19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 15 Ekim 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ yorum 13 Seks terbiyecisi profesörler... Gelin bugün büyük politik sözleri, bir çırpıda yapılan analizleri her konuya hâkim, kendinden menkul uzmanlara bırakarak mahremin artık rafa kaldırıldığı ülkemizin seks coğrafyasında ilerleyerek biraz dalga geçelim. Bugünlerde duyduğum en güzel, fıkra gibi bir olayı sizinle paylaşıp ana konumuza geçmek istiyorum. Olay şöyle: Bodrum’un esnafı çok, esnaf iş olmadığında kapılarının önünde tavla oynayarak vakit geçiriyor. Tam o sırada şiddetli bir sallanma oluyor, oradan geçen orta yaşlı bir hanımefendi çığlık artarak esnafın yanına doğru koşuyor: “Deprem oluyor, siz ne kadar rahatsınız, oyununuzu bile bırakmadınız, nedir bunun sebebi?” diye soruyor. Esnaftan biri kadına bir bardak su veriyor, biri sandalye uzatıyor, en gençlerinden biri de “Bakın hanım ablacığım bu bölgede tam beş uygarlık depremle yok olmuş, bize de olacağı budur, telaşa gerek yok” diyerek kadını yatıştırıyor. Ben bugünlerde çevremdekilere hep bu olayı anlatıyorum. “Olacak budur, telaşa gerek yok.” Nerede kalmıştık, ülkemizin seks coğrafyasında dolaşmaya çıkacaktık, katiyen unutmadım. Başlıyorum: Ansızın toprağa verdiğim erkek kankam Rıfat Dedeoğlu’yla pazar günleri İstanbul’un pek de bilinmeyen sokaklarında, pazarlarında dolaşıp dururduk. Günlerden bir gün, Kadıköy Kuşdili’nde her pazar açılan bir antikacı pazarına gittik. Pazarı dolaşırken, birden uzunlamasına dörtbeş masanın yan yana konduğu ve üstünde binlerce CD’nin olduğu bir bölüm keşfettik. Masaların çevresinde, her yaştan erkek vatandaş, adeta dişini tırnağına takmış, CD’lere hücum ediyordu. Ben de “Hadi” dedim, “şu CD’lere biz de bakalım”. Rıfat kolumdan çekti, “Oraya gitme, onların hepsi porno CD’si, seni ben bile kurtaramam.” Evet, o eski zamanlarda porno içeren görsellere ulaşmak epey bir çaba isterdi. Ancak internet hayatımıza girdi ve porno artık altı yaşındaki çocukların bile kolayca ulaştığı bir meta oldu. Böyle olunca da, seksi pornolardan öğrenen erkeklerin ve de kadınların sayısı hızla arttı. Tabii, İslam dininin hâkim olduğu coğrafyamızda özellikle ilahiyat profesörlerine, Diyanet’e sorulan soruların içeriği de değişti ve bu durumda seks terbiyecisi imamlar, profesörler türemeye başladı. Ben okuduklarımın yalancısıyım, örneğin belli ki, oral seks konusunda çok soru var. Gençler, orta yaşlı hatta yaşlı Müslüman erkekler, soruyorlar: “Oral seks günah mıdır?” Şimdi seks terbiyecisi profesörler, fetvacılar ne yanıt versinler? Onlarda porno izlemişler, üstelik Amerikan Başkanı Clinton bile ofisinde oral seks yaptığı için milletin gazabını çekmiş. Düşünüp taşınıp soruya şöyle bir yanıt veriyorlar: “Arada sırada oral seks yapmak, üstelik mecburiyet varsa günah değildir.” Bu arada sadece erkekler değil kadınlar da porno izliyor. Hem de çok. Bendeniz kadının internetten bulduğu bir çift ile grup seks yapıp dengeleri bozulan kapıcı bir çiftin psikolog bir arkadaşımın kapısını çalmalarının ve “Bizi bu günahtan kurtar” diye yalvarmalarının bizzat tanığıyım. Şimdi bakın internette bir duyuru dolaşıyor: “İstanbul Vajinal Sülük Kursu”. Bir kadın hastalıkları eğitmeni bu dersi veriyormuş. Tanrılar, bu tür eğitmenlerden tüm kadınları korusun. Sülük ve vajina, böyle fantezi kırk yıldır porno çekenlerin bile aklına gelmez. Geçenlerde altmışını geçen bir adam, komşusunun keçisini çok beğenmiş ve onunla bir aşk yaşamış. Keçinin sahibi bunu duyunca adamı mahkemeye vermek istemiş, yaşlı adamdan bir uzlaşma önerisi gelmiş: “700 lira vereyim, davandan vazgeç ve keçimi bana ver.” Gülmeyin, bu arada anal seks meselesini unutmayalım. İslam dininin egemen olduğu ve bekâretin pek kıymetli olduğu ülkemizde, elbette en tehlikesiz cinsel ilişki anal seks. Bunu özellikle küçük yaştaki kızlarla ve erkek çocuklarla yapan pek çok erkek var. Fetvacılar, işin içinden çıkmak için bu çeşit ilişkinin de İslam dinine aykırı olmadığını söylediler, ayrıca badelemenin bir gelenek olduğunu da! Bu arada herhangi bir tecavüz olayında bekâret bozulmamışsa, acayip ceza indirimi uygulayan hâkimlerimizi de unutmayalım. Çok örnek var ama yerim azaldı. Hadi bakalım biraz düşünün, biz pek terbiyeli bir toplumuz da! 15 EKİM 2017 SAYI: 33611 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.43 05.28 05.51 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 07.08 12.57 15.59 18.32 06.52 12.41 15.45 18.18 07.13 13.04 16.10 18.42 Yatsı 19.52 19.36 19.58 Yahudilik, kadın kafasına yaşadığımız yüzyıldan 4000 yıl önce taktı ve “ya saçını ekolü denildi. 1139 Latran Konsili’nde, rahiplerle birlikte çalışmaları yasaklandı. 1233 Mayence Konsili’nde, Engizisyon Başrahibi kazıyıp görüneceksin ya da örtüne Conrad de Marbourg tarafından yüzlercesi ceksin” dedi. yakılarak ölüme mahkum edildi ve “sahte Hıristiyanlık, aynı kuralı 2017 yıl dindarlık” suçundan yakıldılar. önce benimsedi. HHH Mutlaka kan bağıyla edinilen Peki, günümüze ne kaldı bu rahibelerden Yahudilik yayılmacı bir din olmadı ve ekollerinden? ğından; özellikle Batı toplumlarında kadının yerini en yaygın anlamda imana dayalı Hıristiyanlık belirledi. Baş ve dünya yuvarlaktır Şöyle söyleyeyim: Nesli tükenen rahibeler hakkında anlatılan fıkraların, erotik ve pornografik “fantazm” metinleri ile çevrilen Ancak... filmlerin sayısı, dünyadaki rahibe nüfusun Tanrı’nın oğlu kabul ettiği İsa’nın diliğin “ya kazıt, ya örtün” kuralını Katolik öğretide dan fazla. Ve kafasını saç teli görünme annesi Meryem’i kutsayarak, üç tektanrılı din hem kafalarını kazıtıp hem örterek, başka bir de mecesine örten yegâne kadın türü rahibeler olan arasında kadını en fazla yücelten inanç oldu... yişle iki kat diyet ödeyerek üstlendiler. Katolik Kilisesi, giderek büyüyen din kadını açığını Denilse de, uygulamada pek de yararı görülmedi Yıllarca “sessizlik oruçları” tutanlar oldu. Zaten Siyahi Afrika’dan ithal ettiği yeni müminlere rağ bu yüceltmenin. Örneğin İncil’de Aziz Paulus’un hepsi bakireydi ya da nedamet getirmiş, erkek eli men kapatamıyor. Efeslilere vaazında, hiç olmazsa kadına şiddet tutmamaya yeminli, tamamı Hz. İsa’ya, yani cismi Ve Almanya’daki ünlü Faşing karnavalında, yoktu ve: olmayan Tanrı oğluna önce nişanlı, sonra evli... resimde gördüğünüz rahibe kılıkları internette sa “Ey kadınlar, kocalarınıza Tanrı’ya itaat eder gibi HHH tılıyor, üstelik pek revaçta. itaat edin. Erkekler, karılarınızı İsa’nın Kiliseyi sev Yemek orucunu, sessizlik orucunu kazayla bo Kadın olsun, erkek olsun, insan başı dünya gibi diği gibi sevin” yazıyordu. zanlar, aklından günah fikirler geçirenler, kendi yuvarlaktır. Önce dönmez sanılır, döner diyen ya Peki, kadınlar pek mi sevildi, genelinde Hıristi kendilerini cezalandırmakla yükümlüydüler. Bu kılır, eninde sonunda döndüğü anlaşılır. yan, özelinde Katolik tarihte? Ne gezer... cezalar, bazen sabahtan akşama dua, aylar hatta Demem o ki, 622 yıl kadar sıkacaksınız dişinizi. HHH yıllar boyunca kuru ekmek ve suya talim, bazen Çünkü Türkiye’yi yönetenlerin gizli takvimi, henüz Kendisini dine adayan kadınlara, aynı Paulus, de kendini dövmek biçiminde uygulanıyordu. miladın 1395’inci yılını gösteriyor. aynı İncil’de, “Mütevazı ve mutaassıp giyinsinler. Ve kendilerini cezalandırmak üzerine kurulu HHH Saçlarını örmesinler, altın, mücevher takmasın kadın yaşamları, hastaları iyileştirmek, sakatlara Yukarıdaki yazım, ilk kez 2008 yılında yayımlan lar, gösterişli elbiselerden kaçınsınlar” deniyor yardım, yetimleri eğitmeye adalıydı. mıştır. Sadece tarihleri güncellediğim bu satırların; ve ekleniyordu: “Din kadınları kendilerini hayır 2000 yılda, aklını Tanrı’ya ve dine takarak ka ülkemizi yöneten ve hicri takvimin 1439’unda takı işlerine adamalı ve itaat görevlerini sessizce ifa çınan (kaçıran olabilir mi?) binlerce rahibe ge lı kalan zihniyetin, kadınlarımıza Medeni Kanun’la etmelidirler...” lip geçti dünyadan. Yüzlercesi, en büyük günahı verilen erkeğe eşit insanlık hakkını müftülere Rahibe cemaatleri böyle kuruldu ve manastır işledi ve intihar etti. nikâh yetkisiyle hacamata hazırlandığı günümüze, hayatı bu emirlere dayandı. Yine de engizisyon ateşlerinden kurtulamadılar. ışık tuttuğunu düşünüyorum. Bazı rahibe cemaatlerinde, mumya gibi bant Ortaçağda, manastıra girmeden ve Kilise tara lanan başların üstüne çarşaf örtülüyor, buna rağ fından görevlendirilmeden rahibe yaşamı süren, Y.N. Bugün saat 13.00 ile 16.00 arasında men altındaki kafanın saçları da kazınıyordu. kendisini hayır işlerine adayan “laik” kadınlara Edirne Kitap Fuarı’nda okurlarımla bir söyleşi Yani tarihte kimi rahibeler din kadınlığını, Yahu ve onlara destek veren erkek rahiplere “Beguin” yapacak ve kitaplarımı imzalayacağım. Çok şükür soru sormak sadece yapmış olacakltaanradhmı[email protected] HHH www.ahmettan.com mekruh. KHK ile Bizde şimdilik ve yasaklanmış da değil. çok şükür FETÖ ve Her ihtimale karşı biz PKK kadar etkili ve yine de, sayıları ürküt güçlü değilller. Güç meden sayılamayacak lenmeleri de yakın kadar mebzul ve meçhul bir gelecekte müm imam hatipli başdanışmalarına soralım: “THY’nin iç ve dış hat seferlerinde yolculara ikram edilen kaynak su Helal su, kün görünmüyor. Çünkü et yemedikleri için güç kazanmaları yavaş oluyor. Kendisini inanan sBalandseürRüunner besmelesiz etlarının etiketlerinde ‘Helal’ yazısı yer alıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi diye tanımlayan kesim için en ağır küfürlerden biri “bes damgalı bu suları ‘Helal’ melesiz” deyimidir. yapan nedir?” “Besmelesiz” etten uzak durmanın en kestirme HHH yolu ise vejetaryenliktir. Ridley Scott’un 1982 yapımı filmi  “Blade Runner” kimine göre bugüne kadar çekilmiş en iyi bilimkurgu filmlerinden biri. 35 yıl sonra çekilen devam filmi “Blade Runner 2049”un yarattığı heyecanı izlemek “Ümmetin Önderi” sıfatını aldı kabul etti. Artık Vejetaryenler daha çok ve genellikle kadınlar ilginçti. her türlü helal haram sorumluluğundadır. dır. Sosyal medyada aylar öncesinden başladı Ki iktidar olur olmaz, “AB’ye girme aşkına” zinayı suç sayan Türk Ceza Kanunu’nu değişirdi. “Harama uçkur çözmeyi” cezasız bıraktı. Yüce Tanrı’dan niyaz edelim de ülkemizde 15 yıldır harama çözülen tüm uçkurların günahı Nedeni, annelik güdüsü olabilir. Kesilip yenilen sığırların, koçların, koyunların aslında zamanında birer süt kuzusu ve süt danası olmalarıdır. Vejetaryenler, eti sevmediklerinden değil, hayvanlara olan merhametlerinden yemediklerini filmle ilgili paylaşımlar. “Film, 2017 yılının en önemli sinema olayı olacak” diyordu bazıları. “2001: A Space Odyssey’den sonra gelmiş geçmiş en iyi bilimkurgu filminin devamını izleyeceğiz. Heyecan verici” diyordu bir başkası. “Uzun zamandır bilimkurgu kıtlığı çeken onun “amal defteri”ne yazılmasın!.. söylüyorlar. bünyemize ilaç gibi gelecek” yorumunu oku HHH Ama et yemeye asıl itirazları başka bir nedenle: yunca gülümsedim. Suyun bile helali haramı ile ilgilendiği halde, Et yeme ile saldırganlık arasında çok sıkı bir Sonra fark ettim ki, insanlar film için ciddi acaba bula bula et satın almak için neden gidip Ortodoks Sırpları buldu? 5 bin ton et satın alma anlaşmasını imzalarken yoksa daldı mı? İnşallah yine yanıltılmış değildir! Boşnak katliamı nedeniyle liderleri “kasap” ve ilişki var deniyor. Tabiata bakın, diyorlar, saldırgan hayvanların hepsi et yiyor. Et yedikleri için de saldırıyorlar. Ot yiyen bir yaratığın saldırdığı görülmemiştir. Geyikten tavşana, filden zürafaya bir ot yiyicinin ciddi hazırlık yapıyor. 1982’de gösterime giren kült filmi yeniden izleyenler, film hakkında yazılan tezleri okuyanlar, filmin yorumlarını yeniden okuyup arkadaşlarıyla paylaşanlar, hem ilk filmin hem de yenisinin müziklerini dinleyip karşılaştıranlar... Film daha vizyona girmeden “dindar kindar” sıfatı ile anılıyor. Ortodoks Sır saldırması görülmüş hadise değildir. Ama aslanı, internetten yeni filmin müziklerini bulmuş bistan ile yaptığı et ve muhabbet alışverişi ABD kaplanı, kurdu, hatta bir kediyi düşünün, bir parça bazıları. “Yeni filmin müzikleri de çok başarılı ile yaşadığmıız krize rastladı. Belli ki “besmelesiz kesilen etin haram sayılabileceği” ihtimalini atladı. “İhtimal” diyoruz. Çünkü, “Şafiilik” gibi kimi “hak mezhepler” besmelesiz kesilen etin haram sayılmayacağını savunuyor. Eti yerken çekilen besmelenin eti helal hale getireceğini savunuyor. et için bile vahşileşebiliyor. Madem et ile şiddet hatta melanet arasında güçlü bir bağ var; PKK ile FETÖ’cü teröristler veya kadınlara şiddet uygulayanlar acaba çok et yedikleri için mi öyleler? Saldırgan siyaset ile barışçı politika arasında bir fakat Vangelis bir başka” diyordu bir yorumcu.  Derken filmin gösterim günü geldi. Öğren dik ki, film “sansürlenmiş.” Üstelik filmi sansürleyen Sony Pictures’ın kendisi. Söylendiğine göre filmdeki ‘Replicant’ların (kopyalar, sentetik insanlar) çıplak olarak göründüğü bazı sahneler ve yaradılış Ülkemizde Sünni Hanefiler çoğunlukta. Acaba bağ var mı? sahnesi sansürlenmiş.    “Şafii”liğe dümen mi kırıyoruz? HHH Sırbistan jest yapıp kasaplarına kesim sırasında besmele çektirebilir veya belli sayıda kasabı Müslüman yapabilir mi? Ama bildiğimiz Sırplar 5 bin ton et için sünnet olmayı kabul etmez! Dünyada kişi başına et tüketiminde yılda 120.2 kg ile ABD birinci sırada. En sonuncu ise Bangladeş, 4 kg. Birçok dinsel kaynak, Hz. Ali’nin “40 gün et yemeyenin ahlakı bozulur” diye buyurduğunu belirtiyor. Ama yiyenin daha çok bozuluyor! Şirketten tek tümcelik bir açıklama geldi: “Bazı bölgelerde Sony Pictures yerel kültüre saygısından ötürü filmin hafifçe değiştirilmiş bir versiyonunu piyasaya sürmüştür.” Hani özrü kabahatinden büyük derler ya. Tam da öyle bir açıklama olmuş. Yerel kültüre saygı, bir sanat eserini sansür Çözüm, Türkiye’den atanacak müftülerdir. Acaba genel ahlak düzeyinde bir bozulma mı leyerek mi gösterilir? Nikâh “kıymaya” hazırlanan müftülerimiz, Sırp teşhis etti de alelacele gidip Sırplardan et almaya Peki, sanata saygı nerede kaldı? Ya sine mezbahalarında “kesim” gözlemiyle bir tür staj da karar verdi? maya, emeğe ve Türkiye’deki sinema izleyicisine saygı? Aylarca hatta yıllarca “Blade Runner”in de vam filmini bekleyenler sansüre yoğun tepki KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] gösterdiler. Kimileri filme gitmeme kararı aldı. “O kadar bekledik, birkaç ay daha bekler filmi sansürsüz olarak DVD’den izleriz” diyenler oldu. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), bu uy gulamanın “Türkiye halkına ve Türkiye’deki sinema izleyicilerine hakaret niteliği taşıdığını” açıkladı. Sony Pictures’dan ikinci bir açıklama gel medi. 80’lerden bu yana Türkiye’de sansürün her çeşidiyle karşılaştığımızı düşünürdüm. Fakat böylesi bir otosansürle ilk kez karşılaştık.  Şirket, benzer bir sansürü Ortadoğu ülke lerine de uyguluyormuş. Haberlerde Birleşik Arap Emirlikleri’nden söz ediliyor. Demek ki Sony Pictures’a göre Türkiye’nin “yerel kültürü”, “Birleşik Arap Emirlikleri”nin yerel kültürüyle aynı. İnsan merak ediyor tabii, şirket acaba Amerika’nın değişik bölgelerindeki “yerel kül tür” farklılıklarına da aynı ölçüde saygı göste riyor mu, orada da sansür uyguluyor mu diye.  Ayrıca şirkete göre Türkiye’nin “yerel kül türü” başka hangi ülkelerin “yerel kültürüyle” benzerlik gösteriyor merak ediyorum doğrusu.  “Sonra bu otosansür ne zaman başladı? Daha önce hangi filmler ne ölçüde sansüre uğradı?” gibi soruların da yanıtları yok.   Şirket niye yaptı böyle bir şeyi? Muhteme len yaş sınıflandırmasında 18+ almamak için. Böylece gişe hasılatını arttıracaklarını düşün ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] düler belki de. Fakat sansür ters tepti.   Filmi geçen hafta sonu izleyenlerin sayısı 57 binde kaldı. Kurtlar Vadisi Vatan’ın izleyici sa yısı 108 bin, Ay Lav Yu Tuu’nunki de 79 bindi. Diğer yandan bu uygulama Sony Pictures’ın Türkiye algısını da gösteriyor elbette. Sosyal medyada şirketin Türkiye algısına sert tepki gösteren bir yorumcuya bir başkası şöyle karşılık vermiş: “Elbette tepkinde haklısın. Ama hata biraz da bizde değil mi? İnternetin en büyük an siklopedisi Wikipedia’yı yasaklayan ülke han gisi? Dünyada en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke hangisi? İnternet özgürlüğünde ve dünya hukuk endeksinde tepe taklak gi den ülke hangisi?” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle