29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 6 Ekim 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU haber 13 ‘Pes!’ artık... Gerçekten de öyle değerli dostlar; bilmem ki geçen hafta sonu İran’da yaşanan bir olayı TV’de izlediniz mi ya da okudunuz mu bir taksi şoförünün eşine verdiği cezayı? Görmeyince inanılır gibi değil; eşini arabasının dışına önüne oturtmuş, kendi de geçmiş direksiyona, sürdükçe hızını artırıyor... Kadın hızla bir sağa bir sola savruluyor, düşmemek için çırpınıyor... Ha düştü ha düşecek. Her gün onca kadının öldürüldüğü ülkemizde, bu yöntem nasıl karşılanmıştır yeni cinayetlere niyetlenenlerce? Ne ki, ülkemizde de bu katillerin son zamanlarda türlü vahşetler sergiledikleri, görüntülüyazılı basında ayrıntılarıyla yer alıyor; geçen hafta sonu, küçücük kızıyla birlikte olan bir anne önce bıçaklandı, sonra üzerine benzin dökülerek yakıldı, dahası katil evi de ateşe verdi; böylece bıçakladığı kadınla birlikte bulunan bir kadın da yanacaktı... Önceki gün de ayrıldığı eşinin evini basıp, bir elinde koca kasap bıçağı, öteki elinde tabancayla karşısına dikilmek de, İranlı şoför gibi insanlıktan uzak değil mi? Aynı akşam TV’de de; kadın cinayetleriyle ilgili bir oturum vardı; katılımcılar “kadın öldürme nedenleri” olarak ortaya konanlar, “faktörler”, üzerinde ayrıntılı görüş bildirdiler, açıklamalar yaptılar. Kuşkusuz bir ara “din faktörü”ne de değindiler. Musevi, Hıristiyan ve İslam dinlerinde, “kadınerkek ayrımına” değindiler, buna dayanan eşitsizlikten de söz ettiler haklı olarak; çünkü bu üç dinin kutsal kitaplarının pek büyük bir bölümü bu “cinsel ayrıma” özgülendiği, erkeğin üstünlüğü, kadının erkeğe bağımlı olduğu, böylece kadının “ikinci sınıf kulluğu”, uzun uzun anlatıldığı bilinir. Dolaysiyle kadınların öldürüldüğü durumları yaratan nedenler arasında inançla bağlantılı bu faktöre de yer verilmesi doğal görülür. Her üç dinden de, konuyla ilgili kimi örneklere yer vermeden önce, kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı inancının her üç dinde ortak olduğu unutulmamalıdır. Kısaca anımsarsak, ilk dinin beş bölümlü kutsal kitabı “Tevrat” da, Yaradan’ın, “Adem’in yalnız olması iyi değildir, kendisine uygun bir yardımcı yapacağım” (1) bildirisi en başta yer alır ki böylece eşitsizlik bir kez daha belirlenir, üstelik kadına biçilen görevle de katmerleşir. Kitaplı ikinci din Hıristiyanlığın kutsal kitabı “İncil”de de kadına: “Bilmenizi isterim ki, her erkeğin başı Mesih (Hz. İsa), her kadının başı erkektir” (2) uyarısı yapılır. İslamda da, “Erkekler, kadınlardan üstündür. Çünkü Allah onları birçok şeylerle kadınlardan üstün etmiştir” (3) ayetiyle ayrım ortaya konulduğu gibi, kadın kulun ikincil durumu da belirtilir; ayrıca Yaradan’ın, “Aranızdaki üstünlüğü unutmayın” (4) uyarısıyla da anımsatılır. Bilindiği gibi kitaplı bu üç dinden ilki, yalnızca “İsrailoğulları”na özgüdür; İsrail, Filistin’in çıbanbaşı olarak kalması için kutsal kitabını maşa olarak kullanmaktan çekinmemektedir. İkincisi, İsa dini, Hıristiyanlığın 16. yy’da “reform” geçirmesi dolayısıyla her ulusun İncil’i kendi dilinde okuyabilmesi, daha sonra Hıristiyan toplumunun (ümmetinin) Rönesans’ı yaşaması, ardından gelen Aydınlanma sürecinde, din olgusu da en ince ayrıntılarına dek ele alınması ister istemez bu inancın, çağın koşullarına, kaçınılmaz “değişim”e uyumu sağlamıştı. İslamda da cinsel ayrımcılığa, kadınların ikinci sınıf insan (kul) sayılmasına ülkemizde “Laiklik İlkesi”nin kabulüyle son verilmiştir. “1923 Devrimi”nin bastığı en önemli mühürlerden biridir “Laiklik.” Ne ki dinselliğin günlük yaşam alanında yeniden boy göstermesi, bu eşitsizliğin, daha anaokullarında öğretilip yer yer uygulanmasının sonuçları alınacaktı kuşkusuz; azbuz değil “15 yıllık” bu sürecin ürünleri ülkeyi çepeçevre sarmış gibi; her gün gazetelerde bu konuda bir haber yayınlanırken artık “sayfa” ayrılır oldu; kuşkusuz basına yansımayanlardan haberimiz pek olmuyor... Bu durum İslama da zarar veriyor; hep belirtildiği gibi “laiklik” İslam dini için de dayanaktır. 1) Tevrat (Tekvin 2.18) 2) İncil (Korintoslulana) 3) Kuran (Nisa 34) 4) Kuran (Bakara 237) Bahriye Üçok özlemle anılıyor Bombalı paket kargoyla geldi Üçok, 6 Ekim Cumartesi günü, kargoyla Çankaya’daki evine gönderilen bombalı paketin elinde patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Saldırıyı, ‘İslami Hareket’ adlı örgüt üstlendi. Gazetemize telefon eden bir kişi Üçok’u “tesettür konusundaki düşünceleri yüzünden cezalandırdıklarını” söyledi. Üçok’un iki kol ve bir bacağının kopmasına yol açan bombanın İstanbul’dan özel Ekspres Kargo şirketi aracılığıyla gönderildiği ve paketteki iki kitabın içine yerleştirilmiş olduğu anlaşıldı. Üçok, saat 16.00 sıralarında evine döndüğünde, kargo şirketinden adına gönderilen bir paketin olduğunu bildiren notuyla karşılaştı. Kızı Kumru Üçok, kargodan paketi alarak eve getirdi ve girişteki pazar çantalarının yanına bıraktı. Kumru Üçok, patlamayı şöyle anlattı: “Paketi aldı. İçinden iki kitap çıktı. Kâğıtlara ulaştığında kitapları çıkarmakta zorluk çektiğini belirterek, ‘Bunu çok sarmışlar, içinde bir şey olmasın? Bunu ben dışarda açayım, sen uzak dur’ dedi. Ben aşağıya indiğimde arkasından patlama oldu.” Aydın din bilgini Bahriye Üçok 1919’da Trabzon’a doğdu. Yüksek öğrenimini Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türkİslam Tarihi Bölümü’nde tamamladı. 1964’te “İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar” adlı teziyle doçentliğe yükseldi. Üçok, 1971 yılında Senatör seçildi. 5 yıl boyunca Cumhuriyet Senatosu Divan Üyeliği yaptı. 1977’de CHP’ye katıldı. 12 Eylül’den sonra kurulan Halkçı Parti’nin 1983’te kurucu üyesi oldu ve bu partiden Ordu milletvekili olarak TBMM’ye girdi. 1986’dan itibaren Sosyal Demokrat Halkçı Parti üyesi oldu ve 1990 Eylül’ünde bu partinin Parti Meclisi Üyesi seçildi. Üçok katıldığı toplantılarda sık sık laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi üzerinde durmuştu. Özellikle “Laiklik ve Kadın Hakları” üzerine yazıları ve söylemleri olan “Laikliğin Savunucusu İlahiyatçı” denilen aydın din bilginiydi. Öldürüldüğünde, SHP’nin hazırladığı “Laiklik Raporu”nun çalışmalarını yürütüyordu. Cinayeti işleyenler, azmettirenler ise aydınlatılamadı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Laiklik savunucusu SHP PM üyesi, eski senatör ve milletvekili Doç. Dr. Bahriye Üçok, 27. ölüm yıldönümünde özlemle anılıyor. 71 yaşındaki Üçok, katledildiğinde SHP’nin laiklik raporunu hazırlıyordu. Üçok, uzun süredir tehditler alıyordu Geldikleri gibi gittiler İstanbul’un kurtuluşu kutlanıyoR İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunun 94. yılı bugün coşkuyla kutlanacak. İstanbul’un 5 yıl süren işgali, Türk Ordusu’nun 6 Ekim 1923 günü kente girmesiyle sona erdi. Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı’nda müttefikleri yenilgiyi kabul edip savaştan çekilince yenilmiş sayıldı. İtilaf Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’na dayanarak 13 Kasım 1918’de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul’a girdiler. Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920 günü resmi işgale dönüştü. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Adana treninden inip Haydarpa şa rıhtımına ayak bastığında düşman gemilerinin zafer bayrakları açmış şekilde toplarını sağa sola çevirerek İstanbul limanına girdiklerini, gayri Türk azınlıkların da sevinç çığlıklarıyla karşı sahilleri çınlattığını görünce, “Geldikleri gibi giderler” demişti. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle bitmesinden sonra Refet (Bele) Bey komutasındaki bir Türk birliği İstanbul’a girdiyse de, işgali resmi olarak kaldıramadı. 18 Eylül 1923’de Batı Anadolu tamamen düşmanlardan temizlendi. Mudanya Ateşkes Antlaşması’yla İstanbul, Boğazlar Bölgesi ve Doğu Trakya kurtarıldı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması gereğince de düşman askerleri altı hafta sonra İstanbul’dan ayrılacaklardı. 4 Ekim 1923 günü düzenlenen bir törenle Türk Bayrağı’nı selamlayarak şehir den ayrıldılar. 5 Ekim 1923’te şehrin Anadolu yakasına gelen Türk Ordusu, 6 Ekim 1923 günü kente girdi. İSTANBUL/Cumhuriyet Ağabeye son görev Yüksekova’da askeri aracın geçişi sırasında PKK’li teröristlerin el yapımı patlayıcıyı infilak ettirmesi sonucu şehit olan 4 asker düzenlenen törenlerle toprağa verildi Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi Esendere beldesinde askeri aracın geçişi sırasında PKK’li teröristlerin döşediği el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu şehit olan 4 asker düzenlenen törenlerle toprağa verildi. Sözleşmeli er Abdil Kılınç için Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesine bağlı Karayokuş Köyü’ndeki törene 2 bin kişi katıldı. Şehidin babası, annesi ve kardeşleri de tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Şehidin kız kardeşi Rasime Kılınç “Ne olur onu götürmeyin” diyerek ağladı.Tabutu bırakmak istemeyen Kılınç’ı bir Albay konuşarak ikna ederken, Kılınç, tören mangasıyla birlikte ağabeyinin tabutunu cenaze aracına kadar taşıdı. Şehit köy mezarlığında gözyaşlarıyla toprağa verildi. Sözleşmeli Piyade Er Olcay Çelik için Şehit Abdil Kılınç’ın kız kardeşi Rasime Kılınç “Ne olur onu götürmeyin” diyerek ağladı. memleketi Çankırı’da düzenlenen törene yaklaşık 4 bin kişi katıldı. Piyade Uzman Çavuş Gökhan Topal için de Çankırı’nın Orta ilçesi Özlü köyünde tören düzenlendi. Konvoy halinde getirilen cenazeyi, köy girişinde yüzlerce kişi Türk bayrakları ile karşıladı. Acılı anne Fatma, baba Akif ile şehidin kız kardeşi Hilal, erkek kardeşleri Hüse yin, Özkan ve Tuncay Topal, tabuta sarılarak gözyaşı döktü. 2 bin kişinin katıldığı törenin ardından şehidin cenazesi köy mezarlığında defnedildi. Piyade Uzman Çavuş Ömer Doğan için memleketi Karaman’da cenaze töreni düzenlendi. Şehidin naaşı evine getirildiğinde annesi Ayşe, eşi Fadime, kızları 17 yaşındaki Hatice Kübra ve 12 yaşındaki Ayşe Nisa, tabuta sarılıp gözyaşları döktü. Aktekke 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’ndaki törende kalabalığın arasından bir kişi, “Her zaman şehit geliyor. Dün bir şehidimizi daha uğurladık. Yeter artık bu kadar da olmaz’”diye tepki gösterdi.Polisler, sakinleştirip ağzını kapatmak istedi ancak “Her zaman bu vatan evlatları şehit oluyor”diyerek tepkisini sürdürdü. Polisler tepki gösteren kişiyi alandan uzaklaştırdı. 6 EKİM 2017 SAYI: 33602 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.34 05.19 05.43 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.59 12.59 16.10 18.47 06.43 12.44 15.56 18.32 07.05 13.07 16.20 18.56 Yatsı 20.06 19.49 20.11 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] [email protected] THKPC’nin kurucularından Oktay Etiman yaşamını yitirdi 68 kuşağının öncü isimlerindendi Türkiye Halk Kurtuluş Parti Cephesi’nin (THKPC) kurucularından, yazar, çevirmen, yayıncı Oktay Etiman 70 yaşında hayatını kaybetti. 68 kuşağının önemli isimlerinden olan Etiman bir süredir zatürre tanısıyla Hacettepe Hastanesi’nde tedavi görüyordu. 68 kuşağının önemli isimlerinden olan Oktay Etiman yaptığı çevirilerle hayatını kazanıyordu. Hayatının son anlarına kadar eylemci ruhunu sürdüren Etiman, Yüksel Caddesi eylemlerinde de sık sık görülüyordu. 1947 yılında Adana’da dünyaya gelen Oktay Etiman, Ankara SBF’de öğrenim gördü. Burada öğrenci eylemleri nedeniyle tutuklandı. Akbank Selamiçeşme soygununa katıldı. Efraim Elrom’un kaçırılma eyleminde bulundu. 12 Mart’ta açılan THKPC davasından yargılandı ve müebbet hapse mahkum oldu. İnfaz hükümleri ile hayatının 14 yılını cezaevinde geçirdi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle