06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 16 Aralık 2017 10 AKADEMİSYENE YARGIDAN RET Eğitim hakkı bir yere kadar! Ankara Üniversitesi’nden atıldıktan sonra aynı üniver siteye öğrenci olarak dönüşü de engellenen Cenk Yiğiter’in yürütmeyi durdurma istemi reddedildi Ankara 18. İdare Mahkemesi, Ankara Üniversitesi’nde araştırma görevlisiyken KHK ile ihraç edilen Cenk Yiğiter’in üniversite sınavıyla kazandı ğı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne kay dının yönetme lik değişikliğiy le engellenmesi işleminin yürüt mesinin durdu ALİCAN ULUDAĞ rulması talebini reddetti. Yiğiter, herhangi bir ya saya dayanmayan yönetmeliğin anayasaya aykırı olduğunu vur gularken, mahkemeye savunma gönderen rektörlük, Yiğiter’in öğrenci olarak dahi Ankara Üniversitesi’ne dönmesinin “ka mu hizmetinin güvenliğini ihlal edeceğini” öne sürdü. Savunma dilekçesinde, “Bunların yanında davacı, Ankara Üniversitesi’ni ve rektörünü hedef alan birçok paylaşımda bulunarak, kamu görevinden çıkarıldıktan sonra ki yol haritasının ne olduğunu açıkça ifade etmiştir. Tweet’le ri ile davacının Ankara Üniversi tesi Cebeci Kampusu’na neden gelmek istediği anlaşılmaktadır” denilmesi dikkat çekti. Mahke me, iptal talebini ise önümüzde ki günlerde karara bağlayacak. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabi lim Dalı’nda araştırma görevli si olan Cenk Yiğiter, 679 sayı lı KHK ile ihraç edildi. Yeniden üniversite sınavına giren Yiğiter, Ankara Üniversitesi İletişim Fa kültesi Radyo Sinema ve Tele vizyon Bölümü’nü kazandı. An cak rektörlük, 8 Ağustos’ta yö netmelik değişikliğine giderek, kamu görevinden çıkarılan öğ retim elemanlarının ön lisans ve lisans programlarına öğrenci olarak kabul edilmemeleri kuralı getirdi. Böylece Yiğiter’in öğren ci olarak kayıt hakkı engellendi. Yiğiter dava açtı Yiğiter, işlemin yürütmesinin durdurulması istemiyle Ankara 18. İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı. Dava dilekçesinde, rektörlüğün çıkardığı yönetmeliğin hiçbir yasal dayanağı olmadığı, anayasada düzenlenen eğitim ve öğrenim hakkına aykırı olduğu belirtildi. Başka üniversiteye gitsin Üniversite rektörlüğü, mahkemeye gönderdiği savunma dilekçesinde, yönetmelik hükmünün, anayasaya aykırı olmadığını, aksine üniversitelere yükle Cenk Yiğiter nen eğitimöğretime yönelik kamu hizmetini etkin ve ilgili herkesin temel hak ve özgürlüklerini koruyarak, güvenli şekilde yerine getirme yükümlülüğünün bir gereği olduğunu öne sürdü. Dilekçede, ihraç edilen Yiğiter’in öğrenci statüsüyle tekrar üniversiteye dönmesinin “kamu hizmetinin güvenliğini ihlal edeceği” öne sürüldü. Eğitimöğretim hakkının mutlak ve sınırsız bir hak olmadığı belirtilen dilekçede, bu konuda kamu otoritelerine takdir yetkisi tanındığı, kamu otoritesinin takdir yetkisini üstün kamusal menfaat lehine kullanmasının gerekli olduğu savunuldu. Niyeti belli Söz konusu yönetmeliğin, “Ankara Üniversitesi’ndeki kamu görevinden çıkarılmış akademik ve idari personelin, Ankara Üniversitesi dışındaki başka bir üniversite veya yükseköğretim kurumunda ön lisans ve lisans eğitimi görebilmelerine engel olmadığı” belirtilen dilekçede, “Nitekim davacı da 19.9.2017 tarihinde Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi, Görsel İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü, Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Programı’na kayıt olmuştur. Görüldüğü üzere, davacının da eğitimöğretim hakkının özüne dokunulmamış, sadece kamu görevinden çıkarıldığı üniversiteye kayıt olması, anayasa ve kanunlarla amaçlanan üstün kamusal menfaatler göz önünde tutularak önlenmiştir. Davacı, Ankara Üniversitesi’ni ve rektörünü hedef alan birçok paylaşımda bulunarak, kamu görevinden çıkarıldıktan sonraki yol haritasının ne olduğunu açıkça ifade etmiştir. Ekte örneğini sunduğumuz, burada ise birkaç tanesini yazacağımız tweet’leri ile davacının Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu’na neden gelmek istediği anlaşılmaktadır” denildi. POLİS MEMURU S.K. YARGILANACAK Öner davası ağır cezada Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi, Diyarbakır’da 10 Şubat 2013’te 19 yaşındaki Şahin Öner’e zırhlı araçla çarparak ölümüne neden olan polis memuru S.K’nin “kasten öldürme” suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılanmasına karar verdi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaydan 4 yıl sonra hazırladığı iddianamenin ardından zırhlı araç sürücüsü polis memuru S.K. hakkında, “Taksirle ölüme neden olma” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde geçen ha ziran ayında görülen ilk duruşmada Öner ailesi, işlenen suçun “kasten öldürme” olduğunu ifade ederek, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi. Mahkeme, dosyayı Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Ancak Ağır Ceza Mahkemesi, sanığın “taksirle öldürme” suçundan yargılanması gerektiğini belirterek görevsizlik kararı verdi. Dosyanın gittiği Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi, oybirliğiyle S.K’nin ağır ceza mahkemesinde yargılanmasına karar verdi. İlk duruşma15 Şubat’ta yapılacak. l Yurt Haberleri Maraş katliamı anmaları öncesi etkinlik yasağı Maraş katliamının 39. yıldönümü öncesi Kahramanmaraş Valiliği, kentte anma, yürüyüş, basın açıklaması ve benzeri tüm etkinlikleri 1 ay süreyle yasakladı. Valilik açıklamasında, “İdarece; ilimiz sınırları içerisinde tesis olan huzur ve güven ortamı ile milli güvenlik ve kamu düzeninin bozulmaması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve suç işlenmesinin ön lenmesi amacıyla, 2935 Sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 11. maddesi, m bendi doğrultusunda il genelinde yapılacak toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, anma etkinliği, çadır kurma, stant açma, basın açıklaması ve benzeri etkinliklerin 12 Aralık 2017 günü saat 08.00’den 12 Ocak 2018’e kadar yasaklanmıştır” denildi. l KAHRAMANMARAŞ / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY İshomruaml vlaursuamyoak Maltepe Cezaevi’nde tutukluyken ağır ve sistematik şekilde darp edildiği için 27 Eylül 2014’te ya şamını yitiren 15 yaşındaki Onur Önal için adalet aranan davaya bakan mahkeme, çocuğu öldüren ihmaller zincirini tespit etti. An cak, başka Onur’lar ölmesin diye somut hiçbir adım atmadı. Gö revli memurların çoğunu bera at ettiren, 2’şer ay ceza verdiği 4 memurun cezasını da erteleyen yargıç, “Cezaevin de yeterli personel olmadığı, kame raların kör nokta larının olduğu ve buraların mahpus HİLAL KÖSE lar tarafından bilindiği, yaşça daha büyük çocukların küçükler üzerinde hükümranlık sağladığı, onlara şiddet uyguladı ğı, görevli memura söylememe leri konusunda baskı yaptıkları tespit edilmiştir” dedi. Dönemin kurum müdürü Na ci Yıldız, ikinci müdür Suat Kar han, baş memur Hamza Bal ve altı infaz koruma memuru, İs tanbul Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi ihmal den” yargılandı. Mahkeme, Yıl dız, infaz koruma memurları Ser kan Atalar, Naci Mutlu, Fatih At maca ve Hamza Bal’ın, yüklenen suçun unsurları oluşmadığı ge rekçesiyle beraatlarına karar ver di. İkinci müdür Karhan, infaz koruma memurları Hasan Kök len, Mehmet Önal, Deniz Şahin ise aynı suçtan 3’er ay hapis ce Onur Önal’ın cezaevinde öldürülmesine ilişkin davada gerekçeli karar açıklandı. Sorumluların çoğunu beraat ettiren, verdiği cezaları erteleyen mahkeme, kararında ihmalleri sıralamakla yetindi Onur Önal zasına mahkum edildi. Takdir indirimiyle 2’şer ay 15’er güne indirilen ceza ertelendi. ‘Bile isteye yapmadı’ Mahkemenin gerekçeli kararı da geçen günlerde açıklandı. Onur’u ölüme götüren ihmalleri sıralayan yargıç, “Sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi, bütün bu olumsuzluklarla birlikte, sanıklar görevlerinin gerektirdiği gibi çalışmış, yeterince dikkat ve özen göstermiş olsalar ‘Bu olayın önüne geçilebilir miydi? Kayıp önlenebilir miydi’ noktasında olmuş, sanıklar açısından ayrı ayrı değerlendirme yapılmıştır” dedi. Onur’un koğuşun bahçesinde simit oyunu bahanesiyle dövüldüğü 30 Ağustos’ta, merkez kontrol odasında görevli olan Hasan Köklen, C10 koğuşu sorumlusu Mehmet Önal ve C 10 koğuşunda görevli Deniz Şahin’la ilgili özetle şu değerlendirmeyi yaptı: “Gerekli dikkati ve özeni göstermiş olsa olayın önlenebileceği düşünülmüş, sanığın ihmali olduğu kabul edilmiştir.” İkinci müdür Suat Karhan’ın da ceza verilen memurlar hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığı kararı verdiğini belirten yargıç, “Sanığın gerekli özeni ve dikkati göstermediği kanaatine varılmıştır. Sanığın işlemi bileisteye yaptığı yönünde ise yeterli delil olmadığı, eylemin ihmal olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır” ifadesini kullandı. Beraat gerekçesi Yargıç, beraat eden sanıklar Serkan Atalar ve Naci Mutlu’nun 31 Ağustos’ta merkez kontrol odasında görev yaptıklarını, Onur’un 31 Ağustos’ta kör noktada dövüldüğünü ve olayın hiçbir şekilde kameralara yansımadığını belirtti. Yargıç, kurum müdürü Naci Yıldız’ın ‘hukuki durumunu’ ise şöyle değerlendirdi: “Sanık Naci Yıldız’ın soruşturma yaptığı ve disiplin cezası vermediği iki memur hakkında dava açılmamıştır. Dolayısıyla bu sa nık açısından suçun oluşmadığı kanaati oluştuğundan beraatine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar, katılan vekilleri müfettiş raporları ile sanığın kusurlu bulunduğunun tespit eldiğini belirtmişlerse de, mahkememizde olayın oluşunda sanığın ihmali olduğu iddiasıyla dava açılmadığı, bu yönden bir inceleme yapılamayacağı, mahkememizin iddianamede tanımlanan suç ile bağlantılı olduğu dikkate alınmıştır.” Yargıç, blok kontrol nöbetçi Hamza Bal içinse, “Sanığın koğuşları teftiş etme gibi bir görevinin olmadığı, infaz koruma memurlarının yeterli olmamasından kaynaklanan sorunların da bu sanığa yüklenemeyeceği...” tespitini yaptı. ‘Müdür sorumlu’ TBMM İnsan Hakları Adalet Müfettişi Mehmet Çağlar’ın, Teftiş Kurulu Başkanlığı’na sunduğu yazıda, Naci Yıldız’ın görev yerinin değiştirilmesi istenmiş, sorumluluğu ise şöyle anlatılmıştı: “İdare tarafından (yaşananlar) tespit edilerek önlem alınmadığı, gelişen olaylarda kısmen de olsa duyarsız kalındığı, bu nedenle Yıldız’ın ihmali bulunduğu, kuruma tam olarak nüfuz edemeyerek yönetimde zafiyet gösterdiği anlaşılmıştır.” Müfettişin raporunun ardından Yıldız, Sivas’a atanmıştı. Türfent’e 8 yıl 9 ay hapis Tutuklu gazeteci Nedim Türfent, muhalif olduğu için yargılandığını belirterek savunmasında tutuklu Cumhuriyetçileri örnek gösterdi POLİSTEN KEZBAN SAÇILIK’A ŞİDDET Veli Saçılık Kezban Saçılık, önceki gün polis tarafından yerlerde sürüklenirken gözlüğü kırıldığı için yüzünden yaralandı. ‘Bu işkenceye artık son verin’ TBMM Genel Kurulu’nda konuşan CHP’li Barış Yarkadaş, akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ya destek veren Veli Saçılık’ın annesi Kezban Saçılık’ın, oğlunun gözaltına alınmasına tepki gösterdiği için polisler tarafından yerlerde sürüklenmesine tepki gösterdi. Yarkadaş, “KHK’yle işine son verilen Veli Saçılık’ın kolu, 1999’da yapılan cezaevi operasyonlarında koparıldı. O gün annesi, oğlunu ve oğ lunun kolunu ararken polisler tarafından yerlerde sürüklendi. Üstündeki etek zorla çıkarıldı. Kezban Ana, bugün tıpkı 1999’da olduğu gibi oğlunun peşinden koşarken yine polisler tarafından Yüksel Caddesi’nde yerlerde sürüklendi. Gözlüğü kırıldı, yüzü yaralandı. Yüksel Caddesi’ndeki bu eziyete, bu işkenceye artık son verin” dedi. İzin şartı kaldırılsın Yarkadaş, yaptığı konuşma da, “Tutuklu milletvekili ve gazetecileri ziyaret etmek için, Adalet Bakanlığı’ndan izin alınma şartı kaldırılsın” önerisini getirdi. Yarkadaş, önerisini kanun teklifi haline de getirerek TBMM’ye sundu. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın da HDP’li tutuklu milletvekillerinin önündeki ziyaret engelinin kaldırılması için Başbakan Binali Yıldırım ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’le görüşeceği öğrenildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet HDP’den OHAL Komisyonu’na Gülmen ve Özakça çağrısı: Derhal işlerine iade edilmeli HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, KHK ile ihraç edilmelerinin ardından “işimizi geri istiyoruz” diyerek açlık grevinin 282. gününü geride bırakan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için “OHAL İnceleme Komisyonu bir an önce üzerine düşeni yapmalı. Bir an öne işlerine iade edilmeliler” dedi. Kerestecioğlu ile milletvekilleri Dilan Dirayet Taşdemir ve Mithat Sancar, TBMM’de düzenledikleri basın toplantı sında Gülmen ve Özakça için OHAL İnceleme Komisyonu’na çağrıda bulundu. Kerestecioğlu, “OHAL İnceleme Komisyonu’nun bir an önce karar vermesini istiyoruz. Zaman her geçen gün azalıyor, bir an önce işlerine iade edilmeliler. Bu arkadaşlar 282 gündür açlık grevindeler ve tek talepleri işlerini geri almak. Bu siyasi değil insani ve vicdani bir talep, Ankara’da insan hakları anıtının önünde polis bariyerleri olması bütün Türkiye için bir utanç” dedi. Öncelik verilmeli Sancar ise, “Nuriye ve Semih’in dosyalarını bir an önce komisyon gündeme almalı. OHAL İnceleme Komisyonu üyelerinin adil çalışacaklarına dair bir işaret olacaktır; Nuriye ve Semih’in dosyalarına öncelik vermeleri. Ortada bir yaşam hakkı söz konusu. Hayatlarını kaybederlerse vebali hükümetin omuzlarında olacaktır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Gazeteci Nedim Türfent hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 22.5 yıla kadar ha pis istemiyle açılan davada mah keme, “örgüt üyesi olmak” su çundan 7 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca bu cezayı ‘fiilin devamlılığı’ iddiasıyla 8 yıl 9 aya çıkararak, tutukluluk halinin de vamına karar verdi. Hakkâri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 5, du ruşmaya 19 aydır tutuklu olan Türfent, Van T Tipi Yüksek Gü venlikli Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS üzerinden katıldı. Savcı esas hakkındaki görüşünü tek rar ederek Türfent’in örgüt üye liğinden cezalandırılmasını is tedi. Türfent ise yaklaşık 2 yıl dır tutuklu olduğunu belirterek, “O kadar tanık aleyhteki ifade lerini geri çekti. Buna rağmen hâlâ tanık beyanlarını öne süre rek cezalandırıl mamı istemek art niyetliliktir. Mah keme huzurunda ki beyanlar geçer li değil ise neden mahkeme yapıl maktadır” dedi. Savcılık makamının önyargı ile Nedim Türfent hareket ettiğini söyleyen Tür fent, “Dünyada toplam 250 ile 300 gazeteci tutukludur. Sadece Türkiye’de 170 gazetecinin ceza evinde olmasına anlam veremi yoruz. İktidar tek tip medya ya ratmak istiyor. Havuz medyası nın repertuvarının dışında ha ber çıkarsa, iktidarın karşısın da olmuş oluyorsunuz. Muhalif haber yapınca ya vatan hainisi niz ya da teröristsiniz. Biz muha lif medyayız, politikamızı iktidar belirleyemez” diye konuştu. “Bugün Cumhuriyet’ten Akın Atalay, DW muhabiri Deniz Yü cel muhalif oldukları için içeri deler” diyen Türfent, “Biz de on lar gibi muhalif olduğumuz için içerideyiz. Gazetecilik vicdanla yapılır. Bir nevi halkın vicdanı dır. Muhalif gazeteciler olmasay dı, katledilen Roboskili 34 köy lü hâlâ terörist olarak anılacak tı. Biz adaletin kış uykusundan uyanmasını istiyoruz. Gazeteci lere deli gömleği giydirilmek is tiyorlar. Ama muhalif gazeteci ler ateşten gömleği giyerler, de li gömleğini giymezler” dedi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle