29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 21 Şubat 2017 10 114 gündür özgürlüğünden yoksun... UTANÇ KARARI EMSAL ALINDI Hrant Dink’e büyük ayıp haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Bir mektubu sadece sana yazamamak Sesine kulak verebileceğimiz bir vicdan yok içimizde. Vicdan eyleme geçtiğimizde çınlayan, kendini gösteren bir şey. Elimizden geleni yapmaya başladığımızda ancak bir vicdan sahibi olabiliyoruz. Kötülüğün gözünün içine bakmaktan korkmama, sinmeme ya da susmama hali eylem dediğim. Kötülük kolay organize olabiliyor; kalabalıklaşıyor. Ama direnmenin de binbir yolu var; yeter ki insan içindeki hakkaniyet duygusunu yitirmesin. Ahmet, gazetede sadece sana hitap eden bir mektup yazmaya utandım. 2011’de tutuklandığında Akın Atalay avukatlarından biriydi. Şimdi bir kaçak olan savcı Zekeriya Öz seni “Ergenekon terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla sorguluyordu. Ama asıl meselenin henüz basılmadan toplatılan ve o zamanlar başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın “Bazı kitaplar bombadan daha tesirlidir” diyerek cemaatin size yönelik operasyonunu savunduğu “İmamın Ordusu” adlı kitabın olduğunu biliyorduk. Sonra o ordu bir darbeye teşebbüs etti. Nasıl yapıldığına dair detayları hâlâ bilmiyoruz. Beşiktaş’ta Özel Yetkili Mahkeme (eski adı Devlet Güvenlik Mahkemesi) adı verilen yerde hakkında verilecek kararı bekliyorduk. Tutuklama kararı çıktı. Şaşırmadık. Hukuk hep bir istisna haliydi. Adalet adaletsizliğin suretinde vücut bulan, yokluğu ile tecelli eden bir şeydi bu ülkede. En analitik düşünceli gazetecilerden biri olan Kadri Gürsel. Ülke gündemine ekoloji temalı yazılarıyla soluk taşıyan Hakan Kara. “Birleşip ‘yeter’ diyen olmazsa gidişat kötü; ya zamana hâkim olmanın yollarını arayacağız ya da o bizi istemediğimiz mekânlarda ‘ikamete’ zorlayacak” cümlesi ile Güray Öz. “Suriye ateşine odun taşıyanlar o ateşe düşer” başlıklı karikatürüyle Musa Kart’ı anmadan olmaz. 92 davadan yargılanan ve her birinde aynı doğru savunmayı, “haberlerimiz ifade özgürlüğü kapsamındadır” savunmasını yapan Özgür Gündem Gazetesi Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya’yı unutmamalı. İstanbul Barosu Türk Sanat Müziği Korosu’nun emektarlarından avukat Mustafa Kemal Güngör ve sadece sevenlerinin değil kedilerinin de eve dönmesini beklediği “kocaman yürekli adamlardan biri” olan Önder Çelik’i de anmalı. Cumhuriyet Kitap’ın editörü Turhan Günay ilk sayıyı hatırlar mı acaba? Kapakta Ahmed Arif’in kocaman fotoğrafı vardı. Ya Murat Sabuncu? O vefalı insan. 2011’deki tutuklanmanızda cezaevine sizi ziyarete birlikte gelmiştik sık sık. O incelikli, sükunetinden bile barış sızan Bülent Utku’yu en sona saklayabilseydim keşke. Ama tutuklu 150 gazeteci var ve hepsini nasıl anabilirim bu kısa yazıda? Sen olsan hemen sorardın gazeteci ref leksinle: “Abi sadece gazeteciler mi?” Sadece onlar değil elbet. HDP’li vekiller, siyasetçiler, öğrenciler, emekçiler… ve ismini duyamadığımız, kendini sahipsiz hisseden nice insan. Onların da uğradığı haksızlıkları dile getirebilmek isterdim. Zulme uğrayan bir dinleyiciye ihtiyaç duyar en çok. Acısı bilinsin ister. Bu ülkenin geçmişindeki acıları paylaşabilsek, kayıplarımızın yasını tutabilseydik... “Kim aktaracak bu acıları, hangi basın, hangi medya” dediğini duyar gibiyim. Ya akademi? Onun hali daha perişan. Bunca adaletsizliğe 80 tane hukuk fakültesinden çıt çıkmıyor. Son KHK ile barış bildirisi imzacısı pek çok akademisyen arkadaşımız işten atıldı yine; öyle ki en iyi felsefe bölümlerinden biri olan Ege Felsefe fiilen kapatıldı sayılır. Toplumsal barış talebi cılız kaldığı sürece hep birlikte kaybediyoruz. Memleketin iyiliğini düşünen insanlar ya hapiste ya da işsiz ama onlardan söz eden bu mektupla umutsuzluğu beslemek istemiyorum. Doğru bir yerde duruyoruz: İyi bir hayatın sadece özlemini duymuyor bunu mümkün kılmak için çaba da gösteriyoruz. Başkalarının acılarına gözümüzü, kulağımızı kapatmıyoruz. Bir toplum kötülük üreten, günaha batmış bir siyasal iktidara ne kadar katlanabilir? Er veya geç bu haksızlıkların sonu gelecek ya da belki daha kötü günlere savrulacağız. Bilemeyiz. Yaşadıklarımız kötümserliğimizi artırsa da geleceğe dair umutlarımızı azaltmamalı. Mücadele etmek için umuda ihtiyaç duyulmaması gereken zamanlar da var. Bazen umudu çoğaltacak olan şey doğru bildiğimiz şeyleri söylemeye ve yapmaya devam etmektir. Tutukluluk koşulları daha kötü bu kez. Görüşmeler çok kısıtlı, kitap az, mektup yasak… Yeterince haberleşemiyoruz ama merak etme iyiyiz. Terry Eagleton’ın “İyimser Olmayan Umut” kitabını göndereceğim sana. “Ortada bir umut varmış gibi davranmamak, gerçekten de umut olmamasını garanti edebilir…” diyor bir yerinde. Bunalanlara, siyaseten bir çıkış yolu bulamayanlara ya da kafayı bozup ülkeden gitmek isteyenlere bu sözle seslenmek istiyorum. Umutsuzluğu çoğaltmak iktidarın diliyle konuşmaktır çünkü. Vicdan eylemle vücut bulan bir şey demiştim ya, belki buna vicdanımızı besleyen şeyin hayal kurmak, umut etmekten vazgeçmemek olduğunu da eklemeli. Her ne yapsalar hayal kurmaktan bizi vazgeçiremezler. Bir mektubu postadan kendi ellerinizle alacağınız günlerin hayalini kuruyorum haksız yere cezaevinde tutulan herkes için. Herkesin selamı var sana. Seni seviyorum. Abin. KEMAL GÖKTAŞ Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanı Ahmet Sever’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mustafa Varank’a hakaret ettiği gerekçesiyle mahkum edilmesine ilişkin kararın gerekçesi tamamlandı. Mahkeme, Sever’i mahkum ederken Dink’in “Türklüğü aşağılama” suçundan aldığı mahkumiyet kararını hukuka uygun bulan Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararını emsal gösterdi. Türkiye, Yargıtay’ın söz konusu kararı nedeniyle AİHM’de mahkum olmuştu. Mahkemenin Sever’e ilişkin kararında ayrıca, halkın trollerin başında kimin olduğunu bilmesinde kamu yararı olmadığı da savunuldu. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Varank’a hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada Sever’i 10 bin 620 TL para cezasına mahkum etmesine ilişkin kararın gerekçesini tamamladı. Mahkeme, Sever’in, gazetemize verdiği söyleşide kullandığı ifadeler nedeniyle hakaret suçunun işlendiği sonucuna vardı. Basın ve ifade özgürlüğünün kullanımının sınırsız olmadığı savunulan kararda “Erdoğan’ın baskı ve sindirme politikasını yaşama geçirmek için partililer dahil herkese karşı İstanbul’da belirli yerler oluşturarak hakaret etmek, manevi linç, iftira gibi hususları aracı kılarak trollemek üzere bir şebeke oluşturup bunu yönetip başında olmak şeklinde müdahil asile (Varank’a) yöneltilen fiil isnadı ile hakaret suçu oluşmuştur” denildi. Dink’i mahkum eden karar emsal “Hukuka uygunluk nedenleri” yönünden bu ifadelerin tartışılması gerektiği belirtilen kararda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dink’in mahkum edilmesine ilişkin 11/07/2006 tarihli 169184 nolu kararından şu alıntılar yapıldı: “Eleştirinin sert bir üslupla yapılması kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması eleştirinin eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgu ise de kurumlar eleştirilirken görüş açıklama niteliğinde bulunmayan küçültücü, aşağılayıcı ifadeler kullanılmamalı, düşünceyi açıklama sınırları içinde kalınmalı, başka bir anlatımla onların saygınlığının zedeleyici veya yok edici varlık nedenlerini tartışılır hale getiren hareketlerden kaçınılmalıdır. Bu kapsamda herhangi bir düşünce açıklaması olarak değerlendirilemeyecek beyanlar ve açıklamalar hukukun korumaya aldığı düşünce ve ifade hürriyeti kavramı dışına taşacağından fiile hukuka uygunluk niteliği kazandıracak eleştiri hakkı olarak değerlendirilmesi de olanaksız hale gelecektir.’’ Yasalardan önce uygulanmalı Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink, bir yazısında kullandığı ifadeler nedeniyle Türklüğü aşağılama suçundan yargılanmış ve mahkum edilmişti. Bilirkişilerin Dink’in dava konusu sözlerle Türklüğü aşağılamadığı, diaspora Ermenilerini eleştirdiği yönündeki raporlarına rağmen verilen mahkumiyet kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onanmıştı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu itirazı reddedince Dink AİHM’ye başvurmuştu. AİHM, Dink cinayetinden sonra verdiği kararda, Genel Kurul kararının düşünce ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiği sonucuna varmıştı. Anayasanın 90. maddesine göre AİHM kararlarının iç hukukta yasalardan da önce uygulanması gerekiyor. l ANKARA BÜYÜK DESTEK İstanbul Barosu’ndaki toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş, HDP Milletvekili Garo Paylan, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Başar Yaltı, avukatlar Bahri Belen, Fikret İlkiz, Several Ballıkaya, Arzu Becerik, ihraç edilen akademisyenler Yrd. Doç. Dr. Ceren Akçabay, Araştırma Görevlisi Barkın Asal, Dr. Mehmet Cemil Ozansü gibi isimler katıldı. ‘Ihraç referandum için’ İstanbul Barosu’na bağlı bir grup avukat “Bu ihraçlar kabul edilemez” dediler. Prof. Dr. Kaboğlu da ihraçların referandumla bağlantılı olduğuna işaret etti İstanbul Barosu’na bağlı bir grup avukat KHK ile görevlerinden ihraç edilen akademisyenlere destek vererek, “Darbe teşebbüsü ya da herhangi bir tür terör eylemiyle ilişkili hiçbir kanıta başvurulmaksızın yapılan meslekten ihraçlar kabul edilemez” dedi. Son KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da toplantıda “İhraçların 16 Nisan’da yapılacak referandumla ilgili olduğunu düşü nüyorum. ‘Hayır’ demenin terörizmle bağlantı kurulup ona indirgendiği günlerde ihraçların referandumla ilgisi yoktur demek biraz saf bir bakış açısı olur” diye konuştu. Hukuki destek İstanbul Barosu’ndaki toplantıda avukatlar adına konuşan Arzu Becerik, ihraçların kabul edilemez olduğunu belirterek “Hükümetin, bir komp loya karşı gelmek amacıyla başvurduğu olağanüstü tedbirler, karşıt görüşün bastırılması ile hak ve özgürlüklerin inkârı boyutuna kadar uzanmıştır. Bizler, avukatlar olarak hukukçu akademisyenlerin yanında olduğumuzu, her türlü hukuki desteği vereceğimizi kamuoyuna bildiririz” dedi. ‘Hilafeti kurma çabası’ Türkiye Barolar Birliği (TBB) Baş kan Yardımcısı Başar Yaltı da TBB olarak Kaboğlu’nun yanında olmaya devam edeceklerini söyleyerek şöyle konuştu: “Yapılan sadece onun şahsına değil onun şahsında ilerici bütün donanımlılara karşı yürütülmekte olan engelleme savaşıdır. Amaçları o İslamcı hilafeti yeni anlamıyla kurma çabasıdır. Buna izin vermemeliyiz, vermeyeceğiz.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Ege Üniversitesi’nde turnike uygulamasını protesto eden, tecavüz yasasına karşı eylem yapan ve laiklik bildirisi okuyanlar okuldan uzaklaştırıldı. Muhalif eylemler yapan 20 öğrenciye uzaklaştırma ZEHRA ÖZDİLEK Ege Üniversitesi’nde muhalif eylemler yapan 20 öğrenciye okuldan uzaklaştırma cezası verildi. Ege Üniversitesi’nde kampus girişçıkışlarına yerleştirilen turnikeleri protesto eden 10 öğrenciye 1 ve 6 ay arası, AKP’nin tecavüz yasasını protesto eden 4 öğrenciye 1 ay, 3 kişiye 6 ay uzaklaştırma, Halkevi üyelerinin laiklik bildirisini okuyan 2 üniversiteliye de 6 ay uzaklaştırma, 1 öğrenciye ise kınama cezası verildi. Üniversiteye tepki 18 ay uzaklaştırma cezası alan Deri Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Emine Akbaba üniversitenin muhalif herkese soruşturma açtığını belirterek, “Üniversite yönetimi barıştan, emekten, kardeşlikten, eşitlik ve özgürlükten yana hiçbir sese tahammül edemiyor. Sarayın rektörü olanlar bugün üniversitenin gerçek sahiplerine uzaklaştırma cezaları veriyor” dedi. 8 ay uzaklaştırma cezası alan Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi Tuana Uğuz da “Tecavüz yasasını Meclis’ten geçirmeye çalışanlara karşı ‘Tecavüz meşrulaştırılamaz’ diyerek yasayı geri çektiren üniversiteli kadınlarız. Üniversite yönetimi ceza vererek bu zihniyeti destekler nitelikte davranış sergiledi” diye konuştu. l İSTANBUL HSYK’den 227 hâkim ve savcıya daha ihraç Yeni ihraç edilenlerle beraber şu ana dek meslekten ihraç edilen hâkim ve savcı sayısı 3 bin 886’ya ulaştı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), OHAL KHK’si kapsamında FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve bağlantısı olduğu iddia edilen 227 hâkim ve savcıyı daha meslekten ihraç etti. HSYK Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, soruşturma kapsamında ifadesi alınan şüphelilerin beyanlarının soruşturmaya yön verdiğini belirterek, yeni isimlere ulaşıldığını ve diğer delillerle desteklenmesi üzerine gereğinin yapıldığını ifade etti. HSYK’nin ihraçlarında şüpheli savcı ve hâkimlerin cep telefonları, elektronik cihazlarındaki çözümlemeler ve ByLock mesaj içerikleri ile ortaya çıkan yeni deliller neden oldu. HSYK tarafından, 15 Temmuz’un ardından toplam 4 bin 176 hâkim ve savcı hakkında işlem yapıldığını söyleyen Yılmaz, yeni ihraç edilenlerle şu ana kadar meslekten ihraç edilen hâkim ve savcı sayısının 3 bin 886 olduğunu, hakkında işlem yapılan diğer hâkim ve savcılarla ilgili incelemelerin sürdüğünü bildirdi. Yılmaz, yürütülen soruşturmaların 7 ildeki başsavcılıkların sorumluluğunda olduğunu ve yapılan de Fidan’ı çağıran savcı tutuklandı FETÖ/PDY soruş turması kapsamında gözaltına alınan firari eski hâkim Dursun Ali Gündoğdu ile eski savcılar Adnan Çimen ve 7 Şubat Sarıkaya 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağıran Sadrettin Sarıkaya tutuklandı. Gözaltına alınan eski hâkim Gündoğdu ile eski savcılar Çimen ve Sarıkaya dün sabah adli yeye götürülerek Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne ifade verdi. Mahkeme, Çimen, Gündoğdu ve Sadrettin Sarıkaya’nın ‘Darbeye teşebbüs’ ve ‘Örgüt üyeliği’ suçlarından tutuklan masına karar verdi. l Haber Merkezi ğerlendirmelerin HSYK’ye iletildiğini aktararak “Şu an ByLock kullanıp da görev başında olan bir tek hâkim ve savcı yok. Artık teşkilat üzerindeki baskı kalksın, adliyeler huzurla çalışmalarına devam etsin çabası içindeyiz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle