23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 17 Ocak 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ÖzAgecanr KKTC Batı Trakya Türklerine Dönüştürülmesin...ürkiye’nin terörle ve Suriye’deki savaşla bo ğuştuğu, Ankara’daki iktidarın “başkanlık ve tek Tadamlık” dışında bir şey düşünmediği bir ortam da, Kıbrıs görüşmelerinin yapılması büyük bir yanlıştır. “Kürt açılımı ve Esed açılımında(!) olduğu gibi” bü yük yanlışlara gebedir. Çünkü Kıbrıs meselesi Kıbrıs Türklerinin sorunu olduğu kadar Türkiye’nin (ve Lozan’ın) güvenliği ile de ilgilidir. Türkiye, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de etkili bir biçimde var olmak zorundadır. Sadece enerji kaynakları ve yolları bakımından değil, Kürdistan projesinin engellenmesi için de kaçınılmazdır. Kıbrıs’tan koparılmış bir Türkiye yalnız Kıbrıs Türklerinin yok olmasına değil, stratejik bölgesel çıkarlarının da ortadan kaybolmasına yol açacaktır. Görüşmelerde Türkiye’nin kırmızı çizgileri 1) Türkiye’nin fiili ve etkili garantörlüğü kesinlikle kalmalıdır. Belli bir süre sonra kalkması, AB ya da NATO’ya devredilmesi gibi formüller kesinlikle kabul edilemez. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Devleti AB’nin üyeleridir, istedikleri gibi oynarlar. NATO ve (ABD’nin) Suriye’de yapmakta oldukları ortadadır. PYD’yi Karpas’a bile uzatabilirler. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere fiili ve etkili garantörler olarak kalmalıdır. 2) TSK, en az kolordu düzeyinde KKTC’de sürekli olarak bulunmalıdır. Rum devletinin güçlü bir ordusu bulunuyor: Rum devleti ve Yunanistan askeri yönden bir bütün olarak çalışıyorlar. İngiltere’nin ABD tarafından da kullanılan Agratur ve Dikelya üsleri, Birleşik Krallığın “malı olarak” adada bulunuyorlar. 16 Mayıs 2008’de Bıçak Sırtı köşemde, “yeni yabancı üslerle ilgili olarak” yayımladığım yazıya ne Ankara’dan ne de ilgili yabancı büyükelçiliklerden “yalanlama gelmemişti”.(*) Bazı “yabancı” ülkelerin KKTC’de fiilen üs ve tesis hazırlığında olduklarını yerleri ile yazmıştım. TSK’nin kullandığı hava üssü, çakma CAS şirketine devredilmişti. Sadece M. Ali Talat bir açıklama ile “ihalenin usulüne uygun yapıldığını” söylemişti. Yanılmıyorsam yazıma yanıt, FETÖ’nün Ergenekon kumpası ve Silivri ile verildi! 3) Rum yerleşiminin KKTC’de serbest hale getirilmesi, “ileride Kıbrıs Türklerinin aynen Batı Trakya’da olduğu gibi” azınlık haline sokulmalarına yol açar. Bugün Türkiye, “Batı Trakya Türkleri üzerinden Yunanistan’da ne kadar var ise (bulunuyorsa) Kıbrıs adasında da o kadar marjinal konumuna düşer”. 1974 öncesinde de Kıbrıslı Türkler, Rum baskısından İngiltere’ye kaçmak ve göçmek zorunda kalmışlardır. 2002 sonunda iktidara gelenlerin ilk sözü şu olmuştu: “Bu iş Denktaş’la yürümez, 40 yıllık Kıbrıs politikamız değişecek.” Ve işler 2003 Annan Planı sonrasında bu noktaya getirildi. Türkiye’yi adadan ve KKTC’den tamamen koparmaya çalışıyorlar BOP’nin bir sonucu olarak. Önce Ege, şimdi Kıbrıs Son birkaç yıl içinde önce Ege adalarını fiilen işgale başladılar, Yunan askerleri ile birlikte bayrağı da dalgalanıyor. Şimdi sıra büyük lokma KKTC’ye geldi. 23 yaşımdan beri hayatım “Kıbrıs meselesi” içinde geçti. Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’nda (TMGT) Dış İlişkiler Komisyonu başkanı iken, Avrupa Konseyi’nde (CENYC’te) 1960 Londra ve Zürih anlaşmalarının Kıbrıs Türklerine ve Türkiye’ye sağladığı hakların savunuculuğunu yaptım. 1974 sonrasında Ankara’daki ilgili siyasiler ve Denktaş’la yakın ilişkilerim oldu. Kıbrıs sorununu anlatan 10 dolayında kitap yayımladım. Ama bugünkü kadar hiç karamsar olmamıştım. Bir yanda Kıbrıs’la ilgili çok kritik görüşmeler sürüyor, öte yanda Ankara’daki siyasilerin ve TBMM’nin tutumuna ve haline bakıyorum. Kıbrıs Türkleri de “hangi Türkiye” sorusunu kendilerine soruyor olmalılar! İşin Kürt açılımında, “Müslüman Kardeşler” açılımında, Suriye Sünni açılımında olduğu gibi, Türkiye’nin stratejik ulusal çıkarları ile çatışması olasılığının korkusunu taşıyorum. Yarın KKTC Batı Trakya Türklerinin konumuna düştüğünde acaba birileri yine “hata yaptık, aldatıldık” diyecekler mi? Eğer Kıbrıs’ta korktuklarım başımıza gelirse, Meclis’teki yeni anayasa dayatmalarının bir bedeli de Kıbrıs olacaktır. (*) Erol Manisalı, Bıçak Sırtı, Cumhuriyet, 16 Mayıs 2008 17 Ocak 2017 SAYI: 33340 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul Ankara İzmir 06.48 06.31 06.52 08.19 13.21 15.47 18.11 08.01 13.06 15.34 17.58 08.20 13.28 16.01 18.25 19.35 19.21 19.46 haber/yorum 13 Maarif Nazırı “İlkokul 1. sınıf hayat bilgisi ve ortaöğretimde toplumsal bilimler ders kitaplarının içeriğinden ‘Kema lizm’ ve ‘Atatürkçülük’ ilkesinin çıka rıldığını yalnızca Atatürk’ün doğum yeri, babası ile annesinin adlarının ve Anıtkabir’in bırakıldığını” açıkladı. nKinAaygvneışngaçüliknk Veziriazam da, partisikollarının düzenlediği 2. Abdülhamit’i anma toplantısında şöyle konuştu: “O milletim önemli diyen ve ömür boyu da bunun için çalışan çok önemli bir padişahtır. Batı dünya sında yenilikçi hareketler başlamış, Abdülhamit bundan geri kalmayalım diye gençleri seçerek bu ülkeler de ilim öğrenmeleri, teknolojiyi an lamaları, bunu Osmanlı toprakların da uygulamaları için çok önemli fır sat sağlamıştır. Avrupa’ya giden gençlerin maale sef Abdülhamit’in hayallerini gerçek leştirmek yerine Abdülhamit’i tahttan indirmek için işbirliği yaptığını tarih kitaplarından okuyoruz.” Çünkü Batı dünyasında “insan hak ları, özgürlük” gibi kavramları da öğ renmişlerdi. Bunun sonucunda Ab dülhamit yönetiminde olmayan, ay nı kavramları Osmanlı’ya yerleştirmeyi amaçlamışlardı… HHH Tarih tekerrür ediyor. Günümüzde Türkiye’yi neredeyse Kuzey Kore ko şullarına sürükleyecek anayasa deği Özgen Acar Kavşak Kuzey Kore’ye Doğru! Bir soru! şikliği konusunda, emekli Türk diplomatlar da önemli bir tepki açıklaması yaptılar. Çünkü yaşamlarının önemli bölümünü Batı dünyasında görev yaparak geçirirken o ülkelerde “demokrasi, özgürlük, insan hakları” kavramlarını solumuşlardı. Türk diplomatlarının açıklaması şöyle: “Bizler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, İstiklal Savaşı sırasında bile, egemenliğin sahibi olan ulusa ve onun tek temsilcisi Büyük Millet Meclisi’ne dayanarak kurdukları Türkiye Cumhuriyeti’nin, sadece cumhurbaşkanlarına ve büyükelçilere tanıdığı, devleti temsil yetkimize dayanarak, devleti yurtdışında temsil ve ulusun çıkarlarını koruma görevimizi, yıllarca gururla ve özveri ile yerine getirdik. Bu uğurda birçok değerli mensubumuzu teröre kurban verdik. Çok zor bir coğrafyada, her zaman sorunlarla uğraşmak zorunda olan Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçileri, diplomatları olarak ge rek duyduğumuz gücü bize, Türkiye Cumhuriyeti’ne dünya devletleri nezdinde büyük bir saygınlık kazandıran demokratik, laik ve hukuk devleti nitelikleri verdi. Bunun bilincinde olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan anayasa değişiklik teklifinin; Siyasetin temel kuralları ve demokratik, laik, hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan bir yaklaşımla;  Ulusun oyuna sunulacak olmasına rağmen, Olağanüstü Hal nedeniyle, asgari ölçüde bile olsa tartışılarak ulusun bilgilendirilmesine izin vermeyen bir ortamda;  Anayasanın amir oylama hükümleri dâhil yasalar göz ardı edilerek görüşülmekte ve oylanmakta olduğunu büyük bir endişe ile izliyoruz.  Teklifin yasalaşması halinde Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve hukuk devleti olma niteliğini yitirecektir. Böyle bir gelişmenin Türkiye Cumhuriyeti’ni, terör, ekonomik sıkıntılar ve savaş tehdidi altında bulunduğu bir dönemde, daha da ayrıştırarak, içeride ve dışarıda çok ciddi badirelerin içine atacağını görüyor ve bundan derin endişe duyuyoruz. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.” HHH Sultan ise “anayasa değişikliği” hakkında “Doping yapacaktır!” dedi. Doping yasak değil mi? Türkiye’de ve uluslararası ortamda doping suç değil mi? Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN Kazdağı’nın size ihtiyacı varposta@cumhuriyet.com.tr HÜSEYİN SOYLU Eski Kayatepe Muhtarı ‘Kaz Dağları’nın kuzey doğu eteklerinden, Çanakkale ilinin, Yenice ilçesinin bereketli ve yeşil toprakları Agonya Ovası’ndan selamlar... Tarihte Truvalıların atlarını besleyen, doğal bitki örtüsü ve zenginliğiyle görenleri hayran bırakan cennet ovamızda bulunan Çırpılar köyüne termik santral yapımıyla ilgili ön çalışmaların başlamış olmasından dolayı, muhtarlarımız başta olmak üzere yaklaşık 25 bin nüfusun yaşadığı bu nadide ve cömert Agonya’nın emektar halkı yasta. Yenice kırmızı biberi Kaz Dağları’ndan doğan ve Agonya Ovası’nın bitkisine, hayvanına, insanına bereket dağıtan, akabinde Gönen Barajı’na dökülüp Bandırma halkına içme suyu olan YeniceGönen Çayı’nın 12 km yanına yapılmak isteniyor bu termik santral. Öyle bereketli bir ovadayız ki, yaklaşık 60 bin dönüm arazimiz, devletimizin milyonlarca lira harcayarak yaptığı göletlerle sulanıyor. Çünkü bu ovada, bu topraklarda dünyaya ün salan, adını “Yenice’nin Kırmızı Biberi” diye tanıtan kapya biber yetişiyor, közlenip Amerika ve Avrupa’ya yerli ve yabancı firmalar tarafından ihraç ediliyor. Devletimiz Agonya Çayı’nın ulaşamadığı, yetişemediği her köye gölet yaptı. Toplamda 8 adet, yaklaşık 10 km çapındaki göletler devletin zaten bu ovanın ne kadar zengin ve bereketli olduğunu görüp desteklediğinin somut göstergesi. Bugün aynı devletin bu ovanın termik santralın külleriyle, santraldan çıkacak gazların oluşturacağı asit yağmurlarıyla kirlenmesine göz yummaması gerektiğini düşünüyoruz. En önemlisi, Alpler’den sonra dünyanın en fazla oksijen üre Türkiye’nin oksijen deposu Kaz Dağları Milli Parkı’nın hemen yamacına yapılması planlanan termik santraldan çıkacak olan zehirli gazlar, hem bölgenin eşsiz doğal güzelliklerine zarar verecek hem de hepimizin havasını solunmaz hale getirecek Kamu otoriteleri, Türkiye’nin dört bir yanından toplantıya katılım üze rine yapılan başvuruları önce red detti, devamında ise toplantıya bir kala, toplantının belirtilmeyen bir tarihe ertelendiğini duyurdu. Ancak tehlike henüz geçmedi, proje halen onaylanabilir. Kamu otoriteleri, top lantının şirketten gelen talep üzeri ne hava muhalefeti nedeniyle erte lendiğini duyursa da, toplantı önce sinde bize destek veren sivil toplum kuruluşları ile birlikte yükselttiği miz sesin de bu toplantının ertelen Çırpılar köyünün sakinleri köylerinin yanına termik santral yapılmasını istemiyor ve mücadeleye devam ediyorlar. mesinde etkili olduğu kanısındayız. Toplantı ertelendi diye biz mü cadelemizi ertelemeyeceğiz. Pro ten, tarihte birçok uygarlığa, Sarıkız Efsanesi gibi birçok mitoloji ve efsaneye, çeşit çeşit hayvan ve bitkiye ev sahipliği yapmış ve yapan Kazdağları’nın eteğine, aynı zamanda 1952 Büyük Yenice Depremi’nde büyük bir yıkıma uğramış, 1. dereceden deprem kuşağında yer alan bu bölgede, doğmamış çocuklarımızın, çayımızda yüzen balığımızın, havada uçan kuşumuzun, etkilerinin öncelikli olarak ortaya çıkacağı ve her yaz milyonlarca yerli ve yabancı turistin nefes almaya geldiği Edremit Körfezi halkı ve misafirlerinin hakkının olduğu Agonya’da, böylesi bir doğa talanına göz yummayacağız. Toplantı iptal Çırpılar Termik Santrali’nin Çevre Etki Değerlendirme Raporu’nun onayı için 11 Ocak 2017 tarihinde Ankara’da İnceleme ve Denetleme Kurulu Toplantısı düzenlenece Devamında ise destek çağrısı yaparak, tüm yurttaşlarımızı #KazdağlarıHepimizin diyerek destek çağrısında bulunduk. Çağrımız, ülkemizin dört bir yanından birçok yurttaş tarafından desteklendi. Ardından Çanakkale, Ankara ve İstanbul’dan pek çok derneğin yanı sıra Amasra, Bursa, Aliağa, Eskişehir, Afşin, Gerze, İzmir gibi tüm Türkiye çapında en az 10 farklı ildeki sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlardan bilgi edinme hakkı çerçevesinde online olarak veya postayla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na şu ana kadar ulaşılan en büyük İnceleme Değerlendirme Kurulu itiraz miktarından birisi olan en az 500 itiraz dilekçesi gönderildi. Tehlike henüz geçmedi Ayrıca sosyal medyada da yürüttüğümüz kampanya büyük bir yankı buldu. 9 Ocak 2017’de akşam sa je iptal edilene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Biliyoruz, Türkiye’nin oksijen deposu Kaz Dağları Milli Parkı’nın hemen yamacına yapılması planlanan bu termik santraldan çıkacak olan zehirli gazlar, hem bölgenin eşsiz doğal güzelliklerine zarar verecek hem de Çanakkale ve Balıkesir’de yaşayan bizlerin havasını solunmaz hale getirecek. Kaz Dağları hepimizin; yaşam alanlarımızı korumak hepimizin görevi. Bu yüzden hepimizin bu güzel coğrafya için sağduyulu olması ve harekete geçmesi gerekiyor. Bilgi: Çırpılar Termik Santralı’nın 3 Şubat 2016’daki İnceleme Değerlendirme Kurulu Toplantısı (İDK), eski Kayatepe muhtarı Hüseyin Soylu ve kızının bölgede bulunan 75 köyün muhtarından 65’inin imzaladığı itiraz dilekçelerini bölgeyi temsilen ilgili kurumlara vermesinden sonra toplantı iptal edilmişti. Ardından 22 ği ilan edilmişti. Toplantı öncesin atlerinde Türkiye’de en çok konuşu Mart 2016’ya ertelenen toplantıya de, itirazlarımızı içeren dilekçeler lan konulardan biri oldu. TEMA’nın Çanakkale ve Edremit’ten toplam hazırladık. Bilgi Edinme Hakkı çer çağrımıza yanıt vererek açtığı imza 5 milletvekili de katıldı ve şirketin çevesinde 350 Ankaralı’nın desteği kampanyası ise sadece birkaç gün eksiklerinin giderilmesi gerekçe ile itirazlarımızı hazırladık. de 50 bin kişiye ulaştı. siyle tekrar ertelendi. HDP’lileri mahkeme Ahmet Türk’ün kararıyla dinlediler sağlık durumu ciddi Şırnak’ta yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan HDP Diyarbakır milletvekili Nursel Aydoğan hakkında “örgüte üye olmak”, 14 defa “örgüt propagandası yapmak”, 2 kez ‘“911 Sayılı Kanuna Muhalefet”, 2 kez “Suç ve Suçluyu Övme”, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek” ve “Halkı Kanunlara Uymamaya Tahrik Etmek” suçlarından toplam 103 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame Diyarbakır’a gönderildi. İddianamede, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) Diyarbakır’daki binasının, mahkeme kararı ile polisin teknik ve fiziki takibine alındığı belirtilerek bu kapsamda yapılan dinlemelerde, bazı milletvekillerinin DTK içinde yer aldığının tespit edildiği kaydedil di. Dinlenen milletvekilleri olarak da dönemin BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dönemin DTK eşbaşkanları Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk, Altan Tan, Halil Aksoy, Hüsamettin Zenderlioğlu, Nursel Aydoğan ve Sebahat Tuncel gibi isimler sıralanıyor. Bu milletvekillerinin o dönemde dokunulmazlıklarının devam ediyor olması ise dikkat çekiyor. DBP’li başkana gözaltı Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Muradiye Belediyesi’ne yönelik dün sabah saatlerinde operasyon yapıldı. Sabah saatlerinde belediyeye giden DBP’li Muradiye Belediye Başkanı Mehmet Ali Tunç, burada gözaltına alındı. l DİYARBAKIR/VAN/CUMHURİYET Tutuklu bulunduğu İstanbul Silivri Cezaevi’nden Elazığ Cezaevi’ne nakledilen Ahmet Türk ile görüşen Avukat Erdal Kuzu, Türk’ün sağlık durumunun ciddi olduğunu belirterek, bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini söyledi. Kuzu, “Sayın Türk’ün sağlık durumu iyi değil, kamuoyu kendisinin tahliye edilmesini beklerken, kendisinin Elazığ cezaevine nakledilmesi doğru değil. Kendisi sağlık sorunları ile gündeme gelmekten rahatsız ancak, ciddileşen sağlık sorunları nedeniyle kapalı ring araçları ile seyahat etmesi risklidir. Bir an evvel tahliye edilmesi gerekir. Bugün de Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine Elazığ’dan Diyarbakır’a götürülmüş, ancak ifadeleri alınmadan yeniden geri getirilmişler Fırat Anlı ile birlikte” dedi. Ahmet Türk ile Kandıra Cezaevi’nden Elazığ Cezaevi’ne nakledilen Fırat Anlı’nın aynı koğuşta kalmak için yaptığı başvurunun da kabul edilmediğini söyleyen avukat Erdal Kuzu, Türk ve Anlı ile yaptığı görüşmenin kameraya alındığını ve bir görevlinin görüşme sırasında hazır bulunduğunu söyledi. Daha önce Silivri’de yaptıkları görüşmelerde böyle bir uygulamanın olmadığını da belirten avukat Kuzu, bunun da İnfaz Hâkimliği tarafından alınan bir karar olduğunun kendilerine bildirildiğini belirtti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle