08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR İngiliz yazar yönetmen Sally Potter’in “The Party”si gösterimde Cuma 15 Aralık 2017 [email protected] EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 15 Orhan Pamuk’a Edebi Ateş Ödülü 2006 referandumuyla SırbistanKaradağ’dan ayrılıp bağımsızlığını kazanan, Avrupa ve Balkanlar’ın en genç ülkelerinden Karadağ Cumhuriyeti’nce Orhan Pamuk’a Edebi Ateş Ödülü verildi. Geçtiğimiz yıllarda 2010 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Perulu yazar Mario VargasLlosa ve ülkemizde de tanınan İtalyan romancı Claudio Magris’e verilen ödüle 2017 yılında Orhan Pamuk layık görüldü. Mario VargasLlosa, bu yılki ödül gerekçesinde Pamuk’un eserlerindeki edebi derinlik ve yazarın edebiyata kendini adamışlığının yanı sıra, insan haklarına dair duyarlılığını da övdü. Söz konusu ödülün ardından 16 Aralık Cumartesi günü Karadağ Cumhuriyeti’nin Budva kentinde Orhan Pamuk’un eserleri üzerine bir de sempozyum düzenlenecek. Pamuk, bu yıl ayrıca “Kafamda Bir Tuhaflık” romanının Fransızca çevirisiyle, Fransa’nın en çok satan haftalık dergisi Le Point’in “En iyi 25 kitap” listesine üçüncü sıradan girerken, son romanı Kırmızı Saçlı Kadın’ın İngilizce çevirisiyle de ünlü ekonomi dergisi Financial Times’ın “Yılın Önde Gelen Kitapları” listesinde yer aldı. Buika geliyor... Tutkuyla seslendirdiği aşk şarkılarıyla ülkemizde geniş bir hayran kitlesine sahip olan ve konser biletleri satışa çıktığı gün tükenen Latin Grammy ödüllü İspanyol şarkıcı Buika, “Para mi” albümünün dünya turnesi kapsamında 21 Aralık, Perşembe akşamı bir kez daha İş Sanat’ta olacak. New York Times’ın “Buğulu, katmanlı ve hükmeden bir sesi var, Nina Simone gibi ama daha esnek ve virtüöz” şeklinde övgüyle söz ettiği Buika, 2000 yılında yayımladığı ilk albümünden bu yana eleştirmenlerde ve dinleyicilerde hayranlık uyandırıyor. Sanatçı, Ekvator Ginesi’ne uzanan etnik geçmişi ve Mayorka’da geçen çocukluğunun da etkisiyle Flamenko, caz, blues, soul, reggae, funk, rumba, R&B, gospel, copla gibi farklı müzik türlerini muazzam bir armoni ile harmanlayarak dünya müziğine yeni bir soluk getiri yor. “Dünyanın 50 En Büyük Sesi” nden biri olarak seçilen Buika, 2009 tarihli albümü “El Ultimo Trago” ve 2013 tarihli albümü “La Noche Mas Larga” ile iki Latin Grammy Ödülü kazandı. Sırlarla itiraflar... Doğrusu kadınların pek esamesinin okunmadığı sinemada akla gelen ilk isimlerden olup yönetmen, yazar, tiyatrocu, dansçı olarak komple bir sanatçı tanımına da uyan İngiliz Sally Potter’i çeyrek yüzyıl kadar önce, eşsiz Tilda Swinton’un oynadığı, serbest bir Virginia Woolf uyarlaması “Orlando” (1992) filmiyle tanımıştık. Orlando sonrasında “Tango Dersi” (1997), “Erkeğin Gözyaşları” (2000), “Evet”(2005), “Ginger and RosaBir Hayalimiz Vardı” (2012) gibi orta karar filmleriyle anımsadığım Potter şimdi yeni yetme dramı “Ginger and Rosa”dan sonra verdiği 5 yıllık bir aranın ardından çektiği ve 2017 Berlin festivalinde yarışan son filmi “The Party” ile gündemimizde yer alıyor. Bugün gösterime giren haftanın filmleri arasında, kuşkusuz Michel Hazanavicius’un, JeanLuc Godard ustanın 1968’de ünlü yazar François Mauriac’ın yeğeni oyuncu Anne Wiazemsky ile 1968’deki kısa süren be raberliğini, Wiazemsky’nin sonradan yazdıklarından hareket ederek anlattığı “Le RedoutableGo dard ve Ben” filmiyle birlikte öne çıkan “The Party”si, öncelikle parlak oyuncu kadro Yer yer tekrara Bir de hikâye aktıkça kocasına ihanet etmiş olduğunu öğ reneceğimiz, daha bağım suyla dikkati çeken, başa düşen, ana akıma uygun sız bir ruhla, özgürce rılı siyah beyaz kadrajlarıyla akılda kalan, göz alıcı bir politik taşlama denemesi. klasik anlatımı ve klişelerden uzak duramayan özünden çok, yakın plan çekimlerin ağır bastığı, bu filmi yapan Sally Potter’in yerinde bir davranışla başta ve finalde yüzünü se dsçldmbbbss“slnkCaaTeıieıuieeıerllrreğYynahikhbmllaıç“rıuanaaöeilşRaOizeravrşrsrnen,mPlıonsramyedtitenilıdeakydemoağatyyanripaamtasvnnloılteegukraeelayıdgnndelainitra”eogozşon.sicoı,ruklol”.inevıp beadbknP.kls’ıyidnnileiuooteararhebarintnn7Rrkeibiektiyrakrşlekuudoyudaafabâreyisnlaşatü’zcyiavyliumkrAianrerokiltmıklmsirlaaanaeğetuüzedaaiekkdçnlklivıyloipıyçkâaşrğasaolnimihaptalsrruıeattp,reansıcintlPağdteve,aıakaeerrfttobukyPmsJÇBzilriara”ielmoiniebBl,yodşşlete’uaö,yiaalktnrteva’Jinmzll,eetacee(babtbeTsnriinBareiin,el’tirmmiziiatselsylnlig’mleiroaa’iiiolniıctyyneenyhabıidleaybmbşnlyvkyaiaheeairSundateuik,ptaybbdelrıbkaşşanidkeiılnamşul.eeıfdab).şlnakaşirüdy.blleykonmkzepaaacaearnşauadzsnulrlpskcıeaestlyıseibşaıeuortnltarlii.zıaçn.dcedSıoümebazyllndvtrmnlsneuulieeiauiyyeüirrlyeklnrei“mihldsdmllknlieTcaeeaoniüaebyrşyslkhuçzPeiıeeirivurnsleoneşieiagnaan“dtşaiti,Tdlgkdsimdketklsuhiaiaeriidmaniabpnrye’nkiimbstduüınşen,saagPbyyınauilztiısdyeeiiaanuşvüımnkğlrpinnlaatnrüaşevlcıeeuatnikmrkglrisnybmgy,ndüdo.eiöaı.i”i,eiyeaktBeğsntredscs,tuoeğstinüıutçıosisyipnyşrırienlkhinnannölttoeuziraıyitınçuneaınimnsllrrnuenepbii,llikıetğiıcğrgrl,ebikilkktka7driuguekgdmeetunadr5ıeenli,vhlikğoareykaeğeaegoalıdışşoniteldül,a cazdan klasiğe yönelen müzik rı; aslında yaşam koç’luğu ya rı ve görselliğiyle iz bırakan bir lerle şarap kadehleri eşliğinde. pan, Alman kökenli, hep iyim film sonuçta. İngiltere’nin ‘Demir Leydi’ dö ser, ‘şifacı’ kocasından (Bruno Yer yer tekrara düşen, ana nemini çağrıştıran yakın za Ganz) boşanmak isteyen, ses akıma uygun klasik anlatımı manlarda geçtiği izlenimi veren siz ve derinden giden, çok bil ve klişelerden uzak duramayan filmin kahramanları, kabine miş eşi (Patricia Clarkson), ta özünden çok, yakın plan çekim ye sağlık bakanı olarak atana şıyıcı anneliği üstlenmiş kadın lerin ağır bastığı, etkileyici, si rak politik kariyerinin tepesine la (Emily Mortimer), daha yaşlı, yah beyaz biçemiyle ve birbir erişmiş, konuşmalarından, ha otoriter kocası rolünü benimse leriyle yarışan usta oyuncu per linden tavrından ‘solcu’ bir politikacı olduğu anlaşılan Janet’le (Kristin Scott Thomas), çözümü alkolde arayan, hekimlerce yakında öleceği tanısı konmuş ve miş, saygın profesörden (Cherry Jones) oluşan, çocuk bekleyen lezbiyen bir çift ve karısının daha sonra partiye katılacağını söyleyen genç, yakışıklı bir ban formanslarıyla akılda kalıcı bu “The Party”, özetle bir başyapıt düzeyine ulaşamasa da, kuşkusuz Sally Potter’in en iyi filmlerinden biri olmuş bence. moralman sıfırı tüketmişe ben kacıborsacı (Cillian Murphy). ‘Kaf Dağı’nın Ardında’ sergisi uzatıldı Arter’de devam etmekte olan CANAN’ın “Kaf Dağı’nın Ardında” başlıklı sergisi 18 Şubat 2018 tarihine kadar uzatıldı. Arter’in tüm katlarına yayılan “Kaf Dağı’nın Ardında” sergisi, CANAN’ın bu sergi için ürettiği yeni yapıtlarla bazıları daha önce hiç sergilenmemiş erken dönem eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, başlığını Arap ve Fars kozmolojisinin efsanevi Kaf Dağı’ndan alıyor. Heykel, fotoğraf, baskı, nakış, video, yerleştirme ve minyatür gibi çeşitli mecralarda üretilmiş eserlere yer veren sergi, sanatçının pratiğini Cennet, Araf ve Cehennem kavramlarıyla okumayı öneriyor. Küratörlüğünü Nazlı Gürlek’in yaptığı sergi çok boyutlu, çok bedenli, mistik, sembolik, şaşırtıcı ve oldukça cazibeli bir evren yaratmayı hedefliyor. Mor Sertifika 10 yaşında Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından Sabancı Vakfı’nın desteğiyle yürütülen Mor Sertifika Programı, bu yıl 10’uncu yaşını özel bir belgesel ile kutluyor. Mor Sertifikalı öğretmenlerin yaşadıkları tecrübeyi anlatan “On Yılın Hikâyesi” belgeseli ile SU Gender, eğitimin farklı kademelerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalık kazandırmanın önemini anlatırken, bu alanda ihtiyaç duyulan toplumsal dönüşüme de katkı sunmayı hedefliyor. “On Yılın Hikâyesi” belgeseli bugün saat 16.30’da Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi – SU Gender’da izlenebilir. Görme engellilere destek için ‘Ses Ver İlham Ver’... Tara Kitap, görme engellilere destek vermek amacıyla “Ses Ver İlham Ver” kitap projesini hazırladı. Kapak fotoğrafını fotoğrafçı Mehmet Turgut’un üstlendiği, Alper Süzgün’ün tasarladığı kitaba Ahu Yağtu, Ezgi Başaran, Yazgülü Aldoğan, Ayşen Zamanpur, Arzu Kaprol, Şah Yaycı, Azra Kohen ve Özlem Kaymaz gibi isimler kısa öyküler ve yazılarla katkıda bulundu. 18. Marka Konferansı süresince, konferansı ziyaret edenler tarafından seslendirilen kitap, Tara Kitap’ın web sitesinde görme engellilere sunulacak. Kitabın ilk baskısından elde edilecek gelir ise Altı Nokta Körler Derneği’ne bağışlanacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle