06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 16 Aralık 2017 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ İmama gerek yok, MEB ve İHL varnayasa Mahkemesi, çarşamba günü laiklik konusunda önem ta Aşıyan bir başvuruyu karara bağ ladı ve Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin 1965 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Yasası’nın imamlar ve diğer Diyanet personelinin herhangi bir parti lehine siyasi faaliyetlerde bulunmasını yasaklayan maddesinin anayasaya aykırılık gerekçesiyle iptali talebini oybirliği ile reddetti. Böylelikle, imamların politik propaganda yapması ve camiye siyaset sokulmasının önünün açılması talebinin geri çevrilmiş ve çok vahim bir gelişme önlenmiş olduğu yadsınamaz. İmamın politika yapması laikliğin köküne kibrit suyu dökülmesi anlamına geldiğinden, karar olumludur. Bununla birlikte Türkiye’nin gerçekleri göz önünde bulundurulunca, olayın başka yönlerini de görmek mümkün. Dikkatle bakınca görülür ki, ülkemizdeki gelişmesinin en önemli aşaması 3 Mart 1924 tarihli Tevhidi Tedrisat Yasası olan laiklik, Milli Eğitim yoluyla, yurt düzeyinde yerleşmiş ve pekişmiştir. HHH Aydınlanmacı Cumhuriyet’in temelinde, laik eğitim yatar. Cumhuriyet’in kurucuları ve Cumhuriyet devriminin öncüleri kadar, yeminli düşmanları da bu gerçeği çok iyi kavramışlar ve Cumhuriyet’e yönelik saldırılarını bu noktada yoğunlaştırmışlardır. Zaten yalnız Türkiye’de değil, laiklik ilkesini benimsemiş bütün demokrasilerde laiklik savaşının büyük çatışma alanı okul ve Milli Eğitim olmuştur. Türkiye’de 2. Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde daha CHP iktidarı döneminde, İnönü’nün Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirdiği, Reşat Şemsettin Sirer öncülüğünde Köy Enstitüleri konusunda başlatılan saldırı, özellikle, AKP iktidara yerleştiği son yıllarda, iyice yoğunlaşmış ve Ensar Vakfı’nın pençesinde kıvranan MEB laiklik karşıtı savaşımın öncülerinin cirit attıkları bir örgüt haline getirilmiştir. Laiklik karşıtlarının savaşım ilkeleri okulun yerine medreseyi, öğretmenin yerine imam hatip ürünü imamı (görevi illa imam olmak gerekmez) yerleştirerek, laik Cumhuriyeti geldiği kapıdan geri çıkarmaktır. Tehlikenin gerçek boyutlarını anlamak isteyenlere can dostum, değerli meslektaşım, hepinizin yakından tanıdığı Işık Kansu’nun yeni çıkan son kitabı “Ensarlı Eğitim”i okumalarını tavsiye ederim. Gayet açık bir dille yazılmış olan, kolay okunan, kitabı bitirdiğiniz zaman Ensar Vakfı pençesinde kıvranan, artık laiklik karşıtlarının kalesi konumunda olan Milli Eğitim Bakanlığı ve Ensar Vakfı ile ilgili bütün gerçekleri ve çok önemli bilgileri öğrenmiş olacaksınız. Örneğin hem Ensar’ın ana kurucularından ve öncülerinden, hem de Milli Eğitim Bakanlığı’na kadar yükselmiş bir laik eğitim karşıtı olan Ömer Dinçer’in laik eğitim ve Cumhuriyet konusundaki tüyler ürperten düşüncelerini ibretle okuyacaksınız (özellikle s. 29 – 30) HHH Yine aynı eserde okulların medreseleştirilmesi sürecindeki en büyük adım olan 4+4+4 sisteminin öyküsünü okuyabileceksiniz. Kitapta belirtildiği gibi, 2012 2013 ders yılında Türkiye çapında yasanın uygulanmaya başlamasıyla 2013’te 1099 olan imam hatip ortaokullarının sayısı 2015’te 1597’ye, 2016’da 1961’e, 708 olan imam hatip lisesi sayısı ise 2016’da 1149’a çıkmış bulunmaktadır. 2015 yılında ortaokul ve lise olmak üzere imam hatiplerde okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 201 bin 500’e yükselerek, Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan’ın öngördüğü 5 yılda 1 milyon imam hatipli hedefi de aşılmış oldu. Bu arada unutanlara hatırlatmak için söyleyelim, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında imam hatipte okuyan öğrenci sayısı 71 bin 100’dü. AYM’nin, kuşkusuz olumlu olan kararını irdelerken, MEB’in medreseleri, imam hatipleri ve onların ürünü imamlarının başı çektiği anti laik savaşta artık Diyanet’in kadrolarına ihtiyaç kalmadığı gerçeğini de gözden uzak tutmamakta yarar var. “Ensarlı Eğitim” mutlaka okunması gereken bir yapıt. l CHP’Lİ VELİ AĞBABA: Süleyman Soylu herkes için tehlikeli Malatya’da konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Bittin sen” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıt verdi. Ağbaba, “İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan şahıs herkesin emniyetinden, can güvenliğinden sorumludur. Ama görmekteyiz ki kendisi bile Türkiye’de yaşayan insanlar için tehlike durumuna gelmiştir. Neden böyle olmuştur? Çünkü kendisini ispat etmeye, temiz belgesi almaya çalışmaktadır. İçişleri Bakanı, Türkiye’de FETÖ’den ihraç edilen ilk insandır. Onun tehditlerine pabuç bırakmayacağımızı herkesin bilmesini isteriz” dedi. l SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA Muhalefete birlik çağrısı İ Yİ Parti Yöneticisi Nuri Okutan Türkiye’nin içte ve dışta barışı sağlayabilmesi için demokratik yollardan AKP’den kurtulması gerektiğini söyledi. Okutan, “Birinci turda her parti kendi adayını göstermeli. Daha sonra ise tek adamlığın peşinde olanın karşısında aday kim ise o desteklenmeli” dedi. SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da Okutan’ın seçim önerisi için “Türkiye’nin meselelerini birlikte mütalaa edebileceğimiz bir platform oluşuyor, bu güzel bir şey” diye yanıtladı. Ortado‘Hğua’yyuırk’ oblnouşKtuuİYİPCAHRPTB,İSUKPLO,UNHŞFDTEPURvAeNSTA CHP liderinin Ortadoğu’da yaşananlar için tespit ve çözüm önerilerini sunduğu toplantıda, 16 Nisan’da ‘Hayır’ blokunu oluşturan partiler ilk kez bir araya geldi İstanbul’da düzenlenen ‘Ortadoğu Konferansı’nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ lu, Ortadoğu’da yaşanan 7 temel soru nun içerisinde eğitim eksikliği, dinin çarpıtılarak teröre alet edilmesi, kadın ların ve gençlerin sos yal ve ekonomik haya ta dair kaygıları ile et nik ve mezhepsel fay ze mininde yapılan siyase ALİ AÇAR tin olduğunu söyledi. 16 Nisan referandumunda ‘Hayır’ blokunu oluş turan partileri bir ara ya getiren toplantıda HDP’li Ayhan Bil gen de insanlık için üç temel etken ol duğunu; bunların yalan söylememek, haksız yere kan dökmemek ve çalma mak olduğunu belirtti. İYİ Parti Yöne ticisi Nuri Okutan da 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin or tak hareket etme çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu dün Şişli Belediyesi ve Türkiye Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı’nca (TÜSES) düzen lenen “Bir Arada Yaşamanın ve Barı şın İmkânlarını Aramak” başlıklı Ulus lararası Ortadoğu Konferansı’nda ko nuştu. Kılıçdaroğlu, Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan kara rının BM’nin onaylamadığı güvenlik kararlarını ihlal ettiğini ve ABD’nin ta rafsız arabulucu olamayacağının orta ya çıktığını söyledi. 7 maddelik sorun tespiti Ortadoğu ülkelerinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ve terör örgütlerinden arındırılması gerektiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, Ortadoğu’da yaşanan sorunların temelinde yatanları ve önlemleri ise şöyle sıraladı: n Eğitim: Bölge halklarının eğitimi yetersiz. Müslüman ülkelerde yaşayan 25 yaş üstü nüfusun eğitim süresi 5.6 yıl. Bu süre Yeni Zelenda’da 14, ABD’de 13.6 ve Kanada da 13.5 yıl. Yani kısaca eğitim, eğitim, eğitim... n Dinin çarpıtılması: Kutsal dinimiz çarpıtılarak teröre ve radikalizme alet ediliyor. Buna son vermek için İslam ülkeleri arasında yakın bir işbirliği büyük önem taşımaktadır. Ekonomik ve sosyal işbirliği yanında siyasi, askeri ve güvenlik konusunda işbirliği yapmalı. n Kadınlar ve gençler: Kadın ENİS Berberoğlu’na ziyaret Kılıçdaroğlu, tutuklu bulunan İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nu Maltepe Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziya bir an önce tecelli etmeli ve milletvekilleri hapiste olmamalı. En büyük arzumuz bu. Demokrasinin gereği bu. Ana ret sonrası açıklama yapan Kılıçdaroğ yasa Mahkemesi’nin bu konuda kara lu, “Enis Bey’i ziyaret ettik. Morali iyi. Ama beni üzen nokta bir insanın haksız ve hukuksuz bir şekilde uzun süredir tutuklu kalması. Geç gelen adaletin hep sorun olduğunu biliyoruz. Adalet rı var. Morali iyi, ikinci kitabını yazıyor. Ama sonuçta bir haksızlıkla karşı karşıya. Umarım bunların hepsini atlatmış oluruz” dedi. Kılıçdaroğlu ardından beraberindekilerle cezaevinden ayrıldı. lar ve gençler siyasi, sosyal ve ekonomik hayatta sorunlar yaşıyor. Bu kesimleri siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamda etkin kılmak zorundayız. Bölge halkları bunu sağlamak zorunda. n Etnik ve mezhepsel siyaset: Etnik ve mezhebi fay hatları ekseninde siyaset yapmak anlayışı kesinlikle terk edilmelidir. Kişilerin inanç, düşünce ve ibadet hürriyeti tam olarak sağlanmalıdır. Devletlerin seküler yapılara kavuşması ülke halklarına güvence olacaktır. n Gelir çeşitlendirilmeli: Bölge ülkelerinin geliri önemli ölçüde petrol ve doğalgaza dayanıyor. Bölge ülkeleri gelir kaynaklarını çeşitlendirmek zorundadır. Bu çeşitlendirmedeki başarı, egemen güçlerin bölgedeki hâkimiyetini zayıflatacaktır. Bunun için farklı alanlarda üretimi esas alan ekonomik modeller uygulanmalı. n Değişim göz ardı edilmemeli: Toplumdaki değişim özlemi, meşru talep olarak kabul edilmeyip iç dinamiklerin önünün kesilmesi dış müdahalelere ve otoriter yönetimlere zemin hazırlamaktadır. Oysa 21. yüzyılda toplumların özgürlüklere ve demokrasiye susamaması lazım. n Tüketen toplumdan vazgeçilmeli: Tüketen toplum yapılarını rekabet edebilir ve üreten toplum yapılarına dönüştürmek lazım. Bu dönüşüm sağlanamadığı için doğal zenginlikler refah değil, acı ve gözyaşı getir mektedir. Eğer bölge ülkeleri bir araya gelip ortak bir düşünceyi egemen kılabilirlerse bölgeye huzuru, refahı ve güvenliği getirebilirler. O yüzden bizim dış politikamızda dostlukların çoğaltılması vardır. Biz hep Gazi Mustafa Kemal’i örnek aldık. “Yurtta barış dünyada barış” sözlerinin ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha gösterdi. ‘Aynaya bakmak gerek’ HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen de demokratikleşmenin ve çoğulculuğun olmadığı yerde haritaların değiştirildiğini söyledi. Kerbela’dan bu yana Ortadoğu’da kan döküldüğünü anlatan Bilgen, “Kan dökülmesinin sebeplerinden biri iktidar hırsıdır. Bütün insanların üzerinde ortaklaşabileceği üç değer var. Haksız yere kan dökmemek, halkına yalan söylememek ve çalmamak. Bu 3 ortak paydayı sağlarsan bölgede barışı sağlarsın” dedi. HDP olarak yeni bölünmelerden medet uman bir yerde olmadıklarını kaydeden Bilgen, “Eğer Kürtler bir taleple çözümü başka yerlerde arıyorlarsa bunun sorumlusu bu coğrafyaları yönetenlerdir. İçeride konuşamıyor ve çözemiyorlarsa başka yerlerde çözüm üretilmesi ve dayatılması kaçınılmaz hale gelecektir. Yemen konusunda sessiz kalan İslam Birliği Teşkilatı Filistin konusunu da iç politika ve istismar durumu haline getirdi” diye konuştu. l İSTANBUL KILIÇDAROĞLU ‘Aydınlanma Çalıştayı’NDA KONUŞTU ‘Biz geleceği inşa edeceğiz’ CHP Genel Başkanı Kemal Kı lıçdaroğlu, “Ahmet Taner Kışlalı’nın dediği gibi; ‘Atatürkçülük geçmişe takılıp kalmak değildir. Geleceği inşa etmektir’ biz geleceği inşa edeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, dün Kadıköy Kozyatağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri Çalıştayı’na katıldı. Milletvekilleri Akif Hamzaçebi, Erdoğan Toprak, PM üyesi Gökmen Kadir Öğüt, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İl Başkanı Cemal Canpolat ve Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, “Barış içinde yaşayabileceğimiz bir Türkiye’yi inşa edebiliriz. Eğer bugün dar alana hapsedilmiş etnik kimlik, yaşam tarzı, inanç üzerinden siyaset yapılıyorsa gidilen bu yol bizim öngördüğümüz hedefi kısıtlayan bir yoldur. İnsanlar; işsiz, yoksul bunları düşünmeden gidip başka güdülerle başka partilere oy verebiliyor. Kendi sorununu çözecek partiye değil başka bir partiye oy verebiliyor. O zaman bu ülkenin aydınları, okumuşları, vatandaşları olarak toplumun her kesimine ulaşmak zorundayız” diye konuştu. ‘Birinci sınıf demokrasi’ Türkiye’nin zengin bir ülke olduğunu ancak kaynaklarının da olağanüstü israf edildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Ahmet Taner Kışlalı’nın dediği gibi; ‘Atatürkçülük geçmişe takılıp kalmak değildir. Geleceği inşa etmektir’ biz geleceği inşa edeceğiz. Bu dört aşamalı bir süreçtir. Birincisi, birinci sınıf demokrasi. İkincisi, üreten Türkiye. Üçüncüsü, güçlü bir sosyal devlet. Dördüncüsü sürdürülebilirlik. Bunlar sağlandığında Türkiye çağdaşlığı kısa bir sürede yakalar.” Gazeteci Enver Aysever’in yönettiği çalıştaya yazarlarımız Ali Sirmen, Ataol Behramoğlu ve Orhan Bursalı ile Gülriz Sururi, Merdan Yanardağ gibi isimler de konuşmacı olarak katıldı. l Haber Merkezi ‘İkinci turda kazanacağım’ İYİ Parti lideri Akşener, önceki gün AB büyükelçileriyle ilk kez bir araya geldi ve iddialı konuştu DUYGU GÜVENÇ İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, önceki gün AB büyükelçileriyle yemekte bir araya geldi ve hem partisinin hem de kendisinin hedeflerini anlattı. Birçok AB büyükelçisi, bu yemekle Akşener ile ilk kez temas kurdu. Yemek beklenenden uzun sürdü. Ekibiyle katılmasına karşın, Akşener tüm sorulara kendisi yanıt verdi ve yazılı bir metin kullanmadı. Bir büyükelçi Akşener’e ilişkin gözlemini, “Görülüyor ki önderlik ediyor” sözleriyle, bir başka büyükelçi de “Etkileyici bir kadın. Benim izlenimim, güçlü, kendine güvenen biri” diye ifade etti. AB Delegasyonu Başkanı Christi an Berger’in konutunda İyi Parti’yi AB’li diplomatlarla buluşturan yemekte Akşener’in değerlendirmelerine ilişkin başlıklar şöyle: n Potansiyel yüzde 36: Akşener, partisine oy verme potansiyeli olan seçmeni yüzde 36 olarak tanım larken, partisinin oy oranının yüzde 2025 bandında olduğunu savundu ve bu seçmenler arasında şehirli seçmenin, Anadolu seçmeninden yüzde 2 daha fazla olduğunu söyledi. Seçimlere yönelik beklentisini aktarırken, Akşener’e Nisan 2018’de seçim olasılığı da soruldu. Beklentisinin pazar gününe denk gelen darbe girişiminin yıldönümü olan 15 Temmuz olduğunu vurguladı, bu tarihi esas alarak kongre sürecini tamamladıklarına işaret etti ama nisanda seçim olasılığını da dışlamayarak “her türlü senaryoya hazırız” mesajı verdi. Kürtler 3’Üncü yol arıyor: Akşener’e Kürt seçmenden oy alıp alamayacağı da soruldu. Merkez parti olduklarını vurgulayan ve tüm kesimlerden oy almayı hedeflediklerini belirten Akşener, Kürt seçmenin AKP ile HDP arasında sıkıştığını ve üçüncü bir yol aradığını söyledi, “Tüm kesimlerden oy almayı hedefliyoruz” mesajı verdi. n 2’nci turda ben yeneceğim: Başkanlığa 100 bin imza toplayarak aday olmaya kararlı olduğunu belirten Akşener, “Görünen adaylar ışığında seçimler 2’nci tura kalacak ve o zaman da ben yeneceğim” mesajı verdi. Başkanlık yarışında hedeflerinin “demokratik ve parlamenter rejime dönüş” olduğunu söyledi. n AB’ye tam üyelik: Bir büyükelçinin, AB hedefiyle ilgili sorusuna Akşener, “Tam üyelik bizim için de stratejik hedeftir, müzakere zemini korunmalı” karşılığını verdi ve AB’den kopan bir anlayışa karşı olduğunu belirtti. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle