04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Şubat 2017 2 Ayvalık imara karşı tek yürek Olağanüstü toplanan meclis, Tabiat Parkı ve zeytinlikler için mücadele kararı aldı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Cunda Adası dahil, Ayvalık ge sürdürülebilir koruma alanları ise yeşille gösterilmişti. Cunda dahil adaların büyük bölümün nelinde ‘sit’ derecesini düşür de ‘sit’ dereceleri düşürülmüş mesi, bölge halkını ve Ayva tü. Yeni planlara ilişkin Ayva lık Belediyesi’ni ayaklandırdı. Belediye Meclisi önceki gün HAZAL OCAK lık Belediyesi’nden de görüş istemişti. olağanüstü toplandı. Tabiat Parkı’nın ve zeytinliklerin imara açıl Çok önemli bir konu masına “dur” dedi. Ayvalık Belediye Başka Gizli yazı göndermişti nı Rahmi Gençer, belediye meclisindeki olağanüs Bakanlık, geçen günlerde Ayvalık tü toplantıda, “Bizden görüş Belediyesi’ne “gizli” ibaresiyle yeni istenirken meclis kararı istenmedi. planları göndermiş, yazıya ekli ha Biz, tüm siyasi parti temsilcileri ta ritada, mutlak koruma alanları kır rafından görüş bildirilmesini ve ka mızı, nitelikli koruma alanları mavi, muoyunun aydınlatılmasını istedik” dedi. Belediye meclisinde oy birliğiyle kabul edilen görüş, bakanlığa gönderile cek. Görüşte, 5 milyon yıllık bir süreç sonucunda, günümüze kadar gelen doğal güzelliğin, yeni planlarla korunamayacağı vurgulandı. Doğal zenginliklerin tehlike altına gireceğinin düşünüldüğü belirtilerek, “Tabiat Parkı içerisinde yer alan mevcut 1. derece doğal sit alanlarının tümünün ilgili yönetmelik te belirtilen ‘Kesin Korunacak Hassas Alan’ niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır” denildi. ‘Göz bebeği gibi korunmalı’ Meclisi, çok sayıda bölge sakini ve Ayvalık Tabiat Platformu üyesi de izledi. Platform temsilcisi Şükrü Kaygısız, “Yapılaşmaya açılması istenen bu yerler göz bebeğimiz gibi korunmalıdır. Ayrıca soruna sadece insan odaklı yaklaşılmamalı, doğanın, kuşların, tohumların, derelerin ve ağaçların hakları da göz önüne alınarak, siyasal parti ayrımı yapılmaksızın tüm partilerin ortak kararıyla koruma kalkanı düşürülmemelidir” dedi. haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET Mülkiye ve Cumhuriyet Mülkiye adıyla bilinen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin garip bir yakın tarihi vardır: Dekanı Prof. Turhan Fevzioğlu 1956 akademik yılı açış konuşmasında: “Asla ‘Nabza göre şerbet sunan, kötüye, zararlıya fetva veren bir sözde münevver haline gelmeyelim’ ” dediği için “Demokrasiyi” çoğunluk baskısı olarak yozlaştıran Demokrat Parti iktidarı tarafından görevinden alındı. HHH İsmet İnönü’nün ilan ettiği Çok Partili Düzen’de, kendisinden Demokrasiyi kurmak görevi beklenen toprak ağalarının temsilcisi Demokrat Parti... 1960 yılında seçimlere gitmeden önce ana muhalefet partisi olan CHP’yi kapatmak üzere, Meclis’te, hem askeri hem sivil, hem savcı hem yargıç yetkilerine sahip, kararları temyiz edilemez bir Tahkikat Komisyonu kurup Demokratik rejimi ve Anayasa’yı askıya alınca... 28 Nisan’da İstanbul’da Hukuk Fakültesi, 29 Nisan’da Ankara’da Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileri ve hocaları protesto gösterileri yaptılar. Polis bunları şiddetle bastırdı, İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar, yerlerde sürüklendi. Ankara’da SBF binasına, önce Sıkıyönetim Komutanı Korgeneral Namık Argüç’ün bizzat emir verdiği askerler tarafından (namlular ikinci kata doğrultulmuş olarak) ateş açıldı, sonra da fakülte polis tarafından, insan boyu hizasında ateş edilerek basıldı. 27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra üniversitede yapılan tasfiye çerçevesinde SBF Amme Hukuku Profesörü Yavuz Abadan da, 147’ler arasında görevinden alındı. HHH 1971 yılında, 12 Mart Askeri Darbe sonrası, SBF Dekanı, Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal ders verdiği sınıftan alındı, hapse atıldı, komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı, 6 yıl 8 aya mahkum edildi. HHH 1980 12 Eylül Askeri Darbe sonrası, SBF Anayasa Profesörü Bahri Savcı, emekliliğine 6 ay kala, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu çerçevesinde üniversitelerde yapılan tasfiye sonucu başka meslektaşlarıyla birlikte görevden alındı. HHH 2017 yılında üniversitelerden KHK’lerle tasfiye edilen 4 binden fazla öğretim üyesiyle birlikte SBF’den, eğitimi aksatacak sayıda öğretim üyesi de 686 sayılı KHK ile atıldı, bunu 10 Şubat’ta fakülte önünde protesto eden öğretim üyelerine ve öğrencilere şiddet uygulandı. HHH Elbette üniversitelerde daha çok kurban var. En trajik olanı Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu. Ama bu yazıda örnek olarak sadece iki kurum üzerinde durmak istedim. HHH Cumhuriyet Gazetesi’nin yakın tarihine gelince, o da Mülkiye’ninki kadar garip ve daha da trajiktir! Zaman zaman Cumhuriyet’te yazıları yayınlanan: Prof. Cavit Orhan Tütengil 7 Aralık 1979’da, Ümit Kaftancıoğlu 11 Nisan 1980’de, İlhan Erdost 7 Kasım 1980’de, Prof. Muammer Aksoy 31 Ocak 1990’da, Prof. Bahriye Üçok 6 Ekim 1990’da, Cumhuriyet’in ünlü köşe yazarları Uğur Mumcu 24 Ocak 1993’te, Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999’da öldürüldüler. 2008’de gözaltına alınıp 2 gün 2 gece uykusuz sorgulandıktan bir hafta sonra kalp krizi geçiren ve açık kalp ameliyatı sonucu 2010’da aramızdan ayrılan İlhan Selçuk da otoriterleşen rejimin kurbanları arasında sayılabilir. Birinci Silivri Trajedisi sırasında yıllarca hapis yatan Mustafa Balbay’ı ve İkinci Silivri Trajedisi sırasında içeri girip çıkan Can Dündar ile Erdem Gül’ü de kaydedelim. HHH Siz bu satırları okurken, Cumhuriyet’in 10 yönetici ve yazarı 105 gündür, bir muhabiri 43 gündür hapiste. Bu arada çaycısı da hapse atılıp birkaç gün tutulduktan sonra bırakıldı. Önder Çelik, Hakan Kara, Musa Kart, Turhan Günay, Güray Öz, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku 31 Ekim 2016 sabahı alındılar. Haklarında hâlâ iddianame hazırlanmadı. Ahmet Şık, Birinci Silivri Trajedisi zamanında FETÖ aleyhinde yazdığı kitap daha yayınlanmadan hapse atılmıştı. Şimdi İkinci Silivri Trajedisi zamanında, tam ters bir suçlamayla, “FETÖ ile ilişkili” denilerek 29 Aralık’ta evinden alındı, 30 Aralık’ta tutuklandı, hapiste; o da hakkında iddianame yazılmasını bekliyor. “Hapse at ve içerde unut” politikası, insanlık tarihinin ve hukuk uygulamalarının hangi aşamasına karşılık geliyor, doğrusu bilmiyorum! HHH Daha birçok medya mensubu, yazar, hapiste... Medya mensupları dışında da, işinden atılan, hapsedilen, aralarında asker, polis, savcı, yargıç, öğretmen bulunan yüzlerce, binlerce, on binlerce kişi var. Bu yazıda sadece iki Cumhuriyet kurumunun, Mülkiye’nin (ki kuruluşu Osmanlı dönemindedir) ve Cumhuriyet (ki adını Atatürk koymuştur) gazetesinin trajik yakın tarihlerine, kaba çizgilerle bakmaktı amacım: Demokratik haklar kolay kazanılmıyor, verilen hakların korunması da hiç kolay olmuyor... Bu iki kurum üzerinden bu noktaları vurgulamak istedim... Demokratik hak ve özgürlükler için son direniş şansı 16 Nisan Referandumunda! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle