28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 28 Şubat 2017 10 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ZARİFE SELÇUK 121 gündür özgürlüğünden yoksun... Kalemle mesaj Tutsak arkadaşlarımızın eşleri Basın Özgürlüğü Misyonu heyetiyle bir araya geldi. Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın eşi Adalet Barut, Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun eşi Eylem Sabuncu, çizerimiz Musa Kart’ın eşi Sevinç Kart, muhabirimiz Ahmet Şık’ın eşi Yonca Verdioğlu Şık ve eski Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar dün, gazetemizi ziyaret eden Basın Özgürlüğü Misyonu heyetiyle bir araya geldi. Eylem Sabuncu, eşinin heyet için yaptırdığı kurşun kalemleri dağıtarak, mesajını iletti. Murat Sabuncu’nun, “Sadece kendimiz için değil bütün tutuklu gazeteciler için özgürlük istiyoruz” dediğini aktardı. Adalet Barut, Akın Atalay’ın, gazetemize gönderdiği 7 Şubat’ta yayımlanan mesajını heyetle paylaştı. Atalay, tutukluluğun 100. gününde, hukuksuzluğun böyle devam etmeyeceğini söyleyerek, “Güzel günler göreceğiz dostlar, güneşli günler...” demişti. Mektup kampanyası Yonca Verdioğlu Şık, eşinin 2011 yılında Odatv soruşturmasında tutuklandığını anımsatarak, “O süreçle bu süreci karşılaştırabilirim. Ayda bir olan açık görüş artık iki ayda bire çıkarıldı. Onun dışında bir camın arkasında telefon ile görüşme imkânımız var. Kitap, dergi ve mektup gönderme imkânımız yok. Mektup gönderme meselesi tamamen keyfi bir uygulama, yasal bir dayanağı yok ve tüm tutuklulara uygulanmıyor. Bununla ilgili avukatlarımız gerekli işlemleri yaptı ama sonucu ne olacak bilmiyoruz. Bunun yasal olarak kayıtlara geçirmek önemli. Dışarıyla iletişimleri kesilmiş bir tecrit söz konusu” dedi. Önümüzdeki günlerde, bir grup aktivist gazetecinin cezaevindeki gazetecilere dikkat çekmek adına bir kampanya başalatacaklarını belirten Şık, “Bildiğim kadarıyla onlar bir mektup kampanyası da başlatacaklar. Özel kartar basılacak. Bu kartları politikacı, sanatçı gibi kamuoyu tarafından bilinen isimlere gönderecekler” diye konuştu. Onlar gerçek değil Sevinç Kart “Eşim 40 yıldır çiziyor. Zamanın büyük çoğunluğu burada geçti. Şu an gerçeküstü bir durum yaşıyoruz. Geçenlerde torunum dedesini sordu. Ben de askerde demokrasi nöbeti tuttuğunu söyledim. Dedesi ve arkadaşlarının tarih yazdığını diğerlerinin ise buza yazı yazdığını söyledim” dedi. Dilek Dündar ise pasaport yasağının hâlâ devam ettiğini belirterek, “Benim durumumda pek çok kişi var. Kararın iptali için dava açıldı, inşallah hâkimler vardır diye düşünüyorum” dedi. KOŞULLARI TAM BİR TECRİT Tutuklu yazar ve yöneticilerimizin avukatlarından Tora Pekin, cezaevindeki koşulları şöyle özetledi: “İzolasyon koşulları söz konusu. Koğuşların birbirlerini görmek için ortak saatleri var ancak uygulanmıyor. Birlikte spor yapabilecekleri saatleri de kullandırılmıyor. Gazetemizin tutuklu yazar ve yöneticileri 4 koğuşta kalıyor. Koğuşlardakiler birbirlerini hiç görmediler. Kapalı cezaevlerinde internet hakkı hiç yok. Daktilo kullanmak için haftada bir saat hakları var ama o da kullandırılmıyor. Dışarıya mektup yazmak ve dışarıdan mektup yazmak yasak, o yüzden arkadaşlarımızın köşeleri boş çıkıyor.” l İSTANBUL/Cumhuriyet haber ademki mektuptur, “Sevgili Akın” diye başlamalı. M Mademki mektuptur, ucu yanık olmalıSana yazmaya oturdum ebedî ve umumî “vekilim” benim, bir de “As lanım Mıstık”a selam sarkıtacaktım. Ergenekon, Balyoz, bütün o davalar sü yurtdışı yasaklarınızı kaldırıp hepinizi bera Turhan’a da, “yazmaya çalıştığım roma recinde, şimdi o insancıkların da katkılarıy at ettirebilirler. nın bir yerinde çuvalladım, çabuk çık, akıl la kapatıldığın/kapatıldığınız Silivri’ye haf Gezi derim de seni nasıl hatırlamam ver”, diyecektim. Ama kötü oldum, eksik tada birkaç kez taşınırken, gazetenin ola sevgili Mustafa Kemal (Mıstık)! Ha lendim, içim elvermedi bir tek size seslen naklarını seferber ederken böyle bir karşılık ni Ağva’da, güzel bir yaz gecesinde, va meye. Sevgili içerdeki herkes demek is beklememiştin kuşkusuz. Cumhuriyet’in, kit gece yarısını çoktan aşmışken, şarkıla tiyorum; tanıdık tanımadık hepinize yürek bir kesimin organı değil gerçekten de rı şarkılara, türküleri türkülere katıp zama dolusu selam, sevgi göndermek istiyorum. Yazmakta neden bu kadar geç kaldığı ma gelince... Anlatması güç, buluştuğumuzda konuşuruz. Kısaca: Kafamdan geçenleri dilime yansıtırsam büyük olasılıkla ben de sizinle aynı kaderi paylaşabilirim. Üstelik öfkem ve sözüm, pervasız bir keyfîlik, suç sayılması gereken bir hukuksuzluk, isyan ettirici bir vicdansızlıkla özgürlüğünüzü delilsiz ispatsız gasp eden/ ettiren siyasî iradeye değil sadece. İktida mokrat, çoğulcu, aydınlık, laik bir çizgiye oturması, ayrımcılığa prim vermeden Türkiye’nin bütün renklerini yansıtabilmesi, propaganda aygıtı değil doğru haber veren gerçek bir gazete olması için elinden/elinizden geldiği kadar çabalarken hesaplamış mıydın olacakları? Gerçekçisindir, bilirim; iktidarın saldırısını hesaplıyordun kuşkusuz. Ama kötücül değilsindir, bu yüzden şu parçalanmış, cepheleşmiş, masumiyetini yitirmiş toplum Peru’ya, İrlanda’dan Brezilya’ya, Arjantin’e, daha nerelere, az gezi yapmadık birlikte. Bırakalım gazeteyi falan, biz asıl gezi arkadaşıyız. Şimdi sana bir haberim var. Yeni bir gezi planlıyorum; Namibia çöllerinden başlayıp Güney Afrika’ya, oradan Victoria Şelaleleri’ne uzanan bir gezi. Aydın’a söyledim, “Akın bunu duyarsa, doğru savcıya gidip işlemediği suçlar yüzünden kendini ihbar eder, içerde kalıp nı mekânı unutmuştuk. Senin davudî sesin sularda, ağaçlarda, kaldığımız motelin bahçesinde, odalarında yankılanıyordu. Kalabalık bir gruptuk, motelde bizden başka kimse yok sanıyorduk. Derken odalardan birinin balkonundan seninkini bastıran kabadayı bir ses yükseldi: “Aslanım! Anladık, sesin güzel ama gecenin saat üçü, kıyma bize!” Utancımızdan yerin dibine geçtik, süklüm püklüm dağıldık. O günden sonra hep benim “Aslanım” kaldın. rın ne mal olduğunu, Cumhuriyet’i sustur da küçük insanların kötücüllüğünün bo geziden kurtulur” dedi. Onun pasaportu Sevgili herkes, içerdeki bütün mak için pusuda beklediğini, fırsat kolla yutlarını hesaplayamamış olabilirsin. Ayrı na el kondu ya, bu yüzden pek memnun. Cumhuriyet’çi arkadaşlarım! dığını hepimiz biliyorduk. Beni asıl acıtan; ca, hesaplamış da olsan, doğru yaptığını “Ay valla Himalayalar’a falan tırmanmak is Üzülmeyin, geçmiş gezilerimizi kıskan ideolojik kılıflara büründürülmüş çıkar he düşündüğünde pes etmez, geri adım at tiyordum ama ne çare yurtdışına çıkamı mayın. “Her hal, ilerdedir yaşanacak gün sapları, zavallı hırslar, kişisel hesaplaşmalar uğruna iktidara muhbirlik yapanlar, “rakip müessese”lerde tuttukları köşelerden savcılara yalan delil (!) üretenler. Yazmaya elimin geç varmasının bir nedeni de bu. O.. zgürlük istedilerSevgiliAkın! mazsın, bunu da bilirim. Gelelim keyifli anılara... Bırakalım bu sıkıcı şeyleri bir yana. Ne ler geçmedi ki başımızdan! Bu da geçer Ya Hu! Mısır’dan, Nil Nehri’nden Meksika’ya, yorum” diye benimle dalga geçip duruyor. Ben yine de yüce yargının âdil karar alacağına güveniyorum. Bu türden gezilere, ayaklarını sürüye sürüye, karı veya arkadaş belasına katılan sizin gibilere, hak ettiğiniz “ağırlaştırılmış gezi cezası”nı vermek için, lerin, (gidilecek gezilerin) en güzelleri”. Hep birlikte gideceğimiz geziler, yürüyeceğimiz yollar, göreceğimiz güzel günler var daha. Ve de şairin dediği gibi: Aldırma gönül, aldırma. Hepinizi kucaklıyorum. IPI liderliğinde toplanan uluslararası gazetecilik örgütlerinin oluşturduğu Basın Özgürlüğü Misyonu, Türkiye’de ilk olarak gazetemizi ziyaret etti Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) liderliğinde toplanan beş ayrı uluslararası gazetecilik örgütünün oluşturduğu Basın Özgürlüğü Misyonu, Türkiye’deki temaslarına gazetemizden başladı. Misyon katılımcıları, Türkiye’deki meslektaşlarıyla dayanışmak ve bağımsız medyaya giderek artan baskının referanduma olası etkisine hem Türkiye hem de dünyada dikkat çekmek için 2 Mart’a dek İstanbul ve Ankara’da temaslarda bulunacak. 120’den fazla ülkede üyesi bulunan Avusturya’nın başkenti Viyana merkezli IPI, Avrupa Konseyi’nde danışman statüsünde. IPI Savunu ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis, IPI Britanya yöneticisi ve BBC İskoçya Sorumlu Müdürü Sandy Bremner, Avrupalı Gazeteciler Derneği (AEJ) Başkanı Otmar Lahodynsky, İsveç PEN Genel Sekreteri Anna Livion Ingvarsson, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, RSF Savunu Danışmanı Sophie Busson ve Article 19 program sorumlusu Georgia Nash dün Şişli’deki merkez binamıza ziyarette bu Avukat Fikret İlkiz, heyete hukuki süreç hakkında bilgi verirken “Gazeteciliklerinden ve haberlerinden dolayı tutuklular. Hükümetin hedefi muhalif ne kadar gazeteci varsa tutuklamaktır” dedi. lundu. Heyet, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, PEN Türkiye Genel Başkanı ve yazarımız Zeynep Oral, yazarımız Aydın Engin ile tutuklu yazar ve yöneticilerimizin eşleriyle bir araya geldi. IPI Savunu ve İletişim Direktörü Ellis, ziyaretlerinin iki temel sebebi olduğunu vurgulayarek, ilk sebeplerinin 11 yazar ve yöneticimizin özgürlüğünden mahrum bırakıldığı bir dönemde gazetemize olan desteklerini göstermek olduğunu belirtti. İkinci sebebinse referanduma giden süreçte Tür kiye halkının haber alma hakkı önündeki engellerin kaldırılması ve medyada tüm görüşlerin yer bulabilmesi için çalışmak olduğunu kaydetti. Sesler kısılmadan... RSF Türkiye Temsilcisi Önderoğlu, “Türkiye hükümeti ülkeyi kapalı devre yönetmeye çalışıyor, biz de iki yıldır demir parmaklıkların gerisinden seslerini duyurmaya çalışan gazetecilerle dayanışmaya çalışıyoruz” diyerek, ‘sesler tamamen kısılmadan’ gereken gücü birlikte yaratmayı umdu ğunu söyledi. RSF Savunu Danışmanı Busson, RSF ve Article 19’in, 13 Mart’ta Cenevre’de düzenlenecek İnsan Hakları Konseyi’nde Türkiye’de basın özgürlüğünün durumuyla ilgili etkinlik düzenleyeceğini açıkladı. Busson, “AB hükümetleri, mülteci anlaşması ve Suriye politikası yüzünden Türkiye’deki hak ihlallerine sessiz kalıyor. Bu ihlallerin uluslararası medyada yer bulması için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Gazetemiz tutuklu yazar ve yöneticilerinin avukatlarından Fikret İlkiz, heyete, hukuki süreç hakkında bilgi verdi. İlkiz, “Gazeteciler gazeteciliklerinden ve haberlerinden dolayı tutukludurlar. Hükümetin hedefi muhalif ne kadar gazeteci varsa tutuklamaktır. Bu şekilde cezalandırma yolunu seçmişlerdir. Dava açmamak suretiyle peşinen bu cezalandırmayı sürdürmektedir” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin, Türkiye’deki son yargı mercii olduğunu, eski genel yayın yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün, Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye edildiklerini anımsatarak, şöyle devam etti: “Anayasa Mahkemesi şu an karar vermeyen, karar vermekten uzak duran bir mahkeme konumundadır. O zaman bizim son yargı merciimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’dir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gazeteci davalarına bakmalıdır. Geri çevirmemelidir. ‘Anayasa Mahkemesi’ne başvurun’ dememelidir. Herkes şuan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını bekliyor. Üç gazeteci ile ilgili başvuruyu acil incelemeye almış durumda.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Biz her şeyin farkındayız İkinci durağı TGC olan Avrupalı gazeteciler, “Gazeteciler yazdıkları haberler ve düşünceleri nedeniyle hedef tahtasına oturtuldu ve bu nedenle tutuklandı” dediler ZEHRA ÖZDİLEK Uluslararası basın örgütleri, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile ortak açıklama yaptı. Cağaloğlu’nda, TGC Burhan Felek Toplantı Salonu’nda buluşan gazeteciler, tutuklu gazetecilerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasını istedi. Buluşmanın açılışını yapan TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Gazetecilik zor zamanlar geçiriyor. 145 gazeteci tutuklu. Meslektaşlarımızı ziyaret etme şansı verilmiyor” dedi. Halkın haber alma hakkını kullanmak istemesi konusunda da şüphelerinin olduğunu dile getiren Olcayto, şöyle devam etti: “Halk suskun kalıyor. Yurtdışındaki arkadaşlarımızın da aklı almıyor. Bundan sonra ne olur? Referandum olacak, şu anda görülen otokrasiye doğru yürüyen bir Türkiye var. Konuşmanın, düşünmenin suç olduğu, kitap okumanın bile suç olduğu bir toplumdayız. Türkiye’nin portresi bu...” Koşulsuz bırakın IP Savunu ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis, “Türkiye’de ifade özgürlüğü açı Uluslararası basın örgütleri temsilcileri gazetemizden sonra TGC’yi ziyaret edip tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. sından, endişe duyan birçok gazetecilik meslek örgütü var. Bu nedenle buradayız. Gelmeden önce Adalet Bakanlığı’na Kadri Gürsel başta olmak üzere birçok gazeteciyi ziyaret etmek için başvuruda bulunduk. Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığı nezdinde de randevu talep ettik. Olumlu yanıt alamadık. Bize göre ilk yapılması gereken cezaevinde bulunan tüm gazetecilerin koşulsuz tahliye edilmesi. Gazetecilerin yazdıkları ve düşündükleri nedeniyle hedef tahtasına oturtulduklarını ve bu nedenle tutuklandıklarını biz biliyoruz” diye konuştu. Gürsel’den etkilendim IPI yöneticisi BBC İskoçya Sorumlu Müdürü Sandy Bremner, “Demokratik değerleri savunmada Türkiye yalnız bıra kılmamalı. Cezaevine girmeden önce Kadri Gürsel ile tanışmıştım. Kadri Gürsel’in gazeteciliğin temel ilkelerine bağlılığından etkilendim. Beni onun yanında olmaya iten gazetecilik değerlerine bağlılığıdır. Hiçbir gazeteci yaptığı görevden dolayı, hukuka aykırı, gayri meşru muameleye tabi tutulamaz” dedi. Şık’a dikkat çekti Article 19 program sorumlusu Georgia Nash da “Birçok gazeteci tecrit koşullarında cezaevlerinde davaları açılmadan, suçlamaları somut şekilde yöneltilmeden tutuluyorlar. Gazeteci Ahmet Şık, bir dosyasında FETÖ yapılanmasını kamuoyuna yansıtırken, bir diğer dosyasında FETÖ propagandası yapmaktan tutuk landı. Taban tabana zıt iki iddia... Güvenilirliği şüpheli, somut delillerden uzak suçlama yargının güvenilirliğini zedeliyor” diye konuştu. Endişeliyiz, buradayız İsveç PEN Genel Sekreteri Anna Livion Ingvarsson, “Türkiye’de haberciliği savunmanın bedelinin bu kadar ağır olması, yazı yazmanın, kitap yazmanın bu kadar ağır olması nedeniyle duyduğumuz endişe yüzünden karşınızdayız. İsveç PEN, tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyor” dedi. Cenevre’de toplantı Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Savunu Danışmanı Sophie Busson, Cenevre’de, Türkiye’deki gazetecilerin durumuy la ilgili bir toplantı yapacaklarını belirterek, “Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün sıralamasında Türkiye 151. sırada yer alıyordu. Gelecek yıl daha kötü yer alacağını gösteriyor gelişmeler. Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olmaktan çıkmalı.” Sözünü tut Avrupa Gazeteciler Derneği (AEJ) Başkanı Otmar Lahodynsky ise şunları söyledi: “Avrupa Konseyi’nin AGİT üyesi olan, AB üyeliği için müzakere yürüten bir ülke olarak Türkiye’den taahhütlerine sahip çıkmasını bekliyor ve istiyoruz. AB’yi bu süreçte oldukça sessiz görüyorum. Bunun da Suriyeli sığınmacılardan kaynaklandığını biliyoruz.” l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle