02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 30 Ocak 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL ‘Eşitlik’ Saray’da geçmeyen değer Referandumda ‘Evet’ için meydanlara inecek olan Erdoğan’a YSK karışamıyor. Cumhurbaşkanı devletin imkânlarını kullanacak Türkiye’yi “tek adam” rejimine götüreceği eleştirilerine neden olan “Cumhur başkanlığı sistemi”ne ilişkin ana yasa değişikliğinin referandum sü recinin başlamasına sayılı gün ler kala, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da meydanlara inecek olması, sürecin “eşit” koşullarda yapılması ilkesine aykırılık oluş turacak. Anayasaya göre “tarafsız” olması gereken Erdoğan’ın “evet” kampanyasında devletin bütün olanaklarını ve ku rumlarını kullana bilecek olması anti demokratik bir ya rışa neden olacak. Cumhurbaşkanı’nı ALİCAN ULUDAĞ yürütmenin tek sahibi yapacak ve Meclis denetimi dı şına çıkaracak, yargıyı da Saray’a bağlayacak anayasa değişikliği dü zenlemesini henüz onaylamayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, buna karşılık cuma günü “evet” demek için meydanlara inmeye hazırlanıyor. 40 büyük şehirde mi ting yapmayı planlayan Erdoğan, cuma günü Mersin’de şehir hasta nesi açılışı yaparak, siyasi parti lerden önce süreci resmen başlata cak. Anayasaya göre tarafsız olma sı gereken Erdoğan’ın referandum sürecine taraf olması tartışma ya rattı. Erdoğan’ın meydanlara in mesi durumunda, seçimlerin “eşit” koşullarda yapılması ilkesine şu aykırılıklar oluşacak: l Devletin olanaklarını kul lanacak: Siyasi partiler, referan dum süresince kampanyalarını ha Muhalefete OHAL yasakları 20Temmuz 2016’dan bu yana yurtta uygulanan OHAL de, muhalefetin seçim kampanyasını sınırlayabilecek. Valilikler, muhalefetin mitinglerini veya kampanya unsurlarını OHAL gerekçesiyle yasaklayabilecek veya erteleye bilecek. Birçok valilik, illerindeki toplantı ve gösteri yürüyüşlerini terör gerekçesiyle yasakladı. 30 gün süreyle alınabilen yasak kararlarının sayı sınırı yok. Yani valilikler, referandum kampanyası boyunca sınırsız yasak kararı alabilir. zineden aldığı sınırlı bütçe ile yürütecek. Cumhurbaşkanı, bir siyasi parti lideri olmadığı için referandumda seçim bütçesine sahip değil. Seçimlerde evet kampanyası yürüteceğini açıklayan Erdoğan, bu durumda meydanlara “devlet olanakları” ile inecek. Kampanyasını halk ziyaretleri ve açılışlar adı altında yürütmesi beklenen Erdoğan’ın harcamaları Cumhurbaşkanlığı’nın örtülü ödeneğinden karşılanacak. Yine Cumhurbaşkanlığı uçağı, makam araçları, otobüsü referandumdaki gezilerde kullanılacak. Erdoğan, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi örtülü ödenekten nisanda 51.5 milyon TL harcarken, mayısta ise bu rakam 109.1 milyon liraya yükselmişti. l Yasaklar işlemeyecek: YSK; referandum takvimini açıklarken, seçim yasaklarını da duyuracak. Bu yasaklara, tüm siyasi partiler uymak zorunda olacak. Örneğin mabetlerde ve kamu binalarında propaganda yapılamayacak. Yine seçimin başlangıç tarihinden seçim sonuçları ilan edilinceye kadar olan süre içinde açılış ve temel atma dahil tören düzenlemek, nutuklar söylemek, demeçler vermek ve bunlar hakkında her türlü vasıta ile yayınlarda bulunmak da yasak olacak. Ayrıca Başbakan ve bakanlar ile milletvekillerinin gezileri makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamayacak. Her ne maksatla olursa olsun yapacakları gezilerde, protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla, törenler yapılamayacak ve resmi ziyafet verilemeyecek. Ancak bu yasaklar, “devletin başı” olarak “Cumhurbaşkanlığı” yetkilerini kullanan Erdoğan için geçerli olmayacak ve evet kampanyası yürütürken bu yasaklara uymayacak. l YSK Erdoğan’a dokunamıyor: Anayasaya göre, seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim ko nularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama görevi Yüksek Seçim Kurulu’nun. Ancak YSK; Erdoğan’ı sınırlandıracak bir adım atamayacak. CHP; 7 Haziran seçimleri öncesi meydanlara inen Erdoğan’ı YSK’ye şikâyet etmişti. Ancak YSK; o dönem verdiği kararlarda Cumhurbaşkanı’nın faaliyetlerini denetleme yetkisinin bulunmadığını bildirmişti. Buna muhalefet eden iki YSK üyesi ise Cumhurbaşkanı’nın seçim yasaklarını ihlal eden konuşmalarının RTÜK yoluyla yayımlanmasının engellenebileceğini kaydetmişti. l Devlette ‘evet’ sesleri: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “tarafsızlığı”nı ihlal ederek “evet” kampanyasına katılacağını duyurması, devlette ses getirdi. Birçok rektör, kaymakam ve bürokrat, sosyal medya hesapları üzerinden “evet” diyerek Saray’a destek çıktı. Seçim Yasası’na göre Başbakan, bakanlar ve milletvekillerinin seçim gezilerine memurlar katılamıyor. Erdoğan’ın açılış adı altındaki propagandalarına memurlar katılabilecek ve meydanlar bunlar ile doldurulabilecek. l Saray’ı eleştirmek yasak: Hiçbir eyleminden sorumlu olmayan Erdoğan, referandum sürecinde istediğini söyleyebilecek. Ancak yurttaşlar, bir siyasi parti lideri gibi meydanlara inecek olan Erdoğan’a tepki gösteren ifadeler kullanırsa, TCY’nin 299. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı’na hakaret olarak görülüp işlem yapılabilecek. l ANKARA ‘Kabile şeflerini aşıyor!’ Avustralya’da konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Cankurtaran, Türkiye’ye dayatılan başkanlık sisteminin demokrasi ile alakası olmadığını söyledi Avustralya’da bir toplantıda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, “Türkiye’ye dayatılan başkanlık sistemini, Avustralya’daki Aborjin yerlilerine anlatsak onlar bile itiraz eder bu işe. Aborjin kabile şeflerinde bu kadar yetki yoktur” dedi. Öney, temasları kapsamında Avustralya’da bulunan gurbetçilerin düzenlediği bir toplantıda konuştu. Başkanlık sistemini eleştiren Öney, şunları söyledi: “Bu sistemin dünyadaki demokratik başkanlık sistemleriyle de bir alakası bulunmuyor. Bu sistem tek kelimeyle ‘Seçilmiş diktatörlüktür.’ ABD tipi başkanlık getireceğiz diye işe başladılar, Türk tipine döndüler, son olarak Afrika tipi, Gambiya modeli başkanlık öneriyorlar. Bir kişi seçilecek ve beş yıl boyunca bütün ülke tek bir kişinin iki dudağının arasında olacak ve bu süre zarfında denetlenemeyecektir. Aborjin kabilelerindeki şeflerin bu kadar yetkisi yoktur. En azından hata yapınca kabileye hesap veriyorlar hatta kararlar ortak alınıyor. İddia ediyorum, AKP ve Devlet Bahçeli tarafından önerilen bu sistemi Avustralya’da yaşayan Aborjin yerlilerine anlatsak ve desek ki ‘Sizin kabile şeflerine bu yetkileri verelim’ onlar bile şaşar bu işe ve itiraz eder. Bizde ise başkan hesap sorulamaz bir kişi haline getirilmek isteniyor. 2000 yıl önce Türk boylarında kağanlar bile tek başına karar alamaz, ‘Ak saçlılar’ denilen boyun yaşlılarına danışırdı. Başkanlık sistemi dünya üzerinde uygulandığı 25 ülkeden 20’sinde diktatörlüğe dönüşmüştür. Bizde de uygulanırsa 21’ncisi olacaktır. Kazakistan bile başkanlık sisteminden vazgeçerek, Meclis’i güçlendirme kararı alırken, bu sistem 150 yıllık parlamento geçmişi olan Türkiye’ye en beter haliyle dayatılıyor.” l Haber Merkezi ‘Hayır’ diyenler Kadıköy’de buluştu “HAYIR Kadıköy”ün çağrısını yaptığı “Hayır diyenler buluşuyor” etkinliği dün akşam Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. “Toplumun yüzde 50’si değil yüzde 100’ü için HAYIR” sloganıyla örgütlenen buluşmada referanduma sunulan başkanlık anayasasına karşı “HAYIR meclislerinin nasıl örgütlenebileceği” tartışıldı. “HAYIR Kadıköy” meclisi adına açılış konuşmasını yapan Durna Şahin önümüzdeki referandumun herhangi bir seçim olmadığını, rejim değişikliğinin oylanacağını söyledi. Herkesi sorumluluk almaya ve ‘Hayır’ı örgütlemeye çağıran Şahin “Yapmamız gereken Hayır’ı sokağa taşımaktır. Özellikle kadınların hayır demesi başka bir anlam taşıyor” dedi. HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da HDP’li vekillere yönelik gözaltı ve tutuklamaları hatırlatarak, bu durumun bile ‘Hayır’ demek için yeterli bir neden olduğunu belirtti. Kerestecioğlu Türkiye’yi içeride ve dışarıda savaş bataklığına sürüklemek isteyenlere karşı ‘Hayır’ diyeceklerini açıkladı. Gittikleri alanlarda buluşmak ve ‘Hayır’ı daha güçlü örgütlemek üzere ortak bir irade oluşturulan forum, müzik dinletisiyle son buldu. HDP’NİN YOL HARİTASI HAZIR Kutuplaştırmadan ‘Hayır’ örgütleyecek MAHMUT LICALI HDP referandum kampanyasıyla ilgili 31 Ocak’ta DTK, DBP, HDK’nin de katılacağı etkinlikle Diyarbakır’da ortak bir deklarasyon açıklayacak. Ortak deklarasyonun ardından da 6 Şubat’ta İstanbul’da HDP’nin referanduma ilişkin slogan ve şarkısının tanıtımı yapılarak kampanya süreci başlatılacak. HDP’nin anayasa değişikli ği referandumu öncesi yürüteceği kampanyaya ilişkin hazırlıklar sürüyor. Kampanyada kullanılacak dilin olumlu olması ve yurttaşları kutuplaştırmaması yönünde tutum benimsenirken, yurttaşlara verilecek mesajların ne olacağı konusunda çalışmalar devam ediyor. Diyarbakır’da DTK, HDK, DBP’nin bulunduğu bileşenlerle referandumda neden hayır denileceğine ilişkin 31 Ocak’ta ortak bir deklarasyon açıklanacak. Ortak deklarasyonun açıklanmasından önce, HDP kampanya sürecinin yol haritasına yönelik Diyarbakır’da değerlendirme toplantısı yapılacak. HDP’nin seçmenleri bilgilendirici bazı çalışmalar ise sosyal medya üzerinden paylaşılmaya başlandı. HDP’nin Türkçe ve Kürtçe hazırladığı videolarda seçmen listelerinin askıya çıkarılmadan önce yapılması gerekenler sıralanıyor. l ANKARA haber 5 Amerika’nın ‘aydınlık yüzü’ Trump karşıtı kampanyayı izlemeye değer, ama demokrasi dersi olarak değil, Trump’ın kişiliğinde su yüzüne çıkan, Amerika’nın karanlık yüzü; ayrımcılık, nobranlık, Amerikan istisnacılığı ve hatta şımarıklığının kendini gizleyen biçimlerini gözlemlemek açısından. Her şeyden önce, Trump’a karşı çıkan liberaller ve diğerlerinin pek azı konuyu ciddi bir sistem, toplum, siyaset eleştirisi temeline oturtuyor, çoğunun meselesi ise Trump’ın “Amerika’ya yakışmadığı, gerçek Amerika’yı temsil etmediği, bir anomali olduğu” noktasından hareket ediyor. Bu noktada ABD ve aslında genel olarak Batı dünyasının karanlık yüzü ile “aydınlık” yüzü birbirine karışıyor. Geçenlerde New York Times’da yayımlanan Kevin Baker imzalı bir yazı (23 Ocak) ile ne demek istediğimi çok iyi özetler mahiyetteydi. Beyefendi, “Seçim günü Amerika’da uyandım, Ekvador, belki Belçika veya Tayland veya Zambiya’da uyumaya gittim gibi hissettim” diyor. Herhalde ırkçı falan denmesin diye araya Belçika’yı sıkıştırmış, asıl dediği, “bu tür şeyler geri kalmış ülkelerde olur ama bizde olmamalıydı”. Nitekim yazının devamında da aynı hava hâkim ve Trump karşıtı liberallerin söylediklerinde de benzer bir tını var. Baker, her şeye rağmen “Amerikan istisnasına” (American exceptionalism) inanıyormuş, seçim sonrası “bildiği Amerika’yı kaybet(miş)”. Belli ki, onun bildiği Amerika ile, pek çok Amerikalının ve de bizim bildiğimiz Amerika çok farklı. Belli ki, pek çok liberal veya Trump karşıtı muhafazakâr Amerikalı, Clinton’un rakibi Sanders’in karşı çıktığı Amerika’dan bile habersiz. Clinton’un temsil ettiği, süslü laflar ardına gizlenmiş “şirketler sultası Amerika”, dış müdahaleler ile pek çok ülkeyi savaş ve yıkıma getirmiş Amerika’dan Trump’tan utandıkları gibi utanmıyorlar. ABD’nin uzun tarihinden bahsetmiyorum, o uzun bir mevzu, çok yakın geçmişten ve son seçimlerde yarışan iki aday ve iki kamptan söz ediyorum. Liberallerin pek çoğunun, kraliçeleri Clinton’un onca skandala, yol suzluk suçlamasına imza atmış olması, onlar için sorun değil. Vaktiyle Irak müdahalesine destek vermiş olması, sonra Libya müdahalesinin mimarlığını yapmış olması, sonuçta bu nedenle Dışişleri Bakanlığı muadili makamından istifa etmek zorunda kalmış olduğu halde pişkinliği elden bırakmadan Başkanlığa aday olmakta ısrar etmiş ve Trump’ın kazanmasının önünü açmış olması da mevzu bahis değil, tek dert Trump’ın Amerika’nın fiyakasını bozması. Onlar bu işlerin kibarca, süslü laflar ile götürülmesinden yana, dert bu. Liberal kampın kadınlarının da, kocasının Trump’la yarışır kadın avcılığıtacizciliği siciline rağmen, olayların üstünü kapatmayı seçen bir güç delisi kadının, kadın hakları şampiyonluğuna soyunmasına itirazları yok. Hiç itirazı olan yok, demiyorum; itirazı olan kadınlar çok şey yazdı, söyledi ve her şeye rağmen Clinton’u desteklemedi. Ama Demokrat Parti, hepimizin izlediği gibi, Amerika’nın aydınlık yüzü olabilecek Sanders muhalefetine yüzünü çevirdi, kendilerini asıl temsil ettiğini düşündükleri adaya güç verdi. Şimdilerde gürültü koparanlar da onlar, “limuzin liberalleri”. En komik olanı, bu kafada olanların düzenlediği “Kadın Yürüyüşü”ne, şarkıcı Madonna’nın bir erkekler dünyası küfrü ile imza atmış olması. Gerçi, daha önce aktör Robert de Niro da Trump’ı yumruklamak istiyorum diyerek, eleştirel düzeyini pek güzel sergilemişti. Trump seçimi ile, Amerika’nın sadece karanlık değil “aydınlık yüzü” de çok iyi su yüzüne çıkmış oldu. Tabii ki, ne Amerika ne de başka bir ülke ve toplum için, toptancı olmak lazım. Benim söylediklerimin çok daha fazlasını pek çok Amerikalı yazar, çizer aktivist söylüyor, her toplumun aydınlık yüzü var, ben sadece Trump ve Trump karşıtlarının öne çıkardığı tablodan bahsediyorum. Pek çok ülkede, aydınlık yüz diye ortaya çıkanların aslında, önemli konularda karşı çıktıklarından farkı yok diyorum, dahası, onlar yüzünden sahici bir muhalefet yeşeremiyor, çoğunluk onlara tepkisi dolayısı ile popülist sağa savruluyor, bu konuyu ciddiye almak lazım diyorum. CHP’Lİ ÖZEL’DEN İLGİNÇ İDDİA: Referandumu yaptırmayabilirler CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, anaya yakın bir kararsız kesim olduğunu, komisyondaki tar sa değişikliği paketinin 8 tışmalar ve genel kuruldaki günden bu yana Meclis’te direnişle vatandaşın metni bekletildiğini belirterek, öğrendiğini söyleyen Özel, bunu AKP’nin yaptırdığı kararsızların, ‘hayır’ de anketlerde “hayır” oyunun meye başladığını kaydet yüksek çıkmasına bağladı. Özgür Özel ti. “6 puan ile ilk kez ‘hayır’, CHP’li Özel, “Metin 8 ‘evet’in önünde’’ diyen Özel gündür Meclis’te tutuluyor. Cum şöyle konuştu: “Her yolu deneye hurbaşkanı, ‘Arkadaşlar yollar rek bu referandumu yaptırmamaya sa hemen onaylayacağım’ demiş çalışmaları sürpriz olmasın.” ti” ifadelerini kullandı. Yüzde 20’ye l ANKARA/Cumhuriyet Şener’den pakete ‘ucube’ yorumu AKP kurucularından Abdüllatif Şener, TBMM’de kabul edilen anayasa değişikliği paketini ‘ucube’ye benzetti. Milli Anayasa Hareketi tarafından Antalya’da düzenlenen panelde konuşan Şener, “Dünyada tanımlanmış bir sistem değil. Baştan sona ucube bir düzenlemeden ibarettir. Hiç kimsenin iş, aş derdine, günlük sıkıntılarını çözüm getirebilecek bir özelliği olmadığı gibi, aksine bu ülkede yaşayan her vatandaşın ekonomik ve sosyal sorunlarını, problemlerini artıracak bir pakettir” dedi. MHP’li Halaçoğlu da panelde anayasaya aykırı olarak anayasa çıkarılmaya çalışıldığını belirtti. l DHA Müezzinoğlu: Hesapları farklı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ‘partili cumhurbaşkanlığı’na ilişkin referandumda ‘Hayır’ oyu verecek yurttaşların ülkeyle ilgili ‘farklı hesapları’ olduğunu savundu. AKP Osmangazi İlçe Teşkilatı’nın Danışma Meclisi Toplantısı’nda konuşan Müezzinoğlu, “Onlar milletten korktuğu için herkesi korkak zannediyorlar. Cumhuriyet elden gidecek diyorlar. Milleti korkutuyorlar. Cumhuriyetin sahibi, cumhurdur. Laiklik, Atatürkçülük elden gider diye korkuyorlar” dedi. l DHA Bazı rektörler modaya uydu Eski futbolcu Rıdvan Dilmen’in sosyal medyada başlattığı, futbolcular Arda Turan, Burak Yılmaz ve şarkıcı Murat Boz’un destek verdiği “Güçlü bir Türkiye için ben de varım” paylaşımlarına bazı üniversite öğrencileri ve rektörleri de video çekerek katıldı. Öğrenciler, videolarında bazı rektörlere kampanyaya katılmaları çağrısında bulundu. Bunun üzerine Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça ‘Evet’ videosu çekerek yayımladı. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle