04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 27 Ekim 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 11 TAHLİYE EDİLEN İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINDAN İLK MESAJ: Özgürlükler için çalışmaya devam İDDİA DOĞRULANDI Arabulucu Schröder Büyükada’da gözaltına alınarak tu tuklanan insan hakla rı savunucularından Al man bilişim uzmanı Pe ter Steudtner’in ilk du ruşmada tahliye edil mesinde Almanya’nın eski başbakanlarından Schröder Gerhard Schröder’in arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı. Der Spiegel dergisi, Schröder’in Dışişleri Bakanı Sig mar Gabriel’in ricası üzerine Türkiye’ye gi derek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile buluştuğunu, Gabriel’in Schröder’le bağ lantıyı Başbakan Angela Merkel’in bilgisi dahilinde kurduğunu bildirdi. Az sayıda kişinin haberdar olduğu arabu luculuk girişiminin Almanya’da 24 Eylül’de yapılan seçimlerden bir hafta sonra ger çekleştiği, Schröder’in Erdoğan’dan ga zeteci Deniz Yücel ile Alman vatandaşları Meşale Tolu ve Peter Steudtner’in serbest bırakılmasını istediği kaydedildi. SchröderErdoğan görüşmesinin başarılı geçtiği ve görüşmede “iki ülke dışişleri ba kanlarının bir çözüm bulmak için çalışma ya devam etmesi” kararı alındığı kaydedili yor. Spiegel, Türk tarafının “yürüyen yargı sürecine kamuoyu önünde müdahil olmak istemediğini” ve bunu koşul olarak öne sürdüğünü de iddia etti. Gabriel’den teyit Dışişleri Bakanı Gabriel, “gizli görevi” Spiegel’e teyit ederek, “Schröder’e arabu luculuk çalışması için çok müteşekkirim. Bu, gerilimin düşürülmesi yönünde ilk işa ret. Çünkü Türk hükümeti verdiği tüm söz leri yerine getirdi. Şimdi diğer tutukluların serbest bırakılması için çalışmaları sürdür memiz gerekiyor” dedi. Schröder ise konu ya ilişkin yorum yapmadı. AB memnun AB Yüksek Temsilcisi Federica Moghe rini ile Avrupa Komisyonu’nun Genişleme den Sorumlu Üyesi Johannes Hahn’ın söz cüsü Maja Kocijancic, insan hakları savu nucularının serbest bırakılmasının cesaret verici bir adım olduğunu ancak Türkiye’de daha fazla olumlu adım atılması gerektiği ni dile getirdi. Kocijancic, “güvenilir muha tap, ABTürkiye ilişkilerinin sağlam savunu cusu” diye nitelediği Osman Kavala’nın kı sa süre önce gözaltına alınmış olmasının, endişe yaratan vakalar zincirinde son hal ka olduğunu belirtti. l Haber Merkezi PİRİ’DEN KAVALA’YA DESTEK Hiçbir yargıç cesaret edemez Gözaltına alınan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başka nı Osman Kavala’nın gözaltı süresi 7 gün daha uzatıldı. Avru pa Parlamentosu’nda (AP) ikinci büyük grup olan Sosyalistler ile Kavala Demokratların İlerlemeci İttifakı (S&D) Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını talep eden bir açıklama yayımladı. S&D’nin Kıbrıslı Rum parlamenteri Dimit ris Komodromos ve Hollandalı parlamen teri Kati Piri’nin imzasını taşıyan açıklama da “Daha hoşgörülü ve daha açık bir Tür kiye inşasının önde gelen kişiliklerinden olan Osman Kavala’nın AB zirvesinin he men öncesinde gözaltına alınmasıyla Türki ye ile ilişkilerin seviyesi daha da gerilemiş tir” denildi. Açıklama AP’nin Türkiye rapor törü Kati Piri’nin şu görüşlerine yer verildi: “Kavala’nın gözaltına alınması, Türkiye’nin normalliğe dönmesini uman herkes için kor kutucu bir mesajdır. Kavala davasıyla ilgi li yargıç kararı ortada yokken, Cumhurbaş kanı Erdoğan 24 Ekim’de kamuoyu önünde yaptığı konuşmada kendisine kişisel saldı rıda bulundu. Korkarım, halihazırdaki korku ortamında Türkiye’de hiçbir yargıç Osman Kavala’yı masum olsa da serbest bırakma ya cesaret edemez. Dolayısıyla AP’deki tüm büyük gruplardan arkadaşlarımla birlikte Türkiye’nin içişleri ve adalet bakanlarından Osman Kavala’nın İstanbul’daki ailesinin ya nında dönmesi için siyasi sorumluluk alma larını talep ediyorum.” l Dış Haberler Büyükada davasında tutuklu hak savunucuları Alman vatandaşı Peter Frank Steudtner, İsveç vatandaşı Ali Ghravi, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Günal Kurşun, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Yurttaşlık Derneği’nden Özlem Dalkıran ile Nalan Erkem, Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nda proje uzmanı Veli Acu dün sabaha karşı cezaevinden çıktı. Cezaevi önünde, yakınları ve arkadaşları tarafından coşkuyla karşılanan hak savunucuları, saat 03.30 sıralarında minibüslerle çıkış kapısına getirildi. Burada gazetecilere açıklama yapan İdil Eser, “Biraz normalleşmek için zamana ihtiyacımız var. Bütün arkadaşlarımızı, içerideki bütün gazetecileri ve Uluslararası Af Örgütü yönetim kurulu başkanını da dışarı çıkartana kadar çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Özlem Dalkıran: Sabuncu doğum günün kutlu olsun Özlem Dalkıran ise cezaevi çıkışında “Murat Sabuncu doğum günün kutlu olsun” diyerek Sabuncu’nun doğum gününü kutladı. Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, doğum gününde cezaevinden gönderdiği mesajda, “Benim asıl doğum günüm düşüncelerinden dolayı, ifade özgürlüğünü savunduğu ve kullandığı için tutuklu bulunan herkesin özgür lüğüne kavuştuğu gün olacak. Ayrıca bugün bana verilecek en güzel hediye, insan hakları savunucularının tahliyesi olacak” demişti. Peter Frank Steudtner ise tahliye kararının ardından, “Hepimiz son derece rahatladık. Bizi hukuki, diplomatik olarak destekleyenlere, dayanışma gösterenlere inanılmaz derecede müteşekkiriz” diye konuştu. Sonraki oturum 22 Kasım’da İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk oturumu önceki gün saat 23.40 sıralarında bitti. Savunması tamamlanan tüm tutuklu sanıklar tahliye edildi. Mahkemenin tahliye gerekçesi ise savunmaların alınmış olması ve tutuklulukta geçirilen süre olarak açıklandı. Dalkıran ve Acu hakkında yurtdışına çıkış yasağı konuldu. Mahkeme, tutuksuz sanıklar Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan’ın karakola imza verme adli kontrol tedbirini de yurt dışına çıkış yasağına çevirdi. Heyet, İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, FETÖ/PDY üyeliği kapsamında tutuklu olarak yargılanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç’ın dosyasını da davayla birleştirdi. Büyükada’daki otel müdürünün tanık olarak çağrılmasına hükmeden heyet, duruşmayı 22 Kasım’a erteledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Alman bilişim uzmanı Peter Steudtner, tahliye sevincini yakınları ve arkadaşlarıyla yaşadı. ÖuGAuznhçlmmcareaağavknnıniiıydagPaüeeb’nnctiıneneaerkbtrşFaeaarhşkamlkniüyekAleknSteteatiltdeeBüiurelriednkrnletiHnnAda’eelvömragnilalidiedmnüeAab.nlniilıiT’şnHidmYan anmakHdaasasnuçOocaldku’ıGATAZUVETTUUEKKCALİLTAELNRADRVIE ESP operasyonunda ev baskınlarıyla gözaltına alınan ETHA editörü İsminaz Temel ile muhabiri Havva Cuştan, Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar’ın, Suruç’ta hayatını kaybeden Hatice Ezgi Sadet’in ablası Özgen Sadet’in de aralarında olduğu 12 kişi “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla tutuklandı. Hâkimlik, 1996 ve 2000 ölüm oruçlarına katılan ve “Wernicke Korsakoff sendromu” olan Nihat Göktaş, Mehmet Aslan ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) üyesi Ali Düzkün’ü ise adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Mahkemenin tutuklama kararında, Cumartesi Anneleri’nin oturma eyleminin başlamasına neden olan kayıplardan Hasan Ocak’ın ismi de geçti. Ocak anmasına katılmak suç delili olarak gösterildi. Ocak’ın gözaltında işkenceyle öldürülmesinin üzerinden tam 21 yılı aşkın süre geçti. Cenazesi, Beykoz’da ormanlık alanda köylüler tarafından bulundu. Ailesi her yerde ararken, kimsesizler mezarlığına gömülmüştü. Ocak soruşturması sürüyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet SEMPATİ BELİRTTİLER Avukatlar Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar da cenaze ve anma eylemlerine katılmakla suçlandı. Savcılık, avukatlar için şu değerlendirmeyi yaptı: “Sosyal medya hesabından terör örgütü üyesi şahıslara ait resim ve haber içeriklerini paylaşarak terör örgütü sempatisini belirtir paylaşımlar yaptığı tespit edilmiştir.” Hâkimlik, kararında ESP’yi, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nu, MLKP’nin alt yapılanmaları olarak gösterdi. Şüphelilerin, örgütün fikir ve ideolojisi doğrultusunda yayın yapan internet sitelerinin çağrıları ve duyurularıyla eylemlere katıldıkları, eylemlerde birçok suçun işlendiği, şüphelilerin eylemlerinin bütün olarak örgüt adına faaliyet göstermek olduğunu iddia etti. Kararda, “Şüphelilerin geçmiş örgütsel arşiv ve UYAP KİHBİ kayıtları da incelendiğinde terör örgütü içerisinde düzenli ve süreklilik gösterecek şekilde, sempatizanlık düzeyini aşıp örgütle organik bağ kurdukları...” ifadesi de yer aldı. Hesap sormayacağız, hesap soruyoruz Hukuk açısından en tekinsiz zamanlar... Her gün içimizden birinin kapısı çalınıyor. Mevcut “terör” örgütlerinden birine ya da birkaçına üye olmak... Üye olmasak bile destek vermek... Destek vermesek bile yaptığımız sosyal medya paylaşımlarında iktidara dil uzatmış olmak... İktidara dil uzatmasak bile gözümüzün üzerinde kaşımızın olması bahanesiyle tutuklanıp duruyoruz. Ne aklı başındaki hukukçular, ne uluslararası diplomasi... Hiçbir şey bu keyfi tutuklamaları ve yargılamaları engelleyemiyor. Çünkü bu ülke artık demokrasiyle değil bir adamın iki dudağı arsından çıkan lafla yönetiliyor. Bunu gerçeği kayda geçirmek ve içeridekilerin yalnız olmadığını haykırmak için, mahkeme kapılarına dayanıyoruz. Zaman dünyanın en saçma iddianamelerini çürütmekle... Mahkeme heyetini hukuksal eksene davet etmekle... “Bitsin artık bu saçmalık” demekle geçiyor. Yazılar yazıyoruz, konuşmalar yapıyoruz, savunmalar hazırlıyoruz. Onlar içeride dimdik duruyorlar ve iktidarın hilelerini açığa çıkarmak için sözlerini hiç sakınmıyorlar. Biz dışarıda o insanların neden hedefte olduğunu anlatmak için inatla çabalıyoruz. Sonra... Bu ne zaman, nasıl başladığını anlamadığımız tutukluluk halleri ne zaman ve nasıl sonlandığını anlamadığımız bir şekilde birer birer bitiveriyor. Tutukluluk kararlarının bazıları kalkıyor, birilerini tahliye ediyorlar. Bu arada aynı süreci bir başkaları için başlatıyorlar. Kısır bir döngüde hukuku muhaliflere karşı iktidarın elindeki bir kırbaç gibi kullanıyorlar. O arada yapılan korkunç suçlamalar, yandaş medyanın çaldığı karalar, Cumhurbaşkanı’nın ettiği ileri geri laflar... hepsi havada kalıyor. Neden açıldığı belli ama nasıl açılabildiği muamma davalar gündemi hep hileli belirliyor. Hukuk sisteminin temelini bombalayan ve ülkeyi bu yargı şarlatanlığına mahkum bırakan zihniyet, yarattığı kaostan her seferinde kendince biraz daha nemalanıyor. Bu arada bizlerin dilinde hep aynı slogan. “Hesap soracağız.” Onlar devamlı hesap yaparken; Onlar devamlı hesabı kitabına uydururken; Onlar ülkeyi hesapçılıkla yönetirken... Biz cümlemizi yanlış zaman kipinde kuruyoruz. Hesap gelecekte sorulacak bir mesele değildir. Cumhuriyet tarihinde üzerinden zaman geçtikten sonra hesabı sorulan ve hesabı verilen tek dava Menderes davasıdır. Ama o da hesaplı bir hesaplaşmadır. Onun dışında bu ülkede ne işkencelerin, ne hukuksuz askeri yargılamaların, ne hayatları karartan darbelerin, ne yolsuzlukların, ne gizli anlaşmaların hesabı soruldu; o hesaplar hiçbir zaman verilmedi. Bugün yaşananların hesabı da verilmeyecek. Üzerlerine benzerlerinde olduğu gibi hızla sünger çekilecek. O yüzden yapılması gereken artık “Hesap soracağız” demekten vazgeçmek... O hesabı zamana bırakmadan ısrarla hemen şimdi istemek... Ve cümlemizi “Hesap soruyoruz” diye değiştirmek. Kılıçdaroğlu’ndan telefon HDP’li vekillerden ziyaret CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, KHK ile ihraç edildikten sonra Nuriye Gülmen ile birlikte açlık grevine başlayıp tutuklanan ve 20 Ekim günü tahliye edilen öğretmen Semih Özakça’yı aradı. Açlık grevinden dolayı 30 kilo veren Semih Özakça’ya sağlık durumunu soran Kılıçdaroğlu, hukuki boyut ile ilgili de bilgi aldı. Kılıçdaroğlu ayrıca; FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanıp serbest bırakılan gazeteci Murat Aksoy’u ve şarkıcı Atilla Taş’ı da telefonla arayarak, geçmiş olsun dileklerini iletti. Açlık grevinin 231. gününü geri de bırakan Özakça’ya tahliye edilmesinin ardından destek ziyaretleri de sürüyor. Sağlık durumu gün geçtikçe kötüleşen ve enfeksiyon riski taşıyan Özakça’yı HDP milletvekilleri Mithat Sancar ve Filiz Kerestecioğlu evinde ziyaret etti. Özakça ile birlikte 231 gündür eylemini sürdüren akademisyen Nuriye Gülmen halen Ankara Numune Hastanesi’nde tutuluyor. İki eğitimcinin tutuklanmasıyla açlık grevine başlayan Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça ise 150 günü aşkın süredir eylemini sürdürüyor. l Haber Merkezi ABD’li senatörlerden Trump’a Türkiye mektubu ABD’de 14 senatör Başkan Donald Trump’a Türkiye hakkında bir mektup yazdı. Vizelerin askıya alınması kararını desteklediklerini bildiren senatörler, ülkede insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında gerilemeler yaşandığını belirtti. Mektubu imzalayan senatörler arasında Cumhuriyetçi John McCain ve Marco Rubio ile sosyalist Bernie Sanders gibi önemli isimler de bulunuyor. Mektupta “Erdoğan ve müttefikleri OHAL’i kullanarak ifade öz gürlüğü de dahil temel hakları bastırarak, yargının bağımsızlığını zayıflatarak ve muhalefeti susturarak hukukun üstünlüğüne saldırıp Türkiye’nin demokrasisini aşındırdı. Sizi, ABD’nin bu davranışlara hoşgörü göstermeyeceğini ve herhangi bir işbirliğinin insan hakları ve hukukun üstünlüğüne ortak bağlılık temelinde olması gerektiği mesajını net bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletmeniz için uyarıyoruz” ifadeleri kullanıldı. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle