04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 21 Ocak 2017 haber İtiraflar Erdoğan’a4 EDİTÖR:ALPERİZBUL TASARIM:FUNDAYAŞARERDOĞDU MHP intihar mı ediyor? Son zamanlarda en beğendiğim siyasal fıkra şu: Stalin döneminde, Sovyet Komünist Partisi’nin yöneticilerinden ikisi yolda karşılaşmışlar, hoşbeşten sonra biri öbürüne sormuş: Antonov ne yapıyor? Antonov öldü, demiş öbürü Beriki itiraz etmiş: Yok yahu! Daha dün karşı kaldırımda hızlı hızlı yürürken gördüm, gayet sağlıklıydı. Muhatabı gülümseyerek yanıtlamış: Öldü, öldü de, daha haberi yok. Bir sürü öldüğünden haberi olmayan siyasi mevtanın cirit attığı siyaset sahnesindeki çarpıklığı çağırıştıran bu acı fıkraya bayılıyorum. Buraya almamın nedeni de yazının başlığına gelebilecek itirazlara önceden yanıt vermek. Son zamanlarda en tartışılan kuruluşların başında MHP geliyor. Gerçekten de, Devlet Bahçeli’nin Tayyip Bey’in istediği anayasa değişikliğine destek olmasıyla birlikte, 5 ismin kabineye alınacağı söylentilerinden tutun da, Bahçeli’ye, yeni bir manevrayla yürürlüğe girme tarihi öne alınacak yeni düzende başkan yardımcılığı verileceğine kadar neler telaffuz edilmiyor ki? Gerçi, söylentiler karşısında, “karanlıkta göz kırpmışlar” yanıtını veren Bahçeli bütün bunlardan habersiz bir hava içinde ama siyaset sahnemizi biraz olsun bilenler, her türlü olasılığa hazır olmamız gerektiğini söylüyorlar haklı olarak. HHH Bütün bunlar olurken, Kadir Has Üniversitesi’nin her yıl gerçekleştirdiği, “Türkiye Sosyal ve Siyasal Eğilimler Araştırması”nın salı günü açıklanan 2016 sonuçlarına göre parlamenter sistemi destekleyenlerin oranı yüzde 52.7 olurken, başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemini destekleyenlerin oranı ise yüzde 43’te kalmıştır. Anayasa değişikliğinin çantada keklik olmadığını ve halkoylaması kampanyasının hayli çekişmeli geçeceğini gösteren bu araştırmanın yansıttığı bir tahmin de, bugün seçim yapılsa MHP’nin oylarının yüzde 10.1 oranı civarında olduğudur. Araştırmanın yansıttığı bu sonuçlar , Devlet Bahçeli’nin partisinin haziran seçimlerinden bu yana izlediği politika ile sürekli oy kaybettiğini gösteriyor. Durumun böyle devam etmesi halinde MHP’nin artık bir marjinalleşmiş, “ismi var, cismi yok” bir parti haline düşmesi de kaçınılmaz olacaktır. Böyle bir sondan söz edilmesine itiraz edenler ise, MHP’nin canlılığını sürdürebilmesini sağlayacak hangi gelişmelere bel bağlanabileceğini de söyleyemiyorlar. Yine aynı çevreler MHP’nin AKP’nin kuruluşundan bu yana hep stepne işlevini görmüş olduğunu ileri sürenleri tekzip edecek geçerli savlar sunamıyorlar. Bütün bu gelişmelerin ışığında MHP, Genel Başkanı Bahçeli’nin “arka bahçe” politikaları yüzünden intihar etmiştir denebilir mi? Yoksa şairin “müşkül budur ki, ölmeden önce ölür kişi” dizelerinde dile getirdiği gibi, artık işlevsizleşen MHP bu niteliği dolayısıyla, tabii bir ölümle mi fena buluyor? HHH Dikkat edilirse burada tartışılan MHP’nin yaşayıp yaşamayacağı değil, tabii ölümle mi, intiharla mı son bulacağıdır. Reis sistemine payanda olarak, MHP’nin intihar ettiğini söyleyenlere kimileri “Hayır” diye itiraz ediyorlar, “MHP’nin zaten bir işlevi kalmamıştı. O, işlevini yitirip, tabii ömrünü doldurduğu için bitiyor.” Bu görüşü ileri sürenler, AKP ile MHP’nin tabanları arasındaki yakınlığa ve geçirgenliğe vurgu yaparak, Tayyip Bey’in son dönemlerdeki “milliyetçi!” etiketli söylemleriyle birlikte çekim gücü artan AKP’nin “milliyetçi!” MHP’yi emerek yok ettiğini, artık milliyetçi muhafazakâr cephenin bir kuruluş içinde bütünleştiğini savlıyorlar. Kimi olayları, örneğin, Tayyip Bey’e biat ederek AKP hükümetinde kendine yer edinen Tuğrul Türkeş’in, camia içinde ilk defa olarak Türkeş adı ile ihanet kavramının birlikte telaffuz edilmesine yol açan davranışı bir kez daha değerlendirildiğinde, çok daha değişik sonuçlara ulaşılıyor. Siyaset sahnemizde kiminin ihanet dediğine, öbürü ileri görüş diyebiliyor ve zamanın kimi haklı çıkaracağı da belli olmuyor. Adana E Tipi Kapalı Cezaevi Yangında zehirlenen çocuk mahkum öldü Adana’nın merkez Sarıçam ilçesindeki Kürkçüler Cezaevi Kampusu’nda bulunan Adana E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, 18 Ocak’ta çocuk mahkumların bulunduğu koğuşta, iddiaya göre koğuşlarını değiştirmek isteyen bir grup çocuk, yatakları kapının arkasına yığarak ateşe verdi. Çıkan yangında 6 çocuk mahkum ile 5 infaz koruma memuru dumandan zehirlendi. Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören 17 yaşındaki Muhammet Erdoğan, yaşamını yitirdi. “Uyuşturucu” suçundan 5 ay önce cezaevine girdiği öğrenilen Erdoğan’ın ölüm nedeni zehirlenme olarak açıklandı. Erdoğan’ın cenazesi Seyhan ilçesindeki Küçükoba Mezarlığı’nda toprağa verildi. l DHA servis mi ediliyor? Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ‘İtirafçılara güvenmeyin’ sözlerini hatırlatarak ‘Acaba 15 Temmuz’un kontrollü bir darbe olduğunun ortaya çıkmasından mı endişe duyuyor’ dedi Parti programımızda var (Demirtaş’ın ‘ilk adımı Kılıçdaroğlu attı’ eleştirisine yanıt): Bununla dokunulmazlığın kaldırılması kastediliyorsa parti programında dokunulmazlığın kaldırılması var, her ortamda söyledik, gelirse yine aynı şekilde oy kullanacağız. Onun dışında hapse girmeyle ilgili söylemim olmuşsa, onu bilmiyorum. Bir siyasetçi hapse girsin, tutuklansın, işkence görsün diye bir düşüncem olmadı. Kurultayın üstünde bir yetkim yok, en yetkili organ kurultaydır, o kararın gereğini yerine getirdik. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ankara’da bir grup gazeteciyle kahvaltıda bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği teklifini değerlendirirken referanduma gidilmesi halinde ‘AKP devleti’yle mücadele etmek zorunda kalacaklarını belirterek, genel seçim döneminde olduğu gibi terör saldırılarının artmasından endişe duyduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu referandumla ilgili iki kaygısını “AKP devletiyle mücadele edeceğiz, valisi, paşası, emniyet müdürü, tapu müdürüyle hep beraber ne İKLİM den bu referanduma evet oyu ve ÖNGEL rilmesini savunan bir devlet çıkacak karşımıza. Ve terör olaylarının artması. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde yaratılan tablonun bir benzeri yaratılması” diye sıraladı. CHP lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “itirafçılara güvenmeyin” sözlerine de dikkat çekerek, “Acaba yapılan itiraflar önce Erdoğan’a mı servis ediliyor” kuşkusunu dile getirdi. Kılıçdaroğlu bir grup gazeteciyle kahvaltıda buluştu, soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle: Halk ‘hayır’ diyecek: Referandumda halkın hayır diyeceğine yüzde yüz inanıyorum. Nedeni de şu: Benim gibi düşünmeyen birisinin düşüncelerini özgürce ifade edebilmesi bir ihtiyaçsa, sadece benim değil onun da ihtiyacı. Bu değişiklikle, toplumda çatışma kültürü ön plana çıkartılıyor. Bu anayasa değişikliği gayrimeşru bir değişikliktir. ‘Erdoğan endişe mi duyuyor?’ Oyla geldik korkmuyoruz ÖKSÜZ BİLMECESİ Bu söylemin temelinde şu yatıyor: Bu sı lazım. Partiler seçim kararı alacak, na itiraz etmeyin, nasıl olsa halka gi partiler vatandaşın karşısına çıkıp “Be Öksüz sıradan biri değil: Adil Öksüz sıradan bi deceğiz. Siz halktan mı korkuyorsunuz, ni iktidar yaparsanız bu anayasayı şöy ri değil. Akıncı hiç ilgisi olmayan bir sorun ortaya çıktı. le değiştireceğiz” desinler. Hiçbir parti lar Kışlası’nda ya Halka gidip gitmeme ya da halktan kor nin seçim bildirgesinde başkanlık yok kalandı. Hakkın kup korkmama gibi bir mücadele var. tu. Önce seçime gidin diyoruz, onlar se da niye üç ayrı Halktan kimsenin korktuğu yok, halkın çime gitmiyor, asıl korkan onlar. Gide tutanak var? Ök oylarıyla gelmedik mi buraya. Bir daha lim seçime, vaatlerde bulunsunlar. Bel süz niye iki cep telefonu ta gelmeyecekmişiz gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bu anayasa değişikliğinin gerçekten toplumda yeterince tartışılması ve toplum açısından dayatma olmaması için önce seçimlerin yapılma ki erken seçime gidersek 367’nin üzerinde vekil çıkarmayı taahhüt ederler. O zaman “Anayasa değişikliğini kendilerine önceden söyledik, aldığımız yetkiyi de yerine getiriyoruz” derler. şır ve izin verilir? Adil Öksüz’ün GPRS cihazı niçin var? Aynı ifadeyi veren kişiler tutuklanırken Öksüz niye tutuklanmadı, niye hiç kelepçe takılmadı? MİT Yasası’nda yapılan de ‘Hayır’ gündemden çıkarır ğişikliğe bakarak yorumlanması lazım. Erzincan’da iki MİT elemanının tutuklanması sonrasındaki açıklamaya bakılma Referandumda hayır çıkarsa bu gün hiç kimsenin önünde düğmelerini ilikle lı. Başbakan’ın izni olmadan MİT demimizden kalkar. Erdoğan rahat uyur memeli, Saray’a gidip hiç kimseyi alkışa elemanları tutuklanmazdı dedi mu onu bilmiyorum. 7 Haziran gibi bir tablo olmasından duyulan büyük endişe, anayasa değişikliğinin hızlandırılmasına yol açtı. Teklifte AYM izi: Paketin Saray’da hazırlandığını biliyoruz. Anayasa Mahkemesi çevreleriyle ilişki kurulduğu yönünde bilgiler de yansıyor bize. Acı bir tablo, öyle bir duyumun ortaya çıkması böyle bir söylentinin ortaya çıkması bile üzüntü verici. AKP milletvekillerinin kendi düşüncelerinin olduğunu hiç sanmıyorum. Bilmedikleri ve görmedikleri bir metne imza atarak görevlerini yerine getiren okula yeni başlamış öğrenciler gibiler. Açık oy kişilik zaafı: Bakanlık ya tutmamalı, onuruyla vakur bir tablo sergilemeli. Üstlendiği görevin bir toplum için ne kadar önemli olduğunun farkında olmalı ve hiçbir iktidar yetkilisi AYM adına konuşmamalı. Birileri çıkıp AYM adına konuşma yapıyorlarsa ve AYM bu atmosferin altında kalıyorsa orada adalet olmaz. Türkiye’yi felakete sürükleyen temel öğelerden birisi AYM olur. Tehdit ediliyorum: IŞİD ve PKK tarafından tehdit ediliyorum, doğrudur. IŞİD’in bizi hedefe aldığı, suikast düzenleyeceği yönünde ihbarlar da geliyor. Benim yapabileceğim çok fazla bir şey yok. Güvenlik güçlerim yok, istihbarat örgütüm yok. l ANKARA Cihaner, o dönem. Bu cihazları Türkiye’ye hangi kurum ithal ediliyor? Niye kontrollü darbe diyoruz, Öksüz serbest bırakılıyor. Özgüvensiz hükümet: Yönetimde özgüveni olan bir hükümet başka ülkedeki iktidar değişimini umut veya umutsuzluk olarak görmez. Hükümet Obama’nın gidişini, Trump’ın gelişini umut ve umutsuzluk eksenine oturttu. Kendi geleceğini bir başka ülkede yönetim değişikliğine endekslersen sağlıklı yönetilmediği ortaya çıkar. da Meclis başkanlığı yapmış kişilerin, FETÖ’yle geçmişte ilişkileri olmuş kişilerin oyunu açık kullanmaları kişilik za ‘Bahçeli’yi anlamıyorum’ fiyetini gösteriyor. Acı olan, uzun yıllar Koltuk yarışıysa doğru değil: İlk 4 mad dır parlamentoda görev yapan insanla deden AKP’nin rahatsızlık duyduğunu biliyoruz. rın bu duruma düşmeleri. Kapalı kapılar ardında “Felakete götürür” nutuğu atanların, tıpış tıpış gidip kontrollü bir şekilde evet demeleri. Demek ki AYM üyeleriyle görüşüyor (Mustafa Şentop’un ‘AYM bakmaz’ sözleri): AYM’nin bazı üyeleriyle özel görüşmeler yapıyor demek ki. AYM çevrelerinden aldığı güvenden kaynaklanıyor olabilir. Bir yargıç, yaratılan atmosferin etkisinde kalmamalı, Geçmiş hükümetler döneminde anayasa uzlaşma komisyonunda da ilk 4 maddenin değiştirilmesi gerektiği yönünde teklifleri vardı. Bahçeli bu gerçeği bilmesine karşın neden böyle bir destek veriyor, sorgulanması lazım. Hele “Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım” diyen bir kişiye, milliyetçiliği bayrak yapan bir siyasal partinin teslim olmasını anlamak mümkün değil. Bu bir bakanlık koltuğu ya da Saray’da oda kapma yarışıysa bu doğru değil. Görevimi yaptım: Bahçeli’ye gidiş nedenim şuydu; benim bir siyasi partinin genel başkanı olarak Türkiye’ye karşı bir sorumluluğum var, değişikliğin Türkiye için ne tür felaketler getireceğini anlatmam gerekiyordu. İleride kimse bana şu soruyu sormamalıydı: “Niye zamanında gidip söylemedin”. Ben o görevimi yaptım. Kendisine oyunun rengini değiştirin diye bir öneri götürmedim. Ahlaki de değil. İtiraflar Erdoğan’a servis mi ediliyor?: Cumhurbaşkanı’nın açıklaması var, itirafçıların itiraflarına güvenmeyin. Acaba yapılan itiraflar önce Erdoğan’a mı servis ediliyor? 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkacak olan ifadeler, anlatımlar bunun bir kontrollü darbe olduğu gerçeğini ortaya çıkarmasından mı Erdoğan endişe duyuyor? İki polis şefiyle Erdoğan’ın buluştuğunu anlatıyor, onların bir üst amiri. Erdoğan o zaman başbakan. Başbakan, genel müdür varken müsteşar varken, bakan varken, iki polis müdürüyle niye görüşme ihtiyacını hisseder? Bu ayrıntıların araştırılması lazım. Referandumda terör kaygısı: İki temel kaygı alanımız var. Referandumda AKP devletiyle mücadele edeceğiz; valisi, paşası, emniyet müdürü, tapu müdürüyle hep beraber neden bu referanduma evet oyu verilmesini savunan bir devlet çıkacak karşımıza. Terör olaylarının artması ve Türkiye’nin acı bir gündemle yüz yüze gelmesi. Bu 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde yaratılan tablonun bir benzeri yaratılması. Türk bayraklı kampanya Tuzağa düşmeyeceğiz: Kamplaşma doğru değil, biz kendimizi demokrasiyi savunan herkesin yanında hissedeceğiz ve öyle konumlandıracağız. Onlar bunu bir siyasal partinin sorunu haline indirgeyip buradan yol almak istiyorlar. AKP, CHP’yi farklı bir pozisyonun içinde göstermek isteyecektir, bu tuzağa düşmeyeceğiz. Referandumda CHP bayrağı olmayacak, kullanacağımız tek bayrak Türk bayrağıdır. ‘Her yol mUbah’ kültürü: AKP ne zaman doğruları söyledi, ortama göre dil geliştiren bir parti. Sabah söylediğini öğleden sonra rahatlıkla yalanlıyor. “Anayasa değişikliğini yapıyoruz, Türkiye’de koalisyon dönemi bitsin.” Şu an anayasa değişikliğinde bir koalisyon var zaten, yan yanalar. Bir de bakanlık teklif ediyor, hani koalisyon dönemi bitecekti. Kültürlerinde “Amaca ulaşmak için her yol mubahtır” var. Binali Bey’in söylemlerinin çok büyük bir kıymeti harbiyesi yok. İlk ‘hayır’ Meclis’te Genel kurul görüşmelerinin tamamlandığı günde anayasa değişiklik önerisi ile ilgili olarak ilk hayır kampanyası yine Meclis’te başladı. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, TBMM’deki odasının camına Türkçe, Azerice, Arapça, İngilizce, Almanca, Ermenice, Kürtçe ve başka birçok dilde “hayır” yazılı olan pankart astı. l ANKARA/Cumhuriyet YILDIRIM, ‘Karanlıkta göz kırpmışlar haberimiz yok’ AÇIKLAMASINA YANIT verdi ‘Devlet Bey’in ilkeleri var’ Başbakan Binali Yıldırım, cuma namazının ardından açıklamalarda bulundu. Yıldırım, daha önce dile getirdiği anayasa değişikliğiyle gelecek yeni sistemde “MHP’li bakan olabileceğine” ilişkin sözlerinin üzerinde fazla durmadı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Karanlıkta göz kırpmışlar haberimiz yok” açıklamasının anımsatılması üzerine Yıldırım, “Devlet Bey, ilkeleri olan, memleketin menfaati konu olduğunda hiçbir siyasi saikle hareket etmeyen bir zattır” dedi. “Milli menfaatin” bakanlık anlamına gelip gelmeyeceği sorusuna ise “Gündemimiz anayasa değişikliği bi liyorsunuz, bunun dışında bir gündemimiz yok” yanıtını verdi. Anayasa değişikliği önerisi üzerindeki görüşmeler sırasında yaşanan kavgalar ile ilgili olarak Yıldırım, “Bu konuda değerli milletvekillerimizin daha sakin, daha usturuplu hareket içinde olması arzumuzdur, milletin de arzusudur” ifadelerini kullandı. ‘Kaybedeyim, ne önemi var’ TRT’nin sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliği ile Başbakanlık makamının kaldırılmasını değerlendiririken, “Ben şimdi bu makamı temsil ediyorum. Bulundu ğum makamın kalkmasını savunuyorum. Niye savunuyorum çünkü memleketin geleceği benim geleceğimden daha önemli, memleketim kazansın yeter ki, ben kaybedeyim ne önemi var” ifadelerini kullandı. Yıldırım’ın verdiği mesajlar şöyle: Partiler ayrı hedefler aynı: (MHP ile ortak propaganda) MHP ayrı biz ayrı partiyiz. Ama hedefimiz aynı. İçtüzük’e aykırı oy kullanımı yok: (Teklifin AYM’ye gitme ihtimali) Ana muhalefetin hakkıdır. Kaldı ki oy kullanımında, İçtüzük’e uymayan bir davranış yok. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle