçeli, yaşanan fiili durumla birlikte Türkiye’nin günden güne geleceği ile ilgili tartışmaların içine çekildiğini” de anlatacak. l ANKARA Yıldırım’dan ‘Hayır’ kokteyli Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliğine ilişkin olarak CHP’ye ‘Şimdi söz milletin’ diye seslenirken ‘FETÖ, PKK, HDP hayır dediği için evet diyoruz’ diye konuştu Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliği referandumu hakkında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenerek “Ey Kemal Bey! Uyan artık. Türkiye 1923’te rejimini seçti. Bugün rejimi değil sistemi değiştiriyoruz. Bizi daha ileriye taşıyacak bir yönetim biçimi getiriyoruz. Şimdi söz milletin” dedi. Yıldırım, anayasa değişikliği konusundaki referandum ile ilgili de “FETÖ, PKK, HDP ‘Hayır’ diyor onun için ‘Evet’ diyoruz. Hayır’cılara bakın ona göre kararınızı verin” diye konuştu. Başbakan Yıldırım, dün Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi temel atma törenine katıldı. Burada konuşan Yıldırım, anayasa değişikliğine ilişkin konulara da değindi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Söz milletindir” diye seslendi. Yıldırım, şöyle devam etti: “Her ne kadar siz Meclis’te, aslanlar gibi kürsü işgal ederek, ayak ısırarak, burun kırarak bu anayasayı engellemeye çalıştıysanız da başaramadınız. Şimdi söz milletindir. Neden ‘evet’ diyoruz? PKK ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. FETÖ ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. HDP ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. ‘Hayır’cılara bakın ona göre kararınızı verin.” Temel atma töreninde geniş güvenlik önlemleri dikkat çekti. Tören alanında, dronsavar adı verilen bir cihaz da kullanıldı. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Huber Köşkü’nde 4 saatlik zirve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Huber Köşkü’nde bir araya geldi. Saat 15.20’de Tarabya’daki Huber Köşkü’nde gerçekleşen görüşme 4 saat 10 dakika sürdü. Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşme saat 19.30’da sona erdi. Görüşmenin ardından Başbakan Binali Yıldırım Huber Köşkü’nden ayrıldı. Görüşme sonrası açıklama yapılmadı. Erdoğan ve Yıldırım’ın başta anayasa değişikliği ve referandum süreci olmak üzere terörle mücadele ile uluslararası gelişmeleri ele aldığı belirtildi. haber 5 Neden başkanlık? En başından, ‘Başkanlık sistemini tartışmayalım’ demiştim, zira ortada ne özgür bir tartışma zemini, ne de aslında tartışılacak bir şey var. Önce Türk Usulü Başkanlık, sonra Cumhurbaşkanlığı sistemi adı verilen sistem değişikliği, demokrasinin köküne kibrit suyu dökecek, kuvvetler birliğini öngören, yönetimde hesap verirliği beş yılda bir yapılacak seçimlere indirgeyen, istikrar adına özgürlükleri, ‘devlet sırrı’ adına yönetimde şeffaflığı rafa kaldıran bir tek adam sistemi. Dahası, zaten fiili durum bu iken, bu akılda olanların acil bir sistem değişikliğini gerektirecek hiçbir nedenleri yok, gerekçe diye ileri sürdükleri bahanelerin de hiçbir makul yanı yok; ‘geçmişte koalisyon hükümetlerinden çok çekilmiş’ bahane olamaz, son on dört yıl zaten tek parti iktidarı ile geçti, onlar için sorun yoktu, geldiğimiz nokta ise ortada. ‘Her zaman güçlü lider olmayabilir, en iyisi şimdiden tedbir alalım’ diyorlar, yani ‘gelecekte güçsüz liderler, yönetme zaafına düşerse, şimdiden bütün gücü ellerine verelim de rahat etsinler’ demiş oluyorlar, mantık bu. Bu durumda belli ki, halihazırda zaten tek parti ve daha doğrusu tek adamda toplanan güç ve yetkiler bile az bulunuyor, güç tahkimi daha sağlam temellere dayandırılmak isteniyor? Ne için; zaten sindirilmiş muhalefet, yok edilmiş hak ve özgürlük alanları toptan ortadan kalksın, keyfi yönetim iyice pekişsin diye. Aslında bu bir klasik, elinde bulundurduğu tüm güce rağmen, yönetme zaafına düşen tüm iktidar ve liderler, dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde bu özlemi duyarlar. Diğer taraftan, belli ki rejim değişikliği gerçekleştirmek istiyorlar, bakın bunun için gerçekten de olağanüstü yetki ve tedbirler gerekiyor. ‘Ne alakası var, rejim değişmeyecek’ dedikleri Cumhuriyet adı değişmeyecek demek, söz konusu olan ise Cumhuriyet’in mahiyetinin değişmesi olacak. O halde, ‘bu mahiyet ne istikamette değişecek’ sorusunu sormak durumundayız. Yıllardır mevcut Cumhuriyet rejiminin mahiyetinin değişmesi gerektiğine inanan ve söyleyenlerden biriyim, benim ve benim gibi düşünenlerin derdi, Cumhuriyet rejiminin daha demokratik ve özgürlükçü bir mahiyet kazanması idi. İktidar partisinin ‘Cumhuriyet’in mahiyeti’nin değişmesinden anladığı ise bambaşka bir şey. Tüm beyanlarından anladığımız kadarıyla, onların özlemi, otoriter bir muhafazakâr cumhuriyet tesisi; iddia ettikleri gibi ‘katı laiklik’ anlayışından değil, düpedüz laiklikten mustaripler, şikâyetleri dinin kamu alanından kovulması değil, istedikleri dini kuralların kamu alanını tanzim etmesi, karşı oldukları Cumhuriyet değerleri adına baskı uygulanması değil, istedikleri kendi anladıkları şekilde tanımladıkları ‘dinimilli değerler’ adına baskı uygulayabilecekleri bir sistem inşa etmek. Mesele bu. Resmi tarih çok akkara anlayışı ile yazılmış da, o nedenle beğenmiyor değiller, aklarla karaların yerini değiştirmek istiyorlar, halihazırda yeni resmi tarihi yazıyorlar. Çocuklarımız tarihe daha sorgulayıcı baksın, ufukları genişlesin derdinde değiller, ders kitapları bundan sonra onların akkara temelli resmi tarihini öğretsin istiyorlar. Olay bu. Tabii bir neden daha var; sorunları ile yüzleşemeyen, baş edemeyen, çıkış yolu bulamayan toplumlar, siyasi hareketler, şahıslar, sorunların üzerini kapatmak, onları görünmez kılmak ister. Sadece o değil, kendi dışında bir suçlu, sorumlu, gerekçe bulmak ister. İslamcıların geldiği nokta da bu oldu; çareyi bu ülkenin sorunlarının mesuliyetini ya dış güçlere ya da geçmişe yüklemekte buluyorlar. Yeni bir toplum, siyaset ve en önemlisi insan tahayyülü üretemedikleri ölçüde hırçınlaştılar, kendilerinden kaçmanın yolunu, kendilerinden olmayana yüklenmekte buldular. Öyle bir düzen kurmak istiyorlar ki, hiçbir şey onları kendi gerçekleri ile yüzleştirmesin. Vasıflı olmak zahmetine de katlanmasınlar, mensubiyetleri toplumsal ve siyasal yer edinmeleri için yeterli olsun. Daha iddialı olanlar, zor geçitlerden geçmeden ‘aydın’, ‘entelektüel’, ‘fikir adamı’ geçinsinler, boşluklarına rağmen ‘dolu’, sığlıklarına rağmen ‘derin’ dursunlar. Böylesi bir dünya için, kendileri dışında kalanların kör, dilsiz, sağır olması gerekiyor, istedikleri işte bu! Tutuklu Hava Harp Okulu öğrencileri TBMM’ye taşındı CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, Ankara’da tutuklu bulunan Hava Harp Okulu öğrencilerinin görülen ilk duruşmada serbest bırakılmasının ardından İstanbul’da halen tutuklu olan öğrencilerin durumunu TBMM’ye taşıdı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemi ile TBMM’ye sunulan soru önergesinde İstanbul’da tutuklu bulunan Hava Harp Okulu öğrencileri hakkında henüz iddianame hazırlanmadığına dikkat çekildi. Sarıhan, görevden alınan ve görev yerleri değiştirilen hâkim ve savcılara da dikkat çekerek iddianame hazırlanamamasının sebebi nin personel yetersizliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesini isterken, “Uzun süreli tutukluluklar, önlem olmaktan çıkarak artık infaza dönüşmüş durumda. Hava Harp Okulu öğrencileri bir ilde tahliye edilirken diğer ilde iddianamenin bile hazırlanamamış olması bu tutukluluk süreleri ile beraber adalete gölge düşürmeye başlamıştır” dedi. Önergede ayrıca, tutuklu öğrencilerin üniversite öğrencisi olmasına dikkat çekilirken, haksız tutuklulukların bu öğrencilerin duygu durumlarında yaratacağı sorunlar hakkında Bakanlığın ne gibi önlemler aldığına da yanıt istendi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Ankara’daki 15 Temmuz davası bugün başlıyor 15Temmuz darbe girişimi sırasında Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı’nda meydana gelen olaylarla ilgili 27 kişi hakkında açılan dava bugün Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak. Dava Sincan Cezaevi Yerleşkesinde inşa edilen yeni duruşma salonunda görülecek. 5 gün sürecek davada sanıkların, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’, ‘TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’ suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ‘terör örgütü üyesi olmak’ suçundan 7 yıl 6’şar aydan 15’er yıla kadar hapse çarptırılmaları isteniyor. l ANKARA/ Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle