02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 13 Kasım 2017 4 AKP, seçimler,BOENŞCSEOVRAUP strateji ve ihtimaller AKP önümüzdeki seçimleri ne kadar ciddiye alıyor, stratejisinin belirleyici ayağı nedir? Erdoğan’ın 2019 öncesi hamleleri siyasete neler getirebilir? Kemal CAN Toplum, insan, siyaset gibi konular söz konusu olduğunda tek cevabı olan sorular üretmek zor. Olaylar Türkiye’de yaşanıyorsa cevaplar, ihtimaller daha da artıyor. Bütün siyasi aktörler, ülkenin genel kriziyle ilişkide, kendi iç kriziyle baş etmekte ve bunlara çözüm önermekte sıkıntılar yaşıyor. Tutarlı siyasi önermeler yerine, herkes taktik hamlelerle pozisyon korumaya çalışıyor. Böyle olunca, görüş alanı azalıyor, algı süresi uzuyor, kamuoyu sersemliyor. Bu nedenle, olanı anlamak için soru sormak ve farklı cevapları beraber düşünmek gerek. möcYeiünndezdimdisieyinkeyiiaaksslaeeıçyytobitmeratl?rteirziımnnid?eaAksKaePdçaöirnm üToplumdaki beklentilerin, taleplerin ve ihtiyaçların partiler aracılığıyla Meclis’te temsil edilmesi ve bu “çoğulcu iradenin” siyaset ve ülke yönetimine yansıması anlamında bir seçim pratiği uzunca bir süredir yok. Bu, sadece 16 Nisan referandumu ile getirilen yeni sistemin ürünü değil, siyaset alanının sığlaşmasının bir sonucu. Seçimler yoluyla sorunlarına çözüm bulabileceklerine inananların sayısı giderek azalıyor. İktidar da seçimleri sadece kendisini onaylayan bir plebisit gibi algılıyor, algılatıyor. Meşruiyetinin ve gücünün tek kaynağı olarak “milli irade”yi gösteren AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçime olan bağımlılığı bütün partilerden daha yüksek. Bu yüzden bütün partilerden daha fazla seçimle ilgili, seçim konusunda hassas ve teyakkuz halinde. Her seçime son seçimi olacakmış gibi giriyor ve güç kaybetme görüntüsü yaratmamak için ciddiyetle asılıyor. Ayrıca, seçimi sadece kendisiyle ilgili, sadece kendisinin konuşacağı bir mesele haline getirerek oyun kurma avantajını korumaya çalışıyor. AbndieeKşlyPeie’rnelgideniyüyisvcoeeçirnai?iymyoasğtrr,ı nanteeel?ejEirsndineçinnoekenn Cumhurbaşkanlığı seçimi her şeyin önünde. Stratejinin merkezinde de Recep Tayyip Erdoğan var. Onun politik gücünün mutlaklaştırılması, partinin ve iktidarın bütün hata ve başarısızlıklarından azade hale getirilmesi üzerine kurulu bir strateji bu. Beş yıldır sürdürülen “iktidarı savunma” anlayışının iyice kişiselleştirilmiş Gazeteci, araştırmacı yazar Kemal Can, 2019 öncesi AKP ve Erdoğan’ın olası seçim stratejilerini analiz etti. versiyonu. En güvenilen şey, seçmenin “iktidarı (Erdoğan’ı) koruyun” talimatına yine uyacağı beklentisi, en endişe veren şey de talimata bu kez uyulmaması. Yani endişenin adres değiştirmesi. “Artık büyük anlatılar dönemi bitti, şimdi küçük hikâyeler önemli ve AKP bunlarla yükseliyor”. 2002 2007 arasında, hükümeti destekleyen entelektüellerin pek havalı buldukları bir cümleydi bu. Hikâyeler çabuk tükendi, vaatle seçmen çağırma bitti, korkutarak tutma başladı. Hikâyesi kalmayan iktidar, anlatı düzeyini “fıkraya” kadar indirmiş gibi. Müsamere kıvamındaki TEOG, MTV ve cam filmi hamleleri, ideolojik ve bürokratik dönüş operasyonları, aşırı rahatlığın da, derin çaresizliğin de işareti sayılabilir. nSvneeeeçrvniiriymadoeelroadrmölonuijü?sitkkehonaelndmulseğolunerus,çömlyaalreıÇözüm açılımından milliyetçi şahlanışa, Batı’yla bütünleşmeden yerlimilli yalnızlığa, cumhuriyet parantezini kapatmaktan Atatürkçülüğe uzanan baş döndürücü yolculuğun sorunsuz devam etmesi; her türlü hassasiyeti, ideolojiyi, siyaset tarzını ve politik şahsiyeti araçsallaştırmanın, kullanabilmenin, sonra rahatça sırtını dönebilmenin mümkün olduğu, bir bedeli olmadığı inancını yerleştirdi. Her dönüşte ivmenin artacağını düşünenler mi, her dönüşte rüzgâra kapılması beklenenler mi daha saf göreceğiz. 2011 seçimlerinden itibaren tırmandırılan kutuplaştırma siyasetinin sonuna yaklaşıldığı görülüyor. Birçok anket iktidarın ötekileştirdiklerine dönük suçlamalarda inandırıcılığını kaybettiğini gösteriyor. Referandum sırasında AKP’lilerce de işaret edilen bu durum, bazen ortaya atılan “yumuşama” tercihiyle karşılanamıyor. Zaaf işareti sayılacak geri adım yerine, çok tuhaf yeni kutuplaştırma alanları veya seviyeleri üretiliyor. “Çok çocuklu teröristler” veya “Atatürk’ü kullanan Marksistler” gibi buluşlar dolaşıma giriyor. csİdkteütrminadüktaoesrjüngirstiüdrinçüodirlneüümnyöaobsnerıgllmiöbrurlie?rümSgleeüüçygnioümr? AKP’nin özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi gündemi domine etme başarısı biliniyor ama son dönemde gündem belirleme gücü yerini gündemi işgal etmeye bırakmış görünüyor. Bele diye başkanlarının tasfiyesi, absürt komedi tadı bırakan “muhalefeti bile kendisi yapıyor” yakıştırmalarına konu olan “özeleştiri” denemeleriyle beklenen etki oluşmuyor. Kontrol edilemeyen gündemi doldurmak, doldurmak için daha çok gürültü çıkartmak gerekiyor. Dikkate alınabilecek anketlerin çoğunda ekonomi, işsizlik, sağlık, eğitim gibi “gerçek gündem” konularına ilginin hızla yükseldiği izleniyor. Bu alanlarda iktidarı başarısız bulan, yine bu alanlarda gelecek günlerin daha kötü olacağını düşünen sayısı artıyor. Fakat iktidarın güvendiği şey, bu gündemi yükseltecek medyanın olmayışı ve muhalefetin alana henüz girmemesi. Asıl büyük güvence de bu gündem üzerine düşünmeye, konuşmaya başlamış olsa da seçmenin hâlâ siyasi tercihini değiştirecek kıvama gelmemesi. lİrtseeetrmkeilhniaaesçknekıçssııionnmdndaauarcinmtuaemnslevtaaiedlrğıainişmvnlaieesssvıeeaçiççreiin?nmegskiesAKP ve Erdoğan’ın, 16 Nisan referandumunda evet sonucunu borçlu olduğu MHP’nin “mütevazı” katkısına ihtiyacı iyice artmış durumda. Özellikle, Cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda halletmeyi hesaplıyorken. Seçim sistemi değişikliği ve baraj meselesinde MHP’yi yedeklemenin mi, MHP’yi desteklemenin mi daha iyi matematik olduğuna hâlâ karar verilmiş değil. MHP’nin baraj talebine “HDP’nin engellenmesi için fedakârlık” istisnası koyması da bu çerçevede okunabilir. Öncelik ve ağırlık Cumhurbaşkanlığı seçiminde olmakla birlikte, ikinci tur ihtimali nedeniyle, parti performansları ve Meclis kombinasyonu da ince hesap edilmek zorunda. Çünkü, 7 Haziran tablosuna yakın beş ya da belki de altı partili bir Meclis resminin seçmeni ikinci turda nereye doğru iteceği çok önemli bir soru. Seçmen yeniden 1 Kasım sonucuna doğru mu koşacak, yoksa “bas geç” formülleri mi galebe çalacak şimdiden kestirilemiyor. Sorulan, sorulması gereken sorular ve verilebilecek yanıtlarla çıkan tabloyu özetlersek; iktidarın seçim stratejisinde daha öncekilerden çok farklı bir durum yok. Bilinen argümanların, daha önce başka alanlardaki manevraların yeni versiyonları dolaşımda. Erdoğan daha merkeze yerleşmiş, AKP dahil her türlü ideolojik siyasi aktör ve dinamik önemsizleşmiş halde. Dış politikada kullanılan örtülü “bana mecbursunuz” formülünün seçmende de yine kullanılabileceğine inanılıyor. Güvenden mi, çaresizlikten mi? CHP Milletvekili Çakırözer, Silivri Cezaevi’ndeki gazetecileri ziyaret etti. Çakırözer, ‘AİHM Türkiye aleyhine karar alıp demokrasi ayıbımızı tescil etmeden umarım sorun çözülür’ dedi. ‘Bu ayıp bitirilmeli’ CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabir Ahmet Şık ile çalışanlardan Emre İper’i, tutuklu yazarlardan Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan ve Ali Bulaç’ı ve Bakırköy Cezaevi’ndeki Nazlı Ilıcak’ı ziyaret etti. Çakırözer, ziyaretinin ardından “Demokrasi ayıbımız AİHM tarafından da tescil edilmiş olacak. Umarım AİHM Türkiye aleyhinde kararlar almadan, kendi mahkemelerimiz ya da en yüksek yargı organımız olan Anayasa Mahkemesi bir an önce bu ayıba son verir” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA / Cumhuriyet Cihaner’in acı günü CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner’in yaşamını yitiren ağabeyi Ayhan Cihaner için cenaze töreni düzenlendi. Ayhan Cihaner için Çankaya’daki Pir Sultan Abdal Kültür Merkezi ve Cemevi’nde yapılan cenaze töreni ne, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Kılıçdaroğlu, İlhan Cihaner ve ailesine taziyelerini iletti. Yapılan dua ve alınan helalliğin ardından Cihaner’in cenazesi defnedilmek üzere Karşıyaka Mezarlığı’na götürüldü. Cenaze törenine, Cihaner’in ailesi ve yakınları, CHP genel başkan yardımcıları Bülent Tezcan ve Çetin Osman Budak, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile çok sayıda CHP milletvekili katıldı. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Atatürk ile 15 yıl AKP ile 15 yıl... Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk ile 15 yıl iktidar dönemi yaşadı, 19231938. Bu iki dönemde bakalım neler oldu? 1. Atatürk, siyasal iktidarı sultan ve halife olan tek adamın elinden alıp kurduğu Büyük Millet Meclisi’ne devretti. AKP ise, Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerini “Tek Adam Olarak Cumhurbaşkanı”na devretti. 2. Bağımsızlık Ata’nın karakteri, Cumhuriyetin siyaseti oldu. AKP, Amerika himayesinde İslamcılıktan, Rusya himayesinde İslamcılığa savruluyor. 3. Hukuk alanında uygar Batı’nın laik hukuku temel alınarak devrim yapıldı. AKP, adım adım Sünni İslam hukukunu geri getirmeye çalışıyor. 4. Eğitim laik temelde köylerden üniversiteye kadar bilimsel yapıda yeniden kuruldu. AKP, imam hatipler yoluyla Sünni İslam temelli eğitimi yaygınlaştırıyor. 5. Halkevleri kurularak halkın bilimsanat alanında bilinçli eğitimi yaygınlaştırılıyordu. AKP, camiler, imamlar ve Kuran kursları yoluyla halkı tarikatların elinde inanç alanına yönlendiriyor. 6. Atatürk, halkın dinini öğrenmesini, aracılık yapan yobazların etkisiz kılınmasını amaçladı. Laikliğin amacı buydu. AKP, tersine, halkı tarikatların, şeyhlerin, şıhların eline bıraktı, onlardan siyasetinde yararlanmayı esas yaptı. 7. Atatürk köylüyü milletin efendisi kabul etti. Kalkınmayı, eğitimi köyden başlattı. AKP, köyü kente getirdi, varoşları yarattı. Onlardan oy deposu olarak yararlandı. Kentleri betona çevirdi. 8. Atatürk, tarımı kendine yeterlilik amacına göre destekledi. Ülke, her ürünü üretti, ihraç etmeye başladı. AKP tarımı yok etti. Artık buğday ve saman dahil her ürünü dışarıdan getirip dövizle ödeyen ülke olduk. 9. Atatürk, yerli sanayi hamlesi başlattı. Bankalar kuruldu, yerli sanayi desteklendi. Karma ekonomi esas alındı. AKP, kapitalist özelleştirmeyi temel yaptı, her şeyi satarak bugün halkı şirketlerin eline bırakan ortamı yarattı. Hiçbir şey artık ‘yerli’ ve ‘milli’ değil. 10. Atatürk, ülkeyi savaştan barışa taşıdı. Komşularla barış antlaşmaları gerçekleştirdi. AKP ise ülkeyi barıştan savaşa soktu. Bugün, ülke içerde de dışarda da savaşıyor. Geleceği belirsiz bir dönem yaşanıyor. 11. Atatürk, dost komşuları olan bir ülke yaratmıştı. AKP döneminde ülkenin hiç dostu kalmadı. Her komşu bir anlaşmazlık konusu ile kavgalı hale geldi. 12. Atatürk dönemi, bütün çağdaş sanatların toplumun içinde yaşadığı bir dönem oldu. Klasik müzik, tiyatro, opera, bale, resim, heykel, mimarlık toplumun can damarı oldu. AKP dönemi, sanatın küçümsendiği, önemini yitirdiği bir dönem oldu. Resim, heykel sanatı terk edildi. Müzik bir yana bırakıldı. Opera, bale geleneğe uygun bulunmadı. Böyle de sürüp gidiyor. 13. Atatürk ‘kadın’ gerçeğini toplumda layık olduğu yere yüceltti. Kadını kafesten ve peçeden kurtardı. Erkekle eşit yerine koydu. AKP kadının erkeğe itaatini esas olan bir din temelli sistem yarattı. Örtünme, çarşafa girme geri getirildi. Kadın cinayetlerinin böyle yaygınlaşması rastlantı değildir. 14. Atatürk döneminin Köy Enstitüleri sadece bir eğitim kurumu değildir. Köyden başlayan kalkınmanın simgesidir. AKP için ise, köy bir propaganda alanıdır. Muhtarlar toplantıları, kutsal söylemler eğitilecek topluluklar değil, destek verecek alanlardır. 15. Atatürk, Türkiye için “çağdaş uygarlık” hedefini göstermişti. AKP için “çağdaş uygarlık”, İslam ülkelerinin birleşmesi, İslami yaşam biçiminin topluma kabul ettirilmesidir. HHH İşte, Mustafa Kemal Atatürk ile yaşanan 15 yılın, AKP ile yaşanan 15 yılla, 15 maddede özetlenen karşılaştırması. Öyle AnıtKabir’e zoraki gidip Atatürk’e içinden gelmeyen saygı gösterişi ile aslında bir şey yapılmış olmuyor. Olan biten, Atatürk’ün yattığı yerden AKP zihniyetini yenmiş olduğudur. Bu gerçek de sizin kabul edip etmemenize bağlı değildir. Atatürk mü? Sonsuza kadar... MHP’nin adayı Celal Adan MHP, partinin TBMM Başkan adayının Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan olduğu açıklandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Twitter hesabından “MHP, TBMM Başkanlığı için İstanbul milletvekili Sayın Celal Adan’ı aday gösterme kararı almıştır” duyurusunu yaptı. CHP, İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel’i, HDP ise 4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Hakkâri milletvekili Selma Irmak’ı aday olarak göstermişti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle