29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Usta oyuncu Hirsch yaşamını yitirdi Fransız tiyatro ve sinema sanatçısı Robert Hirsch, 92 yaşında Paris’te hayata gözlerini yumdu. 1925 yılında doğan usta sanatçı, başta “Suç ve Ceza” olmak üzere pek çok önemli tiyatro oyununda rol aldı. ComédieFrançaise’in de aralarında olduğu Fransa’nın önemli tiyatrolarında sahne alan Hirsch, 1990 yılında Cesar Ödülleri’nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülüne değer görülmüştü. Hirsch, 65 yıllık sanat hayatına sayısız oyun ve sinema filmi sığdırdı. Cuma 17 Kasım 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] 17 Bugün başlayan ‘Kutsal Geyiğin Ölümü’yle 2. haftasındaki ‘Umudun Öteki Yüzü’ne dair Kkııssaassa gerilimi İki çocuğu ve seksi karısıyla (Nicole Kidman) mutlu, müreffeh bir burjuva hayatı süren aile babası, saygın, başarılı kalp cerrahı Steven’la (Colin Farrel) babasızlığını onunla gidermeye çalışan, aşağı tabakadan, 16 yaşındaki tehditkâr bir ergen olan Martin’in (Barry Keoghan) sürekli yükselen bir gerilim temposunda seyreden tuhaf ilişkisi üstüne kurulu “The Killing of a Sacred DeerKutsal Geyiğin Ölümü”, “Köpek Dişi” ve İngilizce çektiği “The Lobster” filmleriyle özel hayranlar edinen, Yunan sinemasının son dönemdeki yükselen yıldız yönetmeni Yorgos Lanthimos’un Euripides’in antik “Iphigenia” tragedyasından esinlenerek yazıp yönettiği ve Cannes’dan en iyi senaryo ödülüyle dönen son filmi. Bugün gösterime giren filmde, babasını kalp ameliyatında kaybetmiş Martin, babasının ölümünden sorumlu tuttuğu parlak kardiyolog Steven’dan yeri ne getirilemez bir bedel istiyor, 2 çocuğundan birini öldürmesidir bu bedel! Taciz ve tehditlerinden vazgeçmeyerek kısas kısas isteyen, sivilceli ama kararlı Martin’in başına bela olduğu, bir süre önce alkol bağımlılığından zar zor kurtulabilmiş kibirli ve kararsız Steven’sa kesinlikle hastasının ameliyat masasından kalkamayışının sorumlusu olabileceğini kabullenemiyor bir türlü. Oysa sonrasında Martin’in kehaneti doğrulanırcasına küçük oğluyla ilk âdetini gören kızı peş peşe felç olunca kararsızlığından vazgeçip hapsettiği oğla na döverek şiddet uygulamaya koyuluyor ‘o güzel elleriyle’ Steven. Martin’in, yüksek tavanlı, görkemli, steril hastanesinde, hayat ve ölümle oynayan bir Olimpos tanrısı gibi dolanan, kibirli kalp cerrahını sık sık ziyaret edişiyle başlayan ve sonunda ısrarcı oğlanın intikamını aldığı, kesinlikle eşit olmayan 2 zıt karakter arasındaki bu ilişkiyi huzursuz edici hatta asap bozucu bir biçimde, yer yer ailesevgi kavramlarına, suçluluk duygusuna da dokundurup ahlakçı bir tavırla hikâye ederek Haneke ustanın izini sürüyor yönetmen Yorgos Lanthimos ve filmi türler arası gerilim tonlarında seyreden, baştan sona ilgiyle izlenen bir cehennemsi karabasana dönüştürmeyi beceriyor sonuçta. Benim için pek tekinsiz içeriğiyle olmasa da, görselliğiyle oldukça göz dolduran “Kutsal Geyik” parlak oyuncu kadrosuyla da meraklısına çekici gelecektir sanırım. ‘Acılar, ‘Umudun Öteki Yüzü’ sıkıntılar, bezginlik Kaurismaki kardeşlerin küçüğü, 1957 doğumlu Aki, kuşkusuz çağdaş Fin sinemasının en önemli yönetmenidir, 1955’li abisi Mika’yla beraber. Acılar, sıkıntılar, bezginliklerin sarmalındaki bireylerin hikâyelerini bürokrasiyi, kapitalizmi, dışlanmışlığı eleştirip küreselleşmeyi yererek aktaran, her zaman kara mizah, hüzün ve müzikle destekli, o minimalist üslubuyla 1983’ten günümüze dek çektiği, düşük bütçeli, özgün Aki Kaurismaki filmlerine vâkıf olan sinemaseverlerin mutlaka kaçırmayacağı türden “Toivon Tuolla PuolenUmudun Öteki Yüzü”ne değinememiştim geçen hafta.Vaktiyle Berlinale’de “Leningrad Kovboyları Amerika’ya Gidin”le (1989) tanıyıp sevdiğim, eleştirmenlikten gelen Aki Kaurismaki’nin bir önceki filmi “Le HavreUmut Limanı”nın (2012) temalarını sürdürdüğü, o bildik ironik yaklaşımı, alaycı, stilize anlatımıyla ülkelerinden kaçıp kapağı Avrupa’ya atmaya çalışan, iç savaş kaosunun mağdur ettiği göçmenler sorununa bakıyor usta yönetmen yine. Beylik bir benzetmeyle, kuzey soğuğundan çıkagelip insanın içini ısıtan bir güney sıcaklığındaki, kara mizah ve müzikle bezeli, oldukça naif bir dostlukdayanışma masalını perdeye taşıyor usta yeni eseri “Umudun Öteki Yüzü”nde. Bu yılın Berlin festivalinde sinema yazarların ca en iyi film seçilen ve Aki’ye de en iyi yönetmen ödülünü kazandıran “Umudun”da, yarı fiyatına elden çıkardığı gömleklerinin parasına poker masasında kazandıklarını da ekleyerek 3 personeliyle satın aldığı Altın Kadeh lokantasıyla yeni bir sektöre giren, karısıyla bozuşmuş, yeni ufuklara yönelmiş Helsinkili eski gömlekçi Valdemar Vikström (Sakari Kuosmanen) ile Halep’te yerle bir olmuş evindeki bütün ailesini kaybettiği bir bombalamadan sonra Avrupa yollarına düşüp bir kömür şilebiyle yanlışlıkla geldiği Finlandiya’dan iltica talebinde bulunan ama bürokratik, komik engellerle talebi reddedilen araba tamircisi Halid’i (Sherwan Haji) buluşturuyor Aki Kaurismaki. Soğuk, mesafeli ama iyi kalpli Finliyle, yollarda kız kardeşini kaybetmiş, her fırsatta faşist magandalarca dövülen Suriyelinin dostluğu ekseninde, bir kez daha Avrupa’nın mülteci krizini ele alan bu ‘göçmen masalı’ yönetmenin en iyi filmlerinden değilse de, alabildiğine insani ve duyarlı yaklaşımıyla seyirciyi perdeye bağlayan, seyre değer bir film kuşkusuz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle