23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 23 Kasım 2017 10 haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ MEB’in örnek öğretmenleri! Saraylar titreten adam: Rıza Sarraf Gece yarısı mezarlıktan geçerken korkusunu bastırmak için yüksek sesle türkü çığıran adamdan beter haldeler. Dahası birinin dediği ötekinin dediğini tutmuyor. Biri Bize ne yav... Sarraf’tan bize ne? Ticarette kirli işlere karışmış, ABD de hesabını soruyor. O kadar... Öteki Baştan uyanacaktık. Adam Amerika’ya gitmeden önünü alacaktık. O oraya ötmeye gitti. Ötecek, yanan biz olacağız... Başka biri Bizim enerji açığımız var. O İran ambargosunu delmesek enerjisiz kalacaktık. Kışın ortasında millet soğuktan titreyecekti... Bir öteki Sarraf bahane, Amerika’nın hedefi sayın liderimiz, Reisimiz. Bu dava 17/25 Aralık komplosunun Amerika’ya aktarılmış halinden ibarettir... Bir yetkili Sorun ambargo delinmesi filan değil. Cumhurbaşkanımızı yıpratmak, dik duruşunu bozmak. Bu bir hukuk davası değil, bir siyasi davadır vesselam... Daha devam edebilirim. Bir değil birkaç Tırmık köşesini bu yavelerle doldurabilirim. Ama bu kadarı yetsin... Dahasını merak ediyorsanız ve içiniz kaldırırsa AKP medyasında köşeler tutmuş kalem, klavye sahipleri arasında bir dolanıverin. Göreceksiniz: Sarraf, Saray’ı titretiyor. Saray titreyince AKP medyası tiril tiril titriyor. HHH Evet, doğru. Saray’ı titreten Sarraf davası bir hukuk davasından ibaret değil. Siyasi yanı da güçlü ve siyasi sonuçlar doğurabilecek bir dava. Siyasi sonuçları olacak. Çünkü Rıza Sarraf gırtlağına kadar kirli para ilişkilerine girmiş; İran’dan satın alınan enerjiyi ödemek üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mali kaynaklarından elde edilenleri hileli yollarla Tahran’a aktarmış; bu arada hem kendi küpünü epey doldurmuş hem de etkili yetkili siyasetçilere “kol saati”nden ibaret olmayan “hoşluklar” yapmış. Sonra... Sonra devletin en tepesindeki siyasiler bunun yargıya intikal etmesini açıkça engellemişler. Savcılar gözlerini yummuşlar ve Rıza Sarraf nam delikanlı da, onunla işbirliği yapan kamu bankalarının yöneticileri de, siyasetin A takımında yer alan “bakan ve bakmayanlar” da hiç yargılanmadan aklanıp muteber vatandaş olarak hayatlarına devam etmişler. Daha doğru bir deyişle “devam etmek istemiş”ler... Ancak olup biteni en az onlar kadar yakından izleyen, bilen, belgeleyebilecek ilişkilere ve teknik olanaklara sahip ABD yönetimi, bir taşla birkaç kuş vurmak üzere kolları sıvamış. Hem ambargo delme suçunu cezalandırmak, hem siyasal olarak kafa tutmaya kalkışanları dize getirmek için Rıza Sarraf’ı, ardından Halk Bank genel müdür yardımcısını (artık nasıl becerdilerse) Amerika’ya getirip, ardından da tutuklayıp jüri karşısına dikecek süreci başlatmışlar. Yani ayakkabı kutularının, körfez emirliklerine gitmiş görünüp dolaylı yollardan Tahran’a giden altın külçelerinin hesabını Türkiye yargısı sormamış; ABD yargısı ise sormaya başlamış... Olup bitenin özü özeti bu olsa gerek. Eh bütün bu kirli çamaşırların ortalığa döküleceği hemen hemen kesin. 27 Kasım duruşmasının 4 Aralık’a ertelenmesi, Sarraf düpedüz itirafçı olup suç ortaklarını bir bir sayıp dökecek mi, yoksa işbirliği yapan sanık olup cezasından indirim mi sağlayacak soruları filan artık ayrıntılardan ibaret. 17/25 Aralık sürecini örtbas edenler rüzgâr ektiler, şimdi fırtına biçecekler. Fırtınada sadece ağaçlar değil saraylar da titrer... Bu Tırmık da bugünlük (sadece bugünlük) burada biter. Eğitim ekiplerinde Türkiye sonuncu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 52 ülkede yapılan araştırmada, 15 yaşındaki öğrencilerin ekip içinde çalışma becerileri sınandı. Singapur liste başı olurken, Türkiye 32 OECD üyesi arasında son sırada yer aldı. Deutsche Welle’nin haberine göre, yaklaşık 125 bin öğrencinin sınandığı araştırmada özellikle matematik ve fen bilimleri alanlarında üst sıralarda yer alan Uzakdoğulu öğrenciler, bu alanlarındaki başarılarının yanı sıra, ekip çalışmasında da liste başı oldu. Singapur liste başında yer alırken, ilk dört sırada Japonya, Hong Kong ve Güney Kore yer aldı. PISA Baş Koordinatörü Andreas Schleicher, “Ezbere ders öğrenilmesi önemini yitiriyor, zira Google bunu çok daha iyi beceriyor” dedi. Münih Teknik Üniversitesi’nden PISA Koordinatörü Kristina Reiss ise iş dünyasında rutin yöntemlerle çözülemeyecek görevlerin giderek artığına dikkat çekti. Reiss, bu nedenle okullarda grup ve ekip çalışmalarının düzenli olarak yapılmasının önemini vurguladı. MEB’in ‘fark yaratan öğretmenlerin projeleri’ arasında öğrencileri kızerkek ayırarak ‘hadis halkası’ yapan da var, ‘ümmetin anneleri’ korosunun mucidi de... Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğretmenlerin okullarındaki projelerinin yer aldığı “81 İl 81 İyi Örnek Sergisi”ni açtı. Öğretmenleri 4 gün Ankara’da, 2 gün de İstanbul’da ağırlayacak olan Bakan Yılmaz, öğretmenlerle tek tek ilgilenerek projelerini dinledi. Başkent Öğretmenevi’nde başarı hikâyeleri ve okullarındaki projelerini sergileyen öğretmenlerin arasında lösemi tedavisi gören öğrenciler için sosyal sorumluluk projeleri geliştiren, sığınmacı öğrencilerin eğitime entegrasyonu üzerine çalışmalar yürüten öğretmenler olsa da, dini etkinliklerle ‘fark’ yaratan öğretmenlerin çoğunlukta olması dikkat çekti. Öğretmen değil ‘mucit’ Örneğin; Çankırı Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Tarih Öğretmeni Ahmet Başaran, şehrinden Örnek projelerden birisi de harem selamlık ‘hadis halkası’ haremlik selamlık “Hadis ve dua etkinliği” ile seçildi. Başaran’ın proje afişinde düzenlediği dini etkinlikler, “Öğrencilerine rol model olma noktasında başarılıdır. Okulda kız ve erkek öğrencilerine ayrı ayrı oluşturduğu kitap okuma grupları ile onların başkanlığını yapmış, okunan kitabın değerlendirilme sine bizzat katılmıştır. Özellikle cuma günleri 2. teneffüs kız öğrencileriyle, 3. sınıfta erkek öğrencileri ile ayrı ayrı hadis halkası programlarını yıl boyunca düzenlemiş ve dua ile sonuçlandırmıştır. Okul pansiyonumuzda nöbetçi olduğu günlerde öğrencilerimize milli ve manevi değerler kazandırmak için farklı okullardaki görev yapan meslektaşları ile öğrencileri buluşturmuştur” ifadeleri ile anlatıldı. Tecrübe transferi! Örneklerden birisi de “Ümmetin Anneleri” isimli kız imam hatip lisesi öğrencilerine “valide annelerimizi anlatarak” örnek teşkil etmeyi planlayan, “şiir ve ilahilerle süslenen” program. 24 Kasım’da Anıtkabir’i ziyaret edecek bu öğretmenler, Ankara’daki üniversitelerin eğitim fakültesi öğrencileri ile bir araya gelecek, kampuslarda derse girerek öğretmen adayları ile tecrübelerini paylaşacak. l ANKARA (Cumhuriyet) Ceyhun İrgil CHP’li İrgil’den ikramiye teklifi TBMM Eğitim Komisyonu üyesi CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, tüm eğitimcilere Öğretmenler Günü İkramiyesi ödenmesi için kanun teklifi verdi. İrgil “24 Kasım Öğretmenler Günü’nde eğitimcilerimizi manen onurlandıran etkinlikler düzenleniyor, onları ekonomik olarak da onurlandırmak için bu teklifi verdik” dedi. 572 öğrenciye 1 rehber Öğrencilerin psikolojik gelişiminin mimarları olan rehber öğretmenlere kadro yok Okullarda görev yapan Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık uzmanlarının en önemli işlevleri, çocuğa karşı işlenen şiddeti, ihmali, istismarı önlemek, ortaya çıkarmak, çocukları tüm tehlikelerden korumak olarak sıralanıyor. Oysa Türkiye’de 572 öğrenciye bir rehber öğretmen düşüyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, rehber öğretmenlerin toplam sayısının 32 bin 260 olduğunu belirterek, “İlkokulda 300 öğrenciye, ortaokul ve lisede 150 öğrenciye bir rehber öğretmen olmalı. Öğrenci sayısı 500’ü geçince rehber öğretmen sayısı ikiye çıkmalı” dedi. Sayıları çok yetersiz olan PDR uzmanları, kendilerine “öğretmen” denmesini istemiyor, son yönetmelikle iş yüklerinin çok artmasına da tepki duyuyorlar. Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme (YÖRET) Vakfı Başkanı Sibel Erenel, PDR uzmanlarının en önemli işlevlerini şöyle sıraladı: n Okullarda öğrencileriyle otorite kuran bir ilişkisi olmadığından, öğrencilere yargılamadan yaklaşan okul psikolojik danışmanı çocuklar ve gençlerle güven ilişkisi kurabilen kişidir. n Çocuklarda psikolojik dayanıklılığı arttırıcı önleyici ve psikososyal becerilerini geliştirici işlevi vardır. n Okullarda öğrenmenin maksimum kapasitede gerçekleşmesini sağlamak üzere öğrencilerin yanı sıra tüm okul (öğretmen, idareci, hizmetliler, çocuklar ve velilerle) ortamını güvenli kılmak için yaptığı çalışmalarla krizleri önler, riskleri azaltır (okul terkleri, şiddet kullanma, madde kullanma vs), akran zorbalığı gibi okul huzurunu bozacak durumları önler ya da müdahale eder. n Aldıkları eğitim gereği, çocukları sadece öğrenci olarak değil birey olarak gören bir yaklaşımla kapasitelerini tanımak ve kendilerini ifade etmelerine yardımcı olmak ve okullarda yetişkinlerin aldığı kararlara katılmalarını sağlama konusunda çocukların yanındadırlar. n Tüm okul topluluğuna Çocuk Hakları’nı hatırlatan birim ve kişilerdir.” PDR Uzmanı Süheyla Erdoğan da 10 Kasım 2017’de yayımlanan ye 88 üniversitede PDR bölümü var Eğitim Sen’in, meslek ilkelerine aykırı, angarya çalışmayı dayatan Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin yürütmesinin durdurulması ve bazı hükümlerinin iptali için açtığı davada gerekçelerinden bir bölümü şöyle: n Dava konusu yönetmeliğin adında Rehberlik ibaresinden sonra “ve Psikolojik Danışma” ibaresine yer verilmemiş, yeni yönetmelikle rehber öğretmenlerin, psikolojik danışma hizmetlerini sunmalarına olanak tanıyacak kuralların tamamı yürürlükten kaldırılmıştır. “Rehberlik ve Psikolojik Danış manlık Bölümü” olan en az 88 üniversite vardır. Bu üniversitelerin tamamında en az lisans düzeyinde rehberlik ve psikolojik danışmanlık eğitimi verilmektedir. Bu bölümlerden mezun olanlara da “Psikolojik Danışman” unvanı verilmektedir. Dava konusu yönetmelik hükmüyle öğretmenlerin hukuka uygun biçimde ve aldıkları eğitimle elde ettikleri unvanları eylemli olarak ellerinden alınmıştır. n Yeni yönetmelik her düzeydeki eğitim kurumunda eğitimine devam eden öğrencilerin, psikolojik danışma hizme ti alamaması sonucunu doğuracaktır. Eğitim kurumlarımızda yaşanan taciz ve istismar gibi çok önemli sorunların tespiti ve önlenmesinde rehber (psikolojik danışman) öğretmenlerin önemli bir rol üstlendiği bilinmektedir. Dava konusu düzenleme, kamu yararının gerçekleştirilmesine aykırıdır. n Yönetmeliğin “Görevlendirilecek Diğer Personel” başlıklı 25. maddesinde rehberlik ve araştırma merkezinde görev yapacak öğretmenler dışındaki personelin görevlerine ilişkin hiçbir kurala yer verilmemiştir. ni yönetmelikte, “Rehberlik Öğretmeni” olduklarını belirterek, “Halbuki öğretmen değiliz diye yıllarca mücadele etmiştik. Bize verilen görevler arasında; sınavlarda görev almak, belleticilik ve nöbet görevleri var. Tıpkı öğretmenler gibi. Kayıt dönemlerinde de görev verilebiliyor. ‘Psikolojik danışma’ terimi yok yönetmelikte. Adımız öğretmen olunca ve sınav, nöbet gibi görevler verilince, öğrencinin gözünde rol kar maşası olacak. Kurmaya çalıştığımız güvene dayalı ilişkiler zedelenecek” dedi. Öğrenci zarar görmesin Rehber öğretmen sayısının yetersiz olduğu durumlarda, üniversitelerin felsefe, sosyoloji, eğitim programları, ölçmedeğerlendirme, eğitim yöneticiliği gibi programlarından mezun olanlar, MEB’in açtığı Rehber Öğretmenlik Kursuna katılarak, rehberlik servislerinde ve Rehberlik Araştırma Merkezi’nde (RAM) çalışabilecekler. Psikolojik danışmanlık ve rehberlikle ilgili hiçbir altyapısı olmayan, staj yapmamış, konudan habersiz kişilerin, bir kurstan mezun olup, rehberlik hizmetlerini nasıl sağlıklı, bilinçli, bilimsel ve etik bir şekilde sunabilecekleri de yanıtlanmamış sorulardan biri. Bu konuda gözetim, denetim vb de olmadığı için öğrencilerin çok zarar görme riski bulunuyor. Haydi öğretmenler camiye! MAHMUT ORAL Eğitimin dinselleştirilmesi yönünde her gün yeni adımlar atılıyor. Yeşilay Diyarbakır Şubesi’nden İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne “talimat” gibi bir yazı gönderilerek, ildeki rehber öğretmenlerin bir camide gerçekleştirilecek uyuşturucu konulu toplantıya “zorunlu olarak katılım sağlanması” konusunda gerekli işlemlerin yapılması istendi. Valilik de bu talimat yazısına “olur” onayı verdi. Bir derneğin Milli Eğitim ve Valiliğe talimat yazısı yazamayacağını vurgulayan Eğitim Sen Diyarbakır 1. Nolu Şube Başkanı Abbas Şahin, Valilik onay verdiğinden toplantıya katılmak istemeyen öğretmenler hakkında soruşturma açılabileceğini söyledi. ‘Dernek talimat veremez’ Bir devlet memurunun bir dernek tarafından bir toplantıya katılmaya zorlanmasının yasal olmadığını belirten Eğitim Sen Diyarbakır 1. Nolu Şube Başkanı Abbas Şahin, “Derneklerin tüzükleri vardır. Üyeleri üzerinden derneklerin amaç ve çalışma alanlarına ilişkin çalışma yaparlar. Fakat bir dernek resmi bir kurum olan milli eğitime ve valiliğe, bir memuru zorunlu olarak bir toplantıya katılacaksın diye talimat yazamaz. Bunu yaparken, uyuşturucu ile mücadele gibi yüksek top lumsal hassasiyetler üzerinden hareket ediyorlar. Evet bağımlılıkla mücadele edelim ama bunu öğretmenleri camide toplayarak yapmak bir art niyetliliktir” dedi. Dava açarız Bir süre önce rehber öğretmenlik ile ilgili yönetmelik değiştirilerek mesleki yapının içinin boşaltıldığını vurgulayan Şahin, “Ortada bir Valilik oluru bulunduğu için talimata uymayan öğretmenlerle ilgili soruşturma başlatılma ihtimali var. Ama biz de eğer soruşturma açılır ise bir üyemiz hakkında, karşı dava açacağımızı belirtiyoruz” diye konuştu. l DİYARBAKIR Valinin de onay verdiği talimatta öğretmenlerin camide buluşması emrediliyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle