03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 30 Ocak 2017 2 ALİ AÇAR haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY Çevreciler Belgrad Ormanı’nda buluştu, BELEDİYENİN ormandan RAYLI SİSTEM GEÇİRME PLANINI protesto etti Ufak bir dal kırılsa yüreğimiz cız ediyor MAÇKA’DA PLANA İTİRAZ VAKTİ Kuzey Ormanları Savunması ve bir grup çevreci, Belgrad Ormanı’nda HaliçKemerburgaz arasında yapılması planlanan dekovil raylı sistem hattı projesini protesto ederek doğa yürüyüşü yaptı. Grup adına yapılan açıklamada “Dekovil, 100 yıl öncesinin kömür taşıyan raylı sistemi, bugünün nostalji balonuyla ortaya atılan rant balonunun yeni adıdır” denildi. Sarıyer’deki orman girişinde basın açıklamasını okuyan Kuzey Ormanları Savunması üyesi Elif Köklü “Dekovil, 100 yıl öncesinin kömür taşıyan raylı sistemi, bugünün nostalji balonuyla ortaya atılan rant balonunun yeni adıdır. Haliç’ten başlayarak Cendere deresi boyunca ilerleyerek Kemerburgaz’a kadar uzanacak, buradan da ormana hançer gibi saplanacak bir dekovil tren hattına, Kemerburgaz’a kadar olan alanı rant cenneti haline getirilmesine ve kuzey ormanlarının tertemiz nefesini şehre ulaştıran en büyük soluk borusunun ve yaşamanın kaynağı olan suyun depolandığı su havzasının inşaat sermayesi tarafından yok edilmesine izin verilemez” dedi. Yürüyüşe destek vermek için katılan tiyatro ve sinema oyuncusu Altan Erkekli ise “Bir Bahçeköy sakini olarak yaşadığım yere sahip çıkmak adına eyleme katıldım. Burada ufak bir dal kırıldığında yüreğimiz cız ediyor. Burası yalnız İstanbul’a değil insanlığa mirastır” diye konuştu. Açıklamanın ardından gruptakiler, yoğun güvenlik eşliğinde ormanda yürüdü. l İSTANBUL Oyuncu Altan Erkekli de (sağda) yürüyüşe katıldı. Semt sakinleri inşaatın parka girmemesi için önceki gün eylemdeydi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Maçka Parkı’nda tünel inşaatı sırasında ağaçların kesilmesinin söz konusu olmadığını ve tünel çalışması bittikten sonra nakledilen ağaç sayısı kadar ağaç dikiminin yapılacağını bildirdi. Tünel için parktan alan alınmamasını isteyen bölge sakinleri ise imar planına itiraz etmeye hazırlanıyor. ‘çKaolıoşmrdainlaerl’i Çalışmaların İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi’nde alınan rapor doğrultusunda koordineli sürdürüldüğünün belirtildiği açıklamada, “Tünel bittiğinde 1.5 saatlik yol 10 dakikada geçilebilecek. Tünel Dolmabahçe’de bulunan mevcut tünel çıkışından başlayarak Levazım’da bulanan Ortaköy Deresi’nden çıkacak. İki tüp geçit olarak inşa edilecek tünelin her tüp boyu 3 bin 900 metre olup, iki tüpün toplam boyu 7 bin 800 metre olacak” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Ne olmuştu? DTMiKçgngsTuüKTçıeöeüştiküznörüıaypacknmeanenpdlaalreneenileıüortBysnlşyaemlüıl’ik,ulantyic’mçrsnnkBaılmiıeia.teünıdrdaaPspakİa’vmkelbngmüblramyirvaomeaziiraekoerrıdukhenjricaeablşuatmuçdntbpiniasalrcüenleaulcıteinğuaunirügluymAlnnLdzeganep’eeeıauyyelneineddaşçrnvanataçirltiekeandiızlkmk,i3magnnz.avıtpaağ’pığeöeüaimdyBlaşıstransrıpratooıiıelinclkyinrerğr.İ,üaıBootenTcapaBrtüeza.kyeinkraçask.eritışlnoı Üniformasını‘tHraeynılre’lrısgıeilleecek’ Haydarpaşa için giydi Gar kedileri eyleme kucakta katıldı. ALİ AÇAR 2004’te emekli olan tren şefi Musa Ulusoy, üniformasıyla eyleme katıldı. Toplum, Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması, ana hat trenlerinin durdurulmasının 5. yılında Haydarpaşa Garı’nda eylem yaptı. Grup adına açıklamayı okuyan emekli kondüktör Musa Ulusoy “Ülkenin sosyal yaşamında büyük yeri olan Haydarpaşa Garı, tarihi ve kültürel değerlerimizden biri olduğu gibi, İstanbul ulaşımında yaşamsal öneme sahiptir. Gar binaları ve geri sahaları için raflarda bekletilen rant projelerinden artık vazgeçilmelidir. ‘Hayır’lısıyla trenler gelinceye kadar Haydarpaşa Garı’nda beklemeye, rant projelerine karşı İstanbulumuzu savunmaya devam edeceğiz” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Bal ormanının dibine taşocağı Fethiye’deki yeşil bitki örtüsü ve doğasıyla ünlü Üzümlü Ovası’nda faaliyete başlayan taşocağına karşı açılan davada, ‘yürütmenin durdurulmasına’ karar verildi. Bölge halkı adına davayı açan avukat Bora Sarıca, üst sınır 25 hektarken, 66 hektar alanda faaliyet yürüten taşocağının parçalı ruhsatlar alarak, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu almaktan kaçtığını ve kanuna aykırı hareket ettiğini öne sürdü. Koruköy Mahalle Muhtarı Nu rettin Göztepe ise bölgede zaten faaliyetlerine devam ederek, halka ve doğaya büyük zararlar veren taşocağı bulunduğunu söyledi. İkinci bir taşocağının kendileri için kıyım anlamı taşıdığını söyleyen Göztepe, şöyle dedi: “Ümit ediyoruz ki Aladağ yeşil kalacaktır. Bu taşocağının hemen yanında bal ormanı var. Kenarına bal ormanı yapıyorsun, 70 bin fidan dikiyorsun, 500 metre yakınına taşocağı kuruluyor. Bu durumu akıl alır mı?” l DHA ayay aya Ölsek de güzelliğimiz çoğalır! IŞİD, bir istenmedik yan üründür. Elbette en genel çerçevede “postmodern küresel kapitalizm”in istenmedik yan ürünüdür. Onun bünyesinde ABD’nin, Avrupa’nın, Rusya’nın, başta Suudi Arabistan olmak üzere kapitalizmi “yeşilleyen” İslâm ülkelerinin istenmedik yan ürünüdür. Ama IŞİD, hem bunlarla etkileşimsel çerçevede, hem de özgün yerel, kültürelpolitik dinamikler eşliğinde aynı zamanda AKP’nin bir istenmedik yan ürünüdür. Şimdi El Bab’da savaştıkları, aslında bir “Dr. Frankeştayn” gibi, imalinde pay sahibi oldukları bir canavar… Yıllarca Suriye iç savaşında Esad’a karşı SünniSelefi cihatçı unsurlarla birlikte hareket ettiler. Bu süreçte IŞİD’le de temas ve diyalog kuruldu. O yüzden örgüt Musul’a girip, konsolosluğumuzu da basıp insanlarımızı rehin aldığında kriz “tatlı dil”le çözüldü!.. O dönemde örgütle temas kuran resmi yetkililerin Türkiye’ye yönelik IŞİD eylemi olmayacağı garantisini aldıklarını bile okuduk gazetelerde. Tabii örgüt de bunun karşılığını aynı yıllarda Antep ve Urfa’yı kendisi açısından yolgeçen hanına çevirerek aldı. Dünyanın her tarafından devşirdiği elemanlar, buralardan elini kolunu sallaya sallaya Suriye’ye geçti. IŞİD Türkiye’de eylemlere başladıktan sonra bile militanları Türkiye’ye girip çıkabiliyordu. En çarpıcı örnek, örgüt tarafından Musul’a davet edilen Alman gazeteci Jürgen Todenhöfer’in Aralık 2014’te militanlarca Kilis’ten sınırın öbür tarafına geçirilmesidir. Hâlbuki IŞİD bu topraklarda 300’ün üzerinde can aldığı eylemlerinin ilkini 20 Mart 2014’te gerçekleştirmişti!.. Demek ki şimdi kıran kırana savaştıkları örgüte de zamanında ne istediyse verdiler!.. Bu yüzden Reina katliamcısının Emniyet’te verdiği ifadeye bakılınca da Türkiye’nin örgüt için nasıl rahat hareket edilebilen bir “üs” haline geldiği gayet iyi anlaşılıyor. Adam, Konya’dan İstanbul’a gidiyor geliyor, insanlarla buluşuyor, yaşıyor, ailesini de geçindiriyor. Ve diyor ki aslında ilk hedefi Cumhuriyet’miş!.. “Şişli’de Peygamber Efendimiz’e hakaret eden bir gazete var, oraya git” diye yönlendirmişler onu önce… Sonra da “Bu saatte orada kimse olmaz, Reina diye bir diskotek var, kâfirler eğleniyor, oraya git” demişler. Peygamber’e hakaret sayılan, Charlie Hebdo’ya yönelik katliamsonrası derginin kapağında yer alan gözü yaşlı Hz. Muhammed çiziminin Cumhuriyet’te de paylaşılmış olması… Ancak orada İslâm Peygamberi’ni hakir görmek gibi bir motif ya da motivasyon yok. Çizim, İslâm adına insan öldürenler karşısında Peygamber’in bile gözünden yaş gelecek kadar mahzunlaştığını anlatıyor. Dolayısıyla özünde İslâm Peygamberi’ni yücelten, onu terörden “tenzih eden” bir yaklaşımı yansıtıyor. Eğer mesele Peygamber’in tasvirinin paylaşılması ise bu konudaki yasağın da İslâm dünyasında İran başta olmak üzere pek çok yerde aşıldığını, Peygamber’in tasvirî resim, kartpostal ve posterlerinin görülmedik olmadığını belirtmek gerekir. En son örnek de yönetmen Mecid Mecidi’nin geçen sene izlediğimiz “Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmindeki çocuk ve yetişkin olarak Peygamber görüntüleridir. Cumhuriyet, ne İslâm Peygamberi’ne, ne dine, ne de kutsal değerlere hakaretin aranacağı ve bulunabileceği bir yerdir. Hiç kimse bizi “Bakaramakara” nakaratlarının sahipleriyle, onların ait olduğu camialarla karıştırmasın!.. Buna rağmen o “gözü yaşlı Peygamber” çiziminin yayımlandığı dönemde gazeteyi tehdit edenler, gazeteye giden yolların polisçe tutulmasına neden olanlar, belli ki o günden bugüne IŞİD’in iştahını bir hayli kabartmış! Baksanıza, yılbaşı gecesi “ölüm piyangosu”nu kıl payı kaçırmışız!.. Peki, sizce o dönemde Cumhuriyet gazetesini tehdit edenler, seçimlerde kime oy vermiştir? Ve sizce şimdi Reina katliamcısının “İlk hedef Cumhuriyet’ti” açıklaması karşısında kimler, “Keşke oraya dalsaydı” diyordur? Ve sizce yıllardır Cumhuriyet’i hedef tahtasına oturtmuş, lânetleyip şeytanlaştırmış resmi ağızlarca ekilenlerin biçilmesi değil midir bunlar? IŞİD’e yıllarca Suriye sınırını açanlar, aynı zamanda şimdi Cumhuriyet’e saldırı düşüncesinin de önünü açanlar değil mi sizce?.. Her neyse… Cumhuriyet olarak biz bu memleketin bir parçasıyız ve bizim de arkamızda bu toprakların en temiz, dürüst, inançlı ve en önemlisi hiç kul hakkı yememiş insanlarının hem kalbî destekleri, hem de hayır duaları var. O yüzden, büyük şair Özdemir Asaf’tan esinle, “omuzlarımızda bin evlatlık duaların yükü, yüzümüzde bin analık memelerin akı” ile yol almaya devam edeceğiz!.. Ya “Dr. Frankeştayn”ların canavarları kapımıza dayanırsa ve sonrası mı?! Sevenlerimizin, dostlarımızın, okurlarımızın dilinde yine bir Özdemir Asaf dizesi olur, akar gideriz: “Bir türkü söylediler, duydunuz mu.. Bir kuşu vurdular, gördünüz mü.. Böyle neden susuyorsunuz böyle Güzelliğiniz çoğalıyor, öldünüz mü?” Çevre ve Şehircilik Bakanı uyardı ‘İstanbul’da deprem olursa perişanız’ Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Allah korusun Anadolu’da bir deprem olursa bunun altından kalkarız. Ancak, İstanbul’da bir deprem olursa perişan oluruz, ekonomimiz çöker” dedi. Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ilgili yaşanan sorunlar konusunda bakanlık olarak devreye girdiklerini belirten Özhaseki, 5 Şubat 2017’de temel atma töreniyle çalışmalara başlayacaklarını söyledi. Kayseri’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özhaseki, İstanbul depremiyle ilgili kaygılarını anlattı. Özhaseki, şöyle devam etti: “Geçenlerde anayasa oylamasının TBMM’den geç mesinin ardından İstanbul’a gittim. Burada, tüm başkanları topladım. İstanbul’daki deprem riskini anlattım. Bazıları gözümün içine bakıyor. Bir fay hattı var 250 senede kırılıyor. Şu anda 249’uncu senesi. Bir başka fay hattı var 400 sene oluyor kırılalı. Şu anda 462’nci senesindeyiz. Allah korusun Anadolu’da bir deprem olursa bunun altından kalkarız. Ama, İstanbul’da bir deprem olursa perişan oluruz, ekonomimiz çöker. Onun için bakanlık olarak bunu kendimize dert ettik. O nedenle birçok alanda bir gayret içerisindeyiz. Çaba gösteriyoruz, uğraşıyoruz, güzel işler de oluyor. Rabbim bizi mahçup etmesin” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle