04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 26 Ocak 2017 10 Düşüncelerin tehlikeli, yasakladım!.. Bazılarınız başlığa baktı ve “Yok artık” dedi. Oysa var artık!.. Elimde kapı gibi bir mahkeme kararı var. Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/6 sayılı ve 20 Ocak 2017 tarihli kararı. Ayrıntılarını birazdan okuyacaksınız. Ancak son söyleneceği baştan söyleyeyim: Bu kararın özeti bu yazının başlığından ibarettir: Düşünceleriniz tehlikeli, yasakladım!.. Sabahattin Önkibar bir gazeteci. Birkaç yazısını okumaktan öte bir tanışıklığım yok. Siyasal yakınlığımın olmasına ise imkân yok. Mesleğe Türkiye gazetesinin Ankara temsilcisi olarak başlamış, Yeniçağ gazetesi durağından geçip Aydınlık gazetesine yorumcu, Ulusal Kanal’a programcı olarak demir atmış. Yani siyasal çizgilerimiz arasında olsa olsa bir “taban tabana zıtlık”tan söz edilebilir. Önkibar yakınlarda bir kitap yazmış: Devlet Bahçeli ve Ülkücüler Hakkında Her Şey. Sizi bilmem, ama ben böyle bir kitabı bulur bulmaz alır, bir solukta okurdum. Öyle ya, MHP’nin başkanlık koltuğunda kalabilmeyi ancak Erdoğan desteği alarak ve AKP ile imam nikâhı kıyarak sağlayabilen Devlet Bahçeli ve kapalı kutu “Ülkücü Hareket” üstüne Sabahattin Önkibar’ın meslek geçmişi ve ideolojik çizgisinde birinin yazdıkları “birinci elden bilgi” bağlamında önem ve değer taşımalı. Bir üst paragrafın ilk cümlesinde “okurum” yazmak yerine “okurdum” yazdım ve gözden kaçmasın diye siyah dizdim. Okurdum çünkü okuyamam. Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi henüz yayımlanmamış sadece yayımlanacağı duyurulmuş bir kitabı, yani kararı veren yargıç dahil kimsenin okumadığı bir kitabı yasakladı. Mahkeme kararında görülüyor. Devlet Bahçeli kişilik ve MHP de tüzel kişilik olarak mahkemeye 19 Ocak 2017’de bir dilekçe vermişler. Mahkeme de hemen ertesi gün bir karar vermiş. Duruşma tutanağından aktarıyorum: “... İhtiyati tedbir dilekçesinin içeriğinden anlaşılacağı üzere ....... tedbir isteyen tarafın kişilik haklarının zarar görme ihtimalinin güçlü olduğundan talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir...” Cümledeki düşüklüğe boşverin ve asıl soruya cevap arayın: Biri “Bir kitap çıkacak ve o kitap bana zarar verecek. Tedbir koyup yasaklayın” diye dilekçe verdiğinde, okunmamış (bir daha: Okunmamış) bir kitabın kişilik haklarına zarar verme ihtimalinin yüksek olduğu hangi terazi ile ölçülmüştür? Asliye hukuk mahkemesi yargıcında anlaşılan böyle bir terazi var. Ölçmüş ve hükmü bastırmış: “... Devlet Bahçeli ve Ülkücü Hareket Hakkında Her Şey” adlı kitabın dağıtımın tedbiren durdurulmasına ve dağıtılan varsa toplatılmasına...” Vay be!... Şimdi ben “Tayyip Erdoğan ve AKP hakkında her şey” konulu bir kitap yazmayı tasarlasam ve bunu bu köşeden reklam olsun diye ilan etsem, kişi olarak Erdoğan, tüzel kişilik olarak AKP, mahkemeye (mesela Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne) başvurup kişilik hakları zarar göreceğinden kitabın basılmasının, hatta yazılmasının, hatta tasarlanmasının, hattanın hattası düşünülmesinin tedbiren yasaklanmasını istese... Cümlenin devamını yazmama gerek var mı? Peki, öyle tehlikeli bir kitap tasarlamasam da mesela “Bazı yargıçların ve savcıların hukuk fakültesi diplomalarının yeniden gözden geçirilmesi” konulu bir araştırmacı gazetecilik çalışmasına başlıyorum filan desem... Demem, demem... Önkibar’ın başına gelenlerden sonra enayi miyim ben? Aydın Güven Gürkan, ölümünün 11. yılında anıldı Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, eski SHP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan, ölümünün 11. yılında Tuzla’daki mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Törene Gürkan’ın ailesinin yanı sıra CHP İstanbul Miletvekili Oğuz Kaan Salıcı, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, CHP PM üyeleri Hüsnü Süslü ile Ferhan Karasu, Tuzla İlçe Başkanı Ali Çelik ve Pendik İlçe Başkanı Kemal Ercan ile Gürkan’ın çok sayıda seveni katıldı. Anma töreninde Gürkan’ın sosyal demokrat kişiliğine vurgu yapıldı. l İSTANBUL/ Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Hukuk işlemezse adaletsizlik kaderimiz Sevgili Murat, Hatırlayacaksın, 1994 yılı yaz aylarıydı; sen çalıştığın dergide Impexbank yolsuzluğu ile ilgili bir haber yapmıştın. Derginizin çıktığı gün ben de Dünya gazetesinde aynı haberi yazmıştım. Yazdığım haberin bir başka yerde çıkması kızdırmıştı beni. Kim yazmış diye baktığımda Murat Sabuncu ismiyle karşılaştım. Aynı yıl kasım ayında Dünya gazetesinden Milliyet gazetesine geçtiğimde ismen bildiğim çalışkan Murat Sabuncu ile cismen tanıştık. Tesadüf işte, ikimiz de aynı gün Milliyet’te muhabirliğe başladık. Demek ki ölene kadar devam edecek dostluğumuzun işaretiymiş. Hep haber ve habercilik bizim yolumuzu birleştirdi. Uzun yıllar Milliyet’te omuz omuza çalıştık. Zor anlarımızda hep yan yana durduk. Ne tehdit, ne işten atılma korkusu hiçbir şey yoktu gözümüzde. Geceyi ge ce, gündüzü gündüz ettik. Zaman zaman yollarımız ayrılsa da hep beraberdik. Haber peşinde koşarken benim yolum Silivri’ye düştüğünde yine sen vardın yanımda. Bir yıl ziyaretçi olarak Silivri’nin her yerini öğrenmiştin. Tek bilmediğin cezaevinin içiydi. Ne yazık ki bu da oldu. Kaderimiz mi bizim bu? Evet, hukukun iyi işlemediği yerde adaletsizlik bizim kaderimiz. Ben yargılanırken söylemiştim, “Bu hukuk adalet getirmeyecek ama bir ilahi adalet var” diye. İşimiz ona kaldı yani. Silivri’deyken sen benim görüşmecimdin ben de senin olmak istedim ama olmuyor OHAL bize yol vermiyor. Ailenle, avukatınla görüşmen bile sınırlıyken bize sıra gelmiyor. Vefakâr eşin Eylem Türk Sabuncu, her hafta haberini getiriyor. O da senin gibi; “Nasıl?” diye sorduğumda hep, “İyi” diyor. Geçen günlerde bir bakan, “Türkiye’de gazetecilik nedeniyle tutuklu kimse yok” dedi ya, acı acı gülümsedim. Sen, siz geldiniz aklıma. Senin habercilik uğruna orada olduğuna tüm dünya şahit. Ama anlatamadım, anlatamadık, anlatamıyoruz. “Cumhuriyet gazetesi kimseye bağımlı olmadan ayakta durmaya çalışan yılların gazetesidir” diyorum. “Beğenmeyebilirsiniz, eleştirel, muhalif bulabilirsiniz ama Kadri Gürsel’den, Güray Öz’den, Musa Kart’tan, Turhan Günay’dan, Akın Atalay’dan, Kemal Güngör’den, Önder Çelik’ten, Hakan Kara’dan Bülent Utku’dan ve Ahmet Şık’tan terörist yaratamazsınız” diyorum ama dinletemiyorum. “Tutuksuz da yargılamak mümkün” diyorum, anlatamıyorum. Tutuklanacağını bile bile Cumhuriyet çalışanlarını yalnız bırakmamak için Almanya’dan dönüp gelen Akın Atalay’ı örnek gösteriyorum; “Bizim arkadaşlarımız şereflidir, kaçmaz. Yalnız korkaklar ve suçlular kaçar” diyorum, dinletemiyorum. Cumhuriyet’e ilişkin bu soruşturma tam beş yılın sonunda beraata doğru yol almış “İkinci Odatv davası” diye tarif ediyorum ama anlatamıyorum. Sen merak etme tarih anlatacak her şeyi, yalnız sen ve arkadaşlar kendinize iyi bakın. Beden ve ruh sağlığınızı koruyun. Özgürlükte buluşmak üzere sevgili kardeşim. Ankara’ya çifte çağrı: GazetecIlerI serbest bırak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden (AKPM) Türkiye’ye tutuklu gazeteciler le ilgili 7 maddelik ültimatom geldi. Tu tuklu gazetecilerin acil olarak serbest bırakması nı isteyen Meclis, medya mensuplarının tutuklan masını sağlayan kanun DUYGU GÜVENÇ hükmünde kararnamelerin gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Genel Kurul’da “Avrupa’da Gaze tecilere ve Medya Özgürlüğüne Kar şı Saldırılar” başlıklı rapor ve berabe rindeki karar tasarısı kabul edildi. 15’e karşı 110 oyla kabul edilen karar met ninde, medya özgürlüğü konusunda en sorunlu ülkelerle ilgili hükümler yer aldı. Rapor sadece Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan, Ma caristan, Polonya ve İtalya’yı kapsadı. ‘Durum dramatik’ Kararın Türkiye’yle ilgili bölümünde, darbe girişimi ve terör saldırılarının ülkeyi “zorluklar ve sınamalarla karşı karşıya bıraktığı”, ancak AKPM’nin, “OHAL döneminde çıkarılan KHK’ler nedeniyle medya kuruluşları ve gazetecilerin içinde bulunduğu dramatik durumdan endişe duyulduğu” vurgulandı. AKPM, Türkiye’den 7 adım atmasını istedi: l Terör faaliyetine aktif şekilde katıldığı tespit edilmeyen tüm gazetecilerin, diğerlerinin yanı sıra gazeteci Nazlı Ilıcak, Cumhuriyet Gazetesi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, karikatürist Musa Kart, Kadri Gürsel ve daha birçoklarıyla ilgili durumu acilen gözden geçirip; tutukluluklarıyla ilgili koşulları ortadan kaldırın. ‘KHK’leri gözden geçirin’ l Yazar ve medya mensuplarının tutuklanmasını, medya muruluşlarının mallarına el konulmasını sağlayan KHK’leri gözden geçirin. l Anayasa Mahkemesi’ne başvuran medya mensuplarının durumunu öncelikli ele alın. l Ceza Yasası’nın 216, 299, 301 ve 314’ncü maddelerini Venedik Komisyonu’nun uyarıları doğrultusunda düzenleyin. l İnternet yoluyla işlenen suçları düzenleyen 5651 sayılı kanunu, Venedik Komisyonu’nun raporu doğrultusunda yeniden düzenleyin. l TRT’nin bağımsızlığını demokrasilerde medyanın olması gerektiği gibi 1636 sayılı karara göre düzenleyin. l BM özel raportörünün Türkiye raporu doğrultusunda ifade ve düşünce özgürlüğünü geliştirin. En çok Türkiye’den Rapor ve karar metni Avrupa Konseyi tarafından Nisan 2015’te kurulan Avrupa Konseyi Gazetecilerin Güvenliği ve Gazeteciliğin Korunmasını Kuvvetlendirme Platformu’na bugüne kadar yapılan şikâyetler temelinde hazırlandı. Platforma, Avrupa veya uluslararası çapta faaliyet gösteren basın örgütleri tarafından gazeteciler veya medya kuruluşlarına yönelik tehditlerle ilgili şikâyette bulunulabiliyor. Platforma bugüne kadar 254 şikâyette bulunuldu. Bunları 87’si Türkiye kaynaklı. l ANKARA Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, tutuklu gazetecilerle ilgili Türkiye’ye 7 maddelik ültimatom verdi. Uluslararası Haber Ombudsmanları Organizasyonu ise Erdoğan’a mektup yazdı ÖZGÜR BASINA SAYGI GÖSTERİN Kanada merkezli uluslararası Haber metine çağrıda bulunuldu. Kuzey ve Güney Ombudsmanları Organizasyonu (ONO), Amerika, Avrupa, Asya ve Avustralya’nın en Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a açık mek etkin medya kuruluşlarından üyeleri bulutup yayımlayarak tutuklu gazetecilerin ser nan ONO’nun özgür ve sorumlu habercilik best bırakılmasını istedi. Dünyadaki tüm ga için çalıştığı belirtilerek, “Ombudsmanlar ve zetelerin ombudsmanlarına gönderilen ONO gazeteciler, açık ve adil habercilik yapmak Başkanı Esther Enkin’in imzasını taşıyan ve bazen hükümetleri eleştirmek konusunda mektupta, gazetemiz ombudsmanı Güraz Öz demokratik bir görev üstlenmişlerdir. Türk ile “tarafsız ve bağımsız olarak işlerini ya hükümetini, hukukun üstünlüğüne ve basın parken gözaltına alınan” tüm gazetecilerin özgürlüğüne saygı göstermeye çağırıyoruz” derhal serbest bırakılması için Türk hükü denildi. l Dış Haberler CHP milletvekili Cihaner, Ahmet Şık’ın annesi Fatma Şık ve kardeşi Bülent Şık’ı ziyaret ederek bir süre görüştü. ‘Aklımızla alay ediyorlar’ CHP milletvekili İlhan Cihaner, Ahmet Şık’ın ailesini ziyaret etti Antalya Barosu’nun Uğur Mumcu Özel Ödülü’nü alan CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, 30 Aralık’ta tutuklanan gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ın annesi Fatma Şık ve Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza attığı için KHK ile Akdeniz Üniversitesi’nden ihraç edilen öğretim üyesi kardeşi Bülent Şık’ı evlerinde ziyaret etti. CHP İl Başkanı Mustafa Erdem, Muratpaşa ve Konyaltı ilçe başkanları ve bazı yöneticilerin de katıldığı ziyarette Cihaner, Ahmet Şık’ın annesi ve kardeşine geçmiş olsun dileğinde bulundu. Cihaner, Ahmet Şık’ın son yıllarda ülkemizin yetiştirdiği en cesur ve bir dönem hiç kimsenin yazmadığı şeyleri yazmaya cesaret eden, öngörülü bir gazeteci olduğunu, Uğur Mumcu gazetecili ğini devam ettirdiğini belirtti. Şık’ın tutuklanmasını eleştiren Cihaner, “Üstelik de adeta aklımızla alay eder gibi Ahmet Şık’ın tutuklanma gerekçeleri arasında Fethullahçılık var. Oysa o Ahmet Şık herkes Fethullahçı yapılanmanın o hukuk dışı işlerini yürütürken bu yapıyı deşifre eden, onunla gazeteci olarak mücadele eden, hukuk dışı yüzlerini kamuoyuna ulaştırmaya çalışan biriydi” dedi. Ahmet Şık’ı yakınen tanıdığını ifade eden Cihaner, “Ben de Ahmet’i eskiden beri tanırım, gazetecilik faaliyetlerini, bizim de en zor zamanımızda kamerasını, kalemini bizlere uzatmıştır. Hem moral vermek için hem yanında olduğunu belirtmek için Antalya il başkanımız, Konyaaltı ve Muratpaşa ilçe başkanlarımızla ziyaret ettik. Umarım ki bir an önce özgürlüğüne kavuşur. Aynı akıl dışı, hukuk dışı mekanizma Bülent’i de işinden etti. Sadece barış isteyen bir bildiriye imza attığı için görevinden ihraç edildi. Ayrı bir hukuksuzluk da orada işliyor” dedi. Doğru işler yaptılar Ahmet Şık’ın 28 gündür özgürlüğünden yoksun olduğunu anımsatan annesi Fatma Şık, “Ama bizi hiç bırakmayan partililer, sivil toplum hepsine teşekkür ediyorum. Onların manevi desteğiyle ayakta durmaya çalışıyorum. 2 çocuğumun da yaptığı hiçbir şey yanlış değil, hepsi doğru. Onlara bu zulmü reva görenler utansın. Onlar girecek Silivri’ye” diye konuştu. l ANTALYA / DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle