29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 28 Kasım 2017 DavaEDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 7 başladı SARRAF’IN SANIK OLMADIĞI KESİNLEŞTİ İddianamede Sarraf ve Atilla tutuklu olmak üzere ve aralarında eski bakan Zafer Çağlayan’ın da bulunduğu dokuz sanık, İran’a ambargoyu yasadışı yollarla delmekle ve dolandırıcılıkla suçlanıyor Sarraf Davası başlarken... Sarraf Davası’nın jürili oturumuna sayılı günler kaldı. Cumhuriyet son derece kısıtlı mali olanakları zorladı ve duruşmayı yerinde izlemek üzere bir haberci görevlendirdi. Neden? Çünkü Sarraf Davası adıyla anılan hukuksal süreç Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren ve siyasal sonuçları olabilecek bir haberin konusu. “17/25 Aralık”ın yargıya aktarılmadan üstünün örtülmesi, sorumluların hesap vermesinin önlenmesi, sonunda Sarraf Davası’na kadar ulaşan bir süreci yarattı. Sarraf Davası’nı Türkiye’yi uluslararası düzlemde zora ve zarara sokacak bir dava ve ABD yönetiminin Türkiye’ye yönelik bir “operasyon” planı olarak sunma çabaları bu davanın haber değerini eksiltmez, tersine artırır ve pekiştirir. Halkın haber alma hakkı, kapalı kapılar ardında olup bitenleri ayrıntılı ve doğru ve sonuçları ne olursa olsun öğrenmesi Cumhuriyet Gazetesi için temel, öncelikli ve vazgeçilmez ödevdir. Ödevimizi elimizden geldiğince eksiksiz yerine getirmekte kararlıyız. ASLAN SARRAF GÖRÜŞMESİ Türkiye’de iktidar ve muhalefetin merakla beklediği Sarraf davası, dün jüri seçimi ile resmen başladı. İktidar sözcülerinin davayı “FETÖ komplosu” olarak nitelendiriyor ve ‘milli mesele’ olduğunu savunuyor. Tartışılan davanın iddianamesi mart ayında görevden alınan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara tarafından kaleme alındı ve eylül ayında yerine vekâlet eden meslektaşı Joon Kim’in imzası ile genişletildi. İddianamede, başta Rıza Sarraf ve Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla tutuklu olmak üzere ve aralarında eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da bulunduğu dokuz sanık, ABD’nin İran’a uyguladığı ambargoyu yasadışı yollarla delmekle ve dolandırıcılıkla suçlanıyorlar. Sanıklardan birçoğunun, İran’a maddi kaynak aktarımı ve yasadışı faaliyetlerin devamı için Türkiye ve İran hükumet yetkililerine milyonlarca dolar rüşvet verdiği ileri sürülüyor. İddianameye göre; Türkiye’nin İran’dan satın aldığı petrol ve doğalgaz karşılığı yapılan ödeme Halk Bankası’nda İran için açılan bir hesaba yatırıldı. Sarraf’ın paravan şirketleri aracılığı ile banka mevduatını altın ya da nakit olarak Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere ihraç etti; bu ülkelerdeki fonlar ise daha sonra altın ya da döviz cinsinden İran’a ulaştırıldı. HALKBANK’IN ROLÜ Savcılık aynı zamanda, Halk Bankası’nın insani malzeme diye belgelendirdiği para transferlerinin ambargoyu ihlal etmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunuyor. Elli iki sayfalık iddianame İran’a uygulanan yaptırımların içeriğine dair 1979 yılından bu yana ABD Başkanlarının imzaladığı kararnamelere detaylı göndermeler yapıyor. 2013 yılı ocak ayında İran’a değerli taş ticaretinin de ambargo kapsamına dahil edildiği vurgulanıyor. Rıza Sarraf İddianamedeki görüşmelerden biri 16 Eylül 2013 tarihinden. Süleyman Aslan ve Sarraf arasında geçtiği iddia edilen konuşmada, Türk hükumet yetkililerinin 2012 yılında 11 milyar doları bulan altın ihracatının “hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın” artırılmasının kendilerinden talep edildiğinden bahsediliyor. “Bizim bir yöntemimiz var, onu kullanacağız. Oturup karşılıklı konuşmak gerek” diyen Sarraf’ın ileriki tarihlerde farklı bağlantılar ve yöntemler kullanarak İran’a nakit akışına hız verdiği söyleniyor. Sanığa yönelik suçlamalar arasında, ABD doları cinsinden yapılan milyarlarca dolarlık transferlerde yanıltıcı bildirimler sonucu, aracı kurum olarak kullanılan Amerikan bankalarının mağdur edilmesi de var. Savcılığa göre, Aralık 2012 ve Ekim 2013 arasında Amerika’daki finans kuruluşlarındaki hesaplar aracılığı ile İran’a gönderilmek üzere 900 milyon ABD doları işlem gördü. Verilen bir örnekte, 16 Ocak 2013’te tek bir Süleyman Aslan talimatla gerçekleşen 1 milyon ABD doları civarındaki havale tek bir talimatla gerçekleşiyor. İran’a ulaştırıldığı öne sürülen meblağın çıkış noktası Birleşik Arap Emirlikleri’nde kayıtlı olan ‘Güneş General Trading LLC’; varış noktası ise adı verilmeyen Türkmenistan merkezli bir şirket. 26 Ocak 2011 tarihinde yapılan bir diğer havalenin talimatı email yoluyla Mellat Exchange’den Sarraf’ın sahibi olduğu Al Nafees Exchange’e gönderiliyor. Bu emailde alıcı olarak Kanada merkezli İran’a ait inşaat ve termik santral firması MAPNA tanımlanıyor ancak şirketin adı, 953.289 ABD doları tutarındaki havalede geçmiyor. Para transferini gerçekleştiren Amerikalı kuruma sunulan açıklama notunda ise 1 milyon dolara yakın tutarın “Yangın söndürme malzemeleri karşılığı” olduğu belirtiliyor. Sanıkların para transferleri yaptığı iddia edilen yasaklı kurumlar arasında İran devlet bankalarından Mellat Bank ve bu bankaya bağlı Mellat Exchange döviz kurumu ile Bank Sermayeh gibi şirketler var. Ayrıca bazı üst düzey İran hükümet yetkilileri de aynı listede yer alıyor. Savcıların, yaptırımların ihlalinden fayda sağladığını iddia ettiği bir diğer yasaklı kuruluş da İranlı havayolu şirketi Mahan Air. Belgede, Mahan Air’in İran Devrim Muhafızları Ordusu’na maddi ve teknik yardımda bulunduğu, ordu personelini askeri eğitim için İran ve Suriye’ye taşıdığı, silah kaçakçılığı yaptığı ve Hizbullah’a hizmet verdiği ileri sürülmüş. İddianame, isnat edilen suçlara dair savcılığın elinde bulunan binlerce görüş me ve teknik takip kayıtları arasından en çarpıcı olanlarına atıfta bulunuyor. Sözkonusu kayıtlarda öne çıkan isimler; Rıza Sarraf, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, yardımcısı Mehmet Atilla, zamanın İran Merkez Bankası direktörü ve bazı İran üst düzey hükumet yetkilileri. Zafer Çağlayan ABD HALKBANK’I UYARMIŞ Mehmet Hakan Atilla Kandırıldığı iddia edilen bir diğer kurum ise ABD Hazine Bakanlığı. İddianamede, Amerikan Hazine Bakanlığı yetkililerinin, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Atilla ile Şubat 2013’te Türkiye’de görüştükleri ve İran’a uygulanan ambargonun ihlal edilmeye çalışıldığına dikkat çektikleri belirtiliyor. İran’a yoğun para transferlerinin devam etmesi üzerine, Ame rikalı yetkililerle Halk Bankası yöneticileri arasında Ekim 2014’te bir görüşme daha ger çekleşti. Bu kez yetkililer Halk Bankası’nın Sarraf ile ilişkilerini sorguladı. Dönemin Halk Bankası Ge nel Müdür Yardımcısı Atilla’nın, Sarraf’in İran’a yönelik ambargoyu ihlal girişimlerinden bilgilerinin olmadığını, hatta önlem olarak İranlı tüccarın iş ortakları hakkında gerekli istihbarat çalışmalarının yapıldığını söylediği de kayıtlara geçti. Savcılığa göre; İranlı yetkililer ve Sarraf arasında email üzerinden çok sayıda döviz ve altın alımsatım talimatı döndü. Para havalelerinde sorun yaşandıkça tonu sertleşen yazışmalardan Sarraf’ın İran’a yasadışı para trafiğinin koordinasyonunda yetkili kılınan tek isim olduğu anlaşılıyor. İddianamenin son bölümünde ise sanıklara isnat edilen suç lar sıralanıyor; Amerika Birleşik Devletleri’ni dolandırmak amacıyla işbirliği yapmak, Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek, banka dolandırıcılığı, banka dolandırıcılığı amacı ile işbirliği yapmak, para aklamak, para aklamak amacı ile işbirliği yapmak. Bu suçlar sabit görüldüğü takdirde maddi hak kaybına uğrayan ABD’nin tazminini de talep eden savcılık mütalaasında, elde edilen kazancın harcanmış ya da el değiştirmesinden dolayı iadesi mümkün olmayacağı bir durumda tazminatın hapis cezasına çevrilmesi öngörülüyor. YARIN: Sanıklar kim? TEK SANIK HAKAN ATİLLA Rıza Sarraf’ın adıyla anılan davada mahkeme jüri seçimi için toplandı. Sarraf’ın adı ‘şüpheli işbirlikçi’ olarak kullanıldı ŞEBNEM ARSU ABD’nin İran’a uyguladığı ambargoyu yasadışı yollarla ihlal ettiği gerekçesiyle dün New York Güney Bölgesi Mahkemesi’nde görülmeye başlanan davada Rıza Sarraf’ın sanık olarak katılmayacağı kesinleşti. Davanın yargıcı Richard Berman’in mahkeme salonunu dolduran, Amerika’nın etnik ve ırk zenginliğini yansıtan jüri adaylarına hitaben davanın özetini aktardığı konuşmada, “Türkiye vatandaşı olan Mehmet Hakan Atilla bu davada yargılanan tek sanıktır” dedi. Yapılan bu açıklama haftalardır nerede olduğu ve etkin pişmanlıktan yararlanıp yaralanmadığı tartışılan Iran asıllı Türk vatandaşı altın tüccarının savcılarla işbirliği yapmakta olduğunu teyit edilmiş oldu. Davayı yakından takip eden ancak isminin açıklanmasını istemeyen bir hukukçuya göre, Sarraf mahkemeye Atilla’nın aleyhine tanıklık yapmayı kabul etmediği takdirde getirilmeyecek. İfadesi ‘gizli’ kalabilir Anlattıklarının ise bir iddianameye dönüştürülmeden kamuyla paylaşılması mümkün gözükmüyor. Bir iddianame kaleme alınsa dahi bu belgenin “gizli” ibaresi taşıması halinde hakkında suç isnat edilenler yakalanmadan içeriğinin öğrenilmeyeceğine vurgu yapan hukukçu, “Amerikan mahkeme usulüne göre Sarraf eğer Atilla aleyhine konuşacaksa da söylediklerini sanığın gözlerinin içine bakarak söylemesi gerek. Bu adil yargılanmanın ön şartlarından biri” diye konuştu. Adaylara sorular Mahkeme salonuna girişte pek de heyecanlı bir görüntü sergilemeyen kalabalığa davanın tarafları hakkında bilgileri olup olmadığı, savunma makamı, hukuk firmaları, iddianamede mağdur olarak adları gecen ABD bankaları da dahil olmak üzere taraflarla ilintili sahsi bağlantıları olup olmadığı soruldu. Temel sorulardan sonra bütün adaylarla bir de 9 sayfalık bir liste paylaşıldı ve listede adı geçen şahıs, kamu kurumu ve örgütleri bilip bilmedikleri sorgulandı. Yargıcın sorduğu sorulara cevabı olan ve kendilerine verilen numarayı tekrar ederek söz alan adayların bazıları Türkiye’ye seyahat ettiklerini, çoğu adı geçen bankalarda hesap sahibi olduklarını, bir kısmı federal hükumet için çalışan akrabaları olduğunu detaylandırdılar. Yargıç Berman, bu kişi ve kuruluşların listede yer almasının davada konu edilecekleri, tanık olarak dinlenecekleri ya da iddialarla ilintili olduklarına kesinlikle işaret etmediğini, yalnızca jüri üyelerinin tarafsızlığını garantilemek adına oluşturulduğunu vurgulamasının ardından belgeyi incelemeleri için adaylara yaklaşık 10 dakika süre tanıdı. Soyadı ve isim düzeninde alfabetik sıralamaya göre listelenen isimler oldukça dikkat çekici. Görevleri de belirtilen şahıslar arasında; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, eski AB Bakanı Egemen Bağış, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, İstanbul Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çetinkaya, İran’da tutuklu bulunan Baba Alemdarı, eski Türk polis memurları Mehmet Akif Üner ve Yakub Saygılı, Federal polis memuru Benjamin Denk, gazeteci Can Dündar, Sarraf’in eşi ve şarkıcı Ebru Gündeş, ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi Francis Ricciardione ve bir çok sıradan özel sektör çalışanı ve devlet memurunun isimleri de var. ‘Şüpheli işbirlikçi’ Rıza Sarraf’ın adı soyadı ingilizcede ‘Zarrab’ olarak anıldığından listenin sonuna, eski sanık değil, ‘şüpheli işbirlikçi’ olarak eklenmiş. Yaklaşık bir buçuk saat gecikme ile başlayan seçimlerin öğle tatiline kadar devam eden seansında sorulan sorulardan yedisi adayların fiziki ve psikolojik durumlarının davayı takibe müsait olup olmadığını teyit etmek amaçlıydı. Dini inançlarının bir kişinin suçlu olup olmadığına dair fikir beyan etmelerine engel teşkil edip etmediği de sorulan adaylar, Amerikan yargılama sisteminde sanık olarak yargılanan şahısların isnat edilen suçlar hiçbir şüphe götürmeksizin sabit görülmeden kesinlikle suçlu sayılmayacağı hatırlatıldı ve bu prensibe riayet edemeyecek adayların öne çıkması istendi. 1 ay sürmesi bekleniyor Mahkeme salonundan ses gelmemiş olsa da yargıç Berman’in adayları detaylı sorguladığı bir başka seansta bu tur hassasiyetler gündeme gelebilir. Mahkeme usulüne göre yargıç, adayları taraflarla olan kişisel ilişkileri ya da açıklanmayan herhangi bir nedenle reddedebiliyor. Seçilen 12 kişilik jürinin yaklaşık 3 ya da 4 hafta sürmesi öngörülen davada görev yapmaya başladıktan sonra dava hakkında hiç kimse ile detayları paylaşmaması, haberleri takip etmemesi ve sosyal medyadan da aynı nedenle uzak durması talep ediliyor. Yargıç Berman davanın Türkiye ve Amerika’da yakınen takip edildiğinin farkında. Kendisinin hakkında hükümete yakın medya kuruluşlarında ileri sürülen iddialara vakıf olduğu yaptığı konuşmalardan anlaşılan hukukçu, jüriyi benzer atıflardan ve daha önceki duruşmalarda tekrarlanmasın dediği “uygunsuz yaklaşımları” önlemek adına adaylar isimleri ile değil numaralarla anılıyor. Seçim devam ediyor Bir gün daha sürmesine kesin gözüyle bakılan jüri seçime katılanlar arasında Musevilerin geleneksel dini kıyafeti olan siyah pardösü ve şapkası ile bekleyen orta yaşlarda bir erkek İrlandalı yazar Brian Buffini’nin beş parasız bir göçmenin nasıl zengin olduğu hikâyesini anlattığı ‘The Emigrant Edges’ kitabını okuyordu. Bir diğer adayın elinde polisiye romanların usta ismi John Grisham’ın kitabı vardı. Seçildiği takdirde romanları aratmayacak bir iddianamenin içinde kendisini bulacağından habersiz bekleyen erkek ve diğer adayların seçimine bugün de devam edileceği tahmin ediliyor. l NEW YORK C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle