Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pazar 15 Ekim 2017 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET haber 11 Bilim Akademisi yeni müfredatı değerlendirdi Yetersiz ve hatalı FİGEN ATALAY Bilim Akademisi Yönetim Kurulu’nun yeni ders programı ve kitapları üzerine yaptığı çalışmaya göre, program birçok bakımdan yetersiz, hatalı ve yanlış bir çerçeveye oturuyor. Çalışmada, sadece fen dallarında değil dünya bilgisi ile ilgili bütün alanlarda bir eğitim programının öne çıkarması gereken merak, akıl, kanıt arama, sorgulama gibi akılla ve pratik hayatla ilgili değerlerden söz edilmediği vurgulanıyor. Bilim Akademisi’nin yaptığı değerlendirme şöyle: l Konular listeler halinde sıralanmakta, hangilerinin temel, hangilerinin ikincil öneme sahip olduğu açıklanmıyor. l Filanca bilim insanının, âlimin “görüşü” öne çıkarılıyor. Esas olan bir fikrin kimin görüşü olduğu değil dünya ile ilgili ne söylendiği ve bu sonuca nasıl ulaşıldığıdır. l Kişilere ve metinlere atıf, dünyanın kendisiyle ilgili kanıtların önüne çıkabiliyor. l Matematik ve felsefe gibi soyut alanlarda da temel tanımlar konurken a) birbirleriyle tutarlılık b) çıkarımlara olanak ve temel sağlamak, c) çoğu zaman da dünya bilgisi için bir ifade ve çıkarım dili sağlamak gözetilir. Burada da muhakeme esastır. Bu müfredattaki yığma yapı ve söylem muhakemeyi arka plana atmaktadır. l Doğa yasaları ve dünya ile ilgili birçok bilgi çocuklara ve gençlere basit, somut ama doğru olarak anlatılabilir. Müfredatta öne çıkan üslup ve dil iki üç katmanlı soyut cümlelerden oluşuyor, böylece konuşulan konudan uzaklaşılıyor, anlatılanın keyfi tanımlara tabi ve hatta anlaşılamaz olduğu izlenimi doğuyor. Yeni müfredat, eğitim sendikaları, veliler, öğrenciler ve eğitimciler tarafından çok sayıda eylemle protesto edildi. l Bilim konuları öğretilirken tarihe ölçeksiz bir ağırlık veriliyor. Tarihi boyut öğrenilen bilginin nasıl kanıtlandığı çerçevesinde kalmalı. Rönesans’tan önce deney ve gözlemlerin yapılması sistematik değildi. İslam uygarlığında 14. yüzyıl öncesinde, akıllıca gözlemlerle ya da alet tasarımı ve uygulamalarıyla önemli buluşlar yapan büyük âlimler çıkmıştır. Ancak İbni Sina’nın eylemsizlik konusundaki görüşlerini Newton ile birlikte anlatmak yanıltıcıdır. l Tarihi bağlamda sistematik deney ve gözlemle elde edilen bilgi ile eski çağlardaki dâhiyane sezgi ve buluşlar arasındaki bu karıştırma, kültürler arası bağlamda da yapılmış. Din öncelikli eğitim Bilim Akademisi Başkanı Prof. Dr. M. Ali Alpar, ‘’Bizim değerlerimiz’’ yaklaşımına dayanan eğitim sistemlerinin örneklerinin totaliter rejimlerde ya da din devletlerinde görüldüğüne dikkat çekerek, şunları söyledi: Temel ahlaki değerlerin tekrarlanma ve ritüelle eğitim ve kültüre yerleştirilmesi, eleştiri ve tartışmalara karşı “Sen bizim değerlerimize karşı mısın?” suçlamasını getirir. Bu yaklaşım bilgi ve eğitimin kanıtlarla ilgisini karartmaktan öte tartışma ve değerlendirmeyi de zorlaştırır. Tüm eğitim sistemi içinde zorunlu din dersleri, seçmeli dersler arasında din temelli olanların ağırlığı ve pratikte neredeyse zorunlu yapılması ve bütün okullar arasında imam hatip okullarının çok öne çıkarılması ve yaygınlaşması eğitimin dini değerlere göre radikal bir biçimde değiştirilmesi bu müfredatın temsil ettiği ve parçası olduğu eğitim sistemindeki radikal değişikliğin belirleyici unsurlarıdır. Aynı gün iki sınav olmaz Üniversiteye giriş için getirilen yeni sistemde sınavın tek güne indirilmesi eleştiriliyor Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) hem sabah hem öğleden sonra girecek olmak üniversite adaylarını zorlayacak. Eğitimciler, iki sınavın aynı gün yapılması kararının yeniden düşünülmesini öneriyor. MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özcan, iki sınav arasındaki iki saatlik sürenin yeterli olmadığını belirterek, “Sınavların iki gün sürmesi daha doğru olacaktır. Riski yüksek bir sınavın bir güne sıkıştırılması öğrenciler üzerinde psikolojik baskı yara tacaktır” dedi. İlk sınavda 180 puanı aştığını düşünenlerin ikinci sınava girmesine ilişkin kararın da yeniden düşünülmesi gerektiğini belirten Prof. Özcan, şöyle devam etti: “Öğrencilerin sınavın nasıl geçtiğine ilişkin yargılarına güvenmek yanıltıcı olacaktır. Adayların sınavın nasıl geçtiği hakkında doğru karar verecek deneyimi ve bilgisi yoktur. Bu karar sınavların uzun bir döneme yayılması problemini çözerken başka bir problem yaratmıştır. Açık uçlu olarak zikredilen sorular gerçekte açık uçlu değildir. Açık uçlu soru bil gi sormaz, bilinenlere dayalı yorum ve sentez gerektirir. Bu konu tekrar düşünülmelidir.” Öğleden sonra zorlar Eğitim uzmanı Hatice Yılmaz da sistemin üzerinde tekrar düşünülmesi gereken noktalarını şöyle sıraladı: l “Bu sistem öğrencinin çok büyük bir bölümü için sınavı tek güne indiriyor. Sınavın bir günde bitmesi avantaj olabilir. Ancak aynı gün hem sabah hem de öğleden sonra sınava girecek olmalarının, öğrencileri nasıl etkileyeceğini sorgulamak gerekiyor. l Toplumda önemli sınavlara sabah girilir ön görüşü hâkim olduğundan sınava öğleden sonra girecek olmak öğrencileri zorlayabilir. l Henüz açıklanmamış bir belirsizlikte puan hesaplamalarının nasıl yapılacağı ile ilgili. Örneğin; 40 Türkçe, 40 Matematik sorusundan oluşan Temel Yeterlilik Testi nasıl hesaplanacak? En düşük ve en yüksek puan kaç olacak? Sayısal, Eşit Ağırlık, Sözel ve Yabancı Dil puanlarının nasıl hesaplanacağının en kısa sürede belirlenmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.” MANşeTimiz ses getirdi ‘Yargıya Dini nikâh baskısı kapıdataşıyacağız’ ERDOĞAN’IN SON DAYATMASI, YENİ BİR KORKUYU DOĞURDU Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün imam hatip okullarının bahçesine cami inşa etme ve bu okulları 24 saat açık tutarak medreseye çevirme projesini ifşa ettiğimiz dünkü manşetimiz, ses getirdi. Konuya dair dün basın açıklaması yapan Eğitim İş Merkez Yönetim Kurulu, EMİNE KAPLAN Müftülüklere nikâh kıyma yetkisi veren yasa tasarısı üzerindeki tartışmalar sürerken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün yaptığı konuşmadan sonra devlet eliyle “dini nikâh baskısı” yaşanacağı korkusu başladı. AKP’nin “Bu gerici hamle; anayasanın la ısrarının altında “çiftlerin yalnız Bir Cumhuriyet’imiz var!iklik ilkesine, sosyal devlet ilkesi ca resmi nikâhla yetinmemesi di ne, ‘okullarda sadece #hergunbircumhuriyet ni nikâhıHer gün bir Cumhuriyet alın, aldırın da yapmalarının sağlanması” amacı yatıyor. Müftülükle349GÜNDÜR ÖZGYÜORKLSÜUKNLELRAIRNDEN eğitimöğ rin kıydığı nikâh aynı zamanda diMEB’in eğitimi dinselleştirme çabalarında skandal bir adım dahaCUMARTESI14EKİM2017 93. YIL SAYI: 33610 KURUCUSU YUNUS NADI (19241945) BAŞYAZARLARI NADIR NADI (19451991) ILHAN SELÇUK (19922010) GÜNDÜR TUTUKLU GÜNDÜR TUTUKLU FIYATI 2 TL (KDV içinde) KKTC’DE 2.5 TL 288 9 Akın Atalay Murat Sabuncu Ahmet Şık Y. Emre Iper ryeettiimyafpaaılılri’ Imam hatıpler nrui mni,ktâohplduamsdaayı“lbmeılşedoilyaecankik. BâhuıdugündSNeüurmraiiyhçelıÖkGzgüarlkemçveainn2d2ve0e. hükmüne, medrese OHALKOMISYONU’NA:ACILENINCELE leşıyor Komisymonaüftü nikâhı” ayrımı yaratarak yalERDOĞAN’DANMÜFTÜNIKÂHIDAYATMASI: dm1e7a4ila.elmtkınaoadru IŞ‘imİDakj’ituayninbasınrıııastzıedcyaaeabnretçlıierfdatlcieyareke.n“Eidkridânohi ğınaiilnke’âıenhv,”lCebnHamsPkeGıkseıCHMIsPteelcidmliese’rtiseKenenmgizeadçleKeıclıçedkaroğlu kendisine ‘cahil’ diyen Erdoğan’a sordu:kblMinbkaPçıiziofüraieknıyrnndhâc,tüuıhloai“isoskşIcskei’antattAırnyeeieeknnmnpsefCaeiekkalgudnnibmedoydçiazçeeleihşunetdkukd’ikdcneeariieanbsnnlikkailasleami.vftşrrıkSeekn”ıüıemarzıtdfennoAtdeenüıipnnisdElnldaüeairml.dükednn>lozemo>tiezeı5mlğsrue’ndetıa’unzedlenerdaal,maakmrieıanın ltnslMHeeaierzdİpiEhbıLldğiiaRLprıınşİ,vcııaEOnaiazyğmdçyeiaKıtoitğindymvaUaaebçpLB‘eıheıkalUlağgmtkdiıeta.NiasisnBmsilylaıeıBe,lkğre’dlıaAeu’uonnykvdlıHgıanuokurnlÇ,illnamaautrrEhyıaıılnngamSmlumemIanhNsgıeaısoedtErlvtiraapieern,CsiobhlehkmiaAyneuteera,lsMlledoaaibkörrkIrınıuanuiülrç,uşdaimnntreüıribhrnsaaüalyshdlzaamçııta.reüetsri,kAaldİIeıMşLennraKaidkAcndaaüÖMobkltllu.auiĞhyİnoliaeıkmkRttlöeıiumpaEğrlmllrheTaeçraratIhiıilM,lmaiıtnCşteiDemuropcmkgaEileuhilhsatlIieurleHraıltrmermbyLıraeanieşypdmvPkiıaelaeRhamincemsOıadoaakEeryPmuf.rılsd>neA>ohyuvOğaeeGnZatnuAhinpANbai’ıszaoÇnNeikrErtiPapaDasNnnrtoIoelAk6ıapdk’udyiaS,ağllglaöiIaarğşrnırıendekhdnaiaalcikile çşBllyAeeeiaeşrnkDkliGtmeAaiİrğünnLeiilclsEBmıbeiğTanleeıekil’nvnnmiareınvtöeniDelnlıKitğıeSyışoıboei’ambnşmrll.iııienni>srrh>myaiiSposÖbIaNenoazsArua“ıkNlT’kaiançTürçnaAiıarnlRıkk’gknTOiöoAlyırmalnNeaürO’iğbışns,ĞaayibeLnnşoUiğvülniid1usmt0aiitr’rmdüauadajklciHıa.nitrlaaAaeırln”rddİıadNşınğllieuekıit,mnrkDicaeıt OHAL 3 AY DAHA UZATILACAK >>10’da SURIYE POLITIKALARINI ELEŞTIRMEK SUÇ raelıtnimanböirğliği kaSnuurniylaeTr’SdıKneİd kim yanıldı? dava yanğmeurlu Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nurdlCuuaH,laekPrleealnşiydtdiaeirsnreiiınntKiEveSermudrmoraiğlyeaKseniınk’lııionçnidsşuaturesoudsğoin: alib,’de konuşlandıTürkiye’yiSuriye dini nikâhı olup olmadığı yönünde1halinbeatkaimklığgıentınirdbii?rparçası medreseleri kapatan ilgili hükmü2düşomDlodasnutıudEasEesbadirdosoüldrlaeun?sıno,nnraasıl Kimin zamanında 3 Süleyman Şah ki sorgulaması da bu baskının işakaçırmakzorunda Türbesi’ni kaldık? ne, eşitlik ilkesine ve Temel Eği Az soruyla doğru4milykEoımlnaceSavukirtiCyıkea.mlNiTaiiü’nsrıdlkoeiyledn’uyaem4gazirdi? ölçme yarpıleamtaiz olarak yorumlanıyor.5stravtTeeüjriEksisakasidmk’eıneriynaaiitnn?ıİnd>>dli5ba’t’eeyegriramlmea tim Kanunu’na aykırıdır” tespitleBiz de halkla‘KONUŞMAYASAĞI’NAYANIT: rinde bulundu. Okul içindeki camikutlarız! ERDOĞAN’IN Turkuvaz’daAn yaAKP’li meclis üye syak rım yaşanacaksiyletartıştığıiçin “18 Mart törenlerin de konuşturmayın” ler konusunda da muğlaklık oldutalimatıverdiğiÇa Ülgür Gökhan Söz konusu tasarının görüşyp“GnZııaömyakkotıkherz.naaıBlnyeoi’anzdBplaaeaanklrreışykzdaa”eimynndeıdethBidgatiale.ökşl>rdkl>eaia5n.’nftGleeeınörÜekinlrhgiaaüylnraa, ğunu belirten sendika, “Bu camile29EKİMKUTLAMALARI rin, okul dışından insanlara da açık melerine bu hafta TBMM GenelIzmir’detoplu ulaşım ‘1 kuruş’ Bolöuypleoblmiradyuarcuamğıdbaemliratailmleseemf icşetir. KuErvulelun’dnidrambeaYşlöanneatcmaekl.iği’nin 26.irşltlmlsİeiaaıiZemsdrşBıMiiitha,eıf.ıneerkt2İBkmsnRa9üaiiünnanşcEBzlkkirlıküieğa‘yk1iaytınmaslm’üenkniKkzraauıCitşoconruyecgıuleymahmaeşploikl’ahramtğaoıustBltğleıuorıaeıdlpii’rılynçbimlae.iueuadkn>tışn>iuvbyBkİ18lçuueeoaa’dillrlyşşMaeiauılrryemyaeac glvTaeeüşsrıIkriç”aeSnilrialçaanerhaevlısedKınsiluiednvnadveeIAdts“llitçebaar’enit,ıaşRk’mdouasnayusvaşıaz,lrlaTıılknaüınbryköouiylrz.e dTgSüuüurğçrkiluyebebri’rnetlaiilknirrlateIdfilrıilniyinbdoinark.neY>>nPkStoGEinR’vyTteAeroÇçsleEeeŞvtd1r3oei’ltilseyuioşctri.uhratçı dgtBotbttHaeaeiğieıfrnn.nAlradnu>iaS>MivyeEtğBAuedoriAİLirredDİlIv.ilCnHoaybeECAlğieHayNuIaEYyŞlpnmrUedriİod,ğLaaD1hlUoeikvi’t5uDtğni,a’i.iAraikack5nbşĞnınaa,tlay,lealr1hş1aaıd’dsrdlkürtiaeethaıakşmınZrnağüiiıapıaıymMse’sdknaılienuıeiıİtnişslas Hamide Yiğit YÖK’ÜN YENI SINAV SISTEMINE TEPKI: IRAK’TA TOPRAK MÜCADELESI aKletırnkaüaklıknudşıatma pldmkIüeKiüneşŞBksmdaiYeg,bek’iiirNbç’igliİiKesNsmaedtvrabeaaktarhüşükğaskaıeümkl’züaoitsmanokırzrueutldtşıışlşkulaeam,trrntpieaınd.efliıeışIrKrtmbdeaöBıtne.liYrgkd>g>euld7eelmee’nddreiibui.nindŞnkaailioehKHnriceltaerreşot TRUMP’TAN IRAN HAMLESI yDaepvtrıirmımMliustheasfiınzldaerı RfHmçAıeuzaBarlszasDyiiriçnazıiB’ennvkaBaeışKlakmAyokaanBaanpgynıütr,aılelrıİkğy’ırymeıaö’elnnneuo’derlynialaigasnknuemüdirllaatkakmtlvİeeareaepdarsrkınmımianDengııyeöliaasevstştnttremıei.dmTrAadir.yiunMİ.ımrl>auga>şpehn7’ad, e yaşüsYeimizmÖsnetaKlrdeeitmi’nrıdÜpidienN,,enmbişbaebiülalueiçhsrnlokaesakıcniylzeıdzlımliioekasrarllilietlaksaırşronigdakvicıetb.eautBitk.aiyiğ.1krü>i6s>gkyaFüsskeIGonenlrıEkdikuNeüplyAaniulTrkaiaAıviybnLeslAalarııYrnsbaö6iatjğö’vdelgrayüeaeemndçicagliiyielsrlectiaereşrkı CUMHURIYET VE SÖZCÜ SATILMIYOR TURKUVAZ Grubu’na raıint d“aT,vCeKum” mhuarğiayzeatlvae tSıölmzcaüdıgğaızoerttealyerainçıikntsı.aTveK çalışanları da bir mSsüöazrdecıdüki’lrnaüCrınunmısashtöıuyşrlıienydıeiyt. avpe>> SEYHAN AVŞAR 11’de ‘BÖIRZGAÜNRÖLÜNKC’E mlplrtSıi.üuiiUasBlşkiltvtıeillrekuraniaurggC”nCÇaadeHözzaezeePnkadttcıemreieeö.vccizilö>i’il>enleoez1dr1tgl’r,dmvelüe“eekHarkigmakitöaual EWTTOIĞMIMACYKE:RHDAEYYAIML çloeTbscüaeaurlğAhşekkaiinrlBtyaimeinDermıyiı’n’ydoie‘naUeelidçyntngıauukoeçvğyaınlsauckeianaıynnpkeukGvna,lJeeütRaortzsuçyiıneıksalWillyrba’kşabriooarı’andmmnKlıaeurabvkesşceaiimtnkbuak’dlalkkiıanze., >> MERIÇ ŞENYÜZ 2’de SÖITLMÜMAYÜAGRÖAZSITEETRTIIPLER yoicVdstKnülcoiaaedAzrçürnaibdıgMrsçkaeKiitılsaüUkdtu1irali0Orıa(as.luMrdaYnHzamrıaaTUüç.ımnldVlDkNaaa)ürMarDynmzhViaAoaçagpetemieortnttölıer,gmni.lpyyriu>csküı>üvei9Tiiz’zenls’yddadereeüaeşgerıe1zid2t2sd3leni50ae0ea’re04drt0eınşoıromalananıdnde Helin Palandöken SON KURBAN LISELI HELIN OLDU gİmptPklKnraaaeeeıtnAnlnninnıhmDıMd’tiaiüyinIasrkuNifttel’hsagtiAiktsreiasariyleyşrifbeoşaakiöidniatreğmYıdtunnrleeeinieaşsntitndgekdmavcainiçeneiaiösı3nlblbyiğdöuioarHyırğell.kaeduernHakyleuncilısenna.ainelcnİniyllPsniadaystsarıariyeaıl.lananala>pldn>bdşhao6ıaudanrm’dökldaiı. maat propagandaları, taciz ve cin C MY B maddesi, “...mabetlerde resmi evlen sel istismar vakalarına kapı arala me töreni yapılamaz. Bu durumda nacağı açıktır” uyarısında bulundu. evlendirme memuru evlenmeyi er Sendika yönetimi, bu projeyi yargı teler” hükmü yer alıyor. Yasa deği ya taşıyacağını duyurdu. şikliğinin ardından evlenmeyle ilgi Kadın örgütlerinin itirazlarına, eylemlerine rağmen AKP, tasarıyı geçirmekte kararlı. MHP itirazını geri çekti İçişleri Komisyonu’nun MHP’li üyesi Mehmet Erdoğan, tasarıya muhalefet şerhi koymuştu. MHP’nin tasarıya karşı olduğu havasının oluşması üzerine AKP yöneticileri devreye girdi. Görüşmelerin ardından MHP grup başkanvekillerinden, müftüye nikâh yetkisi veren tasarıya destek veren açıklama geldi. li birçok yönetmelik de değişecek. Müftülerin ya da görevlendireceği imamların camide mi, belediyelerin nikâh salonlarında mı yoksa düğün salonlarında mı nikâh kıyacağı tartışılacak. Pek çok çift, nikâhını düğün salonunda kıydırmayı tercih ediyor. Nikâh töreninin ardından da aynı salonda müzikli düğün yapılabiliyor. Müftü ya da imamların özellikle müzikli ve alkolün de yer aldığı yemekli düğünlerin yapıldığı salonlara gelip gelmeyeceği de ayrı bir tartışma konusu olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Burada ‘illa filanca caminin imamına git veya filanca müftüye git, orada nikâhın kıyılsın’ diye bir şey yok. İstersen bekle belediyeyi, belediye ne zaman tarih verirse gidersin o zaman orada kıydırırsın” derken, ülkede belediyelerin çoğunluğunun AKP’li olması nedeniyle çiftlere aylarca sonraya gün verilmesi gibi durumlarla karşılaşılabileceği, böylece çiftlerin müftülere ya da imamlara gitmek zorunda bırakılabileceği kaydediliyor. l ANKARA Şu devletin bekası meselesi Artık Türkiye’nin ‘beka sorunu’ olduğuna ben de inanmaya başladım... İçeride ve dışarıda böyle kaotik bir ortam varken ülke tam anlamıyla bir fetret devri ve kurumsal çöküş yaşarken, Batı ittifakı denen 70 yıldır üyesi olduğumuz kulüple bağımız her geçen gün zayıflarken sağımızdasolumuzda sıcak çatışma ortamı varken, Türkiye, Suriye’de ucu açık bir askeri angajmana girmişken... Kim inkâr edebilir Türkiye’nin beka sorunu olduğunu? İçinde yaşadığımız coğrafya, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en önemli ‘tektonik’ depremle karşı karşıya. Sınırlar değişiyor ve değişecek. Suriye’deki istikrarsızlık uzun süre devam edecek. İran ve Trump yönetimi arasındaki gerilim, yayılarak farklı mecralarda bölgesel barış ortamını baltalayacak. Hal böyleyken, tabii ki Türkiye’nin beka sorunu var. Buraya kadar Türkiye’yi idare eden insanlarla aynı tespiti yapıyoruz. Ancak burada ayrılıyoruz. Ben, içerideki sert ve otoriter uygulamaların, bu beka sorununu ağırlaştırdığını, Türkiye’yi daha emniyetli değil daha güvensiz ve kırılgan yaptığını düşünüyorum. Türkiye’yi yöneten mevcut ulusalcı/ milliyetçi/İslamcı koalisyon ise, aynı 1914 yılında İttihat ve Terakki’nin yaptığı gibi, vatan savunması konseptini ‘iç barış’ değil ‘iç temizlik’ üzerine kuruyor. Büyük ve vahim bir hata. Türkiye’yi yöneten insanlarla aramızdaki bu görüş farkı, sadece ahlaki ve insani argümanlardan kaynaklanmıyor. Ben ve benim gibi insanlar, dünyaya farklı yerden bakıyor, tarihi de farklı okuyoruz. Aynı tarihi okumadığımız için, aynı dersleri çıkarmıyoruz. İkinci mesele, Kürtler ve Kürt sorunu. Yine ahlaki ve insani argümanları bir kenara bırakarak, sadece ‘çıkar’ diliyle konuşacağım. Ben ve benim gibi insanlar, Türkiye’nin kırılganlığı ve bölgesel istikrarsızlığını görüp bunun panzehirinin Kürtlerle kucaklaşmak, iç barışı sağlamak, bölgede (Suriye ve Irak) Kürtlerle ‘oyun kurmak’ olduğunu düşünüyoruz. Ancak 15 Temmuz sonrası peyderpey göreve gelen ve halihazırda Türkiye’yi yöneten kadrolar, en büyük iç ve dış tehdidin Kürtler olduğunu düşünüyor. Ürettikleri çözüm, en acılı olan: ne pahasına olursa olsun Suriye’deki Kürt kuşağını engellemek, içeride de baskı politikasına devam etmek. Bunun da yanlış hesap olduğunu, ancak tarihi iyi bilirseniz, resmi tarih ve bando mızıka ötesinde iki kitap karıştırmışlığınız varsa anlarsınız. Son zamanlarda sık sık Osmanlı’nın son döneminde yapılan hataların tekrar aşamasında olduğu endişesine kapılıyorum. Umarım yanılıyorumdur. Üçüncü mesele de, Batı’yla ittifaktan çıkma gayreti. Ergenekon sürecinde zarar gören, Gülencilerin ABD’deki rahatlığına haklı olarak isyan eden, 15 Temmuz dolayısıyla ABD’ye yönelik büyük kızgınlık yaşayan mevcut kadrolar, bu hızla Türkiye’yi Batı blokundan çıkartmak istiyor. Ancak Batı, özünde ‘liberal demokrasinin’ uygulandığı tek yer. Bu hamle, bu ülkenin bir daha ‘demokrasi’ olmaması anlamına gelir. Ayrıca Batı’nın yerine koyacağınız diğer müttefiklerin ‘daha iyi’ değil ‘daha kötü’ niyetli olma ihtimali var. Geçen gün de yazdığım gibi dostun düşman, düşmanın dost olduğu, göz gözü görmeye bir kum fırtınasından geçiyoruz. Türkiye’nin beka sorunu var mı? Evet var. Teşhis doğru, tedavi yanlış. Beka sorununu aşmak için yapabileceğiniz tek şey, şu ana kadar yaptıklarınızın tersini yapmak, ivedi olarak demokrasiye dönmek. Gerisini düşünmek bile istemiyorum. Kadıköy’den Van’a Van’ın Gevaş ilçesine bağlı Göründü Mahallesi’ndeki Cemil Hakan İlköğretim Okulu’nda iki yıldır görev yapan sınıf öğretmeni Hatice Durmaz, birçok eksikliği olan okulu için sosyal medyadan yardım çağrısında bulundu. Bu çağrıya da Kadıköy Benim Medya Platformu cevap verdi. “Kadıköy’den Van’a 1000 kilometreyi aşan kardeşlik köprüsü” projesi kapsamında, okul silbaştan onarılıp, tüm eksiklikleri giderildi. l DHA C MY B