08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Berlin Film Festivali’nin Jüri Başkanı Tom Tykwer oldu “Koş Lola”, “Koku: Bir Katilin Hikâyesi” ve “Bulut Atlası” gibi filmlerin yönetmeni Tom Tykwer, 15 25 Şubat 2018 tarihleri arasında düzenlenecek 68. Berlin Film Festivali’nin jüri başkanı oldu. 52 yaşındaki usta yönet menin başkanlığını duyuran Berlin Film Festivali Direktörü Dieter Kosslick onun için “Olağanüstü yeteneğini ve yenilikçiliğini farklı türlerde kanıtlamış büyük bir yönetmen” ifadelerini kullandı. Pazar 5 Kasım 2017 EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ZARİFE SELÇUK [email protected] Kitap bayramı başladı 15 36. İstanbul Kitap Fuarı’nın açılış gününde saldırı ve gerilim başroldeydi. Geniş kitlelerin akın ettiği fuar alanında renkli görüntüler de yaşandı 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, dün Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde açıl dı. 12 Kasım’a kadar sürecek etkin liğin açılış törenine Kültür ve Tu rizm Bakanı Numan Kurtulmuş, İs tanbul Valisi Vasip Şa hin, bu senenin Onur Konuğu olan Kore Cumhuriyeti’nin bü yükelçisi Cho Yun soo, Küba Büyükelçisi ORHUN ATMIŞ ile birlikte CHP’li belediyelerden Büyük çekmece Belediye Baş kanı Dr. Hasan Akgün ve Beylikdü zü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğ lu katıldı. Törende ilk konuşmayı TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatö rü ve aynı zamanda gazetemiz yaza rı Deniz Kavukçuoğlu yaptı. Kavuk çuoğlu, sözlerinin başında, afişte yer alan zeytin ağacı simgesine dikkat çekti. Kavukçuoğlu, zeytin ağaçları nın ölümsüz olduğunu dile getirerek, “Dileriz zeytin ağaçlarımız kesilmez ler ve giderek yaygınlaşırlar” dedi. Türkiye Yayıncılar Birliği Başka nı Kenan Kocatürk de törende Bakan Numan Kurtulmuş’a yönelik olarak yayımcıların çözüm beklediği sorun lar olduğunu dile getirdi. Kocatürk, “Okuma Seferberliği” çağrısı yapar ken, Kurtulmuş’tan ülkedeki tüm okullara kütüphane kurulması iste ğini belirtti. Kitap Fuarı’nın “Onur Yazarı” Ay la Kutlu ise konuşmasında “İyi ki var sın Edebiyat, sen yaşadığın sürece biz mutluyuz” derken, Kore Yayıncılar Birliği Başkanı da misafirpervelik için Türkiye’ye teşekkür etti. ‘Kitabın peşini bırakmadım’ Gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, dün 36. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın açılış töreninin ardından “Prix Voltaire’in Ardından Türkiye ve Dünyada Yayınlama Özgürlüğü” isimli panele konuşmacı olarak katıldı. Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından düzenlenen panelin konuşmacıları arasında Günay’la birlikte “Prix Voltaire Ödülü”nü alan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Evrensel Basım Yayın’ın Genel Yayın Yönetmeni Cavit Nacitarhan ve IPA Yayımlama Özgürlüğü Başkanı Kristeen Einarsson da vardı. Pa nelin moderatörlüğünü ise yayımcı Müge Sökmen yaptı. Turhan Gü Vedat ARIK nay, sözlerine İtalyan filmi “Albay ve Üç Vesaire”den örnek vererek başlarken, “Bizim siyasetçilerin de 60’tan bu yana ‘vesaire vesaire vesaire’ deyip akıllarına yayımcılık, kültür sanat ve basın geliyor akıllarına, sürekli onları kapatıyorlar” diye konuştu. Günay, “Bu ülkede yazarlar ve gazeteciler tutuklanıyor, öldürülüyor. Bu değişmiyor. Ama artık günümüzde buna tüm yayıncı arkadaşlar karşılık vermişlerdir” dedikten sonra ise Henry Miller’ın “Oğlak Dönencesi” kitabının yasaklanmasından sonra 39 yayımcının kitabı yayımlama kararı aldığını ve cümleleri sansürlü olarak bastıklarını anlat FUARDA BUGÜN KARADENİZ SALONU 12.0013.00 Panel: “Yazınımıza Tanıklık: Yazar Sözlükleri” Yöneten: Yüksel Pazarkaya Konuşmacılar: Sunay Akın, Hikmet Altınkaynak, Feridun Andaç, Adnan Binyazar, Ayşe Sarısayın Düzenleyen: TÜYAP INTEREXPO SALONU 13.1514.15 Söyleşi: “Atatürk ve Cumhuriyet” Konuşmacılar: İlber Ortaylı, İsmail Küçükkaya Düzenleyen: Kronik Kitap 14.3015.30 Söyleşi: “Livaneli Edebiyatı” Konuşmacılar: Onur Bilge Kula, Zülfü Livaneli Düzenleyen: Doğan Kitap 17.0018.00 Söyleşi: “Edebiyat ile İnsanı, Toplumu, Hayatı Anlamak” Konuşmacılar: Ahmet Tulgar, Karin Karakaşlı Düzenleyen: Can Yayınları BÜYÜKADA SALONU 13.3014.30 Söyleşi: “Bugün Füruzan: Füruzan ile Söyleşi” Konuşmacı: Füruzan, Özge Lena, Zeynep Gülçin, Furkan Pisgin, Baran Güzel Düzenleyen: Öykü Gazetesi KINALIADA SALONU 13.3014.30 ŞiirDinleti Konuşmacı: Ataol Behramoğlu Düzenleyen: Tekin Yayınevi MODA SALONU (12. HOL) 14.3015.30 Söyleşi: “Türkan Saylan: Yapıcılığın Gücü” Konuşmacılar: Zehra İpşiroğlu, Nurdan Arca Düzenleyen: E Yayınları tı. Turhan Günay, konuşmasını şöyle tamamladı: “Kitabın peşini hiç bırakmadım. Hapisteki arkadaşlarıma her dönem kitap taşımıştım. Sağ olsun yayıncı arkadaşlar da benim peşimi bırakmadı. Silivri’de büyük bir kitaplık oluştu. Hâlâ da kitap yollamaya devam ediyorlar. Bu süreçte pek çok ödül verildi, sevinçle sevgiyle aldım hepsini. Uluslararası Yayıncılar Birliği’ne “Prix Voltaire” ödülü için çok teşekkür ediyorum, beni en çok onurlandıran, gururlandıran, ömür boyu saklayacağım bir ödül verdiler.” Demirtaş’ın kitabını yazarlar imzaladı Cezaevinde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın öykü kitabı “Seher” için sanatçı dostları imza töreni düzenledi. Sabahattin Önkibar’a saldırı Gazeteci yazar Sabahattin Önkibar, Kırmızı Kedi Yayınları standında Asena “Meral Akşener’in Dünü Bugünü” kitabını imzalarken saldırıya uğradı. İki stand görevlisinin darp raporu aldığı, standın zarar gördüğü saldırı yayıncı ve yazarlar tarafından kınandı. Yara almayan, saldırı sonrasında imzaya devam eden Aydınlık gazetesi yazarı Önkibar, “Bu ifade özgürlüğüne saldırıdır. Türkiye’de demokrasinin geldiği yere işaret ediyor. Bir kitaba bile tahammül edilemiyor. Kitapta Meral Akşener’i anlatıyorum. Akşener’in bir kitapta bile anlatılması istenmiyor. Türkiye’de demokrasinin geldiği nokta bu” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. İlk sergi Aptulika’nın Ankara’nın kültür sanat hayatına yeni bir soluk getiren ve Çankaya Belediyesi tarafından eylül ayının ortasında açılışı yapılan Zülfü Livaneli Kültür Merkezi, ilk sergisi, Aptulika’nın “Sait Faik’ten Kafka’ya Karikatür Sergisi”ne ev sahipliği yapıyor. Türkiye’deki rock müziğin yaygınlaşmasında öncü isimlerden biri olan Aptulika, eskiden beri dinlediği rock gruplarını çizerek başladığı karikatürlerine mizahi çizim hazinesi dediği edebiyatçıların karikatür portrelerini de ekledi. Politik karikatürden renkli illüstrasyonlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan çalışmalarında izleyici ile ilk defa buluşan 150 eser yer alıyor. Sergi Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde 24 Kasım’a dek görülebilecek. Tokyo’da en iyi film ‘Buğday’ esin küçüktepepınar 30. Tokyo Film Festivali’nin uluslararası ana yarışmasında en iyi film ödülünü Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği “Buğday” filmi kazandı. Jüri başkanı Amerikalı oyuncu ve yönetmen Tommy Lee Jones, 50 bin dolarlık para ödülünü de kazanan filmle mitolojiyle gerçekleri bir arada sunumundan çok etkilendiklerini ve kararın oybirliğiyle verildiğini açıkladı. Jean Marc Barr’in başrolde yer aldığı, ilk kez İngilizce çektiği siyah, beyaz filmiyle distopik bir yakın gelecekte tarumar olan dünyamızda insanlığın kurtuluşu adına yollara düşerek saf buğdayı arayan bir adamın yolculuğunu anlatan Kaplanoğlu, filmin festivaldeki gösteriminden sonra da “Aşırı tüketimden savaşlara, diğer insanlara verdiğimiz zararlara uzanan yıkımdan herkes gibi bir anlamda sorumlu olduğunu belirtmiş, “Kendimizi de yok ediyoruz, ruhlarımızı kaybediyoruz” demişti. Tokyo’da en iyi yönetmen ödülünü ise “Aqerat” ( We the Dead) filmiyle Myanmar’daki katliamdan kaçmaya çalışan Müslüman Rohingya’ları anlatan Malezyali genç yönetmen Edmund Yeo aldı. Kapıyı çalmanıza bile gerek yok... Kapı açık zaten... Kapıdan geç kimi yerde... Zaten her iki esere de bakarken, “Tıpkı çocukları da vur meden önce bahçenin tadı dukları gibi...” tümce nı çıkarın... Devasa ağaçların, si gelip yerleşmedi mi yeşilliğin, özenle yerleştirilmiş içime... Sessiz bir çığlık...birkaç sanat eserinin tadını, keyfini çıkarın... Doğayla sanat arasında gidip gelirken zamanı düşünün... Dünü bugünü, yarını... Geçen ve geçmeyen zamanı... Nakkaştepe Abdülmecid Efendi Köşkü’ndeyiz... 15. İstanbul Bienali’nin “Kapı Çalana Açılır” sergisinde... Saldırı sonrası Ah evet, bilmez değilim! Çoğu kimsenin bu sergiden ancak birkaç zorba tarafından saldırıya uğrayınca haberi oldu... Sosyal medyada haksız kışkırtmaların yol açtığı bu saldırı, bu vandalizm, koruma görevlileri tarafından durdurulacaktı. Şömineye mihrap; sanata ahlaksızlık dediler; cehaletle şiddeti buluşturdular... Bu buluşmadan geriye, utanç ve rezilliği saymazsak sergiye çok geniş bir ilgi ve izleyici akını kaldı... Sergi, Ömer Koç Koleksiyonu’ndan, kimi Türkiye’de ilk kez sergilenen 30 eseri bir araya getirdiği için saldırı sonrasında Koç Holding bir açıklama yapma gereğini duydu. Açıklamayı bu sayfalarda okudunuz, tekrarlamayacağım. Sadece şunun altını çizeceğim: Toplumsal kalkınmada, düşünce özgürlüğü, kültür ve sanatın önemini vurguladıktan sonra “Kendisine hitap edeni sanat olarak görüp etmeyeni hayal gücü ve aşırılıklar üzerinden tehdit ve baskı unsuru olarak kullanmaya çalışmak, sığ bir yaklaşımdan öteye gidemez ve kabul edilemez” deniyordu. Doğa ile sanat arasında Artık sergiyi dolaşabiliriz... Osmanlı’nın son dönem önemli yapılarından Abdülmecid Efendi Köşkü de bahçesi de muhteşem! ... Bahçenin tadını çıkarırken sakın ola bir sanatçının başka bir sanatçıyla “atışması” ya da “mey dan okuması” diyebileceğim, akıp gitmekte olan “Aşk” heykelini (Gimhongsok) ve köşkün önünde nöbet tutan madalyalı üniformalı gergedanı (sanatçısı bilinmiyor) gözden kaçırmayın... Köşkten içeri girdiğiniz anda başka bir dünyadasınız... Zaman durmuş ya da donmuş... Sanki... Ama aynı zamanda hayat devam ediyor duygusu... Durağanlıkla devinim, ölümle yaşam, dünle bugün, bugünle gelecek... Siz bu zıtlıklar arasında gidip gelirken aynı zamanda köşkün restore edilmiş haliyle sergilenen eserler arasında da gidip geliyorsunuz... Sizi karşılayan kuğu ne zaman vuruldu ki... Elbet kuğuları da vururlar... Ya şu güç ve erk simgesi aygır kaçınılmaz ölümü beklerken boşlukta çırpınan bacaklarıyla kime yakarıyor? Katiline mi, kurbanına mı? (İkisi de Daphne Wright’ın eseri.) Ama sadece atları, kuğuları değil, çocukları da vururlar, Huzursuzluktan sanatın büyüsüne Sergide yer alan Türkiye’den ve dünyadan 24 sanatçının 30 kadar yapıtını burada tek tek sizlerle paylaşmam olanaksız... Tüm eserler 1700’lerden günümüze geniş bir döneme yayılıyor... Sergide Türkiye’den Semiha Berksoy, Leyla Gediz, Anıl Saldıran, Yaşam Şaşmazer, Ekin Saçlıoğlu ve Taner Ceylan’ın eserleri var... Sergiyi dolaşırken sık sık şaşırıyorsunuz. Sizi şaşırtan sadece zıtlıklar, çelişkiler değil. Sizi en çok şaşırtan gerçekle gerçekdışılık, doğal olanla olmayanın birlikteliği, sahiciyle yapaymış gibi duranın iç içeliği... Bunları çözmeye çalışırken bir de bakıyorsunuz, zaman içinde, tarih ve coğrafya içinde, anılar, tanıklıklar ve çağrışımlar içinde bir yolculuğa çıkmışsınız... Sergi, sizin, eserlere yüklediğiniz anlamlarla ilerliyor... Ve bir de bakıyorsunuz, yolculuk boyunca duyduğunuz huzursuzluk yerini sanatın büyüsüne bırakmış... (Sergiyi görünce saldırı daha da ilkel, daha da korkunç geliyor insana!) Huzursuzluğu sanatın büyüsüne çevrilmesinde sergilemenin de çok önemli payı var. Başta “Kapı Çalana Açılır” sergisi kuratörleri Melih Fereli ve Károly Aliotti olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum. İstanbul Bienali 12 Kasım’da kapanıyor. Gezerken, sergi kitapçığını yanınızdan ayırmayın... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle