05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 23 Kasım 2017 6 Kavurmacı’nınİETT’DEN DAMADIN KUZENİNE KIYAK ÜSTÜNE KIYAK Istanbul keyfı Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın kuzeni Said Kavurmacı’nın ortağı olduğu şirket, Sultanahmet’ten Çamlıca ve Sultanahmet’e sefer ya pan çift katlı turist otobüslerinin işletmesi için açılan ihaleye tek başına girdi. İhaleyi 3 milyon lira bedelle alan şirketin kazancı milyon dolarla ifade ediliyor. AKP iktidarında önce oğulların yaptığı ticari faaliyetler gündeme gelmişti, son yıl larda ise damatların ticari faaliyetle ri manşetlerden inmiyor. Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın belediye ile arsa alım sa tımı ve inşaat faaliyet leri çok konuşulmuş MİYASE İLKNUR tu. Şimdi de bir başka Kavurmacı’nın belediye ile ilişkileri ortaya çıktı. Bu Kavurmacı da aynı aileden. Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın kuzeni ve aynı zaman da Bülent Arınç’ın ağabeyinin damadı. Ömer Faruk Kavurmacı’nın amca oğ lu olan Gök Global Turizm’in ortağı Sa id Kavurmacı, eski Başbakan Yardım cısı Bülent Arınç’ın ağabeyinin kızıyla evli. Said Kavurmacı’nın belediye ile ilişkisi ise İETT’nin şehir içi turist ta şımacılığı yapan üstü açık otobüslerin işletmecisi olmasıyla başlıyor. “Bun da ne var? Herkes gibi o da ihaleye gi rip almış olabilir?” diyenler çıkabilir. Ancak kazın ayağı öyle değil. İETT al dığı kararlarla, Said Kavurmacı’nın şirketi Gök Global’ı bu alanda hem te kel konumuna getirmiş hem de ihale de belirtilen sayıda otobüsün iki katı otobüsle taşımacılık yapılmasına göz yummuş. Kavurmacı’nın şirketi, taşı macılık yaptığı hatların ihalesine tek şirket olarak girmiş ve ihaleyi 3 mil yon lira bedelle almış. 2015’te iki ay rı hat için ihale yapılmış ve 60 milyon lira karşılığında Globalist şirketi iha leyi almasına karşın İETT hiçbir ge rekçe göstermeden ihaleyi iptal etmiş. Tours’la anlaştı. İki otobüsle bu hatta taşımacılık işine giren Plan Tours, 2013 yılına kadar İETT ile sözleşme yaptı. Şirket 2010 yılına kadar bu hatlarda tur işletmeciliğini sürdürdü. Plan Tour’un çalıştığı hat; Taksim, Unkapanı, Fener; Balat, Eyüp, Edirnekapı, Topkapı, Mevlanakapı, Belgrad Kapı, Sahilyolu, Yenikapı, Kumkapı, Sultanahmet, Gülhane, Sirkeci, Eminönü, Karaköy, Dolmabahçe ve başlangıç noktası olan Taksim. Böylece turistik hat taşımacılığında Kavurmacı’nın şirketi rakipsiz kalmış. İhalenin iptal edilmesiyle İETT de 60 milyon TL’lik gelirden olmuş. 15 yıllık serüven İstanbul’da şehir içi turistik hat taşımacılığı 2002 yılında başladı. 27 Mayıs 2002 tarihinde İBB’nin Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’ne başvuran İETT, “Taksim, Dolmabahçe, Eminönü, Sultanahmet, Süleymaniye gibi turistik mekânlarda çalışacak bir turistik hat kurulmasını ve 10 otobüs kiralanmasını teklif etti. Teklifi uygun bulan UKOM, 28 Haziran 2002 günü “Taksim, Dolmabahçe, Eminönü, Sultanahmet, Süleymaniye ve İETT’nin belirleyeceği diğer hat ve güzergâhlarda 20 adete kadar otobüsün kiralanmak suretiyle hizmet vereceği “TURİSTİK HAT’ın kurulmasına” karar verdi. Bu karardan bir yıl sonra oluşturulan hattın işletmesini alan Arar Tur ve bir İspanyol şirket, bir yıl sonra işi bıraktı. İETT de hattın işletmesi için Plan Ortaklardan biri İETT 2010 yılına kadar iki yeni hat daha açtı: SultanahmetÇamlıca ve SultanahmetDolmabahçe. Bu iki hattın ihalesine ise tek şirket girdi. Bu şirketin Ticaret Sicili’ndeki adı Gök Global Tturizm A.Ş. Firmanın yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gündoğdu. Ancak şirketin SSK’ye ve çalıştığı Türkiye Finans Katılım Bankası’na gönderdiği resmi yazılarda ortaklar olarak Halil Aydın, Said Kavurmacı ve Abdülhamit Erbay’ın isim ve imzaları yer almakta. 13 otobüs kiralayacak Eski İBB Başkanı Kadir Topbaşı’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın amcazadesi olan Said Kavurmacı’nın şirketi Gök Global Turizm A.Ş’nin tek başına girdiği ve aldığı ihalenin şartnamesine göre, bu hatta 10 yıl boyunca 13 otobüs kiralayarak turist taşımacılığı yapacak ve bunun karşılığında İETT’ye 1 milyon 212 bin tam bilet karşılığı bir para ödeyecek. Bugünkü Diğer hatları işleten şirketin sözleşmesini yenilemeyen ve yeni ihale açan İETT, yaklaşık 60 milyon lira bedelle başka bir şirketin aldığı ihaleyi iptal etti. 2 yıldır yeni ihale yapmayan İETT, hem belediyeyi 60 milyon liralık kazançtan etti hem de Kavurmacı’nın şirketini sektörde tek başına bıraktı. tam bilet bedeli üzerinden hesaplandığında Gök Global’in ödeyeceği miktar 3 milyon lira. Bu ihale yapıldığında İETT Genel Müdür Hayri Baraçlı’dır. Yani şimdiki İBB Genel Sekreteri. Kavurmacı’nın şirketi 2010 yılından itibaren bu hatta çalışmaya başlıyor. İETT’ye 10 yıl boyunca ödeyeceği miktar sadece 3 milyon TL. Aynı şirket şehir turu yaptırdığı her turistten aldığı bilet bedeli ise 33 Avro. İETT’nin Gök Global’a desteği bununla da bitmiyor. Şirketin çalıştığı hatları ve otobüs saatlerini de kendi sitesinden yayımlayarak bedava şirketin reklamını da yapmış oluyor. Big Bus Tours çekildi 2015 yılın sonunda İngiliz Big Bus Tours 10 milyon dolar karşılığında Gök Global Turizm’e ortak oluyor ve çoğunluk hissesini alıyor. Ancak ne oluyorsa koca şirket isim hakkını bırakarak bu işten çekiliyor. Çekilme nedenine ilişkin turizm piyasasında öğrendiğimiz şeyler oldukça ilginç. Ancak konumuz bu olmadığı için değinmiyoruz. Kavurmacı tekel İETT 2013’te sözleşmesi biten Plan Tours’un sözleşmesini yenilemiyor. İki yıl boyunca da bu hatlar için ihale açmayarak Gök Global Turizm’in alanında tekel olmasını sağlıyor. İETT Genel Müdürlüğüne Mümin Kahveci gelince 2015 yılında sözleşmesi yenilenmeyen Plan Tours’un işlettiği hattı ihaleye çı karıyor. 26.11.2015 tarihinde yapılan “İstanbul genelinde turizm sektöründe hizmet vermek üzere 7 adet otobüs ile tek hat üzerinde 10 yıl süreli turistik hat kiralama” ihalesine 16 şirket katılıyor. İhaleyi Globalist Turizm Seyehat Ltd. Şti. 23 milyon 900 bin tam bilet karşılığı kazanıyor. Bu rakamın bugünkü karşılığı ise 60 milyon lira ediyor. Otobüs sayısı Kavurmacı’nın şirketi Gök Global’ın işlettiği otobüs sayısının yarısı, İETT’ye ödeyeceği para ise Gök Global’ın 18 katı olmasına karşın İETT, 24.12.2015 tarihinde ihaleyi nedensiz iptal ediyor. 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 31.maddesi uyarınca ita amirince ihalenin iptal edilmesi yasal. Ancak bu ihalenin yenilenmesi gerekirken aradan iki yılı aşkın zaman geçmesine karşın ihale yenilenmiyor. İhalenin iptal edilip yenilenmemesi en çok Damat Said’in şirketine yarıyor. Böylece turistik hat işletmeciliğinde Kavurmacı’nın şirketi Gök Global Turizm’in tekel konumu sürmüş oluyor. İETT ise 60 milyon gelir kaybına uğruyor. Kahveci sessiz Kendisi de turizmci olan CHP İBB Meclis Üyesi Erdal Tüfekçi, bu ihalenin iptalinin doğurduğu kamu zararını meclis kürsüsünden dile getirmesine karşın grupta hazır bulunan İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci, Tüfekçi’nin sorularına cevap vermek yerine sessiz kalmayı yeğliyor. İhraç edildi intihar etti Samsun’un Çarşamba ilçesinde yaşayan 26 yaşındaki Selim Gündoğdu adlı öğretmen, 3 gün önce kendisini ağaca asarak intihar etti. KHK ile ihraç edildikten sonra nişanlısı tarafından da terk edilen Gündoğdu’nun bir süredir psikolojik sorunları olduğu öğrenildi. Evinin bahçesinde bulunan ağaca kendini asarak intihar eden öğretmenle ilgili polis soruşturma başlattı. İhraç edildikten sonra Samsun’un Çarşamba ilçesinde market işletmeciliği yapan Gündoğdu’nun cenazesi önceki gün öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazı sonrasında Göğceli mezarlığına defnedildi. l Yurt Haberleri KHK mağduru çift ve 3 çocukları Ege’de öldü Meslekten ihraç edilen öğretmen çift Hüseyin Maden (40) ve eşi Nur Maden (36) 3 çocuğuyla birlikte Yunanistan’a iltica etmek için Midilli adasına gitmeye çalışırken Ege Denizi’nde boğularak can verdi. Ege Denizi’nin doğusundaki Midilli Adası’nın kuzeydoğu kıyılarında birkaç gün içinde üç ölü çocuğun bulunması üzerine soruşturma başlatan yerel liman yetkilileri iki de yetişkin cesedine ulaştı. Yapılan DNA testlerinin ardından cesetlerin Hüseyin Maden eşi Nur Maden ve çocukları Nadire (13), Baha (10) ile Feridun’a (7) ait olduğu belirlendi. Kastamonu’nun Daday ilçesinde görevli olan fizik öğretmeni Hüseyin Maden ve sınıf öğretmeni eşi Nur Maden’in 15 Temmuz darbe girişiminin ardından haklarında soruşturma başlatılarak KHK ile meslekten ihraç edildikleri öğrenildi. Bir arkadaşının anlatımına göre Hüseyin Maden sosyal haklarının elinden alınmasından ve mal varlıklarına el konulmasının ardından sigortasız olarak beden gücü gerektiren bir işte bin TL karşılığında çalışmaya başladı. Ailesini geçindiremeyen Hüseyin Maden yurtdışına kaçmak için irtibata geçtiği insan kaçakçılarının çok para istemesi üzerine, akrabalarından borç bularak 56 bin TL değerinde eski Zodyak bir bot aldı. Maden ailesi Yunanistan’a iltica etmek için Midilli adasına kaçmaya çalışırken botun batması sonucu Ege sularında yaşamını yitirdi. l Haber Merkezi Maliye’ye operasyon FETÖ soruşturması kapsamında haklarında gözaltı kararı çıkarılan eski 82 Maliye Bakanlığı çalışanından 17’si gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında, Kanun Hükmünde Kararname ile Maliye Bakanlığı’ndaki görevlerinden ihraç edilen 82 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Dün sabah saatlerinde eş zamanlı düzenlenen operasyonda zanlılardan 17’si gözaltına alındı. Zanlıların, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullanıcısı oldukları öğrenildi. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Vesayet savaşları’ çemberi.. ‘Milli dava’ mı?ürkiye’de çok tartışılan “as keri vesayet” ve bu bağlamda Tsiyasi vesayet konusunu derinlemesine ele alan bence en önemli kaynak kitaplardan biri Ahmet Yavuz’un “Vesayet Savaşları İleri Demokrasi Hayalinden Darbe Gerçeğine” kitabı. Yayımlandığından bu yana iyi satıyor, fuarlarda Yavuz’un önünde imza kuyrukları oluşuyor. Çünkü Türkiye’nin yakın geçmişine ve bugününe, o çok konuşulan “vesayet”e, kimin ve neyin vesayeti ve tabii ki öncelikle askeri vesayet konusuna cesaretle dalan bir çalışma. Bu bakımdan gördüğü ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. Siyaset asker ilişkilerindeki dengesizlikler, askerin hangi konularda ve hangi süreçler sonucu ülke yönetimine ağırlığını koyarak “vesayet” oluşturduğu, siyasetin hataları ve uygulamaları gibi pek çok hayati önemde ve tartışmalı konuya giriyor Yavuz. Ve özellikle içinden geldiği askerin yanlışlarına dikkat çekici ve mümkün olduğunca nesnel yaklaşımı da kitabı değerli kılan başlı başına bir özellik. ‘Vesayeti bitireceğiz’in öbür ucu Siyasetin “askeri vesayete son vereceğiz” yaklaşımıyla özellikle 15 yıllık AKP iktidarı süreci içinde yaşadıklarımız, bize şunu gösterdi: Amacın öte ucunda, tam bir siyasi tek adam vesayeti kurmak varmış. Denge yok. Bu kez her şeyi üstelik tek başına kumanda etmek durumu ortaya çıkınca, her şey üzerinde bir “siyasi vesayet” niyeti ortaya çıkıyor. Demek ki imesele, en azından bu iktidar için “tek adam vesayeti” kurmakmış. Yavuz bu konulara da giriyor, ordunun haksız yere itibarsızlaştırılması bağlamında açılan yasa tanımaz davaların sonuçlarını da bu açıdan değerlendiriyor ve şüphesiz ki Suriye savaşı gibi konulara giriyor. Yavuz, pek çok konuda, subayken şahit olduğu konuşmaları, uygulamaları ve o sıralarda kendi düşüncelerini de dile getiriyor. Mesela ABD’nin daha Özal zamanında Kürt oluşumunu ortaya çıkarmak için attığı adımlara işaret ediyor. Mesele hiç “Suriye’nin demokratikleşmesi” olmamıştır, diyor. Ordunun içinden olaylara net bir demokrat ve eleştirel bakış. Anayasanın vesayeti Birkaç not daha ekleyeyim: Ahmet Yavuz’un daveti üzerine kitaba yazdığım Sunuş’ta belirttiğim gibi, demokratik bir ülkede şüphesiz çeşitli güçler vardır. Siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, bilimsel vb.. Ve bu güçler ülke üzerindeki politikalarda ve yönetimlerde ağırlıklı pay sahibi olmak için çaba sarf ederler. Burada her şeyi dengede tutan ve tutacak olan anayasa ve yasalardır. Bu ilkeler ve kurallar çerçevesinde, ülke yönetiminde bir vesayet varsa, bu anayasanın vesayeti olabilir ve olmalıdır. Çünkü en üst kural koyucu ve emredici odur. Hele anayasayı da yıkan bir vesayet gündeme geldiğinde, orada sadece keyfi ve otoriter yönetimden bahsedebiliriz. Bu arada Yavuz, FETÖ konusuna da esaslı giriyor kitabında. Kırmızı Kedi yayını. ZARRAB VE SIKIŞAN İKTİDAR İleriyi hemen her konuda bu kadar göremeyen “kör” bir iktidar ve ülke yönetimi söz konusu olunca, ABD’de süren Zarrab mahkemesi “milli dava” ilan edilir... Zarrab’ın siyasi ve parasal kirli çamaşırları ortaya döküldüğünde, kendisini yargılamadan kaçırıp siyasi olarak aklarsanız ve üstüne üstlük “ülkemizin müstesna işadamı” payesiyle ödüller verirseniz, birileri de onu yakalar ve yargılar. Şüphesiz ki bu yargılamanın iktidara yönelik yönü vardır ve güçlüdür. Fakat mesele bunun ötesinde. İktidar kendisine olan “büyük ve sarsılmaz güveni” ile “burnumuza kirli kokular geliyor” noktasına geldi. Günaydın! 4 bakanını da siyasi olarak akla, ama siyasi hayatlarını da bitir.. Zarrab’ı ise el üstünde tut. Dahası, ABD’de ilk tutuklandığında “olayın Türkiye ile ilişkisi yok” de... Bu “milli dava” mı, yoksa iktidarın politikalarının ülkeyi de soktuğu zor durum mu?.. Özellikle şüphesiz ki ekonomik etkileri ve yansımaları açısından, her zamanki gibi, ülke ve insanı bunun ceremesini çekiyor. İktidar bu halka sürekli bedel ödetiyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle