28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 17 Ekim 2017 2 sibelbahcetepe@gmail.com Abur cubur ile gelen tehlike: OBEZİTE Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, günümüzün en önemli halk sağlığı sorunu olan çocukluk çağı obezitesine ilişkin bir rapor hazırladı. Şık, raporunda incelediği 19 gazlı içeceğin yüzde 74’ünün; 60 abur cuburun (bisküvi, cips, şekerleme, kek, kurabiye, şe kerleme, gofret, kra ker, çikolata gibi) ise 3’te birinin içerdiği şe ker miktarının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) SİBEL BAHÇETEPE tarafından önerilen günlük şeker alımı limitini aştığını ortaya koydu. Şık, obeziteyle mücadelede abur cubur gıda ürünlerine metabo lik sendrom vergisi getirilmesi, 18 yaş altındaki çocukların abur cubur ve fast food tarzı ürünlere erişimi ni azaltacak önlemlerin alınması, ai le sağlığı birimlerinde mutfak atöl yeleri oluşturulması, bakkal, mar ket gibi satış yerlerinde reyon dü zenlemeleri yapılması, okul kantin lerinde bu tür ürünlerin satışlarının daha etkili yöntemlerle engellenme si gibi birtakım adımlarla mümkün olabileceğini söyledi. Sosyal Haklar Derneği (SHD) Gıda Hakkı Çalışma Grubu’ndan Dr. Şık tarafından hazırlanan ve 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde kamuoyuna açıklanan “Çocukluk Çağı Obezitesi Raporu” dün açıklandı. Son 30 yıl lık süreçte çocuklar ve yetişkinlerde gözlenen obezite oranının arttığını anımsatan Şık, obezite sorununun giderek küresel bir salgına dönüştü ğünü söyledi. ‘Yüzlerce ürün var’ Obezitenin şeker içeriği yüksek veya şeker ilave edilmiş yiyeceklerin sık tüketilmesi ile yakından ilgili bir problem oduğunu anlatan Şık, piyasada abur cubur kategorisine giren yüzlerce çeşit ürün olduğunu, bu ürünleri sıklıkla tüketen çocukların obezite riski ile karşı karşıya kaldığını vurguladı. Obezitenin bireylerin fazla yemesi ve az hareket etmesi sonucu ortaya çıkan bir sağlık sorunu olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Şık, “Obezite, kamu ve çevre sağlığını önemseme Ülkemizdeki 05 yaş aralığında bulunan çocukların yüzde 8.5’i obez/şişman ve yüzde 17.9’u hafif şişman. Buna göre 05 yaş aralığında bulunan çocuklardan yaklaşık 660 bin, 618 yaş aralığında ise 1 milyon 300 bin çocuğun obezite sorunu yaşadığı belirtiliyor. Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık tarafından hazırlanan “Çocukluk Çağı Obezite Raporu”yla abur cubur gıdalar ile gazlı içeceklerdeki şeker tehlikesine ve obeziteye dikkat çekiliyor. Yaş ve cinsiyete göre çocukların günlük diyetlerinde yer alan yiyecek ve içeceklerden almaları önerilen şeker miktarı tabloda gösteriliyor. Reyon düzenlenmesi yapılabilir yen, tüketimi arttırmayı iktisadi bü meyveli yumuşak şekerler, bisküvi, yümenin odak noktasına koyan pi kek, gofretler gibi pek çok üründe yasa ekonomisinin ve sorunun ger ki şeker miktarının da 10 yaş altın çek nedenlerini teşhis etmekten ve daki çocuklar için ciddi sorun oldu doğru önlemler almaktan uzak ka ğu, her üç üründen birinin içerdiği mu politikalarının sonucudur” diye şeker miktarının tavsiye edilen gün konuştu. lük şeker alım limitini aştığı belir Limitlerin üzerinde lendi. Yapılan değerlendirme çocukların bu tip içeceklerden yalnızca Abur cubur olarak tabir bir bardak (250 ml) içtikle edilen gıdaların fiyatlarının ri varsayılarak yapılmıştır. da 1 TL ile 5 TL arasında de Buna göre 46 yaş aralığın ğiştiğini kaydeden Şık, rapo daki çocuklar için rapor ra ilişkin şu verileri paylaştı: da 19 adet içeceğin yüzde “DSÖ 2015’te kilo artışı ve 74’ü DSÖ tarafından tavsi obezite sorunu ile mücadele ye edilen günlük şeker alı edebilmek için günlük alın mı limitini de aşmaktadır. ması gereken şeker mikta Örneğin bir bardak limo rının, bir insanın günlük al nata içen 46 yaş aralığın ması gereken toplam kalorinin yüzde 5’ini geçmeme Bülent Şık daki bir çocuğun önerilen günlük şeker alımını yüzde si gerektiğini belirtti. Yap 167 oranında aştığı belir tığım incelemelerde, 3040 gramlık lenmiştir. Bütün bu veriler abur cu küçük bir paket ürünün yenilme bur yiyeceklerden herhangi birin si ya da şekerli, gazlı, aromalı içe den günde bir paket yenildiğinde cekten yalnızca bir su bardağı içil ya da bir su bardağı dolusu şekerli, mesinin dahi, çocukların günlük şe gazlı veya aromalı içecek içildiğin ker miktarından daha fazla şeker al de günlük şeker alımlarının kolay malarına neden olduğunu gösterdi. lıkla aşılabildiğini göstermektedir, Yapılan pek çok incelemede jöleli, bu kaygı vericidir.” Dr. Bülent Şık, obezite ile mücadelede bazı önerileri raporda şöyle özetledi: l Fast food ve abur cubur tarzı gıda ürünlerini üreten ve tüketenlerce ödenecek bir “Metabolik Sendrom Vergisi” oluşturulmalıdır. l Bu tip gıdalara erişimi engellemek ya da azaltmak esas amaç olmalıdır. Bunu sağlamanın tek yolu ise 18 yaş altı çocuklara bu tip ürünlerin satışını yasaklamaktır. Örneğin şimdi olduğu gibi büfe, bakkal, market ve süpermarketlerde abur cubur tarzı ürünlerin giriş kapısının sağına soluna, market içinde çocukların göz hizasına yerleştirilerek teşhir edilmesi engellenmeli, reyon düzenlenmesi yapılabilmelidir. l Bir yiyeceğin etiketinde yaş ve cinsiyetine göre bir insanın günlük olarak alması gereken şeker miktarının ne kadarını sağladığı bilgisi mutlaka okunaklı ve görülebilir bir şekilde yer almalıdır. l Fast food zincirlerinde yer alan markaların tamamının internet üzerinden satış yapmaları önlenmelidir. Bu tür ürünlerinin satışı yükseköğretim kurumları dâhil okul kantinlerinde ya da okul içinde yer alan satış yerlerinde yasaklanmalıdır. l Okullarda çocuklara bedava meyve, örneğin her gün bir elma ya da mevsime uygun başka bir meyve dağıtılmalıdır. l Okullarda fizik aktivite olanakları ve beden eğitimi ders saatlerinin sayısı mutlaka artırılmalıdır. l Ülkemizde sağlık, gıda ve ekoloji alanında analitik çalışmalar yaparak kamusal bilgi üretecek bağımsız bir kuruma ihtiyaç vardır. İltihap deyip geçme Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Dr. Şahin Bingüllü, tedavi edilmeyen uzun süreli orta kulak iltihaplarının kalıcı işitme kaybına neden olabileceğini söyledi. Tedavinin çok kolay olduğunu belirten Bingüllü “Tedavi edilenlerde herhangi bir problem olmaz. Tedavide antibiyotik ve ağrı kesici kullanılarak birtakım ilaçların da takviyesiyle çocuğun nefes almasını rahatlatarak ve östaki borusunu açarak daha da çabuk iyileşmesini sağlayabiliriz. Ancak tedavi edilmediği takdirde uzun süreli iltihaplar kalıcı işitme kaybına neden olabilir” değerlendirmesini yaptı. Zekiye Bacaksız yeniden başkan Genel Sağlıkİş Sendikası’nın 30 Eylül 1 Ekim tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen 3. Olağan genel kurulunun ardından merkez yönetim kurulu toplanarak görev dağılımını yaptı. Zekiye Bacaksız yeniden genel başkanlığa getirilirken, Sinan Sevimli genel sekreterlik, Derya Uğur genel mali sekreterliği, Eylem İşçen genel örgütlenme Sekreterliği, Aydın Çakır genel hukuk ve TİS Sekreterliği, Uğur İşlek genel basın yayın ve eğitim sekreterliği ve Sadık Doğrul genel dış ilişkiler ve bilişim sekreterliği görevlerini üstlendi. Şeker gözü vuruyor Her 3 diyabet hastasından birinin göz problemi olduğuna dikkat çeken uzmanlar, düzenli tedavi ve takiplerin göz sağlığında önemine vurgu yaptı Türk Oftalmoloji Derneği Tıbbi Retina Birimi Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Karaçorlu, ülkemizde şeker hastalığı (diyabet) görülme sıklığının gittikçe arttığını belirterek, “Günümüzde 415 milyon olan şeker hastası sayısının 2040 yılında 650 milyona ulaşması beklenmektedir. Bunların yaklaşık 3’te birinde göz sorunu bulunduğu düşünülürse durumun önemi anlaşılabilir” dedi. En önemli körlük nedeni Görme kaybının oluşmasının nedenlerini açıklayan Karaçorlu, “Dünyadaki en önemli körlük nedenleri ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre değişmektedir. Gelişmekte olan, ekonomik olarak zor durumdaki ülkelerde en önemli körlük nedeni, önlenebilir, tedavi edilebilir olmasına rağmen ‘katarakt’tır. Afrika, Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerde hâlâ yüz binlerce kişi katarakt nedeniyle körlükle karşı karşıyadır. Ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmiş ülkelerde ise en önemli körlük nedeni ‘diabet’ yani şeker hastalığıdır” diye konuştu. Dünyada yaklaşık 1.35 milyar kişinin çeşitli derecelerde görme kaybı yaşandığını anımsatan Karaçoğlu “Dünyadaki kör nüfusun yüzde 82’si 50 yaş üstü kişilerden oluşmaktadır. Konunun üzücü yanı görme kayıplarının yüzde 80’inin doğru tanı, tedavi ve korunma ile önlenebilir oluşudur. 2050 yılında dünyada 115 milyon kişinin kör olması beklenmektedir” dedi. kontroller önemli Şeker hastalığının neden görme kaybı oluşturduğu hakkında da Yani her 3 şeker hastasından birinde göz etkilenmektedir. Bu nedenle has bilgi veren Karaçorlu, özetle şunla taların yıllık göz kontrolleri çok çok rı kaydetti: önemlidir. Hiçbir şikâyetleri olma “Diyabetik retinopati ya da şe sa dahi yılda bir kez göz hekimi ker hastalığına bağlı görme tarafından muayene edilme kaybı, kan şekeri yüksek sey lerinde büyük yarar bulun reden kontrolsüz diyabetik maktadır. Ülkemizde 7 mil ler arasında daha sık görülür. yon civarında şeker hasta Yüksek kan şekeri kılcal kan sı var. Şekeri düzensiz sey damarlarını bozar, damarların reden bir hastada hem reti tıkanmasına, kanamalara ve na yani ağ tabaka kanama ve görme tabakasında su toplan ödemine bağlı görme kay ması yani ödeme neden olurlar. Uluslararası Diyabet Vakfı’nın ve Prof. M. Karaçorlubabğı,lıbbööbbrreekkdyaemtmaretzıkliğani vıkelığsıina rilerine göre günümüzde 415 milyon nir etkilenmesine bağlı kas erimele insanın şeker hastası olduğu düşünül ri ağrıları görülmektedir. Bunların tü mektedir. Bu olguların 145 milyonunda mü yıllık kontroller ve düzenli kan şe diyabetik retinopati görülmektedir. keri ile önlenebilir.” sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Avcıoğlu/Küçükömer Eleştirisine’ savunma 1 Ümit Aslanbay Ali Sirmen ile bir nehir söyleşi yaptı: “Bir Eski Cumhuriyet İçin” adını taşıyan bu önemli söyleşi kitabı, (İmge Yayınevi) bir “Anıt insanın”, Ali Sirmen’in, son dönem Türkiyesine ilişkin çok ilginç tanıklıklarını ve yorumlarını aktarıyordu. Bu kitap hakkında iki yazı yazdım. İkinci yazımı bitirirken bir de not koymuş ve “Ümit Aslanbay’ın Sunuş bölümünde ‘Doğan Avcıoğluİdris Küçükömer modelleri arasındaki kavga’ dediği ve söyleşinin teorik çerçevesi olarak sunduğu yaklaşım, her iki model de yanlış önermelerden oluştuğu ve demokratik seçeneği dışarda bıraktığı için, eksik, dolayısıyla da yanlış! s. 8.” demiştim. Sevgili Ümit bu notuma, aşağıda yarısını alıntıladığım uzun bir karşılık vermiş. Kalanı öbür yazıya. Konu yakın tarihimiz açısından çok önemli! HHH Sayın Hocam, Öncelikle Ali Sirmen kitabını okuyarak, hakkında yazdığınız iki önemli ve güzel yazı için size teşekkür ediyorum. Değerli saptamalarınız beni olduğu kadar okuyan; benimle paylaşan herkesi heyecanlandırdı. “Türkiye’de yazarlar okumazlar, adı üstünde” lafını da boşa çıkarttı.. Hele sizin tarafınızdan takdir edilmesinin ise benim açımdan övüncü ayrı. Ne desem az gelir. Son yazınızda ise; “Bir eleştirim var”; diye başlayarak, beni Türkiye’yi İdris Küçükömer ile Doğan Avcıoğlu şemalarına sıkıştırmakla eleştirmişsiniz. Bunu da her iki şemada da “demokrasi yoktu” diye çok haklı bir noktaya işaret ederek belirtiyorsunuz. Ama benim suçum ne? Rahmetli büyüğümüzün, “Benzin vardı da biz mi içtik” dediği gibi, sizin işaret ettiğiniz, ama ne olduğunu da tam anlatmadığınız o “demokrasi” var mıydı; varsa nerede, kimler tarafından temsil edildi? Hangi şemada yer aldı? Vardı da biz mi göremedik? Osmanlı’dan bu yana, İttihat TerakkiPrens Sabahattin kavgası, Cumhuriyet sonrası ise Ali Sirmen’in anlattıkları, bugün yaşananlar tamamen bu kavga değil mi? Burada içinde “demokrasinin” olduğu şema nerede, kimler tarafından temsil edildi, ediliyor? Ben bir saptama yaptım. Aslında ben değil, kitabı okuduğunuz için söylüyorum, bu saptamayı Ali Sirmen yaptı (bkz. birinci baskı shf. 124). O da “Doğan Avcıoğlu haklı çıktı” dedi ama “orada demokrasi vardı” demedi ki!.. Ben oradan hareket ettim. Ve bir tarikatın, darbe yapmaya kalktığı bugün geldiğimiz noktada, bu tarz oluşumların sivilleşmenin, demokratikleşmenin motoru olamayacağı gibi, demokrasinin unsuru dahi olamayacağı ortaya çıktı. Eğer Doğan Avcıoğlu şemasında “demokrasi” yoksa, bu saptama da (Yukarda yaptığı kendi saptamasını kastediyor. E.K.) “İdrisilere” (Siz bu kavramlaştırmayı seversiniz biliyorum) ve onun takipçisi bugünün sivilleşmecilerine, 2. Cumhuriyetçilerine, liberallerine aittir. Bu; hiç bıkmadan, ikide bir dile getirdikleri ve sonunda hep Kemalizme dayadıkları bugün acı sonuçlarını birlikte yaşadığımız bir önermeydi. Görüldü ki hiç de masum değildi. Sizin de dediğiniz gibi, “İdris Küçükömer’in ‘Sağ soldur, sol sağdır’ saptırmalarından”* ibaretti. HHH Devamı Perşembeye: DİREN SEVİYELİ TARTIŞMA! Lösemili Kutay için kampanya başlatıldı Bartın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Cumhuriyet Anadolu Lisesi öğrencileri, lösemi tedavisi gören lise öğrencisi Kutay Gönültaş’ın tedavi masrafları için yardım kampanyası başlattı. Zonguldak’ın Kilimli ilçesindeki Eren Enerji Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri Bölümü 12. sınıf öğrencisi Gönültaş, Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde 4 aydır tedavi görüyor. Gönültaş’ın sınıf arkadaşları, ona moral vermek ve Kutay Gönültaş destek olmak için saçlarını ‘sıfıra’ kestirirken, bir destek de Bartın TOBB Cumhuriyet Anadolu Lisesi öğrencilerinden geldi. Okuldaki Canberk Çağdaş (17) öncülüğünde başlatılan kampanyaya okul yönetimi, öğretmen ve öğrencilerden de destek geldi. Çağdaş, geçen hafta başlattıkları kampanya kapsamında şimdiye dek 750 TL para toplandığını anımsatarak “Önemli olan Kutay’ın yanında olduğumuzu göstermemiz, ona bu mesajı vermemiz ve farkındalık oluşturmak” dedi. l BARTIN/DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle