03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ‘Gabriel’in Erbil ziyaretini İbadi engelledi’ Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in bu ay başında Erbil’e yapacağı ziyaretin Irak Başbakanı Haydar El İbadi tarafından engellendiği iddia edildi. Alman Der Spiegel’in haberine göre, Gabriel Irak merkezi hükümeti ile IKBY arasındaki müzakerelerin başlamasını sağlamak üzere önce Bağdat’ı ardından Erbil’i ziyaret edecekti. Merkel’in de gerçekleşmesi için devreye girdiği ziyaret İbadi’nin net tavrı nedeniyle iptal edildi. Ekvador’dan Assange’a Katalonya uyarısı Wikileaks kurucusu Julian Assange’ın Katalonya’nın Madrid’den bağımsızlık adımına desteği Ekvador’u rahatsız etti. Ekvador Dışişleri Bakanlığı, “ülkenin Londra Büyükelçiliği’ne sığınmış olan Assange’ın İspanya’ya bağlı özerk Katalonya bölgesindeki ayrılıkçı harekete desteği nedeniyle uyarıldığını” açıkladı. Assange’a Ekvador’un uluslararası ilişkilerine zarar verecek açıklamalar yapmaması talebinde bulunuldu. Cuma 24 Kasım 2017 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Merkel’in gözü kulağı SPD’de 7 Almanya, 24 Eylül’de yapılan seçimlerin ardından yakın tarihinin en büyük siyasi krizlerinden birini yaşıyor. Hem Hıristiyan Demokratlar hem de Cumhurbaşkanı FrankWalter Steinmeier, seçimlerden sonra Hıristiyan Demokratların lideri Başbakan Angela Merkel’le yeni bir koalisyona yeşil ışık yakmayan Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Martin Schulz’u kararından döndürme peşinde. Ülkenin yeniden sandık başına gitmesini istemeyen Steinmeier’ın görüşme turlarındaki dünkü konuğu Schulz’tu. SPD kökenli Steinmeier’ın, Schulz’dan Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile kurulacak büyük koalisyona katılması üzerine bir kez daha düşünmesini istediği belirtildi. SPD’den bir yetkili, Merkel’in kuracağı azınlık hükümetine dolaylı destek verilmesinin de görüşmenin gündeminde olduğunu söyledi. Görüşme öncesinde Alman haber ajansı DPA’ya konuşan Schulz, hükümetin kurulması için Putin ile Trump Merkel önceki gün partisinin gençlik kolu başkanı Paul Ziemiak ile görüşmüştü. GENÇLİK KOLUNDAN İSTİFA ÇAĞRISI Başbakanlık koltuğunda dördüncü dönem arayışındaki Merkel’e, partisinin gençlik örgütlenmesi Junge Union’un Düsseldorf Bölge Örgütü’nden genel başkanlığı bırakma çağrısı geldi. Önceki akşam yayımlanan çağrı metninde Merkel ortanın soluna açılmakla eleştirilirken “(FDP ve Yeşiller ile yapılan) koalisyon görüşmeleri Merkel’in kişisel olarak iktidarda kalmayı, partinin içerik açısından bulunduğu konumundan daha çok önemsediğini gösterdi” denildi. yapıcı hareket edeceklerini ifade ederken “önümüzdeki haftalarda mutlaka çözüm yolu bulunacaktır” vurgusu yaptı. ‘Cüce olma...’ Öte yandan Merkel’e yakın isimlerden, CDU’nun parlamento grubu başkanı Volker Kauder, “Avrupa’nın en büyük ekonomisi kendisini siyasi açıdan bir cüce gibi gösteremez” diyerek SPD’ye büyük koalisyonda yer alma konusunda yeniden düşünme çağrısında bulundu. Sosyal demokratlarda ise Merkel’in partisiyle koalisyon fikrine ilişkin farklı görüşler dikkat çekiyor. Bild gazetesinin haberine göre, partiden 30 milletvekili Schulz’un hükümette yer almama tavrına karşı. ZDF kanalına konuşan SPD Başkan Yardımcısı Karl Lauterbach, partisinin kararını gözden geçirebileceğini ancak Merkel’in önderlik ettiği bir hükümet konusunda kaygıları olduğunu dile getirdi. Bu arada Merkel’in kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) başkanı, aynı zamanda Bavyera Başbakanı Horst Seehofer’in eyaletteki görevinden istifa ettiği söylense de bu iddia daha sonra yalanlandı. Ancak koalisyon görüşmelerinin seyrine göre CSU içinde de yeni gerilimlerin ortaya çıkabileceği yorumları gündeme yansıdı. Krize giden süreç CDU ile SPD’nin seçimlerden oy kaybıyla çıkmasının ardından, hükümette olmanın kendilerine oy kaybettirdiğini düşünen ve CDU’yu verdiği sözlere tutmamakla suçlayan sosyal demokratların lideri Schulz, muhalefete döneceklerini, Merkel’le yeni bir koalisyon yapmayacaklarını açıklamıştı. Merkel’in, Hür Demokratlar (FDP) ve Yeşiller ile hükümet kurma hayalleri de boşa düşünce siyasi kriz derinleşti. Suriye’de ‘ucu Trump, Mossad operasyonunu Ruslara sızdırmış Rusya’yla ilişkileri soruşturulan ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen haziran ayında Ruslarla paylaştığı kamuoyuna yansıyan İsrail istihbaratının içeriği ortaya çıktı. Vanity Fair dergisinin haberine göre, Trump’ın Suriye topraklarında “özel laptop bombaları” hazırlayan bir IŞİD hücresine dönük İsrail gizli servisi Mossad tarafından planlanan bir operasyonun bilgilerini dönemin Washington Büyükelçisi Sergey Kislyak ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile paylaştığı iddia edildi. Trump, geçen mayıs ayında Kislyak ve Lavrov’u Oval Ofis’te ağırlamış, bu buluşmanın ardından haziran ayında ABD ile İsrail arasında Rusya’yla paylaşılan bir istihbarat hakkında gerilim yaşandığı öğrenilmişti. Habere göre, İsrail hücreye yapılacak operasyonun istihbaratını Suriye’de etkin bir pozisyonu olan Rusya’yla paylaşan Trump’ı Mossad ajanlarının hayatını tehlikeye atmakla suçladı. Cihatçı örgütlerin hazırladığı “laptop bombaları” nedeniyle geçen mart ayından yaz aylarına kadar ABD ve Britanya’ya yapılan uçak seferlerinde dizüstü bilgisayar kısıtlaması getirilmişti. ‘Gözaltındakilere işkence yapılıyor’ Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın iktida rını güçlendirme hamlelerinden biri ola rak görülen yolsuzluk operasyonların da gözaltına alınanlara yönelik işken ce yapıldığı iddiaları gündeme düştü. Britanya’da yayımlanan Daily Mail ga zetesine göre, aralarında kraliyet üyele rinden zengin işadamlarına uza nan gözaltındaki onlarca ki şiye yönelik sorgular için ABD’li “paralı askerler” kul lanılıyor. Sorgucuların ha lihazırda adı Irak’ta vah şet haberleriyle anılan, geçmişte ismini değişti ren Blackwater şirketiy Prens Bin Tallal le bağlantılı olduğu da öne sürüldü. Gözaltın daki isimlerden, Twitter’ın büyük hisse darlarından Prens El Velid bin Tallal’ın da işkenceye uğradığı, bacaklarından havaya asıldığı savunuldu. Operasyon la, gözaltına alınanların yaklaşık195 milyar dolar parasına el konulduğu iddi alarına da dikkat çekildi. Sorgucuların Abu Dabi’den geldiklerini yazan gazete ye konuşan bir kaynak, Riyad’daki Ritz Carlton otelinde tutulanların “paralı as kerlerin” gözetiminde olduğunu söyledi. Prens Selman’ın bazı sorgulara bizzat katıldığını, nazik davrandığını, odadan çıkmasının ardından ise “paralı askerle rin” içeri girerek gözaltındaki kişiyi döv düğünü, işkence yaptığını anlattı. Kuzey Kore’ye Havana desteği Kore yarımadasında gerilimin arttığı günlerde Havana’da bir araya gelen Küba ve Kuzey Kore dışişleri bakanları, Washington’ın “tek taraflı ve keyfi” isteklerini kabul etmediklerini duyurdu. Görüşmenin ardından yapılan açıklamada, bakanların “ülkelerinin egemenlik haklarına saygı gösterilmesini istedikleri” ifade edildi. Havana, Kuzey Kore ile ABD’ye diyalog çağrısında da bulundu. açık’ konuşlanma Washington Post gazetesinde yer alan haberde, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde, Şam’dan ayrı yerel yönetim kurmayı hedeflediği iddia edildi Suriye krizinde siyasi sürece yönelik çabalar artarken sahada askeri konuşlanması olan İran ve ABD’den “kalıcıyız” mesajları sürüyor. Soçi’de RusyaTürkiyeİran’ın liderler düzeyinde gerçekleştirdiği zirve sonrasında gözler Ankara’nın YPG/PYD’ye ilişkin kırmızı çizgisinin dikkate alınıp alınmayacağına çevrilirken Amerikan Washington Post gazetesindeki yazıda ABD’nin Suriye’deki konuşlanmasının “ucu açık” olduğu yorumunda bulunuldu. Bunun gelecekte ABD’yi Suriye ve İran’la çatışmaya götürebileceği görüşü de aktarıldı. Suriye ordusunun İranRusya’nın desteğiyle IŞİD’i yenmenin kıyısında olduğu, bu durumda da ülkede ABD’nin konuşlanmayı sürdürmek için gerekçesinin kalmayacağı ifade edildi. Bu çerçevede de ABD’nin askerlerini konuşlandırıp üsler kurduğu Suriye’nin kuzey bölgesinin Şam hükümeti güçlerinin eline geçmesi adımından kaygılı olduğuna atıf yapıldı. ‘Esad’a baskı yapılacak’ ABD’nin, Ankara’nın terör örgütü gördüğü YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu “Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG), destek çerçevesinde Suriye’nin kuzeyinde halihazırdaki askeri varlığını sürdürmeyi umduğu” savunuldu. Haberde, Washington yönetiminin, Amerikan güçlerinin çekilmesiyle Suriye’nin tamamının Esad’ın kontrolüne geçmesi ve bunun İran adına yeni kazanım oluşturmasını engellemek için Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin hâkim olduğu bölgede Esad hükümetinden ayrı yeni yerel yönetim kurmak hedefinde olduğu da dile getirildi. Trump cephesinin askeri varlığı devam ettirme konusunu, 28 Kasım’da yapılması planlanan Cenevre görüşmelerinde Suriye Devlet Baş DOĞU GUTA ALARMI BM Dünya Gı da Programı, Suriye’de muhaliflerin elindeki ve ordu tarafından kuşatılan Doğu Guta’da sıkışıp kalan yaklaşık 175 bin kişinin durumunun her geçen gün zorlaştığına dikkat çekti. Kurumun raporunda bölgede ciddi açlık yaşandığı, çöplerden beslenildiği ve ailelerin çocukları dönüşümlü beslemeye çalıştığı kaydedildi. kanı Beşşar Esad’a ödün verdirmek için baskı aracı olarak sunacağı da iddia edildi. ABD’li yetkililerin IŞİD’in sahada yeniliyor gibi olmasına karşın siyasi süreçte oluşabilecek bir boşluktan yararlanabileceği görüşünü masaya getirerek Suriye’de kalma hesapları yaptığı görüşleri de aktarıldı. Öte yandan dün İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi’den “Suriye’de kalıcı bir ateşkes sağlamaya ve yeniden inşasına yardım etmeye hazırız” açıklaması geldi. Caferi, bu çerçevede Şam yönetimiyle de görüşmeler yapıldığına işaret etti. Caferi, İsrail tehdidinin olduğunu söyleyerek Lübnan Hizbullahı’nın silahsızlandırılmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti. Riyad’a da İsrailABD ekseninden çıkması, aksi takdirde hedef olacağı çıkışında bulundu. KREMLİN, PYD KATILMAYACAK DİYEMEDİ Rusya’nın Suriye’de farklı grupların temsiliyle gerçekleştirmeyi planladığı, Ankara’nın PYD/YPG’nin katılımına sert muhalefetini koyduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne yönelik Kremlin’den tartışmaları alevlendirecek bir açıklama geldi. Soçi’de basına konuşan Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, Kongre’ye Ankara’nın terör örgütü gördüğü PYD’nin katılıp katılmayacağı konusuna açıklık getirmedi. PYD’yi ima ederek “Türk ortaklarımızın ulusal güvenliklerine tehdit olarak gördükleri güçlerle ilgili rezervleri olduğunu biliyoruz” diyen Peskov, “Ama bu, kongrenin toplanmayacağı anlamına gelmiyor. Katılımcı listesini netleştirmek için yoğun bir çalışma önümüzde duruyor” diye ekledi. Suriye’de siyasi çözüm süreci için birlikte hareket eden Ankara ve Moskova arasında Kongre’nin katılımcı listesi ile ilgili süreç önümüzdeki günlerde hızlanacak. Ankara “milli güvenliğimize kast eden bir terör örgütü” olarak nitelediği PYD’nin katılımının kesinlikle kabul edilmeyeceğini vurguluyor. Geniş katılımlı kongre hedeflediğini söyleyen Moskova ise Ankara’yla görüş ayrılığı olduğunu ima etse de kesin ifadeler kullanmaktan kaçınıyor. Öte yandan Soçi zirvesinin ardından Rus basınında Suriye’de Esad’ın lider koltuğunda kalacağının görüldüğü yorumları yapıldı. Damönaenceerkelyeer ... Myanmar’da radikal İslamcı Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu’nun (ARSA) 25 Ağustos’taki karakol saldırılarına Myanmar ordusu ve Budist milislerin sert yanıtıyla arada kalan ve Bangladeş’e kaçan yüzbinlerce sığınmacının durumu her geçen gün ağırlaşırken krizin çözümüne yönelik küçük bir umut ışığı doğdu. Bangladeş Dışişleri Bakanı A.H. Mahmud Ali dün Myanmar’a giderek ülkenin fiili lideri Aung San Suu Kyi ile bir araya geldi. İkilinin görüşmesinden, Bangladeş’e sı ğınan Arakanlı sığınmacıların iki ay içinde geri dönüşlerinin başlamasında uzlaşı çıktı. Ancak bu anlaşmanın sonuçlarına ilişkin bilinmezlikler de masada. Arakanlıların çoğunun evlerinin yakıldığı, geri dönecek yerlerinin kalmadığı, güvenliklerinin nasıl sağlanacağı konusu belirsizliğini koruyor. Bu çerçevede birçoğunun geri dönmek konusunda çekinceleri olduğuna dikkat çekiliyor. Öte yandan BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad El Hüseyin’ın, Myanmar hükümetini Arakanlı Müslüman lara karşı “orantısız güç” kullanmakla suçlayarak “durum, etnik temizliğe ilişkin bir ders kitabı örneği gibi görünüyor” sözlerinin yankıları sürerken ABD’den de benzer bir çıkış geldi. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, “Myanmar ordusundan bazılarının ve yerel infazcıların ihlalleri büyük bir acıya ve yüzbinlerin Bangladeş’e sığınmasına neden olmuştur. Şu açıktır ki Arakanlılara karşı yapılan etnik temizliktir” ifadesini kullandı. Sorumluların yargı önüne çıkarılması gerektiğini söyledi. Zimbabve’de ‘düzeltme’üney Afrika’nın elmas zengini ül kesi Zimbabve’yi 37 sene yöne Gten Mugabe’nin devrilmesiyle ülke sinde estirdiği sevinç dalgasına dair sosyal medyaya yansıyan en şık metinlerden birisi, bir çalışanın idarecisiyle WhatsApp yazışması. Şöyle ki: “ İyi akşamlar. Yarın işe gelmeyeceğim. Mugabe’nin istifasını kutluyorumJ) İkinci ikazın masanda olacak! Bugün için 37 yıl bekledimJ). İkazımı masama bırakırsınız!! Sen sadece 28 yaşındasın!! Bütün saygılarımla iyi akşamlar.” Robert Gabriel Mugabe ‘100 yaşına’ yahut ‘Tanrı kendisini çağırıncaya dek’ ülkesini yönetmek iddiasındaydı. Neredeyse başarıyordu! 93’ünde kaldı. Onu silah zoruyla istifa ettirenler, ırkçı beyaz sömürgecilere karşı bağımsızlık savaşında liderlik ettiği ordu ve partisi ZANUPF (Zimbabve Afrika Ulusal BirliğiYurtsever Cephe) oldu. 28 yaşında olup 37 sene gitmesini bekleyenler de, düne kadar önünde mum gibi duran vekiller de, ordudaki yoldaşları da, bu Afrikalı kahramanı güle oynaya terk ettiler. Hakları yok değil. HHH Mugabe asla sıradan biri olmadı. 1880’lerde Britanya emperyalizminin has savunucusu maden imparatoru Cecile Rhodes’in parayla satın aldığı kolonide kendi ismiyle kurduğu ırkçı beyaz Rhodesia’nın ürünü. Mugabe, 20’nci asrın sonunda o Rhodesia’yı gömüp, siyah Afrikalı’yı muzaffer kılan öncüydü. Maocu partisi ZANU ile özdeşleyen savaşında 19641974 yıllarını Rhodesia zindanlarında geçirdi. Bağımsızlık 1980’de geldiğinde, ilk seçimde başbakan seçildi. İlk 10 sene ekonomi ve toprak reformları devreye sokulurken, tarımda başarı öyküsü yazıldı, sağlık hizmetleri yaygınlaştı. Okumayazma oranı yüzde 90’la Afrika’nın en yükseği oldu. Ancak 1990’larda IMF’nin dikte ettirdiği yapısal programlar ve yolsuzluk dalgası işi değiştirdi. Bütün takıntısını ‘Afrika Afrikalılar için’ sloganının özetlediği inatçı eski savaşçı, muhalefet tanımıyordu! HHH Mugabe, 2000’lerde beyazların çiftliklerinin siyahlara devrine soyundu. Gönüllülük işe yaramayınca zora başvurdu. Bu kez tarım sektörü çökerken, Batı’nın ağır yaptırımları geldi. Mugabe 2005’te insanları ordu zoruyla kırsal alana sürme planı uyguladı. 1 milyon insan şehirleri bırakmak zorunda kaldı. 2008’de işsizlik yüzde 80’i bulurken, enflasyon yüzde 500 milyonu görüyordu! Ülkenin tek desteği Apartheid döneminde yardım edilmiş Güney Afrika Cumhuriyeti ile 2002’den başlayarak etkisine girilen Çin’di. ‘Kanlı elmaslar’ dahil pek çok madene ve altyapı projesine Çin damgasını vurdu. Mugabe’nin sonunu getiren iki faktörden biri de bu. Kibirli Mugabe, geçen sene ‘yerlileştirme’ adı altında yabancı şirketlerin yüzde 51 hisselerinin Zimbabvelilere devri kararı aldı. Pekin’in damarına dokundu. Darbeden bir hafta önce Genelkurmay Başkanı’nın Pekin’i ziyareti, haliyle Çin’in darbedeki payına yorulmakta. HHH İkinci faktör Güney Afrika’nın etkili olduğu siyaset dizaynı. Mugabe, 2013 seçimini her zamanki ZANUPF dolapları eşliğinde yüzde 61 ile kazanmış, partisine üçte ikilik meclis çoğunluğu vermişti. Batılılara nanik yapmak için kendini ‘Hitler’le kıyaslamaktan çekinmeyen Mugabe, yerini 1996’da evlendiği, lüks alışveriş seyahatleriyle ‘Gucci Grace’ diye anılan 41 yaşındaki eşine hazırlıyordu. Başkanlık için yaş sınırı 40’a çekilmişti. İşin aslı eski sekreter de ZANUPF’nin genç kapitalist kuşağındaki G40 diye anılan grubun lideriydi. Rakibi ise Mugabe’nin zindan yoldaşı, yardımcısı ve eski güvenlik şefi ‘timsah’ lakaplı 75 yaşındaki Emmerson Mnangagwa. İşte Mugabe 6 Kasım’da Mnangagwa’yı kovup Güney Afrika’ya kaçmasına yol açarak, Pretorya+ordu+ZANUPF kansız darbesini tetikledi. HHH Afrika (Shona) milliyetçiliğinin yılmaz savaşçısı Mugabe’nin politikalarını ‘Mugabeizm’ diye anmak en doğrusu. Bugün herkes gittiği için memnun. Ama istifasının gecikmesinin asıl sebebi partisindeki etkinliği. Yerini alan yardımcısı Mnangagwa ‘demokrasiden’ söz etse de kendisinden farkı yok. Zimbabve ordusunun ifadesiyle bu ‘düzeltme operasyonu’nun kazananları yıllardır devrilsin diye duacı olan Batılılar, Çin ve ZANUPF yönetici eliti. 28 yaşında olup da 37 senedir gitmesini bekleyenlerin hayrı nedir, orası biraz meçhul. VenezüellaABD arasında yüksek gerilim sürüyor Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Citgo rafinerisinde yolsuzluk yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 6 yöneticiden 5’inin ABD vatandaşlığının da bulunduğunu ve bu kişilerin “hırsızlık ve vatana ihanet” suçlamalarıyla yargılanacaklarını açıkladı. ABD merkezli Citgo’nun Venezüella’daki üst düzey yöneticileri zimmetlerine para geçirmekle suçlanıyor. ABD, bu kişilerin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Bu arada, Citgo rafinerisinin başına Hugo Chavez’in kuzeni Asdrubal Chavez’in atandığı duyuruldu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle