04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 26 Ocak 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ECE KURTULUŞ haber 11 IzInden gIdenlerUĞUR MUMCU, TGS’NİN DÜZENLEDİĞİ ‘BASIN ÖNE EĞİLMESİN’ ETKİNLİĞİ İLE ANILDI Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Kadıköy Belediyesi, gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’yu katledilişinin 24. yılında “Basın öne eğilmesin” etkinliğiyle andı. Etkinlikte tutuklu yazarımız Kadri Gürsel, Kitap Eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay ve çizerimiz Musa Kart’ın cezaevinden gönderdiği mektuplar okundu. Caddebostan Kültür Merkezi’nde önceki akşam gerçekleşen etkinlik, katledilen gazeteciler için 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Etkinlikte ilk söz alan TGS Genel Sekreteri İlkay Akkaya, katledilişinin 24. yıldönümünde Uğur Mumcu’nun o dönemden Cumhuriyet’e neden sahip çıkılması gerektiğini söylediğini anımsattı. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu da katledilen tüm gazetecileri andı. Orhan Erinç MÜCADELEYE DEVAM Etkinlikte yaptığı konuşmada, gazetecilik alanındaki mesleki sıkıntıların her zamankinden daha yoğun yaşandığını belirten gazetemiz İmtiyaz sahibi Orhan Erinç, Mumcu’nun katledildiği gün hissettiklerini şöyle anlattı: “Belki de hayatımda ilk defa 12 dakika donarak kaldığımı hissettim. Gazetecilikte pek çok olay yaşamıştık. Uğur’un acı haberi bir başkaydı. Uğur sadece bir gazeteci değil, gazeteciliğin her dalında uzmanlaşmış bir dosttu. Araştırmacı gazetecilik o dönemde de bu dönemde de Türkiye’nin en tehlikeli mesleklerinden biri. Uğur’u araştırmacı gazeteci olduğu için öldürdüler. Bugün araştırmacı gazeteci yani sorup soruşturan gazetecileri öldürmüyorlar ama süründürüyorlar ya da cezaevlerine tıkıyorlar” dedi. Erinç, Silivri Cezaevi’nde başta gazetemiz yazar, yönetici ve çalışanları olmak üzere tutuklu meslektaşlarına sevgi ve saygılarını ileterek “Bugün Uğur Mumcu’nun izinden giden meslektaşlarımızın çoğunluğu cezaevinde bulunuyor. Bunun nedeni adaletin artık olmamasıdır. Bu süreci atlatacağımıza inanıyorum. Karamsar ya da umutsuz olmak gibi bir lüksümüz yok. Mumcu’ya verdiğimiz sözleri yerine getirmek için mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu. Şükran Soner cezaevInde Delil olmadığı için suçluyuz Kadri Gürsel’in Silivri Cezaevi’nden gönderdiği mesa yasi operasyon kapsamında yaklaşık 3 ay önce tutuklandık ve savcılıkta bi jı gazeteciyazar Emre Kızılkaya oku ze yöneltilen sorulardan terör örgü du. Elinde 2 mektup olduğunu söyle tü üyesi olmamakla birlikte terör örgü yen Kızılkaya, birini tutuklanmasının tü adına faaliyet göstermekle suçlan hemen ardından Gürsel’e yazdığını dığımızı anlıyoruz. Gerçekten de sav ancak Gürsel’e verilmediğini, diğeri cının bu suçlamayı nasıl olup nasıl delil nin de Gürsel’in kendisinin gönderdi lendireceğini merak ediyoruz. Çünkü ği mektup olduğunu söyledi. Kızılkaya “Mektubum hâlâ kendisine verilmedi. Kadri Gürsel hepimiz içtenlikle ve büyük bir doğrulukla inanıyoruz ki bize atfedilen suçlar Avukatı veya ailesi yoluyla vermek de müm delille desteklenemez. Söz konusu iddialar de kün olmadı” dedi. Gürsel’in mektubu şöyle: lillerle destekleniyor olsaydı, hakkımızda bir yar “Hepinize Silivri Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu gı süreci söz konusu siyasi operasyonun amacı 9 Nolu Cezaevi B Blok 25 nolu koğuştan se doğrultusunda başlatılabilirdi. Ancak zaman ge lam ve sevgiler. Basın özgürlüğünün alabildiği çiyor, tutukluluğumuz bir cezaya dönüşüyor ve ne baskılandığı, ifade özgürlüğünün cendere yargısız infaza maruz bırakılıyoruz. Gariptir hakkı ye alındığı, toplantı ve gösteri yapma özgür mızda hiçbir suç delili olmadığı için suçluyuz. Bir lüğünün neredeyse ortadan kaldırıldığı bu zor suç delili olmadığı için yargı süreci erteleniyor. dönemde, hapisteki gazetecilerin ve genelde Çünkü tutuklu kalmamız isteniyor ve bu içinde gazeteciliğin mücadelesini diri tutma çabanı bulunduğumuz dönemin bir karakteristiği. Ga zı şükranla karşılıyoruz. Bugün Silivri cezaevinde zeteciliğin kriminalize edilmesi ve gazetecile olmasaydım, ben de uzun yıllardır birlikte basın rin hiçbir şekilde suç oluşturmayan mesleki faa özgürlüğü mücadelesi verdiğim sizlerle bir ara liyetlerinden suçlanarak cezaevinde tutulmala da olacaktım. Şimdi bir gazeteci olarak bulun rı, bir kez daha ülkemizdeki basın özgürlüğü ve duğum yerden, verdiğiniz mücadelenin ne ka hukuk açığının başlıca sorunlarından biri haline dar anlamlı ve önemli olduğunu bir kez daha gelmiştir. Bu bilinçle bir tutuklu gazeteci ve ba anlıyorum. Bizler Cumhuriyet Gazetesi’nin sus sın özgürlüğü aktivisti olarak hepinizi selamlıyor turulmasını ve yok edilmesini amaçlayan bir si ve mücadelenizde başarılar diliyorum.” Vicdanımızdan ayıramadılar Törende, Sınır Tanımayan Gazeteci ler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Turhan Gü nay ve Musa Kart’ın Siliv ri Cezaevi’nden yolladı ğı mesajları okudu. Gü Turhan Günay nay mesajında “Sevgili Uğur Abi. Sen sakınca lı piyadeydin, biz ise sa kıncalı gazeteci. Açtı ğın yolda yürümeye de vam ediyoruz. O neden le BASIN öne eğilmeye cek. Özlemle” ifadeleri ne yer verdi. Musa Kart Musa Kart da mesajın da “Bizi sevdiklerimizden ayırdılar, dostlarımızdan ayırdılar, işi mizden, kâğıdımızdan, kalemimizden, fırçamızdan ayırdılar, ama vicdanımız dan ayıramadılar” sözlerini kaydetti. Uğur Mumcu için Bornova’da anma etkinliği düzenlendi. Katilleri bulunmadığı BEDEL ÖDEYEN ÜLKE Gazetemiz yazarı Şükran Soner ise Mumcu’yu Mamak Cezaevi kapısında tanıdığını anlatarak, şöyle devam etti: “Tutuklu gazeteciler ile o dönemde de hep dayanışma içinde oldu. Hukuk birikimi ile dünyada benzeri olmayan bir gazeteciydi. Toplumsal meseleyi dert edinen herkes ile ortak bir zeminde buluşabilen bir insandı. Çok zeki bir insan olmakla beraber çok da çalışkan bir meslektaşımızdı. Halkı bilinçlendirdiği için öldürüldü” diye konuştu. Türkiye’nin gazetecilik alanında en çok bedel ödeyen ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Soner, “Gerçeklere ulaşmada sorunlar yaşıyoruz. Uğur Mumcu’yu biz bu yüzden sevdik. Bizim adımıza çok önemli görevler üstlendi ve bedelini çok ağır ödedi.” Necmiye Alpay için bombalar patlıyor Gazetemizin katledilen yazarı Uğur Mumcu adına İzmir Bornova’da düzenlenen etkinlik, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, avukat Ulvi Puğ ve gazetemizden Hakan Dirik’in katılımıyla gerçekleşti. Etkinlikte konuşan Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, “Uğur Mumcu’nun da savunduğu ilkeler doğrultusunda ve bilimin ışığında çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Mumcu’nun “Cemaatlere, tarikatlara teslim edilen çocuklar, 30 yıl sonra general olacak, Cumhuriyet’e karşı ayaklanacak” sözünü anımsatan Atila, öngörülerinin 15 Temmuz’da gerçekleştiğini söyledi. Dirik, Bayraklı Belediyesi’nce düzenlenen panelde de “15 Temmuz’dan sonra, ağızlarına yakışmasa da Atatürk’ün adını ağzına almaya çalışanlar, Uğur Mumcu katledilirken bıyık altından gü lenlerdir. Onun yazdığı tarikat, cemaat bağlantılarının üzerine gitmek yerine koruyup kollayanlar yüzünden bugün aramızda canlı bombalar dolaşıyor. ‘Vurulduk ey halkım’ diyordu, şimdi halk da vuruluyor” diye konuştu. Panelde İzmir 68’liler Platformu Başkanı Okan Yüksel, TGS İzmir Şube Başkanı Halil Hüner ve İzmir’i Sevenler Platformu Başkanı Sancar Maruflu yer aldı. Etkinlik öncesi konuşan Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, “Korkaklar her gün, cesurlar bir kere ölür. Biz de Mumcu gibi korkmayacağız” dedi. Dirik, Kuşadası’nda yerel yönetim ve gazeteciler derneği tarafından İbramaki Sanat Galerisi’nde düzenlenen söyleşide de Atatürk’ün, Mumcu’nun yaşamının ve gazeteciliğinin rehberi olduğunu vurguladı. l İZMİR / Cumhuriyet ‘DIŞARIDA GAZETECİ YOK’ TARİH YAZILMASIN Soner’den sonra kısa zaman önce cezaevinden tahliye olan yazardilbilimci Necmiye Alpay söz aldı. Mumcu’yu diğer aydınları öldüren mekanizmanın katlettiğini söyleyen Alpay, “Uğur Mumcu’yu ve diğer gerçek gazetecileri öldürdüler çünkü tarihin yazılmasını istemiyorlar. Onları öldüren bir güç var. O güç hâlâ işbaşında ve hâlâ güçlü. Günümüzde ise gazetecileri değil ama gazeteciliği öldürmekle meşguller” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Silifke Belediyesi gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun katledilişinin 24. yıldönümünde Silifke Kültür Merkezi’nde anma etkinliği düzenledi. Gazetemizin Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve CHP Milletvekili Fikri Sağlar etkinliğe konuşmacı olarak katıldı. Gazetecilerin daha önce öldürülerek şimdi tutuklanarak susturulmaya çalışıldığını anlatan Gül, “1993’te gazeteciler Uğur Mumcu’lar katlediliyordu. 24 yıl sonra dışarıda gazeteci yok. Hepsi içeride. 10. yılındaki gazeteci Hrant Dink cinayetine baktığımızda önce Ergenekon öldürttü denildi. O zaman bunu söylememek suç haline geldi. Şimdi FETÖ öldürdü dışındaki bir cümle yasak hale geldi. Uğur Mumcu’nun yerine bir ikincisini koyamıyorsunuz. En önemli kayıp budur. Havuz medyası, yandaş medya diyorsunuz ama ben onlara iktidardan daha iktidarcı medya diyorum. Başbakandan daha çok iktidarı benimsemişler. İktidara uygun davranmayan bakanlara bile ayar veren bir medya” dedi. Fikri Sağlar ise 1993’teki suikastlar zincirini ayrıntılarıyla anlattı. Sağlar, “Türkiye’de her şey değişti. Cumhurbaşkanından alt kademeye her şey değişti. Bunlar faili belli cinayetlerdi. Şimdi sakallarıyla ya da yetiştirdikleri çıraklarıyla karşımızdalar. Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan çıkarıyorlar. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurmuş olduğu laik demokratik cumhuriyeti yıkmak için yola çıkmışlardır” diye konuştu. l MERSİN / Cumhuriyet Onur, gurur ve dürüstlük Bakırköy Belediyesi de Atatürkçü Düşünce Derneği ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği (BASAD) Mumcu’yu Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirdikleri panel ve konserle andı. Etkinlikte konuşan CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, “Uğur Mumcu; onur, gurur, dürüstlük demektir. Atatürkçülük demektir. Her Ocak ayında onu anacağız ve bu karanlığı, her birimiz şerefimizle, namusumuzla yana yana bitireceğiz” dedi. Panelin ardından Türk Halk Müziği sanatçısı Erdal Bayrakoğlu türkülerini söyledi. Program Sevgi Özel’in kaleme aldığı ‘Uğur Olsun’ kitabını sevenleri için imzaladığı törenle sona erdi. Kadıköy’de yürüyüş CHPKadıköy İlçe Örgütü’nün çağrısıyla önceki gün Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelen yüzlerce Kadıköylü, yazarımız Uğur Mumcu’yu katledilişinin 24. yılında andı. Altıyol Meydanı’na yürüyen kalabalık, “Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi” pankartı açtı. Her yaştan Kadıköylünün katıldığı yürüyüşe Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, Atatürk Düşünce Derneği üyeleri ile temsilcileri de katıldı. Referanduma nasıl gidilir? Bugünlerde herkes, “No” filminden söz ediyor. Film, Şili’de darbeci general Augusto Pinochet’nin görevini 8 yıl daha uzatmak amacıyla 1988 yılında yapılan referandumla ilgili... İktidarın devlet imkânları ve tüm gücüyle “Evet” kampanyasına asıldığı dönemde, yaratıcı bir reklamcının başı çektiği ufak bir grup, usul usul “Hayır” kampanyasını organize ediyor. Ama ilginç bir taktik izliyorlar. Hayır kampanyasını, kan, gözyaşı ve baskı değil, daha hafif temalar üzerine kuruyorlar. Ve askeri cuntanın tüm engellemelerine rağmen kazanıyorlar. 2012 yapımı, gerçekten heyecan verici. Karanlık bir rejimin sonu, birkaç yürekli ve yaratıcı insanın girişimiyle geliyor. Ve böylece, yepyeni ve demokratik bir ülke doğuyor. Ancak gel gör ki, Şili bir istisna. Bu film sizi fazla heyecanlandırmasın çünkü baskıcı rejimlerde bu tarz muhalif seçim kampanyaları, nadiren başarılı olur. Genelde otoriterlik, kendini devam ettirmenin araçlarını da yaratır. Buna sayısız örnek var. Mübarek rejimi, her seçimi yüzde 80’lerle kazandı. Saddam rejimi, her seçimi yüzde 90’larla kazandı. Tüm medya ve iletişim kanallarını zapturapt altına alan Putin, seçim şaibesi konusundaki iddialara rağmen yüzde 60’larla seçim kazanıyor. Otoriter rejimler, otoriterliğiyle doğru orantılı olarak kendini seçtirir. Diyeceğim şu: Siz bir defa kuvvetler ayrılığı gibi temel demokratik normlardan uzaklaşıp yasama ve yargıyı kontrol eder hale geldiğinizde, seçim kazanmak da çocuk oyuncağı haline gelir. 12 Eylül rejiminin insanlara ne kadar sıkıntı çektirdiğini ve daha sonraki dönemlerde nasıl nefretle anıldığını biliyoruz. Ancak gel gör ki, o rejim bile 1982’de halkın önüne koyduğu anayasa taslağına yüzde 91’le onay aldı. İşin doğası bu: ülkeler otoriterleştikçe seçim o derece “formalite” haline gelir. Mısır’da yüz kere seçim yapılsa, yüzünü de Mübarek kazanacaktı. Şimdi de her seçimi Sisi kazanıyor. Peki, Türkiye bu denklemin neresinde? Türkiye, Saddam ya da Mübarek rejimleri kadar baskıcı bir ülke değil. Ancak özgür ve demokratik bir ülke de değil. İkisi arasında bir yerde. Muhtemelen Rusya, İran ve Arjantin örneklerine daha yakın. Yani sandıklar özgür. Ama oraya gelene kadar hukuk devleti, yargı, temsil, ifade özgürlüğü gibi demokrasinin sandık kadar önemli diğer unsurları sıkıntılı. Freedom House’a göre, “yarı özgür.” Bu yüzden de önümüzdeki referandum süreciyle ilgili “iyimser” ya da “kötümser” olmaya, çok gizli kamuoyuna yoklamalarının sonuçlarını bilmeye, mahrem bilgilere ulaşmaya da gerek yok... Bakmamız gereken tek faktör, Türkiye’nin demokrasi skalasının neresinde olduğu... Orada da kural net: Olağanüstü hal ya da sıkıyönetim rejiminde referanduma gidilmez. Hukuki süreçlerin ve Meclis’in temel fonksiyonlarının kısmen askıya alındığı, gazetecilerin ve milletvekillerinin cezaevinde olduğu, hatta Meclis’in üçüncü büyük partisinin liderlerinin bile hapishanede olduğu bir ortamda, ne referandum olur, ne seçim! Bu, 2+2= 4 kadar net bir prensip. Haliyle ben geceleri sıra sıra kanallara dizilen ve şu ana kadar tüm hesapları yanlış çıkan kamuoyu araştırma şirketi sahiplerinin ne dediğini merak etmiyorum. Tam bir tiyatro. Futbolcuların ya da artistlerin açıklamaları da anlamsız. Ben Türkiye’nin yönetim biçimine ve mevcut yapısına bakıyorum. Eşit ve hakkaniyetli bir rekabet ortamı var mı, demokrasi var mı, kurumlar ne kadar güçlü? Anladınız siz ne demek istediğimi... Karanlığa geçit vermeyeceğiz Gazetemiz yazarı Uğur Mumcu için katledilişinin 24. yıldönümünde çeşitli illerde etkinlikler düzenleniyor. ADANA: Çukurova Belediyesi, Mumcu için Orhan Kemal Kültür Merkezi’nde anma etkinliği düzenledi. Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, “Uğur Mumcu’yu katleden eller asla kazanamayacaktır. Atatürk’ün izinden giden milyonlar olduğu sürece karanlığa izin vermeyeceğiz” dedi. ANTALYA: Muratpaşa Belediyesi, Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında bir dizi etkinliğe ev sahipliği yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan ve ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Nihal Kızıl ile Türkiye’nin gündeminin değerlendirildiği konferansla başlayan etkinlikler kapsamında Sadık Gürbüz’ün sahne aldığı müzik dinletisi düzenlendi. BURSA: Uğur Mumcu, CHP Bursa İl Başkanlığı’nın düzenlediği etkinlikle de anıldı. Mudanya Belediyesi’nin koordine ettiği anmada konuşan CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir, “Uğur Mumcu cinayeti ve diğer faili meçhuller devletin boynunda asılı duran bir vicdan yarasıdır” dedi. EDİRNE: CHP Merkez İlçe Gençlik Kolları’nın düzenlediği programda Mumcu’nun fotoğraflarının yer aldığı slayt gösterisinin ardından, şiirler okundu ve türküler söylendi. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle