29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 18 Ocak 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Yöneticinin en büyük endişesi belirsizlikTürk3k3aiytCıeEl’Oddıen Türkiye’deki şirketlerin üst düzey yöneticileri ekonominin geneli konusunda kaygılı. En büyük endişeleri jeopolitik belirsizlik ve belirsiz ekonomik büyüme PwC 20. Küresel CEO Araştırması’na göre, dünyada genelinde üst düzey yöneticiler (CEO) bu yıl endişe etmeleri gereken birçok konu olduğunu düşünseler de yine de büyüme beklentileri ve küresel ekonomiye güven yeniden yükselmeye başladı. Her yıl olduğu gibi bu yılda Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu Yıllık Toplantısı’nın açılışında kamuoyu ile paylaşılan araştırmaya katılan CEO’ların yüzde 29’u (2016: yüzde 27) küresel ekonomik büyümede 2017’de toparlanma olacağına inanıyor. Türkiye’deki CEO’ların görüşleri şöyle: Büyüme çakılacak 4 Türkiye’deki CEO’ların ekonomik büyüme beklentisi geçtiğimiz yıllara göre büyük düşüş gösterdi. Türkiye’den katılan CEO’ların sadece yüzde 12’si 2017’de ekonomik büyümede artış öngörüyor (2016: yüzde 50, 2015: yüzde 50, 2014: yüzde 50). Yüzde 59’u ekonomik büyümenin aynı kalacağını, yüzde 29’u düşeceğini düşünüyor. 4 Türkiye’deki CEO’lar kendi şirketlerinin performansını ele aldıklarında ekonominin geneline yönelik kaygılarından sıyrılarak büyüme konusunda ise yüzde 41’lik bir oranla daha iyimserler. (2016: yüzde 40, 2015: yüzde 33, 2014: yüzde 56) 4 Türkiye’deki CEO’ların en çok endişe ettikleri konular dünyadan farklılaşıyor: Jeopolitik belirsizlik (yüzde 95), belirsiz eko nomik büyüme (yüzde 88), terörizm (yüzde 85) ve döviz kurundaki kırılganlık (yüzde 82) diğer küresel kaygıların önüne geçiyor. Güvenlik önemli PwC Türkiye Başkanı Haluk Yalçın, “Türkiye’deki CEO’lar coğrafyamızın karmaşık denklemi ile de uğraşmak zorundalar. Önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki karmaşık görünüme ve güvenlik konularının gündemi işgal ettiği mevcut ortama rağmen ilk hedef bu gündemi en rasyonel politikalar ile yöneterek büyümeden ödün vermeden ilerlemek olmalı. Bölgemizdeki sıkıntılı jeopolitik unsurlara rağmen ekonomik büyüme, markalaşma ve endüstriyel yatırım hedeflerine sıkı sıkı tutunarak büyük adımlar atmalıyız” dedi. Dünyada CEO’ların beklentileri geçen yıla göre daha pozitif bir tablo çizse de ekonomik belirsizlik (yüzde 82), aşırı düzenleme (yüzde 80) ve yetenekli işgücüne erişim (yüzde 77) konusundaki endişe seviyeleri hâlâ çok yüksek. Yerli ekonomiyi korumakla ilgili endişeler de artıyor; CEO’ların yüzde 59’u bu konuyla ilgili endişe duyuyor, ABD ve Meksika’daki CEO’larda ise bu oran yüzde 64’e çıkıyor. 15 yıl önce CEO’ların sadece yüzde 12’si şirketlere kamu güveninin büyük ölçüde azaldığını düşünüyordu. Bu yıl ise CEO’ların yüzde 58’i iş hayatına karşı güven eksikliğinin şirketlerinin büyümesine zarar vereceğini düşünüyor. l Ekonomi Servisi PwC 20. Yıllık Küresel CEO Araştırması, EylülAralık 2016 arasında gerçekleştirildi. 79 ülkeden 1.379 CEO araştırmaya katıldı, bunların arasında 33 CEO Türkiye’den. ‘Krizin nedeni aşırı kâr hevesi’ Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, küresel eşitsizliğin endişe verici olduğunu belirterek “Küreselleşme, Davos’taki birçok kişinin gözünde Pandora’nın kutusu haline geldi. Uluslararası finans krizinin nedeni küreselleşme değil, aşırı kârın peşinde koşmak” dedi. Xi, Dünya Ekonomi Forumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, “Bir ticaret savaşında kimse kazanan olarak çıkamaz” diyerek para birimi yuanın devalüe edilmeyeceğini ve Çin’in açık, şeffaf ve kazankazan esaslı ticaret an laşmalarından yana olduğunu söyledi. ‘Tüm taraflar Paris İklim Anlaşması’na bağlı kalmalı’ vurgusu yapan Xi, sürdürülebilir kalkınma için Birleşmiş Milletler’in 2030 ajandasının uygulanması gerektiğine dikkat çekti. Gençler İŞKUR kapısında Bakan kayyımın patronu olacak MUSTAFA ÇAKIR Hükümet, olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmeden önce ve ilan edildikten sonra terör örgütleriyle irtibatları nedeniyle kayyım atanan ve daha sonra kayyımlık görevi TMSF’ye devredilen ya da doğrudan TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerde bundan sonra izlenecek sürece ilişkin tebliğ yayımladı. Tebliğe göre, şirketlerin üst yönetimi de, üst yöneticilerin ücretleri de bakan tarafından belirlenecek. TMSF tarafından atanan veya görevlendirilenler de dahil olmak üzere şirket yöneticileri gerektiğinde bakan tarafından görevden alınacak ve yerlerine yenileri atanacak. Bakan tarafından atanan şirket yöneticilerinin ücretleri; kişinin tecrübesi, bilgi birikimi, eğitim düzeyi ve pozisyonu ile şirketin özelliği dikkate alınarak bakan tarafından, diğer yöneticilerin ücretleri ise şirketin yetkili organlarınca belirlenecek. l ANKARA IMF: Ekonomi yavaşladı Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’de ekonomik aktivitenin 2016’nın ikinci yarısında beklenenden daha zayıf olduğunu bildirdi. Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun Ocak 2017 güncellemesini yapan IMF, 2017 ve 2018’e ilişkin küresel ekonomik büyüme beklentilerini sırasıyla yüzde 3.4 ve yüzde 3.6’da sabit tuttu. Raporda, Türkiye’ye yönelik büyüme beklentilerine yer verilmezken, ülke ekonomisinin turizm gelirlerindeki ani daralmanın etkisiyle yavaşladığı belirtildi. IMF, Türkiye için 2017 büyüme beklentisini ekimde yüzde 3 olarak açıklamıştı. IMF, ayrıca TL ve Meksika pezosunun gelişen ülkeler içinde en fazla değer yitiren para birimleri olduğunu belirtti. l Ekonomi Servisi İŞKUR aracılığıyla iş arayanlar içerisinde ilk üç sırada üniversitelerin ekonomiyle ilgili bölümlerinden mezun olanlar geliyor. 509 bin 536 üniversite mezunu genç iş arıyor İŞKUR’a başvuruda bulunarak iş arayan üniversitelilerin mezun oldukları bölümlerin ilk sıralarında elektrik, elektronik teknolojileri bölümleri 10 bin 163, halkla ilişkiler, tanıtımreklamcılık, medya, iletişim 9 bin 564, öğretmenlikler 8 bin 877, inşaat mühendisliği 6 bin 741 kişiyle yer aldı. İşsizlik tırmanışa geçerken, İŞKUR kişiyle muhasebe, vergi uygulamaları ve aracılığıyla iş arayan ilgili bölüm mezun üniversite mezunları ları geliyor. En fazla nın sayısı da belli oldu. iş arayanlarda üçün Toplam 509 bin 536 MUSTAFA cü sırada iktisat bölü üniversite mezunu iş ÇAKIR mü mezunları yer alı siz İŞKUR aracılığıyla yor. İş arayan iktisat iş arıyor. İş arayan üniversi mezunlarının sayısı da 20 teliler arasında ilk sırada 82 bin 475 kişi. Yanıta göre son bin 375 kişiyle işletme ve yılların gözde mesleği olarak ilgili işletmecilik bölümle nitelendirilen bilgisayar bö ri mezunları geliyor. İŞKUR lümlerinden mezun olanlar aracılığıyla iş arayanlar içe bile iş arıyor. Bilgisayar tek risinde son sırada ise 500 nolojileri, programcılığı, ope kişiyle tekstil mühendisliği ratörlüğü ve ilgili bölüm me bölümünden mezun olanlar zunu 19 bin 615 kişi İŞKUR bulunuyor. aracılığıyla iş arıyor. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Çalış En az tekstilde! ma ve Sosyal Güvenlik Baka Üniversite mezunlarından nı Mehmet Müezzinoğlu’nun İŞKUR aracılığıyla iş arayan yanıtlaması istemiyle lar içerisinde son sırada 500 Meclis’e verdiği soru öner kişi ile tekstil mühendisli gesinde, İŞKUR’a başvuran ği bölümünden mezun olan işsiz üniversite mezunları lar geliyor. Bu bölümü 503 nın branşlara göre dağılımı kişiyle kontrol ve otomasyon hakkında bilgi istedi. Bakan teknolojisi bölümü mezun Müezzinoğlu’nun önergeye ları izliyor. Yine üniversite verdiği yanıta göre, iş bulma mezunları içerisinde iş ara umuduyla İŞKUR’a başvuran mak amacıyla İŞKUR’a baş üniversite mezunu işsizlerin vuranlar içerisinde Alman toplam sayısı 509 bin 536. ca öğretmenliği bölümünden En fazla iş arayanlar 82 bin mezun olanların sayısı da 375 kişiyle işletme ve ilgili çok az. Bu bölümden mezun işletmecilik bölümü mezun olan 531 kişi İŞKUR aracılı ları. İkinci sırada 21 bin 342 ğıyla iş arıyor. l ANKARA Türkiye’ye terör uyarısı Roubini Global Economics’e göre Merkez Bankası bir haftalık repo ve gecelik borç verme faizini 50’şer baz puan artırabilir. Roubini Global Economics analisti Maya Senussi, eposta raporunda, “Yalnızca keskin bir politika tepkisi ile ilişkili büyüme riskleri yok, aynı zamanda müdahalenin derecesi de politika üzerinde istenmeyen bir kısıtlama olabilir” de di. Raporda öne çıkan noktalar şöyle: 4 Merkez Bankası’nın, 24 Ocak’ta kilit politika faizlerini 50 baz puan artırması muhtemelen Türk Lirası’na süregelen bir ferahlama getirmeye yetmeyecek. 4 Türkiye güçlü terörizm riski ile karşı karşıya ve terör saldırıları korkuları artırmaya devam edecek, özellikle yabancılar arasında. Bu durum, Rus ya ile yeniden yakınlaşmaya karşın, turizm için çok beklenen desteği olumsuz etkiliyor. 4 Kredi büyümesi trendi, isşizlik oranının yüksek olması ile birlikte ücretlerin yavaşlamaya devam etmesi sonucu muhtemelen devam etmeyecek. Genel olarak, bu durum Türkiye’yi, baskılanmış tüketim, özel sektör yatırımlarındaki azalma ve kamu harcamalarına daha fazla bağımlılık ile birlikte yavaş bir büyüme patikasına (yüzde 22.5) getirecek. l Ekonomi Servisi Maya Senussi ekonomi 9 Döviz piyasasında kargaşa: Merkez Bankası nereye? Döviz piyasasında kargaşa sürüyor. Yılbaşından bu yana doların Türk Lirası karşısındaki fiyatı 3.58’den 3.94’e değin yükseldikten sonra hafta sonu 3.72’ye geriledi. Nereden bakarsanız bakın, Türk Lirası’nın değer kaybı (eski ifadeyle devalüasyonu) yıllık bazda yüzde 25’i aşmış durumda. Bu kaybın büyüklüğü kadar, dövizin fiyatındaki aşırı oynaklık ekonomide karar alıcıları ve beklentilerini son derece olumsuz etkiliyor. TC Merkez Bankası ise bu çalkantıya faiz oranlarını açıkça değiştirmeden, dolaylı yollardan değiştiriyormuş gibi yaparak müdahale etme çabasında gözüküyor. Kısaca anımsayalım: “Merkez Bankası faizi” dediğimiz şey aslında bankaların TCMB’den sağladıkları likidite ihtiyacının faiz maliyetini gösteriyor. Bu da kabaca iki ana yoldan oluşuyor: (1) haftalık repo piyasasından; ve (2) gecelik fon piyasasından. Haftalık repo faizi yüzde 8; gecelik piyasada ise gene iki olanak var: gecelik repo piyasası ve geç likidite (saat 16.00 sonrası, yani “son çare”) penceresi. Gecelik repo piyasasında faiz oranı yüzde 8.50; geç likiditede ise yüzde 10. Karışık değil mi? Evet, kesinlikle. TC Merkez Bankası da işte faizleri değiştirmeden, faiz maliyetini arttırmanın sırrını bu karmaşanın simyasında denemekte. Geçen hafta Merkez Bankası önce haftalık repo ihalelerini iptal etti ve haftalık piyasada yüzde 8’den borçlanma olanağını kaldırdı. Sonra bu yetmeyince bankalararası para piyasasında borçlanma sınırını önce 22 milyar TL’ye, daha sonra da 11 milyar TL’ye indirdi. Yani, bankacılık kesiminde ihtiyaç duyulan likiditeyi yüzde 88.5 ile daha ucuza borçlanma olanağını ciddi biçimde sınırladı. Nakit ihtiyacı olan bankalar zorunlu olarak daha yüksek faiz ile çalışan (yüzde 10) geç likidite penceresine yöneltildi. Bu “ahlaksız teklif” aracılığıyla nakit ihtiyacı olan bankaların ödemek zorunda kaldıkları ortalama faiz maliyeti yükseltilmiş oldu, halbuki tek tek piyasalara bakıldığında faiz oranları değiştirilmemişti. Böylelikle para piyasalarında Türk Lirası arzı sıkıştırıldığından, ellerinde dolar tutanların gevşemek zorunda kalacağı ve dolar talebinin düşeceği umuldu. Geçen hafta doların fiyatındaki çalkantı işte bu umut ile umutsuzluk arasındaki gidiş gelişin öyküsüdür. HHH İktisada Giriş derslerinde bir ulusal paranın değeri üç biçimde tanımlanır: (1) faiz oranı; (2) ulusal paranın (burada Türk Lirası’nın) dövizler karşısındaki değişim değeri; ve (3) enflasyon oranının tersi. Para piyasasının “dengesi” bu üç tanımın uyumlu olmasından geçmektedir. Paranın değerini veren bu tanımlar arasındaki herhangi bir tutarsızlık, para piyasasında dengenin yitirilmesine ve bu dengesizliğin reel ekonomi kesimine de sıçramasına neden olacaktır. Türkiye’de beklenen enflasyonun yüzde 10; uluslararası risk priminin de yüzde 3.5 4 arasında olduğunu düşünürseniz, beğenseniz de beğenmeseniz de Türk Lirası üzerindeki denge faiz yükünün yüzde 1314 arasında olması gerektiğini görmemiz gerekmektedir. Bu da, mevcut yüzde 810 arasının oldukça üstündedir. Küresel döviz piyasalarında bir günde gerçekleşen işlem hacminin 4.5 trilyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. Bu türden bir işlem hacmini “elinde dolar tutan teröristtir” milliyetçilik retoriği ile yönlendirmek mümkün değildir. Eğer küresel sermaye hareketlerine açık bir ekonomi modeli izlenecekse, “oyunu” (evet kapitalizmin kumarhane masalarında gerçekten bir “oyun” oynanmakta) kurallarına göre oynamanız, uluslararası işbölümünde size düşen görevi yerine getirmeniz gerekmektedir; yani “yükselen piyasa” olmak için yüksek faiz ile çalışmak... Oysa bir başka yol daha var, anımsatalım: sermaye hareketlerinin denetlenmesi ve kontrolü, Şili, Malezya örnekleri... Neden olmasın? Aykırı düşünmek niye bu kadar zor? KISA... KISA... l Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS), akaryakıt fiyatlarında son dönemde yaşanan artışlara ilişkin, “Akaryakıt fiyatlarının yükselişinde ana unsurlar, döviz kurlarında ve ham petrol fiyatlarındaki artışlardır” ifadelerini kullandı. Akaryakıtta en son 13 Ocak Cuma günü benzinin litresine 15, motorine ise 13 kuruş zam yapılmıştı. l Net uluslararası yatırım pozisyonunun 2016 Kasım’da 352.4 milyar dolar açık verdiği açıklandı. 2016 Kasım sonu itibarıyla, Türkiye’nin yurtdışı varlıkları, 2015 sonuna göre yüzde 4.5 oranında artışla 219.7 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 3 azalışla 572.1 milyar dolar olarak gerçekleşti. l Darphane’nin 2016’da ürettiği altın miktarı 7 milyon 177 bin 348 adet ile son 16 yılın en düşük seviyesine geriledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle