03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 24 Kasım 2017 6 haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Kalbi ihraca dayanmadı 28 yıllık meslek hayatı sürgünlerle geçen, KHK ile mesleğinden ihraç edilen Kazım Öğretmen, Öğretmenler Günü’nden bir gün önce üzüntüsünden kalp krizi geçirerek öldü Öğretmenliğe başladığı günden itibaren sendikal örgütlenme içinde yer aldığı için sürgünler yiyen, son olarak da KHK ile çok sevdiği mesleğinden ihraç edilen 28 yıllık öğretmen Kazım Ünlü, dün kalp krizi geçirerek öldü. Ünlü, 2001 yılında, Tunceli’de Eğitim Sen Şube başkanı olarak çalışırken sendika üyesi ve yöneticilerinin içinde olduğu 12 kişilik sürgünden payını aldı, Bartın’a sürgün edildi. Sendikanın Bar tın şube yöneticiliği ve şube başkanı olarak görev yapan Ünlü, daha sonra ailevi nedenlerle Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine tayinini istedi. Çorlu’da da sendikal mücadelenin içinde yer alan, Tekirdağ Şube yöneticiliği yapan Kazım Öğretmen, 7 Şubat 2017 tarihinde çıkarılan 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile çok sevdiği mesleğinden ihraç edildi. İki çocuk babası Kazım Ünlü’nün kalbi, yaşadıklarına dayanamayarak dün Elazığ’da durdu. Adanmış bir hayat Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, hayatını kaybeden Kazım Ünlü için şunları söyledi: ‘’Bugün 24 Kasım... Kazım öğretmenimizin hayatı öğretmen mücadelesine adanmış bir hayat... Fakir Baykurt öğretmenimizin dediği gibi ‘Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir...’ sözünün mücadelesi için yaşanan bir hayat... TÖS ‘ten, TÖBDER’den bugüne ‘Mutsuz insanların mutlu öğretmenleri olmayacağız!’ haykırışını Kazım öğretmenimizin anısına, mücadelesine sahip çıkarak büyütmeye devam edeceğiz.” Umutsuz, borçluEğitim İş’in yaptığı araştırma, öğretmenlerin yaşadığı cehennemi ortaya koydu ve baskı altındalar Öğretmenler ekonomik, mesleki ve sosyal açıdan çok zor günler geçiriyor. Evine icra gelen, borç içinde yaşayan, çocuklarının gıda ihtiyacını bile tam olarak yerine getiremeyen öğretmenler, görevden alınma korkusu içinde düşüncelerini özgürce ifade etmekten uzakta, okul yöneticilerinin siyasi baskısı altında görev yapmaya çalışıyor. Eğitim İş Sendikası’nca 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle” Öğretmenlerin ekonomik, mesleki ve sosyal durumlarına ilişkin öğretmen görüşleri’’ başlıklı bir araştırma yapıldı. 26 ilde 906 kişi ile yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmaya göre, öğretmenlerin neredeyse yüzde 30’u, çocuklarının gıda ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda. Yüzde 60’ı son bir yılda hiç tiyatro izlememiş, yüzde 37’si de aynı süre içinde hiç sinemaya gitmemiş. Öğretmenlerin yüzde 69’u gelir yetersizliği nedeniyle öğrencilerine örnek olabilecek şekilde giyinemiyor, yüzde 70’i maaşının düşük olması nedeniyle gazete, dergi ve kitap almakta zorlanıyor. Yüzde 62’si gelecekten umutlu olmayan öğretmenlerin yüzde 77’si ise öğretmenliğin saygın bir meslek olma özelliğini kaybettiğini belirtmiş. Ya işimden olursam Araştırmadan bazı bulgular şöyle: 4 Yüzde 41’i ev kredisi ödüyor. 4 Yüzde 24’ü otomobil kredisi ödüyor. 4 Yüzde 27’si kirada oturuyor. 4 Yüzde 15’i çocuklarının eğitimi için kredi çekmiş. 4 Yüzde 21’i ek iş yapıyor. 4 Yüzde 20’sinin esnafa borcu var Yüzde 23’ü kişilere borçlu. 4 Yüzde 24’ü kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebiliyor. 4 Yüzde 3’ünün maaşında icra var. 4 Yüzde 16’sı her ay borç para bulmak zorunda. 4 Yüzde 36’sı yakınlarından ya da arkadaşlarından yardım alıyor. 4 Yüzde 68’i herhangi bir otelde tatil yapamıyor. 4 Yüzde 63’ü tatilini evinde ya da köyünde geçiriyor. 4 Sadece yüzde 19’u her gün bir gazete alıyor, yüzde 80’i almıyor. 4 Sadece yüzde 45’i her ay bir kitap alıyor. 4 Yüzde 74’ü maaşının düşük olması nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığını düşünüyor . 4 Yüzde 59’u borçları nedeniyle mesleki veriminin düştüğünü söylüyor. 4 Yüzde 69’u gelir yetersizliği nedeniyle öğrencilerine örnek olabilecek. ‘güvende hissetmek istiyoruz’ Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Öğretmenler Günü için şunları söyledi: “KHK ile başlatılan güvencesizlik saldırısı üzerinden tüm öğretmenler olarak kendimizi güvende hissetmek istiyoruz. İş güvencesi hakkımız fiilen gasp ediliyor ve uzun bir süre geçmesine rağmen hâlâ suçumuzun ne olduğunu bilmiyoruz. Bu hukuksuz süreç devam ediyor ve komisyonun bu dosyaları ne zaman işleme konacağı belirsiz. Biz ise bu süreçte arkadaşlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz. Tüm bu süreçlerde suçsuzluğumuzu tekrar ve tekrar ispatlayacağız. Ama bu kadar zulmü, kaybettiğimiz arkadaşlarımızın hesabını kim verecek.” l ANKARA Bursa Merkez’deki Ulubatlı Hasan İlkokulu’nda, Öğretmenler Günü dün kutlandı. Davullu zurnalı kutlamada, çocuklar öğretmenleri için oynadı. İTİBARIMIZ ZEDELENDİ Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “Mesleğin itibarının aşağıya doğru çekilmiş olması 24 Kasım’ın buruk kutlanmasına neden oluyor. Bunun ekonomik, statü ve toplumdaki algı bakımından öğretmenliğin bilinçli olarak yıpratıldığını düşünüyoruz” dedi. Hükümetin “eğitim sistemindeki sürekli değişiklikler, çalışma düzenindeki dengesizlikler, ihraçlar, açığa almalar, rotasyon adı altında sürekli yer değiştirmeler, performans sistemi ile ödül almış olan öğretmenleri bile mesleğinde sorgulanır hale getirme düşüncesi” kapsamındaki uygulamalarının öğretmenlerin mesleğe motivasyonlarının azalması ile sonuçlandığını belirten Yıldırım, “Maaşlara baktığınızda da Türkiye’deki üniversite mezunları içinde kamuda en düşük maaşı almaktadır öğretmenler. Bu bir tesadüf değildir” diye konuştu. Öğretmenlerin baskı altına alınarak, toplumdaki rol model özelliğini yitirmesi için mesleki itibarının zedelenmeye çalışıldığını vurgulayan Yıldırım, mücadeleye devam edeceklerini, umutların henüz yitirilmediğini söyledi. l OZAN ÇEPNİ Atanamayanlar 37 ili geçti MEB’in verilerine göre ataması yapılmayan öğretmen sayısı, Türkiye’deki 37 ilin nüfusundan daha büyük bir sayıya ulaştı. Son 10 yılda açılan üniversitelerle birlikte her yıl 70 bin öğretmen üniversitelerden mezun olurken, atanamayanların sayısı 438 bine ulaştı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise öğretmen açığını 81 bin olarak açıkladı. Ataması yapılmadığı için bugüne kadar 45 öğretmen intihara sürüklendi. şekilde giyinemediğini belirtmiş 4 Yaklaşık yüzde 85’i liselere gi riş sınavı ile ilgili yapılan değişikliği olumsuz buluyor 4 Yüzde 77’si üniversite giriş sınavı ile ilgili yapılan değişikliği olumsuz buluyor ve onaylamıyor 4 Yüzde 77’si devlet okullarında ni teliğin düştüğünü düşünüyor 4 Yüzde 75’i görevden alınma kor kusu yaşıyor 4 Araştırmaya katılan öğretmen lerin sadece yüzde 33’ü öğretmenler odasında kendisini özgürce ifade edebildiğini, yüzde 66’sı ise bu konuda kendisini tam olarak özgür hissetme diğini söylemiş. 4 Öğretmenlerin yüzde 82’si okul yöneticilerinin siyasi baskı yaptığı görüşünü tereddütsüz belirtmiş, yüzde 10’u orta, yüzde 4ü az baskı yapıldığını söylemiş. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 3’ü hiç siyasi baskı yapılmadığını düşünüyor. Şu İktidar Meselesi İktidar herkesin derdidir. Sistemin fraksiyonları iktidarı nasıl koruyacaklarını, nasıl sürekli kılacaklarını düşünüp dururlar. Sistem açısından durum biraz farklıdır. Onun varlığı yani iktidarı şimdilik tehdit altında değildir. Gelip geçen iktidarlar hizmetin biçimleri, ücreti, fiyatı, dağılımı ile ilgilidirler. Birbirleriyle ve kuşkusuz günün birinde sistemi alaşağı edecek olan “düşmanla” uğraşırlar. HHH Bu tabloda sistemi değiştirmeye aday “düşman” genellikle sosyalist soldur. “Düşmanın” kapsamı, otoriter eğilim güçlendikçe genişler. Sistemin gönüllü gönülsüz partilerini de kapsar. İktidar meselesi aslında bu nedenle örneğin sosyal demokratların da bir türlü çözemedikleri meseledir. Ama biz şimdi Marksist solda kalalım ve diyelim ki; iktidar ve giden yol çözülemiyorsa, sosyalizm bir hayal, bir uzak ülke, bir ütopya olarak kalacaktır; şimdiki gibi. HHH Sosyalistler bu meseleyi nasıl çözecekler? Bunun için tarihteki örneklere bakmak, onları romantizmle, nostaljiyle yâd etmek iktidar meselesini çözer mi? Ya da birbirinden farklı rejimlerin savunucularının iktidara geliş biçimleri, örneğin yeğen Napolyon’un 18 Brumaire’i iktidara giden yolun sırrını verir mi? Fransız Devrimi, Paris Komünü ya da Sovyet Devrimi’nden bir şeyler öğrenildiği ya da öğrenileceği kesin, ama ne Brumaire ne Sovyet Devrimi sosyalistlerin artık güncel hale gelmiş iktidar meselesini çözebilir. HHH Konuyu belki bir parça açıklığa kavuşturmak için, kesinlikle moral bozmak için değil kitaptaki gibi iktidar aramaktan vazgeçmek gerektiğini böyle bir kitap, bir reçete yok zatenkabul etmeliyiz. Bana sorar ve ukalalık saymazsanız; devrim, deyim yerindeyse nihai amaçtan vazgeçmemek koşuluyla, hep yükseltilecek iktidar talebiyle, yolda düzülecek bir kervandır. Sosyalizmin de gelişen koşullarda hep yeniden yazılacağını unutmamak gerekecektir. Zaman içinde ilkeler aynı kalacak, onları şekillendirecek kap ise sürekli değişecektir. HHH Bugüne gelelim; Sol, iktidar kavgalarının öznesi olmak, dışına itilmek istendiği meşruiyet kapılarını zorlamak, genişletmek, mümkün olan en kısa zamanda sömürüyü sonlandıracağı yere giden engebeli araziye dalmak, çölü, asfaltı, patikayı bulmak, öyle ya da böyle iktidara doğru gidecek bir dönüşüme dahil olmak zorunda. Bir şeylerin olgunlaşması gerekmiyor artık; kapitalizm çoktan iflas sınırlarındadır, çaresizce, yeterince olgundur ve sosyalistler yola çıkmadı daha. HHH Sosyalistler iktidarı istiyor mu? Kuşkusuz istiyorlar. Üstelik buna “hazır” ve ehiller. Sorun, kapıyı açabilecek, birleşik olması gereken örgütlü güçten yoksun olmalarıdır. Başları dertten hiç kurtulmadı. Her fırsatta solu ezmeyi başa alan egemenler solun iktidar tutkusunu biliyorlar; ama geniş anlamda sol, sosyalistler başlarına gelenin iktidar meselesi ile bağını henüz kurabilmiş değiller. HHH Zamansa akıp gidiyor, hep birlikte geçip giden trene bakıyoruz. Başarırız başaramayız ayrı konu; iktidar, diline, ritmine bir türlü aşina olamadığımız o trendedir. Peki, diyebilirsiniz ki; “şimdi karşımıza geçip bunca laf ettin ey biçare muharrir, sen biliyor musun iktidar meselesi pratikte nasıl çözülür? İlkeleri korumanın, yoldan çıkmamanın güvencesi nedir?” HHH Yok, hayır, bilmiyorum. Bildiğim, birlik olmak, fırsatları değerlendirmenin garantisinin olamayacağının bilinciyle yola çıkmaktır. Bunca yaşımda öğrendiğim; bekleme salonunda beni mavi siyah karanlığıma götürecek son postayı beklerken, geçip giden trenin penceresinden Marx ve arkadaşlarının el salladığıdır. Mülkime Fıratoğlu 102 YAŞINDAKİ EMEKLİ ÖĞRETMENDEN MESLEKTAŞLARINA çağrı: Öğrencilerinize Atatürk’ü öğretin MEHMET MENEKŞE Amasya’nın Merzifon ilçesinde yaşayan 102 yaşındaki emekli öğretmen Mülkime Fıratoğlu, Cumhuriyetin kuruluşuna ve Cumhuriyet devrimlerine tanıklık etti. İzmir Öğretmen Okulu’ndan mezun olduktan sonra uzun yıllar Anadolu’da sınıf öğretmenliği yapan Fıratoğlu, Nutuk’u yanından ayırmıyor, kitap okumayı ve şiir yazmayı sürdürüyor. İzmir Öğretmen Okulu’nda son sınıf öğrencisiyken Cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları için öğretmenlerinin kendisini Ankara’ya resmi törenlere götürmek istediğini ancak izci kıyafeti olmadığı için gidemediğini anlatan Mülkime Fıratoğlu, “O zaman izci kıyafeti de çok pahalı, benim de tenis kıyafetim var. ‘Hocam benim param yok izci kıyafeti alamam’ dedim, gitmedim. Eğer izci kıyafetim olsaydı Cumhuriyetin 10. yılı kutlamalarında Atatürk’ün önünden resmi geçit yapacaktık, Atatürk’ü görebilecektim ama olmadı” dedi. Öğretmenlerden tek istediğinin çocuklara Atatürk’ü anlatmaları olduğunu söyleyen Mülkime Fıratoğlu, “Atatürk’ü anlatırken benim çocuklarım nefes almadan dinlerdi. Öğretmenlerden tek isteğim, çocuklara Atatürk’ü öğretsinler” dedi. l AMASYA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle